Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Ilısu-Hasankeyf İkilemi (1)
Cumartesi günü gazetemizin 16.
sayfasında “Yurt Haberleri Ser-
visi”nin “yurtdışından” verdiği habe-
rin başlığı “Hasankeyf kurtuluyor”
idi. Başlığı görünce “Gözümüz aydın!”
dedim, kendi kendime! Haberi he-
yecanla okuduktan sonra güldüm!
Haberde Hasankeyf’i sulara gö-
mecek Ilısu Barajı’nı yapıp finanse
edecek üç ülkeden biri olan Avus-
turya’nın Dışişleri Bakanı Michael
Spindelegger, bir TV kanalına “Be-
lirli koşullar yerine getirilmediyse bu
proje finanse edilemez. Avusturya bu
ortaklığa son verdi” demişti. Bu üç ül-
kenin baraj yapımcıları ile bankaları-
na “devlet güvencesi” verenlerden bi-
ri olan Avusturya, çok para kazana-
cağı bu ortaklıktan nasıl çekilirdi?
“Vallahi hayret doğrusu!” demeye
kalmadı, bir başka gazete, ortaklar-
dan İsviçre ve Almanya’nın da ka-
rarlarını hafta içinde açıklayacakları-
nı bildiriyordu!
Ama “Yurt Haberleri Servisimizin”
dikkatinden kaçan önemli noktanın
belgesi ekteki resimde görülüyor. 5
Ağustos 2006’da “kredisiz miredisiz,
parasız pulsuz” Ilısu Barajı’nın teme-
lini atan Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’ın DSİ’si baraj inşaatını harıl
harıl sürdürdü! Baraj inşaatına geçil-
meden önce suların denetlenmesi
amacıyla öngörülen “yönlendirme
tünelinin” ilk aşaması, yöre halkına
“köprü yapıyoruz” denilerek tamam-
lanmak üzere.
Avusturyalı Bakan “belirli koşulla-
rın yerine getirilemeyişinden” söz
ediyor. “Ilısu-Hasankeyf” bağlantılı
özel arşivimdeki ilk gazete kesiti,
1988 yılında Cumhuriyet gazetesinin
tüm arka sayfasını kaplayan İsmet
Berkan’ın sorunun her açısını kap-
sayan “Gelecek uğruna feda edilen
Hasankeyf” yazısı dahil, yerli ve ya-
bancı basından birkaç yüz haberi
kapsıyor. Arşivi taradığımda bu üç
devletin, mühendislik firmaları ile pa-
rayı bastıracak bankaların barajla il-
gili 153 soruyu yanıtlaması için “Er-
doğan hükümetine” 60 gün süre ver-
diklerini öğrendim. Geçtiğimiz mart-
ta üç ülkeden uzmanlar yörede ve
Ankara’da bu sorulara da yanıt ara-
mışlardı. Ekimde Bern’de konuştu-
ğum, sonra Ankara’ya gelen İsviçre
Cumhurbaşkanı Pascal Couche-
pin, şöyle demişti:
“Arkeolojik bölgelerin korunması,
yöre halkının başka yerlere yerleşti-
rilmesi ve çevre konularında ne gibi
önlemlerin alındığını, kredi riskine
karşı verilecek güvenceyi Ankara’da
Türk hükümetine soracağız.
Tarihe ve arkeolojiye ilgim olduğu
için çeşitli zamanlarda gittiğim Tür-
kiye’nin her yerinde arkeolojik kalın-
tılar var. Aynı zamanda Türkiye’nin de
enerjiye gereksinimi var. Büyük tari-
hi değeri olan yerlere önem veriliyor.
Örneğin Efes’te fabrika kurulması
hiç gündemde değil. Önemli olan ön-
celiklerdir ve öteki bölgelerde Türki-
ye’nin belirlediği öncelikleri değiştir-
mesini isteyemeyiz.”
Üç ülkenin Ankara’ya verdiği süre
12 Aralık’ta bitti! İsviçre, birinci elden
Ankara’da bu sorulara yanıt alama-
mıştı. Avusturyalı bakan, iki yıl önce
5 Ağustos’ta barajın temelini “boş-
luğa” atarken, haklı olarak “Türki-
ye’nin enerji alanında kaybedecek 1
günü daha yoktur” diyen Erdoğan’ın
“blöfünü” yutmamıştı!
Peki, Türkiye bu soruları neden ya-
nıtlamadı? Ankara neye güveniyor-
du? Bu üç ülkenin Ankara’daki yük-
sek düzey diplomatlarından birinin
bana söylediğine göre Türkiye, “Ilısu
Barajı’nın yapım ve finansmanı” ko-
nusunda Çin Halk Cumhuriyeti ile
bağlantıya geçmişti!
Ilısu, Atatürk Barajı’ndan sonra
Türkiye’nin 2. büyük barajı olarak
öngörülüyor. 1200 mw kurulu gücüyle
yılda 3.8 milyon kwsaat, bir başka de-
yimle Atatürk Barajı’nın yaklaşık ya-
rısı kadar elektrik üretirken, 4. büyük
“hidro elektrik santralı (HES)” olarak
planlandı.
Tümü yabancı krediyle karşılanarak
1.2 milyar Avro’ya mal olacak. Eko-
nomiye yılda 300 milyon dolarlık kat-
kı, Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt,
Şırnak’a 150 milyon dolarlık girdi, 7 yıl-
lık yapım boyunca 10 bin kişiye iş
sağlayacak.
Erdoğan’a göre baraj, “Ilısu deni-
zini” yaratacak, “Bölgenin havasına
olumlu tesirde bulunarak çevreyi ye-
şillendirecek, göletinde balık tutulup
sandalla gezilebilecek”. Çünkü 138 m.
yüksekliğindeki baraj tamamlandı-
ğında 300 kilometrekarelik bir alan su
altında kalacak.
Petrolü, doğalgazı olmayan; kal-
kınma için sanayileşmesi ve sanayi-
leşmesi için de enerjiye gereksinimi
olan 70 milyon nüfuslu bir ülkede hiç
kimse bir barajın yapımına elbette kar-
şı çıkamaz. Ancak!
Ilısu Barajı bugünkü bir olay değil.
Yarım yüzyılı aşkın bir süredir DSİ’nin
ve Türkiye’nin gündeminde yılan öy-
küsüne dönen bir tasarım! Konuyu
daha iyi anlamak için tarihsel gelişi-
mine göz atalım.
1954... DSİ masa üzerinde Ilısu’yu
tasarlamaya başladı.
1971... Yöredeki araştırmalar ta-
mamlandı.
1982... Tasarım bitti ve altı yıl son-
ra yatırım programına alındı.
1988… Eski Eserler ve Müzeler Ge-
nel Müdürü Altan Akat, DSİ’ye barajın
yörede arkeolojik alanlara zarar ve-
receğine ilişkin Anıtlar Kurulu’nun
kararlarını bildirdi. Bu olgular dikka-
te alınacak biçimde tasarım gözden
geçirilmeliydi. İstek dikkate alınmadı!
1989... ODTÜ, Türk ve yabancı ar-
keologları yörede araştırmaya ve kur-
tarma kazılarına yönlendirdi. Hasan-
keyf başta olmak üzere 40 kadar hö-
yüğün doğrudan etkileneceği birkaç
yıl süren araştırmalarda saptandı. Bu-
güne değin 289 yerden ancak 14’ü ir-
delendi. Daha 600 kadar yerde araş-
tırma yapılmalıydı. Hasankeyf, Ilısu Ba-
rajı’nın kurbanları arasında yalnızca
öne çıkan bir “simge” idi.
Çevre uzmanları da yörede doğal
ortama zarar verilecek noktaları araş-
tırdı. 29 köy, 50 mezranın etkileneceği
belirlendi. Kimilerine göre 10-25 bin,
PKK’nin Avrupa’daki açıklamalarına
göre 78 bin kişi zorunlu olarak göç et-
tirilecekti! Bu kaynaklara göre “Türk
hükümeti bölgedeki etnik yapıyı de-
ğiştirmeyi” amaçlıyordu!
Fırat ve Dicle üzerinde öngörülen
baraj tasarımlarına en çok tepki suları
azalacak Irak ve Suriye’den geldi. Bu
konu 2009’da İstanbul’da yapılacak
“Dünya Su Kongresi’nin” temel ko-
nularından birini oluşturacak.
1997... İsviçre, Avusturya, İngil-
tere, İtalya, İsveç mühendislik şir-
ketleri ve bankaları 1.2 milyar Av-
ro’luk tasarımı gerçekleştirmek
için bir “konsorsiyum” kurdular.
Hedef, Türkiye’ye bir kuruş har-
catmadan krediyle barajın anah-
tarını teslim etmekti.
2000... İsveç, tasarıma tepki
gösterenlerle birleşen yerel sivil
toplum örgütlerinin baskısıyla
“konsorsiyumdan” çekildi.
2001... Aynı nedenlerle İngiltere
ve İtalya da vazgeçti.
2002... İsviçre’den kredi verecek
olan UBS bankası da çekildi.
2005... Türk ve Alman firmalarının
katılımı ile İsveç ve Avusturya ile bir-
likte yeni bir “konsorsiyum” kuruldu.
5 Ağustos 2006... Üç ülkenin da-
ha kredi verip vermeyeceğini karar-
laştırmadan önce, ortada para-pul
yokken Başbakan Erdoğan Ilısu’nun
temelini atarken “Ilısu Barajı’nı kimlerin
istemediğini çok iyi biliyoruz” dedi.
14 Ağustos 2007... Enerji Bakanı
Dr. M. Hilmi Güler, üç ülkenin hükü-
metlerinin “devlet hazinesinden gü-
vence” verdiklerini de öngören bara-
jın yapım anlaşmasını büyükelçileri ile
imzalarken “Ilısu bir prestij, gurur ve
kararlılık projesidir” dedi. Yarım yüz-
yıllık bir kararlılık! Türkiye ile birlikte 4
ülkenin, 14 firmanın temsilcileri, 11 bin
sayfalık sözleşmenin her sayfasını
imzalayıp 245 bin “paraf” attılar!
12 Aralık 2008... Üç ülkenin Türki-
ye’ye yönelttiği 153 soru yanıtlanma-
yınca Avusturya hükümeti bu kadar
imzadan sonra konsorsiyumdan çe-
kildiğini açıkladı!
(Bu konuyu cuma günü sürdüre-
ceğiz!)
Tarihin İçindeki Ilısu Barajı!
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2008 SALI
8 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
Hasankeyf
Sözde
köprü
(Fotoğraf:
Müjgan
Arpat)
Yeni ABD liderinin ‘merkezci’ ekip seçimi, sol çevreleri düş kõrõklõğõna uğrattõ
Sol Obama’ya öfkeliELÇİN POYRAZLAR
WASHİNGTON - ABD’de 20
Ocak’ta başkanlõk görevini devrala-
cak olan Barack Obama’yõ “mer-
kezci” bir ulusal güvenlik ekibi
oluşturmakla suçlayan sol çevreler,
yeni seçilen başkana eleştiri dozunu
artõrõyor.
Ekibinde Savunma Bakanõ Ro-
bert Gates, eski rakibi Hillary Clin-
ton ve eski NATO Komutanõ James
Jones gibi isimlere yer veren Oba-
ma’nõn seçimi konusunda Cumhuri-
yetçilerden övgü almasõ da Demokrat
lidere oy veren sol kanatta açõk bir ra-
hatsõzlõk uyandõrdõ. ABD Başkanõ
George Bush’un “beyni” olarak
bilinen eski danõşmanõ Karl Rove ve
“en sağcı radyocu” olarak tanõnan
Rush Limbaugh gibi isimler, Oba-
ma’nõn ekibine yönelik olumlu açõk-
lamalar yapmõşlardõ. Bunun yanõ sõra
Obama’nõn başkanlõk yarõşõndaki Cum-
huriyetçi rakibi John McCain de ön-
ceki gün ABC televizyonuna verdiği
demeçte, Obama’nõn ekibindeki isim-
leri överek kendisi seçilseydi aynõ
ekibi oluşturacağõnõ söyledi.
Sol eğilimli Mother Jones dergisi-
nin yazarlarõndan David Corn, Oba-
ma’nõn kabinesi konusunda solcula-
rõn “düş kırıklığına uğradığını, si-
nirlerinin bozulduğunu ve son de-
rece öfkelendiklerini” yazdõ.
Corn makalesinde “Elbette Oba-
ma’nın atamaları değişimi temsil
ediyor, bu da hiç sevilmeyen Bush-
Cheney statükosundan değişim.
Ancak bu atamalar Obama’nın si-
yasi tabanını oluşturan ilericilerin
inanabileceği bir değişimi getirecek
mi” sorusunu yöneltti.
Solun Obama’ya henüz isyan et-
mediğini söyleyen Corn, “Çoğu Oba-
ma’nın yerleşik kurumları ilerici
amaçlar için kaçırıp kaçırmayaca-
ğını görmek için nefeslerini tut-
muş bekliyorlar” ifadesini kullandõ.
Neden soldan bir
danışman yok?
OpenLeft (Açõk Sol) sitesinin ya-
zarlarõndan Chris Bowers ise “Akıl
almaz bir düş kırıklığı yaşıyorum.
Ülkede yönetim seçenekleri ara-
sında yalnızca sağcı Cumhuriyet-
çiler ile merkezci Demokrat-Cum-
huriyetçi karışımı mı olacak? Neden
gerçek bir demokrat yönetime sa-
hip olamıyoruz? Neden Obama’nın
kabinesinde ona soldan danışman-
lık yapacak bir tek kişi bile yok?”
şeklinde görüş bildiriyor.
Kendilerini “solun bayrak gemisi”
olarak tanõmlayan The Nation dergi-
sinin yazarlarõ ise Obama’nõn ulusal
güvenlik ekibini “şahin sürüsü”,
ekonomi ekibini ise “piyasalara neo-
liberal itaati getirmek isteyen geri
dönüştürülmüş Clintonculuğun yar-
dımcıları” olarak tanõmlõyor.
ULUSLARARASI KRİZ GRUBU:
AB ile ya
tamam
ya devam
Dış Haberler Servisi - Merkezi
Brüksel’de bulunan Uluslararasõ Kriz
Grubu’nun (ICG), “Türkiye ve
Avrupa: Belirleyici Yıla Doğru”
başlõklõ raporunda, 2009’un Türkiye-AB
ilişkilerinde belirleyici yõl olacağõ,
AKP’nin reform sürecinde çok az adõm
atmasõ yüzünden inandõrõcõlõğõnõ
kaybettiği belirtildi.
Türkiye’nin kritik bir yõla gireceği,
Avrupa Birliği (AB) üyeliği açõsõndan
“ya tamam ya devam” aşamasõna
gelindiği kaydedilen raporda, AKP’nin
defalarca reform sürecine döneceğini
dile getirmesine rağmen bunun bir türlü
gerçekleşmediği ifade edildi.
Rapora göre, yeni anayasa konusunda
yaşanan “savsaklama ve gecikmeler”,
AKP’nin reformlardan vazgeçtiği
görüntüsünü verdi ve reformlar
konusundaki isteksizlik, Türkiye’nin
itiraz ettiği imtiyazlõ ortaklõk için gerekli
ortamõ güçlendirdi.
Raporda AKP hükümetine şu önerilerde
bulunuldu:
AB’nin istediği reformlarla ilgili
taahhütler yürütmenin en üst
kademesinde yinelensin.
Kõbrõs’taki çözüm müzakerelerine
tam destek verilsin ve Rumlarõn petrol
arama girişimlerine müdahaleden
kaçõnõlsõn.
Kürtlerin yoğunlukta olduğu
bölgelerde ekonomik gelişme devam
etsin, kültürel ve dilsel haklar
geliştirilsin.
Seçmeli din eğitimi hakkõ, papaz
okullarõna erişim ve ibadet
merkezlerinin statüsü konularõnda
özgürlükler tüm inanõşlarõn üyelerine
tanõnsõn.
Daha az otoriter yeni bir sivil
anayasaya götürecek tartõşmalar teşvik
edilsin, siyasi partiler ve seçim
yasasõnda reform yapõlsõn.
Raporda AB hükümetlerine de şu
tavsiyelerde bulunuldu:
Kafkaslar ve Ortadoğu’daki krizleri
yatõştõrma amaçlõ Türk dõş politika
inisiyatiflerine destek verilsin.
PKK’nõn Avrupa’dan finanse
edilmesi konusunda daha kararlõ ve sert
bir tavõr takõnõlmalõ ve Türkiye’den
gelen tutuklama ve iade taleplerinin adil
bir şekilde değerlendirilmesi sağlanmalõ.
Dini özgürlükler konusundaki
adõmlarõn sadece Müslüman olmayan
azõnlõklar için değil, Alevilerin de dahil
olduğu Müslümanlarõn haklarõ için de
atõlmalõ.
Raporda, “Yargılanmasından itibaren
sürgünde yaşayan Fethullah Gülen’in
öncülük ettiği geleneksel büyük
tarikatlar ve daha yeni Müslüman
cemaatlerin ayrımcılığa uğradığı” da
belirtiliyor. Raporda, Başbakan
Erdoğan’õn, Deniz Feneri davasõ
nedeniyle Doğan Grubu’na yönelik
olarak takõndõğõ tavra da dikkat
çekilerek, “Erdoğan bu grubun
gazetelerini almama çağrısı yaptı”
denildi.
Tayland’da muhaliflerin haftalar süren
gösteri ve havaalanı işgallerinin ardından
muhalefetteki Demokrat Parti’nin lideri
Abhisit Vejjajiva başbakanlığa seçildi.
Vejjajiva, parlamentodaki oylamada, sürgündeki eski Başbakan Thaksin Şinavatra yanlısı eski
Emniyet Müdürü Praça Promnok’u yenilgiye uğrattı. Seçimin ardından bu kez de eski hükümeti
destekleyen yüzlerce kişi parlamento binasına yürürken, polis binanın tüm kapılarını kilitledi.
Anayasa mahkemesi, eski hükümeti oluşturan partileri, seçimlerde usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle
kapatmış, eski Başbakan Somçai Vongsavat’a da siyaset yasağı getirmişti. (Fotoğraf: AP)
Bangladeşli kadõn doktor
özgürlüğüne kavuştu
Dış Haberler Servisi - Yaşadõğõ
İngiltere’den doğduğu Bangladeş’e
yaptõğõ ziyarette ailesi tarafõndan is-
temediği biriyle evlendirilmek iste-
nen, gördüğü baskõ çerçevesinde dö-
vülen, zorla evde tutulan hatta akõl
hastanesinde alõkonulan bir kadõn ay-
lar süren esaretinin ardõndan özgür-
lüğüne kavuştu. Bangladeş Yüksek
Mahkemesi, ülkede uygulanmama-
sõna rağmen, İngiltere’de yeni yü-
rürlüğü giren “Zorla Evlilik” yasa-
sõna dayanarak Dr. Hümeyra Abi-
din’in ailesi tarafõndan derhal serbest
bõrakõlmasõ yönünde karar verdi.
İngiliz basõnõnda yer alan haberlere
göre, tõp eğitiminin ardõndan 6 yõl ön-
ce İngiltere’ye kamu sağlõğõ konu-
sunda yüksek lisans yapmak üzere gi-
den ve bu ülkede çalõşan 33 yaşõndaki
Dr. Abidin’in Londra’da sürdürdüğü
yaşamõ geçen ağustosta Dakka’da ya-
şayan ailesinden annesinin hasta-
landõğõnõ bildiren telefonun gelme-
siyle değişti.
Akıl hastanesine kapatıldı
Dakka’da ailesi tarafõndan eve
hapsedilerek istemediği biriyle ev-
lenmesi yönünde baskõya uğrayan
Abidin’in ailesi tarafõndan psikolojik
sorunlar yaşadõğõ iddiasõyla bir
süre akõl hastanesinde de alõkonul-
duğu belirtildi. Abidin’in ailesinin,
kõzlarõnõ Hindu erkek arkadaşõndan
ayõrmak istedikleri ve Müslüman bi-
riyle evlendirmek üzere baskõ yap-
tõklarõ kaydedildi.
Yaşadõklarõnõ İngiltere’deki bir ar-
kadaşõna e-mail yollayarak bildiren
Abidin’in durumu bir süre sonra yar-
gõya taşõndõ. İngiltere’de Yüksek
Mahkeme, geçen ay yürürlüğü so-
kulan zorla evliliğin engellenmesi-
ne yönelik yasa çerçevesinde hare-
kete geçti. Dakka’daki insan
haklarõ örgütleri de konuyu
Bangladeş Yüksek Mahke-
mesi’ne taşõdõlar.
Yüksek Mahkeme önceki
gün genç kadõnõn serbest bõ-
rakõlmasõna karar verdi. Yar-
gõç, kararõnõ açõklarken “Ço-
cuklar ailelerinin köleleri
değildir. Kendi özgürlükle-
rine sahip olmalıdırlar” ifa-
desini kullandõ.
İngiltere’ye gitmek üzere
Bangladeş’i terk eden Abi-
din, dava çerçevesinde aile-
sinden şikâyetçi olmazken on-
lar hakkõnda kötü düşünceler
beslemediğini söyledi.
ALİ HARRATH SCOTLAND YARD’A ÇALIŞIYORMUŞ
Danışman terör zanlısı çıktı
Dış Haberler Servisi - İnterpol ta-
rafõndan terör zanlõsõ olarak aranan bir
kişinin, İngiliz polis teşkilatõ Scotland
Yard’a radikal İslamcõlõkla mücadele ko-
nusunda danõşmanlõk yaptõğõ ortaya
çõktõ. İngiltere’de yayõmlanan Times ga-
zetesinin haberine göre, Muhammed
Ali Harrath adlõ zanlõ, 1992’den beri
İnterpol tarafõndan, Tunus İslami Cep-
hesi’nin (FIT) kurucularõndan olduğu
gerekçesiyle kõrmõzõ bültenle aranõyor.
Harrath, aynõ zamanda İngiltere’de ya-
yõn yapan “Islam Channel” adlõ tel-
evizyon kanalõnõn üst düzey yöneticisi.
Scotland Yard’õn, radikal İslamcõ
akõmlarla ve terörle mücadele biriminin
eski Başkanõ Robert Lambert ise Har-
rath’õn, El Kaide’nin İngiltere’deki et-
kisini kõrma çabalarõna büyük destek
sağladõğõnõ belirtti.
The Nation dergisinin
yazarlarõ, Obama’nõn
ulusal güvenlik ekibini “şahin
sürüsü”, ekonomi ekibini ise
“piyasalara neo-liberal itaati
getirmek isteyen geri
dönüştürülmüş
Clintonculuğun yardõmcõlarõ”
olarak tanõmladõ. Kõzõyla
önceki gün Noel alõşverişine
çõkan Obama’nõn yaptõğõ
atamalara soldan gelen
eleştiriler artõyor. (Fotoğraf: AP)
ayland durulmuyor
Ailesi tarafõndan evlendirilmek üzere zorla alõkonan Hümeyra
Abidin, İngiltere’de yürürlüğe giren yasa sayesinde kurtuldu.
TT