Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, dünya basınında tartışma yaratan faiz indirimi kararıyla ilgili konuştu Ne yaptığımızı biliyoruz Ekonomi Servisi Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, tartışma yaratan faiz indirimi kararıyla ilgili olarak, “Ne yaptığımızı biliyoruz. İhtiyatlı olmak herkesin yararına” dedi. Durmuş Yılmaz, 2011 yılı para ve kur politikası programını açıkladı. Yılmaz, 2011 ve 2012 için enflasyon hedefini daha önce yüzde 5.5 ve yüzde 5 olarak açıkladıklarını hatırlatarak, “2013 hedefi hükümet ile varılan mutabakata paralel olarak yüzde 5 olarak belirlenmiştir” diye konuştu. Yılmaz, Para Politikası Kurulu kararlarının 19.00 yerine artık saat 14.00’de açılanacağını belirterek , kararların gün içerisinde piyasaların açık olduğu bir saatte açıklanarak, aldıkları kararların etkisinin net olarak görülmesini amaçladıklarını söyledi. Yılmaz, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla 2011 içinde ciddi miktarda yeni kaynak elde edileceği belirtilerek, bunun fiyat istikrarını destekleyici biçimde en iyi nerede kullanılabileceğine ilişkin olarak da beklentilerinin; OrHEDEF VADE UZATMA ta Vadeli Program’daki Durmuş Yılmaz, faiz indirimi kararıyla ilgili olarak hedeflere uyularak cari “Neyi, niçin yaptığımızı biliyoruz. İhtiyatlı olmak herkesin harcamalara değil, borç Önümüzdeki dönemde fiyat istikyararına. Ama bu içinde risk unsuru barındırır mı? Evet ödemesinde kullanılması, rarına kalıcı şekilde ulaşırken finansal borcun milli gelire oranıistikrarı da makro düzeyde gözetip, korumak barındırır. Ancak dediğim gibi biz bunun üzerinde amacıyla kısa vadeli faizleri ve faiz dışı araçları nın azaltılması olduğunu düşündük, taşındık ve böyle bir kararı aldık. Bizim eşgüdüm içinde kullanmaya devam edeceğiz. Fidile getirdi. Yılmaz’ın koyaptığımız, geleneksel olmayan herhangi bir aracı nansal istikrarın korunmasına dair atılacak önnuşmasının ana başlıkları kullanarak değil geleneksel olan, var olan araçları celikli adımların başında, bankacılık sektöşöyle: rünün yükümlülüklerinin vadesini kullanarak bir karışım yapmak” dedi. 2011’de de, esnek uzatmak gelmektedir. döviz alım ihale yöntemiyle döviz rezervi biriktirmeye devam edeceğiz. Kerkez’in döviz alımlarının hız kesmemesi için günlük ihale alım tutarı 40 milyon dolardan, 50 milBiz yon dolara yükselecek. Cari açığın tek başına Merkez Mevcut konjonktürde ekono Türkiye’de işlenmemiş gıda fiekonomik olaylara Döviz Depo PiBankası’nın işi olmadığını belirte mide gözlemlenen iç ve dış talep bü yatlarındaki oynaklık AB ülkelerine ceza penceresinden bakyasası’ndaki aracırek sorumlu diğer kurumlar ol yüme hızlarındaki ayrışma ve hızlı kıyasla belirgin olarak daha yüksek. mıyoruz. Yeri geldiğinde bellık faaliyetine yeduğuna da dikkati çekti.Yılmaz, kredi genişlemesi cari açığı arttırıyor. Enflasyon hedeflerinin yıl sonları ki cezaya da ihtiyaç olabilir ama niden başlanabiMerkez Bankası’nın cari açığa Buna ilave Avrupa ve Amerika eko için belirlendiğinden ilgili yılın sobunu da bir kenarda tutmak lazım. lecek ve yabancı karşı önlem alınması gerekti nomilerindeki son gelişmeler ve alı nunda enflasyonun hedeften belirgin Burada yaklaşımımız tamamen ekopara zorunlu ğine inandığını ifade ederek, nan kararlar, küresel ölçekte para ge olarak sapması durumunda, hükümete nomik meselelere ekonomik tedbirler karşılık oranla açısından bakmak. Dolayısıyla elimizde “Merkez Bankası bu açıdan nişlemesine yol açarak, cari açığın bir açık mektup yazacağız. rı sınırlı olarak ekonomik birtakım veriler var; bunlara kendi üzerine düşen görevi 20112013 dönemi için hazırlanan Yılmaz, görev süresinin sona eriindirilecek. bakarak finansal istikrara ne tür tehdityapıyor, ilgili diğer ku OVP’de yer alan öngörüleri aşma ih şi ve kurumun bağımsızlığına ilişkin Zorunlu karşıler var diye değerlendiriyoruz. Bizim alrumları da destek olmaya timalini gündeme getirmiştir. olarak bağımsızlığın güçlenerek delığa tabi yü dığımız tedbirler bu açıdan değerlendiril çağırıyor” dedi. 2011 yılı 2013 yılı enflasyon hedefi yüz vam etmesi gerektiğini söyledi. Başkümlülüklerin meli. Aldığımız karardan dolayı bazı ki Para ve Kur Politikası top de 5 olarak belirlendi. kanlık görevine gelecek isme yönekapsamı genişşiler zarar etmiş olabilir, bu gayet dolantısında konuşan Yılmaz Önümüzdeki dönemde belir lik “Görev değişikliği en geç marletilebilecek, zoğal ve piyasanın kendi mantığı içinde cari açığa ilişkin risklerin sı sizlik aralığı her iki yönde 2 yüzde tın ortasında belli olursa iyi olur dirunlu karşılık geçerli bir durum. Bizim tüm tavsinırlandırılması için kamu ta lik puan olarak korunacak, gerçek ye düşünüyorum” diyen Yılmaz, gayelerimize rağmen beklenti oluşoranları yükümsarruflarının arttırılması ve ma leşen enflasyonla hedef enflasyon zetecilerin “Yaptığımız konuşmaturup döviz borçlanan vatanlülüklerin niteliğine li disiplinin sürdürülmesi gerek arasındaki fark mutlak değerinin 2 lardan çok gönüllü olmadığınızı andaşlara ne söyleyebiliriz? ve vadelerine göre tiğini anlattı. Yılmaz’ın konuşma yüzdelik puanı aştığı takdirde hesap lıyorum” yorumu üzerine, “Doğru Söyleyebileceğimiz farklılaştırılabilecek. sının satır başları şöyle: verme yükümlülüğü devreye girecek. anlamışsınız” diye konuştu. bir şey yok. Merkez Bankası’nın Finansal İstikrar Tedbirleri Merkez Bankası (TCMB) geçen hafta sonunda iki önemli karar aldı. İlk olarak politika faiz oranlarında 0.5 puanlık bir indirime gitti. İkinci olarak da Türk Lirası cinsinden zorunlu karşılık oranlarını mevduatın vadesini uzatmak amacıyla değişikliğe uğrattı. TCMB’nin söz konusu karar paketiyle, finansal istikrarsızlığın ana kaynağı olarak değerlendirdiği cari açık ile mücadele araçlarını çeşitlendirmeye çalıştığı görülüyor. TCMB, cari açığın derinleşmesinde önemli rol oynayan ve “sıcak para” diye anılan kısa vadeli portföy yatırımları biçimindeki yoğun sermaye girişlerinin finansal istikrar üzerinde risk oluşturmakta olduğunu sıklıkla vurgulamaktaydı. Özellikle Amerikan FED sisteminin ve Avrupa Merkez Bankası’nın küresel krize karşı almakta olduğu canlandırma paketleri uyarınca bankaların ellerinde bulunan değerini yitirmiş finansal varlıkları satın almaya karar vermeleri sonucunda, dünya piyasalarına önümüzdeki 6 ay boyunca 1 trilyon dolara yakın para sunulacağı bilinmekteydi. Söz konusu “sıcak para” akımlarının Türkiye benzeri gelişmekte olan ülkelere spekülatif dürtülerle akması ve bu ülkelerin ulusal paralarının aşırı değerlenmesine ve dış açıklarının daha da derinleşmesine yol açması beklenen bir gelişme idi. Böylesi bir gelişme Türkiye’de ihracatın tökezlenmesine, sanayi üretiminin gerilemesine ve işsizliğin daha da yükselmesine neden olacak ve finansal/reel yeni çalkantıların ana kaynağını oluşturacaktır. Dolayısıyla, Türk finans piyasalarında faiz oranlarını gerileterek yurtdışından gelecek spekülatif sıcak para akımlarına karşı bir fren oluşturması düşüncesi TCMB’nin yeni dönemdeki istikrar stratejisinin ana unsurunu oluşturmaktadır. Ancak, söz konusu faiz indirimi bir yandan da ülke içinde kredi talebini genişleterek, tüketim harcamalarının daha da artmasına ve dolayısıyla dış açığın daha da derinleşmesine yol açacak niteliktedir. Bu tehlikeyi göğüslemek amacıyla TCMB ikinci bir silaha başvurmakta ve zorunlu karşılık oranlarını mevduatın vadesine bağlı olarak yükseltmektedir. Yeni sisteme göre, zorunlu karşılık oranları 1 aylık kısa vadeli mevduatlarda yüzde 8, 1 yıldan uzun vadeli mevduatlar için ise yüzde 5 düzeyinde olacaktır. Aşağıdaki şekilde Türkiye’nin yeni zorunlu karşılık oranları sistemi, belli başlı “yükselen piyasa ekonomileri”ndeki mevcut oranlar ile karşılaştırılmaktadır. Şekilde geçen veriler, Dr. Erdem Başçı’nın 11 Aralık tarihli Türkiye Ekonomi Kurumu konferans tebliğinden derlenmiştir. Cari açık Merkez’in işi değil İstanbul uçurumun kenarında LONDRA (ANKA) İngiliz Guardian gazetesi, Avrupa’nın kredi durumu kırılgan şehirleri arasında İstanbul’a da yer verdi. ABD’de 100’ü aşkın şehrin önümüzdeki yıl iflas edebileceği analizini sayfalarına taşıyan gazete, Avrupa’nın önemli şehirlerindeki durumu da “Uçurumun Kenarındaki Avrupa” başlığıyla verdi. Gazete, İstanbul’un biriken borçlarına dikkat çekerken “Türkiye’nin kadim metropolü, kötü kredi notu olan az sayıda Avrupa kentlerinden biri. Asya ile Avrupa’yı birleştiren mükemmel konumu, ciddi zayıflıklarını telafi etmiyor” ifadesini kullandı. Haberde İstanbul, Floransa, Napoli, Madrid ve Barselona’nın açıklarına ve kredi notlarındaki düşüşlerine işaret edildi. Ş irket kurucu ortağı Atilay Uslu (solda) Grubun 5. şirketini de planlarken Genel Müdür Yardımcısı Batuhan Karaer (en arkada solda) ve Corendon Havayolları’ nın uçuş personeli de yeni kurulacak şirkete deneyimlerini aktaracak. Kaynak: TCMB Başkan Yardımcısı Erdem Başçı’nın Türkiye Ekonomi Kurumu, 11 Aralık 2010 Ankara Konferansı’ndaki sunumu. www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/ErdemBascit ek.php Verilerden de görüleceği gibi Türkiye’nin yükseltilmiş olan zorunlu karşılık oranları, ulusal paralarının aşırı değerlenmesini önlemek doğrultusunda son derece agresif bir politika izleyen Brezilya, Çin gibi ülkelerdeki oranların hâlâ oldukça gerisindedir. Dolayısıyla TCMB’nin önünde bu doğrultuda hareket edebileceği geniş bir marj olduğu görülmektedir. TCMB’nin “yeni” finansal istikrar müdahalesinin nicel boyutlarının yeterince güçlü olmadığı ve sıcak para akımlarının devasa hacimi karşısında cılız kalacağı eleştirileri sıklıkla dile getirilmektedir. Ancak, bu tür eleştirilerden ulaşılacak sonuç, TCMB’nin sıcak para akımlarını dizginleme uğraşından vazgeçerek piyasa güçlerine teslim olması değil, TCMB’nin para politikasının gerekirse finansal akımların vergilendirilmesi ve gerekirse sermaye kontrollerini de içeren yeni aletlerle zenginleştirilmesi olmalıdır. Mardan’ın elektirikleri kesildi ANTALYA (AA) Azeri asıllı Rus işadamı Telman İsmailov’a ait Antalya Kundu’daki ‘Dünyanın üçüncü en lüks oteli olduğu’ iddia edilen Mardan Palace Oteli’nin elektriklerinin, faturaların ödenmemesi nedeniyle kesildi. Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ (AKEDAŞ), bir süredir tahsil edemediği 3 milyon 735 bin 540 liralık elektrik borcu için Mardan Palace Oteli’ne taksitle ödeme olanağı sağladı ve bu konuda anlaşma yapıldı. Ancak, Mardan Oteli, faizleriyle birlikte 4 milyon 417 bin liraya ulaşan borçla ilgili taahhüdünü yerine getirmeyince, AKEDAŞ ekipleri Mardan Oteli’nin elektriğini kesti. Corendon’a ikiz kardeş geliyor Halen 7 uçaklık filosu ile Hollanda ve Belçika’dan Türkiye ve KKTC’ye yolcu taşıyan Hollanda merkezli Türk ortaklığı Corendon, yeni kurulacak Dutch Corendon ile Avrupa’dan Avrupa’ya direkt seferlere başlayacak. Ekonomi Servisi Merkezi Hollanda’da bulunan Türk sermayeli Corendon Şirketler Grubu, gelişen pazar koşullarını değerlendirmek için havayolu şirketlerinin sayısını ikiye çıkaracak. Böylelikle Türkiye bandıralı Corendon Hava Yolları’nın mevcut destinasyonlarına Hollanda merkezli Dutch Corendon Airlines’ın Avrupa’dan Avrupa’ya yapacağı direkt seferleri de katılacak. Şirketler grubu bünyesindeki Corendon Touristic ve Corendon Hotels&Resorts’un misafirleri de Kanarya Adaları gibi turistik destinasyonlara da şirket uçakları ile taşınacak. Bundan 10 yıl önce İTÜ mezunu bir maden mühendisi olan Yıldıray Karaer ile bir işçi ailesinin ikinci kuşağından Belçika’da yerleşik bir işadamı olan Atilay Uslu’nun ortak girişimi ile kurulan otaklık beşinci şirketini de doğurmuş olacak. Hollanda futbolunun sponsoru Atilay Uslu’nun verdiği bilgilere göre, grup halen 400 milyon doları aşan cirosuyla Hollanda’dan Türkiye’ye yönelik turizmin yüzde 40’ını, Belçika’dan yüzde 25’ini tek başına karşılıyor. Coren don’un halen 7 uçağı var. 2013’e kadar 2 yeni uçak daha filoya katılacak. Dutch Corendon’ın bir uçağı ile birlikte filodaki uçak sayısı 10’a ulaşacak. 2004’te otelciliğe başlayan Grup Türkiye’ye getirdiği turistleri Ege ve Akdeniz’de 300’ü aşkın otele yönlendiriyor. Bu yıl Bodrum’da üç butik otel ile Finike’de 297 odalı, 5 yıldızlı Presa di Finica Hotel’in işletmeciliği de bunlara katılmış durumda. Antalyaspor, Feyenoord Rotterdam, Ado Den Haag gibi futbol takımlarına sponsorluk yapan gurup geçen yıl 5 bin golfçüyü de Türkiye’ye taşıdı. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr B İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK Önümde bir kitap, adı Su Terazisi. Orijinal adı, The Spirit Level. İki İngiliz akademisyenin Richard Wilkinson ve Kate Pickett’ın toplumsal ve sosyal sorunların temelinde gelir eşitsizliğinin yattığını verilerle ortaya koydukları başarılı bir çalışma. Eşitliğin artmasının toplumları nasıl güçlendirdiğini bilimsel verilerle açıklıyor. Ve tabii eşitsizliğin sonuçlarının sadece yoksullarla sınırlı kalmadığını aksine tüm toplumu yakından ilgilendirdiğini de… Akıl hastalıkları oranları en eşitsiz ülkelerde en eşit olanlarınkinin 5 misli. Daha eşitsiz toplumlarda insanların cezaevine girme olasılığı 5 kat, klinik olarak şişmanlama olasılığı 6 kat daha fazla. Madde kullanımı ve cinayet oranları ise bundan kat kat yüksek. Yenidoğan ölümleri, erken hamilelik gibi diğer toplumsal sorunlar da mutlak yoksulluktan değil gelir dağılımındaki adaletsizlikten kaynaklanıyor. Düşünün bir; ezen, birbirine düşüren, öldüren, hastalık yayan bir eşitsizlik. Bu durum eşitsizliği büyük olan toplumun her kesimine yansıyor. Bu yüzden; kaygıyla dolu, depresyon eğilimli, başkalarına nasıl göründüğünden endişeli, dostluklarına karşı güvensiz, tüketim hırsı içinde olan kitlelerin sayısı hızla artıyor… Şimdi alın bu tabloyu Türkiye’ye uygulayın. OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en çarpık olan 2. ülke konumunda olmasını mesele bile yapmazken dünyanın en büyük 16. ekonomisi ol Gelir eşitsizliği… Dünya, Türkiye, CHP… makla övünen, AVM (Alışveriş Merkezi) açma rekoru kıran, hapishaneleri dolup taşar hukuk sistemi kilitlenirken dünyanın en büyük Adalet Sarayı binalarını inşa etmesinin reklamını yapan bir iktidar… Wilkonson ve Kate kitapta, “Eşitsizlik yapısal bir şiddettir. Eşitsizlik arttıkça şiddet suçları da artar. Silah sahipliği ile şiddet arasındaki ilişki de her zaman doğru orantılıdır” vurgusunu yaparken Türkiye’de hükümetin silahlanmanın önünü açtığını, silah taşıma yaşını 18’e kadar düşürdüğünü anımsayın… Kitapta “zenginler ve yoksullar arasındaki farklılık ne kadar büyükse insanların tüketime atfettikleri değer ön plana çıkıyor. Örneğin hiyerarşinin daha fazla olduğu toplumlar hangi marka otomobile sahip olduğunuza daha fazla anlam yüklerler” deniyor. Şöyle bir etrafınıza bakın, son model arabaları, devasa cipleri, birkaç ayda bir değişen cep telefonlarını, evlerindeki LCD ve plazmalardan vazgeçip yerine üç boyutlu LED televizyonları alanları göreceksiniz… Yine kitapta “Maddi servet farklılıkları arttıkça statü farkları da önem kazanır. Eşitsizliğin artması aşağı dönük sosyal önyargıları çoğaltır. Sosyal statümüzü bizden alttakilere üstünlüğümüzü göstererek elimizde tutarız. Statüsü olmayanlar ise bunun acısını kendilerinden daha aşağıda yer alan ya daha savunmasız insanlardan çıkartarak statü kazanmaya çalışırlar. İnsanların daha yüksek statülü birinden gelen bir kışkırtma karşısında saldırganlıklarını daha düşük statülü birine yönlendirmelerine psikolojide ‘yer değiştirmiş saldırganlık’ adı veriliyor” denerek şu örnekler gösteriliyor: Patronundan azar işiten ve eve gelince karısı ve çocuklarına bağıran hatta döven adam, yoksul toplumlardaki insanların yabancı göçmen sayısındaki artışa gösterdikleri tepkiler, müdürlerin çalışanlarına daha adaletsizce davrandığı işyerlerinde saldırganlığın daha fazla olması… Aşina değil mi? Biraz da biz ekleyelim; bir yanda yükselen güvenlikli modern rezidanslar, gökdelenler öte yanda madenlerde ölen işçilerinin cesedini bile çıkaramayan bir sistem, çocuğunun dershane borcunu ödeyemediği için hapse düşenler, intihar edenler... Wilkinson ve Pickett’in sorunun çözümü için yazdıkları en temel öneri ise şu: “Eğer hükümetler seçmenleri için bir şey yapmak istiyorlarsa önce gelir eşitsizliğini düzeltmekle işe başlamalılar.” İşte tüm bunlar yüzünden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “Korkma Ayağa Kalk” vurgusu son derece önemliydi... Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki konuşmasında sıraladığı 41 vaadin içinde toplumda eşitsizliği azaltmanın önemli bir adımı olabilecek şu maddeler de vardı: Üniversite öğrencilerinin yurt sorunu en geç iki yıl içinde tümüyle çözülecek. • Harçlar kaldırılacak. • Aile sigortası getirilecek, sosyal devlet güçlendirilecek. • İşsizlik sigorta fonu, amacına yönelik olarak kullanılacak. • Kamuda taşeron işçilik kaldırılacak. • Kamuda 4/B ve 4/C uygulamalarına son verilecek. • Emeklilere milli gelir artışından pay verilecek. • Emeklilerin beklediği intibak yasası çıkarılacak, eşitsizlik giderilecek. • Çevre talanına dur denecek. • Rant yasaları değil, kent yasaları çıkarılacak. • 2/B arazilerinin mülkiyet sorunu çözülecek, kullandıkları araziler orman köylüsüne bedelsiz verilecek. • Üreticinin baş tacı olduğu bir ekonomik düzen kurulacak. • Ekonomi sıcak paraya değil, ‘çalışana, üretene, alın terine’ teslim edilecek. • Bilim ve teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli bir ekonomik kalkınma hedeflenecek. Şimdi lütfen yukarıda bahsettiğim kitapta yapılan vurgularla Kılıçdaroğlu’nun topluma verdiği mesajları bir kez daha değerlendirelim. Bu ülkenin içi boş söylemlerle, sıcak para ile ve yalnız toplumda bir avuç insanın zenginleşmesi ile kalkınması mümkün değildir. Zaten bu yüzden AKP iktidarı da medyayı satın alarak ya da baskı kurarak bu ve benzeri söylemlerin geniş tabana yayılmasını engellemek istemektedir…. Altın seneye de artacak İSTANBUL (AA) Dünyada altın madenciliği şirketlerinin yaklaşık yüzde 75’i altın fiyatlarının 2011’in dördüncü çeyreğine kadar artmaya devam edeceğini, fiyatın da 1400 ve 3 bin dolar arasında olabileceğini tahmin ediyor. PricewaterhouseCoopers’a göre, altın fiyatlarında bugünlerde yine rekor seviyeler söz konusuyken, Kanada’daki ve dünyadaki madencilik şirketleri yüksek fiyatların 2011 boyunca devam edeceği beklentisini taşıyor.Altın fiyatına yönelik hedging faaliyetlerinin altın şirketleri arasında rağbet görmemeye devam ettiğini belirtildi. C MY B C MY B