29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2010 CUMARTESİ HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 CHP’li İnce, ‘demokratik özerklik’ tartışmasında Erdoğan’a yüklendi: Sessizliği eziklikten CHP’li İnce, “Yürütülen ‘demokratik özerklik’ tartışması birtakım aydınların açıklamaları veya tartışması değildir. Çok sayıda örgütlü yapının faaliyetleri niteliğindedir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “hesap kitap yapmadan sadece oy kaygısıyla girilen açılım yolunu hükümetin şaşkınlık içinde seyrettiğini” vurgularken “Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı konuşurken, Başbakan’ın sessiz kalmasının gerekçesi Habur açılımının ezikliği midir” diye sordu. CHP’li İnce dün yaptığı yazılı açıklamada, “Demokratik özerklik başlığı altında iki dil, iki bayrak, öz savunma gücü gibi açıkça Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü yok sayan açıklamalar ve savrulan tehditler, masumane bir fikir tartışması olarak değerlendirilemez. Yürütülen tartışma birtakım aydınların açıklamaları veya tartışması değildir. Çok sayıda örgütlü yapının faaliyetleri niteliğindedir” dedi. İnce, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bugün bu tartışmayı yürütenler kendilerine şu soruyu sormalıdır; birlikte mi, ayrı mı yaşamak istiyoruz? Karartılmış kavramlarla bu sorunun yanıtı gizlenmemelidir. En ahlaksız yalan yarısı gizlenen doğrudur. (...) Son günlerde yapılan tartışmalar ve sergilenen eylemler konusunda sorumluluk sahibi Başbakan sessiz kalamaz. Tıpkı Başbakan gibi demokrasiyi tramvaya benzetip, her ulaştığı durağı yetersiz bulan, talep ve eylemlerini sinsice ve amaçlı olarak sürekli arttıranlara karşı Sayın Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı konuşurken, Başbakan’ın sessiz kalmasının gerekçesi Habur açılımının ezikliği midir? Bu ülkede yalnızca Cumhuriyetin ekonomik birikimlerini değil, milletimizin bütünleşmesini sağlayan toplumsal birikimlerini hovardaca harcayan Sayın Başbakan bu gelişmeleri görememiştir ya da görmek işine gelmemektedir.” Üç Yazar, Üç Kitap... Erol Toy’un “Bade Harab” üçlemesi “Obadan Ulusa”, “Ulustan Devlete” ve “İlk Kırılma” (Cumhuriyet Kitapları) Oğuz boylarından bir imparotorluğa doğru gidişin öyküsünü anlatıyor okura. 70 bin oymak, aynı anda nasıl Müslüman olur? Abbasilerin temsil ettiği İslamiyet nedir? Erol Toy, usta bir romancı ve araştırmacıdır... Üçlemenin ikincisi, ulustan devlete nasıl geçildiğini anlatır... İlk Kırılma kitabı ise üçüncü cilttir ve Selçukluların serüvenini anlatır. Üç kitabı okumam uzun sürdü... Anadolu Selçuklu Devleti’nin, Büyük Selçuklu Devleti gibi, saltanatı dayattığında isyanla karşılaşması, Moğollara yenilerek tam anlamıyla uydu devlete dönüşmesi, her iki devletteki kırılma noktası. Üç kitabı da okuduktan sonra, Cumhuriyet Kitapları’nın ne denli büyük bir iş yaptığına tanık oldum... Kimi bilim adamlarının, ekranlarda kükrediği bir dönemde Erol Toy’un böyle önemli bir üçlemesinden haberleri olmadığını da anlamış oldum. 960’ta Cend’de toplanan Oğuz boylarının tek bir din çatısı altında birleştirilmesinin öyküsünü acaba bugün kaç kişi biliyor? Erol Toy 40 yıllık dostum, arkadaşım... Toy’un bu üç kitabını mutlaka okumanızı öneririm... Erbil Tuşalp, bir dönem Ankara’nın siyasi nabzını en iyi tutan gazetecilerden birisiydi. Uzun yıllar Ankara’da haber merkezi müdürlüğü yaptı. Bu arada çok sayıda kitaplar yazdı. O devrimci ve yurtseverdir... Tuşalp’in “İslam İmparatorluğu” kitabını (Kırmızı Yayınları) okurken uzun bir yolculuğa çıkmış gibiydim... Faşizmin, finans kapitalin en gerici, en şoven, en emperyalist öğelerinin açık diktatörlüğüne dayandığını anlatmama gerek yok. Bu noktadan hareket edersek, 20. yüzyılın son 25 yılında Türkiye’nin içine düşürüldüğü tuzakları görmemek ise bir ahmaklıktır. Sahte etiketli İslamın, din bezirgânlarıyla, tarikat şeyhleriyle tümleşmesi aklı başında olan herkese bir şeyi öğretti: “12 Eylül faşizminin gizli maskesi siyasal İslamdır...” 1994 yerel seçimlerinde bu gerçeği, ne yazık ki ülkeyi yönetenler, aydınlar, gazeteciler, emekçiler, bilim insanları göremedi. Bugünlere böyle geldik ve şimdilerde şöyle seslenmeye başladık: “Dinci sivil diktanın kuşatması altındayız.” Müslüman coğrafyada yaşayan halklara din örtüsü altında uygulanan baskılar İslam Diktatörlüğü, Oryantal Despotizm, Teokratik Faşizm, Teofaşizm alarak tanımlandı. Erbil Tuşalp’in kitabı bu nedenle çok önemli ve yakın tarihimize ışık tutuyor... 2010 biterken Türkiye’de yaşanan olaylara ışık tutan bu kitabı edinmenizi istiyorum... Prof. Dr. Erhan Karaesmen İTÜ çıkışlı, ParisSorbonne doktoralı bir bilim insanıdır. Ulusal ve uluslararası ölçekte eğitim ve araştırma etkinlikleriyle teknik danışmanlık işlerinde uzun yıllar görev yüklenmiştir. Karaesmen, bunun yanı sıra edebiyat, müzik ve plastik sanatlar tutkunudur. Erhan Karaesmen’in “Gözün ve Kulağın Düğünleri” kitabının (Literatür Yayınları) “Söze Giriş”ini okudum. İnsan yaşamının doğası nedir? Görsel ve işitsel duyumsama bireyin beynini ve yüreğini nasıl etkiler? Sanatsal ve kültürel yaratıcılık mutluluğun yolunu hangi değerlerle açar? Türk resim sanatının gelişmesi... Müzik okyanusunun derinliği... Mekânların huzur vericiliği ve plastik sanatlar... Endülüs tapınağından evrenselliğe doğru bir yolculuğa çıktım Erhan Karaesmen’in kitabını okurken... Salzburg’a giden o Karl Bohm trenindeydim karlı bir kış günü... Yıl 2005’ti ve soğuk bir sabahın içinde Mozart Müzesi’ni geziyordum İtalyan turistlerle birlikte. Gözlerimi yumdum, Berlin, Münih ve Viyana’ya doğru uzandım... Berlin Filarmoni Orkestrası’nı dinliyordum o anda... Gazetedeki odamda duvarda asılı duran Elif Naci’nin resmine bakarken Şahin Kaygun’un umutla bakan gözleri geldi aklıma. Karaesmen’in kitabı, Octavio Paz’ın, Behçet Necatigil’in dizeleriyle buluştururken beni, saydam gövdesini açıyordu gün... Güneşli, pırıl pırıl bir İstanbul sabahıydı... Octavio Paz’ın dizelerinde dolaşıyordum o saatlerde: “Dudaklar, öpüşler, aşk, her şey yeniden doğar O ölümsüz, o yalın unutuluşta: gecenin kızlarıdır yıldızlar.” ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ‘Kullara dönüşmek’ İnce, açıklamasının sonunda “Hiçbir Kürt yurttaşımız, ulusdevlet içinde özgür birey olmaktan vazgeçip Ortadoğu tipi, Baas tipi özgürlüğü olmayan kullara dönüşmeyi tercih etmez. Kökeni ne olursa olsun, yurttaşlarımızın aşiret, tarikat, cemaat, mezhep tartışmalarının içinde olması, ülkemizi modern dünyadan ve demokrasiden uzaklaştırır. Cumhuriyeti birlikte kurduğumuz Kürt kökenli kardeşlerimizi, Ortadoğu’nun karanlık ve karmaşık geleceğinin bir parçası haline getirmek isteyenlere karşı bir bütün olmalıyız” görüşüne yer verdi. musakart yahoo.com Baydemir: Kamuoyu yanıltılıyor DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, eşbaşkan olarak görevlendirilen Hafize İpek’in terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın talimatıyla atandığı iddialarına karşı çıktı ve “kadının temsil pozisyonunu güçlendirmek” için böyle bir karar alındığını söyledi. Öcalan’ın talimatıyla Osman Baydemir’in görevine eşbaşkan olarak Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Hafize İpek’in atandığı yönündeki haberler tartışma yaratmıştı. Baydemir de önceki gün ilk kez bu konuyla ilgili konuştu. Baydemir, İpek’i “eşbaşkan” olarak değil “başkanvekili” olarak tanımladı. Baydemir, başkanvekilliği konusunun yanlış tartışıldığını belirterek, “Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda vekilin kadın olmasının bir haber değeri var. Fakat Batman ve Van’daki bu tür uygulamaların da bir haber değeri vardır. Ancak kamuoyunda bu olduğundan farklı gösteriliyor” dedi. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle