02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NİSAN 2008 CUMARTESİ HAZIRLAYAN: FİGEN ATALAY e.posta: [email protected] [email protected] faks:0212 343 72 64 HAFTANIN SÖZÜ Gerçek mutluluk mal ve mülke sahip olmak değil, akıl ve erdeme sahip olmak ile mümkündür. Laik eğitim temel koşuldur... ERDAL ATABEK ‘Eğitim İzleme Raporu 2007’, ‘Eğitim Reformu GirişimiERG’nin son yılların eğitimini izlediği ve değerlendirdiği bir rapor. Teknik açıdan eğitimin gerçekten önemli birçok sorununun ele alındığı ve değerlendirildiği bu rapor dikkatle okunmaya değer niteliktedir. Raporu baştan sona okuduğunuz zaman, ülkemizin eğitimle ilgili sorunlarına yaklaşım da ortaya çıkmaktadır. Eğitime erişim oranları. Gelir farklılıklarının eğitime yansımaları. Okullaşma oranları. Uluslararası kıyaslamalar. Bunlar ve başka paradigmalar, ölçütler ülkemizdeki eğitimin eksiklerini, kimi yerde de yanlışlarını ortaya koyuyor. Birçok yerde karşımıza çıkan ‘eleştirel düşünce eğitimi’ gibi, ‘yaratıcı bireyler yetiştirmek’ gibi tanımlar yıllardır bu konuların üzerinde duranları rahatlatan, ‘Artık bunlar da hedefleniyor’ diye düşündüren kavramlar. Ancak, çok önemli bir nokta üzerinde durulmadığı görülüyor ki, bu da açılması istenen ufukların üzerinde kara bulutların dolaşmasına neden oluyor. LAİKLİK OLDUĞU’nun raporda üze yerleşmesine ve gelişmesine karşı rinde durulmamasıdır. çıkan güçler ise yeniden bu toplumu Oysa, bu raporu hazırlayanlar da din eksenli bir topluma dönüştürme çok iyi bilirler ki, Avrupa kıtasının te mücadelesi vermektedir. mel eğitim paradigması ‘laik olmaBu gelişimin neresinde olduğumusı’dır. zu görmek için ‘imamhatip okullaEğitimin laik olmasının temel ne rı’na bakmak yeterlidir. deni de ‘endüstri devrimi’dir. ‘İmamhatip okulları’ görünürde Çünkü ‘endüstri devrimi’nin meslek okullarıdır, oysa gerçektemeli ‘bilimselteknolojik te temel eğitimin yerine konilerlemeler’dir. maya çalışılan eğitim moBilimselteknolojik delinin kurumlarıdır. ilerlemeler de ancak Kızların imamha‘Dinsiz olmak’, dinsel dogmaların tip olması olanaksız cezası çok ağır bir baskısından kurolduğu halde toptulduktan sonra lu halde başları suç olarak gerçekleşebilaynı renk ve binitelenmektedir. miştir. çimde bağlanmış Hıristiyan ortakız öğrenciler bu Laiklik eğitimin temel, çağın dinsel dogokullara gitmekzorunlu paradigması malarının baskıtedir. sından zorlukla ve Milli Eğitim Baolma özelliğini büyük mücadelekanlığı da, imamtaşımaktadır. lerle kurtulabilen asthatip okullarını bitironomi, tıp, psikoloji, renlere yüksekeğitifizik, kimya, biyoloji ile min her dalını açmak bunlara dayalı bilimseltekiçin her türlü zorlamayı nik ilerlemelerin yarattığı enyapmaktadır. düstri devrimi, ‘eleştirel düşünce’yi İlköğretim okullarında okutulan zozorunlu kılmıştır. runlu din dersleri ise, ‘Din ve Ahlak ‘Eleştirel düşünce’, Rönesans’ın Dersleri’ adını taşıdığı halde, Sünni ve Aydınlama Devrimi’nin ürünüdür. İslam dininin inanç ve ibadet eğitimi Ülkemiz böyle bir süreç yaşama yapılmaktadır. mıştır. Öğrenciler okullarda toplu namazÜlkemize dinsel dogmaların yeri lara götürülmekte, okullarda mesne insan aklının ve iradesinin egemen citler açılmakta, bu uygulamalar ise kılınması Atatürk devrimleriyle gel ‘münferit olaylar’, ‘öğrencilerin istekmiştir. leri’, ‘gözden kaçmış işler’ olarak niGeçen on yıllarda bu değişimin telenmeye çalışılmaktadır. Bu konudaki uyarılar ise, dinci kesimin dinsizlik suçlaması ile tehdit edilmektedir. ‘Dinsiz olmak’, cezası çok ağır bir suç olarak nitelenmektedir. Laiklik, işte bütün bu nedenlerden ötürü, eğitimin temel, zorunlu paradigması olma özelliğini taşımaktadır. Ama, anılan raporu hazırlayanlar bu çok kritik eşiği ya görmemekte.. ya da görmezden gelmeyi seçmiş durumdadırlar. Türkiye’de eğitimin sorunları sadece okullaşma oranı, kız öğrencilerin durumu, öğrenci/öğretmen oranları değildir. larını özgün yöntemlerle öğretmektedir. Ancak bu yolla kazanılan ‘din inançlılar’ın ‘eleştirel düşünce’ye değil, inanılan kesin ve tartışmasız kurallara bağlılığı amaçlanmaktadır. Aristo Gülen’in okulları Ülkemiz içindeki ve dışındaki Fethullah Gülen okulları, her derecede eğitim yaparken, dershaneler, yatılı okullarla öğrenci yetiştirirken, üniversite öğrencileri, yurtlarla, burslarla bu sisteme kazandırılmaya çalışılırken bütün bunları görmezden gelmek, her şeyden önce ‘eleştirel düşünce’ kavramına aykırıdır. Öğrencileri ‘eleştirel düşünce’ ekseninde yetiştirmeyi düşünürken önce bizlerin olaylara, yaşananlara ve gerçeklere ‘eleştirel düşünce’ açısından bakabilmemiz gerekiyor. Söz konusu raporun bu anlamda tartışma açmaktan kaçınan, tartışma yaratacak sorunları görmezden gelen, sadece teknik planda olarak nitelenebilecek steril bir bağlamda kalmasına özen gösterilmiş olduğu görülüyor. Ancak, eğitim politikasının temel paradigmalarını ortaya koymadan, tartışmadan, bu tartışmalardan kaçınarak doğru bir eğitim değerlendirmesi yapmak da olanaksızdır. Her şeyden önce düşünmemiz, bilmemiz ve gözümüzü açmamız gereken eğitim sorunumuz budur. Eğitime bakış aydınlık olmalı Elbette bunlar da, raporda yer alan öteki sorunlar da önemlidir. Ancak, eğitime temel bakışımız ilkesel anlamda aydınlık değilse beklenen sonuca hiçbir zaman ulaşılamayacaktır. Eğer eğitim dinsel inanç kaynaklarının paradigmasına dayanacak olursa ‘eleştirel düşünce’yi, ‘özgür tartışma’yı bir yana bırakalım, günümüz endüstrisinin, günümüz teknolojisinin isteklerine yanıt verecek bireyler yetiştirmek olanağı bile kalmayacaktır. Dünyada elbette ‘inanç eğitimi’ de yapılmaktadır. Her dinin bağlıları, yandaşları kendi inançlarını yaygınlaştırmak, yeni bağlılar kazanmak için kendi inanç YTÜ’lü öğrencilerin uluslararası başarısı Y Eğitimin özü laikliktir Bu nokta, EĞİTİMİN ÖZÜNÜN GENÇLERİN KÖŞESİ Sakıncalı Değişen koşulların oluşturduğu bir çağın sonlarına yaklaşıyoruz. Yaşadığımız yüzyıla tanıklık edenlerin gelecek nesillere aktaracak büyük birikimleri olduğu yadsınamaz. Geçen yüzyıl, başında ve ortasında iki büyük kanlı savaşın, daha sonra ideolojik ve teknolojik savaşların yaşandığı bir dönem oldu. Günümüz insanı her gün değişen koşullara ayak uydurabilmenin, doğrunun nerede başlayıp yanlışın nerede bittiğini anlayabilmenin sıkıntısı içinde. Medyaların tutsağı olmakla, olmamak arasındaki dengede, kitap okumak, toplumsallaştıracak bizleri. Çünkü kitap yazılı kültürdür, düşünce üretimi demektir. Okumak, insanın kendisini tanıması ve bilincine varmasıdır. Okumayan insan kendi gerçeğinden başka bir gerçeği kabul etmez. Bu ise şiddeti doğurur. Şiddet her alanda suçu doğurdu, suçluyu doğurdu. Bununla orantılı olarak cezaevlerinin sayısı arttı. İnsanlarımız yok oldu. Ölmeden öldüler. Savaşların başaramadığını başarmak üzereyiz. Kitaplarına “sakıncalı”, yazarlarına “suçlu” gözüyle bakan bir anlayışla daha çok cezaevi açılacağa benzer. Ne yazık ki ülkemizde insanlar sadece düşüncelerini ifade ettikleri için baskı, zulüm ve hatta işkence görmüş, barışı savundukları için gözaltına alınmış, yargılanmış ve mahkum edilmişlerdir. Dahası kitaplar mahkum olmuştur. İnsanlar cezaevinde, kitaplar cezaevinde. Sanki, ‘’Bir kütüphane açan bir cezaevi kapatır’’ düşüncesine nispet edercesine bir tavır ve tutum sergilenmektedir. Kitapları yakarak ya da hapsederek düşünceleri yok etmek mümkün olsaydı, hiç kuşkusuz dünya bugünkü uygarlık düzeyine ulaşamazdı. Yasakların bol olduğu ülkemizde bir yasak da ben önermek istiyorum.Yasakları yasaklayalım. Göreceksiniz cezaevlerinin birer birer kapandığını. Genç tasarımcılar haydi yarışmaya... ritish Council tarafından bu yıl 10 ülkede belirlenecek Genç Yaratıcı Girişimciler, eylül ayında İngiltere’de “Yılın Uluslararası Genç Tasarım Girişimcisi” olmak için yarışacak. Yarışma, British Council ve İstanbul Modern işbirliği ile gerçekleştirilecek. Türkiye’de tasarım girişimciliği alanında yapılacak olan bu yılki yarışma, 2535 yaş arasında, en az 3 yıldır tasarım alanında çalışan, iyi derecede İngilizce bilen ve yaratıcı fikirlerine güvenen herkese açık. Yarışmanın kategorileri arasında “Mimarlık, Grafik Tasarım, Ürün Tasarımı ve Tasarım Tanıtımı” bulunuyor. Gelişen ekonomilerden, yaratıcı fikirlerin ortaya çıkarılarak uluslararası platformda tanınmasını hedefleyen ve British Council Londra tarafından yürütülen bu programda, kurumun dünyanın 110 ülkesindeki temsilcilikleri, yarışmak istedikleri alanı belirleyip başvurularını yapıyor. Merkez ofis tarafından, her yıl, farklı yarışma kategorileri için 10 ülke belirleniyor. Bu yıl Türkiye’nin ilk kez aralarında bulunduğu tasarım girişimcileri kategorisinde, Mısır, Hindistan, Lübnan, B IŞINSU AK Kilis FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı 1. sınıf BİZE YAZIN İstediğiniz konuda yazacağınız yazıları bekliyoruz. [email protected] Malezya, Meksika, Polonya, Slovenya, Güney Afrika ve Tayvan temsilcileri yer alıyor. Türkiye birincisinin seçkin bir seçici kurul tarafından belirleneceği Uluslararası Genç Tasarım Girişimcisi yarışmasında, ikinci ve üçüncü para ödülü alırken finalist ise eylül ayında, İngiltere’de seçici kurulun karşısına çıkacak ve yaklaşık 45 dakikalık bir süre içinde yenilikçi fikrini tanıtarak Yılın Uluslararası Genç Tasarım Girişimcisi olmak için yarışacak. Türkiye birincisini bekleyen bir diğer ödül de İngiltere’de iki haftalık bir süre ile katılacağı yoğun programda, sektörün önde gelen isim ve kurumlarıyla tanışma fırsatı ve Avrupa’nın en tanınmış tasarım festivallerinden biri olan “%100 Design Festivali”ni izleme şansı. Yılın Uluslararası Genç Tasarım Girişimcisi Ödülü’ne değer görülen kişi, 7500 pound’luk bir mali destekle, yenilikçi fikrini British Council ile birlikte yürüteceği bir proje çerçevesinde gerçekleştirme fırsatını bulacak. Son katılım tarihi 20 Haziran 2008 olan yarışmaya başvurmak isteyenler www.britishcouncil.org.tr adresinden bilgi alabilirler. ıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan iki ekibin projeleri, Phoenix Contact’ın düzenlediği Uluslararası Xplore 2008 Otomasyon Proje Yarışması’nda ikincilik ve üçüncülük kazandılar. Yarışmanın birincisi ise Alman Mainz Bölgesi’nden BBS 1 Okulu ekibi oldu. Başvuruları 2007 yılında başlayan ve tüm dünyadan 100’ün üzerinde projenin katıldığı yarışmada YTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Galip Cansever ve ekibi “Gökdelenler için cam temizleyici” adlı proje ile ikinciliğe, Mekatronik Mühendisliği Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Vasfi Emre Ömürlü ve ekibi “Quadrotor Hava Aracı” adlı proje ile üçüncülüğe değer bulundular. Phoenix Contact tarafından dördüncüsü düzenlenen ve Alman Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteklediği yarışmaya başvurular, eğitim, bina otomasyonu, çevre, fabrika otomasyonu, ağ teknolojisi ve hobilere yönelik proje kategorilerinde gerçekleştirildi. Yarışmanın ana amacı uluslararası bir platformda genç yeteneklerin keşfedilmesi ve geleceğin mühendislerine yeni açılımlar sağlanması. Yarışmada ilk 100’e giren projelere maddi destek veriliyor ve dereceye giren kurumlar ile işbirliği sonucunda sanayinin ülke eğitimine doğrudan ve karşılıksız destek olması sağlanıyor. Yusuf Bursalı başarısını Tate Museum’da kutladı. Genç Türk ressamın eseri dünya müzelerinde nilever Okullar Arası Uluslararası Resim Yarışması’nda 16 yaşındaki Yusuf Bursalı Türkiye şampiyonu oldu. Bursalı’nın eseri, diğer ülkelerin birincileriyle birlikte Tate Museum ve Londra National Theatre’da sergilendi. Algida’nın desteğiyle üçüncüsü düzenlenen yarışmanın bu yılki teması “Güzellik ve Farklılık” oldu. Yarışmada kazanan eserler 2527 Mart 2007 tarihleri arasında dünyanın önde gelen modern sanat galerilerinden Tate Museum’da sergilendi. Eserlerin 927 Nisan tarihleri arasındaki durağı ise Londra National Theatre. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) UNICEF işbirliği ile yürütülen ve Algida’nın des Girne Amerikan’da yeni bölüm KKTC’de bulunan Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) 20082009 öğretim yılında Okulöncesi Öğretmenliği Lisans Programı’nı başlatıyor. Yeni bölümün 50 öğrenci kontenjanı bulunacak.. GAÜ Rektörü Prof. Dr. Hıfzı Doğan, “Kaliteli akademik kadroya sahip olan GAÜ Eğitim Fakültesi, adadaki en iyi eğitim fakültelerinden biridir. Fakültemizde yeni açılacak Okulöncesi Öğretmenliği Lisans Programı bölümü, özellikle adamızda ve Türkiye’de eksikliği hissedilen bir programdır. Türkiye’de okulöncesi çağdaki çocukların sadece yüzde 20’sinin eğitim alabildiğini düşünürsek mezunlarımızın iş garantisi olduğu görülmektedir” dedi. U teklediği “Çocuk Hakları Tanıtım Kampanyası” VIII. Çocuk Forumu çerçevesinde gerçekleştirilen yarışmada jüri, Yusuf Bursalı’nın resmini birinci seçti. 16 yaşındaki Yusuf, Tate Museum’u ziyaret ederek kendi resmini ve dünyanın pek çok ülkesinden katılan çocukların resimlerini görme fırsatı buldu. Dünyada, Pakistan’dan Çin’e, İspanya’dan Amerika’ya 22 ülkeden yüzlerce çocuğun katılımıyla gerçekleşen yarışmada kazanan çocuklar, ayrıca kendileri için yapılan etkinliğe de katılarak başarılarını kutladılar. Londra’da geçirilen üç gün boyunca çocuklar, kendileri için hazırlanan özel bir programla kentin tarihi ve kültürel miraslarını da keşfetme fırsatı yakaladılar. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle