Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP, Başbakan Tayyip Er-
doğan’õn bütçe görüşmeleri sõra-
sõnda “CHP raporu” diye açõkla-
dõğõ ve içinde “İster güvenlik
güçlerimiz ve askerlerimiz ol-
sun ister ona silah doğrultan
kandırılmış gençler olsun hepsi
bizim çocuklarımızdır, akmakta
olan kan kardeş kanıdır” ifade-
lerinin yer aldõğõnõ iddia ettiği ra-
porun “CHP raporu” olmadõğõnõ
açõkladõ.
CHP Genel Merkezi’nden yapõ-
lan açõklamada, Başbakan Erdo-
ğan’õn adõnõ 4 kez değiştirdiği “ay-
rıştırma ve yıkım projesi suçuna”
CHP’yi de ortak edebilmek için
CHP Genel Başkanõ Deniz Bay-
kal’a mektup yazõp görüşmek is-
tediği anõmsatõldõ. Baykal’õn “ka-
palı kapılar ardında yapılan gö-
rüşmelere benzetilmemesi ve ge-
rektiğinde kamuoyunun bilgisi-
ne sunulması için kaydedilmesi”
koşuluyla görüşmeye “evet” dedi-
ği belirtilen açõklamada, CHP’nin
bu konuyla ilgili 3 ra-
porunu mektubun ekin-
de Erdoğan’a sunduğu
kaydedildi. CHP’nin
Erdoğan’a da sunduğu
resmi raporlarõnõn “Do-
ğu ve Güneydoğu So-
runlarına Bakış ve Çö-
züm Önerileri (1989)”,
“Türkçeden farklı dil-
lerin kullanılması hak-
kında kanun teklifi
(1991)”, “CHP Programından
Doğu ve Güneydoğu sorunları
hakkındaki bölümler (2008)”
başlõklõ raporlar olduğu kaydedilen
açõklamada, “Sayın Başbakan
CHP’nin resmi raporlarında ara-
dığını bulamamış olacak ki ku-
rultay, Parti Meclisi (PM) ve
Merkez Yönetim Kurulu’nda
(MYK) kabul edilerek CHP Bel-
gesi hüviyetini kazanmamış ça-
lışmalara sarıldı. CHP’nin in-
ternet sitesini de bu amaçla, yan-
lış, kafa karıştırıcı ve kamuoyu-
nu yanıltıcı iddialarına kanıt ola-
rak gösterdi” denildi. Başbakan
Erdoğan’õn adres gösterdiği
CHP’nin internet sitesindeki her tür-
lü belge ve çalõşmanõn “Raporlar”
ana başlõğõ altõnda kayõt altõnda tu-
tulduğu ifade edilen açõklamada, bu
başlõk altõnda; PM, MYK, komis-
yon, bilim platformu, ekonomi ve
CHP pusula raporlarõ ile dosya ar-
şivi ve CHP broşürlerinin bulun-
duğu bildirildi. Açõklamada şu gö-
rüşlere yer verildi:
“Genel merkez çalışmalarıyla
ilgili verilerle, CHP yönetimine
sunulan ama PM’de, MYK’de
görüşülerek kabul edilmemiş,
böylece resmi parti belgesi hali-
ne gelmemiş çalışmalar ise diğer
alt başlıklara göre kayda geçiri-
lir, siteye de konulur. Sayın Baş-
bakan’ın can simidi gibi sarıldı-
ğı ve her platformda CHP rapo-
ru diye sunduğu belge kurul-
tayda, PM’de ve MYK’de görü-
şülerek kabul edilen resmi bir
belge, yani CHP raporu değildir.
CHP raporu özelliği kazanmayan
bu çalışma PM veya MYK ra-
porları bölümünde yer alma-
makta, bu özelliği nedeniyle dos-
ya arşivi bölümünde bulunmak-
tadır.”
Açõklamanõn ekinde, CHP’nin in-
ternet sayfasõnõ gösteren bir fotoğ-
raf da yer aldõ.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2009 PAZAR
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Orhan Karaveli
Orhan Karaveli dostum, dünya beyefendisi bir
yazar-gazeteci.
Ali Kemal’i yazdığını biliyordum. Ne yazacak
acaba ve neden Ali Kemal, sorularını sormuştum
kendime. Henüz okunmadan, “yanlış anlaşılma”
endişesini taşıdığını da hissediyordum. Bütün
yakışıklılığıyla bizim çalışma yerimize sökün
ettiğinde, bir anı ve tarih küpü insandan, zamanın
iyi gazetecisi ve şimdi de çok iyi bir araştırmacı ve
yazardan yine çok şey öğrenecektim...
“Ali Kemal” kitabını (Doğan Kitap) ancak
kendine böylesine güvenen bir Cumhuriyetçi
yazabilirdi!
Önceki; Sakallı Celâl, Ziya Gökalp’i Doğru
Tanımak, Tevfik Fikret ve Halûk Gerçeği...
kitaplarıyla da, “Karaveli Biyografi Tarzı”nın
yaratıcısı olduğunu pekiştirdi!
Bu –tarihsel– kişileri, onların düşünce dünyaları
içinde anlamaya çalışan bir tarz.
Bu tarz, gerçeğe yakın olmak, gerçeği
yakalamak “endişesini” taşıyor. Biyografiyi,
olayların örgüsü içinde anlamaya çalışıyor. Yoksa,
kendi düşüncelerini, yorumlarını ön plana
çıkartarak, özne veya konudan bağımsız veya
onları kullanarak, özel bir tarih, özel bir tema veya
kişi yaratmıyor!
Günümüzde böyle tipler ortalığı sardı, yeni
kılıkta bir tarih, bir kişi yaratıyorlar.
Diyorlar ki: “Geçmiş geçmiştir; geçmişten
günümüze ise sadece birtakım belgeler, izler
vardır... Geçmişte pek çok olay olmuştur... Bizler,
tam ne olduğunu bilemeyiz, ayrıca bilmek zorunda
da değiliz; bu olayları kurgulayarak tarihi yeniden
yaratırız...”
Bu postmodern tarih anlayışı, tarihi bir oyun
hamuru gibi ele alır; onlara göre gerçekler, olgular
“resmi tarih”tir, yani yalandır. Oradan
öğreneceğimiz bir şey yoktur...
Karaveli, doğru yaklaşımıyla, Ali Kemal olayını
anlamamıza yardımcı oluyor. Önümüze dramatik
bir yaşam koyuyor... Ali Kemal ile bugün pek
çoğumuzun savunduğu fikirler arasında büyük
benzerlikler vardır. Daha o yıllarda, çok kaliteli
üniversitelerimiz olması gerektiğini savunmakta,
bilimde ve sosyal hayatta büyük eserler vermemiz
gerektiğini dile getirmekte, Batı’nın üstünlüğünden
öğrenmemizi zorunlu görmekte, dahası, “Kaç kez
Paris’te cihan pehlivanlığını biz kazandık. Niçin
bir kez de Nobel mükafatı almayalım?” diye
sorabilmektedir!
Ali Kemal’in pek çok ileri umutları bugün de
savunulmakta! Belli ki, zamandaşlarından pek ileri
bir düşünceye sahip!
Ancak ne yazık ki, en temel bir konuda, bir var
oluş–yok oluş noktasında, özgürlük veya kölelik
yol ayrımında doğru yerde bulunmuyorsanız,
tarihin gömütlüğünde ancak bir ders malzemesi
oluyorsunuz!.. Ali Kemal’in “Batıcı”, “ilerici”
kişiliği, Kurtuluş Savaşı günlerinde olumsuz bir
figürdü: İngilizler gibi büyük güçler karşısında
hiçbir şey yapılamazdı!
Ancak, Ali Kemal’lere kalsaydı, Türkiye diye bir
ülke olmazdı. Veya Anadolu içinde bir Sevr
Vilayeti olurdu.. Kurtuluş Savaşı yenilgiyle
sonuçlansaydı, o bile olmazdı! Türkler, acaba bir
diyaspora olmayı becerebilirler miydi, bu bile
tartışma konusudur! Çünkü “Türklük” Osmanlı
İmparatorluğu içinde eriyip adeta yok olmuştu!
Osmanlı İmparatorluğu içinde her millet
vardı ama Türk milleti yoktu!
Bazen “Batıcı” kişiliğin, koşullara göre, tam
“uşak/kul/köle” kişiliğe dönüşebileceğinin tipik
tarihsel bir örneğidir Ali Kemal. Kişilerin rolü ancak
yaşadıkları döneme göre anlamlandırılabilir.
Mustafa Kemal’in “..Kuvayı Milliye’ye
inanmayanlar da inananlar kadar haklı idiler..”
görüşü, Ali Kemal’leri haklı çıkarmaz ve aklamaz;
sadece bir mucize insanın geriye doğru ne kadar
nesnel, önyargısız ve hoşgörülü olduğunu, ayrıca
Kurtuluş Savaşı’nın sırat köprüsü üzerindeki
niteliğini belirler.
Kazanılmış bir savaştan geriye kalan affedicilik
ise görülmemiş bir tarihsel büyüklüktür, ki
Atatürk’te bunu Anzaklar üzerindeki o müthiş
dramatik sözlerinde de görürüz!
obursali@cumhuriyet.com.tr
Bakanlõktan tuhaf savunma
Adalet Bakanlõğõ, Ergenekon savcõlarõ hakkõnda ‘Atatürk’e hakaret’ suçlamasõyla ADD’nin açtõğõ
davanõn ehliyet yönünden reddini istedi: Avukat kendi adõna dava açmalõydõ. ADD adõna dava açamaz
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Adalet Bakanlõğõ, Ata-
türkçü Düşünce Derneği’nin (ADD),
Ergenekon savcõlarõ hakkõnda Ata-
türk’e hakaret suçlamasõyla açtõğõ
davanõn reddedilmesini istedi. ADD,
Ergenekon iddianamesindeki, “...Ata-
türk’ün dahi Ergenekon’un tari-
katvari yapısı içerisinde olduğu,
ancak bunun henüz açıklanma za-
manı gelmediği...” ibarelerine yer ve-
rilmesini mahkemeye taşõmõştõ.
ADD adõna derneğin avukatõ İsmail
Sami Çakmak, İstanbul cumhuriyet
savcõlarõ Zekeriya Öz, Ercan Şafak,
Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın,
Fikret Seçen, Mehmet Murat Yön-
der ve Turan Çolakkadı hakkõnda
Atatürk’e hakaret ile görevde yetkiyi
kötüye kullanmak suçlarõnõ işledikle-
ri gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet
Savcõlõğõ’na suç duyurusunda bulun-
muştu. Şikâyet dilekçesinde, birinci
Ergenekon iddianamesinde itham için
bulunmasõ zorunlu olmamasõna karşõn,
“...Atatürk’ün dahi Ergenekon’un
tarikatvari yapısı içerisinde olduğu,
ancak bunun henüz açıklanma za-
manı gelmediği...” ibarelerine yer ve-
rildiği anõmsatõlarak “Atatürk’ün
terörist olarak nitelenmesi sonucu-
nu doğuracak iş ve işlemler asla ka-
bul edilemez” denilmişti. Savcõlõk, şi-
kâyet dilekçesini işleme koyarak Er-
genekon savcõlarõ hakkõnda soruştur-
ma yapmak için Adalet Bakanlõ-
ğõ’ndan izin istedi. Adalet Bakanlõğõ,
ilginç bir uygulamaya giderek savcõ-
larõn soruşturulmasõ konusunda izin
verme ya da vermeme yönünde bir ka-
rar almayõp bunun yerine savcõlardan
şikâyetçi olunduğuna ilişkin dilekçe-
yi işleme koymamõştõ.
ADD’de Ankara 7. İdare Mahke-
mesi’ne dava açarak savcõlõğõn işleme
koymasõna karşõn bakanlõğõn işlemden
kaldõrmasõ kararõnõn iptalini istedi.
Mahkemeye sunulan dilekçede özet-
le şöyle denildi:
Siyasi olur ile işleme
konulmadı
“Cumhuriyet Başsavcısı tarafın-
dan işleme konulmuş olan bir di-
lekçeyi, siyasi bir olur ile işleme koy-
mamak hukuki ve yasal olmayan bir
uygulamadır. Atatürk’e yönelik ha-
karet ve Atatürk düşmanlığı sonu-
cu doğuran uygulamalar, iddiana-
meyi hazırlayıp düzenleyen Erge-
nekon savcılarının ilk eylemleri de-
ğildir... Adalet Bakanlığı’nın dilek-
çemizi işleme dahi koymaması an-
laşılabilir bir uygulama değildir.”
Adalet Bakanõ adõna Müsteşar Yar-
dõmcõsõ Mustafa Kökçam tarafõndan
7. İdare Mahkemesi’ne gönderilen
savunmada, iptali istenen olurda şi-
kâyetçiler arasõnda ADD Genel Mer-
kezi’nin sayõlmadõğõ, yalnõzca avukat
Çakmak’õn şikâyetçi olarak ismine yer
verildiği belirtildi.
‘Bu gidiş
iyi değil’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanõ
Hüsamettin Cindoruk, hükümeti eleş-
tirirken, “Böyle bir devlet yönetimi, de-
mokrasi olur mu? Geçmişin tecrübe-
leri ışığında, bir ağabey olarak sesle-
niyorum, ‘bu gidiş iyi gidiş değil’” de-
di. Cindoruk, DP Yerel Yönetimler 1. İs-
tişare Toplantõsõ’nda yaptõğõ konuşmada,
Türkiye’de merkezi yönetimin etkinli-
ğinin azaldõğõnõ ve anayasal kurumlarõn
tartõşõlõr hale geldiğini kaydetti. Cindo-
ruk, TEKEL işçilerine yapõlanlarõ eleş-
tirerek, “Copla göstericileri dağıtırsın
ama gösteri nedenini dağıtamazsın.
Haksız, hukuksuz yapılan özelleştir-
melerin hesabını soracağız” dedi.
“Meclis’te büyükler kavga ederse,
birbirlerinin yüzüne bakmazlarsa an-
cak Şeb-i Arus’ta el sıkarlarsa, so-
kakta çocuklar da kavga eder, molo-
tofkokteyli atarlar. Böyle bir devlet yö-
netimi, demokrasi olur mu? Geçmişin
tecrübeleri ışığında, bir ağabey olarak
sesleniyorum, ‘bu gidiş iyi gidiş değil’.
Yargı organları birbiri ardından ko-
nuşuyor, MİT bölge başkanları tu-
tuklanıyor, devlet kurumları karşı
karşıya geliyor. Devletin organları
karşı karşıya gelirse yönetim ritmi bo-
zulur. Böyle bir ortamda hükümetin
sessiz kalması acizliğini gösterir” di-
yen Cindoruk, İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay’õn “demokratik açılım” süre-
cine ilişkin yaptõğõ açõklamalarõ da eleş-
tirerek, yeni kurulmasõ düşünülen ko-
misyonlar ile Kamu Güvenliği Müste-
şarlõğõ’nõn gereksiz olacağõnõ söyledi.
Generallerin sözlü
uyarı mektubu
Cindoruk, Türkiye’yi anayasaya aykõrõ
fiillerin odağõ olmuş bir partinin yönet-
tiğini ve bunun da tezatlõklar oluşturdu-
ğunu söyledi. Genelkurmay Başkanõ Or-
general İlker Başbuğ’un açõklamalarõ-
nõ da “generallerin sözlü uyarı mek-
tubu” olduğunu ifade eden Cindoruk,
“Bu noktaya gelmişseniz siyasi haya-
tınızı gözden geçirin” dedi.
Hükümetin, Türkiye’nin her yerine
egemen olamadõğõnõ ve bu süreç böyle
devam ederse Türkiye’nin daha da sõ-
kõntõlõ günler yaşayacağõnõ iddia eden
Cindoruk, “Bazı bölgelerimizde bazı be-
lediyeler siyasi otorite kurmuşlardır.
O belediyelerin de arkasında terör ör-
gütü vardır. İktidar partisi yalnız kal-
mıştır, devlet yönetiminde zorluğa
düşmüştür” dedi. Cindoruk, DTP’nin
milletvekillerinin de Meclis’te kalma
yönünde verdikleri kararõ memnuniyet-
le karşõladõklarõnõ belirtti.
DP LİDERİ CİNDORUK
‘ B A Ş B A K A N E R D O Ğ A N ’ I N A Ç I K L A D I Ğ I B E L G E C H P R A P O R U D E Ğ İ L ’
CHP’den yalanlama
BAKANLIK: İBARELER SAVCILARA AİT DEĞİL
B
akanlõk, avukatõn ADD adõna
davayõ açmasõna karşõn davay-
la derneğin ilgisinin bulunma-
dõğõnõ şu değerlendirmeyle savundu:
“Dava dilekçesini incelediğimizde,
giriş kõsmõnda davacõ kõsmõnõn Ata-
türkçü Düşünce Derneği Genel Mer-
kezi, vekili kõsmõnda avukat İsmail
Sami Çakmak olarak yazõldõğõ ve son
kõsmõnõn Av. İsmail Sami Çakmak ola-
rak yazõlõp imzalandõğõ görülmektedir.
Bu itibarla dava konusu işlemde ADD
Genel Merkezi’nin müşteki sõfatõnõn ol-
madõğõ sonucuna ulaşõldõğõndan, ADD
Genel Merkezi vekili sõfatõyla Çakmak
imzalõ açõlan davanõn objektif ehliyet
şartõnõ taşõmadõğõndan reddi gerekti-
ği kanaatindeyiz. Zira bakõlan davanõn
ADD Genel Merkezi vekili sõfatõyla de-
ğil, bizzat Çakmak tarafõndan kendi
adõna açõlmasõ gerekirdi. Bu davada
objektif ehliyetin varlõğõ kabul edilir ise
davacõ ADD’nin ne şikâyet eden ola-
rak ne de şikâyet edilen olarak hiçbir
şekilde isminin geçmediği, dava konusu
işlemle ilgili hiçbir ilgisinin bulun-
madõğõ görülecektir.”
“Atatürk’ün dahi Ergenekon’un ta-
rikatvari yapõsõ içerisinde olduğu, an-
cak bunun henüz açõklanma zamanõ
gelmediği” şeklindeki ibarelerin sav-
cõlar tarafõndan yazõlmadõğõ, ele ge-
çirilen belgelerden aynen iddianame-
lere alõndõğõ anlatõlan bakanlõk sa-
vunmasõnda, delillerin soruşturma ko-
nusu ile ilgili olup olmadõklarõnõn
mahkemece karar verileceği, savcõla-
rõn yetkilerini herhangi bir şekilde
kötüye kullandõklarõ delil gösterilme-
diğinden dava konusu işlemde hukuka
ayrõ yön bulunmadõğõ gerekçesiyle
davanõn reddi istendi.
Erdoğan’ın bütçe
görüşmeleri sırasında CHP
raporu diye açıkladığı
raporun CHP raporu
olmadığı açıklandı.
Cindoruk
gündemle
ilgili
açıklamalar
yaptı.
AB GENEL SEKRETERLİĞİ
Skandal sınav
yargıya taşındı
ANKARA (ANKA) - AB Genel Sekreterli-
ği’nin 15 Kasõm’da yaptõğõ AB İşleri Uzmanlõk
Sõnavõ’nda, sõnav ilanõndan sözlü sõnava kadar
olan süreçte, “AB İşleri Uzman Yardımcılığı
Giriş ve Uzman Yeterlik Sınavı” yönetmeliğine
aykõrõ işlemler gerçekleştirildiği iddia edildi.
Sõnav pek çok usulsüzlük bulunduğu gerekçesiy-
le yargõya da taşõndõ. Sõnav ilanõnõn, “muğlak, ve
yönetmelikle çelişen ifadeler” içerdiği belirtilir-
ken, yönetmeliğe aykõrõ unsurlar ise şöyle sõralan-
dõ: “Kurumun yönetmeliğinde en az dört yıllık
yükseköğretim kurumlarının hukuk, siyasal bil-
giler, iktisadi ve idari bilimler, iletişim ve mü-
hendislik fakülteleri ile fakültelerin matematik,
istatistik, sosyoloji, tarih, şehir ve bölge planla-
ma bölümleri ya da bunlara denkliği YÖK tara-
fından onaylanmış yabancı fakültelerden mezun
olmak şartı aranırken, sınav ilanında bölüm be-
lirtilmeden, en az dört yıllık herhangi bir yük-
seköğretim kurumundan mezun olmak şartı ge-
tirildi. Yönetmelikte sınavın bir bölümünün, İn-
gilizce, Fransızca ve Almanca dillerinden birin-
de yazılacak kompozisyondan oluşması şartı ge-
tirilirken sınav ilanında, yazılı sınavın klasik
usulde yapılacağı belirtildi.”
En önemli iddia olarak sõnav değerlendirme ku-
rulunda görevli, AB Genel Sekreterliği’nde daire
başkanõ olarak görev yapan Özlen Kavalalõ’nõn eşi
Murat Kavalalõ’nõn sõnavõ kazanmasõ gösteriliyor.
‘Kutuplaşmadankaçõnalõm’
Demirel, ülkede ‘huzur sõkõntõsõ’ olduğunu belirterek ‘Türkiye
zihnini dağõtmamalõ, Cumhuriyetin etrafõnda toplu olmalõdõr’ dedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Doku-
zuncu Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, bu-
gün Türkiye’de huzur ve sükûn sõkõntõsõ yaşan-
dõğõnõ belirterek, “Sokaklarında kavga, dağla-
rında asker dışında silahlı adamlar, kurumları
birbirine girmiş, yargısı siyasi etki altında kal-
dığından şikâyetçi, askeri rahatsızlığını aynen
beyan etmekte, halkı her gün taciz edilmekte...
Bu iç açıcı bir manzara değil” dedi.
MHP Siyaset ve Liderlik Okulu’nda düzen-
lenen “2010’a Girerken Türkiye ve Dünya”
konulu söyleşide konuşan Demirel’in, sözleri-
ne, “Değerli kardeşim, kadim dostum, büyük
devlet adamı Alparslan Türkeş’i rahmetle anı-
yorum” diyerek başlamasõ MHP’lilerden büyük
alkõş aldõ. MHP Genel Merkezi’ne gelmesinin
bazõ yorumlara sebep olabileceğini ifade eden
Demirel, “Kimse öküzün altında buzağı ara-
masın” dedi. Demirel, Türkiye’deki güncel
tartõşmalar hakkõnda değerlendirme yaparken bu-
gün yaşanan tartõşmalarõ anlamak için Cumhu-
riyeti iyi anlamak gerektiğinin altõnõ çizdi.
Demirel, şunlarõ söyledi: “Türkiye’de bu-
gün huzur ve sükûn sıkıntısı var. Türkiye
zihnini dağıtmamalıdır, Cumhuriyetin et-
rafında toplu olmalıdır. Türkiye birliğini ze-
delemeyecek şekilde yolunu Cumhuriyetle
bulmalıdır. Cumhuriyeti yaralayacak her
şey yanlıştır. Türkiye bu huzursuzluğu hak
etmemiştir. Gelecek elimizde. Kimi nereye,
kime şikâyet edeceğiz? Birlik, düzen, huzur,
sükûn, kardeşlik muhafaza edilmeli. Ku-
tuplaşmadan kaçınalım, hukukun üstünlü-
ğünü koruyalım, kalkınmamızı devam etti-
relim, her alanda daha ileri gidelim, refor-
ma açık olalım...”
Demirel, konuşmasõnõn ardõndan MHP lideri-
Devlet Bahçeli ile makamõnda bir süre görüştü.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, MHP Siyaset ve Liderlik Oku-
lu’nda konuştu. (Fotoğraf: AA)