22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 20 KASIM 2010 CUMARTES kultur@cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR Mahmut Celayir’in ‘Bir Gezginin Öğleden Sonrası’ adlı sergisi 14 Aralık’a kadar C.A.M. Galeri’de izlenebilir Belleğimizin topraktaki kökleri ÖZGÜR ULUSOY Mahmut Celayir, “Bir Gezginin Öğleden Sonrası” başlıklı sergisinde Bingöl’ün bir dağ köyünden başlayıp İstanbul’a uzanan, sonra yıllarca Almanya’da devam eden ve tekrar İstanbul’a dönen kişisel yolculuğunu, estetik bir sorgulama içinde sunuyor. Doğatoprak çıkışlı resimlerinin soyut anlatımlarla sunulduğu bu sergide Celayir, sanat, kimlik ve toprak ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Serginin adından başlayalım. ‘Bir Gezginin Öğleden Sonrası’, kişisel yolculuğunuzu, gezginliğinizi mi anlatıyor? Doğa resmi, toprak resmi yaptığım için resimlerimin, dolayısıyla bu serginin gezginlikle bir ilgisi var. “Bir Gezginin Öğleden Sonrası” aslında Debussy’nin “Bir Pan’ın Öğle Sonrası” adlı empresyonist yapıtına atfen verilmiş bir ad. Sergideki soyut çalışmalarda da empresyonist göndermeler var. Debussy’nin bu yapıtındaki dinginlik, pastoral ve meditatif doku benim özellikle soyut resimlerimde de olduğu için bu ismi koymayı uygun buldum. Ben yaz aylarını geçirdiğim memleketimde her gün öğleden sonraları gezintilere çıkarım. Doğa içinde yaptığım bu yolculuklarda suyu, toprağı ve taşları izlerim. Bitkilerin biçim ve renk zenginliği, gün ışığının sıcak ve sarmalayıcı aydınlığıyla kendimi kozmik bir büyünün içinde bulurum. Bu anlamda bu sergi ki “Yaz aylarında memleketimde öğleden sonraları gezintilere çıkarım. Doğa içindeki bu yolculuklarda suyu, toprağı ve taşları izlerim. Bu yolculuklar bir iç yolculuğa dönüşür. Toprağın derin katmanları kolektif belleğimizi saklıyor ve koruyor...” şisel yolculuğumu anlatıyor diyebilirim, ama bu yolculuklar bir iç yolculuk, doğa içinde bir kişisel varolma sorgulamasına dönüşür. ğe sahip. Burada insan ölüm ve hayatla ilgili insanın temel kaygılarıyla daha fazla yüz yüze geliyor. Sevinç ve acıyı daha uç noktalarda yaşıyor insan, bu yüzden buradan beslenmeyi bir şans olarak gördüm. İnsanın toprak üzerindeki macerasını yakından izleme olanağı olduğu için. leğimizi saklıyor ve koruyor. Peşinde olduğum hep bu bellektir. Çocukken yayla yolculuklarında annemden Zazaca dağ türküleri dinlerdim. Büyükannem de bir zamanlar kralların ordularıyla geçtiği o yollardaki sürgünleri anlatırdı. Kişisel tarihimizi kolektif tarihten ayıramıyoruz. Hele sanatçı iseniz ve böyle acılı bir coğrafyadan geliyorsanız bu daha fazla önem kazanıyor. Serginizin açılışında Berlin’de yaşayan yazar Oya Erdoğan’ın yaptığı ses performansı kimlik ve toprak vurgusuyla yüklüydü... Elbette, toprak genlerimizi düzenliyor, bize belleğini iletiyor. Ama daha sonraki maceramız başka ya pıları da ekliyor kimliğimize. Yazar ve şair Oya Erdoğan ile kesiştiğimiz noktalar var. Onun kırılgan ve poetik diline ihtiyacım vardı. Performansta Almanca, Fransızca, Türkçe ve Zazaca sözlerin soyut vurgularını kullandı, onları atonal bir melodiyle bir anlamda yabancılaştırdı. Sergide büyük bir kolaj çalışmanız var. Bu çalışmanızda da toprak teması var ama malzeme farklı, ağırlıklı olarak gazeteler... Boya ile bağdaştırdığım kolaj çalışmalarım hep oldu. Gazete ve kâğıt malzemesi resme yeni katmanlar sunuyor. Buradaki dinamik biçimler, doğa resminden edindiğim tecrübelerden yola çıkarak yaptığım şeyler. Bir perspektif, bir form akışı ve gerilimler söz konusu. Gazeteleri biçim ve öz olarak amaçlı seçerim. Serginin en politik işi bu kolaj resmi. Adı da “Poli(tik) Manzara” zaten. Almanca, Kürtçe ve Türkçe gazete parçaları var. Sina yarımadasından getirdiğim Arapça gazeteler de mevcut. Bu da benim gezginliğimi vurguluyor ayrıca. Bu çalışmada Hrant Dink resminin yanı sıra başka güncel başlıklar keşfedilebilir mesela. Dört metreye yakın bu resmi kolektif bilinçaltımızı sorguluyan bir çalışma olarak sunmak istedim. (Bu resim 2428 Aralık’ta Lütfü Kırdar Salonu’nda düzenlenecek Contemporary İstanbul Fuarı’nda C.A.M. Galerisi standında yer alacak.) Beatles şarkıları internette Kültür Servisi Efsanevi grup Beatles’ın 13 stüdyo albümü, bundan böyle Apple şirketinin “iTunes” programıyla internetten indirilebilecek, ayrıca şarkılar tek tek de satın alınabilecek. Albümlerin yeniden elden geçirilmiş stereo ve mono kayıtları geçen yıl CD ve dijital formatta, set halinde satışa sunulmuştu. Beatles’ın hayatta kalan iki üyesi Paul McCartney ve Ringo Starr’dan, ölen iki üyesi John Lennon ve George Harrison’un eşlerinden, şarkıların internette pazarlanabilmesi için tek tek izin alındı. Bilinçaltı sorgulaması Zülal Kalkandelen en iyilerden Kültür Servisi “Indie Istanbul”un (http://indieistanbul.tumblr.com/) takipçilerinin oylarıyla belirlediği “En İyi 10 Türk Müzik Blogu”nda gazetemiz müzik yazarı Zülal Kalkandelen’in müzik yazılarını paylaştığı http://zulalmuzik.blogspot.com adresli internet sitesi 7. sırada yer aldı. Listede çeşitli müzik türlerinin en güncel örneklerini, müzik dünyasından haberleri, etkinlik duyurularını ve konser yorumlarını ulaşılabilir kılan 10 blog sıralanıyor. nsan, ölüm ve hayat Resimlerinizdeki malzeme hep bu geldiğiniz topraklar mı? Çıkış noktası orası demek daha doğru olur. Bir şeyler yapmak için bir yerlerden başlamak zorundayız. Bende en yakın ve sahici bulduğum yerden başlıyorum. Burada benim doğayla iç içe geçen bir çocukluğum oldu. Bu coğrafya sert toplumsal yapısıyla, kıyım ve isyanlarla dolu bir tarihle beraber, derin vadileri ve dağlarıyla büyük bir görsel çekicili olektif belleğin peşinde Resimlerinizde değişmeyen şey dinginlik, ama gerçekçi resimlerinize kıyasla soyut çalışmalarınızda daha fazla renk ve umut var sanki. Bunun kişisel veya toplumsal değişimlerle bir ilgisi var mı? Dinginlik ve ağırbaşlılık toprakta var. O derin katmanlar kolektif bel K Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatı Ödülleri HARB YE’DEK YEN SAHNE ‘KÖK’ OYUNUYLA AÇILDI Kazanan ‘emek’çiler Kültür Servisi Yaşamını 1991’de yitiren Genelİş ve eski DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk anısına, Baştürk ailesi ve DİSK/Genelİş Sendikası’nın birlikte düzenlediği “8. Abdullah Baştürk şçi Edebiyatı Ödülleri”nin sonuçları belli oldu. Remzi nanç, Özgen Seçkin, Vecihi Timuroğlu, Necati Tosuner, Tuncer Uçarol’dan oluşan seçici kurulca “Madenci Kasabasında Yıkımın Fotoğrafı Yerüstünden Notlar…” adlı ortak kitap (editörler: Alaattin TimurMahmut Hamsici), “Tekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye şçi Sınıfı” adlı ortak kitap (editör: Gökhan Bulut), “Toplumcu Tiyatroya Adanmış Bir Yaşam: S. Günay Akarsu” adlı ortak kitap (editörler: Merhaba Gösteri Topluluğu) ödüle değer görüldü. Anma ve ödül töreni 24 Aralık’ta 14.0022.00’de Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılacak. Mekâna ‘artı eleman’ aranıyor “Kök” Tiyatro Artı, Ufuk Tan Altunkaya’nın mübadeleyi anlatan belgesel oyunu “Kök”le yeni sahnesi Mekân Artı’da ‘perde’ dedi. Tüm alternatif tiyatro topluluklarına açık olan mekân için destek kampanyası da sürüyor. Bilal, ‘Sanal Cihatçı’ adlı yapıtında, bir video oyununa kendisini ABD Başkanı George W. Bush’a saldıran bir intihar bombacısı karakteri olarak eklemişti. Edebiyatta Üç Nokta Kültür Servisi Cenk Gündoğdu’nun editörlüğünü yaptığı “Edebiyatta Üç Nokta” dergisi oylumlu, arşivlik bir sayı ile daha okurları selamladı. Bu sayıda, 2000’li yıllarda dergilerde yazanlar ve tavırları üzerine hazırlanmış dosya, edebiyat dergilerini kapsıyor. Yakın zamanda aramızdan ayrılan şair Arif Damar’ın “Kedi Aklı” şiiri ile açılan dergi, 2000’lerde dolaşımda olan ve şiir/edebiyat ortamına katkısı yadsınamayacak dergilerin editörleriyle bir soruşturmayı da içeriyor. Gündoğdu, yaptıkları çalışmayı, “Zamanımızın dergicileriyle dergilerini ve varlık/yokluklarını konuşmak istedik, hemen her yıl onlarca derginin kapanıp yenilerinin boy gösterdiği bu kaosun ortasında düşüncelerini paylaştık” sözleriyle tanıtıyor. CEREN ÇIPLAK C MY B C MY B Elbette her tiyatro ekibi gibi onlar da kendi sahnelerine sahip olmak istiyordu ancak buna daha çok zaman vardı. Hatta uzun yıllar... Tiyatro Artı, Ufuk Tan Altunkaya’nın 1923’teki TürkYunan Mübadelesi’ni anlatan belgesel oyunu “Kök”le sonunda yeni sahnesi Mekân Artı’da ‘perde’ dedi. “Kök”, Altunkaya’nın metnini gerçek hikâyelerden oluşturduğu ve yönettiği bir belgesel oyun. Oyun, canlı rembetikolarla, Türk/Yunan ortak türküleri ve çağdaş sahneleme teknikleriyle seyirciyle buluşuyor. Daha önce İzmir’de sahne açıp kapatmak zorunda kalan ekip için bu sahne yeni bir adım, diğer tüm alternatif tiyatro toplulukları için de yeni bir fırsat... Bu adımın pek çok fırsata dönüşebilmesi için de maddi manevi desteğe ihtiyaçları var. 2005 yılında kurulan bu ekibin bu ikinci sahne deneyimi nasıl mı başladı? Mekânın yöneticisi Altunkaya’ya soruyoruz: Tiyatro Artı olarak bu mevsim için planınız sadece bir ofis açmaktı ama bir sahneyle karşımıza çıkıyorsunuz. Daha önce oto yıkama olarak kullanılan garajı bir sahneye dönüştürdünüz... Nasıl oluştu bu fikir? Mekân Artı fikri tesadüfi bir şekilde gelişti. Elbette her tiyatro ekibi gibi biz de kendi sahnemize sahip olmak istiyorduk ancak bunu daha uzun yıllar öteye bırakmıştık. İşlerimizi yürütmemiz için bir ofis gerekiyordu. Tam ofis araştırmaya başlamıştık ki, biraz daha “paraya kıyıp” prova yapabileceğimiz bir yer mi tutsak diye düşündük. Bu süreç bizi bugünlere getirdi. Bir gün tesadüfen karşımıza kiralık bir oto garajı ilanı çıktı. Karar vermemiz sadece birkaç saat aldı. Biraz da deli cesareti ile “neden olmasın” dedik. Borç harçla kiraemlakçıdepozito işlerini hallettikten sonra serüven başlamış oldu. Ancak işin zor tarafı mekânın içine girince başladı. Oldukça bakımsız, uzun süredir kapalı kalmış ve su almış bir mekânı sahneye dönüştürmek gözümüzü epey korkuttu. Mekânın oluşmasını sağlayan destek kampanyanızdan bahseder misiniz? Destek kampanyamız elbette ki sürüyor. Hatta şu an için daha da geniş çapta duyurmamız ve genişletmemiz gerekiyor. Mekân geliştikçe ihtiyaçları da arttı ve şu anda oldukça büyük bir açığımız var. Bize destekte bulunmak isteyenler 50 TL’ye alacakları 2 biletle sezon boyunca mekânımızda sahnelenen herhangi 2 oyunu izleyebilecekler. Şimdiye kadar maalesef yeterli destek gelemedi. Biz de banka kredilerine de başvurmak zorunda kaldık. Garajistanbul, Kumbaracı50 ve Mekân Artı... Bu ‘genç’ sahnelerin tiyatro dünyasına kattığı yenilikler, neler sizce? Tekelci yapıya sahip olmayan salonların varlığı alternatif işlerin gelişmesi için en önemli etken. Bu tür mekânlar çoksesliliğe önem verirler, ayrıca da sürdürülürlüklerini de bu strateji üzerine kurmuşlardır. Mekân Artı da İstanbul’daki alternatif işlere mekân olabilme umuduyla kapılarını açtı. Temelini bu oluşturduğu için de, alternatif tiyatroların gelişimine büyük pay sağlamaya aday. Sahnenizde bu mevsim hangi tiyatro toplulukları oyunlarını sahneleyecek? Tüm alternatif gruplara ulaşmaya çalışıyoruz. Çeşitli tiyatroları oyunlarını sahnelemeleri için mekâna davet diyor, festivallere dahil olmaya çalışıyor. Dance Camera Istanbul 2010 festivali başta olmak üzere; Aksine Tiyatro, Fabrika Sanat ve Esmeray’ın oyunları yer alacak. (Üftade Sokak No:31/A Harbiye/ 0 212 236 54 29) Wafaa Bilal’in kafasının arkasına yerleştirilen kamera dakikada bir fotoğraf gönderecek Sanatçının ‘Üçüncü Ben’i Kültür Servisi Irak asıllı Amerikalı fotoğraf ve performans sanatçısı Wafaa Bilal, kafasının arkasına yerleştirilecek bir kamerayla yepyeni bir projeye imza atacak. New York Üniversitesi Tisch Sanat Okulu’nda fotoğraf dersleri vermekte olan Bilal’in bir ameliyatla kafasının arkasına yerleştirilecek olan başparmak tırnağı büyüklüğünde bir kamera dakikada bir çekeceği fotoğrafları, projenin destekleyicisi olan Katar’daki Mathaf Modern Sanat Arap Müzesi’ne iletecek; müzedeki izleyiciler de Bilal’in “kafasının arkasında” neler olduğunu görebilecekler. 15 Aralık’ta başlatılacak ve bir yıl sürecek olan bu işlem, kimilerine göre Bilal’i bir “cyborg”a dönüştürecek. “Üçüncü Ben” adını taşıyan proje, New York Üniversitesi yerleşkesinde daha şimdiden ilginç tartışmalar başlattı. Bilal, projeyi, “zamanın erişilmezliği ve belleğin ele geçirilmezliği üstüne bir yorum” olarak nitelendirse de, kamera Bilal’in gördüğü her şeyi de aktaracağı için, üniversitedeki öğrencilerin “mahremiyetinin ihlal edilebileceği” tartışma konusu oldu. Wafaa Bilal, 2008 yılındaki bir “çalışma”sıyla da tartışmalara yol açmıştı. “Sanal Cihatçı” adlı yapıtında, bir video oyununa kendisini de ABD Başkanı George W. Bush’a saldıran bir intihar bombacısı karakteri olarak eklemişti. Gelen protestolar karşısında sergi kapatılmak zorunda kalmıştı. Nobelli yazara buruk kutlama Kültür Servisi Oscar’lı oyuncu Denzel Washington ve Anne Hathaway, 11 Aralık’ta düzenlenecek Nobel Barış Ödülü Konseri’ni birlikte sunacak. Norveç’teki Oslo Spektrum’da, Elvis Costello, İngiliz funk grubu Jamiroquai ve piyanist Herbie Hancock gibi isimlerin konser vereceği gecede, bu yılki Nobel Barış Ödülü’nü kazanan muhalif yazar ve insan hakları savunucusu Liu Xiaobo kutlanarak dünyaya barış mesajı verilecek. Bilindiği gibi bu yılki ödülün sahibi Çinli Xiaobo ise ülkesinde hapishanede. SAHNEDE ALTERNAT F ETK NL KLER ları oyunlarını sahnelemeleri için mekâna davet diyor, festivallere dahil olmaya çalışıyor. Bunlardan biri 3. Uluslararası Dans Filmleri Festivali oldu. 1 hafta boyunca sürecek festival 22 Kasım’da başlıyor. Festival mekânlarından Mekân Artı’da ödüllü dans filmleri gösterilecek. Pontus Lidberg’in yönettiği “The Rain”, Mitchell Rose’un yönettiği “Morning Day Dreams”, dansçı ve koreograf Lily Skove’nin yönettiği “Dot Dance”, Nejla Yatkın ve Michael Rogers’ın yönettiği “The Wall” (Duvar), U. Yiğit Ekiz’in yönettiği “Duyumsamanın ve Dokunmanın Erdemi” gösterilecek filmler arasında yer alıyor. ynı zamanda gösteri sanatları merkezi Ağimiz Mekân Artı, şuulaşmaya çalışıyor.de diyebileceanda yoğun bir şekilde çalışıyor ve tüm alternatif gruplara Çeşitli tiyatro
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle