18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER HASTA GERİ YOLLANDI 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ ‘Eksik malzeme ameliyat erteletti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde satın almada yaşanan sorun nedeniyle gerekli malzemenin alınamadığı ve bu nedenle ameliyatların ertelendiği öğrenildi. Başhekim Opr. Dr. Leyla Mollamahmutoğlu ise ameliyat ertelemesi olduğunu ‘‘zannetmediğini’’, sorunun doktor ve hasta arasındaki iletişimsizlikten kaynaklanmış olabileceğini savundu. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde geçirdiği kontrolden sonra ameliyat gerektiğine karar verilen Oya Uzuntürk adlı yurttaş, randevusu olmasına karşın ameliyat günü hastanenin kendisini geri çevirdiğini söyledi. Uzuntürk, kendisine ‘‘Ya ameliyatı erteleyelim ya da başka bir hastanede yapın’’ yanıtının verildiğini bildirdi. Gerekçe olarak da ameliyat için gerekli olan bir ‘‘telin’’ bulunmamasının gösterildiğini anlatan Uzuntürk, ‘‘Teli kendim dışarıdan almak istedim. Ancak hastane yetkilileri İhaleyle toptan alım olmadığı sürece bu sıkıntı yaratırdiyerek reddetti. Geç kalınması durumunda, tehlike yaratabilecek bir rahatsızlığım olduğu için Numune Hastanesi’ne gittim. Oradaki doktorlar ameliyat olmam gerektiğine karar verdi’’ diye konuştu. Hastane görevlileri ise daha önce kendileri tarafından ameliyat günü verilmesine karşın söz konusu ameliyatın kendi hastanelerinin ilgi alanı dışında bir operasyon olması nedeniyle hastaların diğer hastanelere yönlendirilmesinin yanlış olmadığını savundu. Sıktığını Bile Bile... Günlük bir gazetede, geçen pazar günü yayımlanan bir yazıda şu satırları okudum: ‘‘Kızılelma koalisyonu Türkiye için çok yararlı olacak. Gelişmeye ve genişlemeye devam ettiği takdirde, Kemalizmin bir tür solculuk veya ilericilik olduğu veya olabileceği düşüncesi nihayet 80 yıllık gecikmeli olarak belki de ortadan kalkacak. ‘Ne şiş yansın, ne kebap’ hesabıyla hem milliyetçi, hem ‘sol’ olmak istedikleri için Kemalizme sempati duyanların bir kısmı, Kızılelma’nın azgın milliyetçiliği sayesinde, ya birinden ya öbüründen vazgeçmek zorunda olduklarını, ya şişin ya kebabın yanmak zorunda olduğunu anlayacaklar; saflar biraz netleşecek, siyaset sahnesi biraz berraklaşacak...’’ Yazı, bu minval üzre sürüp gidiyor. Zaten biraz aşağıda bir alıntı daha yapacağım. ??? Kendini herhalde müthiş ‘‘özgürlükçü’’ ve ‘‘solcu’’ sayan kimi ‘‘muhteremlerin’’ , Atatürk’e ve Atatürkçülüğe olan tepki ve düşmanlıklarını anlamakta gerçekten çok zorlanıyorum. Çoğunluğu ‘‘Atatürk ve Cumhuriyet aydınlanmasının’’ ürünü olan bu insanların, Atatürk’ü ‘‘antidemokrat’’, ‘‘baskıcı’’ ve ‘‘özgürlüklere karşı’’ bir biçimde tanımlamalarının, kendilerine ne kazandırdığını anlamak mümkün değil. Kendilerini hem ‘‘solcu’’ ve hem de ‘‘Atatürkçü’’ olarak tanımlayan kimilerinin, solculukla bağdaşmaz birtakım ilişkilere girmesi ve solu dışlayan bir söyleme sarılmaları; Atatürkçülüğün ya da ‘‘sol’’un zaafı değil, bu kişilerin kendilerini olduklarından farklı görmeleri ve göstermeleri olmuştur. Ve ‘‘Kızılelma koalisyonu’’ gibi yaklaşımlar, bunların deşifre olmalarına vesile olmuştur. Sorun, onların sorunudur... ??? Solculuk dediğimiz zaman, mutlaka ‘‘Marksist’’ bir yafta yapıştırılması gerekmez. Bir toplumdaki ekonomik paylaşım ve fırsat eşitliğini geniş bir tabana yayan ve siyasal katılımı arttıran her gelişme ‘‘sol’’dur ve bunun için çabalayan herkes ‘‘solcu’’dur. Bu bakımdan baktığımız zaman, Kemalizmin solculuğu konusunda hiçbir kuşku duyamazsınız. Aynı biçimde, ‘‘antiemperyalist’’ olmak için ‘‘antikapitalist’’ olmak gerekmez. Dış ‘‘sömürgen’’e ya da ‘‘dış emperyalist’’e karşı yürütülen mücadelelerin tümü ‘‘antiemperyalist’’ mücadelelerdir. Bu mücadelenin ardından bir ‘‘ulusal burjuva’’ oluşması, yapılmış olan mücadelenin ‘‘antiemperyalist’’ olmadığının kanıtını oluşturmaz. Hatta şunu da ileri sürebiliriz ki; ülke kaynaklarını sömüren yabancı emperyalist güçler ve bunların ülke içindeki işbirlikçilerini kovalayıp bunların yerine ulusal bir burjuvazi oluşturmaya çabalamak da düpedüz ‘‘solculuk’’tur. (Bunu, dış sömürgenle işbirliği içindeki ‘‘komprador burjuvazi’’ ile karıştırmamak gerekir.) ??? Gelişmeleri, kendi tarihsel koşulları içinde değerlendirmek gerekir. 19. yüzyılın ‘‘proletaryasıyla’’ günümüzün ‘‘sanayi işçisini’’ (özellikle örgütlü ise) katiyen karıştırmamak gerekir. Ve bu durumda ‘‘sol’’ da, ‘‘solculuk’’ da anlam değiştirdiği gibi, mücadele yöntemleri de değişmiştir. 19. yüzyılın ilk yarısında sosyalizm mücadelesi, silahlı bir mücadeleydi ve ihtilalci yöntemleri benimsiyordu. Aynı yüzyılın sonlarında bu mücadele, ‘‘demokrasi mücadelesi’’ biçimine dönüşmüştü. Birinci ve İkinci Enternasyonal’lerin yapısı incelenirse bu söylediklerim daha iyi anlaşılır. ??? Söz konusu yazının son paragrafı şöyle başlıyor: ‘‘Dünya görüşlerinden hiçbir ödün verme gereği duymadan faşistlerle yan yana durabilmeleri, Kemalistlerle sözde solun ne kadar ‘sol’ olduklarının iyi bir göstergesi. Kızılelma koalisyonunun çeşitli unsurlarını, Kemalistleri, faşistleri ve sözde solu bir araya getiren antiemperyalist değil, su katılmamış milliyetçilik. Kapitalizme dünya çapında karşı olmadan, emperyalizme karşı olunmaz.’’ Doğrusu, diyecek bir şey bulamıyorum. Tüm kavramların, yeniden ve doğru bir biçimde tanımlanması gerekiyor. ??? Aslında, ‘‘Geçmişe sünger çekiyoruz...’’ diyerek böyle bir işbirliğine girişilmesini, ‘‘Herkes kendi geçmişine sünger çekebilir. Sizler kimin geçmişine sünger çekiyorsunuz?’’ diye eleştirmiş ve ‘‘sol ve sağ arasında’’ kan uyuşmazlığı olduğunu dile getirmiştim. Fakat bu dile getirilen şeyler çok farklı. Ve böyle şeyler dile getirildikçe, bıktırdığımı bile bile, yeniden kaleme almak zorunda kalıyorum. GLOBALİZM.. ‘AKP hükümetinin sağlıktaki üç yılı’ araştırmasına göre harcamalar özel sektöre kaydırıldı Hastanelere yatırım yok İstanbul Haber Servisi Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Ata Soyer, Türkiye’de son 25 yılının en büyük sağlık harcamasının AKP hükümetince yapıldığını, yine ülkemiz tarihinin en büyük kaynak aktarımını kamudan özele kaydırdığını, hastanelere yatırım yapılmadığını vurgulayarak AKP’nin 3 yıldır uyguladığı sağlık politikasının iflas ettiğini belirtti. Aşılama oranlarının düştüğünü, doğu ile batı arasındaki eşitsizliğin arttığını belirten Dr. Ata Soyer, sağlık çalışanlarının ‘‘performans’’ uygulamasıyla da eşitsiz pay dağılımlarına maruz kaldıklarına dikkat çekti. ABD askerleri karşıladı! ? İSTANBUL (AA) Serdar Akar’ın yönettiği, 3 Şubat’ta gösterime girecek ‘‘Kurtlar Vadisi Irak’’ filminin galası, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda önceki gün yapıldı. Galanın düzenlendiği Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nın girişinde davetlileri Amerikan askeri üniforması giymiş görevliler karşıladı. (Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU) ZEL’E PARA AKTI Dr. Ata Soyer, AKP hükümetinin son üç yıldır uyguladığı sağlık politikasını araştırdı. Dr. Soyer’in araştırma ‘Ö sına göre AKP’nin 3 yıldır uyguladığı sağlık politikası verileri şöyle: 2002 yılında 11 milyar dolar olan sağlık bütçesi, 2004 yılında 19 milyar dolara yükseldi. Toplam sağlık harcamalarının, ulusal gelir içindeki payı yüzde 5.6’dan yüzde 6.3’e yükseldi. Kamu sağlık harcamaları, aynı sürede, 8.7 milyar dolardan 16.3 milyar dolara çıktı. Ancak, buradaki artış sosyal güvenlik kurumları aracılığıyla, kamudan özele para akışından kaynaklanıyor. 2003 Dünya Bankası Raporu verilerine, kamudan gelen para, toplam sağlık harcamalarının yüzde 76’sı, buna karşın kamu sağlık kurumlarına giden para, toplamın yüzde 39’u. Fark, yüzde 37. Yani, kamu, özel sektöreuluslararası ve ulusal düzeydetoplam sağlığa akan paranın yüzde 37’si kadar kaynak aktarıyor. 2004’te bu fark, yüzde 47’ye ulaşıyor. Yani, 19 milyar dolar civarında olan toplam sağlık harcamalarının yüzde 47’si 8.9 milyar dolar, çeşitli yöntemlerle kamudan özele aktarılıyor. Türkiye’nin son 25 yılının en büyük sağlık harcamasını yapan AKP hükümeti, yine bu ülke tarihinin en büyük kaynak aktarımını kamudan özele yaptı. EŞİTSİZ DAĞILIM 2005 öncesi, çok az bir paya sahip olan dışarıdan hizmet ve mal satın alma, 2005 ve 2006’da yüzde 30’u geçti. 2005 yılında (kasım ayı sonu) aktarılan kaynak miktarı, 14.4 milyar YTL ’yi buldu. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde poliklinik sayısı 2002’den 2004’e yüzde 27, yatan hasta sayısı ise yüzde 20 arttı. Aynı sürede, sağlık ocakları polikliniklerinde yapılan muayene sayısı da yüzde 25 oranında arttı, ancak hastanelere yatırım yapılmadı. Aşılama oranları düştü, doğu ile batı arasındaki eşitsizlik arttı. Sağlık çalışanları ‘‘performans’’ uygulamasıyla, eşitsiz pay dağılımlarına maruz kaldılar. Hekimhemşire arasında 25 kattan fazla, hekimhekim arasında 10 kattan fazla farklarla döner sermaye ödemeleri yapıldı. Sosyal güvenlik kurumlarının, kamu sağlık kurumlarına olan borçları (yaklaşık 3.5 katrilyon TL) silindi. Zorlama ve hesapsızlık, AKP hükümetini iflas noktasına getirdi. Önümüzdeki dönem, vatandaş açısından, kısmen hoşnut olduğu yalancı bir dönemin bitişi, suni olarak şişirilmiş sağlık pazarının maliyetini daha fazla üstlenmesi şeklinde yaşanacak. Başkan ‘cinsel sağlık için’ sahnede İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, ‘‘cinsel sağlık’’ için sahneye çıktı. Tunçağ, ‘‘Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı İçin Tiyatro ile Etkileşimli Eğitim’’ projesi kapsamında sahneye konulan ‘‘Sakıncalı Haller’’ oyununda, AIDS’li bir hastanın babasını canlandırdı. Belediyeye ait Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde sahnelenen oyunda, oğlunu teselli etmeye çalışan baba rolünü üstlenen Tunçağ, ‘‘Cinsel yoldan bulaşan hastalıkları tiyatroyla öğretmeye çalışıyoruz. Burada tiyatronun gerçek işlevi olan eğitim boyutu da devreye giriyor’’ dedi. Kendisinin de lise yıllarında tiyatroyla ilgilendiğini belirten Tunçağ, rolü oynamada zorlanmadığını kaydetti. Susurluk Davası Taylan Alagöz toprağa verildi ? İstanbul Haber Servisi Demirel’in dinlenilmesi istendi İstanbul Haber Servisi 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Tansu Çiller’in de aralarında bulunduğu 8 kişinin, Susurluk davası kapsamında tanık olarak dinlenilmesi talep edildi. Susurluk davasında hakkında verilen beraat kararı, Yargıtay tarafından ‘‘ceza alması gerektiği’’ yönünde bozulan eski DYP milletvekili Sedat Edip Bucak’ın yeniden yargılanmasına devam edildi. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, Bucak katılmadı. Duruşmayı, kardeşi Ahmet Bucak ile çok sayıda Bucak aşireti üyesi izledi. İLLER, AĞAR VE GÜREŞ İÇİN DE TANIKLIK TALEBİ Duruşmada, Bucak’ın, avukatları Süleyman Çınar Bacanlı ve Mahmut Şevket Küçük mahkemeye, yargılamanın genişletilmesine yönelik 4 sayfalık dilekçe sunarak Süleyman Demirel, Tansu Çiller, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Doğan Güreş, Hasan Kundakçı, Eşref Hatipoğlu, Seral Saral ve Fatih Bucak’ın tanık olarak dinlenmesini talep ettiler. Mahkeme başkanı dilekçede ayrıca, Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi ile Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılmasına ilişkin dava dosyalarında bulunan bazı belgelerin getirtilmesinin talep edildiğini belirtti. Bu konuda görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay da, sanık avukatların tanık dinlenmesi taleplerinin savunmaya ilişkin olması nedeniyle kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Mahkeme heyeti, Topal veYaprak davalarıyla ilgili dosyaların mahkemelerinden istenmesine karar verdi. Dinlenilmesi istenen tanıklar konusunda daha sonra karar verilmesi kararlaştırılarak duruşma ertelendi. Devlet Eski Bakanı ve SHP kurucularından Bahattin Alagöz’ün önceki gün intihar eden oğlu Taylan Alagöz toprağa verildi. Alagöz için, Ataköy 5. Kısım Camii’nde ikindi vakti cenaze namazı kılındı. Alagöz’ün cenazesine, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın SHP İstanbul İl Başkanı Beyzade Özkahraman’ın yanı sıra yakınları ve sevenleri de katıldı. Taylan Alagöz, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde araştırma görevlisiydi. Ç Tunceli’de kuş gribi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kuş Gribi Ulusal Koordinasyon Merkezi, bugün itibarıyla kuş gribi görülen il sayısının 31’den 32’ye yükseldiğini bildirdi. Merkezden yapılan açıklamaya göre, hastalığın kesin olarak tespit edildiği illere Tunceli de eklendi. Kuş gribi teyit edilmiş mihrak sayısı, bugün itibarıyla 69 oldu. Hastalık şüphesi bulunan il sayısı 26, şüpheli mihrak sayısı da 65 olarak belirlendi. İtlaf edilen toplam kanatlı hayvan sayısı da 1 milyon 615 bine ulaştı. Kadınların iki soyadı kullanmasını engelleyen tasarı geri çekildi Bakanlıktan geri adım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı’nın yeni Medeni Kanun ile getirilen ve ‘‘Kızlık soyadı ile kocanın soyadının birlikte kullanılmasını’’ sağlayan düzenlemeyi kaldıracak yasa tasarısı Başbakanlık’tan geri çekildi. Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı Yeni Medeni Kanun Tasarısı’ndaki düzenlemeyle, kadınların kocalarının soyadlarıyla birlikte kendi soyadlarını kullanmasının engellenmesi tepkilere neden oldu. Adalet Bakanlığı, kadın derneklerinden ve hukuk uzmanlarından gelen tepkiler üzerine geri adım attı. 26 Ocak’ta Başbakanlık’a gönderilen yasa tasarısı bakanlık tarafından geri çekildi. Adalet Bakanlığı’nın bu konu üzerine yeni bir çalışma yapacağı ve gelen eleştirileri de dikkate alarak yeni bir tasarı hazırlayacağı öğrenildi. 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu’na göre kadınlar isterse eşlerinin soyadıyla birlikte kızlık soyadlarını kullanabiliyordu. Buna karşın düzenleme yasalaştıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yalnızca kızlık soyadını kullanmak isteyen İzmir Barosu’na kayıtlı Ayten Ünal’ın açtığı davada Türkiye’yi tazminata mahkum etmişti. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı AİHM kararı doğrultusunda hazırladığı yeni tasarıda kadınlara ‘‘iki soyadı yasağı’’ getiren düzenlemeler yaptı. CUMHURİYET 03 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle