23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2010 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Sun Express’in insanı çıldırtan 4 saatlik rötarının ardından cumartesi akşamı Trabzon’a indiğimizde ılık bir hava ve dost gülüşü karşıladı bizi... Otele girdiğimde upuzun bir masanın çevresine dizilmiş dostları beni beklerken buldum... Gecenin en önemli konusu Cumhuriyet’in tirajıydı... Hepsi söz verdi, artık her gün iki Cumhuriyet alacak, birini dostlarına armağan edeceklerdi... Pazar günü ise Uğur Mumcu anısına ÇYDD Trabzon Şubesi’nin düzenlediği “Terör ve Güneydoğu” konulu konferansa yöre insanı büyük ilgi göstermişti... Salondakilerin büyük bölümü ayakta, bir bölümü de halıya bağdaş kurarak izledi bizi... Salonda Trabzon’un eski Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu’nun yanı sıra Maçka’nın CHP’li Belediye Başkanı Erdoğan Genç, siyasi parti temsilcileri, ADD’liler, Trabzon’un aydınlık yüzlü insanları, CUMOK’lar ve TGB’lilerin de aralarında bulunduğu geleceğin duyarlı gençleri de vardı. Trabzon ülke sorunlarına çok duyarlı bir kent... AKP’nin ortalığı kasıp kavurduğu dönemde Canalioğlu gibi bir aydını belediye başkanı seçecek kadar muhalif... Diyarbakırspor aleyhine “PKK dışarı” şeklindeki faşizane sloganları atmayacak kadar da kardeş!.. Trabzon’daki iki gün boyunca ülkenin gidişatından kaygı duyan her kesimden aynı soru geldi; “Nereye gidiyoruz, AKP faşizminden nasıl kurtulacağız?..” Hep aynı yanıtı verdim, “Koşullar 1919 öncesinden hiç de kötü değil... Geldikleri gibi giderler!.. CHP’nin yükseldiğini gösteren anketlere bakın ve kardeş kavgasını bir tarafa bırakıp birleşin...” Trabzon’da ÇYDD yöneticilerinin yanı sıra başta gazetemiz temsilcisi ve www.viratrabzon.com sitesinin sahibi Ahmet Şefik, ÇYDD bülteni için bizimle röportaj yapan İlhan Selçuk, Cumhuriyet dostu avukat Fatih Aliyazıcıoğlu, muzipliğini Karadeniz sevecenliğiyle birleştiren Davut Hacıhasanoğlu ile arkadaşları bir an olsun yalnız bırakmadı bizi... Konferansın ardından kitap imzalatmaya gelen Aysun Tirgil adlı bir hanımefendiyi ikinci kez karşımda görünce, “Sizinkini imzalamıştım ya” dedim... Güldü ve “O benim ikizimdi” dedi... Hep birlikte kahkaha attık... Öğrendim ki Aysun Hanım ve ikizi Aynur Budak büyük birer aşk serüveninin ardından evlenmişlerdi... Peki, ben Karadeniz dostluğu ve konukseverliğini, güleç yüzlerinde taşıyan o ikizlerin kitaplarını imzalarken bir başka coğrafyada neler yaşanmıştı acaba?.. Trabzon Kardeşliği... Tanyeri ağarırken soğuk bir rüzgâr eşarbının altına gizlenmiş saçlarını dağıttı... Balkondan aşağıyı izledi bir süre... Yağmurun ıslattığı sokaklarda sahipsiz köpekleri, çöp yığınlarında yiyecek arayan kedileri... Ve de ürkek kanatlarını cılız bedenlerine saran yusufututan kuşlarını... Yağmur nice kanları temizlemişti o sokaklardan... Nice platonik sevdalılar yürümüştü gözlerinin pervasızca kilitlendiği kaldırımlardan!.. Sevmediği bir bedenin kollarında uyumak mıdır yaşam diye düşündü!.. Ya da ölmek daha mı iyiydi teninin çekmediği bir tenin kumpasında olmaktan?.. Rüzgârın kanatlarına gizlenmiş garip bir ölümün zalim sahibi onu seçmişti bu kez... Belli ki gece boyunca uyumamış, beyninde kara bir kümeye dönüşen virane törelerin gizemli bezirgânlarına öfkelenmişti!.. Annesi, babası ve ağabeyleriyle çatışmasını anımsadı!.. Sonra feodal baskıların akraba evliliğini dayattığı kurallara yönelik boş isyanını!.. Kurtuluş bir melek gibi kanatlanıp uçmaktı karanlığın halen hükmettiği yalnız sokaklara!.. Bir an olsun tereddüt etmedi ve kınalı parmaklarıyla demir korkuluklardan güç aldı!.. Sonra gözlerini kapatıp boşluğa bıraktı kendini!.. Prangalarından kopmuş esir bir bedenin çırpınışıyla beton zemine çarptığında, yalnız kalmış bir şivan kör sokaklarda çığlığa dönüştü... Artık sevmediği bir bedenin değil, kurtuluşun kapısı olan ölümün tam ortasındaydı!.. Diğeri işte bu çığlıkla uyandı... Yan tarafına döndü ki kardeşi yatağında yoktu! O hışımla önce pencereye sonra balkona koştu... Sonra hiç düşünmeden ana rahminde birlikte büyüdüğü o mecnun bedenin yanına attı kendini... İkinci çığlık birincisinin ikiziydi ve de benzer kaderlerin ölüme bile yalnız gitmeyeceğini göstermişti... Bu dram önceki gün saat 05.00’te Diyarbakır’ın Bağlar beldesinde yaşandı. Çınar ilçesinin İncirtepe köyünde oturan 21 yaşındaki Hediye Demirel zorla dayısının oğluyla evlendirilmek istenmişti. Sonra da ikizi Kadriye ile birlikte nişan alışverişi yapmaları için Diyarbakır’daki abisinin evine gönderilmişti... Töre baskısıyla sevmediği biriyle evlendirilmek istenen genç kız daha fazla dayanamamış ve çaresiz bedenini abisinin oturduğu apartmanın beşinci katından aşağıya bırakmıştı!.. İkizinin intiharına dayanamayan Kadriye de hemen ardından kendini ölümün kucağına atmıştı... Yalnızca ana rahminde değil, Kürtçe ninnilerin yankılandığı tahta beşikte, çamurlu okul yollarında ve ırgatlığa soyundukları tarlalarda da hayatlarının her saniyesini aynı hüzün ve aynı coşku ile yaşamışlardı... Yalnız gözyaşları değil, kahkahaları da, tarifsiz acıları da kardeşti onların!.. Beraber gelmişlerdi Güneydoğu’nun virane bir köyünde yoksul yaşama ve beraber gitmişlerdi töreye isyan bayraklarının dikildiği mezarlıklara!.. İkizlerin 2 ağabeyi ile bazı yakınları gözaltına alınırken savcılık bu trajik olayla ilgili soruşturma başlattı... Kadriye ve Hediye ise dün İncirtepe köyünde, 1997’de yün yıkamak için gittikleri Göksu Baraj göletinde boğulan anneleri ve kız kardeşlerinin yanına gömüldü!.. Başlık parası, berdel, kuma ve akraba evliliği... 21. yüzyılda katı töre anlayışının egemenliğini sürdürdüğü bir coğrafyada kadının töreye isyanı halen trajik ölümlerle sonuçlanıyor!.. Karadeniz’de aşkla evlenen ikizler... Güneydoğu’da akraba evliliğine zorlanan ana rahminin kader kardeşleri... Türkiye çelişkiler ülkesi... Kadını vuran alçak çelişkiler!.. Ne diyordu o ünlü töre türküsünün nakaratında; “Ölmem mi beni taşlara vurun... Tabuta kanımı sürün... Aynı tabut içinde... Beni kardeşime götürün!..” Ölüm Kardeşliği!.. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Demokrasi Mücadelesi - 2 Ne demiştik dün: “60 yıldır, sağcı sivil siyaset ve as- keri destekçileri, ekonomiyi durmadan çökerttikleri, 60 yılda 20. IMF koltuğuna sığındılar ve dünya rekoru kır- dılar. Ekonomiyi büyütebilmek için, sürekli dışarıdan ser- maye, hammadde, ara mal ve makine techizat, yüksek teknoloji ithal etmek zorunda kaldılar. Dışarıya, ekonomik ve siyasal, mecbur oldukları için işbirlikçi karakterleri- ni korudular!.. Ve tabii ki, ülkemizdeki millete ait tüm zenginlikleri (şirket, yol, köprü vb.) peşinen ve tümden satarak sermaye üretebildiler! Ekonomide üretim, 70 milyon insanımıza hep az geldi. Sonuç: İşsizlik ve yok- sulluğa berdevam. Daha iyi bir demokrasi, hukuk, ada- let, yasa, sosyal adalet, insan hak ve özgürlükleri için mücadele eden halkın öncüleri olan aydınlarımızın, dü- şünürlerimizin, gençlerimizin, Kürtlerin, Türklerin, Er- menilerin... 60 yıldır başlarını uçuruyor sağcı iktidarla- rın tümü, birbirlerinin izleyici olarak; ve karanlık bir çağ yaşatıyorlar ülkeye...” Bu fotoğrafı göremeyenler, tek tek ağaçlarla, olay- lar ve görüntüleriyle uğraşıyorlar. Neymiş? Askermiş bütün bunların nedeni! Asker, sadece bu tablonun bir parçası! Dahası, az kısmı! Esası ise, seçilmiş siya- setçilerdir! Kötü ekonomiyi; bağnaz, geri, feodal kül- türel ve sosyal yapıyı yöneten siyasal yapıdır! Ülkeyi yönetimlerinde ise, askeri payanda olarak kullandılar hep! Bu yapıyı sürdüremeyip çuvalladıklarında, halkı susturmada polisi, MİT’i, mahkemesi vb. yetmediğinde ise, işbirliği halinde askeri devreye soktular... Asker, bugün geriye baktığında bütün bunları görüyor mu, şüpheliyim... Bu açıdan asker, geçmişte, bir iki mı- rın kırın dışında, Atatürkçü ve onun mirasının izleyici- si olamadı! Bugün de iktidarda, geçmişin karanlık çağının sür- dürücüsü olduğunu durmadan kanıtlayan bir iktidar var! Bu iktidar da, geçmiş siyasi iktidarlar ve liderleri gi- bi tamamen işbirlikçidir! Olmaya mecburdur! Ekonomik gerçekler, iktidar- da kalabilmeleri için onları işbirlikçi kılıyor! IMF’ye muh- taçlıkları kılıyor. Sıcak sermaye akışına olan zorunlu- lukları kılıyor! Normal bir ekonomik canlanmada, he- men büyümeye başlayan cari açık, onları işbirlikçi kı- lıyor! Bu iktidarı 8 yıldır ayakta tutan, dışarıdan büyük sermaye akışı oldu! Bu, onların yarattıkları bir olgu de- ğildi, ama yalandan şişinip durdular! Bu iktidar işbirlikçidir! Zapsu bunu bütün salakla- rın anlayabileceği bir dille anlatmıştı Amerikalılara: “Er- doğan’ı, bu iktidarı kullanın, delikli taştan aşağı süpü- rüp atmayın!” AKP, işbirlikçilikle, iktidarda kalabilir! Bunu kötü ya- parsa, orada kalamayacaktır. Bu iktidarı da geçmiş karanlık dönemin parçası kı- lan diğer özelliği, çalışana, emeğe olan düşmanlığı- dır! Daha dün Erdoğan TEKEL işçilerine, “ideolojik mü- cadele ediyorsunuz” dedi. Basını da, işçilerin direniş- lerine ilişkin haberler yayımlayarak, işçileri hükümete karşı kışkırtmakla suçladı! Komik bir şey daha yaptı ve “Hazine’nin parasını sizlere peşkeş çektirmem” dedi! Yani, herkese evet, ama emekçilere hayır! Emekçi düşmanlığı, işbirlikçi sağcı/ dinci siyasal ik- tidarların doğal karakteridir! Erdoğan, bunlar arasın- da en tutarlısı ve en açık davrananıdır! “Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aşmıştır” sloganının tipik bir uy- gulamasını görüyoruz! İktidar, artık askeri sosyal uya- nışı bastırmak için kullanamayacağını da düşünerek, polisi askeri güce doğru yapılandırıyor! İktidarın diğerlerinden fazlası, dinci karakteri ve bun- dan ileri gelen, olabilecek en otoriter bir siyasal yö- netim çabasıdır. Medyanın doğal görevini yaparak TEKEL işçileri haberini vermesi bile sinirine dokunu- yor! Ordu’yla mücadelesinin özünde de bu var. Herkes gibi asker de artık darbe döneminin bittiğini biliyor. Şim- di, askere karşı mücadelesinin temelinde, polisiye des- tekli büyük bir otoriter–dinci siyasal iktidar kurma is- teği yatıyor! İktidar ve başı, tam zamanında Balyoz’u piyasaya sürmüştür! Kendisine, sivil dikta rejimi kurma suçlamalarının yöneltildiği ve bu görüşün giderek yaygınlık kazandığı bir sırada! Bugün belki de daha büyük bir demokrasi müca- delesi verilmek zorunluğu var... Bu iktidar, geçmiş- tekilerden daha gözü kara, daha kararlı, daha yalan- cı, daha dini istismarcı, halkı daha aldatıcıdır! Bugün, yine demokrasi mücadelesi içindeyiz... Hu- kuk devleti için, insan hak ve özgürlükleri için, sosyal adalet-insanca ve hakça bir düzen için... Siyasal ger- çekleri halka anlatmayı en üst düzeyde sürdürmek zorundayız! [email protected] Kadriye - Hediye Demirel.Aysun Tirgil, Aynur Budak. İnternetten protesto eylemi Haber Merkezi - Türkiye’nin en çok ziyaret edilen sitelerinden “Bobiler” tarafõndan düzenlenen bir protesto gösterisi için yüzlerce Türk genci, Google Maps üzerinden “Türkiye’deki internet yasaklarõnõ, internet pahalõlõğõnõ” protesto etmek için Taksim Meydanõ’nda toplandõ. Dünyada ilk kez gerçekleşen sanal eylemde, “Hem sansürü, hem kotalõlardaki fahiş fiyat artõşõnõ, hem yavaş interneti hem de telefon hattõ olmaksõzõn internet bağlantõlarõnõ protesto ediyorum” denildi. İzmir’de hafif şiddette deprem İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir’in Dikili ilçesi Çandarlõ beldesinde dün sabaha karşõ hafif şiddette bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre, saat 03.10’da meydana gelen depremin büyüklüğü 4 olarak ölçüldü. Çandarlõ ve Dikili’nin yanõ sõra İzmir kent merkezinde de hissedilen depremde can ve mal kaybõnõn yaşanmadõğõ bildirildi. AA muhabirine Liyakat Ödülü ANKARA (AA) - Anadolu Ajansõ’nõn Muğla Büro Müdürü Kenan Gürbüz, “Dünya Fotoğraflarõ-Gala Ödülleri” yarõşmasõnda, “Liyakat Ödülü” aldõ. “Dört Mevsim” kategorisinde Gürbüz’ün iki fotoğrafõ liyakat ödülü aldõ. Merkezi Londra’da bulunan Dünya Fotoğraflarõ Galasõ’nõn yõllõk yarõşmasõna Gürbüz’ün “Yedigöller’de İki Mevsim” ve “Muğla’da İlkbahar” adlõ fotoğraflarõ katõldõ. Gala Ödülleri girişimi, 47 ülkenin fotoğraflarõnõn gelirini muhtaç çocuklar için kurulmuş olan “Save the Children” vakfõna bağõşlõyor. Sinemada yangın İstanbul Haber Servisi - İstiklal Caddesi’nde 12 numarada bulunan Fitaş Pasajõ içerisinde henüz belirlenemeyen bir nedenle, öğle saatlerinde yangõn çõktõ. Yangõnõn çõkardõğõ yoğun duman sebebiyle pasaj içerisindeki AFM sinemalarõndaki seyirciler, arka kapõdan tahliye edilirken yangõn işyerlerine sõçramadan yurttaşlarca ve itfaiye ekiplerince söndürüldü. Haber Merkezi - Yurt genelinde et- kili olan kar yağõşõ ve soğuk hava İz- mit’te can aldõ. İstanbul Valiliği ka- muda çalõşan özürlülerin 25-26-27 Ocak 2010 tarihlerinde üç gün sürey- le idari izinli sayõlacaklarõnõ açõkladõ. Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bir pa- sajdaki dükkânõnda 12 yõldõr yalnõz ya- şayan Ziya Tunalı’dan (69) haber ala- mayan esnaf, polise haber verdi. Ba- rõndõğõ dükkânõ kontrol eden polis, Tunalõ’nõn cesedini buldu. Donarak öldüğü tahmin edilen Tunalõ’nõn cese- di, Kocaeli Asri Mezarlõk Morgu’na kaldõrõldõ. Yurt genelinde son 24 saat- te 85 kişi sobadan sõzan karbonmonoksit gazõndan zehirlendi, Bolu’da 2 kişi hayatõnõ kaybetti. Hakkâri’nin Yük- sekova ilçesi Altõnoluk köyünde yaşa- yan kalp hastasõ 70 yaşõndaki Mahbut Çakmak, aniden fenalaştõ. Kar ambu- lansõyla köye ulaşan 112 Acil Servis ekipleri, yaşlõ kadõnõ hastaneye kaldõr- dõ. Çakmak’õn sağlõk durumunun cid- diyetini koruduğu bildirildi. Muş-Kulp karayolunun Kozma Da- ğõ mevkisinde etkili olan kar yağõşõ ve tipi nedeniyle 15 araçta mahsur kalan toplam 120 kişi, Karayollarõ ekiplerinin 3 saatlik çalõşmasõ sonucu kurtarõldõ. Ay- rõca yurt genelinde toplam 4191 köy yo- lu ulaşõma kapandõ. Van’da etkili olan kar nedeniyle Ankara-Van ile İstanbul- Van seferini yapan uçaklar, Diyarbakõr’a yönlendirildi. Bölgedeki yoğun kar ya- ğõşõ nedeniyle, Ardahan, Kars ve Art- vin’de de birçok karayolu kapandõ. Baraj ve dere dondu Balkanlar üzerinden gelen soğuk ve yağõşlõ havanõn etkisinde olan Edir- ne’de, gündüz sõfõrõn altõnda 7, gece ise sõfõrõn altõnda14 dereceye kadar düşen hava sõcaklõğõ nedeniyle Tunca Neh- ri’nde yer yer buzlanmalar oluştu. Edir- neli amatör balõkçõlar, kayõklarõnõ buz tu- tan nehirden çõkartamadõ. Kentte kar ka- lõnlõğõ 14 santimetreye ulaştõ. Hava sõ- caklõğõnõn sõfõrõn altõnda 11 dereceye düştüğü Kõrklareli’nde, Kayalõ Baraj gö- lü yer yer buz tuttu. Şeytan Deresi’nin buz tutmasõnõ yurttaşlar şaşkõnlõkla kar- şõlarken, derenin daha önceden hiç buz tutmadõğõ ifade edildi. Aydõn’õn Söke il- çesinde aşõrõ yağõşlar ve kar sularõyla de- bisi artan Büyük Menderes Nehri, Sö- ke Ovasõ’nda taşkõnlara neden oldu. Sö- ke-Bağarasõ karayolu sular altõnda kal- dõ. Tarõm alanlarõ zarar gördü. Cumaya kadar sürecek İstanbul’da kar yağõşõ ve soğuk hava nedeniyle kent yaşamõ olumsuz etkile- niyor. Kar yağõşõnõn bugün durmasõ bek- lenirken, yetkililer havanõn açmasõ ne- deniyle kent genelinde perşembe gününe kadar ayaz ve buzlanma görüleceği uyarõsõnda bulundular. Ayaz nedeniyle kentteki sõcaklõk eksi 8 derece dolayla- rõnda hissedilecek. Hava sõcaklõklarõ cuma gününden itibaren hissedilir oran- da yükselecek. Bugün İstanbul’daki en düşük sõcaklõğõn eksi 3, en yüksek sõ- caklõğõn ise 2 derece olmasõ bekleniyor. İSKİ’den yapõlan açõklamada, su tesisatõ ve sayaçlarõ, donma riskine karşõ “talaş, bez, karton ve benzeri maddelerle sa- rılmalıdır” denildi. Çağlar: Olağan şartlar Devlet Meteoroloji İşleri Genel Mü- dürü Mehmet Çağlar, ülkede olağan kõş şartlarõnõn beklendiğini kaydetti. Marmara ve Batõ Karadeniz bölgeleri ile Ege Bölgesi’nin iç kesimlerinde hava sõ- caklõklarõnda yarõndan itibaren 2 ila 5 de- rece artõş olacağõnõn tahmin edildiğini bildiren Çağlar, “Marmara ve Batı Ka- radeniz bölgeleri ile Ege Bölgesi’nin iç kesimlerinde eksi 15 derece ve al- tında sıcaklık beklenmiyor” dedi. Kar yağõşõ ve soğuk hava İzmit’te can aldõ, ulaşõm etkilendi, yüzlerce kişi yolda mahsur kaldõ Türkiye bembeyaz Yurt genelinde etkili olan kar yağışı ve soğuk hava Kayalı Barajı ve Tunca Nehri’ni dondurdu. Yaşamı felç eden kar çocukları sevindirdi. (AA) Çok sayıda araç yollarda mahsur kaldı. ‘Üniversite hastanelerinde istifa eden doktor çok olur’ İstanbul Haber Servisi - İstanbul Sağlõk Müdürü Doç. Dr. Ali İhsan Dokucu, Tam Gün Yasasõ ile birlik- te özellikle üniversite hastanelerindeki hekimlerin istifa edebileceğini, bura- larda kayõplarõn olabileceğini belirtti. Sağlõk muhabirleri ile bir araya gelen Dokucu Tam Gün Yasasõ’yla birlikte Sağlõk Bakanlõğõ hastanele- rinde çok fazla istifa olmayacağõnõ be- lirterek “Ancak üniversite hastane- lerinde durum daha farklı olabilir” dedi. İstanbul’un ekim-kasõm ayla- rõnda aile hekimliği uygulamasõna geçmesinin planlandõğõnõ anõmsatan Dokucu, Anadolu’dan 3 bine yakõn hekimin getirilerek eğitileceğini söy- ledi. Dokucu, bazõ özel hastanelerde de sezeryan oranlarõnõn yüzde 100 ol- duğunun altõnõ çizdi. Domuz gribi sal- gõnõn korkulduğu kadar ağõr geçme- diğini söyleyen Dokucu, “Korkul- duğu kadar ağır bir salgın olmadı. Sağlık riskini oluşturan her du- rumda gerekli tedbirleri almak zo- rundayız” yanõtõnõ verdi. DOKUCU’DAN ‘TAM GÜN’ DEĞERLENDİRMESİ KAMYON GEÇİDİ YIKTI İstanbul’da E-5 Karayolu Av- cılar istikametine gitmekte olan Muammer Bayrak yöneti- mindeki 34 DN 1234 plakalı hafriyat kamyonunun açık olan damperi öğle saatlerinde Beylikdüzü mevkisinden ge- çerken üst geçite çarptı. Çarp- ma sonrası üstgeçidin bir bölü- mü çöktü. Kaza anında üst ge- çitte yürümekte olan Hüsnü Balkanlı (51) adlı bir yurttaş ise yaralandı. Bayrak gözaltına alınırken, Balkanlı’nın duru- munun iyi olduğu bildirildi. Kaza nedeniyle E-5 Karayolu Büyükçekmece-Avcılar yönü uzun süre trafiğe kapatıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle