18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE 6 PERŞEMBE ORHAN BURSALI Kemal Abi Orada Kalmalı! Çözüm: İktidar olmak Ö zgürlük ve bağımsızlık; vicdanı hür, fikri hür, irfanı hür olmaktır. Bu fikri tam olarak hayata geçirmedikçe özgürlük ve bağımsızlıktan bahsedemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti kurucularının bize emanet ettiği devrim yasasıdır. Devrim yasaları tüm yasaların üstündedir. 330 milyar dolar iç ve dış borç batağı, ikili antlaşmalarla eli kolu bağlanmış bir ülkenin bağımsızlığından bahsedebilir miyiz? Son birkaç yıldır bu konu açık seçik konuşuluyor. Sömürge bir ülkenin fikri, vicdanı, irfanı hür olur mu? Kahvede, evde, sokakta, okulda bu gerçeği herkes konuşuyor. Hatta herkes her şeyi biliyor. Bilinmeyen şey çözüm. ABABD’ye göbeğinden bağımlı yazılı görsel basın halka sömürge gerçeğini göstermiyor. Bayraksa bayrak, Atatürk büstü istiyorsan al senin olsun. Bir bayrağı bayrak yapan onun altındaki hukuktur. Lozan katledildiğinde ortada bir bayrak kalır mı? Kaldı ki ABD bugüne kadar Lozan antlaşmamızı imza etmemiştir. Bu ne demektir: ‘‘Ben seni tanımıyorum.’’ Kurnaz medya bizi tanımayanları bizim ‘‘stratejik ortağımız’’ ilan ediyor. Aynı ABD Avrupa parlamentolarından ‘‘Türkler Ermenileri katletti’’ yasaları çıkarttırıyor. Yıllarca şehit cenazelerinde içimiz sızlarken o, PKK’ye destek verdi. Stratejik düşmanımız, menfaatleri ve sömürü ön plana çıkınca, stratejik dosta dönüşüyor. Sömürgeci ABD yönetimi ve şirketleri; sırf kârlarına kâr katmak için, talepte bulundu diye her seferinde dünyanın her tarafına Mehmetçiğimizi jandarma yerine gönderirsek onun emellerine hizmet ettiğimiz için elbette ki bizden iyi dost bulamaz. Ayrıca bu ülkenin ulusal aydınlarının faili meçhul olarak katledilmeleri yine bizim sözde stratejik ortağımızın, dostumuzun istihbarat elemanlarını ve tarafını işaret ediyor. Kore’de binlerce Mehmetçik’i bıraktık da ne oldu, ne değişti? Çözüm: İktidar olmak. Bayrağına, ulusuna, vatanına, bağımsızlığına, Kuvayı Milliye değerlerine, Kürt’üne, dinlisine dinsizine, ordusuna, üniversitesine; fikri, irfanı, vicdanı hür, Mustafa Kemal’in ilkelerine sıkı sıkıya bağlı siyasi bir partiye üye olup iktidara taşımakla olur. Yeniden bu yolla Ankara Kalesi’ne Mustafa Kemal’in bayrağını dikmek tek çözümdür. Yaşam dediğin iki kalp vuruşu arasındaki andır. Aman ‘‘Oylar bölünmesin’’ diyenlere kanmayın. Torunlarımız; ‘‘Dedem, anneannem, babaannem, boş vaat veren partilere oy vererek dünyadan göçüp gittiler. Onlar mezara girip kurtuldular. Ancak, şimdi bizi onlardan kalan iç ve dış borçları ödemek zorunda bıraktılar, geleceğimizi kararttılar’’... demesinler...! Seyfettin ÖZYER CUMOK’lardan beklentilerimiz 1 9 Ocak 2006 Perşembe tarihli Cumhuriyet gazetesinde iki duyuru yayımlandı. İstanbul CUMOK çağrısı başlıklı ilan; ‘‘Bu Vatan Nasıl Kurtulur?’’ başlıklı konu Kadıköy Aden Otel’de 15 YTL karşılığı kahvaltı ile anlatılacakmış. İkincisi Tekirdağ CUMOK çağrısı başlıklı duyuru; yelken kulübünde 15 YTL karşılığı yemekli toplantı ve Türkiye’nin bir çok illerinde bu tür paralı, yemekli, kahvaltılı toplantılar. Beyler ama bilerek ama bilmeyerek lokantalarda, yelken kulüplerinde paralı yemeklerde vatan kurtulmaz. Hiçbir ilanınızda TBMM’de nasıl çoğunluk oluruz, Cumhuriyet’in tirajını nasıl arttırırız, Kemalistleri, aydınları, sol güçleri nasıl asgari platformda bir araya getirir, seçimlere nasıl hazırlanırız diye bir çağrı yok. Merak edilen, Cumhuriyet yönetimi bu paralı, yemekli toplantılara nasıl bakıyor. Halktan kopuk her hareket şimdiki iktidarın devamını sağlar. Ecevit şimdi bu ülkede derin devlet var diyor. Bu kadarına pes yani, Sn. Ecevit’i başbakanlık yaparken İzmir’de öldürmeye kalkacaklar, öldürmeye kalkanları bulamayacak. Görevdeyken susacak, yanlış yapan hainlerin gırtlağına basmayacak, sonra şimdi kalkmış derin devlet var diyecek. Sn. Baykal, otuz yıllık siyasi hayatınızda temiz kalmak neyi halleder, Meclis’te siz konuşurken Tayyip Bey bıyık altından gülüyor, nasıl, farketmediniz mi? Ne olurdu tüm güzel, yiğit insanları CHP etrafında toplasaydınız, çoğunluk sizde olsaydı, O zaman ‘Ülke bu duruma düşmezdi’, değil mi? Çok gördünüz bu insanların mutlu ve huzurlu olmasını, çok gördünüz. Atatürk devrimlerinin her okulda her kamu alanında uygulanmasını; siz iktidar olsaydınız hiçbir savcı çıkıp Rektör Yücel Aşkın’ı içeri atabilir miydi? Evet CHP Genel Başkanısınız ama neye yarar Sn. Baykal, ülke elden gidince. Şimdi kalkmış cumhurbaşkanlığını bu Meclis seçmesin. Neymiş eşi türbanlı cumhurbaşkanı olmasın. Sanki uyku saatinde çocuklara masal anlatan tv spikerleri gibi sonuşuyorsunuz Sn. Baykal. Neden CHP olarak haykırmıyorsunuz ‘‘12 Eylül generalleri yargılansın’’ diye. Demek ki siz de memnunsuzun ülkenin bu durumundan, CHP Genel Başkanısınız ya, kutlarım sizi. Aslan Kuş Süreyya Sineması görkemli günlerine geri dönüyor 80 yıllık bir geçmişe sahip Süreyya Sineması, perdelerini kültür merkezi olarak yeniden açıyor. Kadıköy Belediyesi’nin 40 yıllığına Darüşşafaka Cemiyeti’nden kiraladığı Süreyya Sineması, aslına uygun olarak restore edilerek sinema, tiyatro, opera ve balo salonlarıyla sanatseverlerin karşısına çıkacak. 31 Aralık 2005’de perdelerini kapayan Süreyya Sineması’nı kiralayan Kadıköy Belediyesi, sinemayı eski görkemli günlerine kavuşturmak için çalışmalara başladı. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, 2005 yılının Ağustos ayında Darüşşafaka Cemiyeti ile kiralama konusunda anlaşmaya vardıklarını anlatarak, ‘‘ Hemen restorasyon çalışmaları için hazırlık yaptık. Anıtlar Kurulu’na projemizi sunduk. Proje onaylanır onaylanmaz restorasyon ve tamir çalışmalarına başlayacağız ’’ diye konuştu. E L E Ş T İ R İ L E R Çeteler dağıtılamadı P KOŞULLAR rof. Muammer Aksoy da devrim şehitlerinden biridir. Ne yazık ki savunduğu hukuk onu öldürenleri bile açığa çıkarmadı, çıkaramadı. Çeteler dağıtılamadı, hesap sorulamadı. Devlet üstü radikal, siyasal İslam örgütlenme terörünün önü alınamadı. Katillerin korunuyor ve aramızda dolaşıyor olması hepimizce işin ürkütücü yanı. Ayrıca utanç verici. Durum, üzülmenin ve öfkelenmenin ötesinde, bizi uyutmamalı. Onlara sarılarak değil, tek tek onlar gibi olarak ve gerçek karşısında birleşik güç oluşturarak çözüm üretmeliyiz. Terörün hepimizin kapısında pusu kurduğunu düşünerek memleketin hali düzelene dek susmayarak, uyumayarak karşı koymalıyız. Biz ÇYDD Bodrum Şubesi olarak kurulduğumuzdan beri (1993) her an yeni dünya düzeninin bizim gibi ülkelere getirdiği eşitsizlik, güvensizlik, adaletsizlik, belirsizlik, bilinçsizlik, terör gibi kavramlarla mücadele ediyor, sorumluluğumuzu gösteriyoruz. 13. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda Cumhuriyet gazetesi her zamanki gibi yanımızdaydı. Uğur Mumcu’yu Bodrum’a taşıdılar. Hava gibi yüreklerimizin de kar altında olduğu günlerde bize umut veren, bilgilendiren, onurumuz ve gururumuz ilkeli Cumhuriyet gazetesinin köşelerinde Bodrum’un aydınlık yüzünü öne çıkaran, derneğimizin aydınlanma yoluna destek veren Hikmet Çetinkaya’ya ve Zeynep Oral’a teşekkür ediyoruz. Hatice Yücel ‘‘Bu ülkenin aydınlık Sevgili İlhan Selçuk; Gazetemizin ana ilkelerinden birinin de diinsanları. Size Cumhuriyet limizi yabancı dillerin boyunduruğundan koruyakışır’’, ‘‘Her türlü görüş Dünkü yazınızı (25 Ocak Aptal Kuş mu, Apmak olduğuna inanıyorum. Gerçi bazı yazarlatal İnsan mı?..) okurken içim sızladı. ve önerilerinizi bizimle payrımız bu özeni göstermiyorlar. Onlara da saygıBir muhabbet kuşum vardı, 11 sene yaşadı. laşın’’ diyorsunuz. lıyım. Ancak haber bölümlerinde bu ilke bazen Birbirimizi çok sevdik... Birkaç kez hasta oldu, Ama bu dediklerinize uygaliba gözden kaçıyor. Zaten dilimiz yüzyıllarona sevgiyle bakıp iyileştirdim. Hiç kuş gribi digun karşılık alamadığımı ca Arapça, Farsça, Fransızca ve günümüzde İnye bir şey duymamıştım, herhalde o da duymadüşünüyorum. 2 senelik ingilizcenin saldırısı altında. Örneğin; birkaç gün mış olmalı ki yeniden dirildi. Son hastalandığınternet aboneliğim sona erönce ‘‘ Yarıyıl dinlencesi’’ yerine ‘‘sömestr tatida abim ağır hastaydı onunla ilgilenemedim, öndi ve yukarıda yazılanlara li’’ diye yazılmasını yadırgadım. Bence dil sevce o öldü, sonra abim... uygun bir davranış bulamagisini toplumumuza ancak Cumhuriyet kazandıKuşlar aptal değildir, tıpkı saf bir çocuk gibidığım için henüz yeniletrabilir. Özen gösterilmesi dileğiyle... dirler, dediğiniz gibi sezgileriyle yaşarlar... Onmedim ki senelerdir Cumlar yeryüzünün en harika yaratıkları, bir incelehuriyet okuru olduğumu Yaşar ŞENGEL seniz, ne kadar güzeller ve de UÇUYORLAR... söylememe gerek var mı Bence biz insanlar daha aptalız. bilmiyorum?!.. Keşke biz de sezgilerimizle yaşayabilseydik. Sonuç!!! İnternet aboneliğimin bittiği, biten Keşke biz de kuşlar gibi özgür olabilseydik. Tam bir sessizlik!!! gün kuru bir mesaj ile bildirildi. ‘‘AboKeşke daha bilinçli, uygar yöneticilerimiz olBakalım bunda sonuç ne olacak... neliğiniz bugün sona ermiştir, yeniletBakalım internet sayfasından aldığım, saydı da bu katliamları yaşamasaydık... mek istiyorsanız falanca sayfaya gidip Keşke, keşke deyip durmamak için, koyun gien üstte yazılan cümlelerin anlamı ne?.. yazılanları takip ediniz’’ gibi bir mesajbi güdülmeseydim... İçtenlik mi?.. la... Aynı gün veya ertesi sabah artık inArtık kuş beslemiyorum, onları kafeste görmek Âdet yerini bulsun mu?.. ternetten gazeteye ulaşamaz olmuştum. istemiyorum çünkü... Saygılarımla.... Canımın çok sıkıldığını söylemeliSevgilerimle... yim ve bu can sıkıntısı ile yukarıda yazSerap Gürsoy Dr. Nedim İnce dığınız cümleye dayanarak yöre net’e yaşadığım olumsuz duyguları olumsuz ifa 4 Ocak 2006 Çarşamba tarihli Cumhu siye ediyorum. Eğer katılırsa, yapacağı işlerdeler ile ve kaynaklarıyla aktardım. riyet gazetesinin Söz Okurun sayfasında A. den hem çok mutlu olacağına hem de çok ke1. İleti son gün geliyor... Utku Atay’ın yazısı beni çok üzdü ve etkile yif alacağına eminim. Haftanın bir gününü 2. Yeniden abonelik için fırsat tanındi ama.. bir CUMOK olması da sevindirdi. veya birkaç saatini bu gönüllülüğe ayırırsa madan aynı gün veya ertesi gün aboneUtku’ya duyurmak istiyorum ki; sivil top ve bu gönüllü gençlerin içine katılırsa kızlik sona erdiriliyor... lum kuruluşlarında çalışan pırıl pırıl birçok gınlığı da korkuları da geçecek ve o da emi3. Abonelik yenileme işleminin nasıl gencimiz var. Ben bu gençlerle üç yıldır ça nim geleceğe ve gençlere umutla bakacakyapılacağı aynı iletide yazılmıyor... lışıyorum. Çalışıyorum derken hepimiz gö tır. 4. İnsan değil makine yerine konulBizim gönüllü grubumuzda lise ve üninüllüyüz ve bu gençler çok yararlı sosyal soduğunuz izlenimi yaratılıyor... versite öğrencileri olduğu gibi meslek sahirumluluk ve toplumsal sorumluluk projeleSonuç!!! ri hazırlayıp başarı ile uyguluyorlar. Ben iki bi, yani çalışan gençler de var. Hepsi çık kıİnsan yerine konulmamayı çağrıştıayrı sivil toplum kuruluşunda bu gençlerle sıtlı zamanlarından birkaç saatlerini bu göran sessizlik. Yanıt vermeye tenezzül Türkiye’nin birçok noktasında çalıştım, çok nüllü çalışmalarına ayırabiliyorlar. Onlar için etmeme... gurur duydum ve çok umutlandım. Ben Ut ‘‘vaktim yok’’ diye bir kavram yok. (Yanıt verilmeyince böyle düşünku’ya bu STK’lerden birine katılmasını tavOya Noraman düm...) İki lideri dinledik, birer gün ara ile.. Sonuç: Dün Baykal, eline geçirdiği önceki günkü Erdoğan’ı, yiye yiye bitirdi.. Ağırbaşlı bir haklılıkla, deyim yerindeyse Başbakan’ı ‘‘ufaladı’’. Erdoğan’dan geriye, büyük bir şaibe, kulaklarda onlarca ve tonlarca boş laf, kötü bir demagog görüntüsü kaldı! Erdoğan tam bir baş aşağı durumlarında! Konu çok netti. ‘‘Kemal Abi’’nin CHP ve Baykal’a haksız, belden aşağı, çirkeflik düzeyindeki bir dedikodu kulisi saldırısı ile başlayan malvarlığı tartışmasında gelinen nokta, Erdoğan’ın milyar doları bulduğu ileri sürülen servetini ve bunu nasıl elde ettiğini açıklamasıydı.. Doğrusu açıklasaydı şaşardım! Çünkü bu defa bu serveti nasıl elde ettiğinin hesabı kitabı gündeme gelecekti ki, zaten Belediye Başkanlığı döneminden beri bu konu kendisinin gölgesi durumunda.. Ortada dolaşan söylentiler, malvarlığındaki artışı açıklayamaması üzerine hakkında açılan dava... En çok şeffaflık sözü eden bir lider, en önemli konuda tam bir sır perdesi arkasında gizleniyor! Şeffaflık baştan başlar! ??? Erdoğan kötü hatip! Herkes onun iyi konuştuğunu (ve camdan iyi okuduğunu) yazar durur.. Ama parti grup toplantısında malvarlığı üzerine konuşmasını dinledikten sonra, gördüm ki, Erdoğan sıradan bir polemikçi! İyi konuşmak, sözcükleri ve cümleleri düzgünce arka arkaya sıralamak değildir. Şüphesiz bu da önemlidir, fakat daha önemlisi düzgün cümlelerin anlamı, içeriğidir. Başbakan ise, içi boş cümleler kurdu! Sonuçta, kendi malvarlığı üzerine spekülasyonlara yanıt vermedi, malvarlığını gizledi, yasaların perdesi arkasına saklandı; üstelik sanki yasalar malvarlığını açıklamasına izin vermiyor havalarına girdi! Kendi malvarlığını açıklayacağına, CHP’nin, Atatürk’ün mirası İş Bankası hisselerini gündeme getirdi! CHP’yi ‘‘banka sahibi’’ olarak gösterdi; yaptığı belleklerden çıkmayacak tam bir ‘‘kel alaka’’ örneği idi! Üstelik hisse senetleri üzerine söylediği sözler de en iyi niyetle bilgisizliğe, ama daha gerçekçi bir deyişle yalana dayanıyordu. CHP’nin bu hisselerden kâr payı almadığını dünya âlem biliyorken, Başbakan ‘‘O paraların nemalarını kim götürüyor’’ anlamında çamur atmaya kalkıştı.. Atatürk’ün kurduğu Dil ve Tarih kurumlarının, 12 Eylül’ün üstün zekâlı darbeci generallerince kapatıldığını, yerlerine benzer başka kurumların kurulduğunu ve bu yeni kurumlara nema ödenip ödenmemesi konusunun mahkemelik olduğunu bilmiyor mu da, vasiyetin yerine getirilmediği yalanını savuruyor! ??? Erdoğan, siyasal polemiğin ancak doğru bilgiler temelinde yapıldığı zaman, bir kazanç getirebileceğini bilmeyecek kadar acemi mi? Yoksa hırsına, büyüklük duygusuna yenik düşen, bulunduğu toplumsal yer ve makamın her türlü demagojiyi yutturmaya uygun olduğunu düşünen bir politikacı mı? Verdiği izlenim, ikincisi.. Erdoğan, hitap ettiği sokak ve kahve kültüründen de kötü not aldu.. Kasımpaşalılık delikanlığının bile kabul edemeyeceği saptırmacalığa başvurdu. Oynadığı ‘‘tribünlerdeki insanlar’’ı da bunu görmeyecek ve anlamayacak kadar ‘‘zekâ eksikliği içinde’’ sandı! ??? AKP lideri ve Başbakan’ı dolandığı çarşaflar içinden çıkaracak belki de tek şey, servetinin tek tek, ak bir şekilde hesabını vermeye kalkmasıdır.. Kamuoyu Kemal Abi’nin istifasını istiyor!.. Niye isteyelim ki? Kemal Abi iktidarda bir nimet! CHP elinden geldiği sürece Kemal Abi’yi hükümette, hem de Maliye Bakanlığı’nda tutmaya çalışmalı! ‘‘Abimiz’’ orada oturduğu sürece daha çoook çarşaf durumları yaratacaktır.. obursali?cumhuriyet.com.tr. Almanca ve Fransızca mezunları B iz Fransızca ve Almanca mezunları olarak, şu an 2006 atamalarına başvurma hakkımız elimizden alınmıştır. 2003 yılından itibaren bize 40 kredilik İngilizce sertifikası almamız halinde İngilizce öğretmenliğine başvurma hakkımızın olduğunu Milli Eğitim Bakanlığı bildirmişti. 2003 2004 yılları arasında İngilizce öğretmenliğine kadrolu olarak Fransızca ve Almanca mezunları atanma şansı elde ettiler ve o tarihten sonra da kısmi zamanlı geçici öğreticilik yapma şansı verildi, fakat 2006 döneminden sonra atamalarda başvuru hakkımız elimizden alındı. Şu anda sözleşmeli öğretmenlik yapan Fransızca ve Almanca mezunu olup 40 kredilik İngilizce sertifikasına sahip 672 öğretmen var. Bu kişilere kendi branşlarında kontenjan ayrılmadığı gibi İngilizce öğretmenliğine başvurma hakları da ellerinden alınmıştır, bu kişilerin diğer kadrolu olarak atanmış İngilizce öğretmenleriyle aynı statüde olmaları gerekirken böyle haksızlığın nedeni merak edilmektedir. Almanca ve Fransızca mezunları Fizik öğretmenleri M Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 EB 2006 yılında 30 bin öğretmen atayacaktır. Her atama döneminde olduğu gibi yine fizik öğretmenleri mağdur edilmek üzeredir. 10’ar 10’ar alınarak atanan fizik öğretmenlerine büyük haksızlık yapılmaktadır. Maalesef Fizik Bölümü mezunu binlerce öğretmen ücretli öğretmenlik yapmak zorunda bırakılmıştır. Çalışan ücretli öğretmenler olarak hiçbir sosyal hak ve güvencemiz bulunmamaktadır. Tüm fizik öğretmenlerinin bu dönem Milli Eğitim Bakanlığı’ndan tek isteği fizik öğretmenliği kadrosunun arttırılması ve bu mağduriyetlerinin bir şekilde giderilmesidir. Bu anlamda ilgili tüm kurum ve kuruluşları göreve çağırıyoruz. Fizik öğretmenleri CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle