Katalog

12 ARALIK 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Diyarbakır’da meydana gelen olayda bina çöktü: 4’ü çocuk 6 kişi öldü, 2 kişi enkaz altında 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Askeri lojmanda patlama MAHMUT ORAL AB Yolundaki Tek Adam! Son tartışmalar, Başbakan’ın devletin tüm organlarını AKP’nin arka bahçesi gibi gördüğünü ortaya koyuyor. Her haftanın belirli gününde partisinin Meclis grup kürsüsüne alkışlar eşliğinde çıkarak sadece AKP milletvekillerini değil, parti örgütünü ve kamuoyunu da yönlendirmeyi amaçlayan Erdoğan’ın, Bakanlar Kurulu’ndan başlayarak “yürütme”nin tüm mekanizmasını devre dışı bırakmakta sakınca görmeyen bir KKTC politikası izlemekte kararlı olduğunu gördük. O politikadaki son aşama, AB kulvarındaki kimi engel sayılan sorunları yolun üstünden kaldırmak niyetiyle, Ankara ile Brüksel ya da geçici istasyon Helsinki arasında yürütülen gizli pazarlıkların, sorunu şimdilik daha da çıkmaz hale getirmesiyle sonuçlandı. Başbakan’ın, Türkiye Cumhuriyeti adına AB yetkilileri ile bir süreden beri sürdürdüğü politikadan, kendi bakanlarının, TBMM Dışişleri Komisyonu’nun, parlamentodaki siyasal partilerin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, dahası Cumhurbaşkanı’nın da usulüne göre bilgilendirilmedikleri anlaşıldı. Ve, bilgilendirilmesi gerekenlerden daha çok güçlü oktavdaki gürültü, bizzat Erdoğan’dan geldi. Hem de artık çaresiz olarak alışmak zorunda olduğumuz bir üslup kabalığı içerisinde. Kendisinin ihtiras içinde, adeta yanıp tutuşarak tırmanmak için hafta saydığı Çankaya’daki makamın bugünkü sahibine, yani Cumhurbaşkanı’na yönelik sadece saygısız değil, aynı zamanda gelenek dışı yöntemler, çok muhtemeldir ki ilk genel seçimlerden sonra işbaşına gelecek yeni bir iktidar için de örnek olabilecektir. O alanda 1974’te konuşan Başbakan Ecevit ne söylemişti? Başbakan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye sokabilecek bir oldubitti planını Afyonkarahisar’da savunurken, yakın tarihimizde kentin Kıbrıs sorunu ile olan durumunu da bilmediğini ortaya koydu. Kıbrıs sorununu bugünkü kangrenleşen duruma sokan 15 Temmuz 1974 Atina çıkışlı darbeye karşı, rahmetli Ecevit’in, ilginç bir rastlantı sonunda bu kentin Cumhuriyet Meydanı’ndan yaptığı açıklamayı hesaba katmadığını gösterdi. Aynı kentin ulusal kurtuluş savaşını zaferle bitiren Büyük Taarruz’a karargâhlık yaptığının farkında olmadığını dosta düşmana adeta ilan etmekle de kalmadı. Peki, niye o talihsiz sözler için Afyonkarahisar’ı seçti? Kendisini iktidara taşıyan son genel seçimlerde Afyonlulardan büyük destek görmüştü. O gücü yine arkasına almak istediği kuşkusuzdu. Ta ki geçen hafta cumartesi günü belediye binasının balkonuna çıkıncaya kadar... Günlerden beri valiliğin bütün köy muhtarlıklarını yazılı çağrılar ile haberli kılmakla yetinmeyerek kara taşıtları göndermesine karşın alan tam anlamı ile ve AKP’nin geleceği için “felaket”ti. İş dünyamızın, medyamızın önümüzdeki genel seçimler için “iddia” oynamadan önce 1946’dan bu yana, demokratik yaşamımızda önemli olaylara kucak açmış olan Afyon’un AKP iktidarına karşı nasıl vaziyet aldığını gösteren kamera kasetlerini iyice incelemelerini salık veririm. Cumhuriyet Alanı’nda sergilenen o hüzünlü manzaranın, “Tek Adam”ı hırçınlaştırmaması mümkün değildir. Öyle olduğu içindir ki ülkenin, devletin ve ulusun yarım yüzyıldan beri kararlılıkla sürdürdüğü Kıbrıs davasında izlenmesi gereken rotadan sapmak tehlikesinin farkında değildir artık. Sadece tehlikenin mi farkında değil ülkenin Tek Adamı? Rotası değiştirilmek istenilen ulusal konu üstünde AB’li dostlarına yaranmak amacıyla yaptığı öneriler karşısında, kendisine “Sözü bırak. Yarın o sözlerden de sapabilirsin çünkü..” anlamına gelen yazılı bağıt isteklerinin de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı ne duruma düşürdüğünü bile hesap edememektedir. DİYARBAKIR Diyarbakır’da 7. Kolordu Komutanlığı personelinin kaldığı askeri lojmanda meydana gelen patlamada biri üç günlük bebek 4’ü çocuk 6 kişi öldü, 2 kişi enkaz altında kaldı. Patlamaya kalorifer kazanında basınç sıkışmasının yol açtığı açıklandı. Binanın büyük bölümünün çökmesine neden olan patlamanın mesai saatinden sonra meydana gelmesiyle büyük bir faciadan dönüldü. Diyarbakır’da kentin en iyi korunan yerlerinden olan Ofis semtindeki 7. Kolordu Komutanlığı personelinin kaldığı Kurtoğlu Lojmanları’nda dün sabah 08.35 sıralarında büyük bir gürültüyle patlama meydana geldi. Patlamanın etkisiyle, yüksek duvarlarla çevrili lojman alanı içindeki Şahinkaya adlı apartmanın büyük bir bölümü çöktü. Olayın meydana geldiği ilk anlarda patlamanın terör saldırısı olabileceği olasılığı değerlendirilirken, Diyarbakır Valiliği yaptığı ilk açıklamayla patlamanın kalorifer kazanından kaynaklandığını bildirdi. Patlamayla birlikte kentte sağlık birimleri alarm durumuna geçti. 3 günlük bebek de öldü Akşama kadar süren arama kurtarma çalışmalarında Halime Polat (28) ile çocukları Kana (7) ve Ada Polat (3), üçgünlük bebek Aybüke Demirağ, Mustafa Ünsal (8) ile Gamze Kösem yaşamlarını yitirdi. Enkaz altında ise 2 kişinin bulunduğu bildirildi. Patlamanın mesai saatinin başlamasından sonra meydana gelmesi nedeniyle faciadan dönüldü. Öğrencilerin servislerle okullarına, çalışan personelin de görevine gitmesi nedeniyle evlerde kalan kişilerin sayısı azaldı. Bu nedenle 5 katlı 10 daireli apartmanda yalnızca kadınlar ve küçük çocuklar kaldı. Bu kişilerin de binanın çökmesiyle enkaz altında kaldıkları bildirildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Cahit Sarsılmaz, olay yerine giderek incelemelerde bulundu. Basın mensuplarının kısa süre çevredeki binalardan görüntü almasının ardından, durum fark edilince askerler tarafından engellendi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, patlamayla ilgili soruşturma başlattı. Bu arada çöken binanın kapıcısı olduğu bildirilen Mustafa Baran adlı Diyarbakır’ın Kulp ilçesi nüfusuna kayıtlı kişi, gözaltına alındı. Biri özürlü en az 3 çocuğu olduğu öğrenilen Baran’ın, kısa süre önce bu binada işe başladığı bildirildi. ‘Kalorifer kazanı onarıldı’ Öte yandan patlayan kalorifer kazanının arızalı olduğu ve önceki akşam onarıldığı belirlendi. Edinilen bilgiye göre kazandaki küçük bir delik nedeniyle, kaynak makinesine gereksinim duyuldu. Çevredeki sıhhi tesisatçı esnaftan fiyat istendi. Tesisatçılar, onarım için 100 ile 200 YTL arasında değişen fiyatlar istedi. En ucuz fiyatı veren tamirci götürülerek kısa sürede onarım yapıldı. Onarımı yapan tesisatçı Sabri Arıcı, “Kazanda küçük bir delik vardı. Kaynak makinesini götürüp kaynak yaptık ve kısa sürede işimizi bitirdik” dedi. Arıcı ve çırağı ‘ihmalleri bulunduğu’ gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu arada çöken binanın 25 yıl kadar önce Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Daire Başkanlığı tarafından ihale edildiği öğrenildi. Şahinkaya Apartmanı’nın yanındaki diğer 4 daireyi besleyen merkezi ısıtma sistemine ısı sağlayan kazanın da bu binanın altında olduğu belirtildi. ORG. BAŞBUĞ: Acılarını paylaşıyoruz DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ dün akşam saatlerinde Diyarbakır’da çöken askeri lojmanla ilgili açıklama yaptı. Askeri hastanede basın mensuplarını kabul eden Orgeneral Başbuğ, olayda 8 kişinin enkaz altında kaldığını belirterek “Malatya’da incelemelerde bulunuyorduk. Bu sabah saatlerinde Diyarbakır’daki üzücü olayı duyduk ve bunun üzerine buraya geldik. Olayın meydana geldiği yerde incelemelerde bulunduk. Olay, askeri lojmanların altında bulunan kazan dairesindeki bir patlamayla meydana gelmiş. Aramakurtarma çalışmalarına halen devam ediliyor. Valilik de çalışmalarda her türlü gayreti gösteriyor. Burada olayda yaşamını yitirenlerin aileleriyle birlikte olmak ve acılarını paylaşmak için bulunuyoruz. İnşallah bu tür olay bir daha yaşanmaz” dedi. Orgeneral Başbuğ, olayla ilgili adli soruşturmanın da devam ettiğini söyledi. Kurtarma ekipleri akın etti Askeri lojmanda meydana gelen patlamanın ardından Sivil Savunma’ya bağlı arama kurtarma ekipleri, 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı Kurtarma Birliği, itfaiye ekipleri ile askeri ve sivil ambulanslar, olay yerine akın etti. Sabah saatlerinde başlayan kurtarma çalışmalarına, öğle saatlerinde Ankara’dan gönderilen Genelkurmay Başkanlığı Doğal Afet Arama Kurtarma Birliği de katıldı. Çalışmalar sırasında eğitimli köpekler, enkaz altında canlı aradı. Zaman zaman çevredeki araçların motorları ve jeneratörler susturularak enkazın altı dinlendi. (Fotoğraf: AA) Avukatına yazdığı mektuplar ‘sakıncalı’ olduğu gerekçesiyle imha edildi Tecrit ve sansür AİHM’de HİLAL KÖSE Operasyonlarda 15 tutuklama İstanbul’da 7 Aralık’ta başlatılan Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği, Yürüyüş dergisi, TAYAD, Ozan Yayıncılık’ın da aralarında bulunduğu dernek ve kültür merkezlerine yönelik operasyonlarda gözaltına alınan 3’ü çocuk 32 kişi İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Geç saatlere kadar ifadesi alınanlardan 17 kişi serbest bırakılırken, 15 kişi de tutuklandı. Gözaltındakiler, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilirken “Fuhuşa, uyuşturucuya ve çeteleşmeye izin vermeyeceğiz”, “Komploları boşa çıkaracağız” sloganları attılar. Temel Haklar Fe derasyonu, Ezilenlerin Sosyalist Platformu ve Emekçi Hareket Partisi üyeleri de baskınları protesto ederek gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istediler. Beşiktaş Parkı’nda toplanan grup adına yapılan açıklamada çoğu gecekondu mahallelerinde bulunan derneklere yapılan baskınların keyfi olduğu, arama adı altında yağma yapıldığı belirtildi. (Fotoğraf: HİLAL KÖSE) Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde hükümlü bulunan Ali Gülmez’in avukatı Gül Altay’a yazdığı mektup, bir kısmı okunaksız yazı ile şifreli kaleme alındığı ve sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle gönderilmedi. Mektubu imha edilen Gülmez adına AİHM’ye başvuran Altay, “Cezaevi Disiplin Kurulu tarafıma gönderilen mektupları açarak, vekilmüvekkil arasındaki iletişimin gizliliğini ihlal etmiştir” dedi. TKP/ML davası hükümlüsü Gülmez’in, avukatına göndermek istediği savunma evraklarının da içinde olduğu mektuplar Mektup Okuma Komisyonu’na teslim edildi. Kapalı zarf şüpheli görülerek alıcısına gönderilmeden incelenmek üzere Ankara İnfaz Hâkimliği’ne gönderildi. Bu işlemi iptal eden yargıç, mektubun komisyon tarafından açılarak ele alınmasına, savunma içerikli ise avukata gönderilmesine, değilse de Cezaevi Disiplin Kurulu’nca değerlendirilmesine karar verdi. Kapalı zarfın içinden çıkan, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği iki tane kararın, bir tane fotoğrafın ve üstünde çizim bulunan ? TKP/ML davası hükümlüsü Ali Gülmez’in, avukatı Gül Altay’a göndermek istediği ve savunma evraklarının da içinde olduğu mektuplar sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle gönderilmedi. dört sayfadan oluşan mektubun ilgilisine gönderilmesine karar veren kurul, 61 sayfalık mektubun ise aslında Gülmez’in annesi Selvi Gülmez’e gönderilmek istendiğinin anlaşıldığını belirtti. ‘Sakıncalı temenni’ Daha önce kurulun imha ettiği mektupla aynı içerikte olduğu, F tipi cezaevleri hakkındaki gerçek dışı ifadelerle örgüt propagandası yapıldığı ileri sürülerek “Bu nedenle kurulumuzca tamamen sakıncalı görülerek imha edilmesine karar verildi” dendi. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da içeriğinde “Devrimci tutsakların yaşadıkları sorunlar, F tipi zindanlarının iç yüzü kitlelere taşınmalı. Düzenin intikamcı yaklaşımları teşhir edilmelidir” şeklinde temenniler olduğu ve bir kısmının okunaksız yazı ile şifreli kaleme alındığı gerekçesiyle mektubun gönderilmemesine karar verilmesini talep etti. Gülmez’in imha kararına itirazını reddeden Ankara İnfaz Hâkimliği, savcılığın talebini kabul ederek, mektubun gönderilmemesine hükmetti. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi de Gülmez’in itirazını yerinde görmedi. Gülmez’in annesi Selvi Gülmez de Sincan Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak, cezaevi görevlilerinin “görevlerini kötüye kullandıklarını” ileri sürdü. Oğlunun kendisine gönderdiği mektuplarda, silinti, kazıntı yapılarak birçok kelimenin okunamaz hale getirildiğini söyleyen Gülmez’in suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Gülmez adına AİHM’ye başvuran Altay, infaz yasasına göre, avukatın müvekkili ile görüşmesi sırasında verilen ve alınan belgelerin şüphe duyulduğunda Cumhuriyet Savcılığı’nın istemi ile incelenebileceğini, söz konusu olayda ise böyle bir durumun olmadığını belirtti. Disiplin Kurulu’nun kendisine gelen mektupları açarak vekilmüvekkil arasındaki gizliliği ihlal ettiğini vurgulayan Altay, “Müvekkilimin yaptığı itirazlara yargı organları tarafından verilen kararlar, aynı ihlali onaylar niteliktedir” dedi. Gülmez’in, hakkındaki disiplin kurulu kararlarının, yaptığı itirazların ve suç duyurularının avukatına gönderilmesinin keyfi olarak engellendiğine dikkat çeken Altay, cezaevi idaresinin mektupları okuma amaçlı değil kontrol amaçlı açtıklarını söylediklerini kaydederek şöyle devam etti: “Bu durum ve yargı kararlarının desteği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddelerinin ihlali anlamına gelmektedir. İnfaz Yasası’nın, hükümlü tarafından resmi makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tabi değildir hükmü gereği, müvekkilimin mektuplarının cezaevi idaresince okunmaması gerekmektedir. Ancak mektuplar okunmuştur.” Sözleşmeye imza atmış devletin temel hak ve özgürlüklere saygılı bir hukuk mekanizmasının oluşumuna zorlanması amacıyla AİHM’ye başvurduklarını belirten Altay, bu olaydan doğan maddi ve manevi zararın tazmin edilmesini talep etti. Diyarbakır’da PKK cephaneliği ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Güvenlik kuvvetlerinin Diyarbakır’ın Lice ilçesinde gerçekleştirdikleri arama tarama faaliyetlerinde, terör örgütü PKK/KongraGel’e ait çok miktarda yaşam malzemesi ile patlayıcı madde düzeneği ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler şöyle: 150 civarında patlayıcı düzeneği, 500 gram plastik patlayıcı, 7 adet el telsizi, 1 adet jeneratör, 1 adet regülatör, 1 adet 55 ekran televizyon, 2 adet uydu alıcısı, 34 adet büyük tüp, 16 adet küçük tüp, 5 ton un ve çok miktarda gıda malzemesi ‘Kan akmasını istemiyoruz’ ? AĞRI (Cumhuriyet) Demokratik Toplum Partisi (DTP) tarafından Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde miting düzenlendi. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Belediye Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, kan akmasına karşı olduklarını belirtti. Türk, “Seçilmişlere sesleniyorum. Barış için siz de bir adım atın” diye konuştu. CUMHURİYET 07 K