22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2010 SALI 8 HABERLER Ş. GÜLDAL MUMCU TBMM Başkanvekili Uğur Mumcu gazeteciliğinin gücü buradadõr ve o gücü de araştõrmacõ, sorgulayõcõ mantõk- tan almaktadõr. Mumcu demiştir ki: “Türki- ye’de genel söz devri kapanmıştır. Düşün- ce üreten, bu düşünceleri soyuttan somuta indirmek ve her konuyu araştırma ve ince- leme süzgecinden geçirmek zorundadır. Bunu yapmazsa söylenen genel sözler, sabah kahvelerinin köpüğü gibi ancak bir yu- dumluk ve tadımlık zevk verir. Ama kahve falı bile köpüğe değil, fincanın dibinde ka- lan telveye bakılarak okunur.” (Cumhuriyet, 9 Şubat 1984) Uğur Mumcu gazeteciliği, Uğur Mumcu ki- şiliği ile birdir. Birbirini tamamlar ve birbirinden ayrõlamaz. Her ikisi de sõra dõşõdõr, farklõdõr, ön- cüdür, örnektir. Uğur Mumcu gazeteciliği ile Uğur Mumcu kişiliği der ki: “İsterler ki su- salım; isterler ki yazdıklarımızın hiçbiri, he- le bu dönemde yazılmasın. Bunun içindir ki, bizleri susturmak için türlü yollara başvu- rurlar. Bizleri susturmak için başvurdukları ve ellerine yüzlerine bulaştırdıkları sinsi gi- rişimleri ile ilgili ipuçları ellerimizdedir! Bu- nu da bilir, bunların açığa çıkmaması için köşelerinde kıvranıp dururlar. Evet yazacağız, susmayacağız. Bütün yol- suzlukları, kaçakçılıkları, pislikleri, cina- yetleri tek tek sergileyeceğiz.” (Cumhuriyet, 4 Şubat 1981) Uğur Mumcu, hepinizin bildi- ği gibi öldürüldüğü güne kadar, bu ülkede ya- şadõğõmõz olaylarõn perde arkasõnõ, kamuo- yundan saklanmaya çalõşõlan gerçekleri bütün belgeleriyle ortaya koymuş, yõlmadan ve usan- madan hepimizi düşündürmeye, aydõnlatmaya ve uyarmaya çalõşmõştõr. Yazõ ve araştõrmala- rõ günümüzü anlamamõzda bize yol gösterme- ye ve uyarmaya bugün de devam ediyor. ‘HEM İŞADAMI HEM GAZETECİ’ Günümüzde eleştirilen gazeteci tipinin geli- şini daha 80’li yõllarõn başõnda tespit eden Uğur Mumcu, şu saptamayõ yapmõştõr: “Devekuşu için ‘ne kuştur ne deve’ derler; bizim yeni gazeteci tiplerimiz de böyledir. Hem işadamıdırlar hem de gazeteci… Ama ne zaman gazetecidirler ne zaman işadamı olurlar, bunu kestirmek çok güçtür. Zaman zaman gazetecilik yerine işadamlığı yaparlar. Dünyaları iş çevrelerinin rüzgârlarıyla dolar, olaylara işveren gözlüğü ile bakmaya alışır- lar. Beyin hücrelerine ticaret sicili bulaşmıştır; olaylara para ve sermaye açısından bakıp yo- rumları bu dünyanın koşullarına uydurur- lar.” (Cumhuriyet, 10 Aralõk 1983) Uğur Mumcu, yaptõğõ bu saptamayla yetin- meyip bu tiplerin basõnda yer alma serüvenle- rini “Sakıncasız” adlõ tiyatro yapõtõyla da sergilemiştir. (Sakõncasõz, Kasõm 1984) “Türk basını, tarihinde daha önce tanık ol- madığı bir dönemi yaşıyor. Holdinglerin ba- sına el attıkları, yönlendirdikleri, etkile- dikleri ve basına yeni bir biçim ve öz ver- dikleri bu dönem, nerede ve nasıl sergilen- melidir? ...Basının kendi kendini eleştirmesi, çoğu kez ‘kişisel polemik’ gibi görünüyor. Böyle olmasa bile böyle niteleniyor, böyle göste- riliyor. Kaldı ki, holding basınını eleştirecek yayın organı da pek kalmış değildir. Çünkü sık sık şirket batırıp ‘ödeme güçlüğü içine dü- şen’ holdinglerimiz, gazete sahibi olmakta pek hünerli davranmışlardır. Hem böylele- ri için karada ölüm de yoktur. Devlet ban- kalarına sırtınızı dayarsınız, sıkışınca, ga- zeteyi bir başka holdinge devredersiniz, borç yükünüz devlet bankalarının sırtında kalır, eldeki gazete yine ‘piyasa ekonomisi- nin faziletinden’ söz eden satırlar döktürür, olur biter. ...Bu yeni oluşumun altyapısını böyle kur- dunuz mu, kolay; sonra bu yayın organla- rının başına gazetecilik alanı dışında eğitil- miş uzmanları getirirsiniz. Çünkü gazete, bü- yük kazançların perdesidir. Ve bu yayın or- ganlarını ancak ‘tüccar kafalõ’ yöneticiler yö- netmelidir. Böyle yaparsanız, bir deneyim- li gazetecinin dediği gibi ‘Sirkeci sermayesi’ artık Babıâli’ye girmiş ve bütün kaleleri tek tek ele geçirmeye başlamıştır. Bu ‘tüccar ka- fasõ’ basın özgürlüğünü, ‘baht ve talih oyun- larõ’ ile harmanlamış ve ‘köşe dönme’ ede- biyatıyla cilalamıştır. …Türkiye son yıllarda baş döndürücü ge- lişmelere tanık oldu. Ben, altmışlı yıllardan bu yana, okuyan, düşünen, tartışan ve yazan bir insan olarak bu depremlerin çoğunun içinde yaşadım. Birçok şaşırtıcı gerçeği göz- lerimle gördüm, mangalda kül bırakmayan nice keskin devrimcinin holdinglerde kom- partıman kapmak için hangi kılıklara gir- diklerini içim kan ağlayarak izledim. Dev- rimci inançların bayrakları gibi dalgalanan yazarların, göz açıp kapayıncaya kadar ge- çecek bir zaman içinde nasıl işveren sofra- larında birer buruşuk peçete olduklarını gör- menin acısını yüreğimde duydum. Bu oyunu niçin mi yazdım? İşte bunlar için… Bunları, toplumda sergilemek isti- yordum. Hem, basındaki yeni oluşumun görüntüsünü vermek hem de bu yeni oluşum içindeki kişilik yapılarını sergilemekti ama- cım. Oyunu niçin mi yazdım? Döneklerin bilinçaltındaki birtakım inanç- lara fener alayları düzenleyip holding bası- nını bu curcuna içinde tanıtmak için… Boşa zahmet ettiğimi hiç sanmıyorum!” Sizce Uğur Mumcu boşa mõ zahmet etti? BİTTİ G Ü L D A L M U M C U , G A Z E T E C İ U Ğ U R M U M C U ’ Y U Y A Z D I IŞIK KANSU ANKARA - Araştõrmacõ-yazar Mustafa Yıldırım, Muammer Aksoy’un katledilmesinden sonra gerekli birimler oluşturulsaydõ di- ğer cinayetlerin engellenebile- ceğini söyledi. Yõldõrõm; Aksoy, Üçok, Mumcu ve Kõşlalõ sui- kastlarõna ilişkin sorularõmõza şu karşõlõklarõ verdi: - Muammer Aksoy’un kat- ledilmesinden sonra iz sürül- seydi, diğer cinayetler engel- lenebilir miydi? - İz sürülmek bir yana, sõnõr geçişlerine, yasal görünümlü çalõşmalara, eylem zincirlerinde başõ çekenlere, yurtdõşõyla ileti- şim kayõtlarõna, yayõn merkez- lerine, diplomat maskeli yaban- cõlara, kültür merkezlerinden çõkõp özel lokal ya da vakõf merkezlerinde, kitapçõ dükkân- larõnda buluşanlara… Daha da önemlisi Tahran’da yerleşik Türkiye Cumhuriyeti uyruklu kişilerin ilişkilerine, yurtiçi bağ- lantõlarõna dikkat edilseydi… Kõsacasõ devleti yönetenler, bu işlerin PKK terörü kadar önem- li olduğunu kabul edip yalnõzca bu konularla ilgili birimler oluş- turulmasõnõ sağlasalardõ… - İhmal mi? - En hafif nitelemeyle “ih- mal” ya da “savsaklama” de- nilebilir. Siyasetçinin ideolojik etkisiyle, siyasal çõkar hesapla- rõyla, teknolojik olanaksõzlõklar, da- ha da önemlisi Cumhuriyetin ilke- lerine sahip çõkacak denli iyi yetiş- tirilmiş personel eksikliği yan yana gelince sonuçlar böyle oluyor. İşin özü, cumhuriyet devletinin varlõğõ- nõ sürdürecek ideolojik eksiklik ve dirayetsizlik, dikkatsizlik, yabancõ devletlerle yapõlan işbirliğine gü- venerek içeriyi ihmal etmek… - Savsaklamaya bir örnek ve- rebilir misiniz? - Devlet yöneticileri İran’la eko- nomik ilişkilerden medet umdukla- rõ için İran yönetimini sõkõştõrmamõş olabilirler. Bakanlarõn İran gezile- rinde “İranlı yetkililerin önüne te- rörist eğitim kamplarını gös- terir harita ya da krokiler ko- nulduğu” haberlerde birkaç kez yer almõştõ. Ancak sonuca yönelik bir gelişme olmuyordu. Çõkar deyince, İranlõ ünlü ga- zeteci Amir Taheri, İran-Irak savaşõ sõrasõnda Avrupa’dan silah yükleyen TIR’larõn Tür- kiye’den geçtiğini yazõyordu. Ayrõca İran’daki PKK kamp- larõnõ da unutmamak gerekiyor. - Soruşturma kilidini açan anahtar, sanırım İstan- bul’daki Hizbullah operas- yonunda bulundu. Küdus Or- dusu’nun şifresini çözen Hü- seyin Velioğlu’nun bilgisa- yar kayıtları mıydı? - Doğrudur. İstanbul’daki Tevhid-Kudüs ekibinden bir kişi Hüseyin Velioğlu’nun ör- gütüne geçmek için yazõ yaz- mõş. Bu yazõnõn kaydõ da bilgi- sayar belleğinde bulunmuş. Ya- zõda, Uğur Mumcu’yu kimlerin öldürdüğünden söz etmiş. Ka- yõt çözüldükten kõsa süre son- ra güvenlik görevlileri kişileri izlemeye başlayõp kõsa sürede toplamõş. - Bu kayıtlara daha önce ulaşılamaz mıydı? - Daha önce de belirttiğim gibi, or- talõkta gezinen, açõktan örgütlenen, eylemlere katõlan, İran’a gidip ge- len bu kişiler, İranlõ diplomat mas- keli Kudüs Ordusu subaylarõ izlen- seydi… - Ya da şöyle sorayım, niye da- ha önce ulaşılamadı? Aynı soru, kasıt mı, ihmal mi? - Bu sorunuzun belgeli bir yanõtõ yok; çünkü bu yönde bir soruştur- ma yapõlmamõş. Ancak şurasõnõ unutmamalõ ki, Türkiye’deki İran İs- lam devrimi yolunu benimseyenler yalnõzca yargõlanan ya da firardaki militanlar değildir. Onca yõldõr ça- lõşmalarõn, örgütlenmenin, propa- gandanõn, ideolojik eğitimin sonu- cunda, çok sayõda insan İran’õ İslam devriminin merkezi olarak kabul et- miş; Ayet-ul-Allahlarõ devrimin rehberi olarak benimsemiştir. Bu du- rumda, kasõt, ihmal, ciddiyetsizlik, sistemsizlik iç içe geçmiş olabilir. - Yakalananlar hüküm giydi. Ya yakalanamayanlar, kaçak- lar?.. O konuda bir bilgi var mı? - Uğur Mumcu’nun öldürülmesi olayõna katõlan Oğuz Demir ile il- gili bir gelişme yok. İran’da ilişki- leri kurmaya yardõmcõ olanlardan Mehmet Ali Akbulut’un da nere- de olduğu bilinmiyor. İran’a giden militan adaylarõnõ konuk eden, is- tihbaratçõlarla buluşturan Selahat- tin Eş Çakırgil, İran radyosunda çalõştõ; halen Türkiye’deki gazete- lerde, İslam devrimcilerinin inter- net sitelerinde güncel yazõlar ya- yõmlõyor. Davada, bu kişilerin en azõndan ifadelerinin alõnmasõ için Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan bir istekte bulunulduğunu belirtir kayõt yok. Zamanaşõmõna uğramamasõ için 2009’da bu kişilerle ilgili yeni bir da- va açõldõ. SÜRECEK Uğur Mumcu yõlmadan usanmadan hepimizi düşündürmeye, aydõnlatmaya ve uyarmaya çalõştõ Sizceboşamõzahmetetti? Yõldõrõm, konuyla ilgili birimler oluşturulmasõ sağlansaydõ cinayetlerin önlenebileceği ihtimaline dikkat çekti ‘Devlet ihmalkâr davrandı’ Uğur Mumcu 13 Kasım 1985’te şöyle yazıyordu: “Hangi suç işlenirse işlensin, soruşturma hangi sava dayanırsa dayansın, insanların hukuk devletinin öngördüğü yol ve yöntemlerle sorgulanmaları ve yargılanmaları gerekir. Hukuk devleti bunun için vardır. Demokrasi bunun için savunulur. Eğer ülkemizde gerçekten demokrasi istiyorsak kime ve niçin yapıldığını düşünmeden karşı çıkmak zorundayız.” Geçen akşam bir TV programında konuşuluyordu, “Uğur Mumcu bugünlerde yaşasaydı ne derdi, ne yapardı, neler yazardı” diye... Yukarıdaki sözlerini bir kere daha yinelerdi bence!.. 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler neden yaşandı? Uğur’un yukarıdaki temel ilkelerine uyulmadığından, demokrasi diye diye halkı sömürmek, halkı yanlış yönlere itelemek, belli çevrelerin, bu arada dış güçlerin yararını öne almak gibi durumların yaşanmasından... Kırklardan ellilere, altmışlara, yetmişlere, seksenlere, doksanlara kadar sürüp gelen Türk politika dünyası ne yazık ki Uğur’un en başta bildirdiği temel amaçlara aykırı düşmüştür. Ne yazık ki bugünlerde de yaşanıyor aynı yanlışlar. Tek adam, tek parti, tek çıkar, tek amaç, tek paylaşma!.. Niye asker huzursuzdur? Halk huzursuz olduğu için. Bir kurtuluş yolu sayılmıştır askerin darbe yapıp işbaşına gelmesi. Ama kısa sürede yönetimi sivillere bırakıp gitmesini hepimiz gördük, yaşadık. İktidarda yıllarca kalmayı hiçbir zaman düşünmedi Türk askeri... Uğur Mumcu ne diyordu o günlerde anımsayalım: “Bugün bunca olaydan sonra yeniden kısıtlı da olsa bir demokrasi ortamına kavuşmuşsak, bizleri bugünlere getiren etkenlerin başında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sağlam gelenekleri bulunmaktadır. Temelinde Atatürk’ün demokrasi özlemi bulunan Silahlı Kuvvetler, şu otuz beş yıldaki çalkantılara karşı yine de kalıcı bir askeri diktatörlük yoluna sapmış değildir.” Bugün aramızda olsa, Cumhuriyet’e son olaylarla ilgili bir yazı yazsa, düşünceleri yine bunlar olmayacak mıydı? Atatürk askerine güvenmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda en büyük payı olan Türk askerini en büyük güç, en büyük kurtarıcı saymak... Uzun yıllar aktı geçti! Her ölüm gününde yazılarla onu andık. Yapıtları, en canlı bir Uğur Mumcu söyleşisidir. Daha doğrusu bizlere, dolayısıyla topluma uyarıcı seslenişidir. 1985 yılında Cumhuriyet’te önerdikleri günümüzde de bir önemli ders niteliğinde değil mi? “Bugün eğer yeniden bir askeri müdahale ile karşılaşmak istemiyorsak, şu son otuz beş yılın ihtilalleri ve ihtilal girişimlerini, nedenleri, sonuçları ve bütün ayrıntılarıyla bilmek zorundayız. Bunlar yaşanmış olaylardır, yaşanan bu olayları görmezlikten gelmek, yaşanmamış saymak ya da konuşulmasına ve yazılmasına izin vermemek, sağlıklı bir tutum değildir.” Bu sözler hepimize, hepinize!.. Uğur Mumcu’nun hep yaşayacak kişiliğine, sevgiyle, saygıyla... EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Uğur Mumcu Uyarıyor! Etkinliklere büyük ilgiYurt Haberleri Servisi - Gazetemiz yazarõ Uğur Mumcu, katledilişinin 17. yõldönümünde yurt genelinde çeşitli etkinliklerle anõldõ. ? ANTALYA: Cumhuriyet Meydanõ’nda Ata- türk Anõtõ’na çelenk sunuldu. Ardõndan AKM Per- ge Salonu’nda, “Neden öldürüldüler” adlõ bir fo- toğraf sergisi açõldõ, “Sesleniş” oratoryosu ve “İz sürerken” adlõ sinevizyon gösterisi yapõldõ. Ga- zetemiz yazarõ Ümit Zileli ve Prof. Dr Süheyl Ba- tum’un katõldõğõ panel ve İlke Türkdoğan dinle- tisi düzenlendi. ? TRABZON: ÇYDD Trabzon Şu- besi, Mumcu’nun 17. ölüm yõldönümünde gaze- temiz yazarõ Mehmet Faraç’õn katõlõmõyla Zorlu Grand Hotel’de “PKK, terör ve açılım süreci” ko- nulu bir konferans düzenledi. ? SİNOP: Sinop Be- lediyesi’nce Uğur Mumcu Meydanõ’nda anma toplantõsõ düzenlenirken Mumcu için yaptõrõlan anõt açõldõ. ? MERSİN: Mumcu için ilk etkinlik Kül- tür Merkezi’nde yapõldõ. Mersin Devlet Opera ve Balesi, Sesleniş Oratoryosu’nu şef Zdravko La- zorov yönetiminde seslendirdi. Mumcu’nun, Ata- türk Parkõ içindeki anõtõ önünde de anma etkinli- ği yapõldõ. ? BURSA: Yurttaşlar, Mumcu’yu an- mak için Atatürk Anõtõ önüne çiçekler bõraktõ. ? ÇORUM: İlk anma töreni Uğur Mumcu Cad- desi’nde yapõldõ. Çorum Atatürkçü Düşünce Der- neği tarafõndan Belediye Turgut Özal Konferans Salonu’nda panel yapõldõ. ? SAMSUN: Uğur Mumcu Parkõ’nda yapõlan anma töreninde CHP Samsun İl Başkanlõğõ’nõn yer almamasõ dikkat çek- ti. ? YALOVA: CHP Yalova İl Başkanlõğõ, CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin konuşmacõ ola- rak katõldõğõ bir panelle Mumcu’yu andõ. UĞUR MUMCU ANILDI “Muammer Aksoy’un katledilmesinden sonra iz sürülseydi, diğer cinayetler engellenebilir miydi?” diye sorduğumuz Yõldõrõm, “Kõsacasõ devleti yönetenler, bu işlerin PKK terörü kadar önemli olduğunu kabul edip yalnõzca bu konularla ilgili birimler oluşturulmasõnõ sağlasalardõ” diye cevap verdi. Muammer Aksoy Çorum
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle