04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2008 SALI 12 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Tarihsel ve Ulusal Bilinç Siyaset bilimci Alev Coşkun’un “Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay/İşgal, Hüzün, Hazırlık” ad- lı kitabının konusu, Mustafa Kemal’in İstan- bul’da geçirdiği 6 ay. Coşkun, kitabının başına Atatürk’ün Türk Tarih Kurumu’nun girişinde mermere kazılan özdeyişini koymuş: “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen haki- kat insanlığı şaşırtacak mahiyet alır.” Atatürk öyle sağlam bir mantıkla söylemiş ki, bir ulusun varlığında gerçek bir sorumluluğun vur- gulandığı bu özdeyişin bütünlüğünü bozup her- hangi bir kavramını öne çıkarmak olanaksızdır. Bu sağlamlık, kavramların anlam artalanlarını da etkiliyor. Öyle ki, Atatürk, “yazanın yapana sadık kalması” sözüyle, tarihçinin nasıl bir ahlak taşıması gerektiğini de vurguluyor. Belgesini ortaya koymadığı olaylar üzerine yargıda bulunmaktan kaçınan Alev Coşkun, in- celemesini bu kavram bütünlüğü üzerine temel- lendiriyor. Böyle olunca, kurtuluş tarihini yozlaş- tıranların ipliğini de pazara çıkarmış oluyor. Bu bağlamda Coşkun’un incelemesi, C. O. Tü- tengil’in kitabına verdiği adla, Mustafa Kemal’i “anlamak ve tamamlamak” noktasında odaklaşı- yor. Turgut Özakman’ı “Yakın tarihimizle ilgili sah- te tarihler, hatta ansiklopediler var. Tarihini böy- lesine çarpıtan, gerçeğin yerine sahtesini geçir- meye çalışan bir başka millet var mıdır? Bu bize özgü, utanç verici bir durum. Son zamanlarda ye- ni kuşak iddiaların da üretildiğini görmekteydim” yargısına vardıran bu olmalıdır... Coşkun da, Gamze Akdemir’in bir sorusuna verdiği yanıtta bu yolda bir yorumda bulunuyor: Son yıllarda, kendilerine ‘İkinci Cumhuriyetçi’, ‘liberal’ ya da ‘dinci’ adı verilen kesimin kimi ya- zarlarının genel olarak Mustafa Kemal’in yaptık- larını küçümsemek için olur olmaz iddialar orta- ya atmaları... Ulusal savaşın önemini azaltmak, orasından burasından kemirerek ve soru işaret- leri yaratarak Atatürk’ü küçültmek, karşılığında özellikle son Padişah Vahdettin‘i yüceltmek yo- lunu tutuyorlar. Bu görüşler ışığında anlaşılıyor ki, Coşkun, bir bakıma, Mustafa Kemal’i olur olmaz kişilerin dü- zeysiz yorumundan, ‘İkinci Cumhuriyetçi’ diye ne yaptıkları belirsiz kişilerin dayanaksız önyargıla- rından kurtarmak, sahte Atatürkçülerin nasıl bir üretimsizlik içinde bulunduklarını yüzlerine vurmak için yazmış bu kitabı. Yazar, “anti-emperyalist Anadolu ihtilali”nin planlanıp düşünce düzeyinde yaşarlık kazandığı olaylara, bu olayların geçirdiği aşamalara değin- meden; bir bakıma, atomun ne olduğunu anlat- mak için atomun çekirdeğini irdelemeden bir so- nuca varılamayacağı görüşündedir. Coşkun, birçok tarihçinin yaptığı gibi, belgele- ri bir araya getirip tarihsel kolaj yapmıyor; olayın düşünsel ve kanıtsal özünü arıyor, Vahdettin’i bir kurtuluş savaşçısı gibi gösterip Mustafa Ke- mal’e İngiliz ajanı diyecek kadar alçaklaşanlara da ağzının payını veriyor. Sözünü ettiğim konuşmasında, “Atatürk’ün son çare olarak Padişah Vahdettin’i Anadolu’ya ge- çirip, Milli Mücadele’yi padişahla birlikte yönetmek istediği gerçeğiyle karşılaşınca, birçok noktayı he- nüz bilmediğimize kanaat getirdim” demekten de çekinmiyor. Sanırım, Coşkun’un “Samsun’dan Önce Bilin- meyen 6 Ay” incelemesinin farklılığı biraz da onun ulusal bilinciyle anlam kazanıyor. [email protected] [email protected] T iyatro öğrencileri, tiyatro sevdalõlarõ, ti- yatro ile soluk alõp verenler 2008’in son günlerinde iki güzel insanõn; Sevda Şe- ner ve Yıldız Kenter’in yarõm yüzyõla ulaşan, hatta biraz da geçen başarõlarõnõ kutladõlar. SEVDA ŞENER Sevgili hocam Sevda Şener’in 80 yaşõnõ kut- ladõk Kasõm ayõnõn güneşli bir hafta sonunda. Bu anlamlõ kutlama Sevda hocaya ve tabii ki biz- lere çok şeyler söyleyen bir başka önemli kut- lama ile çakõştõ; Dil ve Tarih Coğrafya Fakül- tesi Tiyatro Bölümü’nün ya da ilk adõyla Tiyatro Enstitüsü’nün 50. kuruluş yõlõ ile. Ankara Üni- versitesi Rektörlük binasõnda üç gün üç gece sü- ren bir ‘akademik’ buluşma yaşandõ…1958’de kurulan Tiyatro Enstitüsü’nün ilk asistanõ gen- cecik Sevda Şener, 2008’de sadece saçlarõ ha- rika beyazlanmõş seçkin bir hoca olarak mes- lektaşlarõnõ, öğrencilerini bir araya getirdi. İnsana değer veren, öğrenciye saygõyla yak- laşan, mesafeli fakat sevecen tavrõ onun yaşa- mõnõn bir parçasõ olan özellikleri. Bunda; İrfan Şahinbaş, Bedrettin Tuncel, Orhan Burian, Hamit Dereli gibi hocalarõn yanõnda yetişmiş olmasõnõn da rol oynadõğõnõ söylüyor satõr ara- larõnda. Onlardan esinlenmiş. Tõpkõ bizlerin on- dan esinlendiği, esinlenmeye çalõştõğõ gibi. Prof. Dr. Sevda Şener, “Hoca olarak beni en çok sevindiren, bir öğrencimin ona düşün- meyi öğrettiğimi söylemesi olmuştur” derken ben de gerilere gidiyorum, 1975’lere. Ne yazõk ki sadece doktora öğrencisi olabildim ama, onun õşõğõnõ kapmak için o süreç de yeterli ol- du galiba. Benim için çok verimli, çok yararlõ bir akõş içinde tamamladõm çalõşmalarõmõ. Sa- atler süren buluşmalar, konuşmalar, tartõşmalar, yön belirlemeler, düşünce alõşverişleri. İnsana saygõyla, sevgiyle ve hep daha iyisini yapma- ya yönlendiren bir bakõşla yaklaşma tavõrõ… “Özgün düşünce üretebilenleri hep yü- reklendirmeye çalıştım. Bu, kalıcı bir eğitim oldu” diyor Sevda Şener ve devam ediyor: “Ki- taplar insanı bilgi ile donatır, düşüncesine de- vinim kazandırır. Bilgiyi hayata geçirmeyi, düşünceye yeni ufuklar açma yollarını ise ho- calarımızdan öğreniriz. Tiyatro eğitimi gibi, felsefenin, toplumbilimin, ruhbilimin ya- nında hemen bütün sanat dallarının bilgisi- ni gerektiren bir bölümün, bu alanlarda iyi yetişmiş hocaları olmalı.” Bugüne kadar on iki kitap yazmõş olan Sev- da Şener, bir sorum üzerine, ellili yõllardan bu- güne uzanan bir kõyaslama yapõyor. “O yıllar- dan başlayarak dünya klasik ve gerçekçi ti- yatrosunun en güzel örneklerini seyretme fır- satı bulmuştuk. Altmışlı, yetmişli yıllarda oyun yazarlığı gelişti. Batı tiyatrosunun en seçkin örneklerinin yanında bizim yazarla- rımızın oyunları ustalıkla sahnelendi. Seksenli yıllardan başlayarak tiyatromuz bir dur- gunluk dönemine girdi. Altmışlı, yetmişli yıl- larda yazılı metnin ağırlık taşıdığı gerçekçi tiyatro yaratıcı gücünü yitirmiş gibiydi. Aya- ğı tiyatroya alışmış orta yaşlı kuşak ilgisini sürdürüyorsa da bu kendini tekrarlamaya başlamış sanat gençleri tatmin etmemeye baş- ladı. Son yıllarda, çarpıcı örneklerini özellikle İstanbul sahnelerinde gördüğümüz yenilik- çi çalışmalar bu tepkinin ürünü. Söz yanın- da, hatta sözden çok, görüntünün, sesin ağırlık taşıdığı, şaşırtıcı, tedirgin edici al- ternatif bir akım yaratılmaya çalışılıyor. Kendi biçeminin usta yönetmenini, yazarını, oyuncusunu, tasarımcısını arıyor. Çarpıcılı- ğına çarpıcı, ama bence henüz tam kıvamı- nı bulamadı, öz biçim uyumunu kuramadı. Görebildiğim kimi başarılı örneklerinin ti- yatromuza taze soluk getirdiği kuşkusuz.” Peki, ya eleştiri alanõnda yaşadõğõmõz sõkõn- tõ? “Hayata karşı duruşu, amacı netleşmemiş, felsefesini üretememiş, hayatla bağlantısını kuramamış çalışmalar karşısında eleştir- men ister istemez duruma yüzeysel olarak yaklaşmak zorunda kalıyor. Bilineni tek- rarlayan, derinliksiz, piyasa işi oyunlar ise eleştirmenin yaratıcı düşünce gücünü kış- kırtmaktan çok uzak. İyi eleştiri iyi eser üze- rinde çiçeklenir, yaratıcı boyut kazanır. Bir arayış döneminde eleştirmenin de inceleyip yeni değerlendirmelere açılmaktan çok ta- nıtıma ağırlık vermesi anlaşılır bir durum.” Daha nice yaşlara değerli hocam… YILDIZ KENTER Yõldõz Kenter’in sanat hayatõnõn 60. yõlõ yine Yõldõz Kenter’in zarafetiyle örtüşen bir akõş içinde yönettiği, iki genç sanatçõnõn, öncelikle Defne Halman ve Engin Hepileri’nin incelik- le yorumladõklarõ “Victoria” oyununun genel provasõnda öğrencileri ve dostlarõnõn katõlõmõy- la kutlandõ. Sadece dostlarõ mõ? Gazetelerden ha- beri okuyup tiyatroya koştuğunu söyleyen in- sanlar da vardõ o gece orada. O kadar güzel, öylesine hakça şeyler yazõldõ ve söylendi ki sevgili Yõldõz Kenter için. Ben ne söylesem tekrar olmaktan öteye geçemeyecek. O, her şeyden önce, bir yõlmaz sanatçõ, bir tiyatro sevdalõsõ. Yõldõz Kenter’i ilk kez Ankara Devlet Tiyatrosu’nda “Çöl Faresi”nde seyrettiğim gün- leri hatõrlõyorum. Daha sonra İstanbul’da Müş- fik Kenter’li, Şükran Güngör’lü, Kamran Yü- ce’li oyunlar geçiyor gözlerimin önünden. Ar- dõndan, yaşanan yol ayõrõmlarõ ve tiyatro adõna, tiyatro için mücadeleye devam… Yõldõz Kenter’in “Ustalar Sınıfı”nda altõnõ özenle çizdiği şu sözleri düşünüyorum: “Sanat- ta kestirme yol yoktur.” Bilgi, yetenek, teknik, disiplin, cesaret, direnç… Yõldõz Kenter gibi bir usta sanatçõyõ bugünlere getiren ve yarõnlara ta- şõyacak olan değerler bütünü. Onun yorumlarõn- daki ruh zenginliği Oscar Wilde’õn deyişine bir göndermedir sanki: “Sanat, yaşamı kendi ham malzemesinin bir parçası olarak ele alır, yo- ğurur ve biçimlendirir.” Yõldõz hocanõn ustalõkla yaptõğõ da bu değil mi zaten? Yaşamõ tüm renk- leriyle yakalayan bir bakõştõr Pembe Kadın’dan Maria Callas’a, Antigone’den Arkadina’ya, Meryem’den Blanche DuBois’ya ve daha ni- celerine, nice dişli karakterlere uzanan süreç… Bu süreçte Yõldõz Kenter’in yaptõğõ da kay- naklarõ tükenmeyecek boş alanlar içinde dolaş- mak, sorgulamak ve oyunculuk sanatõnõn nere- lere kadar uzanabildiğini keşfe çõkmak… İyi ki varsõnõz Yõldõz Kenter... Tüm zamanlarda ama, özellikle de bugünün Türkiyesi’nde siz ve sizin gibi sanatçõlar doğruluyor Bernard Shaw’un “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı kat- lanılmaz kılardı dünyayı” sözlerini… Dallõ budaklõ kocaman bir ailenin kişileri “Hoca olarak beni en çok sevindiren, bir öğrencimin ona düşünmeyi öğrettiğimi söylemesi olmuştur.” “Sanat bir güzellik yaratmaktõr. Sanatta kestirme yol yoktur.” Tiyatroiçinçarpanikiyürek AltıdanSonraTiyatro’danikioyun Kültür Servisi - Altõdan Sonra Ti- yatro, “444” ve “Öldün Duydun mu” adlõ oyunlarõyla aralõk ayõ prog- ramõna devam ediyor. Yiğit Sertde- mir’in yazdõğõ, Y. Ömer Erzu- rumlu’nun yönettiği, Gülhan Ka- dim ile Yiğit Sertdemir’in oynadõğõ “444”, “Hatırlatma Merkezi”inde çalõşan iki kişinin gece vardiyasõnda “Çağrı Merkezi”inde bir sorunla karşõlaşmasõnõ; bu soruna çözüm ve cevap ararken gerilimli ve mizahlõ ge- çirdikleri gecenin sonunda ulaştõklarõ gerçeği konu alõyor. Yiğit Sertde- mir’in yazõp yönettiği; Erkan Kor- tan, Gülhan Kadim ile Aslı Can Kortan oynayacağõ “Öldün, Duy- dun mu”da ise bir adamõn banyo kü- vetinde gömülü ve hareketsiz bir şekilde gözlerini açmasõnõn ardõndan karşõsõnda duran bir masalcõyõ gör- mesini ve masalcõnõn ona intihar et- tiğini açõklayarak hayatõnõ masal ola- rak gözden geçirmesi anlatõlõyor. Oyun, 24 ve 25 Aralõk’ta Oyuncular Tiyatro Kahve - Cem Safran Sahne- si’nde izlenebilir. “444” ise 22, 23 ve 29 Aralõk’ta Oyuncular Tiyatro Kah- ve - Cem Safran Sahnesi’nde 27 Aralõk’ta da Talimhane Tiyatro- su’nda sahnelenecek. (www.altidan- sonra.com) ÜÇ AYRI ETKİNLİK Sergi ve ödüller kitaplaştırıldı Kültür Servisi - Mimarlar Odasõ’nca bu yõl onuncusu düzenlenen Ulusal Mimarlõk Sergisi ve Ödülleri (UMSÖ) kitaplaştõrõldõ. Yem Yayõn’õn yayõmladõğõ “Ulusal Mimarlõk Sergisi ve Ödülleri” adlõ kitapta sergiye katõlan ve ödül alan bütün yapõtlara yer veriliyor. Bu yõl, mimarlarõn ve firmalarõn katõlõmõyla toplam 242 yapõtõn yer aldõğõ UMSÖ, meslek kültürünün tanõtõlmasõ, ödüllendirilmesi, öncü nitelikteki çalõşma ve fikirlerin ortaya çõkartõlõp teşvik edilmesi, mimarlõğõn kamuoyu ve meslek gündeminde tartõşõlmasõ ile yeni düşünceleriyle genç mimarlarõn tanõtõlmasõ amacõyla iki yõlda bir gerçekleştiriliyor. Platform’da bu hafta... Kültür Servisi - Garanti Platform bu hafta üç ayrõ etkinlik düzenliyor. Ya- rõn 18.30’da 2007 İstanbul Misafirleri Programõ Sanatçõsõ Els Vanden Me- ersch, mekân üzerine bir çalõşma olan ‘Exchanging Icons - Simgele- ri Değiştirmek’ adlõ kitabõnõ Garan- ti Galeri’de tanõtõrken Platform Ga- ranti’nin İstanbul Misafirleri Progra- mõ’na davet edilen mimar ve eleştir- men Celine Condorelli ‘Destek Üze- rine Konuşma Dizisi’ kapsamõnda cuma 18.30’da Osmanlõ Bankasõ Mü- zesi’nde ‘Destek Nedir?’ başlõklõ bir konferans gerçekleştirecek. Tasarõ kapsamõnda ‘disiplinler’ ve ‘des- tek’ konularõyla ilgilenen mimar, eleştirmen, sanatçõ ve küratörlerden oluşan konuşmacõlar İstanbul’da Con- dorelli ile çalõşarak çalõşmaya katkõ- da bulunacak, çerçeveler tarif edecek, ‘desteklemek’ ve ‘eklemek’ kav- ramlarõ hakkõnda metinler üzerine çalõşacaklar. Cumartesi ve pazar 14.00 - 18.00 arasõndaysa İstanbul Misafir- leri Programõ sanatçõsõ Jacopo Mi- liani, Platform Garanti Stüdyo 4’te, çağdaş sanatta insan ve olaylarõ sõ- nõflandõrmada ‘sihir’in oynadõğõ ro- lü irdeleyeceği “Do you believe in Magic” adlõ bir çalõştay düzenleyecek. (0 212 293 63 71) Kültür Ser- visi - Tiyatro- tem “Nasıl An- latsak Şunu” adlõ oyunlarõyla Hindistan’da 27 Ocak - 4 Şubat 2009 tarihlerinde Yeni Delhi, Bom- bay ve Chennay kentlerinde yapõla- cak ‘7. Ishara Uluslararası Kukla Tiyatrosu Festivali’ne katõlõyor. Daha önce Berlin ve Viyana’da sahnelenen oyunda Ayşe Selen ve Şehsuvar Ak- taş rol alõyorlar. Dramaturgluğu- nu Çetin Sarı- kartal’õn yaptõ- ğõ oyun, bir ma- sa üzerinde doğrudan oy- natõlan üç bo- yutlu bir kuk- lanõn aklõndan geçenlerin ‘hayal perdesi’nde renkli be- timlemelerle görselleştirilme- si üzerine kurulu. Oyun, İstan- bul Çevre Tiyatrosu’nda 20 ve 27 Aralõk tarihlerinde sah- nelenecek. (0 212 585 59 35) Bilkent Erzurum Konser Salonu birinci kuruluş yõlõ Kültür Servisi - Bilkent Er- zurum Konser Salonu’nun bi- rinci kuruluş yõldönümü, Dev- let Sanatçõmõz Gürer Aykal yönetimindeki Bilkent Senfo- ni Orkestrasõ konseriyle bugün kutlanõyor. Orkestra, konserde ‘Türk Beşleri’nden Ulvi Cemal Er- kin’in “Sinfonietta” adlõ ya- põtõyla Haydn’õn ünlü “Lon- dra Senfonileri”nden “Aske- ri” başlõklõ “Sol Majör, 100. Senfoni”sini seslendirecek. Konser saat 19.00’da başlaya- cak. Açõlõşõndan başlayarak BSO’nun düzenli konser ver- diği Bilkent Erzurum Konser Salonu; Gülsin Onay, İdil Bi- ret, Ayşegül Sarıca, Mischa Maisky, Emre Elivar, Toğrul Ganioğlu, Hayreddin Hoca gibi solistler; Işın Metin, Kla- us Weise, Emil Tabakov, Anu Tali gibi şeflerle sanat- severleri buluşturdu. Konserin biletleri Bilkent İrtibat Büro- su’ndan edinilebilir. (0 312 290 22 80 - www.bso.bilkent.edu.tr) Tiyatrotem Hindistan yolcusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle