19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 25 ARALIK 2010 CUMARTESİ Neyse ki, bu kez lütfedip de “gâvur İzmir” dememişler. Hüseyin Çelik Bey Başbakan’ından daha insaflı davranmış, İzmir’i “eli yüzlü kirli çocuğa” benzetmekle yetinmiş; bu ilhamı da, davetli olduğu İzmir Sanayi Odası toplantısına katılmak üzere, kente giderken gördüğü gecekondulardan alıp toplantıda dile getirmiş. Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP’nin İzmir kompleksi, takıntı olmanın ötesinde bir saplantıya dönüşmüş bulunmakta. Her vesileyle özelde İzmir’i, genelde kendilerine oy vermeyen kıyı kesimlerini kötüleyen bir şeyler söylemek AKP’lilerde alışkanlık haline geldi. “Bir bölen” tavrı Tayyip Bey’in bilerek isteyerek, severek yaptığı bir uygulama olduğundan, şakirtleri de onu izlemekte hiçbir beis görmüyorlar. Yalnız bununla kalsa iyi, ama AKP bütün kendisine oy vermeyen yöreler gibi İzmir’i de gerektiğinde başka yörelere, örneğin Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerine verdiği desteği esirgeyerek, cezalandırmak yolunu tutuyor. Daha beteri, Kamu İhale Kurulu’nda, İzmir’in ihaleleri geri çevriliyor, İzmir’in metro gibi temel projeleri sürekli baltalanıyor. Kısacası, AKP İzmir kompleksini DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN içinden atamıyor, her fırsatta başkalarını kollarken, İzmir’i horluyor, baltalıyor. Benden olan yaşasın, benden olmayan batsın zihniyetidir bu. Sakın sunu sormayın şimdi: İzmirli sanayici ve işadamları da, kuzu kuzu dinlemişler mi Hüseyin Çelik’i? Tabii dinleyecekler, bu iktidar döneminde sesini çıkaran işadamının hali nice olur!.. Aslında İzmir, Türkiye ekonomisine katkıda bulunan, üretim yapan, ihracat gerçekleştiren, istihdam yaratan, gelir vergisiyle bütçe gelirini arttıran bir kent. İzmir’in üretici insanları teşekkürü hak ediyorlar, Hüseyin Çelik’in gözüne batan gecekondular ise başka yörelerde yaratılamayan istihdam yüzünden, İzmir’e ekmek aramaya gelen insanların oturdukları semtler. Refahça, eğitimce, görece daha geri Nereden Alıyor Hüseyin Çelik Bu Cesareti? koşullarda insanların yoğunlaştıkları yöreler, oylarını da AKP’ye akıtıyorlar. Aslında, Hüseyin Çelik’in amacını çok güzel açıklıyor CHP Genel Sekreteri ve Sözcüsü Süheyl Batum: “Bu sözler bir projenin parçası. Propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısı olduğu için açıklamalar yapması doğal. Hükümet İstanbul’a , Ankara’ya destek olma kararı veriyor,fakat İzmir’i dışarıda bırakıyor. Şimdi Hüseyin Çelik’in her söylemini bununla değerlendirin” diyor Süheyl Batum. Gerçekten de tanı doğrudur, AKP kendisinden olmayana hak ettiği devlet olanağını vermemekte direnmektedir. Tanı doğrudur da, şu sorunun yanıtını açıkta bırakmaktadır: Hüseyin Çelik bu cesareti nereden alıyor? Dün gazetelere bakarken, gözüm Vatan’ın 20. sayfasına ilişti. Bu olayın haberi sayfanın sağında yer alıyordu. Sayfanın soluna da, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un sözlerine yer veren haber yerleştirilmişti. Ben artık böyle bir Türkiye’de yaşamak istemiyorum, diyordu Sami Selçuk. Türkiye’yi yeni baştan kurmak zorunda olduğumuzu, yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Selçuk, bunun için de anayasa bilincinin topluma kazandırılması gerektiğini söylüyor ve 12 Eylül 2010 referandumunda, “neye oy verdiğini bilmeyen insanların oylarıyla” sonuç alındığını belirtiyordu. Sayfanın sağındaki haberin sordurduğu sorunun yanıtı sayfanın solunda duruyordu. Evet, Hüseyin Çelik bu cüreti neye oy verdiğini bilmeyen seçmenden alıyordu. Yoksa hakkı kendisinden esirgenen vatandaş, bu tür politikacılar ile, “benden olmayan batsın” diyen bir siyasi partiyi destekler miydi? Yoksa, yakışıksız benzetmenin muhatabı İzmir’in o gecekondu çevrelerinden AKP’ye oy çıkar mıydı? Evet kurnazın cüretini arttıran cahilin gafletidir. [email protected] Kılıçdaroğlu, PM’nin bugünkü toplantısında yeni yönetim planını açıklayacak CHP’ye yeni model CHP’de, PM ve MYK’nin daha işlevsel ve katılımcı bir çalışma yürütebilmesi için örgüt sorumluluğu yayılacak, sendikalara ağırlık verilecek, kadınlar daha çok temsil edilecek, parti grubu ile genel merkez koordineli çalışacak, görev alanları çeşitlendirilecek. TÜREY KÖSE Gül ile Erdoğan’dan dönüşümlü şoförlük Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asif Ali Zerdari ile TürkiyeAfganistanPakistan Üçlü Zirve Toplantısı kapsamında Çırağan Sarayı Ottoman Salonu’nda ayrı ayrı görüştü. Her iki görüşme de yaklaşık 1 saat sürdü. İkili görüşmelerin ardından, Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makam aracının direksiyonuna geçti. Erdoğan, yanındaki koltuğa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, arka koltuklara da konuk cumhurbaşkanları Zerdari ile Karzai oturduktan sonra, aracı, cuma namazı için Çırağan Sarayı’na yaklaşık bir buçuk kilometre uzaklıktaki Bezmi Alem Valide Sultan Camisi’ne kadar sürdü. Namaz çıkışı ise aracı Cumhurbaşkanı Gül kullanarak konuk cumhurbaşkanları ile camiden ayrıldı. Erdoğan ise kendi makam aracı ile Başbakanlık ofisine geçti. (Fotoğraf:AA) ‘İki dil söylemi anlamsız’ İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Türkiye’nin üniter yapısı, resmi dili ve tek bayrak konularının tartışmaya açık olmadığını söyledi İstanbul Haber Servisi İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Türkiye’nin resmi dilinin Türkçe olduğunu belirterek “Bu tartışılamaz. Bu manada iki dil veya benzer söylemlerin hiçbir değeri yoktur” dedi. Türkiye’nin resmi dilinin Türkçe olduğunu bunun tartışılacak konular arasında olmadığını söyledi. Beşir Atalay, Conrad Otel’de yapılan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 3. İçişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Birkaç gündür tartışılan “Demokratik özerklik modeli”yle ilgili de çok acele açıklamalar yapma yanlısı olmadıklarını kaydetti. Son günlerdeki açıklama ve tartışmaları, politik hamleler ve pratik sonuç getirmeyecek propaganda amaçlı siyasi çıkışlar olarak gördüklerini ifade eden Bakan Atalay, özetle şunları kaydetti: “Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Bu tartışılmaz. Bu manada 2 dil veya benzer söylemlerin hiçbir değeri yoktur. Bugün insanlar dilini öğrenebilir, konuşabilir. Daha önce anneler cezaevlerinde kendi dillerinde konuşamadıklarını söylüyorlardı. Artık devletin televizyonu 24 saat yayın yapıyor. İsteyen özel televizyon, radyo kurabiliyor. RTÜK çok sayıda bu tür talebe izin veriyor. Daha ileri adım atıldı. Demokratikleşme süreci 2000’li yıllarda başladı. Şimdi hiçbir ihtiyaçtan doğmayan ortaya çıkıp 2 dil söylemlerinin, uygulamada, pratikte hiçbir manası yok. Sadece siyasi propaganda. Türkiye’nin üniter yapısı, resmi dili ve tek bayrak konusu Türkiye’nin tartışmaya açık konuları değil. Tartışılmasına da gerek yok. Bütün bunlar bitsin.” Atalay televizyonlarda bu konuyla ilgili tartışmaları da eleştirdi. ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün yeni parti meclisinin yapacağı ilk toplantıda MYK’yi atayacak ve yeni yönetim modelini anlatacak. Kılıçdaroğlu’nun 13 olan genel başkan yardımcısı sayısını arttırması ve örgütlerin sorumluluğunu birden fazla yardımcısına paylaştırması bekleniyor. Kılıçdaroğlu PM ve MYK’nin daha işlevsel ve katılımcı bir çalışma yürütmesi için yeni bir yönetim modeli ortaya koymaya hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu’nun her PM toplantısında belirlenen bir konuda sunuş yapması ve ardından bunun tartışmaya açılması planlanıyor. Tüzükte PM’nin en geç 2 ayda bir toplanması öngörülüyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun PM’yi her ay toplamak ve güncel gelişmeleri tartışmak istediği vurgulandı. Kılıçdaroğlu’nun bugünkü toplantıda PM’ye, Bilim Platformu Başkanı Sencer Ayata tarafından “aile sigortası”nın anlatılması talimatını verdiği bildirildi. MYK’de Gürsel Tekin, İzzet Çetin, Umut Oran, Hurşit Güneş, Süheyl Batum, Sencer Ayata gibi isimlerin yerini koruması bekleniyor. MYK’de parti meclisinden en az 3 kadının yer alması bekleniyor. İş kadını Sena Kaleli’nin yönetime girmesine kesin gözüyle bakılırken Gülsün Bilgehan’ın da Kadından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olması bekleniyor. Eskileri unutmadı Kılıçdaroğlu ile eski Genel Sekreter Önder Sav’ın yollarının ayrıldığı “3 Kasım depremi” sırasında Sav’ın yanında yer alan Faik Öztrak, Gökhan Günaydın ve Gülsün Bilgehan ile eski Genel Başkan Deniz Baykal’a yakınlığı bilinen Bihlun Tamaylıgil’in adları da MYK’ye girebilecek isimler arasında geçiyor. Din sosyoloğu Muhammed Çakmak’ın CHP tabanında tepki gören sözleri nedeniyle MYK’ye girme şansının kalmadığı yorumları yapılan CHP kulislerinde, Çakmak’ı uyaran Kılıçdaroğlu’nun modern görüşleriyle dikkat çeken emekli müftü İhsan Özkes’i MYK’ye alabileceği ifade ediliyor. Kılıçdaroğlu’nun insan hakları ve güneydoğu politikaları konusunda eski Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nu parti yönetimine alabileceği ileri sürülüyor. CHP lideri, parti meclisine aldığı uluslarası ilişkiler konusunda deneyimli üç isim arasından ise Türkiye’nin Paris ve Moskova büyükelçiliklerinin yanı sıra Türkiye’nin Irak Özel Temsilciliği görevlerini de yürüten emekli Büyükelçi Osman Korutürk’ü dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na ataması bekleniyor. Partinin idari ve mali işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş’in bu konumunu koruması ve seçim kampanyasının bütçesini yönetmesi bekleniyor. CHP liderinin, şu andaki Genel Sekreter Süheyl Batum’u hukukçu kimliği nedeniyle Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirebileceği ileri sürülüyor. Yardımcılar artacak Kılıçdaroğlu’nun PM toplantısında genel başkan yardımcılarının sayısının arttırılması için yetki de istemeye hazırlandığı bildirildi. Kulislerde önceki yönetimde 13 olan genel başkan yardımcısı sayısının 15’e çıkabileceği konuşuluyor. Yeni oluşturulacak görev alanları içinde ‘bilgi teknolojileri’ konusunun da yer alması ve bu göreve Emrehan Halıcı’nın getirilmesi bekleniyor. Kılıçdaroğlu’nun 81 ildeki CHP teşkilatlarının sorumluluğunu birden fazla genel başkan yardımcısına paylaştırmayı planladığı öğrenildi. Bu durumda, bugüne kadar teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini yürüten Gürsel Tekin örgütlerden sorumlu tek isim olmayacak, bir ya da iki genel başkan yardımcısı ile birlikte bu sorumluluğu paylaşacak. CHP liderinin, seçimlerde desteğini almak istediği sivil toplum örgütleri ile partisi arasındaki iletişimi güçlendirmek için de bu alanda birden fazla isimden yararlanmak istiyor. BAHÇELİ: BÖLÜNMENİN ALFABESİ YAZILIYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iki dil tartışması ile ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bitlis’in Güroymak ilçesinin Kürtçe karşılığı olan “Norşin”i kullandığını anımsatarak “Tabir herkesi cesaretlendirdi. Bölünmenin alfabesi yazılmaktadır” dedi. Bahçeli, Siteler gezisi sırasında gazetecilerin sorusu üzerine özerklik tartışmalarına ilişkin hükümet ile BDP arasında bir rol paylaşımının olduğunu söyledi. Bahçeli, “Toplum hafızasında yer etmek ve toplumun bazı kesimlerine de konuyu hazmettirmek için BDP ile DTK’ye sanki özel bir mesaj verirmişcesine bir program Türkiye’de uygulanmaktadır. Çift aktörlü bir senaryodur. İki dilli bir toplumsal hayatı, ne demokratik özerkliği ne de daha ilerki bir süreç olarak 4 parçalı bir bağımsız Kürdistan devletinin oluşmasında Türkiye ayağının varlığını kabul etmemiz mümkün değildir” dedi. Bir gazetecinin “Özerklik tartışmalarına ilişkin Başbakan’ın bu sessizliğini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna Bahçeli, “Bu, bir rol paylaşımının gereğidir. Bu senaryonun sonuca ulaşması için de dikkatli ve sabırlı hareket ettiği kanaatindeyim” yanıtını verdi. ‘Talabani ile hangi teklifi konuştun?’ MHP Grup Başkanvekili Oktal Vural da düzenlediği basın toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan’a yüklendi. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin “AKP’nin teklifinin tarihi bir teklif olduğu ve PKK’nin kaçırmaması gerektiği” yönündeki sözlerine dikkat çeken Vural, “Ne teklifi bu? 45 dakika Irak Cumhurbaşkanı ile ne konuştun? Peşmerge reisi cumhurbaşkanı olmuş ‘demokratik ve güvenli bir Türkiye görmek istiyoruz’ diyor. Sevsinler senin demokrasini” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle