19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 KÜLTÜR CUMHURİYET 29 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA [email protected] Özdem Petek’in küratörlüğünde gerçekleştirilen proje kapsamında 19 ülke, 39 kent gezildi DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ ‘Altın Yollar’da mutlu son BERNARDPIERRE DONNADIEU ÖLDÜ Tahsin Yücel’in Gözüyle Günümüz Dünyası Günümüz dünyasının bir özelliği de gerçek aydınlar dışında herkesin konuşması. Gazeteler, televizyonlar, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Kaç mumluk aydın” diye sorduğu ışıksızların laf salatalarıyla halkın düşünce dünyasını belirlemeye çalışırlarken gerçek düşünce insanlarının sesleri neredeyse hiç duyulamıyor. Oysa her dönemde, koşullar ne olursa olsun has sanatçıların bir özelliği, yaşadıkları çağa ilişkin düşüncelerini içtenlikle açıklayıp tartışabilmeleridir. Tahsin Yücel günümüzün böylesi ender aydınlarından. Salaklık Üstüne Deneme adlı kitabında (Yapı Kredi Yayınları) 1990’lardaki toplumsal ve kültürel özelliklerimiz üstüne unutulmaz çarpıcılıkta saptamalarda bulunmuştu. Yeni yayımlanan Gün Ne Günü? (Can Yayınları) daha doğrudan, güncel eleştiri ve irdelemeler içeren bir yapıt. İçinde yaşadığımız kafaları aşureye çeviren darmadağınık günlerde, usta eller en temel gerçekleri bile tersine çevirip, doğru budur diye insanların önüne koyabiliyor. Böyle bir döngü içinde insanın akıl sağlığını, bilincini koruyabilmesi çok güç. Bu yüzden olayları ve olguları sorgulamak, gerçeği aramak ve saptamak birincil bir aydın görevi olarak ortaya çıkıyor. Tahsin Yücel yeni kitabında tam da bunu yapıyor. Elbet edebiyat ve düşünce dünyasına göndermelerle zenginleşmiş, anlatım diliyle okuruna bir okuma şöleni sunan bir kitap Gün Ne Günü? Ama hepsinden öte güncel siyasal tutum ve tartışmaların öne çıktığı bir kitap. Kitabın adındaki soru bir türkümüzü çağrıştırıyor. Hani, “Vurun Antepliler namus günüdür” diye biten ünlü türkümüzü. Düşününce, topraklarından fabrikalarına, madenlerinden limanlarına her şeyi satılan halkın elinde galiba namusundan başka bir şeyi kalmadı. Gün boyu durmadan saldırısı altında yaşadığımız medya onu da insanlarımızın elinden almaya çalışıyor. “Nerede Olduğunu Bilmek” medya düzeninin içyüzünü açığa vuran bir yazı: “Gazete ülkedeki her iktidar değişiminde temel politikasını değiştirir; köşe yazarları da buna göre yönlenir ya da yönlendirilir, genellikle kişisel bir düşüngüden yoksun olan, ama yukarıdan inen düşüngüyü allayıp pullayıp pazarlamasını iyi beceren bu kişiler yorumculuk, çığırtkanlık, tetikçilik diye adlandırabileceğimiz üç görev alanından birinde etkinlik gösterirler, bunlara daha çok hanımlardan oluşan geyikçiler, bir de bağımsız gazete yanılsaması yaratmak amacıyla eskisi gibi yazmayı sürdürmelerine izin verilen bir iki ‘muhalif’ eklenir. Oyun tıkır tıkır sürdürülür.” Oysa, “tutarlı kişiliklerden ödün de, aldatmaca da bekleyemezsiniz”. Bizde ise, “avuçları gibi açıktır kafaları”. Tahsin Yücel’in güncel olaylara ilişkin yaklaşımlarını okurken, yaşadığımız düzenin karabasanlarıyla içinizin daralacağını düşünmeyin. Tersine yazarın bulunmaz mizahı, bu acı günlerin bile nasıl yaşam sevinciyle renklenebileceğinin göstergeleriyle dolu. Karanlıkla aydınlığın bu denli iç içe yansıtılabilmesi de büyük yazarlara özgü niteliklerden biri. Ne denli sevinsek azdır, böylesi yazarlarımızla aynı çağı paylaşabildiğimiz için. Yeni bir yıla girerken insanın kendine armağan edebileceği bir şey varsa o da yeni, sağlıklı, düşünebilen bir kafadır. Böyle bir bilinç berraklığına ulaşabilmenin yolu da gerçek edebiyat ve sanat ürünleriyle buluşabilmek, onların düşünce ve duygu dünyamızı iyileştirici, güzelleştirici etkilerine hayatlarımızda yer açabilmektir. İnsani değerlerin öne çıkabileceği yeni bir yıl dileğiyle... [email protected] ‘Kötü adam’ artık yok UĞUR HÜKÜM Proje boyunca “modern çağın seyyahları” olan sanatçılar, İstanbul’un kültür ve değerlerini dünyaya tanıttılar. Müzik toplulukları, yazarlar, çizerler ve belgeselciler, Türkiye’nin çağdaş sanatını gittikleri ülkelere taşıdılar. MELTEM YILMAZ PARİS Son yıllarda “kötü adam” rolleriyle ön plana çıkan tanınmış Fransız sinema ve tiyatro oyuncusu BernardPierre Donnadieu uzun süren bir kanser mücadelesine yenik düştü. Versailles’da vefat eden sanatçı 61 yaşındaydı. 1949 yılında Paris’te doğan BernardPierre Donnadieu Paris Sorbonne Üniversitesi’nde sinema ve tiyatro öğrenimi görmüştü. Meslek yaşamına Robert Hossein’in öğrencisi olarak başlayan sanatçı Claude Lelouche, JeanJacques Annaud, Patrice Chéreau, Roman Polanski gibi ünlü yönetmenlerle çalışmıştı. Sert çehresi ve bakışları, kaba ve iri yapısıyla saldırgan, cani, haydut, hırsız gibi kötü karakterleri başarıyla canlandıran Donnadieu, dikkatleri ilk kez 1981 yılında Georges Lautner’in yönettiği, JeanPaul Belmondo’nun başrolünü oynadığı “Profesyonel” filmindeki polis müfettişi kompozisyonuyla çekmişti. 1980’lerin sonunda daha çok tiyatro ve televizyon oyunlarında oynayan ve film seslendirmesi yapan BernardPierre Donnadieu çok sayıda televizyon ve sinema ödülüne de değer görülmüştü. Charlemagne ve Jean Jaurès gibi tarihi liderleri de canlandıran Donnadieu, özellikle 1936 Halk Cephesi’nin sosyalist İçişleri Bakanı Roger Salengro rolüyle oyunculuğunun doruğunu yaşamıştı. Donnadieu son olarak 2008’de Christophe Barratier’nin “Faubourg 36” başlıklı filminde rol almış, 2009 yılında da bir borsa skandalını anlatan “Bir Simsarın Romanı” isimli oyunda oynamıştı. İstanbul’un kültür ve değerlerini, “modern çağın seyyahları” olan sanatçılar aracılığıyla dünyaya tanıtma amacıyla hazırlanan “Altın Yollar” projesinin sonuna gelindi. Özdem Petek’in küratörlüğünde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle 2008’de hayata geçen proje kapsamında, 19 ülke, 39 kent gezildi. Toplam üç etaptan oluşan “Altın Yollar” projesi boyunca çeşitli müzik grupları, yazarlar, karikatüristler ve belgeselciler, Türkiye’nin çağdaş sanatını gittikleri ülkelerle buluşturdular. Her etapta farklı bir ekiple yola çıkıldığını, ki bu durumun, çoksesliliği de beraberinde getirdiğini söyleyen Özdem Petek, yanlarında götürdükleri sanatçıları, Türkiye’nin sesini duyuracak kişilerden seçtiklerini belirtiyor. “Ben, seyahat etmeyi çok seven, seyahat özgürlüğüne fazlasıyla önem veren biriyim. Kendime göre de iyi bir seyyahım. Altın Yollar projesi kapsamında, işin bu yönünü öne çıkarmaya karar verdik” diyerek projenin ana fikri hakkında bilgi veren Petek, projeyle ilgili izlenimlerini paylaştı. “Altın Yollar” projesinin ilk etabı olan “Jules Verne’in İzinde”de, Fransız yazar Jules Verne’in “İnatçı Keraban Ağa” adlı romanından esinlenerek, tıpkı roman kahramanı gibi İstanbul’dan yola çıktıklarını anlatan Petek, şöyle devam etti: “Bu yolculuk süresince, kültürel çeşitliliğimizi yansıtan müzik topluluğu ‘Üç Kadın’ ile, Karadeniz kıyılarını baştan sona dolaşarak, İstanbul’a geri döndük. Yaklaşık 15 gün gezdiğimiz bu etapta, çeşitli sanatçı buluşmaları gerçekleşti. Gittiğimiz ülkelerdeki sanat kurum ve kuruluşları ile Türkiye’dekiler arasında temas kurulmasını sağladık. En sık gelen talepler ise müzik gruplarının Türkiye’de konser verme isteği ile ya Yazar Hülya Vatansever, Özdem Petek ve karikatürist Semih Poroy, BosnaHersek’in Travnik kentinde. zarların kitaplarının Türkçeye çevirisinin yapılması yönündeki istekler idi.” “Piri Reis” başlıklı ikinci etaba 2009’da başladıklarını anlatan Petek, bu kapsamda da Akdeniz havzasına seyahatler düzenlediklerini söyledi. “Gittiğimiz yerlerde konserler ile basın toplantılarının yanı sıra, Piri Reis üzerine konferanslar düzenledik. Yerel belediyeler ile çeşitli işbirlikleri yaptık. Akdeniz havzasını gezerken ‘Acaba Piri Reis burada ne hissetti, bugün biz ne hissediyoruz?’ şeklinde gözlemler yaptık. Atinalıların, Piri Reis’ten hazzetmediklerini öğrenmiş olmama karşın yaptığımız etkinliklerle bu önyargıyı da kırmış olduk” diyerek, “Altın Yollar projesinin sıradan bir seyahatten çok daha fazlasını ifade ettiğini” belirtti. Üçüncü etap olan “Evliya Çelebi”ye ise ayrı bir önem verdiğini anlatan Petek, bu seyahatte Balkan ülkelerinin yaşamlarına verdikleri değere şaşırarak şahit olduğunu söyledi. Petek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu seyahat, şimdiye kadar Balkanlar’da yapılmamış bir tur olma özelliği taşıyor. 26 gün boyunca her gün başka bir şehir gezdik, üç kültür başkentini bir araya getirdik. Hiç Türk nüfusun olmadığı Zagreb/ Belgrad kentinde gerçekleştirdiğimiz konserde 900 kişilik salonun neredeyse tamamı doldu. Tüm ritimlerin tamamıyla farklı olmasına karşın defalarca alkış aldık. Bir de Balkan ülkelerinde ilgimi en çok çeken durum, oradaki insanların çiçeklerine, bahçelerine, evlerine gösterdikleri özendi.” Petek, Altın Yollar kapsamındaki seyahatlerin, önümüzdeki dönemlerde kitaplaştırılacağının da bilgisini verdi: “Fotoğraflar, edebiyat metinleri ve karikatürleri, hazırlayacağımız kitaplarda bir araya getirmiş olacağız. Her yolculuğun ayrı bir belgeseli var. Bu belgeselleri de paylaşacağız çünkü gözlemlerimiz ve hikâyelerimizi herkese aktarmak istiyoruz. Bunları yalnızca biz yaşamış olmak istemiyoruz.” ÖNYARGILARI KIRDIK Cem Karaca anısına ‘Özel Koleksiyon’ Kültür Servisi 8 Şubat 2004’te yitirdiğimiz Cem Karaca’nın ölüm yıldönümü yaklaşırken Yavuz Asöcal etiketiyle, sanatçı anısına, 6 CD’lik bir toplama albüm yayımlandı. 67 Cem Karaca parçasının yer aldığı “Özel Koleksiyon” adlı albüm, Anadolu Rock’ın kurucularından Cem Karaca’nın birçok eserini bir araya getiriyor. DÜZELTME Ferit Edgü’nün, önceki gün (27 Aralık 2010) gazetemizin 16. sayfasında “Geometri, renk ve ışık” başlığı altında yer alan yazısının, “P Sanat Kültür Antika” dergisinin Bahar 2000 tarihli 17. sayısından kısaltılarak alındığıyla ilgili açıklama teknik bir hata sonucu yayımlanamamıştır. Bu hatadan dolayı, Ferit Edgü’den, “P Sanat Kültür Antika” dergisinden ve okurlarımızdan özür dileriz. E CZ ACI BAŞI FO TO Ğ R A F SA N A TÇILA RI D İZİSİ Şakir Eczacıbaşı kitabı Kültür Servisi Eczacıbaşı Topluluğu’nun 40 yıldan fazla bir süredir yayımladığı “Fotoğraf Yıllıkları” bu yıl yeni bir nitelik kazandı. Bugüne kadar Şakir Eczacıbaşı’nın önderliğinde yayımlanan ve her yıl belirli bir tema çevresinde çeşitli fotoğraf sanatçılarına yer verilen “Fotoğraf Yıllığı”, bu yıl tümüyle 24 Ocak 2010 tarihinde yitirdiğimiz Şakir Ecazacıbaşı’nın fotoğraflarına ayrıldı. Yeni başlatılan “Fotoğraf Sanatçıları Dizisi”nin ilkinin Şakir Eczacıbaşı’na ayrılmasından sonra, dizi her yıl bir başka fotoğraf sanatçısının retrospektif kitabı olarak sürdürülecek. Bilindiği gibi Eczacıbaşı ajandaları 1968 yılından başlayarak süreklilik kazanmış, her yıl “Türkiye’den İnsan Manzaraları”, “Balıkçılar”, “Evler”, “Çarşılar... Pazarlar”, “Kahvehaneler”, “Oyuncular”, “Yolcular”, “İstanbul” gibi başlıklar altında, birçok usta ve genç fotoğraf sanatçısını geniş bir toplum kesimine tanıtmıştı. Kültür Servisi Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (The Academy of Motion Picture Arts and Sciences), 2011 Oscar’larını belirlemek üzere, aday listelerini, oy kullanacak olan 5 bin 755 üyesine yolladığını duyurdu. Böylece Hollywood’da Oscar yarışı resmi olarak başlamış oldu. Adayların 25 Ocak’ta açıklanacağı, dünyanın en çok tanınan ve önem verilen film ödülü olarak bilinen Akademi Ödülleri, 27 Şubat’ta Los Angeles’ta sahiplerini bulacak. Şakir Eczacıbaşı’na ayrılan bu yılki albümde, İlhan Selçuk’un 1998 tarihli bir fotoğrafına da yer veriliyor. Servet yüklü kamyon Kültür Servisi 27 Kasım’da çalınan 35 sanat eserinin yüklü olduğu bir kamyon, Madrid’in güneyindeki sanayi bölgesinde terk edilmiş halde bulundu. Değeri 5 milyon Avro’yu (10.18 milyon TL) bulan, Pablo Picasso, Kolombiyalı sanatçı Fernando Botero ve İspanyol heykeltıraş Eduardo Chillida’nın tablo, eskiz ve heykellerinin dahil olduğu soygun, Chillida’nın bir heykelinin 30 Avro’ya (61 TL) hurdacıya satıldığının ortaya çıkmasıyla yeniden gündeme geldi. 1 milyon Avro (2.035 milyon TL) civarı değer biçilen heykelin hurdacıda bulunmasının ardından diğer 33 esere de ulaşıldı. Bir eserse hâlâ kayıp. Edebiyat Mevsimi Ödülleri... Kültür Servisi Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı işbirliği ile düzenlenen 2. İstanbul Edebiyat Festivali, Edebiyat Mevsimi 2010 Büyük Ödülleri ödül töreniyle sahiplerine verildi. Şiir, Hikâye, Roman ve Deneme dallarında ödüle layık görülen Ülkü Tamer, Rasim Özdenören, Sevinç Çokum ve Beşir Ayvazoğlu’nun ödülleri verildi. Törene katılamayan Ülkü Tamer’in ödülünü Enver Ercan aldı. Oscar heyecanı başladı Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği Üç nesil bir arada yeni yılı kutluyoruz... Seminer / Yeni Yıl Konseri 30 Aralık 2010 Perşembe 12.3014.30 Yer: M. Ü. Göztepe Kampusu İbrahim Üzümcü Konferans Salonu SEMİNER “Çoklu Zekâ Kuramı Kapsamında Müzik Öğretmeni Yetiştirme” Yrd. Doç. Dr. Jale Deniz, M. Ü. Atatürk Eğitim Fak., Güzel Sanatlar Eğt. Bl., Müzik Öğr. ABD Fotoğraflarla Köy Enstitüleri’nde Müzik Eğitimi ve Köy Enstititülülerden Birkaç Anı… Hazılayan: Prof. Dr. Güler Yalçın, M. Ü. Köy Ens. Araş Merkezi Md. Hande Akkan ve Batuhan Çetinkaya İnşaatTadilatBahçe düzenlemesi Arsa, Gayrimenkul alımsatım Ali Seydi Şahin 0532 277 84 76 KOKTEYL www.koyenstituleriegitim.org, [email protected] C MY B C MY B Yine CUMHURİYET MAHALLESİ’ndeyiz İKİ PİYANİST
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle