Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2009 SALI
16 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Kendi İnsanından
Tiksinmek...
Bir yerden mi aldım, düşünce kırıntıları ara-
sından çıkarıp mı yazdım; defterimi karıştırırken
“İnsanın kendi insanından tiksinmesi ne kötü!”
tümcesi önüme çıkıverdi.
Çok az söz, günlük yaşamda artık iyice yü-
ze çıkan ayrışmayı böylesine yoğun özetleye-
bilir. Sözün çağrışımı, yönetimsel düzenin her
alanındaki çürümüşlüğünü de göz önüne seri-
yor.
Biri, ekrana çıkıp, yaptığı yolsuzlukları uy-
durma gülücüklerle gizleyeceğim diye hokka-
bazlık yapıyor... Bir başkası da, nerdeyse hak-
sızlığın, yalancılığın simgesi olmuş, ama hak hu-
kuk söylevleri atıyor... Birinin gözünde öldürme
güdüsünün ürpertici kini gizli...
Hangi birinin yüzüne tiksinmeden bakabilir-
sin!..
Dolambaçlı sorular arasında boğulacağım;
sözde yaratıkların en soylusu sayılan insan na-
sıl oluyor da aynı ortamı paylaştığı türdeşinde
böylesine tiksinti yaratıyor?
Oysa erdemli kişinin, iyiliklerle kötülükleri tar-
tımdan geçirip, kendini kinden, tiksintiden,
düşmanlıktan arındırarak, içine sığışabileceği bir
evcik kurmaktan başka amacı yoktur.
Ne ki, adaletsizlikler, haksızlıklar, baskılar, kor-
kular ona bu hoşgörülü hayatı bile çok görüyor.
Kötü koşullar ruhu teslim aldı mı, insanın di-
renme gücü iflas ediyor. Öyle olunca, özünü
kendi düş dünyasında yargılayarak içine ka-
panıyor.
Bu, çağımızın dayattığı bir tutsaklık türü...
Çevremizde olagelenleri anımsayarak med-
yaya kulak verelim, gazetelerde gündemde tu-
tulan olayları gözümüzün önüne getirelim; sev-
gilisinin başını gövdesinden ayırarak öldürüp
çöp kutusuna atan, mafya yöntemiyle onu
yapanın izini tozunu yok edip kayıplara karış-
tıran, her gün yüz yüze baktığımız bizim insa-
nımız...
Dilimizden demokrasi sözcüğü düşmüyor. De-
mokratik bir hükümette yöneticiler böyle bir du-
rumda dünyayı hallaç pamuğu gibi atacağına,
çaresizlik içinde kıvranıyor.
Üstelik biri de çıkıp, aylardır gözünün yaşı ku-
rumayan acılı babayı medya kışkırtıcılığı ile suç-
larsa, böyle bir anlayışsızlık ortamında kim ki-
min yüzüne tiksinmeden bakabilir?..
Arı, duru, dili duygu derinlikleriyle donanmış
insanımız, nasıl bir değişime uğradı da böyle-
sine erdem tıkızı oldu!
Hadi, büyük kentleri “şehir eşkıyaları” sardı,
Anadolu kırında olanlara ne demeli...
19 yaşındaki Nimet Gürbunar, zorla evlen-
dirilmek üzere yengesi ile onun iki kardeşi ta-
rafından kaçırılıp kolları bacakları kırılarak öl-
dürülüyor...
Yüreğinde bir damla insanlık kanı olan, “Bi-
zimle gelseydi ne dövecek ne de öldürecektik.
Güzellikle gelmediği için böyle oldu” diyen, vic-
danını vahşet sarmış bu adamların yüzüne tik-
sinmeden nasıl bakar!..
Türkülerimiz kara sevdalıdır, yanık havalıdır,
acıların dağıdır.
Biz, yemeyip yediren, bir sızı duysak sabah-
lara değin gözünü yummayan anaların, alnın-
da teri kurumamış babaların çocuklarıyız.
Cumhurbaşkanı, başbakan, ilgili bakanlar...
Başınızı görkemli saraylarınızdan, lüks ara-
balarınızdan çıkarın; çıkarın da, toplumun ya-
şadığı ruhsal travmayı görün!
Çanlar bizim için çalıyor farkında mısınız?..
Cumhuriyet’in eli tez savcılarını, toplumbi-
limcileri, ruhbilimcileri, insanbilimcileri.. bir ara-
ya getirip onların bu vahşete çözüm aramala-
rını sağlayın...
Belki insanımızı birbirine tiksinti duyup düş-
man kesilmekten kurtaracak yolu onlar bulur-
lar...
[email protected]
[email protected]
PROF. DR. ESRA DANACIOĞLU:
Dolandõrõcõlõkiddialarõ
karalama amaçlõ
CEREN ÇIPLAK
Y
õldõz Teknik Üniversitesi Mimarlõk
Fakültesi tarafõndan “Planlama ve
Mimarlık Alanının Son On Yılı
Sempozyumu” YTÜ Oditoryumu’nda ya-
põldõ. Sempozyumda 40’a yakõn bildiri su-
nularak ‘Planlama ve Mimarlık Alanı’nda
son 10 yõlda yaşanan uygulamalar tartõşõldõ.
Sempozyumun ilk oturumunda Şehir Plan-
cõsõ Prof. Dr. İlhan Tekeli, karşõmõzda yeni
bir kentin olduğunu, ancak ona dair kav-
ramlarõmõzõn olmadõğõnõ belirtti. Tekeli şöy-
le dedi: “İstanbul kentsel bir bölgeye dö-
nüşüyor. Bu dönüşmenin
içinde yeni bir öğe olarak
uluslararası emlak piyasası-
nın bir parçası haline gelme
durumu da ortaya çıkıyor.
Belediye başkanlarının ideo-
lojik tercihleri doğrultusun-
da birtakım projeler, dönü-
şüm projelerinde ‘Yeni Os-
manlõcõlõk’ kaygılarının ha-
yata geçirilmesi şeklinde or-
taya çıkıyor.”
Doç Dr. Y. Mimar Bülent
Tanju sempozyumun birinci
gününde sunulan bildiriler için
şöyle bir eleştiri yaptõ: “Bu-
rada konuşulmayan bir şey
var.. hepsi planlama üzeri-
neydi, kent yoktu. Planlama
daha araçsal, daha operas-
yonel bir mesele. Dolayısıy-
la araçsal ya da operasyonel
bir mesele tartışılırken ka-
çınılmaz olarak güncel olan-
la sınırlı kalınıyor.”
‘Kamusal alan ve mimar-
lık’ konusuna dikkat çeken ‘İnsan Yerle-
şimleri Derneği’nin kurucusu Y. Mimar
Korhan Gümüş ise “Neden kamusal alanda
mimarlar öznelliklerini sergileyemiyor” di-
ye sorarak “Nitelikli bir mimarın hizmet ve-
rebilmesi için kamu alanını özelleştirme-
si gerekiyor. Bu kent şu anda farklı bir ka-
mu zekâsına muhtaç” görüşünü savundu.
AKM’Yİ 21. YÜZYILA
TAŞIYACAĞIZ
Kõsa bir süre önce Kültür ve Turizm Ba-
kanlõğõ tarafõndan imzalanan protokolle,
2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nca üst-
lenilen Atatürk Kültür Merkezi’ni (AKM) ye-
nileme projesi, binayõ 1969’da tamamlayan
Mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun mimar oğ-
lu Murat Tabanlıoğlu’na verilmişti. Ta-
banlõoğlu sempozyumda AKM için:“20.
Yüzyılın binasını bir şekilde 21. yüzyıla ta-
şıyacağız” dedi ve ekledi: “AKM’nin, dev-
letin dediğine göre tamirata, benim dedi-
ğime göre daha günümüze göre adapte
edilmesine ihtiyacı vardı. Bu da belki
Türkiye’deki 60’lı yıllarda tasarlanmış
olan bu ölçekli bir projenin ilk örnekle-
rinden olacak. Bu binadaki en büyük
problem opera ve bale olmasından dolayı
günümüzün teknolojisine sahip olmama-
sıydı. Bizim binaya yaptığımız esasında sa-
dece bir okşamak, bu teknolojiyi tekrar içi-
ne sokmak.”
Prof. Dr. Y. Mimar Alper Ünlü, Taban-
lõoğlu’na şu yanõtõ verdi: “Ben her cuma sen-
fonik müzik için AKM’ye giderdim, AKM
binası neden bu şekilde tadilata girdi, ya-
ni ufak tefek rötuşlarla bu işi çözebilirdi-
niz.” Sempozyumun istatistikte sõnõfta kal-
dõğõnõ belirten Ünlü, sayõlarõn olmadõğõ bil-
dirilerin tutarlõ olamayacağõnõ da ekledi.
İdare Hukuku Profesörü Ülkü Azrak ise
Türkiye’de kentleşmenin anayasaya aykõrõ bir
kentleşme olduğunu vurgulayarak şöyle de-
vam etti: “Anayasada insanların sağlıklı
çevrede yaşama hakkı var. Türkiye’deki
şehirleşme sağlıklı çevrede yaşama hakkını
tamamen yok ediyor.”
Değerlendirme panelinde YTÜ Mimarlõk
Fakültesi Dekanõ Zekai Görgülü, “Siyasi ira-
dede insana, kente, planlamaya ve onun
içerisinde yer alan mimarlık alanına iliş-
kin gerçekten iyi niyetli bir iradenin ol-
duğunu artık görmek istiyoruz” dedi.
Oktay Ekinci de, “Türkiye’de son on yıl-
da yaşanan olumsuzluklardan biri de mi-
marlık ve kentsel planlamanın birbirinden
hızla ayrıştırılmasıdır. Bu sempozyum,
planlama ve mimarlık alanını birlikte de-
ğerlendirdiği için çok olumlu bir adım ol-
du” değerlendirmesinde bulundu.
PLANLAMA VE MİMARLIK ALANININ SON ON YILI TARTIŞILDI
‘Anayasa’yaaykõrõ
bir kentleşme’İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) - Uşak Valiliği protokol
girişine asõlan afişte yer alan
tarihi eser üzerindeki erkek fi-
gürünün cinsel organõ, müs-
tehcen olduğu gerekçesiyle
sansürlendi. Edinilen bilgiye
göre, Karun Hazineleri’nin
en değerli parçalarõ arasõnda
gösterilen Yonca Ağõzlõ Gü-
müş Sürahi’nin fotoğrafõ afiş
haline getirilerek Uşak Vali-
liği protokol giriş bölümüne
asõldõ. “Uşak Müzesi” yazan
afişte, tarihi eserin üzerinde-
ki çõplak erkek figürünün cin-
sel organõnõn üzerine çarpõ işa-
reti konuldu. Daha önce Tür-
kiye’de sergilenen en iyi par-
çalar eserler arasõnda göste-
rilen sürahinin, MÖ 7. yüz-
yõlda Lidyalõlar tarafõndan
yapõldõğõ, erkekliğin gücünü
simgeleyen eserdeki çõplak er-
kek figürünün ayaklarõnõn al-
tõnda koç, kollarõnda da iki as-
lan bulunduğu belirtildi. Eser,
1996 yõlõnda ABD’deki Met-
ropolitan Müzesi’nden alõ-
narak Türkiye’ye getirilmiş ve
Uşak Arkeoloji Müzesi’nde
sergilenmeye başlanmõştõ.
Uşak Valiliği’nden sansürle
ilgili açõklama yapõlmazken
eserin bir fotoğrafõnõn, Uşak
Kültürel Değerler Yapõ En-
vanteri kitabõnõn kapağõnda ve
iç kõsmõnda orijinal haliyle yer
aldõğõ bildirildi.
Kültür Servisi - Bu yõl 9.’su düzenlenen
Assos’ta Felsefe’nin bu yõlki uluslararasõ
toplantõsõ 29 Haziran-2 Temmuz tarihleri
arasõnda gerçekleşecek. Konusu
‘Uygulamalı Etik’ olarak belirlenen
toplantõda demokrasi, adalet, özgürlük,
kapitalizm, çalõşma yaşamõ, doğa, çevre
sorunlarõ, savaş, terör, kadõn haklarõ, kürtaj,
intihar, ötanazi, hayvan haklarõ, genetik
mühendislik, tõp etiği, bilim etiği gibi
çeşitli konular ahlak felsefesi bağlamõnda
ele alõnacak. Toplantõda, ünlü Alman
düşünür Ernst Bloch’un oğlu Jan Robert
Bloch (Potsdam Üniversitesi / Ernst Bloch
Vakfõ), Alan Carter (Glasgow
Üniversitesi), Minou Friele (Heinrich-
Heine Üniversitesi), Orly Shenker (İsrail
Üniversitesi) ve Sandrine Berges (Bilkent
Üniversitesi) konuşma yapacaklar. Ayrõca
Antik Tiyatro’da Anne-Monika Sommer
bir keman dinletisi, Stephen Evans da bir
Homeros okumasõ gerçekleştirecek. Felsefe
tarihinin en önemli filozoflarõndan
Aristoteles’in yaşamõnõn bir bölümünü
geçirdiği ve felsefe eğitimi verdiği Antik
Assos kentinde ve Felsefe Sanat Bilim
Derneği Yönetim Kurulu Başkanõ Doç. Dr.
Örsan K. Öymen’in öncülüğünde
gerçekleşen toplantõlara, yurtdõşõndan ve
yurtiçinden öğretim üyeleri, öğrenciler ve
alan dõşõndan felsefe meraklõlarõ katõlõyor.
Katõlõm ücretsiz ve herkese açõk. Ayrõntõlõ
bilgi ve on-line başvuru için:
(www.philosophyinassos.org)
OĞUZ ATAY’IN ‘DÜŞÜNEN İNSAN’I
Cevat Çapan, “Tehlikeli Oyunlar”õn
önsözünde “Oğuz Atay’ın ‘düşünen
insan’ı ne tam anlamıyla organik bir
parçası olabildiği, ne de büsbütün ko-
pabildiği bir toplumda yaşamakta-
dır” der. “Bu toplum eski-yeni,
Doğu-Batı, düş-gerçek, duygu-
düşünce, kadın-erkek gibi ça-
tışmalardan kaynaklanan yo-
ğun bir kargaşanın içindedir. Bu
toplumdaki insanların yaşama biçimleri-
ni duygu ve düşünce yapılarını sözünü et-
tiğim kargaşayı oluşturan sayısız ayrıntı
koşullandırmaktadır.” Oyunda, Erdem Şe-
nocak Hikmet Benol karakterde Cevat Ça-
pan’õn sözünü ettiği bu yoğun kargaşanõn
içinden çõkmõş, onun içinde yaşayan kişidir.
Oğuz Arõcõ ve Celal Mordeniz de, kendi ta-
nõmlarõyla, sahneleme, oyunculuk üslubu,
metin düzenlemesi üstüne önerileri yapan-
lardõr.
Zor bir iş Oğuz Atay’õn “Tehlikeli Oyun-
lar”õnõ tiyatroya taşõmak, bu uzun ve kar-
maşõk ve bir o kadar da yalõnlaşabilen iç ses-
lerden oluşan bilinç akõşõnõ seyirciyle pay-
laşmak. Boş bir mekânda tüm çõplaklõğõyla
duran kişinin kendisiyle, iç dünyasõyla, çev-
resiyle hesaplaşmasõdõr önemli olan. Bu, ay-
nõ zamanda sanatçõnõn bedeniyle, sesiyle kur-
duğu ilişkidir de. Erdem Şenocak, Hikmet
Benol karakterinde romanõn bölümlerine
paralel duruşlarõyla yaşamanõn bir eylem olup
olmadõğõnõ ya da nasõl bir eylem olduğunu hiç
düşmeyen bir performansla sorguluyor.
Oğuz Arõcõ, Celal Mordeniz ve Erdem Şe-
nocak başarõlõ bir ekip çalõşmasõ koyuyorlar
ortaya.
İTÜ Maçka Kampusu, İşletme Fakültesi Ti-
yatro Salonu’nda boş alanda (sadece iki sa-
lõncak sarkar tavandan) iki saati biraz aşan
bir zaman dilimi içinde hayatla oyun ara-
sõndaki sõnõrõ kaldõrarak kendisinin, toplumun,
ülkenin sorunlarõnõ oyun içinde oyun yakla-
şõmõyla irdeler oyuncu. Bu süreçte, hayat-
la oyun arasõndaki sõnõrõ esnek kullanõr. Bir
gel-gittir gerçekleşen metin-oyuncu-
seyirci arasõnda. Celal Mordeniz, tanõtõm ya-
zõsõnda “Şimdi dönüp baktığımda her bü-
yük romanda en az bir tane tek kişilik oyu-
nun saklı olduğunu rahatlıkla söyleyebi-
liyorum” diyor. Bu sağlam ve güçlü çalõş-
mayõ izlerken tek kişilik bir oyunun roman-
la nasõl hemhal olabildiğini görebilmek hiç
de zor değil...
KARUN HAZİNELERİ
Sempozyumda 40’a yakın bildiri sunularak, ‘Planlama ve Mi-
marlık Alanı’nda son 10 yılda yaşanan uygulamalar tartışıldı.
ANTALYA (A.A) - Antalya Kent Müzesi Pro-
jesi’nin yürütücüsü, Tarih Vakfõ Yönetim
Kurulu Üyesi Prof. Dr. Esra Danacıoğlu
Antalya Kent Müzesi Projesi, Müze Kurucu
Küratörü Orhan Silier ve Tarih Vakfõ hak-
kõndaki iddialarõ yanõtladõ. Danacõoğlu, “Kent
Müzesi kurma girişimlerini dolandırıcılık
olarak adlandırmak kaba bir iftiradan iba-
rettir” dedi. Prof. Dr. Danacõoğlu, Yönetim
Kurulu üyeleri Sülün Falay ve Rauf Köse-
men, Kent Müzesi Kurucu Küratörü Orhan Si-
lier’le katõldõğõ basõn toplantõsõnda, Antalya
Kent Müzesi Projesi, Silier ve Tarih Vakfõ’na
ilişkin gerçek dõşõ bilgilere dayalõ, karalama ni-
teliğinde yazõlar yer aldõğõnõ söyledi. Tarih Vak-
fõ’na, kurulduğundan bu yana, itham düzeyinde
bile olsa “milyonluk vurgun”, “bilgi ve bel-
ge hırsızlığı”, “dolandırıcılık” gibi yakõştõr-
malarda bulunulmadõğõnõ kaydeden Prof. Dr.
Danacõoğlu, iddialara karşõlõk gerçekleri söy-
lemek istediğini belirtti. Orhan Silier’in, sürecin
mali yanõ ile hiçbir ilişkisi olmadõğõnõ belirten
Prof. Dr. Danacõoğlu, gereken hukuki yollara
başvurulduğunu belirtti. Orhan Silier de “vur-
gun, dolandırıcılık” gibi iddialarõn çirkin
saldõrõlardan ibaret olduğunu savunarak, ça-
lõştõğõ sürece 3 bin 500 TL maaş aldõğõnõ altõ
aylõk maaşõnõn da ödenmediğini belirtti.
29 HAZİRAN-2 TEMMU Z
Assos’tafelsefe
Ayşe Tütüncü konseri
Kültür Servisi - Uluslararasõ başarõlarõyla da adõndan söz
ettiren cazcõ Ayşe Tütüncü, müzik tasarõlarõnõ birlikte
gerçekleştirdiği üçlüsüyle birlikte Akbank Sanat’ta yarõn saat
20.00’de konser verecek. “Çeşitlemeler”, “Panayõr” ve
“Yedi Yer Yedi Gök” albümleri yurtdõşõnda da ilgi gören,
saygõn gazete ve eleştiri dergilerinde adõndan söz ettiren
sanatçõ, caz müziğini farklõ türlerle buluşturduğu yorumuyla
beğeni topluyor. Ayşe Tütüncü Trio’nun diğer üyeleri ise
soprano ve tenor saksofon ve blok flütte Yahya Dai ile klarnet
ve bas klarnette Oğuz Büyükberber. (0 212 252 35 00)
‘Cats’ müzikali İş Sanat’ta
Kültür Servisi - Eyüboğlu Koleji öğrencileri,
‘Cats’ müzikalini İş Sanat Kültür Merkezi’nde
bugün saat 20.00’de sahneleyecek. Devlet
Tiyatrolarõ sanatçõsõ Kürşat Alnõaçõk’õn
yönetmenliğinde sahnelenecek oyunda, yaşlarõ 14 ile
17 arasõnda değişen 21 öğrenci rol alacak. Müzik
yönetmenliğini Eyüboğlu Koleji müzik
öğretmenlerinden Burak Büyükkarhan’õn yaptõğõ
gösterinin dekorlarõnõ ise Devlet Tiyatrolarõ dekor
tasarõmcõsõ Ethem Özbora hazõrladõ.
Tarihieser
müstehcen
bulundu
İpekYolu’na
çağrõ...
Kültür Servisi - Uluslararasõ Bur-
sa İpek Yolu Film Festiva-
li’nin dördüncüsü bu yõl 14 - 22
Kasõm tarihleri arasõnda yapõ-
lacak. Süresi uzatõlarak dokuz
güne çõkarõlan festivalde, ül-
kemizden ve dünyadan 100
film gösterilecek, ‘Ulusal Altın
Karagöz Uzun Metraj’ ve
‘Uluslararası Altın Karagöz
Uzun Metraj’ film yarõşmala-
rõ yapõlacak. Başlangõçtan bu
yana ‘diyalogsuz’ söylemiyle
düzenlenen ‘Altın Karagöz
Kısa Metraj Film Yarışma-
sı’nda da bu türden örnekler ya-
rõşacak. Kõsa filmciler Ulus-
lararasõ ve Ulusal Altõn Karagöz
Yarõşmalarõ’nõn yönetmelikle-
rine ve başvuru formlarõna
www.ipekyolufilmfest.com
web adresinden ulaşabilecekler.
S
eyyar Sahne, 2001’de, bir grup ama-
tör tiyatrocu tarafõndan kurulan bir
topluluk. O günden bu yana da ku-
rumsallaşmõş bir kimlik oluşturmama gayreti
içindeler. Kuruculardan biri olan Celal Mor-
deniz, “Önceliği kendi yazdığımız metin-
lere ve klasik eserlerin sahnelenmesine ver-
dik” diyor. “Ancak bir yanıyla tarihimiz bi-
zi fazla bağlamıyor. Kendimizi yeni ku-
rulan bir grup olarak tutmaya çabalıyo-
ruz.”
Seyyar Sahne uzunca bir süredir oyuncu-
luk sanatõnõn sõnõrlarõnõ araştõran bir labora-
tuvar çalõşmasõ da yürütüyor. İznik’te ve ge-
nelde Gümüşlük Akademisi’nde yapõlan ti-
yatro-oyun kampõ çalõşmalarõnõn felsefi ve sa-
natsal referanslarõnõ Stanislavski, Gro-
towski, Barba, Artaud gibi isimler oluştu-
ruyor. Bu isimler, topluluğun sürekli dönüp
kendini denediği ve “sonsuz bir meydan
okuma içeren örnekler” olarak belirleniyor.
Bu meydan okuma hali hep gündeminde ola-
cak Seyyar Sahne’nin. 2006 yõlõnda, Erdem
Şenocak’õn 1835’te ailesini katleden ve ha-
piste yazdõğõ hatõratõ ile Fransa kamuoyunu
ikiye bölen Pierre Riviere rolünü üstlendi-
ği ve Oğuz Arıcı ile Celal Mordeniz’in bir-
likte sahnelediği “Ben Pierre Riviere” bu an-
lamda bir meydan okumadõr... İnsanõn ve ha-
yatõn trajik olduğunu vurgulayan bir meydan
okuma... Yoğun bir araştõrmanõn, çalõşmanõn
başarõlõ sonuçlarõ seyirci ile yaşanan payla-
şõm sürecinde yakalanõr. İzleyenleri sarsan ve
sorgulamaya iten bir oyundur Pierre Rivie-
re’nin hatõratõ. 2007’de Eski Ahit “Vaiz” ve
2008’de mesnevi “Kuşlar Meclisi” Seyyar
Sahne ekibinin tiyatro dõşõ metin türlerinin
dramatik olanaklarõnõ araştõrdõğõ örneklerdir.
Bugün de, sekiz ay süren yoğun bir çalõş-
madan sonra, bir romanõ, Oğuz Atay’õn
“Tehlikeli Oyunlar”õnõ tek kişilik bir oyun
olarak uyarlõyorlar sahneye.
‘TehlikeliOyunlar’SeyyarSahne’de
Oyun, İTÜ Maçka Kampusu, İşletme Fakültesi Tiyatro Salonu’nda 20,26 ve 27 Haziran’da sahnelenecek
‘Tehlikeli Oyunlar’da Erdem Şenocak
başarılı bir oyun çıkarıyor.