04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2008 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI K PB K PB B B B B K 5 5 4 3 8 5 7 3 3 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K 3 K 3 K 4 K 3 PB 2 PB 3 PB 3 K 6 B 10 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB K K K K K K K 8 8 2 3 1 3 4 0 6 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Bütün bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, Doğu Karadeniz’in doğusu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu yağışlı geçecek. Gece ve sabah saatlerinde iç ve doğu kesimlerde kuvvetli buzlanma ve don olayları görülecek. Hava sıcaklığı iç ve doğu kesimlerde 6 ila 8 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K K K Y Y K K Y Y 1 4 5 8 9 4 4 9 7 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y 7 PB 7 B 16 PB 7 PB 8 B 8 Y 15 PB 12 Y 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B 2 PB 2 PB 10 B 7 K 5 B 5 K 5 B 13 PB 7 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada lerin değiştirilmeyeceği kesin hükme bağlanan laiklik maddesine karşı olmadığını öne süren tek bir satıra rastlanmıyor. 2. madde dışında anayasanın altından üstünden birtakım maddelerle türban düzenlemesi haklı gösterilmeye çalışılıyor. RTE, kız öğrencilerin üniversite kapılarında mağduriyetini önleyeceklerini söylüyor. Hangi mağduriyet? Eğitimleri engelleniyor mu? Hayır! Laikliğe, çağdaş kılık kıyafete özen göstermeleri isteniyor ve RTE, sanki kız öğrenciler başlarını sarıp sarmalamadıkları zaman eğitim göremeyecekler, derslerini sindiremeyecekler gibi bir hava estiriyor. Demagoji ustalarına layık bir mantık! ??? Dinci siyasetin mimarı RTE ise, hukuksal yanını Çiçek Cemil örgütlüyor. Son demeçlerinden birinde nereye varacağı kestirilemeyen açıklamalar yaparak yine yükseklerde uçuyor. Başlarını çenealtından düğümleyerek kapamayan, “klasik türban takan kızların üniversiteye kesinlikle giremeyeceğini” beyan buyurdu. Bay Başbakan Yardımcısı, RTE’nin hukuksal akıl hocası, lütfen söyler misiniz; üniversite kapısında bir öğrencinin türbanı çene altından bağlayıp bağlamadığını kim ve nasıl denetleyecek? NTV’de olayların ve haberlerin hakkını vererek sunan Oğuz Haksever, muhabirlerini bir tesettür modaevine gönderdi. Çenealtı bağlamanın ne denli uygulanacağını sordurdu. Modaevinin sahibi çenealtına karşı. Neden? Zira çenealtından bağlanan eşarp veya örtü boğazı ve gerdanı açıkta bırakıyormuş ve bu ise “tesettüre” yani örtünmeye, yani dine aykırı imiş! Kafalar bu iken Çiçek Cemil olmayacak duaya amin diyor. Uygulamada beş paralık değeri olmayacak bu türden açıklamalarla kimi uyutuyor? Türbanlı kızları veya laik dünyayı mı? Geçelim. ??? AKP’li hukukçular yapılan düzenlemenin anayasaya veya Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılığı konusunda galiba bir fikre sahip değiller. Yoksa Anayasa Mahkemesi’nin 1989 tarihli türban kararında “dini gereklere bakarak yasa yapılmasının laikliğe (yani anayasanın 2. maddesine) aykırı olacağına” hükmettiğini dikkate almaları gerekmez miydi? Yoksa, yoksa.. türban yasalarının Yüksek Mahkeme’ye götürülmesinden kaygı duymalarını engelleyen başka “bir şey” mi var? Örneğin tesettürlü, türbanlı eşli Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç gibi? ??? RTE ile ortağı Bahçeli beklediğimiz gibi türbanın üniversite dışına taşmayacağı güvencesini veriyorlar. Uygulamaların nasıl olacağına veya nasıl önleneceğine değinmeden. Örneğin reşit olmayan, hatta başı kapalı 7 yaşındaki kız çocukları ile, kimi törenlerde tesettüre girmiş ortaöğretim öğrencileriyle ilgili olayları dışlayarak; yok varsayarak… Bunlar, başta RTE ve ortağı Bahçeli, elbette akıl hocaları, başta Ergun Özbudun, “reşit olmayan çocukların türban taktığını görmediğini” söyleyecek kadar kafayı, başları örtmeye takmışlar. RTE, grubuna “Artık maskeli siyaset devri tamamlanmıştır” diyor. Doğru, çok doğru… RTE de ortağı da gerçek yüzlerini örten maskeleri çıkardılar. Birinin yüzünde yeşil üzerine üç, diğerinin yüzünde kırmızı üzerine üç hilal… Ümmetli, cüppeli, çarşaflı şeriat devleti Osmanlı’ya doğru... El ele yürüyorlar! ‘Düşüncemiz belli’ ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Makedonya’dan gelen bir askeri heyetin terörle mücadelede yaralananlar için kan bağışında bulunmak istemesinin kendisini duygulandırdığını söyledi. Büyükanıt, bu ülkeden gelen 13 askeri öğrencinin Türkiye’de eğitim gördüğüne de işaret ederek Makedonya Silahlı Kuvvetleri’nin NATO standartlarına yükseltilmesi için her türlü yardımı yapacaklarını, savunma sanayii alanında da bu ülkeye her türlü katkıyı vereceklerini belirtti. Büyükanıt’ın Makedonya’ya yönelik bu sıcak mesajı Yunanistan açısından önem taşıyor. Yunanistan Türkiye’nin yanı sıra Makedonya ile de ciddi sorunlar yaşıyor. Görüşmenin basına açık bölümü, televizyonlar tarafından canlı olarak yayımlanırken, Büyükanıt, gündemin diğer önemli konularına ilişkin de kısa değerlendirmelerde bulundu. Büyükanıt, AKP ve MHP’nin türban önerisine ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Gündemimizde türban konusu var. Bu konuda, bazı basın organlarında çıkıyor; asker ne düşünüyor, diye. Şunu ifade edeyim: Türk toplumunun bütün katmanlarında bu konuda askerin düşüncesini bilmeyen yok. Bir şey söylememiz malumu ilamdan ileri gitmez, onun için bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum.” SK SUÇ ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR’ ‘T Değerlendirmesini “İkinci konu, Ergenekon...” diye sürdüren Büyükanıt, şöyle devam etti: “Bakın her toplumda, yasadışı yollara sapanlar çıkabilir. Bunların yaptıkları yargı önünde görüşülür ve yargı kararını verir, o da uygulanır. Her fırsatta, bu tür ortaya çıkan bir şeyleri Silahlı Kuvvetler’le ilişkilendirme çabaları geçmişte de olmuştur. Şimdi de oluyor. TSK bir suç örgütü değildir. TSK’de hata yapan, yargı önünde cezasını çeker. TSK ile bunları ilişkilendirme çabaları beyhudedir. Suç varsa ceza da vardır, cezayı verecek olan da yargıdır.” Büyükanıt, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Türkiye’ye davet edilip edilmeyeceği ve kendilerinin görüşüp görüşmeyeceği yönündeki soru üzerine, kurum olarak tavırlarını geçen yıl ABD gezisinde açıkladığını söyledi. Büyükanıt, sözlerini şöyle noktaladı: “Davet var mı yok mu bilmiyorum ki. Geçen yıl şubat ayında, neredeyse 1 sene oluyor, ABD’de yaptığım bir basın toplantısında hatırlarsanız bir ifadede bulundum. Dedim ki, ‘Asker olarak görüşmemizde yarar yok. Ama bu devletin diğer kurumlarının görüşmeyeceği anlamına gelmez’. Burada bizim ipotek koyma imkânımız yok, onu açıkladım.Tutumumuz bu. Bizim asker olarak görüşmemizde bir yarar yok.” BÜYÜKANIT’IN GEÇMİŞTE YAPTIĞI AÇIKLAMALAR üyükanıt dünkü açıklamasında laiklik konusunda geçmişte yaptığı değerlendirmelere işaret etti. Genelkurmay Başkanı’nın geçmişte yaptığı açıklamalardan bazı örnekler şöyle: Büyükanıt, 23 Aralık 2007’de Şehit Asteğmen Kubilay’ı anma gününde yayımladığı mesajda laikliğe ilişkin şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Laiklik, Cumhuriyetin vazgeçilmez ve geri dönülmez ilkesidir. Laikliğin yıpratılmasının, Cumhuriyetin ve onun çağdaş kazanımlarının da yıpranması anlamına geldiği ise ne yazık ki dikkatlerden kaçmaktadır. Oysaki Türkiye’de laiklik, ülkenin şartlarına ve çağın ihtiyaçlarına uygun bir şekilde akılcı bir devlet yapısına geçmek için gerçekleştirilmiştir.” N BÜYÜK KAZANIM ‘E LAİKLİK’ Büyükanıt, 29 Ekim 2007’de Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajında şu ifadeler yer almıştı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş kazanımlarına kasteden irtica tehdidi karşısında da en büyük dayanağımız laikliktir. Cumhuriyetimizin dayandığı akılcı ve bilimsel tutumun ayrılmaz bir parçası olan laiklikten vazgeçilebileceğini düşünmek, çağdaş uygarlık hedefinden uzaklaşarak karanlıklar içine gömülmeyi arzu etmekle eşdeğerdir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ve vazgeçilmez değeri olan ‘laiklik’ ilkesinin en güçlü savunucusu, yine yüce ulusumuzun kendisidir ve biz onun hizmetkârıyız.” Büyükanıt, 30 Ağustos 2007’de yayımladığı mesajda da laiklik vurgusu yapmıştı. Büyükanıt mesajında, şöyle demişti: “Bilime ve akla dayanan Atatürkçü düşünce sisteminin esaslarını kavrayamamış birtakım kötü niyetliler tarafından; Türk ulusunun birlik ve beraberliğini,Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve demokratik yapısını bozmak ve çağdaş kazanımlarını ortadan kaldırmak amacıyla yürütülen sinsi planlar, ne yazık ki her geçen gün farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Üzülerek ifade ediyorum ki, yaşadığımız günlerde hem ülke içinden hem de ülke dışından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı ya B pılan saldırılar artmış bulunmaktadır. Bu saldırıların amacı,Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından çok iyi bilinmektedir.” AİKLİK FARKLI ‘L YORUMLANAMAZ’ Büyükanıt, 2006 yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yayımladığı mesajında şu ifadelere yer vermişti: “Bu durağan, bağnaz, dogmalarla hareket eden ve çağın gerisine gidişe özlem duyan anlayış karşısında; Atatürkçü düşünce sisteminin diğer niteliklerinin de temeli olan laiklik, akılcı ve bilimci tutumun ayrılmaz bir parçası, Atatürk devrimlerinin ana hedefi olan çağdaşlaşmanın vazgeçilmez şartıdır. Bundan dolayı laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşması hedefinden ayrı düşünülemez; hiçbir zaman anayasadaki ifadesinden farklı yorumlanamaz. Birtakım güç odaklarının laikliğe ve Türk vatanının ve ulusunun ebedi varlığına ve yüce Türk devletinin bütünlüğüne yönelik tüm saldırıları, bizi yürümekte olduğumuz aydınlık medeniyet yolundan asla geri döndüremeyecektir. Onlar rahatsız olsa da Atatürkçü düşünce sisteminin temel dayanakları olan laiklik ve Atatürk milliyetçiliği, sonsuza kadar çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin yolunu aydınlatmaya devam edecektir.” KAVRAMININ İÇİ ‘LAİKLİK BOŞALTILIYOR’ Büyükanıt, 23 Aralık 2006’da Kubilay’ı anma günü nedeniyle yayımladığı mesajda, “Uzun süren sıkıntılı yılların ardından bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çektiğimiz ulusal felaketlerin ve bu kutsal vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Şimdi bütün bunları görmezden gelip dini, bireysellikten çıkararak siyasileştirmek, laiklik kavramının içini boşaltmaya çalışmak, ülkeyi çağın gereklerinden uzaklaştırarak karanlığa mahkum etmek anlamına gelmektedir ki bu çabalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasa ile teminat altına alınan ve temel ilkelere dayanan niteliklerini bozmaktan başka bir amaç gütmemektedir” demişti. Başı örtecek ama yüzü örtmeyecek, çenenin altından bağlanacak! Bu tarife göre, bundan sonra en ciddi sorun şu: Bağ yeri neresi? Çenenin altı mı, üstü mü, yanı mı?.. Belki de türban ve başörtüsünden sonra yeni bir ad daha gündeme gelecek: Çene bağı! İki parti olayın üzerinde bu kadar çene patlattıktan sonra çözüm merkezini de çenenin altına getirmeleri rastlantı olmasa gerek. AKP’nin bugünlerde başlıca kaygısı şu: Partinin çekirdek tabanının çenesini tutamaması, “Bu yetmez, devamını isteriz” demesi! Bu yüzden Başbakan, “Provokasyon istemiyorum, sorun çözülmüştür” diyor. Aslında çözülmediğini kendisi de biliyor ama, “bu aşamada, bu kadarı yeterli”! ??? Hakkını yemeyelim; bugünlerde en iyi muhalefeti MHP yapıyor. Kime karşı? AKP hariç her kesime karşı! Siyasetin doğasına bakınca bunda küçük bir yanlışlık var; demokrasilerde bir iktidar vardır, muhalefet partileri de iktidarı denetlemek ve seçenek oluşturmakla sorumludur. MHP, kendisine başka bir görev edinmiş görünüyor. Devlet Bahçeli, partisinin son grup toplantısında, siyaset diliyle yorumlamak gerekirse herkese bindirdi... TÜSİAD’a bindirdi, işine bak diye... AİHM’ye bindirdi, karışma diye... Yargıya bindirdi, haddini bil diye... CHP’ye bindirdi, germe diye... Bunca bindirmeden sonra AKP’yi de tepesine bindirdi, götürüyor! 22 Temmuz öncesinde Bahçeli’nin kullandığı AKP’ye ilişkin önemli saptamalardan biri şuydu: İnanç hortumcuları! Sanıyoruz türban bütün bunları örtmeye yeter! ??? Konunun hukuki boyutu bundan sonra konuşulacak başlıca alanlardan birini oluşturacak. Bugüne kadar Meclis defalarca af çıkarmıştır. Ama bunların hemen hiçbirinin adı “af yasası” olmamıştır. Değişik adlarla çıkan ama sonuçta affı gündeme getiren her yasa yine geleneksel olarak hep genişlemiştir. Neden? Çünkü böylesi düzenlemelerde ayrımcılık yapıldığında hukuk ilk iş olarak şunu gündemine alacaktır: Eşitlik! Yapılan türban düzenlemesinde ısrarla, altını üstünü çize çize bunun sadece yükseköğrenimi kapsayacağı söyleniyor. Türbanın serbest olması da özünde ve sonuçta bir af... Bundan yararlanamayan herkes soluğu mahkemede alacak. Bu durumda yüce mahkemenin önünde belki de iki yol kalacak: Ya tümüyle değişiklikleri şekilden bozup yok sayacak ya da ayrımcılık yapılamaz diyecek! AKP ve MHP’nin siyasal bir simge haline getirdiği türban için yargı hangi kararı alırsa alsın, sorun bir kez daha derinleşmiş olacak... Türbanı çenenin altına ne kadar indirirseniz indirin, çenenin içinden çıkmayacak! ankcum?cumhuriyet.com.tr YARDIM KAMPANYASINA KARŞI ÇIKTI Erdoğan televizyondan izledi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın türban ve Ergenekon soruşturması ile ilgili değerlendirmelerini televizyondan izledi. Bu nedenle Ekonomi Değerlendirme Toplantısı yaklaşık 1 saat geç başladı. Müftüye göre Doğu’da ölenler ‘şehit’değil ERDOĞAN ERİŞEN AKP’li Kuzu, Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasını yanıtladı Kansu’ya ‘Yılın Gazetecisi’ ödülü ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkent Grubu’nca, Cumhuriyetin 84. yıldönümü nedeniyle düzenlenen “2007 yılı Yılın Altın Adamları’’ ödülleri sahiplerine verildi. Gazetemiz yazarı Işık Kansu da “Yılın Gazetecisi” ödülünü aldı. Ödül töreninde konuşan Başkent Grubu Başkanı Hıdır Eraslan, 2003 yılından bu yana , Türkiye’ye ve Türk milletine çalışmalarıyla katkıda bulunanlara ödül verdiğini söyledi. Törende, “Yılın Televizyoncuları ve Gazetecileri’’ dalında ödüller dağıtıldı. ‘Büyükanıt’ın şahsi kanaati’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AKP’li Burhan Kuzu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın türbanla ilgili açıklamalarının “şahsi kanaati” olduğunu söyledi. Burhan Kuzu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın konuyla ilgili açıklamalarının anımsatılması üzerine Kuzu, “Sayın Genelkurmay Başkanı’nın görüşleri, şahsi kanaatidir... Sayın Genelkurmay Başkanı’nın açıklaması, benim görev alanımın dışındadır. Benim gündemimde anayasa değişikliği vardır” dedi. YÖK Yasası’yla ilgili değişiklik önerisinde yer alan başın örtülme biçiminin tartışma yarattığının anımsatılması üzerine Kuzu, “Türban nerede başlar, başörtüsü nerede başlar, iğne, çengel... Bunlar daha sonra çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Ondan sonra bağlama şekli belli olacak” dedi. Anayasa değişikliğine ilişkin kaygıların anımsatılması üzerine Kuzu, “Kaygı bitmez, hukukta kaygı bitmez. Biz teklife kılık, kıyafet yazmadık.Yazsaydık ne olurdu, o zaman da başka bir tartışma çıkardı” diye konuştu. Türban takanları laiklik karşıtı ve cumhuriyet düşmanı gibi göstermenin bir anlamının olmadığını kaydeden Kuzu, kimsenin konuyu saptırmaması gerektiğini söyle AKP ÇENE ALTINDAN DA ÇARK ETTİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, türbanın bağlama şeklinin modaya göre değişebileceğini belirterek “Önemli olan öğrencinin kimliğinin belirlenebilecek şekilde yüzünün ve çenenin açık olmasıdır” dedi. Üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin yasa değişikliğinde türbana “çene altından bağlanma” kriteri getirilmesi tartışma yarattı. AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, bu tanımla amaçlarının öğrencinin kimliğinin tanınması olduğunu belirterek “Yüzün tam olarak görünmesine yönelik tanım yaptık.Yüzün görülmedi. Eleştiri ve kaygıların inandırıcı olmadığını, getirilen düzenlemenin ne anlama geldiğini iyi bildiğini savunan Kuzu, “Kimse konuyu rayından çıkarmasın, saptırmasın. Bu çerçevede katkıya her zaman hazırız. Korku salmanın bir anlamı yok. Çünkü ortada korkacak bir şey yok” görüşünü dile getirdi. 1980 sonrası üniversitelilerin liselileştirildiğini, etek boyu, oje sürüp süremeyeceğine ilişkin genelge çıkarıldığını, bunun uygulanmasında sıkıntı yaşanınca bu kez, “Başörtüsü kızlar için yasak, erkekler sasinde çenenin önemli bir yeri var. Çünkü çenenin üstünü ve ağzı örten örtüler var. Öğrencinin kimliğinin tanınabilmesi için yüzünün tam olarak açık olması lazım” dedi. Başörtüsünde birden çok bağlama şeklinin olduğunu anlatan Ergün, bunun modaya göre değişebileceğini söyledi. Ergün, “Önemli olan yüzün görünmesi, nasıl bağlayacaklarını belirleyemeyiz. Çünkü bu sadece dini ve siyasi değil aynı zamanda sosyolojik ve estetik yanı olan bir konu. Moda ve tekstil sürekli gelişirken biz insanlara modayı takip etmeyeceksiniz diyemeyiz” diye konuştu. kallı gelemez” denildiğini anlatan Kuzu, “Sonra baktılar ki Türkiye’de sakal bırakan sadece İslami düşüncesi olan değil onun yanında solcu, entel kesimde de bu var. Bu sefer onu da kaldırdılar. Kabak başörtülü kızların başına kaldı” dedi. Önerinin anayasanın değiştirilmesi önerilemeyecek 2. maddesine aykırı olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin şekil yönünden iptal edebileceğine ilişkin görüşlerin sorulması üzerine Kuzu, “Anayasa Mahkemesi bunu yaparsa, yanlış yapar” dedi. Saygun’un ABD temasları ? WASHINGTON (Cumhuriyet) Türk heyetine Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un başkanlık ettiği TürkiyeABD Yüksek Düzey Savunma Grubu toplantılarının ikinci gün çalışmaları dün başladı. Washington’da başlayan, askeri işbirliği ile eğitim ve savunma sanayii alanında işbirliği gibi konuların ele alındığı toplantılar değerlendirmelerle sona erecek. Orgeneral Saygun, Washington’daki temaslarının ardından ABD’deki çeşitli askeri üs ve tesislerde incelemelerde bulunacak ve 7 Şubat’ta Türkiye’ye dönecek. ORDU Ordu’nun Mesudiye ilçe müftüsü Faruk Ana, Ordu Valiliği’nin şehit aileleri için düzenlediği yardım kampanyasına karşı çıkarak “Doğu’da ölenlerin şehit olmadığını” ileri sürdü. Hakkında soruşturma açılan müftü, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Avustralya’nın Melbourne kentinde görevlendirildi. Ordu Valiliği’nin yılbaşı öncesi şehit aileleri için düzenlediği yardım kampanyası, Mesudiye ilçe müftüsü Ana tarafından engellenmek istendi. Kampanya için Mesudiye Kaymakamlığı tarafından oluşturulan komisyon, kamu görevlilerini de ziyaret ederek yardım istedi. Ana, şehitlere yardım için yanına gelen komisyon üyelerini adeta azarlayarak kampanyaya katılmayacağını söyledi. Komisyon üyelerinin valiliğin öncülüğünde kampanyanın başlatıldığını anımsatması üzerine de Ana, “Doğu’da ölen askerler şehit sayılmaz. Ben yardımda bulunmayacağım.Yok Ordu Valisi istiyorsa da alın size 1 lira” dedi. AYMAKAMLIK K SORUŞTURMA BAŞLATTI Bunun üzerine komisyon üyeleri, müftüyü kaymakamlığa şikâyet ettiler. Müftü Ana’nın ayrıca ekim ayında köy ve mahalle camii imamları ile yaptığı toplantıda valiliğin şehit askerler için başlatılan yardım kampanyasıyla ilgili “Böyle bir kampanya var ama Doğu’da ölen askerler şehit sayılmaz” ifadesini kullandığı öğrenildi. Mesudiye Kaymakamlığı, Ana hakkında “idari soruşturma” başlattı. Bunun üzerine Ana, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca daha önce 5 yıl süreyle din görevlisi olarak görevlendirildiği ancak beklettiği Avustralya’nın Melbourne kentine gitmek üzere ilişiğini keserek aynı gün ilçeden ayrıldı. İlahiyat Fakültesi mezunu olan ve yaklaşık 3 yıldır Mesudiye ilçe müftüsü olarak görev yapan Ana’nın “İslam Ailesinde (Fertlerin Karşılıklı İlişkilerinden Doğan) Haklar ve Görevler” adında bir de kitabı bulunuyor. CICA toplantısı Türkiye’de ? ANKARA (AA) Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) çerçevesinde, Türkiye’nin ev sahipliğinde bugün “Yeni Sınama ve Tehditler” konulu toplantı düzenlenecek. Türkiye’nin CICA Güven Arttırıcı Önlemler Kataloğu’nun uygulanması çalışmaları çerçevesinde üstlenmiş olduğu koordinatörlük görevi kapsamında düzenlediği toplantıya CICA üyesi 18 ülke ve 6 gözlemci ülke delegelerinin yanı sıra, uluslararası örgütler katılacak. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle