03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 NİSAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, parti yönetiminin yaptığı hataları kabul edecek noktada olmadığını söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AKP ders almadı Uras: 1 Mayıs bayram olsun ? ANKARA (Cumhuriyet) ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 1 Mayıs’ın tatil edilerek bayram havasında kutlanması amacıyla kanun teklifi verdi. Uras’ın TBMM Başkanlığı’na sunduğu Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da değişiklik teklifinde, aralarında AB ülkelerinin de yer aldığı dünyanın pek çok ülkesinde 1 Mayıs’ın işçi bayramı ve resmi tatil günü olarak kutlandığı belirtildi. İlhan Selçuk Kimlerle Görüştü?.. Ben, şu Fehmi Taha, pardon Fehmi Koru’yu gazeteci olarak çok kıskanırım... Her konuda bilgi sahibidir kendisi... Fehmi Koru ve Taha Kıvanç... Hangisi kopyalanmıştır? İkisi birden... O zaman Fehmi Taha adı yakışır... Gün Fehmi Taha’nın günüdür. Üfürüp üfürüp ipe dizer gibi, beyaz kâğıda döktürür... Fehmi Taha, İlhan Selçuk’un Amerikan Hastanesi’nde tedavi gördüğünü yazıp, sözü Dick Cheney’ye getirmiş... İlhan Ağabey, Cheney’yle görüştü mü görüşmedi mi? Cheney’ye ABD, AKP’yi değil ulusalcıları desteklesin dedi mi? Uluslararası telefonları polis dinledi mi, dinlemedi mi? Fehmi Taha’nın dünyadan haberi yok... İlhan Selçuk, yıllardır her sabah Cheney’yle değil Bush’la görüşür(!)... Bush’tan sonra Merkel’le, ardından da Fethullah Hoca’yla, yani Fetoş’la... Ben yakından tanığım; bir gün benim odama gelmişti, birlikte aramıştık(!) Fethullah’ı. Telefona KanadaABD arasında gidip gelen özel kalemi, gazeteci kılığındaki Tuncay Güney çıkmıştı ve şöyle demişti: “Hocaefendi şu anda CIA, FBI başkanları ve Fehmi Taha’yla önemli bir görüşme yapıyorlar...” Bir saat sonra Fethullah beni aradı, Tuncay Güney’i aradan çıkarıp sordu: “İlhan Bey orada mı?” Fethullah’a “yok gazetede” dedim ve ekledim: “Ev telefonu sizde vardır, oradan arayın!” Bak Fehmi Taha; eğer bunları doğrulatmak istiyorsan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’e sorabilirsin!.. Bilirim, Ramazan Bey’le aran iyidir... Ramazan Bey’in de Fethullah’la arasının çok iyi olduğunu belki sen de bilmiyorsundur... Böylece öğrenmiş olursun!.. ??? İlhan Selçuk, Washington’la, Bush’la görüşür(!) daha çok. Cheney ikinci adamdır, bilirsin. İstanbulWashington arası telefon trafiği 2006 Kasımı’nda değil, 2007 Mayısı’nda yapıldı... İnanmazsan Ramazan Akyürek’e sor... İlhan Selçuk’la Bush’un telefon görüşmesi polisin dinleme kayıtlarında vardır... Konuşmaya İbrahim Yıldız ve ben tanık olmuştuk... Konuşma aynen şöyleydi: İ.S: “Nasılsın Bush, ne yapıyorsun bugün?” Bush: “İyiyim İlhan Ağabey... Ankara, İstanbul ve İzmir’deki Cumhuriyet mitingleri çok görkemli geçmiş, tebrik ederim...” İ.S: “Sağol Bush...” Bush: “İlhan Ağabey!” İ.S: “Söyle Bush!..” Bush: “Bizim Tayyip çok iyi çocuk. Bize çok yakın. Her dediğimizi yapıyor. Bir de, sizde Hikmet adlı bir yazar varmış... Soyadı ne onun... Haa! Tamam Çetinkaya... Fethullah’ın üzerine çok gidiyor. Fethullah bizim adamımız. Büyük Ortadoğu Projesi’nde görevlendirdik onu. Çok işe yarıyor.” İ.S: “Bak Bush... Cumhuriyet’te yazarlar özgürdür... Ben bir şey söylemem...” Bush: “İlhan Ağabey, sen de çok sık yazıyorsun Fethullah’ı. Feto’ya da Fetoş deme, alınıyor hocamız...” İ.S: “Ne diyeyim?” Bush: “Fethullah Hocaefendi!” ??? İşte böyle Fehmi Taha... Bak senin bilmediğin şeyler de var. Belki onları da biliyorsundur ama yazmıyorsun... Hep yazılarında “dostum” dediğin kişi sana, kimi suikast girişimlerini yazında belirttiğin gibiönceden haber veriyor, orası kesin... Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Rahip Santoro cinayetleri, Malatya katliamı... Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Musa Anter’in katledilmeleri... Özellikle “Hablemitoğlu” cinayeti konusunda “dostun” ne diyor, merak ediyorum... Yazında şöyle diyorsun: “Dostumun anlattığına göre, birileri Türkiye için çok büyük bir macera hazırlığına girişmişler ve ona giden yolda büyük etkisi olacak bir siyasi suikast planlamışlar. Çetenin tetikçisine havale ettiği kişi gözaltına alınınca oyun da bozulmuş...” Tolga Şardan’ın Milliyet’te çıkan İlhan Selçuk’a düzenlenecek suikast haberiyle bağlıyor yazısını Fehmi Taha... Fehmi Taha’nın yazısında adı geçen “dostu” ve “birileri” çok önemli... Fehmi Taha, beni bir İzmirli hemşerin olarak dostunla tanıştır, senin yazmaktan çekindiğin “birilerini” kamuoyuna açıklayayım... Ne dersin? Yazıya noktayı koyup İcra Kurulu üyemiz ve avukat Akın Atalay’la birlikte Amerikan Hastanesi’ne gittim. Bir de ne göreyim... İlhan Ağabey, yine telefonda Putin’le görüşmüyor mu?.. TÜSİAD’dan şartlı destek ? İstanbul Haber Servisi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TBMM’de grubu bulunan partilerin üzerinde uzlaşacağı bir anayasa değişiklik paketine destek verebileceklerini, ancak metnin siyasi gelişmelerin etkisinde yapılmaması gerektiğini söyledi. TürkiyeAB Karma İstişare Komitesi (KİK) toplantısına katılan Yalçındağ, “Türkiye’nin hem AB hem ekonomi ile ilgili konular, hem de IMF çıtası takviminden geri düştüğünü hepimiz biliyoruz. Hepimiz konsantre olmalıyız” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, krizin çözümü için AKP ile CHP’nin uzlaşmasına dönük çağrıları “tipik Türk aydını reaksiyonu” olarak nitelendirirken, “AKP ders almadı. Amerika ile uzlaşmayı düşündü, Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti ile uzlaşmaya girmek istemedi” dedi. Baykal önceki gün CNN Türk’te yayımlanan “Tarafsız Bölge” programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Krizin çözülmesi için AKP ile CHP’nin uzlaşmasına dönük isteklerle ilgili olarak Baykal, “Bunlar tipik Türk aydını reaksiyonu. Krizin adı ‘iddianame krizi’ değil. Kriz, Türkiye’yi iddianameye götüren, Türkiye’nin laik cumhuriyet kimliğini, ? AKP yönetimine ilişkin “Amerika ile uzlaşmayı düşündü, Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti sistemiyle uzlaşmaya girmek istemedi” yorumunu yapan CHP lideri Baykal, krizin parti kapatmaya ilişkin iddianame ile değil, Türkiye’nin laik cumhuriyet kimliğini, cumhuriyet kazanımlarını tehlikeye atan süreçlerin bilinçli bir şekilde yürütülmesi sonucunda ortaya çıktığını söyledi. cumhuriyet kazanımlarını tehlikeye atan süreçlerin, örgütlenmelerin, altyapının, kadrolaşmanın bilinçli bir şekilde yürütülmesinin sonucunda ortaya çıktı” dedi. Baykal, sözlerini “AKP yönetiminin çıkıp ‘evet ciddi bir hata yaptık arkadaşlar’ deyip durumu toparlamaya yönelik, eğer öyle bir niyet varsa.. hiç görmüyorum böyle bir niyeti Türkiye gerçekten bir taze başlangıç noktasına gelebilir, ama bunun işareti yok, emaresi yok, bu arayış yok. İşin esası değişmeyecekse ‘o zaman çare bulalım, uzlaşalım’ diyenlerle bir yere varılmaz. Eğer AKP yönetimi büyük hata yapıldığını ve Türkiye’nin gerçekten laik cumhuriyet kimliğine ters düşen bir istikamete doğru sürüklendiğini, bunu önlemek gerektiğini anlayıp o doğrultuda bir yeni anlayışın içine girse... Ama öyle bir şey yok” diye sürdürdü. AKP’nin geçmişten “Batı’yla çatışmama dersi aldığını” kaydeden Baykal, “Refah’la AKP arasındaki ana fark da budur. Bunlar; siyasetin sadece fikir, düşünce söylemekten ibaret bir uğraş olmadığını, çok derin bir ekonomik, parasal, finansal boyutu olduğunu, parasız siyaset yapılamayacağını tespit ettiler ve sistematik bir biçimde ekonomik güç kazanımıyla birlikte siyaseti iç içe geliştirmeyi temel aldılar ve bu anlayışla yürüyorlar. Ama şu dersi almadılar: Ya burası Türkiye, buranın cumhuriyeti, altyapısı, siyasi birikimi var, adamlarla kavga etmeyelim. Amerika ile uzlaşmayı düşündü, Mustafa Ke mal’in Türkiye Cumhuriyeti sistemiyle uzlaşmaya girmek istemedi. Bu dersi almadı” görüşünü dile getirdi. ‘Şikâyetçi olanlar alternatif oluşturabilir’ Deniz Baykal, bir başka soru üzerine, CHP kurultayına giderken “geleneksel hale gelmiş suçlamaların, eleştirilerin hep dile getirildiğini, ancak CHP’nin ötesinde onu aşan bir siyasal oluşum gerçekleştirme girişimlerinin ise hiçbir başarılı sonuç vermediğini” vurguladı. Baykal, “CHP’nin kendi içinde belli bir trendde yükselişini gösteren bir parti. CHP’nin yanlış yönetildiğini düşünenler, CHP’ye oy verdiklerinden şikâyetçi olanlar alternatif oluşturabilir” dedi. ŞAHİN’İN TERCİHİ İMAM TRT’de sular durulmuyor ? Genel Müdür İbrahim Şahin’in yaşanan teknik bir problem nedeniyle azarladığı Mete Coşkun emekliliğini istedi ve çalışanların alkışları arasında kurumdan ayrıldı. Kadrolaşmayı sürdüren Şahin, TRT arşivlerinin başına da imam kökenli bir ismi getirdi. FIRAT KOZOK Çömez: Dava delilleri güçlü ? UŞAK (Cumhuriyet) AKP’den ihraç edilen eski Balıkesir Milletvekili Dr. Turhan Çömez, AKP’nin kapatılmasıyla ilgili hazırlanan iddianamenin güçlü delillere dayandığını vurguladı. Çömez, AKP’nin kapatılma davasından büyük üzüntü duyduğunu belirterek, “Bunun mağduriyetini oynayacak siyasi aktörler zarar görmeyecek. Bırakın kim suçluysa halka hesap versin. Başsavcının güçlü delilleri var” dedi. Çömez Ergenekon soruşturmasını da tiyatro oyununa benzetti. Türban yasağına onay ? Dış Haberler Servisi Almanya’nın Düsseldorf kentinde bulunan Kuzey Ren Westfalya Eyaleti İş Mahkemesi, eyaletteki okullar için çıkarılan başörtüsü yasağını onayladı. Mahkeme, başörtüsü yerine derslere bereyle girmek isteyen ve bu konuda daha önce mahkemede açtığı ilk davayı kaybeden bir Türk kadın öğretmenin temyiz davasını reddederek, öğretmenin bereyi başörtüsü yerine kullandığına karar verdi. Kararda, çocukların etkilenmemesi için öğretmenin bere de taşımaması gerektiği, başörtüsü yasağının dini özgürlüğün ihlali anlamına gelmediği kaydedildi. ANKARA TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in TRT 1’de yayımlanan Alaturka programında yaşanan teknik aksaklık nedeniyle azarladığı Genel Müdür Yardımcısı Mete Coşkun emekliye ayrıldı. Şahin, Arşivler Dairesi Başkanlığı’na da meslek yaşamına imamlıkla başlayan bir ismi getirdi. Edinilen bilgilere göre Alaturka Solist Yarışması’nın geçen hafta cuma günü yayımlanan bölümünde senkronizasyon (ses ve görüntü uyuşmazlığı) sorunu yaşandı. Olay üzerine Genel Müdür İbrahim Şahin, Teknik Genel Müdür Yardımcısı Mete Coşkun’u azarladı. Şahin’in sesini yükseltmesi üzerine Coşkun, “Bana böyle bağıramazsınız” diyerek emekliye ayrılma kararı aldı. Coşkun önceki gün TRT çalışanlarının alkışlarıyla kurumdan ayrıldı. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Mete Coşkun, TRT’de 35 yıl hizmet verdiğini anlatarak, “Ben göreve o kurumda kablo kanallarında fare pisliği temizleyerek başladım. Türkiye’yi siyah beyazdan renkli televizyona geçiren teknolojinin altyapısını hazırladım. Bugün gelinen noktada TRT’nin bu kişilerce yönetilmesi gerçekten acı. TRT onların kurumu değil. O kurumda her şeye rağmen, her toplantıya Atatürk rozetimi takarak gitti” dedi. Genel Müdür Şahin, kurumdaki kadro operasyonunu alt birimlerde de sürdürüyor. Buna göre Arşiv Dairesi Başkanı Turgay Çakımcı da görevinden alındı. Çakımcı’nın yerine yayın şefi olarak görev yapan Sezai Karataş getirildi. Karataş’ın, meslek yaşamına Şereflikoçhisar’da imam olarak başladığı, bir süre imamlık yaptıktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’na, oradan da TRT’ye geçiş yaptığı öğrenildi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, CHP’li kadın milletvekilleriyle TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AKP’li 17 kadın milletvekilinin “Fırsat Eşitliği Komisyonu’’ kurulmasına ilişkin önceki gün verdiği içtüzük değişikliği önerisini değerlendirdi. (Fotoğraf: AA) CHP’li kadın milletvekillerinden AKP’lilere ‘Günaydın’ ‘Fırsat eşitliği komisyonu için beş yıl önce teklif verdik’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li kadın milletvekilleri, AKP’li kadın milletvekillerinin “Fırsat Eşitliği Komisyonu’’ kurulmasına ilişkin değişiklik önerisini “Günah çıkarma, gecikmiş bir girişim’’ olarak nitelendirirken 5 yıl önce bu konuda öneri verdiklerini vurguladılar. CHP Genel Sekreter Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, CHP’li kadın milletvekilleriyle TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AKP’li 17 kadın milletvekilinin “Fırsat Eşitliği Komisyonu’’ kurulmasına ilişkin önceki gün verdiği içtüzük değişikliği önerisini değerlendirdi. CHP’nin kadın milletvekillerinin 22 ve 23. dönemlerde, “KadınErkek Eşitliği İhtisas Komisyonu’’ kurulması için öneri verdiğine dikkat çeken Tamaylıgil, AKP’li kadın milletvekillerinin bu öneriden haberdar olmadığını gördüklerini söyledi. KadınErkek Eşitlik Komisyonu kurulmasına ilişkin yasa önerisi veren CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş de “Eğer haberdar olsalardı, böyle bir öneriyi getirmezlerdi. Bir ABD özdeyişi vardır, gecikmiş girişimler ve gecikmiş açıklamalar için akşam yemeğinden sonra ‘günaydın’ derler. Bu da AKP’nin gecikmiş bir girişimidir’’ açıklamasını yaptı. CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter de , bu girişimi “AKP’li kadın milletvekillerinin, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Sosyal Güvenlik Tasarısı’nda, kadınların haklarına ilişkin verdikleri ret oyuna karşı günah çıkarma” olarak değerlendirdi. Rektör Mustafa Akaydın, ÜAK kararları nedeniyle hedef haline getirildiğini söyledi ‘Yurdu Bakan Çelik’e sorun’ GÜRSU KUNT Erol Ölmez ifade verdi ? İstanbul Haber Servisi “Ergenekon Soruşturması’’ kapsamında tutuklanan Erol Ölmez, ek ifade verdi. Tutuklu bulunduğu Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen Ölmez, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’’e yaklaşık yarım saat ifade verdi. Ölmez, daha önce İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na başvurup, “hafıza kaybı olduğunu, cezaevinde tedavi gördüğünü ve kendisini toparlamak üzere olduğunu’’ belirterek, ek ifade verme talebinde bulunmuştu. ‘Kız meselesi değil, faşist saldırı’ Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi’nde meydana gelen olayların “kız meselesi” olarak gösterilmesi protesto edildi. İstanbul Üniversitesi ana giriş kapısı önünde toplanan yaklaşık 100 öğrenci, “Faşizme ve gericiliğe geçit yok”, “Polis boş durma, sakallıyı yakala”, “Faşistlerin ipleri, AKP’nin elinde” döviz ve pankartları açtı. Öğrenciler adına açıklama yapan Göksen Çal, “Eli silahlı, satırlı ülkücü faşistler, 80 güvenlik görevlisinin arasından geçerek kampusa girdiler. Bu planlı faşist saldırının kız meselesi yüzünden çıktığına inanmak için ya çok saf olmak gerekir ya da kötü niyetli” dedi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ANTALYA Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylarla ilgili olarak basın toplantısı düzenleyen Rektör Mustafa Akaydın, olayların odak noktası olan yurdun, üniversite denetiminde olmadığını, bu kurumların Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Kredi ve Yurtlar Müdürlüğü’ne bağlı olduğunu, o yüzden rektör olarak denetiminin bulunmadığını söyledi. Yerleşkenin 3 bin 700 dönüm arazi üzerine kurulu olduğunu ve içinde bir de hastane bulunduğunu anlatan Akaydın, “Buraya giriş çıkışı engellemek için hem trilyonlar harcamanız lazım hem de o zaman hapishaneye çevirirsiniz” diye konuştu. Akaydın, olaylarla ilgisi olmayan, ancak mağdur duruma düşen öğrencilerle ilgili olarak da sınavların ertelenmesi, öğrencilerin motive edilmesi yönünde uygulamalar olacağını belirtti. Akaydın, yurtta PKK bayrağı asıldığı yolundaki iddiaları “kış kırtıcı söylemler” olarak nitelerken Türk bayrağı asılmasına izin verilmediği yönündeki bir soruyu da, “Antalya’nın göbeğinde bir yurt. O yurtta Türk bayrağını astıramayacak cesaretin mümkün olmayacağını kesinlikle düşünüyorum. Konunun muhatabı, Milli Eğitim Bakanı’na da isterseniz sorabilirsiniz. Ona bağlı çünkü” diye yanıtladı. Silahlı saldırgan Ömer Ulusoy’un halen yakalanamamasına da tepki gösteren Akaydın, “Ateşli silahla, basın mensuplarına sanki çok yakından, film stüdyosundaymış gibi görüntüler veren, hedef göstererek ateş eden, iki şarjör boşaltan biri, sonra da elini kolunu sallayarak çıkar gider, bunu izah edemiyorum” dedi. Akaydın, 12 Eylül öncesi olayların arkasındaki en önemli unsurun bilgisiz siyaset adamları olduğu vurgusunu da yaptı. Bazı gazetelerde kendisini hedef alan haberlerin çıktığına işa ret eden Akaydın, şunları söyledi: “ÜAK toplantılarında oybirliğiyle alınan kararlarla hedef haline geldim. Benim, hedef haline gelmiş olmam, çok fazla ürkütmüyor ve üzmüyor. Bu hedef olmayla, pazar günü yaşananlar arasında bir ilinti varsa, bunu çok yıkıcı bir üzüntü olarak kendime biçiyorum. Bana her şey yapılsın. Ama çok sevdiğim öğrencilerime saldırı yapılması hiç tahammül edemeyeceğim bir şey.” Akaydın, üniversitede gerginliğin başladığı 4 Nisan günü güvenlik güçlerinin müdahalesiyle olayın yatıştırıldığını, 5 Nisan sabahı da yazılı olarak gerekli yerlere başvurular yaptığını belirterek “3 gün süreyle güvenlik güçlerinin üniversitede kalmalarını istiyorum. Bu ne demektir? 5188 Sayılı Kanun’a göre artık 5 Nisan itibarıyla üniversite kampusunun koruma ve güvenliği emniyet güçlerine intikal etmiştir” diye konuştu. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ‘Üniversitedeki bombanın pimini Erdoğan çekti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Sekreter Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi, “Üniversiteleri kargaşaya iten bombanın pimini” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ocak ayında Madrid’de çektiğini vurgularken “Belli ki şerefli Türk polisinin provokatörü yakalaması için elini kolunu bağlayan veya istihbaratını engelleyen güçler var. Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik Cumhuriyete sahip çıkan yönetici ve aydınları yıldırmak istiyorlar” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle