23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Rota Göksel Kaya: ‘‘Kuş gribinin izlediği rotaya bakarsak Avrupa’daki ilk durak Türklerin yoğun olarak yaşadığı Münih ve Berlin olacaktır.’’ Ya ğ m u r E k i m İran dosyası BM’ye gidiyormuş... ‘‘Fatura bize kesilmesin de!’’ ORTADA henüz Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın veciz sözleri ile başlayan tartışma ve dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip’in serveti konusu yokken Ankara Polatlı’dan emekli öğretmen Erhan Bilgiç, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na bir dilekçe gönderiyor. Erhan Bilgiç, Bilgi Edinme Yasası’na dayanarak mal bildirimlerine göre milletvekillerinin sayı olarak servetlerini öğrenmek istiyor. İsim istemiyor. Sayı hesabıyla kaç milletvekilinin serveti 500 bin yeni liradan az, kaçının serveti 500 bin ile 1 milyon yeni lira arasında, kaçınınki 1 milyonla 10 milyon yeni lira arasında, kaçının 10 milyon yeni liradan fazla serveti var diye soruyor. Bir de, servetlerine göre milletvekillerinin parti dağılımını merak ediyor. DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Türkiye’de yaşlı sayısı artıyormuş. Hep geleceği beklemektendir! Kefen Erol İşisağ: ‘‘Devlet, 13 yıldır ölüye maaş ödüyormuş. Hani, kefenin cebi yoktu?’’ Çok şaşıracaksınız ama geçenlerde Meclis’ten Erhan Bilgiç’e yanıt geliyor. Kâğıdın üstünde ‘‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Personel ve Muhasebe Dairesi Başkanlığı Personel ve Özlük İşleri Müdürlüğü’’ yazıyor. Altında Personel ve Muhasebe Dairesi Başkanı Nedim Küçüker’in imzası var. Bir sayfalık yazıdan ilk bakışta anlaşıldığına göre Meclis’in memurları; milleti oluşturan bireyin başvurusunu ciddi bir şekilde inceleyip hatta ince eleyip sık dokuyarak değerlendirmişler; o kanunun bu maddesi, şu kanunun o maddesi diye ayrıntılı bir şekilde bilgi vermeye çalışmışlar. Mal Bir yurttaş olarak ciddiye alınmak ne hoş. Demokrasinin güzelliği de zaten bu olmalı: Kurallar belli; sistem tıkırında işliyor. Yoksa, birileri bizi mi işletiyor? Meclis’ten gelen yanıt yazısının son paragrafını okuduğunuzda ne olduğunu anlıyorsunuz: ‘‘Şu kanunun şu maddesinde olduğu gibi bu kanunun da ‘ticari sır’ başlıklı o maddesi gereğince, talebinizin yerine getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.’’ Dünyanın en meşhur tüccarları bile ‘‘en zenginler’’ listesine girmek için servetleri ile övünüyor; ama bizim siyasiler ‘‘ticari sır’’rın arkasına saklanıyor. Sanki ‘‘tüccarlar kulübü’’nde pişpirik oynuyoruz. Fazla söze gerek kalmıyor: Mal meydanda. Evde Utançla Kıvranmak!.. Tayyip Bey’in durumu çok acıklı, çoook!.. Televizyonda seyrederken, ‘‘üzülmedim’’ desem yalan olur... Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’nın düştüğü durum karşısında defalarca ekrandan gözlerimi kaçırdım, yüreğimin sıkıştığını hissettim... Hani film seyrederken bir sahne çok ağır gelir, görmemek, duymamak için gözlerinizi sımsıkı yumup, kulaklarınızı kapatırsınız, yüzünüz kızarır... İşte, aynen öyle!.. Tayyip Bey, konuştukça battı, battıkça sinirlendi, sinirlendikçe dibe vurdu... Kendi malvarlığını niçin açıklayamayacağını anlatmaya başladığında, ben artık ısrarla odanın köşesindeki saksıya bakmaya başlamıştım!.. Tayyip Bey, milyonlarca insanın gözünün içine baka baka malvarlığını açıklamamasının nedenini şöyle açıkladı: Malvarlığını açıklamak suçtur. Mal beyanları gizlilik esasına göre verilir. Ne veren ne verilen makam bunu açıklama hakkına sahip değildir... Bu açıklamayı duyunca durduk yerde mutfağa gittim!.. Gelmişken bari bir kahve yapayım diye düşünürken mırıldandığımı fark ettim; kulak verdim, ‘‘pes ki, pes’’ deyip duruyorum!.. Hiçbir danışmanı, Başbakan’a, ‘‘Efendim, dünyanın hiçbir yerinde, Patagonya’da, Hotanto’da bile kişinin kendi malvarlığını açıklaması suç olmaz. Ancak takdir edilir, alkışlanır. Bizim yasamızda yasak olan, üçüncü kişilerin ya da beyanın verildiği kurumun bunu kamuya açıklamasıdır’’ dememiş mi?! Ben Tayyip Bey’in yerinde olsam, tümünü kapı dışarı ederdim.. Koskoca Başbakan, ancak bu kadar yanıltılabilir!.. Bu kadarla kalsa iyi!.. CHPİş Bankası ilişkisinde Başbakan’ı böylesine feci bir çıkmaza sürüklemeyi, düpedüz ‘‘gerçek dışı beyan’’ felaketine mahkum etmeyi becerebilecek bir danışmanlık müessesesi dünyada mevcut mudur acaba?!. CHP’nin, bankanın sahibi değil, Atatürk’ün yüzde 28.5 hissesinin denetleyicisi olduğunu, buradan gelen 5 kuruşa bile dokunmadığını, zaten dokunamayacağını, Atatürk’ün mirasçısı olarak ilan ettiği Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun 12 Eylül cuntası tarafından kapatılıp, bambaşka içerikte iki kurum yaratılması sonucu, CHP’nin bu kurumlara para verilmesini engellediğini, konuyla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini, konuyla ilgili 111 trilyon liranın ise bankada bloke edildiğini hadi bilmiyorlardı diyelim, öğrenmemek, Başbakan’ı bilgilendirmemek ayıp değil mi?!. Bunları düşünürken banyoya doğru yürüyordum, nedense!.. ??? Bana kalırsa, AKP destekçisi medya ve köşe yazarlarının durumu daha da acıklı!.. Malvarlığı tartışmasını ‘‘Unakıtan Bombası’’ haberiyle başlatan, bu nedenle ‘‘hayırlara vesile olan’’ Yeni Şafak gazetesi dün, müthiş bir deha örneği göstererek şöyle verdi haberi: Malvarlığı resti. Neydi rest? Tayyip Bey, göğsünü gere gere malvarlığını mı açıklamıştı? Hayır, yalnızca ‘‘Verilemeyecek hesabımız yok. Gelin, sadece siyasetçiler değil bütün mal beyanlarını şeffaflaştıralım’’ demişti!.. Dün sabah radyoda acı acı gülerek okudum Yeni Şafak’ın, gazetecilik derslerinde ‘‘habercilik harikası’’ olarak okutulacak bu sürmanşetini. Peki ya yazarlar? Dinci basının güzide kalemlerinin neredeyse tamamı susmuştu! Yazanlar ise AKP ile birlikte batmıştı!!! Gelin, ‘‘seyredilemeyecek film sahnesini’’ anımsatan yazılara bir göz atalım: Son olarak Feriye lokantasında Başbakan ve bir kısım köşe yazarına verdiği yemekle öne çıkan Fehmi Koru, ‘‘Mal da yalan, mülk de yalan’’ başlıklı yazısında ‘‘Tartışma, yasal ve moral açıdan anlamsızdır. Siyasi sistemi zedelemekten başka işe yaramaz’’ diyordu!.. Yeni Şafak’ın ‘‘liberal’’ yazarı Ali Bayramoğlu ise, ‘‘Malvarlığı kavgası ve anlamı’’ başlıklı yazısında, ‘‘Malvarlığı tartışması, siyasete güveni riske sokan ve alanı daraltan bir tartışmadır. Siyaset mekanizmasını yıpratmayın’’ öğüdü veriyordu!.. Bense, görmemek, duymamak, okumamak için evin içinde deli gibi dört dönüyordum!.. e posta: umitzileli?gmail.com Koruma Müşerref Erkan: ‘‘Başbakan, ülkenin parasını koruduklarını söylüyor. Necmettin Erbakan’da kalan trilyonlar ne olacak?” SESSİZ SEDASIZ (!) Yasaklarla demokrasi şampiyonluğu ŞİŞLİ Belediyesi, ‘‘sigara içmeyenlerin haklarını korumak’’ gerekçesiyle, topluma açık kapalı alanlarda kimseyi rahatsız etmese de sigara içilmesine yasaklamalar getirdi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, yasaklamayı tanıtırken dünyadan da örnekler sıraladı. Hong Kong, Kanada, Suudi Arabistan, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri sigara içilmesine kısmi yasaklar getirmiş; Butan ise sigara içmeyi de satmayı da tümden yasaklamış. Yasakçı ülkelere bakınca ortaya şöyle bir tablo çıkıyor; yasakçılar monarşi ile yönetiliyor. En güzel örnek ise tümden yasak Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Kurtarma Akif Kökçe: ‘‘Necmettin Erbakan’ı kurtarmak için verilen öneri kabul edilirse, Erbakan’a seçim yasağı gelecek. Devletin trilyonları değil, partinin bir kısım oyları kurtulacak!’’ getiren Butan Krallığı. Bu arada yasakçılar arasında dünyada bu konuda ilk adımı atan Amerika Birleşik Devletleri de var tabii ki. ABD malum; hem demokrasinin beşiği hem de sigara yasakçılarından İngiltere’yle birlikte Irak’a demokrasi ihraç etme şampiyonu. ABD kendi ülkesinde insanları bir taraftan sigaranın dumanından korur öte tarafta marihuana içimini serbest bırakır, başka ülkelerdeki insanları da bombalarının dumanıyla boğmakta sakınca görmez. Ne diyelim... Türkiye’deki yasakçılar kendilerine kılavuz olarak umarız Amerika’yı seçmemiştir! Erdoğan’ın serveti sır. Onun gündeminde servet var! Cumhuriyetçiler El Ele... ALPASLAN BERKTAY Unutmamak için yinelemek gerekiyor: Churchill, ‘‘Anadolu’ya çıkarsanız, Türklerde ulusal bilinci uyandırırsınız’’ demişti. Çıktılar ve uyandırdılar. Onlar da uyandılar, şimdi ‘‘görünmeyen düşman’’ı oynuyorlar. Cumhuriyeti, onun temel ilkelerini, Atatürk’ü alıştıra alıştıra, ufak parçalara ayırıp yok etme yolunu tuttular. Türkiye Cumhuriyeti, en sıkıntılı günlerini yaşıyor; yaşanan olumsuzlukların hiçbiri de rastlantı değildir. Ne var ki, dostdüşman açık seçik belli artık. Lozan’cılar ve Sevr’ciler karşı karşıya. Lozan’ın rövanşı gündemde. Kim kimden yana? Ak koyunla kara koyun geçit başında belli oluyor, birleşme de kâğıt üstünde değil, olayların içinde. Belirsizleştirmeye çalıştıkları çizgi de, aslında, bıçak sırtı gibi keskin. Taraflar belli. Spekülasyonlara yer yok. Birleşme, günlük mücadelenin içinden yükselmekte... Lozan, var olmamış ya da olamamış.. İnsan Haklarımız da Sevr’e değil, Lozan’a dayanır. Cumhuriyetçiler, yurtseverler Lozan’da ‘‘Ermeni soykırımı yalandır!’’ diyorlar. Boş tehditlerin, yasakların üstüne üstüne giden İP Genel Başkanı Doğu Perinçek gözaltına alınıyor, yalanı tutanaklara geçirtiyor ve küresel bir oyunu bozuyor. Tüm ulusal, Cumhuriyetçi hareketlerin ve siyasal partilerin temsilcileri, Atatürkçü Düşünce Derneği de orada.. Birleşme, Lozan’da.. Lozan 2005 Çıkarması, tüm ulusal, Cumhuriyetçi güçlerce desteklenmelidir! İktidardaki bilim düşmanı, gerici güçler, aydınlık yuvası üniversitelere karşı sistemli bir saldırı içindeler. Van Üniversitesi’nde bilim onuruna yakışan bir mücadele veriliyor. Sırada İnönü ve 19 Mayıs üniversiteleri var. Onlara bilim değil, imamdan başbakanın ‘‘din uleması’’ yerleştirilmek isteniyor. Üniversitelerdeki bilim yapma özgürlüğü, tüm Cumhuriyetçi kesimlerce desteklenmelidir! Düşünmek özgürlüktür. Atatürk onun için ‘‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’’ kuşaklar istemişti. ‘‘Uleması’’ iktidar da o yüzden üniversitelerle uğraşıyor. Van Üniversitesi rektörünün salıverilmesi ve yeniden işe başlaması karşısında geri adım atıyor görünmekten ödü kopan Başbakan imajını kurtarmak için, cömertçe, 15 yeni üniversite açmaktan ve kendi öğrenim durumuna, bilimsel düzeyine bakmadan rektörlerini de kendisi atamaktan söz ediyor. Cumhurbaşkanı’nın vetosuna takılınca da, şimdilik 45 üniversiteyle ‘‘yetiniyor’’! Üniversitelerdeki bilim mücadelesi desteklenmelidir! Ortaçağ karanlıklarına, mollalara hayır! Özelleştirmelere karşı Cumhuriyetin kaleleri işyerlerini ‘‘Vatan satılmaz!’’ diyerek savunan işçiler desteklenmelidir! Güneydoğu’dan doğru, sağlıklı sesi yükselten Diyarbakır/Bismil’in Sinan, Aslanoğlu Cumhuriyet köylüleri bu memleketin hakiki efendileri bir ellerinde Türk bayrağı, öbüründe Atatürk posterleri ağalığa karşı Cumhuriyeti savunuyor. Topraksızlıkla hangi demokrasi? O köylüler desteklenmelidir! Cumhuriyetle yaşıt, onun sesini, mücadelesini veren, o yüzden de Cumhuriyet düşmanlarının topluca yaylım ateşine tutulan, fakat ilkelerinden hiç ödün vermeyen bir Cumhuriyet gazetesi var; şu günlerde 13’üncü ölüm yıldönümünde anılan Uğur Mumcu’nun gazetesi.. Desteklenmelidir! Cumhuriyet’in karşısındakiler, düşmanlarını isabetli seçiyorlar. Cumhuriyet şehitlerini Bahriye Üçok’lardan, Uğur Mumcu’lara, Kışlalı’lara, Muammer Aksoy’lara... andığımız günlerdeyiz. Bir takvim oluşturacak kadar... Cumhuriyet şehitlerinde birleşmeliyiz! Aslında, sorunlar, Cumhuriyet düşmanlarına karşı birbirine, hepsi birden de emperyalizme ve onunla mücadeleye bağlıdır. Tüm ulusal, Cumhuriyetçi güçler de antiemperyalist bağımsızlık mücadelesinin bütünlüğünde buluşmak zorundadır. Birleşmek için de, özeleştiri yapmak, önyargılardan, bireycilikten, kariyerizmden kurtulmak, yaratılmak istenen umutsuzluk tablolarına karşın, ayağını yere basarak, el ele, kardeşçe yürümek zorundadır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com İSTANBUL SEKİZİNCİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2005/334 E. Davacı M. Sait Akdemir vekili tarafından davalı S.S. Hayri Özbirlik Kent Toplu Yapı Kooperatifi aleyhine açılan iflas davasında: İstanbul Ticaret Sicilinin 336560284 142 sicil sayısında kayıtlı, Talatpaşa Mah. Keskingil Cad. No: 51 Kat: 5 Okmeydanı İstanbul adresinde ikamet eden davalı S.S. Hayri Özbirlik Kent Toplu Yapı Kooperatifinin iflasına karar verilmesi istenmiş, takip kesinlmeşmiş olduğundan bu ilandan itibaren 15 gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunup bulunmadığının ileri sürülmesi hususunda İİK’nun 158. ve 166. maddeleri gereğince ilan olunur. 05.12.2005 (Basın: 3440) TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Şubat www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Üzeri ekmek kırıntıla 1 rıyla bulan 2 mış ince ta 3 vuk etini kızartarak ya 4 pılan bir yi 5 yecek. 2/ Ka 6 mu... Belirteç 7 olarak kullanılan eylem 8 soylu sözcük. 9 3/ Eski Mı1 2 3 4 5 6 7 8 9 sır’da güneş tanrısı... Osmanlı donanma 1 Ç U L L A M A Ö S UMA K sında amirale eş bir 2 A L A E D E rütbe. 4/ Ateşten fır 3 R A H L E layan kıvılcım. 5/ 4 Ş M E N O R A Anadolu’nun çeşitli 5 A B A Z A N D E S P İ L bölgelerinde kızıl 6 F E C İ K U Z U İ Y İ cık ağacına ve mey 7 vesine verilen ad... 8 Ş A N T ONO Z Köpek. 6/ Duman 9 U R H A R A Z A lekesi... Savaşta ölen yeniçerilerin erkek çocuklarına verilen ad. 7/ Hatay ilinde bir ırmak... Nişastalı tanelerin suyla kaynatılarak bulamaç kıvamına getirilmiş durumu. 8/ Rahmaninov’un tek perdelik operası... Taraf, yön. 9/ Üflemeli bir çalgı... İstatistikte uzun süreli eğilime verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kuzunun sırt bölümünden elde edilen etin kızartılmasıyla yapılan bir yemek.... Tarla sınırı. 2/ Üstü kapalı olarak anlatma... Suyu, işleme ve dağıtım tesislerine iletme. 3/ İlaç, merhem... Tümör... Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde bir kaplıca. 4/ Kaçkar Dağları’nda ünlü bir yayla. 5/ Bir konuda birinin inanmasını sağlama... Argoda esrar. 6/ Metin Erksan’ın bir filmi... Hollanda’nın plaka imi. 7/ Sonsuza dek. 8/ Bir renk... Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen ağaç sürgü. 9/ Mersin ilinin eski adı... Güney Afrika Cumhuriyeti’nin para birimi. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle