22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NİSAN 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA İNCELEME Dünyayı açlığa sürükleyecek gıdadan yakıt üretiminin insanlığa karşı büyük suç olduğu vurgulandı 11 Büyüyen biyoyakıt tehlikesi GAMZE ERBİL P irinç, buğday ve mısır gibi temel gıda fiyatlarında ortaya çıkan keskin artış, Haiti, Mısır, Kamerun, Fildişi Sahili, Moritanya, Etiyopya, Özbekistan, Yemen, Filipinler, Tayland, Endonezya ve İtalya gibi ülkelerde kitlesel ayaklanmalara neden oldu. Haiti’de Başbakan JacquesEdouard Alexis’in (cumartesi günü) görevden alınmasına neden olan ayaklanmalarda onlarca kişi hayatını yitirdi. ABD’nin önemli müttefiklerinden olan Mısır Devlet Başbakanı Hüsnü Mübarek’in de içinde bulunduğu bir dizi yönetim, ithal ettikleri malların fiyatlarını destekleme politikasına yöneliyor. Bütün bu gelişmeler olurken uluslararası örgütler de açlık ve ortaya çıkaracağı “tehditleri” tartışmaya başladı. Temel gıda maddeleri üzerinden, yani insan yaşamı üzerinden yapılan spekülasyonlara odaklanan tartışmanın arka planda kalan bir boyutu daha var. Bir süredir fosil yakıtlarına bağımlılığı azaltmak üzere bir çözüm olarak gündeme getirilen biyoyakıt üretiminin gıda maddeleri üretimine etkisinin kitlesel açlıkla sonuçlanabileceği üzerinde duruluyordu. Son krizle birlikte, biyoyakıt üretimiyle ilgili tartışmalar da yeniden gündeme geliyor. ÜNCEL GELİŞMELER G ‘ALARM’ VERİYOR BM verilerine göre, geçen yılın mart ayından bu yana, buğdayın fiyatı yüzde 130 artarken soya fiyatı yüzde 87 artış gösterdi. Bu sayıların, gelişmekte olan ülkelerdeki tüketici fiyatlarına yansıması yüzde 6080 civarında oluyor. Dünya Bankası verilerine göre ise gıda fiyatları son üç yılda dünya çapında yüzde 83’lük bir artış sergiledi. IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası örgütler hafta sonu gerçekleştirdikleri yıllık bahar toplantılarında gıda fiyatlarının artışı konusunda seslerini yükseltti. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, zengin ülkeleri BM’nin dünya gıda programı için ek 500 milyon dolar sağlamaya çağırırken kurumun, Afrika’ya gelecek yıl sağlayacağı tarımsal kredileri 800 milyon dolara, yani iki katına çıkarmayı hedeflediği ve IMF ile birlikte bu krize birleşik bir yanıt vermeyi planladıkları bildirildi. IMF Başkanı Dominique StraussKahn artan gıda fiyatları nedeniyle yoksul ülkelerde “savaş olasılığı”ndan bahsederken toplantılarda ayrıca Asya, Afrika ve Güney Amerika’da “açlık ve isyan tehlikesi”ne dikkat çekildi. Beyaz Saray’dan hafta başında yapılan açıklamada, ABD Başkanı George Bush’un Afrika ya da dünyanın başka yerlerindeki beklenmedik krizler için “200 milyon dolar acil gıda yardımı” ayrılması için emir verdiği duyuruldu. NSANLIĞA KARŞI SUÇ’ ‘İ Tüm bu gelişmeler olurken son birkaç Geçen hafta Haiti’de açlık protestolarında birçok mağaza yağmalandı. (AP) ? Temel gıda fiyatlarında ortaya çıkan keskin artışın bazı ülkelerde kitlesel ayaklanmaya dönüşmesi biyoyakıt üretimi tartışmasını alevlendirdi. BM Gıda Hakları Raportörü Jean Ziegler, biyoyakıt üretiminin “insanlığa karşı suç” olduğu yönündeki açıklamasını yinelerken aralarında eski Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’nun da bulunduğu bir kesim, devasa ölçekteki biyoyakıt üretiminin dünyayı açlığa sürükleyeceğini vurguladı. HASTA YATAĞINDA AÇLIKLA MÜCADELE Fidel Castro: Felaket getirir R ahatsızlığının ardından ilk kez geçen yıl mart ayı sonlarında bir makale yazarak konuya ilişkin görüşlerini dile getiren Fidel Castro, ABD’nin petrol konusunda yaşayacağı sıkıntıyı biyoyakıtla aşma girişimlerini eleştiriyordu. ABD Başkanı George Bush’un ocak ayında otomobil üreticileriyle yaptığı toplantıda, alternatif yakıt kullanan araçlar ve etanol üretiminin gündeme gelmesini değerlendiren Castro, başta mısır olmak üzere temel besin bitkilerinden etanol üretilmesinin Latin Amerika’da hem doğal hayata hem de bölgesel tarıma ve ekonomiye ağır zararları olacağını vurguluyordu. Castro, makalesinde 1 ton mısırdan sadece 400 litre etanol elde edilebileceğini, 130 milyar litre etanol elde edebilmek için 320 milyon ton mısıra ihtiyaç duyulduğuna işaret ediyordu. Bir spor arabanın deposunu etanolle doldurmak için ihtiyaç duyulan tahıl miktarının bir kişiyi bir yıl boyunca besleyebileceği öne sürülüyor. Mayıs ayında da yeni makaleleriyle tartışmaya katkılarını arttıran Castro, ısrarlı bir biçimde uluslararası alandaki gıda üretimindeki sorunlara ve biyoyakıt üretiminin bu alana dönük “ölümcül” etkilerine dikkat çekiyordu. Brezilya’daki tabloyu derinlemesine ele aldığı makalesinde bu ülkenin kendi iç tüketimi için mısıra ihtiyacı bulunduğunu belirten Castro, gıda ve biyoyakıt ikiliğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyordu. Buna göre, hektar başına tahıl üretiminin 3 ton olduğu Brezilya’da 2005 yılında toplam 34.6 milyon ton üretim yapılmış ve bu gıda olarak iç pazarda tüketilmişti. Brezilya’nın dünya pazarına mısır sağlaması demek, içeride açlığın kol gezmesi anlamına gelecekti. Küba lideri, dünya üzerinde diğer ülkelerin de benzer durumda olduğunu belirtiyordu. Yine Mayıs 2007 tarihli bir başka makalesinde Castro, şu ifadelere yer veriyordu: “Gıdayı yakıta dönüştürmek canavarca bir davranıştır. Kapitalizm, yoksulların, özellikle de biyoyakıt üretimi için dünyadaki en geniş rezervlere sahip olan Güney’de yoksulların kitlesel infazını hazırlıyor. Bunun gıda ve yakıt arasında bir tercih olmadığına dair yapılan resmi açıklamalara rağmen gerçek, toprağın ya gıda ya da biyoyakıt üretimi için kullanılacağını göstermektedir.” ölçekli tahıl üretiminin olumsuz etkilerini savunanlar, bu üretimin karbondioksit salınımını azaltmadığını, ormansızlaştırmayı körükleyerek insanlık için daha büyük bir bedel ortaya çıkardığını öne sürüyorlar. Endonezya, Malezya, Afrika’daki kimi ülkeler ve Brezilya gibi coğrafyalarda, tarımsal ürün alanlarının genişletildiği ormanlık bölgelerde meydana gelen yangınların çıkardığı karbondioksit gazı basit bir örnek olarak gösteriliyor. 1998 yılında kimya alanında Nobel ödülü alan Alman bilim adamı Hartmut Michel, biyoyakıtın da yarı yarıya fosil enerji barındırdığı için karbondioksit salınımına neden olduğunu savunuyor. Michel buna örnek olarak etanol üretiminde gübreleme, ulaşım ve alkol damlatması için fosil yatırımına ihtiyaç duyulmasını ve bunun da benzinle çalışan otomobillerin ürettiği kadar karbondioksit salınımına neden olmasını gösteriyor. Biyoyakıt üretiminin “öncü” gücü konumundaki Brezilya’da, Topraksız Köylüler Hareketi (MST) etanol üretimine karşı mücadele ediyor. MST’nin geçen haziran ayında yapılan Beşinci Ulusal Kongresi’nde 18 bin delege “köylüler ve tarım emekçilerinin çevrenin korunması ve enerji alanında egemenliğin korunması amacıyla tarımsal yakıt üretimine karşı savaşılması” kararı aldı. ABD’nin petrol üretimini düşürmek ve kendi çiftçilerinin mısır fiyatlarını yüksek tutmak için özellikle mısıra dayalı etanol olmak üzere biyoyakıt üretimini teşvik etmesi, Küba’nın yanı sıra Venezüella tarafından da eleştiriliyor. Biyoyakıt üretimini özellikle küresel ısınma konusundaki “katkısı” nedeniyle önemsediğini öne süren Avrupa Birliği ülkeleri ise son krizle birlikte bu konudaki tutumunu masaya yatıracağa benziyor. Avrupa Komisyonu, hafta başında 2020 yılında ulaşımda yüzde 10’luk biyoyakıt kullanımı konusundaki bir hedefi içeren bir öneriyi reddetti. Bu hedef aynı zamanda AB’nin küresel ısınmayı düşürme çabalarının bir parçası olarak karbondioksit emisyonunu aynı yıl yüzde 20 oranında düşürme hedefiyle paraleldi. İngilizler biyoyakıt programlarının acilen yeniden gözden geçirilmesini isterken Fransız Tarım Bakanı Michel Barnier’nin, gıda üretimine mutlak öncelik verilmesini söylediği kaydedildi. ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI RİZLE GELEN ADIMLAR K Ancak, biyoyakıt üretimi için çok büyük C MY B C MY B yılda biyoyakıt üretimindeki artışla birlikte gündeme gelen bir tartışma da yeniden canlandı. Aralarında eski Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’nun da bulunduğu bir kesim, devasa ölçekteki biyoyakıt üretiminin dünyayı açlığa sürükleyeceği yönündeki eleştirileriyle, merkezinde ABD ve Brezilya işbirliğinin bulunduğu projeye karşı çıkarken karşı taraf da biyoyakıt üretiminin avantajları üzerinde duruyordu. Projeyi destekleyenler, fosil temelli yakıtların yerine biyoyakıt kullanımının karbondioksit salınımını azaltarak küresel ısınma ile mücadelede olumlu etkide bulunacağını savunuyor. Gıda maddelerinin fiyatlarının artmasına dönük isyanlar başgösterdiğinde, BM Gıda Hakları Raportörü Jean Ziegler, biyoyakıt üretiminin “insanlığa karşı suç” olduğu yönündeki açıklamasını yineledi. Geçen günlerde, bir Alman radyosuna yaptığı açıklamada biyoyakıt üretiminin gıda ürünlerinin fiyatını yükselttiğine işaret eden Ziegler, “Devasa miktarda biyoyakıt üretimi, insanlık suçu anlamına geliyor” dedi. Ziegler daha önce bir Fransız gazetesine verdiği demeçte de dünyanın, gıda fiyatlarının artması ve gıda sıkıntısının başgöstermesi yüzünden “isyan çağına doğru ilerlemekte olduğu” uyarısında bulunmuştu. Raportör temel gıda maddeleriyle ilgili uluslararası borsa spekülasyonuna son verilmesi gerektiğine de işaret etti. BM Enerji Konsorsiyumu ise daha önceki bir raporunda biyoyakıtların sera etkisini azaltmak, küresel ısınmayı durdurmak, enerji güvenliğini sağlamak ve kırsal kalkınmayı hızlandırmak için “olağanüstü bir fırsat” olduğunu belirtmişti. ‘Plansız üretim olumsuz olur’ George Soros’un parmağı var B yoyakıt “ihtiyacı” ile karşı karşıya gelmerezilya’da etanol üretimine yönelisi, sorunun kritik bir diğer boyutunu oluşmin başlangıçta iklim değişikliği turuyor. kaygısından değil, 1973’te yaşanan Dünya çapında biyoyakıtlara yapılan petrol kriziyle birlikte gündeme geldiği biyatırımların 1995’te 5 milyar dolar iken liniyor. O dönem, askeri cunta liderlerinin 2005’te 38 milyar dolara çıktığı ve bu ülkenin fosil yakıtlara ithal bağımlılığını alanda Richard Branson ve George Sohafifletmek için etanol üretimini günderos, GE, BP, Ford, Shell, Cargill ve Carlyme getirdiği ve şeker sanayisine yoğun bir le Group gibi yatırımcıların başı çektiği teşvikte bulunduğu söyleniyor. Son birkaç belirtiliyor. Doğu Avrupa ve eski sosyalist yıldır ise Brezilya bu alanda yaptığı hamülkelerde ABD yanlısı yönetimleri iktidalelerle ve özellikle ABD ile giriştiği işbirlira getiren renkli “devrimlere” ğiyle öncü konuma yerleşti. İnmüdahalede bulunduğu bilinen giliz Independent gazetesinin Soros’un biyoyakıt üretiminde bir haberine göre Brezilya, önde gelen yatırımcılardan oldünyadaki dördüncü büyük seması, işin içinde politik hesapra gazı üreten ülke konumunların da var olduğu yorumlarıda. Ülkenin atmosfere yaydığı nın yapılmasına neden oluyor. karbon artışındaki bu patlamaBilindiği gibi Venezüella’nın ve nın, doğrudan tarım malları fiardından bir dizi başka Latin yatlarındaki artışın neden olAmerika ülkesinin “halkçı duğu ormansızlaştırma ile bağprogramlara” yönelmesi ve Külantılı olduğu söyleniyor. ba ile ilişkilerini pekiştirmesi, Brezilya’nın önde gelen çevABD’nin kıtada etkisini yitirrecilerinden Fabio Feldman, kiGeorge Soros mesine neden oluyordu. Brezilya mi şekerkamışı plantasyonlarıile biyoyakıt alanında yapılan işbirliğinin, nın Avrupa ülkelerinin büyüklüğüne eşit bölge ülkeleri arasında yeni bir eksen yaolduğunu hatırlatarak bunun ekosistem ratarak ABD’nin yitirdiği etkinliğini yeniüzerindeki tahribatının ağır olduğunu den kazanmasının yolunu açabileceği bevurguluyor. Zamanında Kongre üyesi lirtiliyor. Brezilya’da 900 milyon dolarlık olan ve ülkedeki petrol ürünlerine yüzde etanol yatırımını geçen ekim ayında 66 23 etanol katılmasını öngören bir kararın bin 718 hektarlık toprak satın alarak gealtında imzası da bulunan Feldman, bunişleten Soros, açık toplumculuğuna bir gün bu adımın meşruiyetini sorgular hale de küresel ısınma başlığını eklemiş oldu. gelmiş. Brezilya’daki gıda ihtiyacının, bi Z iraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, biyoyakıt üretiminin sonuçları ve Türkiye’deki duruma ilişkin sorularımızı yanıtladı. Gıda temelli biyoyakıt üretiminin sonuçlarının kitlesel açlığa yol açtığı şeklinde değerlendirmeler hakkında ne düşünüyorsunuz, son dönemde ortaya çıkan krizlerin bir de bu yönüyle ele alınması mümkün müdür? Dünya geneli için mümkündür. Çünkü tüm dünyada fosil yakıtların kullanımının belirli bir süre sonra sürdürülemeyeceğine ilişkin hesaplamalar var. Dolayısıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dönme gereği ortada. Hem AB hem de ABD çevre ülkelerde biyoyakıt üretimini sağlayarak burada üretilen yakıtın kendi ülkelerine transferine yönelik bir sistem kurmaya çalışıyor. Bu özellikle çevre ülkelerde gıdaya ayrılan alanların azalmasına ve biyoyakıt alanlarının artmasına neden oluyor. Bu da, merkez ülke enerji talebi için çevre ülke insanının aç kalma riskini arttırıyor. Dünya için böyle... Türkiye için bu boyutta bir tehlike görmüyorum. Çünkü Türkiye’de uygulanan yanlış politikalar nedeniyle tarım alanlarının önemli bir bölümü boş. Hem gıda hem biyoyakıt için tarımsal üretim gerçekleştirilebilir. Ancak, verili üretim deseni yokluğu ve üretim planlaması yetersizliği sürerse, boş alanların kullanılması yerine daha verimli alanların biyoyakıt üretiminde kullanılması gündeme gelebilir ki bu kötü olur. Böyle bir olasılık da var. Bu konuda Türkiye’deki gelişmeler nelerdir, gidişat ne yönde? Türkiye’de planlı bir gelişme yok. Biyoyakıt tesisleri sözleşmelerle alanlarını genişletmeye çalışıyor. Bunu Trakya’da yapıyorlar, İç Anadolu’da yapıyorlar, vs. Firmanın isteğine, talebine göre şekilleniyor. Dikkat çekmek istediğim tehlike de burada zaten. Bu işi yalnızca firmanın taleplerine göre ayarlarsanız, sonuçları olumsuz olur. Ama ülkesel bazda planlar yaparak, belli alanları tahsis edebilirseniz, örneğin Sıvas’ta, Konya’daki boş alanlar gibi, o zaman anlamlı sonuçlar elde edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle