23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Dünya medyası ‘İslam Türkiye’nin laik demokrasisini aşındırmaya mı başladı?’ sorusunu yöneltti Yabancı basın türbanı tartışıyor Dış Haberler Servisi AKP ve MHP’nin türban uzlaşısı dünyada yankı buldu. ABD’de yayımlanan New York Times gazetesinin haberinde, “Türk hükümetinin üniversitede türban yasağını kaldırma kararı can sıkıcı bir soruyu gündeme getirdi: İslam Türkiye’nin laik demokrasisini aşındırmaya başladı mı” sorusu yöneltildi. Türkiye’de görünüşün sık sık aldatıcı olabileceği öne sürülen haberde, “Birçok Türk bu önlemi din ve demokrasi açısından olumlu buluyor” ifadesini kullandı. Yine ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesi, Amerikan Associated Press ajansının konuyla ilgili haberine yer verdi. Haberde, “Ba A merikan New York Times gazetesi, türbanın laik kesimde yarattığı endişeye değinirken, İngiliz Financial Times, türbanın “üniversitelerde bir toplumsal devrimin habercisi olabileceğini” yazdı. zılarında siyasi İslamın ülkenin geleneksel laik sistemini aşındırmaya başladığı korkusu uyandı” yorumu yapıldı. Amerika’nın Sesi de türban yasağı konusunda AKP ve MHP’nin uzlaştıklarını ancak düzenlemenin sadece üniversiteleri kapsayacağını belirtti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın türbanın siyasi amaçlarla dışarıdan Türkiye’ye dayatılan “ithal bir kıyafet” olduğu görüşünü aktaran Amerika’nın Sesi, CHP’nin konuyu yargıya götürme sinyallerini verdiğini bildirdi. İngiliz Financial Times gazetesinde Vincent Boland imzasıyla çıkan yorumda, “Değişiklikler, Türkiye’nin devlet üniversitelerinde toplumsal bir devrim habercisi olabilir” ifadesi kullanıldı. Devlet üniversitelerinin uzun bir süreden beri “liberaller ile muhafazakârlar arasındaki sosyal ve siyasi muhabere alanı” hali ne geldiğini yazan Boland başörtüsünün sokaklarda gitgide daha sık görüldüğü gözlemine yer verdiği yazısında gelişmeleri şöyle ifade etti: AP McCain zaferini eşiyle birlikte kutladı. ‘Korkuları yeniden uyandırdı’ “Değişiklikler Türkiye’nin devlet üniversitelerinde bir toplumsal devrimin habercisi olabilir. Başörtüsü ve diğer İslami kılıklar 1980 darbesinden bu yana yasak. Hükümet, yasağın din temelli ayrımcılık yaptığını öne sürüyor ve uzun zamandır bunu ‘hak ve özgürlükler’ adı altında değiştirmek istiyordu. Ancak din ve devlet ayrımı ve ibadet ve tezahürlerinin sıkıca denetlenmesini öngören ideolojiyle beslenmiş Türkiye’nin cumhuriyetçi yerleşik yapıları bu adıma şiddetle karşı çıkıyor.” İngiliz yayın kurumu BBC de, anketlere göre, türban yasağının kaldırılmasına halkın “çok güçlü bir destek” verdiğini belirtti. BBC, AKP ile MHP arasında varılan mutabakatla, “sadece geleneksel başörtüsüne izin verileceği” görüşünü de aktardı. Florida’da McCain kazandı ELÇİN POYRAZLAR E LÇİLİKLER İZLİYOR AB’den türban izleme ekipleri BAHADIR SELİM DİLEK ‘Seçim kaygıları rol oynadı’ Fransız Le Figaro, “Parlamentoya sunulan ve onaylanması beklenen öneri, toplumun giderek İslamlaştırılması korkularını yeniden uyandırdı” yorumunu yaptı. Gazete, türban konusundaki gelişmelerde, seçim kaygılarının rol oynadığı görüşüne de yer verdi. Katar’dan yayın yapan El Cezire televizyonunun yayınında da, “Laikler bu girişimle Müslüman ama laik bir ülkede hükümetin İslamın profilini yükselteceğinden kaygı duyuyorlar. Laik ama büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’de türban çok hassas bir konu. Ülkede ordunun da içinde bulunduğu kurumlarda türban siyasal İslamın simgesi olarak görülüyor” denildi. Alman Yayın Kuruluşu Deutsche Welle’nin haberinde ise “Türkiye’de, türbana üniversitelerde serbestlik getirmeyi öngören düzenleme, tartışma yaratmaya devam ediyor” denildi. Haberde CHP Genel Başkanı Baykal’ın, türbanın “Arap Vahhabi anlayışını Türkiye’ye dayatmanın bir aracı olduğu” görüşü de aktarıldı. ANKARA Avrupa Birliği (AB), AKP ve MHP’nin türban önerisini yakın takibe aldı. AB üyesi ülkelerin Ankara’daki büyükelçiliklerinin türban tartışmalarını yakından izlemek üzere özel ekipler oluşturduğu öğrenildi. AB içinde türban konusunda Ankara’ya yönelik resmi bir tavrın olmamasına karşın Türkiye’deki tartışmaların laiklik üzerine yoğunlaşması birlik içinde dikkatlerin Ankara’ya çevrilmesine neden oldu. Büyükelçilikler, konuyla ilgili olarak hem teknik hem de siyasi açıdan ayrıntılı raporlar hazırlarken, Türkiye ile ilgili “İlerleme Raporu” ve “Katılım Ortaklığı Belgesi” gibi resmi AB dokümanlarında ise türbana ilişkin düzenlemelerin hangi bağlamda ele alınacağı tartışma yarattı. 30 saat süren rehine krizi kazasız bitti enezüella’da 20’li yaşlardaki 4 soyguncunun V bir bankaya girmesiyle başlayan ve 30 saatten fazla süren rehine krizi dün sona erdi. Altagracia de Orituco’da, önceki gün soygun amacıyla bir bankaya giren 4 kişi, çalışanları ve müşterileri rehin aldı. Soyguncular daha sonra aralarında çocukların ve hamile 1 kadının da bulunduğu 52 kişiden bazılarını serbest bıraktı. Kaçabilmek için ambulans ve para gasp eden soyguncular, yetkililerle cep telefonu ve telsiz aracılığıyla yaptıkları görüşmelerin ardından yanlarına 5 rehineyi alarak bir ambulansla bankadan ayrıldı. Birkaç saat süren takibin ardından şehirlerarası karayolunda durdurulan 4 soyguncu silahlarını bırakarak teslim oldu ve 5 rehineyi serbest bıraktı. (Fotoğraf: AFP) ‘Bekle, gör’ yaklaşımı Edinilen bilgilere göre AB Komisyonu konuyu, AB müktesebatı çerçevesinde değerlendirmekten yana bir tutum içine girerken, AB’nin önde gelen ülkelerinin temsilcilerinde türbana üniversitelerde izin verilmesi konusunun, “bireysel hak ve özgürlükler” bağlamında ya da “laiklik” yaklaşımı içinde ele alınması gerektiği görüşü öne çıktı. Ancak bu konuda AB içinde bütün ülkeleri bağlayacak bir müktesebatın bulunmaması konunun siyasi olarak tartışılmasının önünü açtı. AB Komisyonu’nun bunun “yasal bir düzenleme” olarak değerlendirilmesi yönünde tavır almasının ise Avupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye ile ilgili aldığı kararlarla çok örtüşmeyeceği değerlendirmeleri öne çıktı. AİHM kararları ve içtihatları bütün AB üyesi ülkeler ile aday ülkeler açısından bağlayıcılık taşıyor. AB Komisyonu’nun konuyu laiklik bağlamından çok bireysel hak ve özgürlük çerçevesinde ele almasının, birlik içinde cumhuriyetçi ve laiklik geleneği olan ülkelerin tepkisine neden olacağı belirtildi. Ancak, AB üyesi ülkelerin Türkiye’deki temsilciliklerinde ağırlıklı olarak “beklegör” yaklaşımı ağırlık kazandı. Avrupa Parlamentosu’nun önde gelen iki ismi Daul ve Wiersma uyardı: WASHINGTON ABD başkanlık seçimi yarışında Florida eyaletinde yapılan önseçimleri Cumhuriyetçi Senatör John McCain kazandı. Yüzde 36 oy alan McCain’i Massachusetts eski valisi Mitt Romney yüzde 31 oyla takip etti. Daha önce diğer eyaletlerde kampanya yürütmeyen ancak ABD’nin en büyük eyaletlerinden Florida’daki önseçimlerde başarı elde etmeyi uman eski New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani ise yüzde 15 ile üçüncü sırada geldi. CNN.com haber sitesi kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Giuliani’nin başkanlık seçim yarışından ayrılarak McCain’e destek vereceğini bildirdi. Florida’da sembolik olarak yarışan Demokrat parti aday adayları arasında ise Senatör Hillary Clinton yüzde 50 oyla birinci geldi. Clinton’ı yüzde 33 oyla Senatör Barack Obama takip ederken Senatör John Edwards yüzde 14 oy aldı. Demokrat parti yönetimi Florida eyaletinin önseçim tarihini öne almasından sonra bu eyaletten seçilecek delegelerin parti kurultayında oy kullanamayacağı yönünde karara varmıştı. Florida’nın ardından ABD’de bütün gözler, 22 eyalette birden ön seçimin yapılacağı, “Süper Salı’’ olarak adlandırılan 5 Şubat’a çevrildi. 5 Şubat’ta kazanacak Cumhuriyetçi ve Demokrat adaylar, kasımdaki seçimde başkan adayı olmayı büyük ölçüde garantileyecek. TÜRKİYE KARŞITI METİN İslamlaşma Türkiye’yi Avrupa’dan koparır ÇİMEN BATURALP BRÜKSEL AKP hükümetinin türbanı serbest bırakma yönündeki adımlarına Avrupa Parlamentosu’nda (AP) en fazla sandalyeye sahip iki parti grubunun lider kadrolarından “uyarı” geldi. AP’de çoğunluğa sahip Avrupa Halkları (Hıristiyan Demokratlar) ve Avrupa Demokratları’nın grup lideri Joseph Daul, “Eğer bu yönde yasa çıkarsa, Türkiye Avrupa’dan uzaklaşacaktır” dedi. AP Sosyalist Grup Genel Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma da Türkiye’nin laik yapısını korumak zorunda olduğunun altını çizdi ve anayasa da İslamlaşma sürecine yönelik değişikliklerin olması durumunda Avrupa’dan sert tepkiler geleceği uyarısı yaptı. Cumhuriyet’in sorularını yanıtla yan Daul ve Wiersma, türbanın kamusal alanda serbest bırakılmasının AvrupaTürkiye ilişkilerinde sorun yaratabileceğine dikkat çektiler. AP’deki en fazla sayıda sandalyeye sahip olan Avrupa Halkları (Hıristiyan Demokratlar) ve Avrupa Demokratları grup lideri Daul, Fransız olduğuna atıfta bulunarak “Bizim Türkiye’ye bakışımız bellidir” diye konuştu. ‘Türkiye Taliban ülkesi değildir’ Türk hükümetinin yeterince hızlı davranmadığını belirten Daul, Avrupa’nın ise yeni gelen 12 ülkenin ekonomik entegrasyonunu henüz sağlayamadığına işaret etti. “Böyle bakınca türban bizim meselemiz değildir” diyen Daul, aşırılığın her türlüsüne karşı olduklarının altını çizerek şöyle konuştu: “Türbanın serbest bırakılmasına ilişkin bu yasa çıkarsa, Türkiye Avrupa’dan uzaklaşacaktır. Türkiye hükümeti seçimini yapmakta özgürdür. Bence türbanın serbest bırakılması kararı ilişkilerimizi olumsuz etkileyecektir.” AB’nin en önemli konularından birinin kadın ve çocuk hakları olduğunu belirten Daul, AKP’nin türban konusundaki yaklaşımının Avrupa’dan tepki göreceğini de belirterek “Ama tabii ki bu onların seçimidir. Avrupa açısından sonuçlarının ne olacağı ise çok açıktır” dedi. Wiersma Türkiye’de, anayasada İslamlaşma sürecine yönelik değişiklikler olursa Avrupa’da sert tepkilerin geleceğini kaydetti. Wiersma, ancak AKP hükümetinin bunu yapacağını sanmadığını söyledi. Dine yönelimin 20 yıldır arttığını söyleyen Wiersma, “Bu kimlik arayışı ve dini ifade özgürlüğü ile ilgili bir konudur. Ama yarın başını kapatmak istemeyen biri başını kapamaya zorlanırsa o zaman ilk tepki benden gelecektir. Türkiye bir Taliban ülkesi değildir” dedi. Her şeyin Türkiye’nin AB’ye katılmak konusunda ciddi olup olmadığına bağlı olduğunu kaydeden Wiersma sözlerini şöyle sürdürdü: “Ve bu sadece AKP’ye değil orduya ve CHP’ye de bağlı. Laik yapısıyla CHP’nin varlığı çok önemlidir. Türkiye’nin laik yapısını koruyacağını düşünüyoruz. Üniversitelerde türban yasağının kalkmasına karşı değiliz. Ama devlet dairelerinde türbanın serbest bırakılması halinde tepkimizi en sert biçimde ortaya koyacağız.” Bir vekil imzasını çekti PARİS (AA) Fransa’da, iktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) üyesi Herve de Charette’in, önceki gün Le Monde gazetesinde açıklanan, bir grup UMP milletvekilinin Türkiye’nin AB üyeliği sürecine karşı çıkılması yönünde yayımlandıkları bildiriden imzasını çektiği bildirildi. UMP milletvekilinin Le Monde gazetesine de bir açıklama göndererek, bildiride yayımlanan görüşlere katılmadığını belirttiği öğrenildi. Herve de Charette, geçen yıla kadar Fransız meclisinde Türk Dostluk Grubu üyeleri içinde yer alıyordu. kinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’na karşı efsanevi Leningrad direnişinin 64’üncü yıldönümü törenlerle anıldı. 8 Eylül 1941’den 27 Ocak 1944’e kadar yaklaşık 29 ay kuşatma altında kalan kentte 1 milyondan fazla insan öldü. Çoğu açlıktan. Ama kent teslim olmadı. Kuşatma ile başka yerlerden kente yardım gelmesini önleyen Hitler, Leningrad’ın teslim olmasıyla Sovyetler Birliği’nin yenilgisinin tetikleneceğini düşünüyordu. 11 yaşındaki Tanya Saviçeva’nın, direniş sırasında yaşananları kaydettiği günlüğü, kuşatma trajedisinin sembolü haline geldi ve daha sonra Nürnberg Mahkemeleri’nde belge olarak kullanıldı. Bu yıl da Leningrad Leningrad ve Petersburg İ PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY aksay@rusya.ru direnişinin yıldönümünde anma etkinlikleri düzenlendi. Zafer Parkı’nda ve tarihi kabristanlarda bir araya gelen insanlar, savaş gazileri, kuşatmada yaşamını yitirenlerin mezarlarına çelenkler bıraktı. ??? Bu anma etkinliklerinin düzenlendiği sıralarda, Rus basınında bir haber yer aldı: Geçen yıl ülke çapındaki ırkçı saldırılarda bir önceki yıla oranla yüzde 13 artış saptanmıştı. 67 kişi öldürülmüş, 550 kişi yaralanmıştı. Bu saldırılardan dolayı sadece 24 kişi mahkum edilmişti. Rus ırkçılarının bir kısmı Nazi selamı veriyordu. Ve ırkçıların en güçlü olduğu kentlerden biri Petersburg’du... Petersburg, 64 yıl önce Hitler’e karşı 900 gün direnen Leningrad’ın yeni adıydı... Sırbistan Seçimlerinin Öncesinde K osova, Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyor. Sırbistan, devlet başkanı seçimleri sürecinden geçiyor. Bağımsızlığını ilan etmesi halinde Kosova’nın Birleşmiş Milletler’e katılımını önleyeceğini söyleyen Rusya ise, tam bu sırada bir Sırp enerji şirketi satın alıyor. ??? 9 adayın katıldığı ilk turdan sonra, Sırp Radikal Partisi adayı Tomislav Nikoliç (yüzde 39) ile Sırbistan’ın şimdiki Devlet Başkanı ve Demokrat Partisi adayı Boris Tadiç (yüzde 35) 3 Şubat’ta ikinci turda yarışacak. Milliyetçi söylemiyle dikkat çeken dünyada Hırs deyip geçmeyin, bu a onun ırs pıl ya büyük olarak ne ır. pıl ya de sayesin Anatole France Akım Doğalgaz Hattı Projesi’ni gerçekleştirmeye çalışıyor. Hattın bir kolu da Sırbistan’dan Kuzey İtalya’ya uzanacak. “Kosova’yı tanıyacak herkesle ilişkisini kesmeye hazır” olan Nikoliç, Moskova’nın Avrupa’ya yönelik ekonomik ve siyasi planlarını bozma potansiyeli taşıyor. Avrupa ülkelerinin temel enerji tedarikçisi olan Rusya, AB ile ilişkilerin dolaylı olarak da olsa bozulmasını istemiyor. ??? Bu arada Slobodna Dalmacija adlı Hırvat gazetesi, Rusya’nın Sırbistan ve Bosna’ya askeri üs kurmayı planladığını iddia etti. Kimileri bunun, “Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirilecek ABD füze sistemlerine Kremlin’in cevabı” olacağını, kimileri de filosunu Akdeniz’de sürekli bulundurma amacındaki Moskova’nın “hayati ihtiyacı” olduğunu savundu. İddia doğru veya değil, ama Rusya’nın Balkanlar’da 2000’li yılların başlarındakinden farklı olarak konumunu güçlendirdiği açık. Ancak 3 Şubat seçimlerini kim kazanırsa kazansın, Belgrad, Moskova, Washington ve AB başkentlerinde Balkanlar’la ilgili gergin siyasi ve ekonomik denklemlerin daha uzun süre gündemde olacağı bugünden belli. Saakaşvili kazanırken kaybetti Ocak 2004’te aldığı yüzde 96’lık oy des4 teği ile “Gül devrimi”ne adını yazdıran Mihail Saakaşvili’nin, 5 Ocak 2008’de yüzde 53’lük oy oranıyla yeniden devlet başkanı seçildiğinin açıklanması Gürcistan’ı karıştırdı. Muhalefetin bir bölümü, seçim sonuçlarını tanımıyor. Gözlemci AGİT heyetinin yöneticisi Dieter Boden, “seçimlerin genel olarak demokratik bir ortamda geçtiği” yolundaki açıklamayı yayımlamakta acele ettiklerini, sonradan ortaya çıkan gerçeklerin ciddi kuşkular yarattığını söyleyerek ilginç bir özeleştiri yaptı ve seçimlerin meşruluğu tartışmalarını körükledi. ABD yönetimi, kısa bir tereddüdün ardından –muhalefetin birleşerek alternatif oluşturamamasının da etkisiyle– Saakaşvili’ye destek verdi. Bu durum, öteden beri Batı yanlısı olan muhalif güçlerin ilk kez ABD’ye karşı sert eleştiriler getirmesine yol açtı. Muhalefet ilkbahardaki parlamento seçimlerini protesto etmek de dahil, mücadeleyi güçlendirme planları yapıyor. İlk turda aldığı oy oranı yüzde 26 olarak ilan edilen muhalif lider Levan Gaçeçiladze, iktidarı ele geçirmek için kitle eylemleri vaat ediyor. Bu arada seçimlerin en önemli sonuçlarından birinin de, Tiflis ve öteki büyük kentlerde muhalefetin iktidardan daha fazla oy alması olduğunu ekleyelim. Rusya, Sırbistan seçimleri öncesinde bir taraftan Güney Akım Hattı’nı pekiştirdi, bir taraftan da Batı’nın sıcak baktığı Tadiç’e destek verdi. Nikoliç’in “AB’nin kolonisi olmaktansa Rusya’nın eyaleti olmayı tercih ederim”, “Rusya’ya iki askeri üs verebiliriz” ve “Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan herkesle ilişkimizi keseriz” cümleleri akıllarda. Çoğunlukla “Batı yanlısı” olarak görülen Tadiç ise Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkarken, bir parçası olmayı amaçladığı AB ile ilişkileri zedelememeye çalışıyor. Sırbistan siyasetinin en önemli aktörlerinden ve Rusya’nın güvendiği liderlerden Başbakan Voyislav Koştunitsa ise görünüşte adaylardan hiçbirine açık destek vermiyor. 25 Ocak’ta Başkan Tadiç ve Başbakan Koştunitsa, Moskova’yı ziyaret ettiler ve Rusya lideri Putin ile görüştüler. Ön anlaşması geçen yılın ekim ayında yapılan enerji işbirliği paketi imzalandı. Sırbistan ulusal enerji şirketi Naftna Industrija Srbije’nin (NIS) yüzde 51’i Gazprom’un eline geçerken, Güney Akım Doğalgaz Boru Hattı’na Sırbistan’ın da katılması kesinleşti. Dün de Nikoliç Moskova’daydı. Ama bu ziyaret, önemi ve statüsü bakımından ilkinin gerisindeydi. Moskova, neredeyse Rusya’nın eyaleti olmaya hazır Nikoliç dururken, neden Tadiç’le masaya oturarak ona seçim sürecinde destek verdi? Rusya, kısa süre önce Bulgaristan’ı da ortak etmeyi başardığı Güney Öngörüler... Sence Hillary Clinton başkan olursa ilk işi ne olur? Eşinden boşanmak için dava açar. Peki ya Barack Obama seçilirse? Beyaz Ev’in boyanmasını emreder. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle