17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 29 EK M 2010 CUMA 10 HABERLER DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Üstelik Cumhuriyet’in 87. Yılında Uzun süren dış müdahalelerin de, dolayısıyla kapitülasyonların da bağımsızlığın da verdiği güçle def edildiği şanlı bir tarihin yıldönümünde okuduğum haber sadece şaşırtıcı değil, aynı zamanda iç karartıcıdır da. “Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Türkiye ile PKK’yi taraf olarak gösterip ‘ateşkes komitesi’ oluşturulmasını isteyen önerge tartışmalara neden olmuş. AKPM’nin MHP’li üyeleri Tuğrul Türkeş ile Ertuğrul Kumcuoğlu, düzenledikleri basın toplantısında 28 üye tarafından verilen önergenin kabul edilmesinin felaket olacağını söylemişler.” Önergede, iki tarafın da (TSK ile dağdaki eşkıyalar) ateşkes uygulaması, ateşkes ihlallerinin rapor edilmesini sağlayacak uluslararası bir araştırma komisyonu oluşturulması, cezaevinde olan ve yargılama sürecinde bulunanların politik faaliyetine imkân verecek adımların atılması, barajın indirilmesi ile devlet okullarında Kürtçe öğretilmesine olanak tanıyacak adımlar atılması isteniyormuş. Eşit düzey uygulaması mı? 28 AKPM üyesinin istemleri, yazıya başlarken de söylediğim gibi, dış destekli bir başkaldırmanın başı olan caniyi, devletimizle aynı eşit düzeyde görmek ve bu isteklerini uyglamaya sokmaktan başka anlam taşımıyor. Dolayısıyla da, Avrupa Konseyi Parlamentosu’ndan gelecek bir kurulun TSK’yi de denetleyerek, berikilerle belirli bir aşamada uygun görecekleri bir mahalde görüşmelere başlamalarını yürürlüğe sokmak istedikleri anlaşılıyor. İlk bakışta akan kanın durdurulması anlamına gelebilecek bu önerinin kabulü, doğrudan Öcalan’ın cezaevinden çıkartılarak eski özgürlüğüne kavuşması, onunla birlikte cinayetler işlemiş olanlara da aynı işlemlerin uygulanması demektir. Çete silahını belirli yerlerde depolar ve o depoların yeri açıklanır. Onlar kullanılmaz duruma sokulur. Ellerini cinayete bulaştırmış olanlar yargılanır ve sonra bir af gündeme gelir. Sanırım AKPM’nin 28 milletvekilinin bu açık isteği, bir süredir bazı gazetelerimizde haber olan bir söylentiyi de doğrulayan nitelik taşıyor. Yani devletle Öcalan arasında İmralı’da doğrudan görüşmeler yapıldığı haberleri doğruysa, bunun için yağlı güreş yöntemi uygulamasına, pehlivanlardan birisinin ötekini arkasından kündeleme isteklerine gerek yoktur. AKPM’den bu amaçla gelecek bir heyetin istemlerine karşı çıkmak, sadece bu iki MHP’li üyenin mi görevi olmayı hak ediyor? Ya öteki temsilcilerimiz? AKPM’ye başkan olabilecek değerde görünen Çavuşoğlu dışındaki AKP’li ve CHP’li üyeler de aynı refleksi o anda niçin göstermediler? Yoksa onlar zaman zaman bu tür dış temsil görevini ve o arada elbette sorumluluğunu da yüklenmiş olması gereken onlarca meslektaşları gibi bu önerge tartışıldığı sırada çarşıpazar uğraşları içinde mi idiler? Bol dış görev harcırahı alarak eşe dosta armağan alma telaşının bu tür görev telaşını unutturduğunu gösteren sayısız haberlere alışmış bir kamuoyu için fazla yadırganacak bir haber değil yukarıdaki soruda yer alanlar. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Cumhuriyet, Sayıştay’dan kamu zararı denetimi yetkisinin alınmak istenmesine neden olan raporu açıklıyor Hükümeti korkutan rapor AYKUT KÜÇÜKKAYA Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağını yürüten Ankara Cumhuri yet Savcısı Nadi Türkaslan ve ekibi tam “13 aydır” bu ülkeye gi demedi. Almanya’nın olumlu yanı tının Ankara’ya ulaşmasına karşın “iki aydır” savcıların Adalet Ba kanlığı’ndan beklediği onay çıkma dı. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Normal şartlarda Adalet Bakanlığı’nın eylül ayının sonu na kadar savcıların Almanya’ya gitmesine onay vermesi gerekir di. Ekim ayının sonu geldi hâlâ savcılara yanıt verilmedi. Cum huriyet savcısı da hiyerarşik yapı içerisinde ‘Niye gitmiyoruz’ diye soramıyor” dedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılı ğı’nda Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmayı yürüten Nadi Türkas lan ve ekibi Ekim 2009’dan bu ya na Almanya’ya gitmek istiyor. Tür kaslan, Deniz Feneri e.V. davası ve soruşturmasına ilişkin delilleri in celemek, karşılaştırmak, tanık ve zanlıların ifadesini almak istiyor. Almanya’nın Hessen Eyaleti Ada let Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Almanya Büyükelçiliği yoluyla Türkiye’ye ulaştırılan onay ise yak laşık iki aydır Adalet Bakanlığı’nda bekletiliyor. Ankara’da son iki ay dır yaşanan bu gelişmeyle ilgili ga zetemize açıklamalarda bulunan CHP’li Kart şunları söyledi: “Ey lül ayı başında Adalet Bakanlı ğı’na ulaşan ve Almanya’nın onay verdiği yazıda Türk savcı ların taleplerine ‘evet’ denili yor. Hatta Almanya Türk savcı lar gelemeyecekse Deniz Feneri evrakları için 150 bin Avro’luk masraf talebinin karşılanması halinde belgeleri gönderebile ceklerini bildiriyor. Ancak sav cılar ‘gidelim’ diyorlar. Onlar bakanlığın vereceği tercümanı da istemiyorlar. Almanya’ya gittiklerinde Büyükelçilik kana lıyla tercümanı buluruz yanıtını veriyorlar. Normal şartlarda Adalet Bakanlığı’nın eylül ayı nın sonuna kadar Türkaslan ve ekibine yanıtı bildirmesi gerekir ken ekim ayının sonu geldi savcı lara onay çıkmadı.” IŞIK KANSU/MURAT KIŞLALI ANKARA Cumhuriyet, hüküme tin Meclis’te yapılan düzenlemeyle Sa yıştay’ın elinden kamu zararı deneti mi yapma yetkisini almak istemesine neden olan üç Sayıştay raporundan De riner Barajı Raporu’na ulaştı. Sayıştay Başkanı’nın “masasında tutmakla” suçlandığı raporda, “Deriner Barajı ve Hidroelektrik Santralı Proje si’nin yürütülmesinde; verimlilik, et kinlik ve tutumluluk ilkelerine uyul maması, kaynakların sağlıklı bir planlama ve iyi bir proje yönetimi ile kullanılmaması nedeniyle 2009 yılı fiyatları ile 461.3 milyon TL kaynak israfına yol açılmıştır” denildi. Cumhuriyet’in ele geçirdiği “De riner Barajı ve Hidroelektrik Sant ralı (HES) Projesi, Taslak Rapor, Temmuz 2009” başlıklı raporda şu ifadeler yer aldı: halesiz 711 milyon dolara verildi: Deriner Barajı ve HES Pro jesi, TürkRus Karma Ekonomik Ko misyonu’nca imzalanan ve 18.05.1994 tarihli Kararname ile onaylanan Pro tokol kapsamında oluşturulan Kon sorsiyum tarafından yürütülmekte dir. Sözleşme 04.11.1997 tarihinde 711.4 milyon ABD Doları bedelle im zalanmıştır. 5 yıl gecikti: 08.01.1998 tarihinde işe başlanılmış olup, işin 2005 yılı iti barıyla bitirilmesi planlanmışsa da projenin gövde inşaatına ancak 2005 yılının aralık ayında başlanabilmiştir. 2009 yılı ocak ayı itibarıyla projenin tamamlanma oranı yüzde 70 civarın dadır. Maliyet ikiye katlandı: Yapı lan yüzde 94.99 oranındaki keşif ar tışları ile sözleşme bedeli 1.38 milyar doları bulmuştur. Bu bedele fiyat far kı, baraj alt kalemleri ve faiz giderle ri gibi diğer harcama kalemleri dahil değildir. Yapılan sözleşme kapsamı dı şında çeşitli kalemler için iç ve dış kay nak kullanımı söz konusu olmuştur. Vergi, resim ve harçlar, kamulaştırma, müteferrik iş kalemleri, ihaleli yaptı rılan yollar ile DSİ’nin müşavirine ya pılan ödemeler de ayrıca baraj mali yetine eklenmelidir. Dış finansmanla yürütülen proje için kullanılan kredi lerin faiz giderleri ve masrafları da söz leşme kapsamı dışında kaynak kulla nımına sebep olan unsurlardır. Maliyet 3.2 milyar TL’ye çık tı: Bu kalemlerin sözleşme tutarına ek lenmesiyle 670 megavatlık Deriner Projesi’nin toplam maliyeti yaklaşık 3.2 milyar TL’ye ulaşmaktadır. 461.3 milyon TL’lik kamu za rarı: Deriner Barajı ve HES Proje si’nin yürütülmesinde; verimlilik, et kinlik ve tutumluluk ilkelerine uyul maması, kaynakların sağlıklı bir plan lama ve iyi bir proje yönetimi ile kul lanılmaması sonucu “34 km’lik re lokasyon yolunun ihale edilmeme si nedeniyle 138 milyon TL, varyant yol kazı imalat kaleminin baraj fi yatlarından yapılması nedeniyle 151.4 milyon TL, varyant yolun bir kısmının su altında kalması ne deniyle 29.6 milyon TL, yeni birim fiyatlarda ihale indirimi yapılma ması nedeniyle 38.6 milyon TL, ya pımından vazgeçilen RBR11 yolu nedeniyle 38,6 milyon TL, fiyat far kı formülünde müteahhit kârına fi yat farkı ödenmesine yol açan yüz de 10 kesinti yapılmaması nedeniyle 51.5 milyon TL, fiyat farkı formü lünün ikinci bölümünden kesinti ya pılmaması nedeniyle 13.6 milyon TL” olmak üzere 2009 yılı fiyatları ile 461.3 milyon TL kaynak israfına yol açılmıştır. Yol sular altında kaldı: Proje için planlama sürecine ge reken önem verilmemiş, dolayı sıyla proje etkin ve tutumlu yü rütülmemiştir. Örneğin; sular al tında kalacak olan yolların yeri ne yapılan varyant yolun son 2 kilometrelik kesiminin hatalı planlama nedeniyle baraj suları altında kalacak olması bu kesi min tekrar su üstüne çıkarılma sını gerektirmiştir. 1995 fiyatları ile maliyeti 11.5 milyon dolar dır. Kazı israfı 58.8 milyon dolar: Projenin sağlıklı planla ması için gerekli olan yapılabi lirlik raporu ve kati proje gibi raporlar sözleşmenin hazırlan ması safhasında dikkate alınma mıştır. Örneğin; varyant yolun Karayolları Genel Müdürlüğü fiyatları yerine baraj birim fiyat ları ile yaptırılması sadece kazı iş kaleminde 58.8 milyon dolar kaynak israfına sebep olmuştur. Maliyetler şişirildi: Baraj yapımı için kullanılan birim fi yat analizleri baraj ile ilgisi ol mayan yollarda da uygulanmış tır. dare aleyhine hüküm ler: Bazı konulardaki sözleşme hükümlerinin idare aleyhine ol ması kaynak israfına yol açmış tır. Örneğin, Haziran 2008 tarihi itibarıyla yapılan 41 adet yeni birim fiyata indirim uygulana mamış ve 15 milyon dolar kay nak israfı oluşmuştur. Proje finansmanı sorun lu: Projenin kısmi finansmanla başlatılması çok sayıda kredi an laşması yapılması zorunluluğu nu doğurarak zaman kaybına se bep olmuştur. Proje kapsamında temin edilen kredilerin geri öde me planları uygun değildir. Yaklaşık yarısı tesis üretime geçmeden geri ödenmiştir. Bu krediler nedeniyle 31.2 milyon frank faiz ve 15.3 milyon frank faiz dışı masraf ile 132.8 milyon dolar faiz ve 13.4 milyon dolar masraf gideri ödemesinde bulu nulmuştur ve ilave ödemelere katlanılması gerekmektedir. Kurumlar eşgüdümlü çalışmadı: Kurumlar arasında ki koordinasyon yetersizliği za man ve kaynak israfına sebep olmaktadır. Barajın zamanında tamamlanamamasının yıllık ma liyeti 2005 yılı hesaplamalarıyla 200 milyon dolardır. halesiz süreç zarara yol açtı: Uluslararası ikili işbirliği kapsamında yaptırılan Deriner Projesi’nin yüklenicisi ihale ya pılmadan belirlenmiştir. İhale sürecine tabi olmadan yüklenici seçilmesi, bu aşamada ve işin yapımında şeffaflık ve hesap ve rebilirlik ilkelerinin gözetilmesi ni engellemiştir. Sözleşme önce si pazarlık aşamasında teklif fi yatlarda indirim yapılamaması na yol açmıştır. ABD SENATÖRÜ LUGAR: Türkiye siyasideğişim geçiriyor ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON ABD Senatosu’nun en kıdemli üyelerinden Cumhuriyetçi Richard Lugar, Türkiye’nin “siyasi değişim döneminden” geçtiğini ve ülkede laiklik ile dini konular arasında çatışma yaşandığını söyledi. Washington’daki düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’nde (CFR) konuşan Lugar, bir soru üzerine TürkiyeABD ilişkilerinin geleceğine yönelik kaygılı olduğunu da ifade etti. Türklerin laiklik ve dini konuların uyumu konusunda farklı yollar üzerinde çalıştıklarını belirten Lugar, şimdilik belli bir anlayışa ulaşmış göründüklerini ancak bu sorunun henüz çözülmediğini ifade etti. Nabucco Boru Hattı konferansı için geçen yıl Ankara’dayken Türk gazetelerini okuduğunu söyleyen ABD’li senatör şunları kaydetti: “Ben oradayken dini ve laiklik konuları arasında çatışma sürüyordu ve kimlerin gözaltına alındığı gibi konular resmin bir parçasıydı. Ancak bu konu daha çözülmedi” diye konuştu. Türkiye’nin son aylarda ekonomik alanda başarılı olduğunu da belirten Lugar, Ankara’nın bazı konularda daha iddialı bir rol oynama kararı aldığını vurguladı. Lugar, Avrupa Birliği’nin Ankara’nın katılımına yönelik tutumu nedeniyle Türiye’nin sabrını yitirdiğini ve PKK meselesi yüzünden de ABD’nin Irak’taki faaliyetlerinden rahatsız olduğunu söyledi. Türkiye’nin çok önemli bir ülke olduğunu aktaran Lugar, Ankara’nın ileride daha fazla liderlik rolüne soyunacağını belirtti. Hükümeti, Sayıştay yasasında değişiklik yapmaya iten üç rapordan biri olan Deriner Barajı raporunda kamunun 461.3 milyon TL zarara uğradığı belirtildi. Projenin planan takvime göre 5 yıl geriden gittiği belirtilen raporda keşif artışlarıyla projenin toplam maliyetinin iki katına çıktığı belirtildi. RAPORDAN BAŞLIKLAR Türk savcıların bir türlü Almanya’ya gidememesi, Almanya’daki soruşturma dosyasının Türkiye’ye gelme sürecini anımsatıyor. Almanya’dan aylar süren yolculuğun ardından dosya Ankara’ya ulaşmış, ulaşan dosyanın çevirisi de yine aylarca sürmüştü. Bu durum, “soruşturmanın kaplumbağa hızıyla” ilerlediği eleştirilerine yol açmıştı. ALMAN SAVCILARI REDDEDEN SAVCI, HSYK ÜYES OLMUŞTU Hem Almanya’daki hem Türkiye’deki so ruşturmaları kilitleyen süreçten biri de Al man savcıların Türkiye’ye gelerek bizzat so ruşturmaya katılma talebinin Ankara Cum huriyet Başsavcılığı’nın görevlendirdiği savcılar tarafından reddedilmesiydi. Cum huriyet, 7 Haziran 2010 tarihinde Al manya’nın talebini reddeden savcıların Türkiye’deki soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan olma dığını “Fener savcısına bypass” başlığıy la duyurmuştu. Almanya’nın talebini red deden iki savcı arasında yer alan Ankara Cumhuriyet Savcısı Harun Kodalak’ın son seçimlerde HSYK üyesi olması basının ilgi sini çekmişti. Savcılar, Deniz Feneri soruşturması için hâlâ bakanlıktan Almanya’ya gidiş onayı bekliyor Fener’e Bakan aranıyor CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, İDO’nun özelleştirilmesindeki usul süzlüklere dikkat çekmek amacıyla İBB Meclis üyeleri Bülent Soylan, Can Özyedi erler ve Zehra Eyicil ile bir likte il başkanlığında basın toplantısı düzenledi. (Fotoğ raf: ALİ AÇAR) Şimşek: İstanbul soyuluyor İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Baş kanı Berhan Şimşek, İDO bünyesindeki şehir hatlarına ait 32 vapur ve bunlara bağlı iskelelerin ade ta yok pahasına satıldığını belirterekmahkemeye baş vuracaklarını söyledi. Kadir Topbaş ve yönetimi nin İstanbul’u soyduğunu savunan Şimşek, her haf ta düzenli olarak İBB şirketlerini mercek altına ala caklarını belirtti. İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ’nin (İDO) bün yesindeki şehir hatlarına ait 32 vapur ve bunlara bağ lı iskeleleri 2 Eylül 2010 tarihinde düzenlediği iha le ile belediye iştiraklerinden oluşan İstanbul Şe hir Hatları Turizm Sanayi ve Ticaret isimli bir şir kete devrettiğini belirten Şimşek, “İDO’ya ait 96 parça taşıt ve iskelenin yıllık kira bedeli yalnızca 400 bin lira. Aylık ise her bir parça için 347 li ra kira bedeli alınıyor. Bu kadar komik bir ra kam olabilir mi? Kadir Topbaş ve yönetimi İs tanbul’u soyuyor” dedi. İskelelerin kamu işletmesi olmaktan çıkarılarak özel şirket konumuna getiril diğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti: “Ayrıca Kadir Topbaş’ın, İDO’nun yaban cılara satılacağını açıklamasına karşın Kabo taj Kanunu’na göre bunu yapması mümkün de ğil. Göz göre göre kendilerine yeni bir arpalık yaratıyorlar. CHP olarak, İDO’nun satışı ger çekleştiği an yargıya gideceğiz. İBB Kadir Topbaş’ın babasının çiftliği değildir.” 9 K Ş YARALANDI İşçileredestek verenailelere müdahale İstanbul Haber Servisi Gebze’de ki Mutaş Demir Çelik Fabrika sı’nda işten atılan ve işe geri dön mek isteyen işçiler fabrikayı işgal etti. İşçilere destek vermek için fabrika önünde bekleyen gruba ise polis müdahale etti. Müdahale sonrasında 9 kişi hastaneye kaldı rıldı. DİSK’ten yapılan açıklama da, Birleşik Metalİş Sendika sı’na üye oldukları için 25 Tem muz günü işten atılan 25 işçinin, iki aydır fabrika önünde direniş lerinin sürdüğu anımsatıldı. Yapı lan açıklamada, fabrika işgalinin çarşamba günü başladığı belirtile rek, “48 saate aşkın bir süredir işyerinde bekleyen işçilerin, ye mek ve su ihtiyaçları emniyet güçleri tarafından engelleniyor. Savaşta bile yapılmayan bu yöntemle, en temel besin ihti yaçlarının engellenmesi sonu cunda işçilerin kalıcı sağlık so runları yaşamalarından endişe ediyoruz” denildi. Polisin müda halesi sonrasında CHP’li, DİSK’li ve TTB’li yetkililer fab rikada incelemelerde bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle