02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 2008 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B PB 21 23 25 18 23 23 23 26 20 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y PB PB PB Y B 15 19 20 19 19 20 20 16 23 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB PB PB PB Y Y Y 24 23 22 24 21 21 14 13 13 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve güney kesimleri parçalı bulutlu, Marmara’nın güneydoğusu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri ile Sinop, Orta ve Doğu Karadeniz, Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Sıvas ve Yozgat çevreleri aralıklı yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta 2 ila 4 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K K Y Y Y Y Y Y Y 7 3 9 10 12 11 12 10 17 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 11 22 16 23 25 24 17 21 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y Y Y Y Y Y Y Y Y 20 21 22 23 14 21 18 25 24 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada AB’ye bağlamış olacaklar ki; bir ankete verdikleri yanıtta AB’ye destek oranının birden yükselmesini sağladılar. A&G Araştırma Şirketi’ne göre “Türkiye AB’ye mutlaka girmelidir” sorusuna 2008 başlarında yüzde 30.1 olan destek, kapatma davası ile birlikte birden, yüzde 19 artarak yüzde 41.9’a fırladı. Barroso ile Rehn gelmeden önce duyarlı bir konuda uyarıldılar. AB ipine sarılan ve kurtuluşu AB’de gören RTE ve hükümeti tarafından mı? Hayır! Ana muhalefet tarafından. CHP Grubu adına Kemal Anadol; Barroso’dan TBMM’de anayasamıza göre davayla ilgili AKP’yi destekleyen konuşma yapmamasını ve AKP’yi yargıdan kurtarmayı amaçlayan “malum görüşlerini” yinelememesini istedi. Önceki gün kulislerde bu uyarıya karşın Barroso’nun Türk yargısına ve hukukuna saygısızlık edip etmeyeceği merak konusuydu. AB Komisyonu Başkanı bu türden bir küstahlığa cesaret eder, AKP davasını ve iddianameyi eleştirirse ne yapılabilir, nasıl bir tepki gösterilebilir sorusuna çeşitli olasılıklar içeren yanıtlar konuşuluyordu. Örneğin AKP milletvekilleri alkışlarken Barroso’yu; CHP ve aynı kanıdaysalar MHP’li milletvekilleri genel kurul salonunu terk edebilir veya AB Başkanı’nı Meclis’te sık sık görülen protesto gösterileriyle alışık olmadığı ama alışması gereken bir olayla karşı karşıya bırakabilirler. Olur mu olmaz mı? Neden olmasın? ??? Anladık. Türkiye AB’ye üye olmalı! Pekâlâ ama üyelik devletin uyguladığı yalaka yöntemlerle mi sağlanmalı? 301. madde dosyasını kapatma davasına Brüksel’den tam destek geldiği gün, hükümetin birden gündeme alması ve tasarıyı alelacele Meclis’e sevk etmesi AB yalakalığına örnek değil mi? Bu hareket bile AKP’nin AB önünde doksan derece eğildiğini kanıtlayan bir davranış değil mi? Barroso ve Rehn’e, durmadan yineledikleri bir dayatmaya ziyaret günü şapka çıkarmak, 301 ile karşılamak; yalakalığın arkasından AB’nin daha pek çok ulusal yararlara aykırı kimi dayatmalarına da bu hükümetin olumlu bakacağına bir işaret. ??? Yüzde 47 ile şımarmış bir siyasal topluluk sadece ulusal onura bir darbe vurmadı; kendi dışında her siyasetçiyi, her kesimi emrinde sıradan bir memur gibi gören görgüsüzlüğü de sahiplendi. Güldal Mumcu Meclis Başkanı’na vekâlet ediyor. Barroso’ya armağan 301 tasarısı tek bir imza ile önüne getiriliyor. Mumcu’nun açıklamalarından esinlenerek olaya bakalım: “Bu kadar önem verdikleri bir konuda Meclis Başkanı’na vekâlet eden Güldal Mumcu’nun karşısına Meclis bürokratları ile çıkıyorlar. AKP’nin grup başkanvekilleri, genel başkan yardımcıları yok mu? Neden doğru dürüst parti olarak karşısına çıkmıyorlar? Başkan Toptan burada olsaydı alayı ile makamına giderek tasarıyı sunmayacaklar mıydı?” Olaya nereden bakarsanız bakınız, baştan aşağı AKP’ye özgü siyasal terbiyesizliğe bir örnek. Bir CHP’liye, bir kadın Meclis Başkanvekili’ne tasarıyı Meclis bürokratları ile göndermek, sadece bir hanımefendiye, Meclis Başkanlığı’na değil, milletin temsilcisi, görevi gereği Meclis Başkanlığı’na vekâlet eden onurlu bir siyasetçiye saygısız davranmak demek... Benim sevgili dostum, ulusal onurun simgesi kardeşim Uğur’umuzun eşi, Güldal Mumcu… Hem görevini, hem kadınlık onurunu koruduğun için… AB’ye yalakalığa her yerde her zaman olanak verilemeyeceğini kanıtladığın için.. eleştirmek değil, kutlamak gerek seni! AB’den yargıya telkin AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin yorum yapamayacağını söyledi ancak ‘Ümit ediyorum ki karar hukukun üstünlüğü ilkesine, Avrupa standartlarına uygun olacaktır’dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AKP hakkındaki kapatma davası konusunda bir yorum yapamayacağını belirterek “Ama ümit ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin kararı hukukun üstünlüğü ilkesiyle uygun olacaktır, Avrupa standartlarıyla ilgili olacaktır ve AİHM’de Venedik Komisyonu’nun kararları, prensipleri çerçevesinde olacaktır” dedi. Barroso ve AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, resmi ziyaret için Ankara’ya geldi. Eşleriyle gelen Barroso ve Rehn’i Esenboğa Havalimanı’nda Başmüzakereci Ali Babacan ve eşi, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini ve Ankara Valisi Kemal Önal ile diğer yetkililer karşıladı. Türkiye’ye gelen devlet başkanlarına yapılan karşılama törenlerinde Genelkurmay Karargâh’ından da temsilcinin bulunduğu protokolde, bu kez Karargâh’tan yetkili yer almadı. Karşılama töreninde ve Anıtkabir ziyaretinde askerlerin temsil seviyesini düşük tutması dikkat çekti. Karşılamaya, Ankara İl Jandarma Alay Komutanı Albay İbrahim Aydın katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile öğle yemeğinde bir araya gelen Barroso ve Rehn, Başbakanlık Merkez Bina’ya geçti. Gö GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANITKABİR’E ZİYARET AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret etti. Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Barroso, şu satırları yazdı: “Ülkesine kararlı reformlarla hizmet eden ve onu modernliğe götüren büyük vizyon sahibi devlet adamı Kemal Atatürk’e saygılarımı sunuyorum.” Barroso ve Rehn’e, ziyaretin sonunda, içerisinde madalyon, Anıtkabir’i tanıtıcı kitap ve broşürler ile Nutuk’un bulunduğu tanıtıcı set hediye edildi. Barroso ve beraberindeki heyete Anıtkabir ziyaretinde Ali Babacan eşlik etti. rüşmelerin ardından Erdoğan ve Barroso ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye’nin AB üyelik sürecinin ele alındığını söyleyen Erdoğan, “Müzakere sürecinin ortak hedefinin üyelik olduğu ve alternatif kabul edemeyeceğimizi değerlendirdik” diye konuştu. Kıbrıs’ın da ele alındığını ifade eden Erdoğan, AB ile ilgili teknik bir süreçte siyasi konuların Türkiye’nin karşısına çıkarılmaması gerektiğini yinelediklerini söyledi. Barroso da, Türkiye’yi desteklediklerini, 301. maddenin değiştirilmesine yönelik gelişmenin olumlu olduğunu belirterek “Türkiye’ye ve ortak geleceğimize karşı çok büyük güven besliyorum” dedi. değildir” sözlerini anımsatması üzerine Barroso, Anayasa Mahkemesi’nin önünde olan bir dava konusunda yorum yapmasının doğru olmayacağını söyledi. Barroso, şunları kaydetti: “Ama söyleyebileceğim şu var sadece, Türkiye aday ülke konumunda olduğu için, Avrupa standartlarının uygulanmadığını görüyorsak, kayıtsız kalamayız. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına saygı göstermekteyiz. Bu çerçevede size söyleyebileceğim şudur; ümit ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin kararı hukukun üstünlüğü ilkesiyle uygun olacaktır, Avrupa standartlarıyla ilgili olacaktır ve AİHM’de Venedik Komisyonu’nun kararları, prensipleri çerçevesinde olacaktır. Eğer şaşırdım mı, diye soracak olursanız, evet şaşırdım, çünkü böylesine bir süreci normal, demok ‘Alışıldık bir durum değil’ Bir gazetecinin, AKP hakkında açılan kapatma davasını sorması ve kendisinin “Laiklik bir din ratik, istikrarlı bir ülkede görmek alışılmış bir durum değil.” Laiklik konusuna da değinen Barroso, şöyle devam etti: “Laik kuralları uygulamanın farklı yolları, modelleri vardır, dogmatik bir yapısı yoktur. Mühim olan kamu kurumlarıyla din arasında ayrım olması. Demokratik laiklikten bahsettiğimiz zaman bir din yokmuş gibi de davramamayız. Demokratik hükümetin din özgürlüğüne de bir dine ait olmama isteğine de saygı göstermesi gerekir.” 301. maddeyle ilgili çalışma hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine de Barroso, “Önemli olan ifade özgürlüğünün tam olarak temin edilmesi” dedi. Erdoğan da, parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişiklik paketinin askıya alınıp alınmadığı yönündeki sorusuna “Çalışmalar sürüyor. Gerekirse böyle bir adım atılır” yanıtını verdi. Barroso onuruna Başbakanlık Konutu’nda verilen yemekte konuşan Erdoğan, Avrupa’nın çağdaş standartlarına kavuşma konusunda haklı bir sabırsızlık içinde bulunduklarını dile getirdi. Barroso ise, “İnanıyorum Türkiye, yaşadığı siyasi tartışmadan daha yükselen bir yapı ile çıkacaktır. Bu sürecin siyasi diyalog yoluyla uzlaşmaya dayalı şekilde sürdürülmesinin önemini vurgulamak istiyorum” dedi. BARROSO TBMM’DE ‘Laiklik ve türbanda AB standartı yok’ AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine seslendi. (Fotoğraf: AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, AKP’ye kapatma davasına değinmedi, laiklik ve türban sorununa ilişkin “Bizden standart empoze etmemizi beklemeyin” dedi. Barroso, Güneydoğu’daki sorunların kapsamlı bir strateji ile çözülebileceğini belirterek, AKP hükümetinin bir plan üzerinde çalıştığını söyledi. Barroso, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine seslendi. AB üyeliğine giden kısa bir yolun bulunmadığını belirten Barroso, Türkiye’nin son dönemde önemli gelişmeler kaydettiğini söyledi. Gelecek dönemde daha fazla alanda gelişmelerin kaydedilmesi gerektiğini kaydeden Barroso, düşünce özgürlüğü, sivil ve askeri ilişkilerde daha fazla demokratik ilkelerin vurgulanması, kültürel haklar, sendikal haklar, kadın ve çocuk hakları gibi konuların katılım sürecinin tamamlanması için anahtar önemde olduğunu bildirdi. Barroso, 301. maddeyle ilgili değişiklik önerisini önemli bulduklarını belirtti. Laiklik ve türban konularınada değinen Barroso, “Laikliğe dair tartışmaların Türkiye için öneminin farkındayız. Bu konularda tüm ülkeler kendine uygun iç çözümü buldu. Türkiye’de kendi çözümünü bulmalı. AB Komisyonu’nun bu konuda herhangi bir standart empoze etmesini beklemeyin. Türban konusunda da AB’nin standartı yok. Ancak bu konu her kadının kendi inancıyla ilgili, kendi alması gereken bir karardır” dedi. Türkiye’nin temelleri, ortak değerleri, her şey bir yana, AKP bir yana! AB, 14 Mart’ta açılan AKP davasına başlangıçta mesafeli baktı. 10 günlük bir “değerlendirme” ve “AKP ile istişare” sürecinden sonra atışlara başladı. Kapatma davası zemininde AKP ile AB’nin Türkiye’deki laiklik ve yargı sistemiyle ilgili olarak neredeyse aynı düşündükleri bir kez daha ortaya çıktı. Kim kimi etkiliyor, ayrı konu... AB temsilcileri yürürlükteki yasalara dayalı olarak açılan bir dava için “yargı darbesi” diyecek kadar ileri gidiyor ve AKP bu saldırıları zevkle izliyor! ??? AB’nin “yargı darbesine” dayalı olarak ikinci saldırısı ise laikliğe! Sanki Avrupa kıtası, yüzlerce yıl dinin toplumsal yaşamdaki yerini sağlıklı temellere oturtmak için milyonlarca insanın kanını dökmedi... Sanki Roma İmparatoru Sezar’ın çevresi devlet yönetimini onun etrafında biçimlendirmek için “İsa’nın hakkı İsa’ya, Sezar’ın hakkı Sezar’a” deyimini üretmedi... Sanki bilimi, dini iktidar gücü olarak kullanan kişilerin yarattığı dogmalardan kurtarmak için bin yıla yakın süre uğraş vermedi... Bütün bunları yapan Avrupa, şimdi Türkiye’ye şu şarkıları söylüyor: Laikliğin ne önemi var, mühim olan demokrasi! Evrensel gerçek o ki; demokrasi ancak laiklik varsa yeşerebilir, gelişebilir. Deyim yerindeyse, laiklik topraktır, demokrasi ağaç! AB Türkiye’ye, sizde toprak olmasa da olur, biz size meyvelerle donatılmış plastik ağaçlar verir, güzel görünmenizi sağlarız, diyor. AB kadar olmasa da, ABD katlarından da Türkiye’de laiklik dahil her şeyin yeniden tarif edilmesi gerektiği yorumları geliyor. Türkiye’ye “İslami demokrasi” tanımını uygun görüyorlar. Onlara sormak gerekir: Irak tipi mi? ??? Türkiye, bugün AB ile müzakere yapma ortamında ise bunu neye borçlu? Atatürk devrimlerine... Dün 10 Nisan Laiklik Günü idi. 10 Nisan 1928’de, anayasada temel bir değişiklik yapıldı ve bir hukuk metninde olmaması gereken dini ifadeler çıkarıldı. Aynı süreçte, hukukta da önemli adımlar atıldı. Halen Türkiye’de uygulanmakta olan medeni hukuk İsviçre’den, idare hukuku Fransa’dan, ceza hukuku İtalya’dan, vergi hukuku Almanya’dan alındı... Eğer Türkiye’de Kurtuluş Savaşı’nın ardından büyük bir kuruluş savaşı yaşanmasa, her şey bugünkü Arap Yarımadası ülkelerindeki gibi olsa, AB ile “tam üyelik” görüşmeleri yapılabilir miydi? Önümüzde bir Fas örneği var. Fas, Avrupa’yla neredeyse iç içe. Arada bir Cebelitarık var. 1990’ların ortasında onlar da AB’ye başvurdular. “Hiçbir ortak durum yok” yanıtı aldılar. AB, AKP aşkına kendi değerlerine de saygısızlık ediyor. Yukarıda saydığımız hukuk adımlarını AB bize dayattığı için değil, ülkemizin gereksinimi olduğu için attık. Böyle giderse AB’ye söylenecek tek şey şu: Gölge etmeyin! Biz kendi yolumuzu buluruz... ankcum?cumhuriyet.com.tr Zana’ya 2 yıl hapis DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana geçen yıl Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Zana hakkında geçen yıl Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle açılan dava sonuçlandı. Tutuksuz yargılanan Zana, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karar duruşmasına katılarak savunmasını yaptı. Zana, düşüncelerinden dolayı yargılanıyor olmayı Türkiye demokrasisi açısından bir ayıp olarak kabul ettiğini söyledi. Zana, geçen yıl yapılan Nevruz etkinliğinde ifade ettiği, “Kürtlerin 3 lideri var. Bu 3 lidere minnet borçluyuz” sözlerindeki niyetinin örgüt propagandası yapmak olmadığını savundu. Mahkeme heyeti, Zana’nın Terörle Mücadele Kanunu’nun “Terör örgütünün propagandasını yapmak” suçunu kapsayan 7/2. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Heyet, ayrıca Zana’nın duruşmada okuduğu ve mahkemeye sunduğu savunmasının örneğinin soruşturma başlatılması için savcılığa gönderilmesine de karar verdi. BASIN KONSEYİ’NDEN BİLDİRİ ‘Bilgi kirliliği rezaleti yaşıyoruz’ İstanbul Haber Servisi Basın Konseyi Yüksek Kurulu, Türkiye’nin, daha önce eşi görülmediği ileri sürülebilecek kadar yoğun bir bilgi kirliliği dönemi yaşadığına dikkat çekti. Konsey, soruşturmanın gizliliğini ihlal eden, yargıyı etkilemeye çalışan, suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmemiş insanları peşinen “suçlu” ilan eden medya mensuplarını ve medya organlarını eleştirdi. Medyanın özellikle son aylarda kamuoyu oluşturma görevini ne ölçüde yerine getirmekte olduğunu irdeleyen Basın Konseyi Yüksek Kurulu, 8 Nisan 2008 tarihinde yaptığı toplantıda ortaya koyduğu görüşlerini basın toplantısında açıkladı. Bildiride, yoğun bilgi kirliliği döneminde olduğumuz belirtilirken, tüm siyasi iktidarların kendi işlerine gelen konularda kamuoyunu belli bir hedefe yönlendirmek amacını taşıdıklarına dikkat çekildi. 1951 tarihli “159’lar” olayından başlayarak Hasan Celal Güzel’e kızdığı dönemde Turgut Özal’ın Güzel hakkındaki soruşturma belgelerini basına sızdırtmasına, Van’daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın’dan rahatsızlık duyan bugünkü siyasi iktidarın Aşkın hakkındaki tertiplerine kadar pek çok olayın buna örnek teşkil ettiği anımsatıldı. Açıklamada, Ergenekon soruşturmasında da aynı çirkin tertibe tanık olunduğu vurgulanarak “Sonu her zaman oyuncuların utancıyla noktalanan bu iğrenç oyunun pervasızca sahnelenmesi sonucu, sadece ‘zanlı’ denebilecek isimlerle çok önemli bazı kurumlarımız, onlarla ne ölçüde bağlantısı olduğu bilinmeyen, gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tayin edilemeyen belge ve bilgiler yayımlanarak suçlu ilan edildi” denildi. Kurul, “Yaşadığımız bilgi kirliliğinin adı tek kelimeyle ‘rezalet’tir. Bunun gerçek sorumlusu, soruşturmanın gizliliğinin gereğini yerine getirmesi gerekirken aksini yapan, kendi yandaşı saydığı medya mensuplarına ve organlarına el altından haber sızdıran kamu görevlileri ile onları yönlendiren yetkililerdir. Onları kınıyoruz” açıklamasını yaptı. Bahçeli’den sitem Barroso’dan savunma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso TBMM’de muhalefet partisi liderleriyle yaptığı görüşmelerde “Demokrasi, anayasaya uygunluk ve laiklik. Bu üç unsuru bir arada görmek isteriz” mesajı verdi. MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili AB’nin tutumunu “Yargıya müdahale kabul edilemez” sözleriyle eleştirirken, Barroso, “Bunu spesifik müdahale olarak kabul etmeyin, bu genel görüşümüz” savunması yaptı. Barroso TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmadan sonra CHP lideri Deniz Baykal’ın odasına çıktı. Baykal ve DTP Grup Başkanı Ahmet Türk’le yaklaşık 35’er dakika görüşen Barroso’nun en kısa ziyareti 26 dakika ile Bahçeli’ye oldu. Barroso’nun her üç liderle yaptığı görüşmede de “denge” gözeten bir üslup kullanması dikkat çekti. Görüşmelerde Barosso’ya AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de eşlik etti. Baykal, yaptığı açıklamada “Genel kurulda kendisinden beklenebilecek bir konuşma içindeydi. Türkiye’nin yargı sürecine yönelik bir değerlendirme yapmaması gerektiğine ilişkin anlayışımızı bu konuşmaya yansımış gördük” dedi. Görüşmede kapatma davasının gündeme gelmediğini belirten Baykal’ın AB projesini desteklediklerini ancak bütün reformlar yapılsa bile AB’nin Türkiye’yi içine almaya hazır olmadığını söylediği öğrenildi. Barroso’nun da, “Bizce de 3 önemli unsur var. Demokrasi, anayasaya uygunluk ve laiklik. Bu 3 unsuru bir arada görmek isteriz” mesajı verdiği öğrenildi. Barroso daha sonra görüştüğü Bahçeli’ye, görüşlerinin Türkiye’nin içişlerine müdahale gibi algılanmamasını istedi. Türkiye’nin çabalarına karşın AB’nin Türkiye’ye bazı “dayatmaları ve çifte standartlı uygulamaları” olduğunu belirten Bahçeli, “Türkiye’nin samimi gayretleri AB nezdinde karşılık bulmuyor” görüşünü dile getirdi. Barroso’nun “Bu sıkıntıların olması aslında Türkiye’nin önemli büyük bir ülke olduğunun göstergesi. Zorluklar diyalogla aşılacaktır” karşılığını verdiği öğrenildi. 13 PKK’li öldürüldü DİYARBAKIR / TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’de PKK’lilere yönelik başlatılan bahar operasyonunda örgüt ağır kayıp verdi. Nizamiye ilçesi Dokuzkayalar mevkiindeki bir kampa düzenlenen baskında 11 PKK’li öldürüldü. Diyarbakır’ın Hani ilçesi kırsal alanında girilen çatışmada ise 2 teröristin etkisiz hale getirildiği açıklandı. Dokuzkayalar’da kışı geçiren ve eylem hazırlığında olan bir grup PKK’li tespit edilince, jandarma ekipleri harekete geçti. Hafta başında Kutuderesi Vadisi başta olmak üzere farklı kesimlere helikopterlerle yaklaşık bin komando indirilerek bölge çembere alındı. Derin vadiler ve yüksek tepelerle çevrili bölgedeki stratejik noktalar tamamen tutuldu. Farklı bölgelerde operasyon yapıldığı izlenimi uyandırılarak PKK’lilerin sığınaklarından çıkmaları engellendi. Önceki akşam da özel harekât timleri Skorski helikopterlerle bölgeye indirildi. Askerler mağaraya girerken teröristlerin döşediği basma düzenekli üç ayrı bombayı bularak imha ettiler. Askerler ile teröristler arasında sıcak çatışma sağlanırken örgüt ağır kayıp verdi. Çatışmada 11 PKK’linin öldürüldüğü belirtildi. AKP’nin Güneydoğu planı Barroso, PKK’nin AB’nin terör örgütü listesinde yer aldığını vurguladı. Güneydoğu’daki sorunların çözümünün kapsamlı bir strateji çerçevesinde gerçekleştirilebileceğini anlatan Barroso, sosyoekonomik gelişmelerin desteklenmesi, Kürt kökenli vatandaşların kültürel ve siyasi haklarının sağlanarak bunun gerçekleştirilebileceğini belirtti. Hükümetin bir plan üzerinde çalıştığını vurgulayan Barroso, “Detayları en kısa sürede duyabileceğimize inanıyorum” dedi. Kıbrıs’ta tarihi bir fırsat yakalandığını, Türkiye’nin bunu iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Barroso, “Kıbrıs konusunun çözümü AB’ye üyeliğe katkı sağlayacak. Ek protokol yüzünden açılan fasıllarda sorun oluyor. Türkiye limanlarını Rum Kesimi’ne açmalı” dedi. Türk, izleme komitesi istedi DTP Grup Başkanı Türk ise görüşmede Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması, insan hakları konularında sıkıntılar yaşandığını belirterek, AB’nin bu konudaki gelişmeleri daha yakından izlemesi için özel bir komite oluşturulmasını istedi. Daha önce AB’den DTP’ye gelen “PKK ile aralarına mesafe koymaları” yönündeki uyarıya üstü kapalı gönderme yapan Türk, “Devlet barışçıl bir tutum izlerse, biz de şiddete başvuranlara karşı dururuz” dedi. Bunun üzerine Barroso, “Kürtlerin kültürel hakları konusunu yakından izleyecekleri” sözünü verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle