19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kültür Servisi Muhammet Şengöz’ün “Seçkiler” adlı karikatür sergisi, Karaburun Karikatürlü Ev’de açıldı. 15 Ocak’a kadar görülebilecek olan sergide, karikatürde 32’nci yılını geride bırakan Muhammet Şengöz’ün, yakın dönem ağırlıklı çizimleri yer alıyor. Özgür Kocaeli gazetesinde “Çizdimgitti” köşesinde çizen Şengöz’ün ulusal ve uluslararası alanda 60’a yakın ödülü var. Şengöz’ün ayrıca 3 tane karikatür albümü bulunuyor. “Serseri n Özpetek’in rvisi Ferza nya galasında “Pasion Kültür Se filmi, İspa panya’nın lı ayınlar” ad ülüne değer görüldü. İs nlediği M öd üze Turca” özel aları Cines Verdi’nin d ünlü simalar sinem nı sıra ünlü in ya yıda davetlin ldı. galaya çok sa da katı Kültür Servisi Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi” dörtlemesinin ikinci kitabı “Karıncanın Su İçtiği” romanı Fransızcada. “La tempête des gazelles” adıyla Fransızcaya çevrilen kitap, Gallimard tarafından yayımlandı. Ünlü Fransız edebiyat dergisi “Lire” son sayısında (Aralık 2010) kitabının Fransızcada yayımlanması nedeniyle Yaşar Kemal’e geniş yer verdi. André Clavel’in kaleme aldığı yazı, büyük ustanın evrenselliğini bir kez daha dile getiriyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Gökmen özlük hakları sorunu ve salonsuzluktan yakınıyor ‘Opera balecilik oynuyoruz’ SİBEL ÇORBACIOĞLU az aylarında birbiri ardına gerçekleştirilen festival ve uluslararası organizasyonların ardından Devlet Opera ve Balesi (DOB), ekim ayında 45 yeni eser ile izleyicilerinin karşısına çıktı. 199295 yıllarında üstlendiği DOB Genel Müdürlüğü görevini 2007’den bu yana ikinci kez üstlenen Rengim Gökmen ile, DOB’un yeni sezonu, uzun yıllardır süregelen sorunları ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ile ilgili konuştuk. Gökmen, İstanbullu dansseverlere yepyeni bir oluşumun müjdesini verirken AKM için ise müjdeli bir haberin gelmesini beklediklerini söylüyor. Yeni sezonda oluşturduğunuz repertuvar ve yeni eserlerden kısaca söz eder misiniz? DOB’un repertuvar anlayışını belli bir dengede oluşturmaya çalışıyoruz. Her düzeyden sanatsevere seslenecek eserlere yer veriyoruz. Bir yandan operanın çok bilinen klasiklerini, diğer yandan daha kolay anlaşılır daha popüler eserleri repertuvara ekliyoruz. Bir yandan da Türk eserlerine ağırlık veriyoruz. Bu anlamda 2011 Martı’nda başlayacak olan Eskişehir Ulusal Opera ve Bale Günleri önemli, çünkü bu projede yalnızca Türk bestecilerin imzasını taşıyan eserler sahnelenecek. Çağdaş opera eserlerine de bu sezonda yer vermeye çalıştık. Ankara’da opera tarihinin en önemli eserlerinden Richard Wagner’in “Tannhuaser” ilk Y DOB Genel Müdürü Rengim Gökmen, yeni sezonun yeniliklerini anlattı, yepyeni bir oluşumun müjdesini verdi, ama kurumun en önemli sorunları olarak da personel ve mekân sorunlarını gördüğünü vurguladı. kez sahnelenirken, İstanbul Devlet Opera ve Balesi de ilk kez bir korku operasını İngilizce olarak sahneleyecek: Benjamin Britten’ın “The Turn of the Screw” adlı eseri. SÜRPRİZLER BEKLİYOR’ Bale repertuvarında ne gibi yenilikler bizleri bekliyor? Bu sezonun sonunda İstanbulluları bir sürpriz bekliyor. İstanbul Modern Dans Topluluğu’nun (MDT) kuruluş çalışmaları, İDOB Müdürlüğü bünyesinde başladı. Sanırım bu sezon bitmeden İstanbul MDT’sine kavuşmuş olacak. İstanbul için bir diğer yenilik ise dönüşümlü repertuvar sistemiyle, İzmir’de prömiyeri yapılan “Othello” balesinin bu sezon İstanbullu sanatseverlerle buluşacak olması. Ankara Devlet Opera ve Balesi de bu sezon “Zorba” balesini sahnelemeye başladı, İzmir’de de “Kösem Sultan” balesi bu sezonun yenilerinden. Son üç yılda yapısal ve anlayış değişikliklerini hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. DOB’un en önemli sorunları sizce nedir? DOB’un en önemli sorunu personel sorunu yani, özlük hakları sorunudur. Sanat yaşamı boyunca alacağı maaşın dengeli olması, sanatçının başarısına ve çalışma oranına göre ödüllendirileceği bir sistemin kurulamaması ana sorundur. Bunun aşılabilmesi için sanatçıların emekliliği ile ilgili düzenlemelerin düzeltilmesi üzerine çalışıyoruz. Bunun dışında ikinci sorun ise mekân sorunudur. Biz yetersiz salonlarda “opera balecilik” oynuyoruz ne yazık ki. Sadece İstanbul uluslararası standartta bir salona sahipti, ki o da AKM idi. Bu sorunu yaşayan tek şehir İstanbul değil. Ankara’nın, başkentin de yeterli bir sahnesi yok. AKM’nin eksikliğini en çok hisseden kurum DOB oldu. AKM’nin bugün halen kapalı olmasının nedeni sizce nedir? AKM’nin yeniden açılması için çok büyük bir çaba gösterildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı da, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı da bu konuda büyük çaba gösterdi. Toplantılara ben de katıldım. Kurumlar arasındaki bağlantının sağlanamaması ve güvensizlik en büyük sorundu bence. Bu güven ortamını oluşturmak için pek çok toplantı gerçekleştirildi, tüm taraflar bir araya geldi. Bu toplantılarda varmış olduğumuz anlaşmanın uygulama aşamasında karşılıklı küçük anlaşmazlıklar yüzünden sorunun bugünlere kadar uzamasına engel olamadık. ‘İSTANBULLULARI Muzaffer Akyol ve Gaye Su Akyol’un ortak sergisi Ekavart Gallery’de 15 Ocak’a kadar izlenebilecek ‘İki Kuşak Akyol’ bir sergide kavart Gallery’de usta ressam Muzaffer Akyol’un eski kapılar üstüne “Kırkıncı Kapı” adlı çalışması ve ressam ve müzisyen kızı Gaye Su Akyol’un “Geçmiş Neden Hâlâ Geçmedi” sergisi “İki Kuşak Akyol” ismi altında buluştu. Özellikle resim konusunda babasıyla arasında güçlü bir iletişim olduğunu söylüyor Gaye Su Akyol: “Birbirimize torpil geçmeyiz. Babamın objektif gözüne inanırım. Gerektiğinde çok acımasız olmuştur, ben de öyle...” Kızının büyük bir sınav verdiğini ve kendisinin etkisinde kalmadığını belirten Muzaffer Akyol, Gaye Su Akyol’un kendi başına buyruk bir anlatım dilini bulmanın savaşını verdiğini de ekliyor. Birine ya da bir şeye benzemekten dikkatle kaçınmak gerektiğini vurgulayan Gaye Su Akyol ise çok dikkatli olmak, iyi analiz etmek, doğru soruları sormak gerektiğinin altını çiziyor: “Tam da bu nedenle akademik bir sanat eğitimi almayı hiçbir zaman istemedim. Çiğ, saf, üzeri örtülmemiş, katıksız çizginin, sesin, ‘ham sanat’ın, ötekinin içindeyim. Bir şizofrenin resim E Fotoğraf: TUBA KOCAKAYA ÇİFTCİ AYŞEGÜL ÖZBEK leri, elini, beynini eğitime kapMuzafferGaye tırmış birinin işlerinden Akyol çoğu kez çok daha ilgi çe‘Kırkıncı Kapı’ kici geliyor bana.” osadlı yapıtın larında d Muzaffer Akyol ise bir sa85 – 86 yıl ar pazarında önünde. ol: “19 M. Aky ygur’la Üsküd natçı olarak aradığını bu saan U ki kapılar ın coğrafyada buluyor: “Etkitum Burh İlyas Baba’dan es r kapılar lendiğim başka kültürler antikacı tık. Burhan Uygu emen sontın almış şenini resimledi. Hapmanın oluyor evet ama etkilenmey ü nin ambargosu altında olkendine d bu kapılara resim üğüm için da şünd dü rasın maya, onun tekeline girmeye ayacağını ı taşıdım. doğru olmim yere bu kapılar ka antika karşıyım. İstifade eder kendi her gittiğ nra Cunda’da baş 8 kapakta teknemizde yoğururuz. KenYıllar so um. Önlü arkalı on olan di varsıl değerlerimizin katkıisy uld kapılar b 70’e yakın kompozCunda’da sı ve enerjisiyle kendi ekmeği2 toplam rı 19 ay boyunca m zamanmizi biz yaparız.” bu kapıla Kırkıncı Kapı tü pı. Bütün Resmin şiir ve müzikle olan . a resmettima en geniş açılan k , ırkların bağını vurgulayan Muzaffer Akığ rda ış zheplerin l insanlık e la yol sanatın bu üç ailesinin kılcal se inlerin, m dillerin d a yer aldığı evren . damarlarla birbirini beslediğini diısıdır masad ap aynı le getiriyor. Kızı ise resim gibi ailesinin k kerlekli ayaklarıymüzikle de beş yaşlarında tanışmış Gaye Su Akyol: “Bu cümleyi, ‘gerçek’ten korkuyorsanız, karamapılar te eliği kazandı as k Bu büyük ir heykel nit ve iki sanatın birbirini hep besledisar algılayabilirsiniz. Fakat cümlenin içeriğinde, hep alıştığımız gehareket b de la birlikteir platform üzerin öylece asıl lecek ütopyası ya da geçmişte yaşama bağımlılığı sonucu ‘anı ıskalağini yineliyor. İstanbul’da alternatif nda. B ir evin duvarına esiyse o lı müzik sahnesinin gruplarından mak’ var. Kapitalizmin en net sonucu bu belki de... Hep ‘ileride bir ner .B edebiliyor a karşı en hassas .” “Toz ve Toz” ve “Seni Görmem gün her şey muhteşem olacak’ vaadi. Fakat geçmiş geçmiyor, gelecek tedim ın, ışığ mas rsun is İmkânsız”da devam ediyor müzik de gelmiyor. Bunun nedeni ‘zaman’ diye bir şeyin olmaması olabilir şekilde du yapmaya: “Birbirleriyle organik mi? Bir yandan bu ülkenin gerçekleri de var. Biz darbelerle DNA’sı bağları var müzikle resmin. Biribozulmuş bir toplumuz. Kendimize güvenimizi yitirdik. Büyük ni çıkarıp yok edersem, eksilirim. komplekslerimiz var ve bunlarla yüzleşmek yerine kendi kirli suyuTaarruz gibi, ikisiyle de saldırıyomuzda debeleniyoruz. İşte bu yüzden geçmiş bir türlü geçemiyor. rum evrene.” Aynaya bakmamız lazım, hemen.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle