Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2008 SALI
6 HABERLER
SALI
ORHAN BURSALI
Kapitalist ‘Komünistler’ (2)
Kim bunlar, diye bitirmiştik Pazar yazısını, bugünkü
büyüme ekonomisinin hem dünya hem de insan-
lık için çıkmaz olduğunu anlatan ve yeni piyasa, ça-
lışma ve tüketim modeli sunan kapitalist “komü-
nistler”in. (*)
Diyorlar ki:
? Dünyamız, Kuzey Amerikalılar gibi tüketen in-
sanlardan, en çok 200 milyon kişiyi besleyebilir kap-
asiteye sahip! (Sadece Kuzey Amerikalıları 330 mil-
yon. Yani dünyanın kaldırabileceği “yük”ten fazla.
6 milyar insanı daha üzerine bindirin!)
? Günümüz ekonomisi özünde doymak bilmez,
acımasız bir sistem. Salt para kazanmak yerine, in-
sani değerlerin ağır bastığı hedefleri topluma aşı-
lamak, böyle güçlü bir siyasal amaçta birleşmek ge-
rek. Günümüz kapitalizmi yerine, üçüncü bir se-
çeneği geliştirmeli.
? Piyasa kapitalizmi karşısında, çevreci değerlerin
hiçbir şansı yok! ABD ekonomisi uzun yıllar yüzde
3 gibi büyüdü. Ama karşılığında topluma daha iyi
hizmet verilmesi, hayat ve sağlık koşullarının iyi-
leştirilmesi konusunda tek adım atılmadı.
? Yoksulluktan kurtulmanın tek yolu büyüme de-
ğil! En yoksul kesimin günde 3 dolar gelir düzeyi-
ne yükselebilmesi için, doğal kaynakların 15 katı-
na çıkması gerekir, ki bu mümkün değil!
? Dünya çapında, 10 milyon kişi, yatırım yapıla-
bilir 40 trilyon dolarlık bir nakit parayı elinde tutu-
yor... “Tarih boyunca bizleri yöneten efendilerin gö-
rünürde savundukları en iğrenç ilke, hep bize de-
yip, başkalarına hiçbir şey vermemeleridir.” Bunu
Karl Marks değil, Adam Smith söylüyor! (Ulusla-
rın Zenginliği)
? Ekonomi tüyler ürpertici hızla büyürken, tek-
nolojik çözümler çok güdük... Öyle bir toplumsal ya-
şam kurulmalı ki, doğal kaynaklar, doğanın kendi-
ni yenileme hızından daha az tüketilsin!
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’nin bu cuma ya-
yımlanacak sayısında, sınırsız ekonomi büyüme kar-
şıtı düşüncelerden yola çıkılarak hazırlanmış bir
“düş” kuruluyor: “Dünyada bir dizi krizin tetikleyi-
ci olan büyüme ekonomisine olan bağımlılıktan, di-
yelim ki kurtulduk ve sürdürülebilir bir topluma dö-
nüşüm sürecini başlattık... Peki geçimimizi nasıl sağ-
layacağız? Onca bankacıya ne olacak?”...
“Ütopya”da bilim insanları ve ekonomistler bir-
likte çalışıyor! İki ölçüt dikkate alınıyor: “Gezege-
nimizin doğal kaynakları yeniden üretebileceğinden
hızlı bir biçimde tüketmiyoruz ve atıkları da doğa-
nın onları emebileceğinden hızlı bir biçimde çevreye
salmıyoruz.” Gelir vergisi kaldırılıyor! Yerine, kay-
nakların alındıkları yerde vergilendirilmesi sistemi
getiriliyor, fiyatlar artıyor ve tüketim hızla düşüyor.
Yoksul ve zengin farkını azaltmak için de, gelirle-
re bir üst düzey konuyor ve yeni bir çarpanlar sis-
temi getiriliyor!..
Türkiye’de de biliyoruz ki, bütün piyasa ve düzen
ekonomistlerinin hepsi de “büyüme”ye odaklı. Bü-
yümeyi engelleyecek her şeyin nasıl süpürülüp atıl-
ması gerektiği konusunda, hepsinde, dünyadan alın-
mış bin bir fikir var!
Bugün bizim iktidarın başının, kendisini “en kra-
lından çevreci” olduğunu ilan etmesine bakmayın.
Ekonomik büyümenin önünde çevre, orman, su, boş
arsa, göl, yeşillik, ırmak ne varsa hepsini yok
eden en amansız iktidarla karşı karşıyayız!
Ülkemizde, çevre korumanın çerçöp toplamak ol-
madığı, öncelikle ekonomik sistemi değiştirmek ol-
duğu bilincinin yaygınlaşması gerekmekte...
(*) Herman Daly (Çevresel Ekonomi’nin kurucusu,
Maryland Üniversitesi profesörü ve Dünya Bankası
çevre bölümü uzmanı), Gus Speth (ABD Yüksek Mah-
keme üyesi), Jimmy Carter (Beyaz Saray çevre da-
nışmanı), Susan George (Transnational Institute
Başkanı, küresel sorunların eleştirel analizi uzmanı),
Kate Soper (Londra Metropolitan Üni., felsefeci, ih-
tiyaç ve tüketim teorisi uzmanı, çevre felsefecisi), Tim
Jackson (İngiliz Hükümeti Sürdürülebilir Kalkınma Ko-
misyonu üyesi ve uzman profesör), David Suzuki (Ka-
nadalı ünlü çevreci ve aktivist), Andrew Simms (ye-
ni Ekonomi Vakfı yöneticisi). Şüphesiz ki komünist de-
ğiller, ama kapitalist sistemin bugünkü anlayışla sür-
dürülebilir olmadığı konusunda hepsi ortak düşün-
celerde buluşuyor...
Yaklaşık 3.5 ay sonra Doğu ve
Güneydoğu’da AKP ile zorlu bir
seçim yarışına girecek olan DTP’li-
lerin Kuzey Irak’taki temasları han-
gi amaca hizmet ediyor?.. Mesud ve
Neçirvan Barzani’nin DTP’lilere
söylediklerine bakılırsa PKK’nin hem
elinin güçleneceği hem de Türki-
ye’ye karşı pazarlık gücünü arttıra-
cağı düşünülebilir. Oysa gerçek hiç
de sanıldığı gibi değil!
Genelkurmay verilerine gö-
re 2008 yılı içinde 670 terörist
öldürüldü. Yakalanan ve tes-
lim olanların sayısının 380’e
ulaşması da örgütteki eroz-
yonu yansıtıyor. Bir taraftan
İmralı’da yatan Abdullah Öca-
lan diğer yandan Kandil Da-
ğı’nı üs tutan başta Murat Ka-
rayılan ve Cemil Bayık olmak üze-
re PKK yöneticileri bu yüzden “di-
yalog” çağrısını giderek daha fazla
seslendiriyor. İşte bu dönemde hem
Kuzey Irak’ta hem de Avrupa ülke-
lerinde PKK’nin muhatap alınması-
na yönelik çabalar da artıyor.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk,
Eşbaşkan Emine Ayna, milletvekil-
leri Sabahat Tuncel, Osman Öz-
çelik ve Parti Meclisi üyesi Abdul-
lah Demirbaş’tan oluşan heyetin
Kuzey Irak’a düzenlediği son gezi-
yi de bu kapsamda değerlendirmek
gerekiyor. Heyet salt yerel seçimler
öncesi peşmerge yöneticilerinin
manevi desteğini sağlamayı değil,
aslında PKK konusunda Kürt yö-
netiminin elini taşın altına koyması
konusunda baskı yapmayı da amaç-
lıyordu. Yani DTP’liler, Türkiye’nin,
PKK’nin silah bırakma çağrısına
yanıt vermesi konusunda devreye
girmesini istiyordu! Nitekim görüş-
melerden yansıyanlara bakılırsa
Barzaniler yumuşama sin-
yalleri vermişlerdi! Örneğin
Bölgesel Kürt Yönetimi Baş-
kanı Mesud Barzani, Sela-
haddin kasabasında görüş-
tüğü DTP’lilere, PKK’nin si-
lah bırakmasının diyaloğa
bağlı olduğunu söylemiş,
örgüte karşı silah kullanma-
yacakları mesajını iletmişti.
Heyet, Kürt yönetiminin, Türki-
ye’nin PKK’ye karşı yapacağı bir
operasyona destek verip vermeye-
ceğini merak ediyordu. Barzani
“Kürt eliyle Kürt kanı dökülmeyecek”
diyerek arabulucuk çabalarını arttı-
racağını ima etmişti!
DTP heyetinin görüştüğü bölge-
sel hükümetin başbakanı Neçirvan
Barzani de farklı bir tavır göster-
memişti. Ona göre bölgede, PKK’ye
karşı askeri bir seçenek düşünül-
müyordu! Barzani, PKK’yi Kuzey
Irak’tan çıkarma konusunda bir plan
olmadığını da belirterek heyeti ra-
hatlatmıştı.
Peşmergelerin PKK konusunda
ikiyüzlü tavrını görmek için son iki
günde PÇDK üzerinden yapılanları
anımsatmak bile yeterli gelebilir.
Örneğin peşmergeler, PKK’nin Ku-
zey Irak’taki uzantısı Kürdistan De-
mokratik Çözüm Partisi (PÇDK) yö-
neticileriyle Erbil’de görüşmeleri için
DTP heyetine izin vermişti. Aynı
saatlerde peşmergeler PÇDK’nin
Süleymaniye’deki yöneticilerinden
20’sini gözaltına alarak Türkiye’ye
göz kırpmışlardı!..
Peşmerge yöneticilerinin DTP he-
yetine söyledikleri arasında tek doğ-
ru olan, PKK ile çatışmadıklarıydı!
Çünkü Kürt yönetimi ABD’nin bas-
kısıyla PKK’yi Kuzey Irak’ta enterne
etme konusunda Türkiye ile aylar-
dır görüşmeler yürütüyor. Bu gö-
rüşmelerde örgütün, bölgede der-
nek, vakıf ve parti gibi organlar
üzerinden yayılmasının engellen-
mesi, Kürt medyasında PKK’nin
yıpratılması konusunda psikolojik ya-
yınlar yapılması, yakalanan terö-
ristlerin Türk uzmanlar tarafından
sorgulanması, Kandil çevresine özel
harekât polislerinin yerleştirilmesi ve
teröristlerin lojistiğinin kesilmesi ko-
nusunda mutabık kalındığı da bili-
niyor! Dahası PKK’yi terörist örgüt
ilan etmesi konusunda Kürt parla-
mentosundan bir atak da bekleniyor!
Kürt yönetimi bu beklentileri gerçeğe
dönüştürür mü şimdilik bilinmiyor!
Bilinen tek şey, peşmerge lider-
leri, terör örgütünün hareket alanı-
nı azaltarak PKK konusunda Türki-
ye’nin ağzına bir parmak bal çalıyor!
Kürt yöneticiler, bölgeye sık sık zi-
yarette bulunan DTP’lilere ise, “PKK
ile savaşmayacağız” şeklinde
klişeleşmiş yanıtlar vererek
hem Kuzey Irak hem de se-
çimler öncesi Güneydo-
ğu’daki dengeleri korumayı
amaçlıyor!
PKK ise tüm bu kısırdön-
gü içinde, Kuzey Irak sınırla-
rındaki barınma merkezle-
rinde bildiğini okumaya devam edi-
yor! Örgüt bir yandan Kandil Da-
ğı’nda eğitilen yeni terör gruplarını
kırsala sevk ediyor, diğer yandan da
Kürt hareketinin tüm Ortadoğu’da
etkin olabilmesi için uluslararası
çabalara girişiyor! Örneğin Belçi-
ka’da önceki gün tamamlanan bir
kongrenin sonucu da bu çabaya da-
yanıyor. Hem Bush’un Bağdat ge-
zisi hem de DTP heyetinin Kuzey
Irak’taki temasları sırasında, PKK’nin
de aralarında bulunduğu Kürt ör-
gütlerinin çatı yapılanması olarak bi-
linen Kürdistan Ulusal Kongresi’ne
(KNK) ilginç bir isim başkan seçil-
di. Bu kişi hem İran, hem Irak bağ-
lantıları hem de Soran olması ne-
deniyle dikkat çekti. KNK’nin Bel-
çika’da yapılan 9’uncu genel kurul
toplantısında başkanlığa Kürtçe-
nin Soranice lehçesini konuşan
Tahir Kemalizade getirildi. Kema-
lizade aslında Kürt örgütlerinin “Gü-
ney Kürdistan” diye nitelediği Kuzey
Irak’ta dünyaya geldi. Orada
ona Tahir Taha Alaadin adı
verildi. Ailesi PKK’nin “Doğu
Kürdistan” diye tanımladığı
İran’ın Piranşehir kentine
göç edince adı da Tahir Ke-
malizade oldu. Tahran’da
tarih ve coğrafya okuyan
Kemalizade, bir dönem Hu-
meyni’yi desteklemiş. PKK’nin ya-
yın organlarından ANF’ye göre Ke-
malizade aslında “sosyalist”. Ke-
malizade’nin ailesinin bir dönem sı-
nırların kalkması konusunda çaba
harcamış olması da onu çekim
merkezi yapmış! Yeni KNK başka-
nının da vurguladığı gibi Kürt ha-
reketinde İran’daki yapılanmaların
etkisi önümüzdeki süreçte büyü-
yecek.Bunda salt KNK’ye hem Irak
hem İran’da etkili olan birinin baş-
kan seçilmesi değil, bölgesel yan-
sımalar da katkı sunacak.
Avrasya Stratejik Araştır-
malar Merkezi’nin (ASAM) ku-
rucusu olan Prof. Dr. Ümit
Özdağ’ın 2006’da Kripto Ya-
yınları’ndan çıkardığı “PKK Te-
rörü Neden Bitmedi, Nasıl Bi-
ter” adlı kitabının üçüncü bas-
kısı geçen ay yayımlandı. Da-
ha önce terör örgütü konu-
sunda, “Türkiye’de Düşük Yo-
ğunluklu Çatışma ve PKK” ile
“Türk Ordusunun Kuzey Irak
Operasyonları” adlı kitapları
da yayımlayan Özdağ, son
çalışmasında, PKK gerçeği-
nin ardındaki sosyal, siyasal ve
bölgesel etkileri sorguluyor,
kendi siyasal penceresinden
çözüm önerileri sunuyor.
Kitapta, “Türkiye’de Kürt-
çülüğün dinamikleri” ve “Tür-
kiye’nin etnik dokusu ve yaşa-
nan sorunun temel niteliği”
başlıklı ilginç bölümler de bu-
lunuyor. Kitaptaki en ayrıntılı
bölümü ise, “PKK sorununun
çözümü için alınması gereken
önlemler” oluşturuyor. Bu bö-
lümde bürokrasiden siyasi par-
tilere, belediyelerden üniver-
sitelere kadar kurum ve kuru-
luşların terörün yok edilmesi
konusunda nasıl bir çaba içi-
ne girmeleri gerektiği anlatılıyor.
Prof. Özdağ, kitabının yeni
baskısına yazdığı önsözde,
“AKP’nin iktidara gelmesin-
den sonra Türkiye için mucize
çözüm olarak sunulan AB tam
üyeliği konusunda birçok adım
atılmış ve milli devlete ağır
darbeler indirilmiş olmasına
rağmen terör artmaktadır” sap-
tamasını yapmış. Özdağ,
AKP’nin iktidara geldiği dö-
nemde 757 olan terör olayı sa-
yısının bir yıl sonra 1500’e
ulaştığına da dikkat çekmiş.
Türkiye’nin teröre çözüm adı-
na ortaya koyacağı hiçbir po-
litikanın PKK ve yan örgütleri-
ni tatmin etmeyeceğini öne
süren Özdağ, kitabında “Tür-
kiye tarafından atılacak bütün
diğer adımlar ne kadar iyi niyetli
olsa da, terör örgütü ve arka-
sındaki dış dinamikler tarafın-
dan ancak nihai hedefe, yani
federal devlet ve sonrasında
bölünmeye götüren ara adım-
lar olarak kabul edilecektir”
diyor!
Özdağ’ın kitabı, terörün si-
yasallaşmaya çalıştığı bir dö-
nemde hem PKK hem de çev-
resindeki iç ve dış etkenler
konusunda farklı bir bakış açı-
sı sunuyor.
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Erbil’den Belçika’ya İlginç Gelişmeler!.. Terör Neden Bitmiyor?..
Mesud Barzani Tahir Kemalizade
Emekli Tuğgeneral Küçük, savunmasõnda
“JİTEM ifadesinin iddianamede
kullanõlmasõ maksatlõdõr. TSK’yi yõpratmak
isteyen art niyetli kişilere fõrsat vermiştir” dedi.
Susurluk Komisyonu’na ifade vermek için
çağrõlmasõna karşõn gitmediği iddialarõnõ
yalanlayan Küçük,“Bilgime başvurma
konusunda kimse beni çağõrmadõ” dedi.
Küçük, “Veli Küçük korktu denilmemesi
için hasta olduğumu söylemedim.
Devletin komplo kurabileceğini hiçbir zaman
düşünmemiştim” diye konuştu.
HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn 26. oturumunda sa-
vunmasõnõ yapan emekli Tuğgeneral Veli Kü-
çük, Jandarma Genel Komutanlõğõ’nõn Jİ-
TEM diye bir oluşumunun olmadõğõnõ be-
lirterek “JİTEM ifadesinin iddianamede
kullanması maksatlıdır. TSK’yi yıpratmak
isteyen art niyetli kişilere fırsat vermiştir”
dedi. Hakkõndaki suçlamalarõ reddeden Kü-
çük, Susurluk Komisyonu’na ifade vermek
için çağrõlmasõna karşõn gitmediği iddialarõ-
nõ da yalanlayarak “Susurluk konusunda
bilgime başvurma konusunda kimse beni
çağırmadı” dedi.
Basõnõn kendisi hakkõnda karalama kam-
panyasõ başlattõğõnõ, bunun sonucunda 21
Ocak 2008’de saat 05.00’te evinin basõldõğõnõ
söyleyen Küçük, “Veli Küçük korktu de-
nilmemesi için hasta olduğumu söyleme-
dim. Devletin komplo kurabileceğini hiç-
bir zaman düşünmemiştim” diye konuştu.
“Bu komik ve trajikomik davada” sa-
nõk olmaktan hem memnun hem de üzgün ol-
duğunu dile getiren Küçük, bu dava sayesinde
yõllardõr üzerine sõçratõlan çamurlarõ temiz-
leme fõrsatõnõn doğduğunu ifade etti. Türk mil-
letinin bu dava nedeniyle, yargõ dur demediği
sürece, yõkõcõ ve bölücü unsurlarõn cüretle-
rini ne safhaya vardõrabileceklerini gördüğünü
kaydeden Küçük, “Memnunum, çünkü, asil
Türk gençliği, memleketini ve milletini sev-
mekten başka bir suçu olmayan, tamamen
masum insanların, nasıl suçlu ve adeta bir
darbeci, katil, cani, kaçakçı, şantajcı ve te-
rörist gibi kamuoyuna yansıtılmakta ol-
duğunu kavrıyorlar” diye konuştu. Küçük,
asõlsõz gerekçelerle sanõk olmaktan son de-
rece üzgün olduğunu da dile getirdi.
Sanal Veli Küçük yaratıldı
Medyatik olmaktan sürekli uzak durduğunu
ve sustuğunu söyleyen Küçük, “Ben sus-
tukça, bunu fırsat bilenler, esasen faili yı-
kıcı şer güçleri olan olaylar benim üzeri-
me yıkılmaya başladılar” dedi. İllegal ve sa-
nal bir Veli Küçük’ün yaratõldõğõnõ söyleyen
Küçük, yaratõlan Veli Küçük üzerinden güç
ve maddi çõkar elde etmek isteyenlerin ol-
duğunu belirtti. Hakkõndaki iddialarõn, asõl-
sõzlõğõ aşikâr isnatlarla insanlarõn suçlanõyor
olmasõnõn ağlanabilecek nitelikte olduğunu
söyleyen Küçük, “Yılladır bir kısım med-
yanın desteği ile hakkımda ileri sürülen in-
saftan, izandan, vicdandan ve Allah kor-
kusundan yoksun ithamlar karşısında,
aile terbiyesi, askeri terbiye ve devlet ter-
biyesi gereği, yine ‘devletin temel kurum-
larõnõn sinsi bir polemik içine çekilmemesi
adõna’ sessiz kaldım” diye konuştu.
Vecdi Çapan’õn mağazasõnda üç yõl ça-
lõştõktan sonra 2004 yõlõnda özel güvenlik şir-
keti kurduğunu söyleyen Küçük, Türk Dün-
yasõ Araştõrmalarõ Vakfõ’nõn etkinliklerinde
ve Kaymakam Kemal Bey ve Doğu soru-
nuna ilişkin konuşmalar yaptõğõnõ anlattõ.
Kürtlerin Türklerin kardeş olduğunu,
PKK’nin ne olduğunu, Türkiye’de Kürt so-
rununun olmadõğõnõ, Doğu sorununun Kürt
değil Ermeni sorunu olduğunu köy köy ge-
zerek anlattõğõnõ belirten Küçük, “Bunlar ba-
zılarının hoşuna gitmedi. Bütün bunlar bi-
riken suçlarım oldu. Kaymakam Kemal
Bey’i anlatmam birilerinin zülfiyarına
dokundu” dedi.
Güvenlik şirketinde Erol Çakır ile otu-
rurken bir kadõn gazetecinin kendisine is-
tihbaratçõlõk yapõp yapmadõğõnõ sorduğunu
söyleyen Küçük, “Ben de ‘Devlet yap dedi
yaptõm’ dedim. Başka bir şey demedim. Er-
tesi gün manşet oldu” dedi.
Kocaeli bölgesinde faili meçhul cinayetlerin
olduğunun sürekli gündeme getirildiğini
söyleyen Küçük, “Benim bölgemde faili
meçhul olmaz. Her şeyi çıkarırım ortaya.
Faili meçhul bir yana benim bölgemde
PKK bile faaliyet gösterememiştir” diye
konuştu. Ajandasõnda turşu nasõl yapõlõr di-
ye aldõğõ notlarõn bile bomba tarifi olarak lan-
se edildiğini söyleyen Küçük, “Bir yazarı-
mız diyor ki: ‘Ziverbey’de sorgulanõrken, gö-
zümü açtõlar. Bir de baktõm karşõmda Veli
Küçük.’ Ben o tarihde Şırnak’ta görevde-
yim. Ne yol, ne elektrik, ne telefon var.
Ama ben Ziverbey’de sorgu yapıyor mu-
şum. İlhan Selçuk benim suç ortağım şim-
di. O da oradaydı. Onu da ben mi sorgu-
ladım?” dedi.
Sakık’ın kitabına bakın
PKK ile mücadelesinin örgüt üyesi Şem-
din Sakık’õn kitabõnda bile anlatõldõğõnõ
söyleyen Küçük, Ağrõ’da Tendürek bölge-
sinde görev yaptõğõ dönemde, Fikri Kara-
dağ’õn kendisine destek amaçlõ Elazõğ Jan-
darma Alay Komutanlõğõ’ndan takviye kuv-
vet olarak geldiğini söyledi. “O da şu anda
cezasını çekiyor” diyen Küçük, “İddialar id-
dianameye saçmalık olsun diye mi ko-
nulmuş anlayamadım ama 11 aydır tu-
tukluyum. Yurtdışında örgüt toplantısı id-
diası tamamen gerçekdışı ” dedi.
JİTEM diye bir birim yok
Jandarma Genel Komutanlõğõ’nõn JİTEM
diye bir oluşumunun hiçbir zaman olmadõ-
ğõnõ belirten Küçük, “Ben Jandarma Genel
Komutanlığı’na bağlı İstihbarat Gruplar
Komutanı olarak görev yaptım. JİTEM
ifadesinin iddianamede kullanılması mak-
satlıdır. TSK’yi yıpratmak isteyen art
niyetli kişilere fırsat vermiştir. JİTEM ya-
lan haberleri TSK’ye yapılan bir saldırı-
dır” dedi. Küçük, İstihbarat Grup Komu-
tanlõğõ’nõn hiçbir gayriyasal işleminin ol-
madõğõnõ söyledi.
Susurluk kazasõ meydana geldiğinde Sa-
mi Hoştan’õn kendisini aradõğõnõ söyleyen
Küçük, “Sedat Bucak ve Hüseyin Kocadağ
olması nedeniyle bana telefon etmiş. İki-
si de yakın arkadaşımdı. Bucak aşireti dev-
letten hiçbir beklentisi olmadan PKK ile
mücadele etti. Kocadağ’ın Güneydoğu
dağlarında ayağını basmadığı yer yok. Ya-
kın dostlarım olmaları nedeniyle bana te-
lefon edildi” diye konuştu.
Küçük, şöyle kdevam etti:
“Cenazeyi kaçırmak amacıyla adam
gönderdiğim yönünde basında haberler
çıktı. İddia makamı da basının etkisinde
kalmış. Böyle bir olayda cenaze verilme-
yeceğini en iyi bilen kişiyim.”
‘Güney bana
istihbari
bilgi verdi’
Küçük, Tuncay Güney’in 2001’de yönlendir-
me ile sorgulandõğõnõ, mülakatõnõn önceden ha-
zõrlanan senaryonun sahneye konulmasõ olduğu-
nu söyleyerek “Tuncay Güney yaşça benden bü-
yük bir albay ile bana geldi. Akşam gazetesin-
de çalıştığını söyledi. Giresun’da çalıştığım
dönemde de zaman zaman yanıma geldi. Bana
istihbari bilgiler getiriyordu. Doğrulukları
tartışılır bilgilerdi. Benimle ilişkisini sürdürmek
için bilgi getiriyordu” diye konuştu. Güney’in
mülakat kaseti incelendiğinde yönlendirildiğinin
anlaşõlacağõnõ kaydeden Küçük, “Güney evim,
arabam olmadığını biliyordu. Bana bir gün rah-
metli USİAD Başkanı Kemal Bey’le Honda
marka cip getirdi. Kızdım. O olaydan sonra ya-
nıma gelemedi. Ben o cipi alsaydım, operasyon
daha önce başlayabilirmiş” dedi.
Davadaki 86 sanõğõn sadece 14’ünü tanõdõğõnõ, Sa-
mi Hoştan’õ Edirne alay komutanõ iken işadamõ ar-
kadaşõnõn tanõştõrdõğõnõ söyleyen Küçük, “Yurt-
dışında iş yaptığı için oradaki terör örgütleri hak-
kında istihbari bilgi alabileceğimi düşündüm. Ai-
lesi ve çocukları ile bu soruşturmadan sonra ta-
nıştım. Şimdi ailecek görüşüyoruz, pişman de-
ğilim. Ali Yasak’la 7-8 yıl önce evimin önünde-
ki bir lokantada tanıştım. Sedat Peker’in baba-
sı arkadaşım. Küçüklüğünü bilirim” dedi.
Danõştay saldõrõsõnõn faili Alparslan Arslan’õn
yakalanmasõndan sonra Muzaffer Tekin’in kendi-
siyle çekilen fotoğrafõnõn yayõna konduğunu söy-
leyen Küçük, “Böyle bir olay olacağı önceden bi-
liniyor muydu? Bu fotoğraf sürpriz için bekle-
tiliyordu? Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin’’n
adını vermediyse kim verdi” diye konuştu. Al-
parslan Arslan’õ ve Danõştay olayõndaki diğer sa-
nõklarõ tanõmadõğõnõ belirten Küçük, “Suçlamala-
rı şiddetle reddediyorum” dedi.
Tuncay Güney’in de adõnõ kullanarak dolandõrõ-
cõlõk yaptõğõnõ söyleyen Küçük, adõnõn kullanõldõ-
ğõ birçok olayla ilgili yasal işlem başlatmasõna kar-
şõn bunlara iddianamede yer verilmediğini söyle-
di. Küçük, hakkõndaki tanõk ve gizlik tanõklarõn ce-
zaevinde tutuklu bulunan ve tanõk korumadan
faydalanmak isteyen kişiler olduğunu belirterek sav-
cõlarõn aleyhine tanõklõk yapmalarõ için bu dava-
nõn sanõklarõ Vatan Bölükbaşı, Erol Ölmez, Se-
dat Peker ile Alaattin Çakıcı’ya teklif götürdü-
ğünü ileri sürdü. Emekli Albay Erdal Sarızeybek’in
bizzat savcõ tarafõndan telefonla aranarak İstanbul’a
çağrõldõğõnõ kaydeden Küçük, bazõ kişilere de
aleyhine ifade verilmesi karşõlõğõnda Avrupa ge-
zisinin teklifinin sunulduğunu iddia etti.
Küçük iddianameyle ikinci Şemdinli’nin yara-
tõlmak istendiğini savunarak hakkõndaki iddialarõn
tümünü reddettiğini söyledi. Savcõlarõ ispata davet
ettiğini, aksi takdirde yasal işlem başlatacağõnõ söy-
leyen Küçük, “Bu saçmalıkları görünce bu id-
dianameyi okuldan yeni mezun F Tipi polis yaz-
dı fikrine kapılıyorum. Cumhuriyet savcısı bu
saçmalıkları yazmış olamaz” dedi.
Trabzon’da el bombaları ve silah-
ların ele geçirildiği operasyonda
gözaltına alınan 4 kişi, adliyeye sevk
edildi. Trabzon Merkez ve Yomra ilçesinde, 12 Aralık’ta düzenlenen, 9 adet el
bombası, 1 adet Kalaşnikof tüfek ve 1 adet tabancanın ele geçirildiği operasyonda
gözaltına alınan Bayram K. (31), Hasan A. (32), İbrahim H. (43) ve Ferhat G.
(52), Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorgularının tamamlanmasının
ardından Adli Tıp Kurumu Tabipliği’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Bura-
dan Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen zanlılar işlemlerinin tamam-
lanmasının ardından Trabzon Adliyesi’ne sevk edildi. Emniyet yetkilileri, so-
ruşturma kapsamında 2 kişinin arandığını belirtti. (Fotoğraf: AA)
Adliyeyegönderildiler
Ergenekon davasõnda savunmasõnõ yapan Veli Küçük, JİTEM diye bir oluşumun olmadõğõnõ belirtti
‘Devletkomplokurdu’
obursali@cumhuriyet.com.tr