25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 20 KASIM 2010 CUMARTES 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN CHP genel merkezine üyelik masası kuruldu, üyelik için kampanya başlatıldı AKP’yi Kim Şımartıyor, Kim Kıskanıyor? Washington Temsilcimiz Elçin Poyrazlar’ın çarşamba günkü haberini okuyunca güldüm. Arkadaşımız, 20032005 yılları arasında, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ni yapmış olan Edelman’ın Dış Politika Girişimi’nin Ortadoğu ile ilgili konferansında söylediklerini bildiriyordu haberinde. Tecrübeli diplomat, eski Ankara Büyükelçisi konuşmasının bir yerinde şunu söylüyor: AKP hükümetini şımartmaya son vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Dikkat buyurunuz, “ABD’nin AKP’yi şımarttığı” iddiası, bizzat AKP iktidarı döneminde, Washington’un Ankara’daki Büyükelçisi’nin ifadesidir. Washington’un Ankara Büyükelçisi eski Savunma Bakanı Müsteşarı açıkça itiraf ettiği, şımartan desteği acaba AKP’ye ne için vermiştir dersiniz? Yanıtı bütün Cumhuriyet okurları çok iyi bilirler. Emekli Büyükelçi Edelman, AKP’nin iktidara getirilmesinde ve orada tutulmasındaki Amerikan rolünü de şöyle vurguluyor: AKP’nin ABD için, ABD’nin AKP’ye olduğundan daha fazla önem taşıdığına inanmalarına izin vererek hata ettik. Pekiyi de, asıl üzerinde durulması gereken nokta, sebeplerini hepimizin çok iyi bildiği desteğin çekilmesi yolundaki önerinin nedenidir. Edelman onu da açıkça söylüyor: Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ideolojik eğilimleri Türkiye’yi bugünkü yola sokmuştur ve bu devam edecektir. Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ikilisinin politikalarının bir süredir ABD İsrail ve ABD’yi çok rahatsız ettiği bilinmeyen bir husus değil. Bu gerçek, hemen her gün her vesileyle dile getiriliyor. Bu gerçek dile getirilirken, ABD’nin politika oluşturucuları da, salt bu yüzden şimdiye kadar görmezden geldikleri bazı gerçeklerin farkına varmaya başlıyorlar. Rejimin demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmaması, son anayasa referandumuyla yargıyı özgürleştirmenin falan amaçlanmayıp, tam tersine yargıya yandaşları doldurma çabasının öne çıkarıldığı, Ergenekon ve Balyoz gibi davaların hukuk skandalı haline geldiği hep dile getiriliyor. Edelman konuşmasının bir yerinde söz konusu davalarla ilgili olarak şunları söylüyor: Bu davalarda olabilecek zerre kadar doğruluk payı da kanıtların imal edilmesi yüzünden geride kalmıştır. Bütün bu gelişmeler, bir zamanlar “AB ve ABD iyi niyetli oldukları ve hep bunları dinledikleri için, Türkiye’de neler olup bittiğini tam olarak bilemiyorlar” diyenlerin ne kadar yanlış olduklarını göstermiştir. Bakın işlerine gelmediğinde görmedikleri gerçekleri, işlerine geldiğinde nasıl da görüyorlar. Edelman’ın konuşmasından alınacak çok ders var. Konuşmaya, tepki de gecikmeden AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’ten geldi. Çelik, perşembe günü verdiği demeçte “Aslında söylemlerin muhatap alınmasına gerek görülmemekle birlikte belirli bir zihniyeti yansıtması bakımından değerlendirilmesi zorunlu olmuştur” dedikten sonra şunu söylüyor: Bu provokatif çabaların ardında demokrasisi, dış politika vizyonu, piyasa ekonomisine uyumuyla güçlü Türkiye’nin varlığına karşı duyulan kıskançlık var. Bakın şu işe! AKP’yi bir destekleyerek şımartan ABD, Ömer Çelik’e göre, piyasa ekonomisine uyumu, güçlü demokrasisi ve dış politika vizyonu yüzünden artık AKP’yi kıskanmaya başladığı için böyle konuşuyormuş Edelman. Edelman’ın neden öyle konuştuğunu biz biliyoruz. Ömer Çelik’in neden böyle konuştuğuna gelince: Üstatlar alışmışlar kamuoyuna ne sunarlarsa yedirmeye, “belki bunu da yerler” diye düşünmüş olmalılar. Yoksa bunun başka izahı olabilir mi? Kapılar açılıyor TÜREY KÖSE ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekili adaylarının büyük ölçüde üyelerle yapılacak önseçimle belirleneceğini açıklarken, üye kayıtlarını arttırma kampanyası başlatıldı. Kapılar aralarında eski kültür bakanı Fikri Sağlar’ın da bulunduğu bazı eski partililere açılırken, CHP genel merkezinin girişine üye kayıt masası kuruldu. Kılıçdaroğlu’nun bugün Diyarbakır’da eski baro başkanı Sezgin Tanrıkulu’ya CHP rozeti takması bekleniyor. Kılıçdaroğlu, önseçim beklentisi nedeniyle yeni üye kaydında isteksiz davranan il başkanlarını “Bundan böyle üye kayıtları il başkanlarının başarısı açısından en önemli kıstaslarımız arasında yer alacak” diye uyardı. Kılıçdaroğlu, yeni yılda ABD’ye gitmeyi planlıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Abant toplantısında yaptığı milletvekili adaylarının “üyelerle önseçim” yapılarak belirleneceğine ilişkin açıklaması örgütleri hareketlendirdi. Bazı il başkanları üyelerle önseçimin bazı sakıncalarına dikkat çekerek, delegelerle önseçim yapılmasını istedi. Bazı illerde de milletvekili adaylarını belirleyecek üye yapısının değişmesinden çekinildiği için üye kaydı yapılmadığı kaydedildi. Kılıçdaroğlu, “il başkanlarının performansının ölçülmesi konu AKADEMİSYENLERDEN MYK’YE BRİFİNG HP, MYK’nin bayramdan sonra yapacağı toplantıda bir “ilk” gerçekleşecek. Kılıçdaroğlu, ODTÜ’den bir grup akademisyenin kendilerine seçime yönelik bir brifing vereceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bizi çok heyecanlandıracaklarını söylediler” dedi. Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki hafta kurultay konusunda da kararını netleştirmesi bekleniyor. Tüzük gereği, Parti Meclisi 3 Aralık’ta toplanacak. Kulislerde, aralık ayı içerisinde kurultayın toplanabileceği beklentisi yaygınlaştı. Bu arada, son olarak Fransa’da Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılan Kılıçdaroğlu’nun, yeni yılın şubat ya da mart ayında ABD’ye gitmesi bekleniyor. ne gelen yurttaşlar buradan da üyelik başvurusu yapabilecek. Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde partiden kopan ya da ihraç edilen bazı isimler de dönmeye hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu bir süre önce eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin’le görüşmüştü. Eski bakanlardan Fikri Sağlar ile eski Gaziantep belediye başkanı Celal Doğan’ın da CHP’ye dönmek istediği öğrenildi. Sağlar’ın üyelik başvurusunda bulunduğu, başvurusunun ilk PM toplantısında ele alınacağı bildirildi. Kılıçdaroğlu dönmek isteyenlere “Partiye üye olmak ve hizmet etmek istiyorsanız gelin, kimse milletvekili adaylığı garantisi beklemesin” mesajı verdi. Sağlar Fikri Sağlar dönüyor Taziye ziyareti Kılıçdaroğlu, bugün gideceği Şanlıurfa’da önceki gün yaşamını yitiren AKP’li milletvekili Mustafa Kuş’un ailesine taziye ziyaretinde bulunacak. Kılıçdaroğlu’nun SP’den ayrılarak HAS Parti’ye katılan Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba’yı da ziyaret etmesi bekleniyor. CHP yöneticilerinin Fakıbaba’yı partiye davet ettiği iddia edildi. sunda üye kaydının en önemli kıstaslardan biri olacağı”nı vurgulayarak örgütleri uyardı. Yurtdışında da dernek örgütlenmeleri yaygınlaşmaya başladı. Kılıçdaroğlu, gönüllülerin Londra’da bir dernek kurduğunu, New York’ta da kurulmak üzere olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, “Yeni CHP, gençleşen, kadınların siyasete katılım oranındaki artışıyla herkesi şaşırtacak bir CHP olacak” mesajı verdi. CHP’nin şu anda 800 bin dolayında üyesi bulunuyor. CHP’ye üye olmak isteyenlerin CHP il ve ilçe örgütlerine başvurmaları gerekiyordu. Ancak gelen yoğun istekler üzerine CHP genel merkez binasının girişinde de bir üye kayıt masası oluşturuldu. CHP genel merkezi Bardakoğlu beklentisi CHP kulislerinde, eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun partiye davet edilebileceği beklentisi de yaygınlaştı. Kılıçdaroğlu, 11 Ekim günü Bardakoğlu ile bir yemekte bir araya gelmişti. Kılıçdaroğlu, Ali Bardakoğlu’nu görevden ayrıldıktan sonra arayıp aramadığı sorusu üzerine “Henüz aramadım, olay çok yeni” dedi. Kılıçdaroğlu, “Kendisini CHP’de politika yapmaya çağıracak mısınız” sorusu üzerine de “Kendi takdirleridir. Biz mutlu oluruz” demekle yetindi. Eski DSP Genel Başkanı Sezer, CHP liderinin Ecevit’i referans alan duruşuyla AKP’ye ‘dur’ diyeceğini söyledi ‘Kılıçdaroğlu umut oldu’ LEYLA TAVŞANOĞLU asirmen@cumhuriyet.com.tr Geçen yıl kasımda DSP Genel Başkanlığı’ndan istifa eden Zeki Sezer’le konuşuyoruz. AÜ Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde sosyoloji masteri çalışmalarıyla uğraştığını ve bundan büyük keyif aldığını anlatıyor. Şimdilik siyasete dönmeyi düşünmediğini vurgulayan Sezer, Kemal Kılıçdaroğlu’yla CHP’nin ciddi bir değişik rüzgârı yakalamasından memnuniyet duyduğunu söylüyor; solda bir güç birliği kurulmasının önemine işaret ediyor ve ancak bu şekilde AKP’nin önünün kesilebileceği görüşünü dile getiriyor. Anayasa değişikliği referandumunda kıyı kesimine sıkışmış bir yüzde 42, bir de bunun karşısında yüzde 56’lık bir oy tablosu ortaya çıktı. Siz bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Z.S. Ben o yüzde 58’i AKP’nin arkasından giden, destekçisi olan oylar olduğunu düşünmüyorum. AKP’nin bu kadar önünün açılmasında solda etkili bir politikanın 1970’lerdeki Ecevit hareketinden sonra ortaya konmamış olmasının etkisi var, diye düşünüyorum. O referandum bir anayasa maddeleri değişikliği oylamasıydı. Ama onun ötesinde bir yere taşındı. Vatandaş hangi anayasa maddesinin ne şekilde değiştiğine göre değil, siyasi tercihine göre oy kullandı. Belki bunu söylerken kendimle çelişiyorum. Yine de AKP’nin oy oranının o kadar yüksek olmaması gerektiğini düşünüyorum. Zeki Sezer, Tavşanoğlu’nun sorularını yanıtladı. ‘CHP İLE DSP GÜÇ BİRLİĞİ YAPMALI’ Sizce 2011 seçimlerinde AKP bu gücünü koruyabilir mi? Z.S. Şu anda Kılıçdaroğlu rüzgârının ciddi bir alternatif olması gibi bir hareketin umut olmaya başlamasıyla AKP’nin hızla aşağı düşeceğini düşünüyorum. CHP’nin bu amaçla çok hızlı çalışması ve hiç kimseyi de dışlamaması lazımdır. CHP hem umut hem de büyük partidir. Diğer güçleri de birlikte seçime taşıyabilmeli diye düşünüyorum. DSP’nin bugünkü yöneticileri tek başına seçime gireceklerini söylüyorlar. O da tabii genel merkezin tutumudur. Ama kapsamlı bir güç birliğinin ya da seçim sonrası bir anlaşmanın yapılabileceğine inanıyorum. Bu olursa AKP’nin gidişine dur denilebilir. Tayyip Erdoğan’ın referandum kampanyasında 12 Eylül’den rövanş almayı hedefledikleri söylemi yüzde 58’i etkilemiş olamaz mı? Z.S. Mutlaka 12 Eylül’den canı yananların duruşu vardı. Ama toplumun büyük bölümü, bugünkü durumdan memnun değil. Bir değişim istiyor. O anayasa değişikliğinin gerçek bir değişim gibi sunulmasının etkisi var. Bir de, demin söylediğim gibi, AKP’nin karşısına güçlü bir alternatifin çıkmamış olması da ya da en azından onun gösterilememesi referandumda böyle bir sonucu ortaya koydu. Ben DSP üyesiyim. Ecevit’in ve fatından sonra da beş yıl DSP’nin genel başkanlığını yaptım. Hem solun evrensel değerlerine hem Türkiye’ye özgü sol çözümleri ortaya koyan DSP programına ve o felsefeye bağlıyım. Ne yazık ki o hareketi yeterince ileriye taşıyamadık. Şimdiyse nedense DSP yönetiminin hiç sesi çıkmaz oldu. Bu da üzücü bir durum. DSP’nin dünyanın ve Türkiye’nin geldiği noktada bir umut olabilmesi gerekirdi. Nasıl umut olabilirdi? Z.S. Küresel ekonomik kriz vahşi kapitalizmin duvara toslaması demekti. İşte o noktada dünyada vahşi kapitalizmi uygulayan ülkeler bile bizim 1985’teki parti programında yazılı ilkelere dönmeye başladılar. Ama biz onu toplumla buluşturamadık, buluşturamıyoruz. Öte yandan soldaki büyük aktör CHP’de yaşanan yönetim değişiklikleriyle birlikte bir umut belirmiş gözüküyor. Tam da o sırada Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ecevit’i de referans alan duruşu bu umudun giderek güçlenmesi anlamını taşıyor. Kılıçdaroğlu yeni bir ekiple ve heyecanla yola çıkmış gözüküyor. Bu bizim için umut verici bir gelişme. Herkesi kucaklama sözü vermesi, somut projelerle bir açılım istediğini dile getirmesi, hele hele Ecevit’i anma konuşmasında “Sosyal demokrasi, yetmez aynı zamanda demokratik sol” demesi bizim için güzel mesajlardı. Umarım AKP’nin daha önce alternatifsizmiş gibi kamuoyuna sunulmasını Türkiye artık özellikle solla aşacaktır. Ama CHP’nin de başka partilerin gelişmesine engel olmayacağını ummak istiyorum. Kılıçdaroğlu buna dönük de bir mesaj verdi. “Yüzde 10 barajı düşürülmeli” dedi. Öyleyse bu sözlerinin arkasında da kararlılıkla duracaktır, inancı içindeyim. Bu şekilde DSP’ye oy verenler de TBMM’de temsil edilme olanağına kavuşacaktır. Böylece bir güç birliği de doğacaktır. Kılıçdaroğlu’nun, Türkİş’i ziyaret etmesini nasıl karşıladınız? Z.S. Çok doğru bir davranış. Solun gereği emekten yana olmaktır. Solcuyum diyenin, emeği ön planda tutan bir tutum içinde olması gerekir. Hatırlayacaksınız. 2007 seçimleri öncesi solda pek çok arayış vardı. O sıralarda Ecevit genel başkanlıktan ayrılmış, ben genel başkan olmuştum. Ecevit bana, “Solda pek çok arayış var. Ama işçilerle gençler bunun neresinde?” diye sormuştu. Bugün Kılıçdaroğlu çok doğru bir adım atmıştır. Devamını getirmesi gerekir. Genel başkanlığım döneminde emek kurultayı isimli bir projeyle işçi ve memur sendikalarını bir araya getirmiş, bilim insanlarıyla buluşturmuş, genel başkanlar düzeyinde iki ay süren bir çalışma yapmış ve çalışanların sorunlarının nasıl aşılabileceğiyle ilgili bir program ortaya koymuştuk. Kılıçdaroğlu bunu başka şekilde başlattı. C MY B C MY B ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’lilere “Oruç tutmuyorlar, türbanı nasıl çözecekler” sözleri nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kişilik sorunu var” dediği eski CHP’li AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, dün düzenlediği basın toplantısında, özel bir sohbetteki sözlerinin çarpıtılarak basında yer aldığını, kimseden özür dilemeyeceğini, sözlerinin arkasında olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik “kişilik sorunu var” suçlamasını değerlendiren Haluk Özdalga, “Bu ilk defa olmuyor, görüyoruz ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun dilini kontrol etme konusunda sorunu var. Ne olup bittiğini, gerçeği, önünü ve arkasını bilmediği konularla ilgili olarak kendisine uzatılan her mikrofona konuşuyor. Önerim, bu dil sorununu, dilini kontrol edememe, diline sahip çıkamama sorununu çözmesidir” diye konuştu. Özdalga: Özür dilemem Haber Merkezi CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum, Facebook’ta eleştirilere yanıt verdi. “BDP’yle ittifak yapabiliriz” gibi bir söz sarf etmediğini açıklayan Batum, Facebook’taki sayfasında takipçilerine gönderdiği mesajda, “Yazılarınızı okudum ve ben de üzüldüm. Üzüldüğüm söylediklerimin yanlışlığından ya da CHP’nin kimlik değiştirmesinden kaynaklanmıyor, üzüntüm sadece sizlerin bizleri hiç tanımamış olmanızdan ve kendi kulağınızla duymadığınız, sadece gazetelerden okuduğunuz haberlere dayanarak, hâlâ CHP’ye, bizlere, Sn. Kılıçdaroğlu’na zerre kadar güven duymamanızdan kaynaklanıyor. Sorarım size hangi konuşmamda, neresinde BDP ile ittifak yaparız demişim?” ifadelerini kullandı. Batum, “Ne BDP ile ittifak var, ne özellikle BDP ile işbirliği var ne de bir yol haritası var” görüşlerini dile getirdi. Facebook’ta yanıt verdi Doğan Bardakoğlu C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle