24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2008 SALI 6 HABERLER SALI ORHAN BURSALI Kapitalist ‘Komünistler’ (2) Kim bunlar, diye bitirmiştik Pazar yazısını, bugünkü büyüme ekonomisinin hem dünya hem de insan- lık için çıkmaz olduğunu anlatan ve yeni piyasa, ça- lışma ve tüketim modeli sunan kapitalist “komü- nistler”in. (*) Diyorlar ki: ? Dünyamız, Kuzey Amerikalılar gibi tüketen in- sanlardan, en çok 200 milyon kişiyi besleyebilir kap- asiteye sahip! (Sadece Kuzey Amerikalıları 330 mil- yon. Yani dünyanın kaldırabileceği “yük”ten fazla. 6 milyar insanı daha üzerine bindirin!) ? Günümüz ekonomisi özünde doymak bilmez, acımasız bir sistem. Salt para kazanmak yerine, in- sani değerlerin ağır bastığı hedefleri topluma aşı- lamak, böyle güçlü bir siyasal amaçta birleşmek ge- rek. Günümüz kapitalizmi yerine, üçüncü bir se- çeneği geliştirmeli. ? Piyasa kapitalizmi karşısında, çevreci değerlerin hiçbir şansı yok! ABD ekonomisi uzun yıllar yüzde 3 gibi büyüdü. Ama karşılığında topluma daha iyi hizmet verilmesi, hayat ve sağlık koşullarının iyi- leştirilmesi konusunda tek adım atılmadı. ? Yoksulluktan kurtulmanın tek yolu büyüme de- ğil! En yoksul kesimin günde 3 dolar gelir düzeyi- ne yükselebilmesi için, doğal kaynakların 15 katı- na çıkması gerekir, ki bu mümkün değil! ? Dünya çapında, 10 milyon kişi, yatırım yapıla- bilir 40 trilyon dolarlık bir nakit parayı elinde tutu- yor... “Tarih boyunca bizleri yöneten efendilerin gö- rünürde savundukları en iğrenç ilke, hep bize de- yip, başkalarına hiçbir şey vermemeleridir.” Bunu Karl Marks değil, Adam Smith söylüyor! (Ulusla- rın Zenginliği) ? Ekonomi tüyler ürpertici hızla büyürken, tek- nolojik çözümler çok güdük... Öyle bir toplumsal ya- şam kurulmalı ki, doğal kaynaklar, doğanın kendi- ni yenileme hızından daha az tüketilsin! Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’nin bu cuma ya- yımlanacak sayısında, sınırsız ekonomi büyüme kar- şıtı düşüncelerden yola çıkılarak hazırlanmış bir “düş” kuruluyor: “Dünyada bir dizi krizin tetikleyi- ci olan büyüme ekonomisine olan bağımlılıktan, di- yelim ki kurtulduk ve sürdürülebilir bir topluma dö- nüşüm sürecini başlattık... Peki geçimimizi nasıl sağ- layacağız? Onca bankacıya ne olacak?”... “Ütopya”da bilim insanları ve ekonomistler bir- likte çalışıyor! İki ölçüt dikkate alınıyor: “Gezege- nimizin doğal kaynakları yeniden üretebileceğinden hızlı bir biçimde tüketmiyoruz ve atıkları da doğa- nın onları emebileceğinden hızlı bir biçimde çevreye salmıyoruz.” Gelir vergisi kaldırılıyor! Yerine, kay- nakların alındıkları yerde vergilendirilmesi sistemi getiriliyor, fiyatlar artıyor ve tüketim hızla düşüyor. Yoksul ve zengin farkını azaltmak için de, gelirle- re bir üst düzey konuyor ve yeni bir çarpanlar sis- temi getiriliyor!.. Türkiye’de de biliyoruz ki, bütün piyasa ve düzen ekonomistlerinin hepsi de “büyüme”ye odaklı. Bü- yümeyi engelleyecek her şeyin nasıl süpürülüp atıl- ması gerektiği konusunda, hepsinde, dünyadan alın- mış bin bir fikir var! Bugün bizim iktidarın başının, kendisini “en kra- lından çevreci” olduğunu ilan etmesine bakmayın. Ekonomik büyümenin önünde çevre, orman, su, boş arsa, göl, yeşillik, ırmak ne varsa hepsini yok eden en amansız iktidarla karşı karşıyayız! Ülkemizde, çevre korumanın çerçöp toplamak ol- madığı, öncelikle ekonomik sistemi değiştirmek ol- duğu bilincinin yaygınlaşması gerekmekte... (*) Herman Daly (Çevresel Ekonomi’nin kurucusu, Maryland Üniversitesi profesörü ve Dünya Bankası çevre bölümü uzmanı), Gus Speth (ABD Yüksek Mah- keme üyesi), Jimmy Carter (Beyaz Saray çevre da- nışmanı), Susan George (Transnational Institute Başkanı, küresel sorunların eleştirel analizi uzmanı), Kate Soper (Londra Metropolitan Üni., felsefeci, ih- tiyaç ve tüketim teorisi uzmanı, çevre felsefecisi), Tim Jackson (İngiliz Hükümeti Sürdürülebilir Kalkınma Ko- misyonu üyesi ve uzman profesör), David Suzuki (Ka- nadalı ünlü çevreci ve aktivist), Andrew Simms (ye- ni Ekonomi Vakfı yöneticisi). Şüphesiz ki komünist de- ğiller, ama kapitalist sistemin bugünkü anlayışla sür- dürülebilir olmadığı konusunda hepsi ortak düşün- celerde buluşuyor... Yaklaşık 3.5 ay sonra Doğu ve Güneydoğu’da AKP ile zorlu bir seçim yarışına girecek olan DTP’li- lerin Kuzey Irak’taki temasları han- gi amaca hizmet ediyor?.. Mesud ve Neçirvan Barzani’nin DTP’lilere söylediklerine bakılırsa PKK’nin hem elinin güçleneceği hem de Türki- ye’ye karşı pazarlık gücünü arttıra- cağı düşünülebilir. Oysa gerçek hiç de sanıldığı gibi değil! Genelkurmay verilerine gö- re 2008 yılı içinde 670 terörist öldürüldü. Yakalanan ve tes- lim olanların sayısının 380’e ulaşması da örgütteki eroz- yonu yansıtıyor. Bir taraftan İmralı’da yatan Abdullah Öca- lan diğer yandan Kandil Da- ğı’nı üs tutan başta Murat Ka- rayılan ve Cemil Bayık olmak üze- re PKK yöneticileri bu yüzden “di- yalog” çağrısını giderek daha fazla seslendiriyor. İşte bu dönemde hem Kuzey Irak’ta hem de Avrupa ülke- lerinde PKK’nin muhatap alınması- na yönelik çabalar da artıyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Eşbaşkan Emine Ayna, milletvekil- leri Sabahat Tuncel, Osman Öz- çelik ve Parti Meclisi üyesi Abdul- lah Demirbaş’tan oluşan heyetin Kuzey Irak’a düzenlediği son gezi- yi de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Heyet salt yerel seçimler öncesi peşmerge yöneticilerinin manevi desteğini sağlamayı değil, aslında PKK konusunda Kürt yö- netiminin elini taşın altına koyması konusunda baskı yapmayı da amaç- lıyordu. Yani DTP’liler, Türkiye’nin, PKK’nin silah bırakma çağrısına yanıt vermesi konusunda devreye girmesini istiyordu! Nitekim görüş- melerden yansıyanlara bakılırsa Barzaniler yumuşama sin- yalleri vermişlerdi! Örneğin Bölgesel Kürt Yönetimi Baş- kanı Mesud Barzani, Sela- haddin kasabasında görüş- tüğü DTP’lilere, PKK’nin si- lah bırakmasının diyaloğa bağlı olduğunu söylemiş, örgüte karşı silah kullanma- yacakları mesajını iletmişti. Heyet, Kürt yönetiminin, Türki- ye’nin PKK’ye karşı yapacağı bir operasyona destek verip vermeye- ceğini merak ediyordu. Barzani “Kürt eliyle Kürt kanı dökülmeyecek” diyerek arabulucuk çabalarını arttı- racağını ima etmişti! DTP heyetinin görüştüğü bölge- sel hükümetin başbakanı Neçirvan Barzani de farklı bir tavır göster- memişti. Ona göre bölgede, PKK’ye karşı askeri bir seçenek düşünül- müyordu! Barzani, PKK’yi Kuzey Irak’tan çıkarma konusunda bir plan olmadığını da belirterek heyeti ra- hatlatmıştı. Peşmergelerin PKK konusunda ikiyüzlü tavrını görmek için son iki günde PÇDK üzerinden yapılanları anımsatmak bile yeterli gelebilir. Örneğin peşmergeler, PKK’nin Ku- zey Irak’taki uzantısı Kürdistan De- mokratik Çözüm Partisi (PÇDK) yö- neticileriyle Erbil’de görüşmeleri için DTP heyetine izin vermişti. Aynı saatlerde peşmergeler PÇDK’nin Süleymaniye’deki yöneticilerinden 20’sini gözaltına alarak Türkiye’ye göz kırpmışlardı!.. Peşmerge yöneticilerinin DTP he- yetine söyledikleri arasında tek doğ- ru olan, PKK ile çatışmadıklarıydı! Çünkü Kürt yönetimi ABD’nin bas- kısıyla PKK’yi Kuzey Irak’ta enterne etme konusunda Türkiye ile aylar- dır görüşmeler yürütüyor. Bu gö- rüşmelerde örgütün, bölgede der- nek, vakıf ve parti gibi organlar üzerinden yayılmasının engellen- mesi, Kürt medyasında PKK’nin yıpratılması konusunda psikolojik ya- yınlar yapılması, yakalanan terö- ristlerin Türk uzmanlar tarafından sorgulanması, Kandil çevresine özel harekât polislerinin yerleştirilmesi ve teröristlerin lojistiğinin kesilmesi ko- nusunda mutabık kalındığı da bili- niyor! Dahası PKK’yi terörist örgüt ilan etmesi konusunda Kürt parla- mentosundan bir atak da bekleniyor! Kürt yönetimi bu beklentileri gerçeğe dönüştürür mü şimdilik bilinmiyor! Bilinen tek şey, peşmerge lider- leri, terör örgütünün hareket alanı- nı azaltarak PKK konusunda Türki- ye’nin ağzına bir parmak bal çalıyor! Kürt yöneticiler, bölgeye sık sık zi- yarette bulunan DTP’lilere ise, “PKK ile savaşmayacağız” şeklinde klişeleşmiş yanıtlar vererek hem Kuzey Irak hem de se- çimler öncesi Güneydo- ğu’daki dengeleri korumayı amaçlıyor! PKK ise tüm bu kısırdön- gü içinde, Kuzey Irak sınırla- rındaki barınma merkezle- rinde bildiğini okumaya devam edi- yor! Örgüt bir yandan Kandil Da- ğı’nda eğitilen yeni terör gruplarını kırsala sevk ediyor, diğer yandan da Kürt hareketinin tüm Ortadoğu’da etkin olabilmesi için uluslararası çabalara girişiyor! Örneğin Belçi- ka’da önceki gün tamamlanan bir kongrenin sonucu da bu çabaya da- yanıyor. Hem Bush’un Bağdat ge- zisi hem de DTP heyetinin Kuzey Irak’taki temasları sırasında, PKK’nin de aralarında bulunduğu Kürt ör- gütlerinin çatı yapılanması olarak bi- linen Kürdistan Ulusal Kongresi’ne (KNK) ilginç bir isim başkan seçil- di. Bu kişi hem İran, hem Irak bağ- lantıları hem de Soran olması ne- deniyle dikkat çekti. KNK’nin Bel- çika’da yapılan 9’uncu genel kurul toplantısında başkanlığa Kürtçe- nin Soranice lehçesini konuşan Tahir Kemalizade getirildi. Kema- lizade aslında Kürt örgütlerinin “Gü- ney Kürdistan” diye nitelediği Kuzey Irak’ta dünyaya geldi. Orada ona Tahir Taha Alaadin adı verildi. Ailesi PKK’nin “Doğu Kürdistan” diye tanımladığı İran’ın Piranşehir kentine göç edince adı da Tahir Ke- malizade oldu. Tahran’da tarih ve coğrafya okuyan Kemalizade, bir dönem Hu- meyni’yi desteklemiş. PKK’nin ya- yın organlarından ANF’ye göre Ke- malizade aslında “sosyalist”. Ke- malizade’nin ailesinin bir dönem sı- nırların kalkması konusunda çaba harcamış olması da onu çekim merkezi yapmış! Yeni KNK başka- nının da vurguladığı gibi Kürt ha- reketinde İran’daki yapılanmaların etkisi önümüzdeki süreçte büyü- yecek.Bunda salt KNK’ye hem Irak hem İran’da etkili olan birinin baş- kan seçilmesi değil, bölgesel yan- sımalar da katkı sunacak. Avrasya Stratejik Araştır- malar Merkezi’nin (ASAM) ku- rucusu olan Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın 2006’da Kripto Ya- yınları’ndan çıkardığı “PKK Te- rörü Neden Bitmedi, Nasıl Bi- ter” adlı kitabının üçüncü bas- kısı geçen ay yayımlandı. Da- ha önce terör örgütü konu- sunda, “Türkiye’de Düşük Yo- ğunluklu Çatışma ve PKK” ile “Türk Ordusunun Kuzey Irak Operasyonları” adlı kitapları da yayımlayan Özdağ, son çalışmasında, PKK gerçeği- nin ardındaki sosyal, siyasal ve bölgesel etkileri sorguluyor, kendi siyasal penceresinden çözüm önerileri sunuyor. Kitapta, “Türkiye’de Kürt- çülüğün dinamikleri” ve “Tür- kiye’nin etnik dokusu ve yaşa- nan sorunun temel niteliği” başlıklı ilginç bölümler de bu- lunuyor. Kitaptaki en ayrıntılı bölümü ise, “PKK sorununun çözümü için alınması gereken önlemler” oluşturuyor. Bu bö- lümde bürokrasiden siyasi par- tilere, belediyelerden üniver- sitelere kadar kurum ve kuru- luşların terörün yok edilmesi konusunda nasıl bir çaba içi- ne girmeleri gerektiği anlatılıyor. Prof. Özdağ, kitabının yeni baskısına yazdığı önsözde, “AKP’nin iktidara gelmesin- den sonra Türkiye için mucize çözüm olarak sunulan AB tam üyeliği konusunda birçok adım atılmış ve milli devlete ağır darbeler indirilmiş olmasına rağmen terör artmaktadır” sap- tamasını yapmış. Özdağ, AKP’nin iktidara geldiği dö- nemde 757 olan terör olayı sa- yısının bir yıl sonra 1500’e ulaştığına da dikkat çekmiş. Türkiye’nin teröre çözüm adı- na ortaya koyacağı hiçbir po- litikanın PKK ve yan örgütleri- ni tatmin etmeyeceğini öne süren Özdağ, kitabında “Tür- kiye tarafından atılacak bütün diğer adımlar ne kadar iyi niyetli olsa da, terör örgütü ve arka- sındaki dış dinamikler tarafın- dan ancak nihai hedefe, yani federal devlet ve sonrasında bölünmeye götüren ara adım- lar olarak kabul edilecektir” diyor! Özdağ’ın kitabı, terörün si- yasallaşmaya çalıştığı bir dö- nemde hem PKK hem de çev- resindeki iç ve dış etkenler konusunda farklı bir bakış açı- sı sunuyor. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Erbil’den Belçika’ya İlginç Gelişmeler!.. Terör Neden Bitmiyor?.. Mesud Barzani Tahir Kemalizade Emekli Tuğgeneral Küçük, savunmasõnda “JİTEM ifadesinin iddianamede kullanõlmasõ maksatlõdõr. TSK’yi yõpratmak isteyen art niyetli kişilere fõrsat vermiştir” dedi.  Susurluk Komisyonu’na ifade vermek için çağrõlmasõna karşõn gitmediği iddialarõnõ yalanlayan Küçük,“Bilgime başvurma konusunda kimse beni çağõrmadõ” dedi.  Küçük, “Veli Küçük korktu denilmemesi için hasta olduğumu söylemedim. Devletin komplo kurabileceğini hiçbir zaman düşünmemiştim” diye konuştu.  HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 26. oturumunda sa- vunmasõnõ yapan emekli Tuğgeneral Veli Kü- çük, Jandarma Genel Komutanlõğõ’nõn Jİ- TEM diye bir oluşumunun olmadõğõnõ be- lirterek “JİTEM ifadesinin iddianamede kullanması maksatlıdır. TSK’yi yıpratmak isteyen art niyetli kişilere fırsat vermiştir” dedi. Hakkõndaki suçlamalarõ reddeden Kü- çük, Susurluk Komisyonu’na ifade vermek için çağrõlmasõna karşõn gitmediği iddialarõ- nõ da yalanlayarak “Susurluk konusunda bilgime başvurma konusunda kimse beni çağırmadı” dedi. Basõnõn kendisi hakkõnda karalama kam- panyasõ başlattõğõnõ, bunun sonucunda 21 Ocak 2008’de saat 05.00’te evinin basõldõğõnõ söyleyen Küçük, “Veli Küçük korktu de- nilmemesi için hasta olduğumu söyleme- dim. Devletin komplo kurabileceğini hiç- bir zaman düşünmemiştim” diye konuştu. “Bu komik ve trajikomik davada” sa- nõk olmaktan hem memnun hem de üzgün ol- duğunu dile getiren Küçük, bu dava sayesinde yõllardõr üzerine sõçratõlan çamurlarõ temiz- leme fõrsatõnõn doğduğunu ifade etti. Türk mil- letinin bu dava nedeniyle, yargõ dur demediği sürece, yõkõcõ ve bölücü unsurlarõn cüretle- rini ne safhaya vardõrabileceklerini gördüğünü kaydeden Küçük, “Memnunum, çünkü, asil Türk gençliği, memleketini ve milletini sev- mekten başka bir suçu olmayan, tamamen masum insanların, nasıl suçlu ve adeta bir darbeci, katil, cani, kaçakçı, şantajcı ve te- rörist gibi kamuoyuna yansıtılmakta ol- duğunu kavrıyorlar” diye konuştu. Küçük, asõlsõz gerekçelerle sanõk olmaktan son de- rece üzgün olduğunu da dile getirdi. Sanal Veli Küçük yaratıldı Medyatik olmaktan sürekli uzak durduğunu ve sustuğunu söyleyen Küçük, “Ben sus- tukça, bunu fırsat bilenler, esasen faili yı- kıcı şer güçleri olan olaylar benim üzeri- me yıkılmaya başladılar” dedi. İllegal ve sa- nal bir Veli Küçük’ün yaratõldõğõnõ söyleyen Küçük, yaratõlan Veli Küçük üzerinden güç ve maddi çõkar elde etmek isteyenlerin ol- duğunu belirtti. Hakkõndaki iddialarõn, asõl- sõzlõğõ aşikâr isnatlarla insanlarõn suçlanõyor olmasõnõn ağlanabilecek nitelikte olduğunu söyleyen Küçük, “Yılladır bir kısım med- yanın desteği ile hakkımda ileri sürülen in- saftan, izandan, vicdandan ve Allah kor- kusundan yoksun ithamlar karşısında, aile terbiyesi, askeri terbiye ve devlet ter- biyesi gereği, yine ‘devletin temel kurum- larõnõn sinsi bir polemik içine çekilmemesi adõna’ sessiz kaldım” diye konuştu. Vecdi Çapan’õn mağazasõnda üç yõl ça- lõştõktan sonra 2004 yõlõnda özel güvenlik şir- keti kurduğunu söyleyen Küçük, Türk Dün- yasõ Araştõrmalarõ Vakfõ’nõn etkinliklerinde ve Kaymakam Kemal Bey ve Doğu soru- nuna ilişkin konuşmalar yaptõğõnõ anlattõ. Kürtlerin Türklerin kardeş olduğunu, PKK’nin ne olduğunu, Türkiye’de Kürt so- rununun olmadõğõnõ, Doğu sorununun Kürt değil Ermeni sorunu olduğunu köy köy ge- zerek anlattõğõnõ belirten Küçük, “Bunlar ba- zılarının hoşuna gitmedi. Bütün bunlar bi- riken suçlarım oldu. Kaymakam Kemal Bey’i anlatmam birilerinin zülfiyarına dokundu” dedi. Güvenlik şirketinde Erol Çakır ile otu- rurken bir kadõn gazetecinin kendisine is- tihbaratçõlõk yapõp yapmadõğõnõ sorduğunu söyleyen Küçük, “Ben de ‘Devlet yap dedi yaptõm’ dedim. Başka bir şey demedim. Er- tesi gün manşet oldu” dedi. Kocaeli bölgesinde faili meçhul cinayetlerin olduğunun sürekli gündeme getirildiğini söyleyen Küçük, “Benim bölgemde faili meçhul olmaz. Her şeyi çıkarırım ortaya. Faili meçhul bir yana benim bölgemde PKK bile faaliyet gösterememiştir” diye konuştu. Ajandasõnda turşu nasõl yapõlõr di- ye aldõğõ notlarõn bile bomba tarifi olarak lan- se edildiğini söyleyen Küçük, “Bir yazarı- mız diyor ki: ‘Ziverbey’de sorgulanõrken, gö- zümü açtõlar. Bir de baktõm karşõmda Veli Küçük.’ Ben o tarihde Şırnak’ta görevde- yim. Ne yol, ne elektrik, ne telefon var. Ama ben Ziverbey’de sorgu yapıyor mu- şum. İlhan Selçuk benim suç ortağım şim- di. O da oradaydı. Onu da ben mi sorgu- ladım?” dedi. Sakık’ın kitabına bakın PKK ile mücadelesinin örgüt üyesi Şem- din Sakık’õn kitabõnda bile anlatõldõğõnõ söyleyen Küçük, Ağrõ’da Tendürek bölge- sinde görev yaptõğõ dönemde, Fikri Kara- dağ’õn kendisine destek amaçlõ Elazõğ Jan- darma Alay Komutanlõğõ’ndan takviye kuv- vet olarak geldiğini söyledi. “O da şu anda cezasını çekiyor” diyen Küçük, “İddialar id- dianameye saçmalık olsun diye mi ko- nulmuş anlayamadım ama 11 aydır tu- tukluyum. Yurtdışında örgüt toplantısı id- diası tamamen gerçekdışı ” dedi. JİTEM diye bir birim yok Jandarma Genel Komutanlõğõ’nõn JİTEM diye bir oluşumunun hiçbir zaman olmadõ- ğõnõ belirten Küçük, “Ben Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı İstihbarat Gruplar Komutanı olarak görev yaptım. JİTEM ifadesinin iddianamede kullanılması mak- satlıdır. TSK’yi yıpratmak isteyen art niyetli kişilere fırsat vermiştir. JİTEM ya- lan haberleri TSK’ye yapılan bir saldırı- dır” dedi. Küçük, İstihbarat Grup Komu- tanlõğõ’nõn hiçbir gayriyasal işleminin ol- madõğõnõ söyledi. Susurluk kazasõ meydana geldiğinde Sa- mi Hoştan’õn kendisini aradõğõnõ söyleyen Küçük, “Sedat Bucak ve Hüseyin Kocadağ olması nedeniyle bana telefon etmiş. İki- si de yakın arkadaşımdı. Bucak aşireti dev- letten hiçbir beklentisi olmadan PKK ile mücadele etti. Kocadağ’ın Güneydoğu dağlarında ayağını basmadığı yer yok. Ya- kın dostlarım olmaları nedeniyle bana te- lefon edildi” diye konuştu. Küçük, şöyle kdevam etti: “Cenazeyi kaçırmak amacıyla adam gönderdiğim yönünde basında haberler çıktı. İddia makamı da basının etkisinde kalmış. Böyle bir olayda cenaze verilme- yeceğini en iyi bilen kişiyim.” ‘Güney bana istihbari bilgi verdi’ Küçük, Tuncay Güney’in 2001’de yönlendir- me ile sorgulandõğõnõ, mülakatõnõn önceden ha- zõrlanan senaryonun sahneye konulmasõ olduğu- nu söyleyerek “Tuncay Güney yaşça benden bü- yük bir albay ile bana geldi. Akşam gazetesin- de çalıştığını söyledi. Giresun’da çalıştığım dönemde de zaman zaman yanıma geldi. Bana istihbari bilgiler getiriyordu. Doğrulukları tartışılır bilgilerdi. Benimle ilişkisini sürdürmek için bilgi getiriyordu” diye konuştu. Güney’in mülakat kaseti incelendiğinde yönlendirildiğinin anlaşõlacağõnõ kaydeden Küçük, “Güney evim, arabam olmadığını biliyordu. Bana bir gün rah- metli USİAD Başkanı Kemal Bey’le Honda marka cip getirdi. Kızdım. O olaydan sonra ya- nıma gelemedi. Ben o cipi alsaydım, operasyon daha önce başlayabilirmiş” dedi. Davadaki 86 sanõğõn sadece 14’ünü tanõdõğõnõ, Sa- mi Hoştan’õ Edirne alay komutanõ iken işadamõ ar- kadaşõnõn tanõştõrdõğõnõ söyleyen Küçük, “Yurt- dışında iş yaptığı için oradaki terör örgütleri hak- kında istihbari bilgi alabileceğimi düşündüm. Ai- lesi ve çocukları ile bu soruşturmadan sonra ta- nıştım. Şimdi ailecek görüşüyoruz, pişman de- ğilim. Ali Yasak’la 7-8 yıl önce evimin önünde- ki bir lokantada tanıştım. Sedat Peker’in baba- sı arkadaşım. Küçüklüğünü bilirim” dedi. Danõştay saldõrõsõnõn faili Alparslan Arslan’õn yakalanmasõndan sonra Muzaffer Tekin’in kendi- siyle çekilen fotoğrafõnõn yayõna konduğunu söy- leyen Küçük, “Böyle bir olay olacağı önceden bi- liniyor muydu? Bu fotoğraf sürpriz için bekle- tiliyordu? Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin’’n adını vermediyse kim verdi” diye konuştu. Al- parslan Arslan’õ ve Danõştay olayõndaki diğer sa- nõklarõ tanõmadõğõnõ belirten Küçük, “Suçlamala- rı şiddetle reddediyorum” dedi. Tuncay Güney’in de adõnõ kullanarak dolandõrõ- cõlõk yaptõğõnõ söyleyen Küçük, adõnõn kullanõldõ- ğõ birçok olayla ilgili yasal işlem başlatmasõna kar- şõn bunlara iddianamede yer verilmediğini söyle- di. Küçük, hakkõndaki tanõk ve gizlik tanõklarõn ce- zaevinde tutuklu bulunan ve tanõk korumadan faydalanmak isteyen kişiler olduğunu belirterek sav- cõlarõn aleyhine tanõklõk yapmalarõ için bu dava- nõn sanõklarõ Vatan Bölükbaşı, Erol Ölmez, Se- dat Peker ile Alaattin Çakıcı’ya teklif götürdü- ğünü ileri sürdü. Emekli Albay Erdal Sarızeybek’in bizzat savcõ tarafõndan telefonla aranarak İstanbul’a çağrõldõğõnõ kaydeden Küçük, bazõ kişilere de aleyhine ifade verilmesi karşõlõğõnda Avrupa ge- zisinin teklifinin sunulduğunu iddia etti. Küçük iddianameyle ikinci Şemdinli’nin yara- tõlmak istendiğini savunarak hakkõndaki iddialarõn tümünü reddettiğini söyledi. Savcõlarõ ispata davet ettiğini, aksi takdirde yasal işlem başlatacağõnõ söy- leyen Küçük, “Bu saçmalıkları görünce bu id- dianameyi okuldan yeni mezun F Tipi polis yaz- dı fikrine kapılıyorum. Cumhuriyet savcısı bu saçmalıkları yazmış olamaz” dedi. Trabzon’da el bombaları ve silah- ların ele geçirildiği operasyonda gözaltına alınan 4 kişi, adliyeye sevk edildi. Trabzon Merkez ve Yomra ilçesinde, 12 Aralık’ta düzenlenen, 9 adet el bombası, 1 adet Kalaşnikof tüfek ve 1 adet tabancanın ele geçirildiği operasyonda gözaltına alınan Bayram K. (31), Hasan A. (32), İbrahim H. (43) ve Ferhat G. (52), Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorgularının tamamlanmasının ardından Adli Tıp Kurumu Tabipliği’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Bura- dan Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen zanlılar işlemlerinin tamam- lanmasının ardından Trabzon Adliyesi’ne sevk edildi. Emniyet yetkilileri, so- ruşturma kapsamında 2 kişinin arandığını belirtti. (Fotoğraf: AA) Adliyeyegönderildiler Ergenekon davasõnda savunmasõnõ yapan Veli Küçük, JİTEM diye bir oluşumun olmadõğõnõ belirtti ‘Devletkomplokurdu’ obursali@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle