21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Kürt Sorunu ile PKK’yi Birbirinden Ayırmak Tokat’taki saldırıyı PKK’nin üstlenmesini beklemek bile gerekmiyordu, terör örgütünü aklamak, kendi açılımlarını paklamak uğruna yırtınanların iğrenç komplo teorilerinin gerçek dışılığını görebilmek için. Bu iğrenç komplo teorisinin mucitleri ve destekçilerinin, ülkenin birlik ve beraberliği için PKK’den de daha tehlikeli oldukları açıktır. Açıkça gün yüzüne çıkmış olan hususlardan biri de, Tayyip Erdoğan’ın açılımının A’dan Z’ye yanlış olduğudur. Bilindiği gibi, Tayyip Bey’in, temelinde Amerikan siparişi yatan açılımı, Yankilerin bölgeden çekilmeleri üzerine Kuzey Irak’ta PKK’nin barınamayacağı varsayımına dayanmakta ve bölgedeki Kürt devleti oluşumunun koruyuculuğuna soyunması istenen Ankara’nın, bu misyonu kabul ederken neler yapması gerektiğinden yola çıkmakta, PKK’nin tasfiyesini sağlamak için gerekli önlemlerin alınmasına yönelmekteydi. Başka bir deyişle, AKP’nin büyük bir fiyaskoyla sonuçlanan, ülkedeki gerginliğin artmasından başka bir sonuç doğurmayan açılımı PKK endeksliydi. Aslında yapılması gereken ise daha geniş içerikli bir Kürt açılımıydı. Kuşkusuz, PKK Kürt sorununun önemli bileşkelerinden biriydi, ama sorunu yalnızca onunla sınırlamak büyük yanlıştı. Yanlıştan yola çıkarak doğruya varmanın imkânı olmadığı kısa sürede görüldü. PKK ile mücadelenin polisiye yönünü yürüten TSK’nin de birçok kez belirttiği gibi, sorunun ekonomik, psikolojik, sosyal, politik yönleri vardı ve bunlara eğilmeden konunun PKK ile sınırlanarak çözülmesi olanaksızdı. Ayrıca başta da belirttiğimiz gibi, PKK ne yaparsanız yapın silah bırakmayacaktı. Gücünün azalmasına karşın, varlığını sürdürmeye çalışacak, hangi taleplere ne yanıt verilirse verilsin silahtan vazgeçmeyecekti. Bir an için PKK’nin zorlaşan koşullarda artık varlığını sürdüremeyeceğini görüp, silah bıraktığını ve siyasal alana kaydığını varsaysak bile, siyasi taleplerinin nelere yönelik olacağını kestirmek için fazla düşünmeye gerek yok. PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın, güya üniter devlete yandaş olduğunu belirttiği açıklamalarında ileri sürdükleri bile adı değişik bir ayrılık modelidir. PKK’den başka bir tutum beklemek hayalciliktir. Eğer Türkiye’de yaşayan Kürt kökenli yurttaşlarımızın çoğunluğunun isteği de bu doğrultuda olursa, PKK’nin taleplerini anlamak daha kolaydır. Bu takdirde, eninde sonunda PKK veya onunla aynı görüşleri savunan birileriyle müzakere etmek kaçınılmaz olacaktır. Çağımızda, hiç kimseyi “sen benimle aynı ırktansın, aynı dilden, aynı dindensin” diyerek zorla bir arada yaşatmak imkânı yoktur. Ama acaba, gerçekten durum bu mudur? Gerçekten gerek bölgede, gerekse Anadolu’nun dört bir yanında ve dünyanın en kalabalık Kürt kenti İstanbul’da yaşayan Kürt kökenli yurttaşların talepleri PKK’nin istekleriyle bağdaşmakta mıdır, hatta onlar PKK’yi öz örgütleri olarak görüyorlar mı? Bahçeşehir Üniversitesi’nin son olarak yaptığı bir araştırma, hem PKK’nin hem de onunla yakınlığını gizleme gereğini bile görmeyen DTP’nin konumları konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Yaşamsal bir konuyu tek araştırmanın verilerine dayandırarak, çözüme ulaştırma iddiasında bulunmak tabii ki yanlıştır. Türkiye’nin her bölgesinde yaşayan Kürt vatandaşlarımızın eğilimlerini, özlemlerini, isteklerini yansıtan yeni araştırmalara da ihtiyaç vardır. Son araştırma, Türkiye’de Kürtler ile Türklerin bir arada yaşama iradesinin var olduğunu düşünenleri haklı çıkarır sonuçlar vermiştir. Bu eylemci azınlığın karşısındaki sessiz çoğunluğun hiç de ayrılıkçı talepleri desteklemediğini gösteriyor. Şimdi esas mesele, bu iradeyi güçlendirmek ve Kürt kökenli yurttaşların sessiz çoğunluğunu gürültücü eylemci azınlığa mahkûm etmeyecek politikaları izlemektir. PKK’ye duyulan tepkiyi, bir Kürt karşıtlığına dönüştürmek ise, bu politikanın tam tersine PKK’nin istediği sonuçları doğuracaktır. Bu gerçek de böyle biline! [email protected] GİZLİ GÖRÜŞME İDDİASI Cumhurbaşkanı’na CHP’den yalanlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül’ün Tiran’a giderken yap- tõğõ açõklamalarla ilgili olarak CHP Genel Merkezi’nden yazõlõ bir açõklama yapõldõ. Bu açõklamada, “Bazı gazetelerde yer alan, bir gazetede ise manşetten verilen habere gö- re, Sayın Cumhurbaşkanı Arnavutluk’a giderken gazetecilerin sorularını yanıtla- mış, ‘siyasi parti liderleriyle tek tek defalarca görüştüğünü ve bunu basõna yansõtmadõğõnõ’ söylemiştir. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal basının, kamuoyunun bilgisi olma- dan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile hiç- bir görüşme yapmamıştır. Sayın Cumhur- başkanı’nın daveti üzerine yapılan görüş- me basına, kamuoyuna duyurulmuş, içeri- ğin açıklanıp açıklanmaması ise davet sa- hibinin takdirine bırakılmıştır” denildi. Erdoğan, PKK’nin üstlenmesine karşõn Tokat saldõrõsõnõn altõnda başka bir şey arõyor ‘Ayrõ bir taktik olabilir’Erdoğan, Tokat’ta 7 askerin şehit olduğu PKK saldõrõsõyla ilgili olarak “Bu işi bölücü terör örgütü malum üstlendi. Tabii bu da ayrõ bir strateji, taktik olabilir” dedi. PKK’nin farklõ örgütlerle işbirliği içinde olduğunun bilindiğini söyleyen Başbakan, olayõn gerçek yüzünü ortaya çõkarmaya çalõştõklarõnõ belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve Meksika’ya yaptõğõ resmi zi- yaretten Ankara’ya dönüşün- de Esenboğa Havaalanõ’nda açõklamalarda bulundu. Tokat’ta 7 askerin şehit ol- duğu terör saldõrõsõna değinen Erdoğan, saldõrõyõ PKK’nin üstlenmesine karşõn hükümet kanadõndan ilk günden bu ya- na gelen “provokasyon” id- dialarõna bir yenisini ekledi. Başbakan Erdoğan, şunlarõ söyledi: “Tabii, ilk anda, ‘bunu kim yapmõştõr, kim et- miştir’ gibi bunun üzerinde güvenlik güçlerimizin yap- tığı bazı değerlendirmeler vardı. Sonunda bu işi bölü- cü terör örgütü malum üst- lendi. Tabii bu da ayrı bir strateji, taktik olabilir. Ama bölücü terör örgütünün o bölgede farklı terör örgüt- leriyle işbirliği halinde ol- duğunu da zaten geçmişten bu yana uygulamalarıyla biliyoruz ve bu çalışmalarla ilgili güvenlik güçlerimiz tüm bunlara rağmen işin gerçek yüzünü de ortaya çı- karabilmek için çalışmalara devam ediyor.” Erdoğan, bir gazetecinin “Bu tip saldırıların açılıma karşı olabileceğine dair bir şey mi kastettiniz” sorusu üzerine “Bu tür saldırıların hepsi bizim bu milli birlik ve kardeşlik projemizde de- mokratik açılım sürecimizi engellemeye, baltalamaya yani bu projeyle ilgili umut- ları ortadan kaldırmaya yö- nelik saldırılardır” dedi. Er- doğan, saldõrõnõn terör örgü- tünün Karadeniz’e inme ça- lõşmasõnõn göstergesi olduğu- nu söyledi. Erdoğan, “(Ger- çek yüzü ortaya çıkacaktır) ifadesini kullandınız, ger- çek yüzü derken farklı bir adres mi olabilir, başka bir şey mi var arkasında bunu mu kastettiniz” sorusunu da, “Amaçlar” diye yanõtladõ. Aynõ gazetecinin, “Yani terör örgütü haricinde başka bir yapılanma mı söz konusu” sorusu üzerine de Başbakan Erdoğan, “Ben böyle bir şey söylemedim. Zaten bu tür bir vahşeti, ancak terör ör- gütü yapar, başkası yapa- maz” karşõlõğõnõ verdi. Şensoy’un ayrılması Erdoğan, Washington Bü- yükelçisi Nabi Şensoy’un merkeze dönmesiyle ilgili ola- rak da, “Dışişleri bakanları bu tür ikili görüşmelere illa katılır diye bir şey söz ko- nusu değil. Fakat orada kar- şılıklı olarak böyle bir teyit- leşme olunca ısrar etmenin zaten anlamı olmaz. Biz de görüşmeyi baş başa yapma durumunda olduk. Tabii Türkiye Cumhuriyeti Dışiş- leri Bakanı katılmadı da ABD Dışişleri Bakanı katıl- dı mı? Hayır, o da katılma- dı ve biz Sayın Obama ile bunu ikili olarak baş başa gerçekleştirmiş olduk.” Erdoğan, DTP’nin tavrõna ilişkin bir soru üzerine de “DTP alışılmış görevini ye- rine getiriyor” yanõtõnõ verdi. ‘MUHALEFETLE BİR ARAYA GELMEK İSTEMEM’ Erdoğan bir gazetecinin cumhurbaşkanõ Gül’ün “liderleri bir araya getirebili- rim” yönündeki açõklamasõnõ anõmsat- masõ üzerine şöyle konuştu: “Sayın Cumhurbaşkanımız iyi ni- yetle bu adımı ilk defa atmıyor. Bun- dan önce de buna benzer adımlar at- mıştır, fakat tabii atılan adımlarda bu tür toplantıya katılanlar, Cumhur- başkanlığı makamına da hakaret içeren ifadelerde bulunmuşlardır ve oralardan da herhangi bir netice çıkmamıştır. Ben gelebilecek böyle bir davete katılırım. Temenni ederim ki, yine oradan da yine olumlu bir ne- tice çıksın. Temennim budur... Ama ‘beklentiniz nedir’ derseniz. Bundan öncekilerden farklı olmayacaktır. Çünkü şehitlerimiz üzerinden siya- si istismar konusu yapmak suretiy- le kalkıp hükümeti ihanetle, hıyanetle adeta hakarete maruz bırakan bir anlayıştan ben hiçbir şey beklemi- yorum ve onlarla bir araya gelmeyi de arzu etmiyorum.” Erdoğan, terörün tüm boyutlarõnõ ele al- mak üzere bir süreç başlattõklarõnõ ifade ederek “Bu beyefendiler bu çalışmaya başından beri takoz oldular, çözüme yönelik bir projeleri var mı? Yok... Ama dikkat ederseniz sürekli ihanet, hıyanet... Söyledikleri şey bu” dedi. Muhalefetten Gül’e ret Cumhurbaşkanõ’nõn siyasi tansiyonu düşürmek için liderlerle bir araya gelme isteği, CHP ve MHP tarafõndan ‘taraf olduğu’ gerekçesiyle kabul edilmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP ve MHP, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün tansiyonu düşürmek için liderler- le bir araya gelme isteğine olumsuz yanõt verdi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, bu konudaki sorulara “Sayın Cumhurbaşkanı olayın tarafıdır. ‘Tarihi fõrsat’ diyerek bu açılımı başlatmıştır. ‘Güzel günler göreceğiz’ demiştir. Güzel günler görmedik, 7 askerimizin şehadeti, Habur’da yaşananlar, çadır mahke- meleri ile karşılaştık. Ne için toplayacak liderleri? Habur’da -Başbakan Erdo- ğan dõşõndaki- liderler mi o mahkemeleri kurdu? O utanç manzarasını liderler mi yarattı” yanõtõnõ verdi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şan- dır da “Sayın Cumhurbaşkanı 8 ay ön- ce ‘güzel şeyler olacak’ dedikten sonra Türkiye’yi savaş alanına döndürdüler. Önce bu ‘güzel’ olacak hususların ge- rekçesini millete açıklaması lazım” dedi. MHP olarak Kürt açõlõmõnõ toplumun birliği, bağõmsõzlõğõ ve bölünmez bütün- lüğünü tehdit eden bir süreç olarak gör- dükleri ve “bunu önleme gayreti içinde olduklarını” belirten Şandõr, “Cumhur- başkanı’nın kendisine yol arkadaşı ola- rak başkasını arayıp bulması gerekir” diye konuştu. CHP, Tokat saldõrõsõnõn ardõndan iktidar sözcülerinin yaptõğõ açõklamalara dikkat çekti: PKK’yi aklama çabasõna girdiler HakkıS.Okay. Kemal Anadol. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol ve Hakkı Süha Okay, Tokat’taki saldõrõnõn ardõn- dan iktidar sözcülerinin yaptõğõ açõklamalara dikkat çekerken Baş- bakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç ile Sanayi ve Ticaret Bakanõ Nihat Er- gün’ü derhal istifaya çağõrdõ. Okay, “Yapılmak istenen suçluyu ka- yırmak, gizlemek, suçluyu de- ğiştirmeye çalışmak, suçu gizle- mektir” dedi. Anadol ve Okay dün parlamen- toda düzenledikleri basõn toplantõ- sõnda son gelişmeleri değerlendir- di. Anadol, Tokat’taki saldõrõnõn ar- dõndan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arõnç ve Sanayi Bakanõ Nihat Ergün’ün yaptõğõ açõklamalara dikkat çekti. Anadol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet ciddiyetiyle bağdaşma- yan, söyleyeceğini söylemeden önce düşünmeyen bir yönetim, bir başbakan yardımcısıyla kar- şı karşıyayız. Arınç, bari her za- man yaptığı gibi 7 askerimizin şe- hit olmasından sonra da ağla- maya başlasaydı daha isabetli olurdu. Ergin, arkasında Erge- nekon var, demek istedi. PKK’yi aklama çabasına girdiler... PKK gibi bir terör örgütünü aklama peşinde olan, öncelikle hükü- mette yer alan Başbakan Yar- dımcısı ile Sanayi Bakanı’nı isti- faya çağırıyorum.” ‘Atalay haddini aştı’ Okay da “suçluyu kayırma, gizleme” çabalarõnõn üzerinde dur- du. Okay, “Utanmasalar, karakol baskınları, öğretmenevi, orduevi baskınını da birilerine yükleye- rek PKK’nin işi değil, diyecek- ler. AKP’nin işi, PKK’yi akla- mak olmuştur” açõklamasõnõ yap- tõ. Okay, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn “hıyanet” tartõşmasõn- da partilerini hedef alan sözleriy- le ilgili soruya da “İçişleri Baka- nı, haddini aşarak hain ifadesi- ni kullandı. 7 askerimizin şehit edilmesinde suçluları gizleyip, arkasında başka güç odaklarının olduğunu söyleyip, suçu ve suç- luyu kayıran, değiştirmeye çalı- şan anlayış mı hıyanet içindedir, yoksa bu açılımın sonunda böy- lesine bedeller ödeneceği endi- şesini dile getirenlerin mi yaptı- ğı ihanettir” yanõtõnõ verdi. MHP, ARINÇ’A YÜKLENDİ: KARA VİCDANIYLA BİZİ SUÇLUYOR ‘Terör örgütünün en büyük koruyucusu AKP’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şan- dır, Tokat’taki saldõrõyõ terör örgütü PKK üstlenmeden önce partisiyle iliş- kilendirmeye çalõştõğõnõ belirttiği Baş- bakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’a sert tepki gösterdi. Arõnç’õn “kara vicda- nıyla” partisini suçladõğõnõ belirten Şandõr, PKK’nin en büyük koruyucu- sunun AKP olduğunu söyledi. Şandõr, parlamentoda düzenlediği ba- sõn toplantõsõnda, Tokat’taki saldõrõlarõn ardõndan “Türkiye’de daha çok ses getirecek, milliyetçi duyguları daha fazla kö- rükleyecek, özellikle bu söy- lem içerisinde siyaset yapan partilerin işini biraz daha kolaylaştıracak bir eylemi akıllıca planlamış olabilir- ler” değerlendirmesi yapan Arõnç’a tepki gösterdi. AKP’ye ağır eleştiriler Arõnç’õn aynõ zamanda Baş- bakan vekili olduğu için elin- deki bütün devlet olanaklarõ bulunmasõna rağmen, saldõrõnõn sorum- lularõ ile ilgili araştõrma yapmadan hem MHP’yi suçladõğõnõ hem de milliyetçi duygulara, Tokat halkõna hakaret ettiği- ni belirten Şandõr, “Derin komplo, di- yor. Kıt aklınca ve yüzüne vurmuş ka- ra vicdanı ile MHP’yi suçlamaya ça- lışıyor. Bugün PKK’nin en büyük koruyucusu AKP’dir. PKK katliam- larının gerçek sorumlusu da bizatihi bu iktidarın yöneticileridir. Akan ka- nın sorumlusu bizzat Bülent Arınç’tır, AKP’dir, Başbakan’dır. Bize atfet- meye çalıştığı bu menfur cinayeti ken- disine iade ediyoruz” diye konuştu. MHP olarak Kürt açõlõmõnõ “AKP’nin PKK açılımı” olarak gördüklerini be- lirten Şandõr, “AKP iktidarı girdiği bu yolun, PKK açılımı olduğunu, İmralı canisine ulaşacağını herkesten iyi bil- melidir. Millet nezdinde PKK’yi ak- lamak gibi bir mecburiyeti, her şeyden önce değerlendiriyorlar, önemli görü- yorlar. PKK’nin yaptığı eylemlerin ar- kasına derin komplo, provokasyon gibi, milliyetçilik duygularını suçla- maya, MHP’yi suçlamaya kalkışıyorlar. Bu kabul edi- lemez. Bu derin komplo, AKP’nin millete yaptığı komplodur” dedi. ‘Lozan’ sorusu Erdoğan’õn ABD ziyareti- ni de değerlendiren Şandõr, Türkiye’de Lozan dõşõnda “dini ve etnik azınlık” ol- madõğõna işaret ederek Er- doğan’a şöyle seslendi: “Lo- zan Barış Ant-laşması’nı değiştirmeyi kabul ettiniz mi? Türkiye’de milli azınlıkların var- lığını kabul ettiniz mi? Bu yönde anayasayı değiştirmeyi kabul ettiniz mi? Eğer bunları kabul ettiyseniz, bu doğrudan siyasi bölücülüktür, bu millete hakarettir, Türkiye Cumhu- riyeti Devleti’nin devlet hukukuna, kuruluş hukukuna aykırıdır.” Mehmet Şandõr, Washington Büyük- elçisi Nabi Şensoy’un istifanõn gerçek nedeninin de Obama’nõn “dini-etnik azınlık” sözlerine, Başbakan Erdoğan’õn itiraz etmeyişine tepki olarak ortaya koyduğu bir tavõr olduğunu söyledi. Mehmet Şandır. Başbakan Erdoğan, Esenboğa Havaalanı’nda açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. (AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle