02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER AKP’nin yargıyı karalama kampanyası işe yaradı; AKPM, kapatma davasını eleştiren açıklama yaptı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Papa’dan Laiklik Mamadan Erdem Dersi Katoliklerin ruhani lideri Papa 16. Benedikt, ABD gezisi sırasında dokuz kardinal ve üç yüz elli rahibe seslenen konuşmasında, uzun uzun laiklikten söz etmiş. Seleflerinin çoğundan daha tutucu, daha az hoşgörülü ve daha uzlaşmaz olarak bilinen 16. Benedikt, ağırlıkla Protestan olan ABD’yi ziyaret eden ikinci Vatikan Devlet Başkanı. 16. Benedikt’in, çağımızın en büyük tehdidi olarak materyalizm ve laikliği gördüğü herkesin bildiği bir gerçek. Papa Hazretleri’nin, laiklik ile materyalizmi bir araya koyması tabii ki boşuna değil. Çünkü o aslında laikliği gayet bilinçli bir şekilde, ateizm ile karıştırıyor. Kendi engin bilgisi aradaki farkı anlamasına rahatça yeteceği halde, ruhani lider, halkın kafasını karıştırmak için bu yolu tutuyor olmalı. Böylelikle inanmışların zihninde, laiklik ile ateizmi bir araya getirecek ve laikliği din karşıtlığı olarak gösterip karalamayı başaracaktır. Sadece Katoliklere yönelik bir yöntem olarak görmemek gerekir bu kurnazlığı, ülkemizde de laiklik ile tanrıtanımazlık kasten birbirine karıştırılmak istenmiştir. Laiklik karşıtları hep, inanmışlar ile laikler ayırımını işlemeye çalışmışlardır. ??? Oysa burada sürekli belirtmeye çalıştığımız gibi, laiklik dinin özü ile ilgilenmez; onun amacı, din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak ve inançların herhangi birinin bir diğeri üzerinde baskı oluşturmasını engellemektir. Bu çağdaş dünyanın büyük mücadeleler sonunda elde ettiği bir neticedir ki, o olmadığı takdirde de demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Laikliğin büyük mücadelesinin bir tarafı da uzun süre Papalık olmuştur. Ulus devlete de, kapitalizme de, demokrasiye de Papalık makamına karşı verilen mücadelenin kazanılması sayesinde ulaşılabilmiştir. Papalığın simgesi ve odağı olduğu dinsel bağnazlık, dünyevi otoriteyi din adına kontrol etmeyi bırakmak istememiş, hep direnmeye devam etmiştir. Mücadelenin her bölge ve ülkede değişik koşullar altında sürdürülmesinin sonucu olarak da çeşitli laik modeller ortaya çıkmış bulunmaktadır. Çağcıllık diye çevirebileceğimiz sekülarizmin egemen olduğu AngloSakson modelinde din ve devlet işlerinin birbirlerinden ayrılması, zaman içindeki tedrici gelişme sonucunda yaşama geçtiği için seküler modelin uygulamaları daha esnek olmuştur. Ama bir noktada yanılgıya düşmemek gerekir. İster seküler olarak adlandırılsın ister laik, bütün çağdaş demokrasilerde din ve devlet işleri birbirlerinden ayrılmıştır ve Papa Hazretleri’nin düşlediği eski model, yani devlet işlerinin, kamusal alanın dinsel kurallara göre düzenlenmesi her iki sistemde de yoktur. ??? Papa Hazretleri ABD’deki konuşmasında, Avrupa tipi laikliğin, hayatın her alanından dini çıkarmaya çalıştığını, ABD’deki uygulamanın ise Avrupa’ya örnek olması gerektiğini söylemiş. Hemen belirtmek gerekir ki Avrupa’da genelde yaygın olan ve gittikçe birbirine benzemeye başlayan uygulamada da hayatın her alanından dinin çıkarılması söz konusu değildir. Yalnızca dinsel simgelerin kamu alanına sokulması ve egemen kılınmasını engelleyecek yasalar ve mahkeme kararları birbirlerini izlemektedirler, ama yine de devlet ne inancı sorgulamakta, ne de herhangi bir kimsenin başkasının inancını sorgulamasına veya onun üzerinde baskı uygulamasına izin vermektedir. Papa’nın laiklik dersini biraz gülerek okudum. Doğrusu gülmemek de elde değil. Papa’nın laiklik dersi, Mama’nın erdem dersi kadar makul olabilir ancak. Ama gel de bunu “her şeyi bilen” Papa’ya anlat. Neyse biz yazımızı her şeyi bilen bir Papa öyküsü ile noktalayalım: Papa Hazretleri’nin uşağı kendisini her sabah saat altıda uyandırdığında tekmil verirmiş: “Papa Hazretleri saat altı ve hava günlük güneşlik.” Ya da duruma göre şöyle dermiş: “Papa Hazretleri saat altı ve dışarıda yağmur yağıyor.” Papa’nın yanıtı ise hiç değişmezmiş: “Teşekkür ederim evladım, Yüce Tanrı ve ben bunu zaten biliyoruz.” Bu olay 25 yıl boyunca böylece sürmüş. Her şeyi bilen Papa, uşağın iyice canını sıkmış. Sonunda hizmetkâr emekliliğini alacağı gün son defa olarak Papa Hazretleri’nin odasına girmiş, perdeleri açmış ve seslenmiş: “Papa Hazretleri saat altı ve dışarısı günlük güneşlik.” Papa Hazretleri alışılan yanıtını vermiş: “Teşekkür ederim evladım. Yüce Tanrı ve ben bunu zaten biliyoruz.” İşte o zaman uşak patlamış: “Nah biliyorsunuz, saat şu anda 9.30 ve dışarıda da şakır şakır yağmur yağıyor!” Ismarlama bildiri açıklandı Dış Haberler Servisi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Türk heyetindeki CHP ve MHP’li milletvekillerinin tepkisine rağmen bir ilki gerçekleştirerek AKP hakkında açılan kapatma davasını eleştiren bildiriyi dün 21 imzayla resmen açıkladı. AKP’ye kapatma davasından endişeli olduğunu duyuran AKPM bildirisinde parti kapatmayı zorlaştırmak için reform çağrısı yapılıyor. AKPM Başkanı Luis de Puig bildiri yayınlama talebinin “Türk parlamenterlerden geldiğini” bildirmişti. Ancak böyle bir girişimden kendilerinin haberdar olmadığını söyleyen AKPM’deki CHP ve MHP milletvekilleri, önce De Puig’i ziyaret edip tepkilerini belirtmiş, sonra da basın toplantısı düzenlemişlerdi. AKPM’nin CHP ve MHP’li üyeleri, AKP millet ? AKPM Başkanı De Puig’in talebin Türk parlamenterlerden geldiğini belirttiği parti kapatmayı eleştiren bildiri dün açıklandı. AKP’nin yargıya baskı oluşturmak için hazırladığı planın ürünü olan bildiride, AKP’ye kapatma davasından ve Anayasa Mahkemesi’nin bu davayı incelemeye alma kararından duyulan endişe belirtiliyor. Yargı bağımsızlığına saygı ilkesinin önemine vurgu yapılıyor, bununla birlikte, çoğulcu demokrasinin çalışması için örgütlenme ve ifade özgürlüğünün de önemine atıfta bulunuluyor. vekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun De Puig’den “Türk heyet adına” bu talepte bulunduğunu açıklamış, Çavuşoğlu ise bir basın toplantısı düzenleyerek “Benim de haberim yok” demişti. AKPM’nin Türk milletvekillerinin söz düellosu sürerken AKPM Başkanlık Divanı önceki gün akşam konuyu görüşmek üzere toplandı ve dün sabah, hazırlanan bildiri AKPM üyelerinin imzasına açıldı. Bildiride, AKP’ye kapatma davasından ve Anayasa Mahkemesi’nin bu davayı incelemeye alma kararından duyulan endişe belirtiliyor. Yargı bağımsızlığına saygı ilkesinin önemine vurgu yapılıyor, bununla birlikte çoğulcu demokrasinin çalışması için örgütlenme ve ifade özgürlüğünün de önemine atıfta bulunuluyor. Bu özgürlüklerin siyasi yaşam için önemli olduğu belirtilirken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkıyla ilgili maddelerine dikkat çekiliyor. Bildiride, “Türk yargısının, parti kapatma ve siyasi yasak konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği örnek kararları dikkate alması çağrısı” yapılarak AİHM’nin daha önce Türkiye’de parti kapatma davalarına ilişkin aleyhte kararlarına da atıfta bulunuldu. Türkiye’de 1995, 2001 ve 2003 yıllarında siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran anayasal değişikliklere rağmen parti kapatma davalarının devam ettiği ve bunun da bu konuda da ha fazla reform yapılması ihtiyacını ortaya koyduğu ifade edilen bildirinin sonunda, “Türkiye’ye demokratik reformlara devam etmesi çağrısı” yapılıyor. AKPM, bu bildiriyle Türkiye’deki siyasi partilere “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun bir biçimde siyasi partilerle ilgili yasada ve anayasada reformlar çağrısı” yapıyor. AKPM dün öğle saatlerinde, bildiriyi resmen yayımladı. Bildiriyi aralarında Hıristiyan Demokrat, Sosyalist, Liberal ve Birleşik Sol grup başkanlarının da bulunduğu 21 parlamenterin imzaladığı açıklandı. Başkanlık bürosunda yapılan toplantının ardından dün imzaya açılan bildiri, sadece altına imza atan parlamenterleri bağlıyor ve AKPM’nin ortak tavrı olarak kayıtlara geçmiyor. ERDOĞAN’DAN ‘BİLDİRİYİ AKP İSTEDİ’ İDDİALARINA YANIT Doktor hastaya alkollü olduğu gerekçesiyle bakmadı ANKARA (ANKA) Rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan genç kadına alkollü olduğu gerekçesi ile bakmayan nöbetçi doktor hakkında CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın soru önergesi üzerine inceleme ve soruşturma başlatıldı. Hastaneye kaldırılan uluslararası masörlük diplomasına sahip Türkan Özsu (24), doktor tarafından alkollü olduğu gerekçesi ile muayene edilmedi. Özsu, “Etlik Özel Lokman Hekim Hastanesi’ne gittim. Türbanlı hemşireler hiç müdahale etmedi. Ardından gelen nöbetçi doktor alkollü olduğumu öğrenince muayene etmem diyerek odadan ayrıldı” diye konuştu. ‘İspatı söz konusu değil’ MUDURNU (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) AKP hakkında açılan davaya ilişkin yayımlanan bildiriyle ilgili “AKP’nin talepte bulunduğu’’ iddiaları konusunda, “Bu iddiaların hiçbirinin ispatı söz konusu değil’’ açıklamasını yaptı. Erdoğan, dün cuma namazı için 4 gündür dinlendiği Abant’tan Bolu’nun Mudurnu ilçesine geldi. Mudurnu Belediyesi’ni ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, bir gazetecinin “AKPM’de yayımlanan bildiride Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili kapatma davasında inceleme kararı almasından endişe duyulduğunun ifade edildiğini’’ hatırlatarak, “Bu bildiri konusunda partinizin talepte bulunduğu iddiaları vardı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir’’ sorusunu yöneltmesi üzerine, şunları söyledi: AKPM Başkanı’nı yalanladı “Bu iddiaların hiçbirinin ispatı söz konusu değil. Kimdir bu diye sorulduğunda verilen bir cevap da yok. Biliyorsunuz, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki Türk grubunun başı olan arkadaşım, Antalya milletvekilimiz, bu konuyla ilgili açıklamaları yaptı. Açıklamalarında bizim tarafımızdan böyle bir şeyin talep edilmediğini söylüyor. Muhalefet konuyla ilgili herhangi bir ispat ortaya koymuyor. Hukukta bir kaide var, iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Nitekim Komisyon Başkanı da ‘bana Mevlüt Bey’den böyle bir şey gelmedi, ben böyle bir şey söylemedim’ diye açıklama yaptı. Şimdi de oradaki komisyonlar kendileri böyle bir bildiriyi hazırladılar veya bugün belki imzaya açtılar. Böyle bir şey yapılıyor. Buradaki olay, bizim, ne yazık ki Türkiye’de alışageldiğimiz bir iktidarmuhalefet mücadelesinin, beyaza siyah deme gayretlerinin şu anda Avrupa’ya yansıtılması çabasıdır. Ama bu çabaların hiçbirisinin vereceği netice de yoktur. Çünkü her şey güpegündüz ortada cereyan etmektedir. Herkes üzerine düşeni yapacaktır. Muhalefet de şüphesiz ki üzerine düşeni yapmaktadır, içeride ve dışarıda...’’ Öte yandan Erdoğan, “Başbakanım geçinemiyoruz” diye bağıran bir çiftçiye “Daha çok çalış” yanıtını verdi. Ne Olacak Solun Hali (4): CHP Artık CHP Kongresi’nin eğik düzlemindeyiz. Kendisini solcu olarak tanımlayanların bir kesimi CHP Kongresi’ne odaklanmış durumdalar. Ben kendi adıma bu kongreye de CHP’ye de pek yakın ve ilgili olduğumu söyleyemem. CHP’ye egemen olan anlayışın hiçbir sol değerle uyuşmadığını düşünüyorum. Zaten dünyanın birçok ülkesindeki sol partiler CHP’yi bir sol parti olarak görmüyorlar. Neyse bu benim kişisel saptamalarım. O kadar önemli sayılmayabilir. Sonuç olarak CHP, Türkiye’nin ana muhalefet partisi. Bu toplumun beşte birinden fazlası bu partiye oy vermiş durumda. Üstelik bu partiye oy verenlerin önemli bir çoğunluğu kendisi solcu olarak tanımlıyor. Bu nedenle “Ne olacak bu solun hali” yazılarımın içine “Ne olacak CHP’nin hali?”ni eklemeyi de gerekli görüyorum. CHP şu anda ülkemizin en kararlı “devlet partisi”dir. Bu yönüyle bakıldığı zaman günümüz CHP’sinin tek parti döneminin partisi CHP’nin devamı olduğu söylenebilir. 1930’ların CHP’si o günün koşullarının ürünüydü. O dönemde Avrupa’da tek parti diktatörlüklerine doğru bir gidiş eğilimi bulunuyordu. İtalya’da, Almanya’da Nazi partileri iktidara yürüyorlardı. Bu nedenle ülkemizde CHP’nin çok partili sistemi kurmamış olması, dünyanın durumuna çok da aykırı bir durum değildi. ??? 2008 yılında artık tek parti anlayışı dünyanın birçok ülkesinde geride kaldı. Yüzümüzü döndüğümüz Batı dünyası çok partili demokratik rejimi olmazsa olmaz olarak kabul ediyor. Daha da ötesi, dünyada gelişen demokrasi anlayışı, azınlıkları korumayı, azınlık haklarını güvence altına almayı önemli bir demokrasi ölçüsü sayıyor. CHP’nin “devlet partisi” karakteri, demokrasiyi içine sindiremediği gibi, azınlık hakları gibi konularda tam anlamıyla zıt bir tutum içinde. CHP, Türkiye’ye ve dünyaya uyum sağlamakta güçlük çekiyor. Bu yüzden de ülkemizin içe kapanmasına neden olacak bir “milliyetçilik” çizgisini savunuyor. AKP’yi TCK’nin 301. maddesindeki tutarsız uygulamaları nedeniyle çok eleştirdik. Eleştirmeyi de sürdüreceğiz. Son değişiklik tasarısının da yetersiz olduğu bir gerçek. Aynı şeyi Azınlık Vakıfları Kanunu konusunda da söyleyebiliriz. AKP’nin yaptığı değişiklik hâlâ azınlık haklarının korunması konusunda eksikler taşıyor. Ancak insaf edelim, bu konularda CHP ne yapıyor: MHP ile ittifak halinde TCK’nin 301. maddesinin değiştirilmesini istemiyor, “Türklüğe hakaret ettirmem” diyerek düşünce özgürlüğünün önüne çıkıyor. Yarım yamalak hak getiren Azınlık Vakıfları Kanunu’nun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor. ??? CHP Kongresi bu konularda bir hesaplaşmaya sahne olabilir mi? Mümkün değil. Zaten Kongre Tüzüğü partiye egemen olan Genel Başkan’a karşı bir aday çıkmasını öylesine zorlaştırıyor ki! Bu yüzden kongrede bir umut görünmüyor. Ayrıca Genel Başkan’a rakip olarak çıkan aday adayları da bu temel konularda köklü bir eleştiriyle ortaya çıkma cesaretini gösteremiyorlar. Adaylardan Umut Oran’la konuştum. İleriye açık, dünyayı anlamaya çalışan, okuyan, öğrenen bir siyasetçi izlenimi edindim. Umut Oran üstelik, CHP yönetimindeki isimlerle karşılaştırıldığında oldukça genç bir politikacı. 1963 doğumlu. CHP’ye egemen olanlar ise neredeyse onun doğduğu tarihten bu yana CHP’de yöneticilik yapıyorlar. ??? CHP Kongresi yaklaşıyor. Bir değişim heyecanı görünmüyor. Tabii bu kadar heyecansız ve sürprizlere kapalı bir yarışmadan ne beklenebilir ki! Türkiye’nin bir değişimden, dönüşümden geçtiği, dünyanın ve Türkiye’nin her alandaki parametrelerinin yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz. CHP’ye egemen olan anlayış ise çok eskilerde kalmış durumda. Buradan ne çıkar ki dedirtiyor insana… Ben umudu severim. En küçük ihtimal bile olsa umudun olmasını yaşamın gereği görürüm. CHP’ye bakınca gerçekten umut görmüyorum. Belki ben görmüyorum. Başkaları görüyordur… Yanılmayı isterim. CHP’nin içinden sürprizler çıkması beni mutlu eder… “CHP’nin hali ne olacak” sorusunun şimdilik yeni bir cevabı olmayacak gibi görünüyor… asirmen?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle