02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER Yargıtay, Erkan Mumcu’nun, ‘sahtekâr olmakla’ suçlamasını ‘sert eleştiri’ olarak kabul etti Erdoğan yine kaybetti ANKARA (ANKA) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı “sahtekâr olmakla, kendi çevresine avanta vermekle, hırsızlık yapmakla, çalıp çırpmakla ve açgözlülükle” suçlayan Erkan Mumcu hakkında verilen tazminat kararını bozdu. Başbakan Erdoğan, kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Mumcu’nun 2006 yılında partisinin grup toplantısındaki sözleri nedeniyle avukatı aracılığıyla Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Mumcu, dava CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bir ‘Eleştiriye’ Yanıtlar Bir üniversitemizin iktisat bölümü öğretim üyesi olduğunu bildiren bir okurum dikkatle okuduğunu belirttiği “Sömürge Valisi Büyük Millet Meclisi”nde adlı yazıma “birkaç eleştiri notu iletme gereğini duyduğunu” bildirerek eleştirilerini sıralıyor. Ben de sayın okurumun ilgisine teşekkürle bu eleştirileri aynı sıra içinde yanıtlama gereğini duydum. İlk eleştiri notunu aynen alıyorum: “Sömürge Valisi” unvanı, İstanbul’un işgali yıllarında kaldı. Türkiye yeniden işgal yıllarını yaşamadığına ve Avrupa da eski Avrupa olmadığına göre, bu tanımlama biraz zorlamaya benziyor. Yanıtım: İşgal altında olmak kavramını sadece askeri bir olgu olarak düşünmemek gerekiyor. ABD ve IMF bağımlılığı ile Avrupa Birliği kapısında kölece yalvar yakar durumda oluş, başka bir deyişle de bu ekonomik ve siyasi bağımlılık, bence bir askeri gücün işgali altında olmaktan çok da farklı değil. Avrupa’nın ise eski Avrupa’dan yine bence hiçbir farkı yok. Bu nedenle AB Komisyonu Başkanı’na yakıştırdığım “sömürge valisi” unvanı tam olarak yerindedir. Bu kişi sadece ülkeye geliş zamanlaması ve karşılanış biçimiyle değil, söylemi ve söyledikleriyle de bu tanımı hak etmiştir. ??? İkinci eleştiri notu oldukça uzun. Okurum, Bay Barroso’nun, benim yazımdaki deyimle “komiser” (bakan) değil, başbakan konumunda bulunduğunu söylüyor. Doğrusu “komiser”in bakan demek olduğunu böylece öğrenmiş oldum... İster bakan, ister başbakan sıfatıyla gelmiş olsun, sözü edilen kişinin ülkemize neden geldiği çok belli. Belki “komiser” yerine “müfettiş” demem daha doğru olurdu... Eleştirinin devamında “...her Avrupalı yetkili parlamentomuzda konuşunca kendimizi neden (eski ya da yeni) sömürgeymiş gibi hissediyoruz ki? Peki, ya Osmanlı’nın eski vilayetleri olan şimdiki ulusdevletlerin parlamentolarında bir temsilcimiz konuştuğunda sömürge valisi muamelesi görürse hoşumuza gider mi?” diye soruluyor... Bence burada iyi niyetli olduğu kuşkusuz bir zihin karışıklığı var. İşin kötüsü Türkiye bugün söz konusu “eski vilayetler”ce (sadece onlar tarafından mı!) kimi kez hâlâ Osmanlı’nın devamı gibi algılanmakta ki, bu bambaşka bir konu... Değerli okurum aynı eleştiri notunun devamında “AB ile müzakere eden bir ülke olarak Avrupalıları yabancı görmememiz gerektiğini” yazıyor. Geçenlerde bir yazısında Nilgün Cerrahoğlu kimin kimi yabancı gördüğünü çok iyi anlatıyordu. Ben sayın okuruma, atladıysa eğer bu yazıyı internette bulup okumasını öneririm. ??? Son iki eleştiri “küreselleşme” ile ilgili. Buna göre, Avrupa Birliği “sermayenin entegrasyonuna daha yatkın” olsa da “emeğin entegrasyonu için de bir fırsat olabilir”. Ve zaten, “şu küreselleşen dünyada” “tam bağımsızlık” kavramı, sadece bir fikir, bir inanç, hatta ütopyadan başka bir şey değildir... Bu saptamalardaki yanılgıları birkaç cümlede irdeleyemem. Sadece şunu söylemekle yetineyim: Eğer siz kendi ayaklarınız üzerinde durabilme, kendi gücünüzle var olabilme fikrine, inancına, ütopyasına, adı ne olursa olsun o erdeme sahip değilseniz, iradenizi bir başka iradenin ipoteği altına koymuşsanız, kişi olarak da toplum olarak da herhangi bir karşılıklı, eşit, adil “entegrasyon”dan ve hele bağımsızlıktan söz etmeye zaten hakkınız yoktur... ? Erdoğan’ı “sahtekâr olmakla ve hırsızlık yapmakla” suçlayan Erkan Mumcu hakkında verilen tazminat cezası Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay’ın bozma kararında “Tarafların kimlikleri ve siyasi yapıları dikkate alındığında, parti grup toplantısında yapılmış olması gözetildiğinde, siyasi nitelikli sert bir eleştiri olduğu, hukuka aykırılık unsuru taşımadığı sonucuna varılmalıdır’’ denildi. açılmasına neden olan konuşmasında şunları söylemişti: “Bu hükümet kendisinden önce kurulan bozuk düzenin bir parçası oldu. Bozuk düzenin bekçisi oldu. Onlar, diğer imtiyazlı kesimler lehine hizmet ederken biraz kendilerine, kendi çevrelerine ve kendi siyasi hesaplarına avanta çıkarmanın peşindeydiler dört sene boyunca. Bunu da bir güzel yaptılar. Onlar bunu yaparken çok net söylüyorum, çalar çırparken biz feryat ettiğimiz zaman, bu memleketin birçok insanı, vatandaşımız, kardeşimiz diyor ki, bunlar muhafazakârlardır. Ben diyorum ki bunlar muhafazakâr falan değil sahtekâr.” Erdoğan’ın avukatı, Mumcu’nun yaptığı konuşma ile Başbakan Erdoğan’ı, “sahtekar olmakla, kendi çevresine avanta vermekle, hırsızlık yapmakla, çalıp çırpmakla ve açgözlülükle” suçladığını iddia edip manevi tazminat talebiyle dava açtı. Mahkeme, Mumcu’yu, Erdoğan’ın kişilik haklarına saldırdığı gerekçesiyle 10 bin YTL manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararını bozarak davanın reddedilmesi gerektiğine oybirliğiyle karar verdi. Kararda şöyle denildi: “Tarafların kimlikleri ve siyasi yapıları dikkate alındığında, parti grup toplantısında yapılmış olması gözetildiğinde, siyasi nitelikli sert bir eleştiri olduğu, hukuka aykırılık unsuru taşımadığı sonucuna varılmalıdır. Davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.” ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 ‘Özgüven başbakan olmalı’ ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yurttaşlara 10 tona kadar suyu ücretsiz dağıttığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’e, partisi SHP’den destek geldi. SHP İzmir İl Başkanı Tamer Akcan, “Başkan, Sosyal Demokrat Halk Partisi’nin bir üyesidir. Dolayısıyla inançlarının gereğini yapmaktadır. Zira belediyeler bir ticarethane olmayıp halka hizmet yerleridir. Bu hizmeti karşılarken başkan yaptığı uygulamaların kaynağını yaratır. Belediyeyi zora sokmadan sunduğu hizmeti en uygun koşullarla yerine getirirse bu takdirle karşılanacak bir durumdur. Özgüven, halk için halkla beraber yoluna devam etmektedir” diye konuştu. AKP: Gündemde seçim yok ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP yöneticileri, hükümetin gündeminde seçim olmadığını, bu konunun partinin kurullarında hiçbir şekilde müzakere edilmediğini söylediler. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, hükümetin siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak anayasa değişikliğinde muhalefetle uzlaşamaması durumunda 29 Haziran’da erken genel seçim kararı alınacağı ve genel seçimin yerel seçimle birleştirileceği yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine, “Gündemimizde hiçbir şekilde seçim söz konusu değil. Hükümet faaliyetlerine devam ediyor. Ekonomide, dünyada başlayan türbülansı önlemek için çalışıyoruz. Partide de bir yandan Anayasa Mahkemesi’ndeki savunma, bir yandan da henüz karar verilmedi ama anayasa değişikliği konusundaki çalışmalar sürüyor” dedi. Tekirdağ’da Balkan Kongresi ? Haber Merkezi Tekirdağ, 2426 Nisan tarihleri arasında Uluslararası Balkan Kongresi’ne ev sahipliği yapacak. Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, Kosova Cumhuriyeti Çevre ve Düzenleme Bakanı Mahir Yağcılar, Makedonya Dışişleri Bakanı Antonio Milososki’nin yanı sıra 14 ülkeden toplam 49 bilim insanının katılacağı kongrede “Balkanlar’da kimlik ve milliyetçilik”, “Balkanlar’da barış ve demokrasinin tesisi”, “Avrupa Birliği ve Balkanlar”, “Balkanlar’da karşılıklı göçler”, “Balkanlar’da Türk ve Müslüman topluluklar” gibi konular tartışılacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle