17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2006 SALI 14 KÜLTÜR 11. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali 17 Kasım6 Aralık tarihleri arasında yapıldı AYNA ADNAN BİNYAZAR İki haftada 50 gösteri Gelelim bu yılki festivale... Gelecekte yinelenmeyeceğini dilediğimiz teknik aksamalara karşın, ‘açılış gecesi’ iki ilginç gösteriyle renklendirilmişti. 1989 yılından bu yana ‘dans tiyatrosu’ yapan, 1992’de kendi dans tiyatrosu topluluğunu kuran Gülüm Pekcan’ın sunduğu nefis ‘zeybek’i, sekiz ki hafta boyunca Ankara’da altı ayrı tiyatro yaşındaki minik kemancı Berfin Aksu’nun, Larisuzamında, birkaç tanesi de sokakta yapılan sa Aliyeva’nın piyano eşliğinde sunduğu sevimli 50’yi aşkın gösteri... Kimi zaman aynı anda dört resital izledi. Bu yılki Festival ‘Onur Ödülü’ de Prof. ayrı yerde dört ayrı oyun sergilendiği için, sunulan Dr. Nurhan Karadağ’a verildi. Tam anlamıyla yapımların her birini izlemek olanak‘hak edilmiş’ bir ödüldü bu. Otuzu sız. Aynı gün içinde farklı saatlerde aşkın yıldır Ankara Üniversitesi olanlara da, arada ‘ulaşım zamanı’ olDTCF Tiyatro Bölümü’nde ders vemadığı için yetişemiyorsunuz. Böyren, uzunca bir süredir de bölüm lece en sıkı tiyatro seyircisi bile gösbaşkanlığını yürüten, hocaların hoterilerin ancak dörtte birine ulaşabicası Nurhan Karadağ, tiyatro alaliyor. Bu koşullarda salonlar dolsa şanında onlarca bilim adamı, oyuncu, şardık. Çünkü o zaman Ankara’daki yönetmen ve yapımcının yetişmesiya da İstanbul’daki özel tiyatrolar da ne katkıda bulunmuş olmasının yabenim çocukluğumda ve gençliğimnı sıra 1965’ten bu yana Ankara Dede olduğu gibi oyunlarını haftanın neme Sahnesi’nde yazar, oyuncu, altı günü sekiz kez sunabilirdi... yönetmen olarak çalışıyor. Halkev11. Uluslararası Ankara Tiyatro leri Tiyatrosu, dramatik köylü oyunFestivali’nin temel sorunlarından ilki ları, Alevi Bektaşi kültürü ve saböylece ortaya çıkıyor: İçerdiği yapım natı üzerine incelemeleriyle tanısayısının, alışılagelmiş seyirci sayısınan Karadağ, profesyonel tiyatronın çok üstünde olması. Bu durumda da ve deneme sahnelerinde kırk doseyirci seçim yapmak zorunda. Her layında oyun yönetti, yirmi oyungün sunulan ortalama dört oyundan da da rol aldı. büyük olasılıkla ancak birini izleyeOyunların çoğunu programın iç bilecek. Seyircinin seçimi genellikle İstanbul’dan gelen özel toplulukların rofesyonel, yarı profesyonel ve amatör tiyatronun katıldığı fes içe girmişliği nedeniyle, bir de AtaBulvarı’nı aylardır trafiğe kaoyunları yönünde oluyor. Çünkü festivalde perdeler, on beş gün boyunca, çoğunlukla tam saatinde, türk patan yol yapımı nedeniyle Şinasi tivalin bilet ücretleri turne sunumların düzenli olarak açıldı. Yabancı topluluklar yok denecek kadar az, Sahnesi’ne kolayca ulaşılamadığı dakilere oranla daha hesaplı. yerli yapımların sayısı ise iki hafta süren bir festival için çoktu... için izleyemedim. Görebildiklerim içinde tiyatro festivali atmosferine ORUNLAR VAR Böylece festivalin artık gelenekselleşmiş bir soBu da festivalin bir türlü çözülemeyen temel so en uygun olan, Tiyatro Oyunevi Theater Rast’ın runu daha gündeme geliyor. Düzenleyiciler festi runu. Adının içinde ‘uluslararası’ sözcüğü geçen sunduğu, Mahir Günşiray’ın, Kamucan Yalvale katılmaya istekli toplulukların hepsine kucak bir organizasyonun bu adın geçerliliğini sağlama çın’ın klarneti ve Güneş Özgeç’in viyolası eşliaçma adına, profesyonel, yarı amatör ve amatör top sı ya da söz konusu sözcüğü adından düşürmesi ge ğinde yorumladığı, ‘Yalnızlıklar’ başlıklı tek kiluluklara yapımlarını sunma şansı tanıyor. Profes rekli. Bu nedenle de organizasyonu yüklenmiş olan şilik oyundu. Hasan Ali Toptaş’ın aynı başlığı tayonel özel topluluklar, daha önce Ankara’ya getir TAKSAV’ın (Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve şıyan şiirsel metinler kitabından uyarlanan oyunun dikleri yapımları bir iki gece üstelik dolu salonla Sanat için Vakıf) festivalin temel ilkelerini ve işle ‘gala’sı festivalde yapıldı. Yazar ve kitapları, topra sunma olanağı bulurken, çalışmalarını Anka yiş biçimini yeniden gözden geçirmesi gerekli. Bu luluğun oyunlarına ilişkin yayınlar, yapıma emera’ya getirme olanağı olmayan özel topluluklar da yapılmazsa geçmiş yıllarda yapılan eleştiriler ge ği geçenler hep oradaydılar. Taptaze oyunlarının bir şans yakalamış oluyorlar. Kısacası, özel toplu lecek yıllarda da yinelenecek. Dahası, festival, za geçireceği ilk sınava festival seyircisi karşısında lukların yapımları bağlamında alan da razı, veren man içinde, ‘amatör bir düzenleme’ olmaktan girmek, çalışmalarını onlarla tartışmak için... Türkçe Dostluğu Elindeki kozları kendi çıkarına kullanmak, tilki kurnazlığı, yerine göre kuzu, yerine göre kurt görünmek... Avrupa’nın politik yüzüdür. Cumhuriyet’in ilk yılları dışta tutulursa, Tanzimat’tan bu yana bu yüz hiç değişmiyor. Düşürüldüğümüz şu hallere bakın; Türkiye’nin AB’ye girmesinde karar sahibi üye ülkeler, Kıbrıs’ı tenis raketi gibi ellerine almış, üzerinde top zıplatıyor, en meşru haklar söz konusu olduğunda dut yemiş bülbüle dönüyorlar. Her kötü gelişmede sabrı biraz daha taşan insanımız, nerdeyse Kurtuluş Savaşı günleri öncesinin bunalımını yaşıyor. Yaşlı Avrupa’nın gücü yetse, dişlerini ince eğeyle keskinleştirip bağımsızlık savaşı kazanmış Türkiye’yi suçlu sandalyesine oturtacak! Avrupa’nın bir de insan yüzü var. Bu, aydınlanmayı yaratmış, hak hukuk bilen, kendini kültürle, sanatla donatmış uygar kişilerin yüzüdür. Örneğin politikacılar, kültürel ve dilsel varlıklarıyla birbirlerini tanımayan toplumların yüreğinde önyargıların kök salacağını bile bile Hollanda okullarından Türkçe dersini kaldırmaya kalkarken, aynı ülkenin bilim adamları, Utrecht kentinde Türk dilinin temel kaynağı sayılan Dede Korkut anlatıları üzerinde konuşup tartışıyorlar. Aralık başında, bu tartışmalı konuşmalara katılmak üzere Umut Edebiyat Vakfı’nın çağrılısı olarak Utrecht’teydim. Türkçe öğrenmek isteyen Hollandalılar Umut Edebiyat’ın çevresinde toplanmışlar. Her yıl, seçtikleri bir Türk romanını birlikte okuyup, romanın yazarını çağırarak, onunla eseri üzerinde konuşup tartışıyorlar. ??? Dede Korkut üzerine çalıştığımdan, bu yılın toplantısı iki konuyu da kapsayacak biçimde düzenlenmişti. Bu yılın toplantısında, son aylarda Dede Korkut Kitabı’nı Hollandacaya çeviren Mainz Üniversitesi’nden Rik Boeschoten ile, Utrecht Üniversitesi’nden Martin van Bruinessen, Dede Korkut Oğuznameleri’nin kültürel ortamı, dilsel zenginliği, o döneme göre üstün bir öykü tekniği taşıdığı üzerine tartıştılar. Leiden Üniversitesi’nden Mehmet Emin Yıldırım ise, bana Dede Korkut öykülerinin çağdaş anlatıdaki etkisi ve romanlarıma yönelik sorular yöneltti. Verdiğim yanıtları, onlarca romanı Hollanda diline kazandıran Hanneke van der Heijden çevirmek inceliğini gösterdi. Altkültür tüketiciliğinin insanı insanlıktan çıkardığı küreselleşme ortamında, Utrecht’te o akşam tam bir Türkçe dostluğu yaşandı. Tiyatro sanatçısı Vertelburo Lombok’un, Azrail’e başkaldıran Deli Dumrul’u canlandırmasıyla bu dostluk duygusu doruklara ulaştı. O incecik adam, Dumrul’u öyle bir canlandırdı ki, salonun her tarafına bu sevimli ‘deli’nin öfkesi yayıldı: “Bre, Azrail dediğiniz nasıl kişidir ki, adamın canını alıyor? Ey Yüce Allah! (...) Azrail’i benim gözüme göster! Savaşayım, çekişeyim, güzel yiğidin canını kurtarayım.” Lombok, bir anda Dumrul’un öfkesine büründü, hemen ardından, anaya babaya yalvaran, eşiyle dertleşen yumuşak sesli başka bir Dumrul oldu. Sanatsal yaratı ile evrensel duygunun yüreklere işleyen kesişme noktasıydı bu. Kuşkusuz, gecenin sunucusu, gösteriden sonra alkış dilenciliği yapıp, “Hani alkış!” demedi. Evrensel coşku, ‘bravo’ bağırışlarıyla yüreklerden parmak uçlarına aktı, Dumrul’un gür sesi salonun dip köşelerinde yankılandı. [email protected] İ de... Ancak, özel profesyonel topluluklarla aynı platformda yarışmak, yarı amatör ve amatör topluluklar açısından yararlı olmuyor. Çünkü, profesyonel özel toplulukların seyircinin kaymak tabakasını kendine çekmesi bir yana, eşdeğerli yarı amatör ve amatör topluluklar arasında da bir nitelik yarışması olamıyor. Çünkü topluluklar Ankara’da çoğunlukla yalnızca bir gece kalıp, oyunlarını sunduktan sonra başka hiçbir oyun izlemeden gidiyorlar. Böylece, düzeyini bilmedikleri, çapını tartamadıkları bir etkinliğin içinden öylece geçiveriyorlar. Yabancı toplulukların katılımına gelince, bu yıl İtalya’dan bir adet çocuk oyunu vardı, o kadar... öteye gidememiş olmanın sıkıntısını yaşamaya başlayacak... ONUR ÖDÜLÜ PROF. KARADAĞ’IN Tiyatro Ödülleri 2006 adayları açıklandı Kültür Servisi Tiyatro... Tiyatro... Dergisi öncülüğünde düzenlenen “Tiyatro Ödülleri”nin 2006 adayları açıklandı. On dalda verilen ödüllerde bu yıl 13 tiyatro, 26 oyunla aday. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen ödüller, 18 Aralık 2006 Pazartesi günü Şişli Belediyesi’nin desteğinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılacak törenle sahiplerini bulacak. Seçici kurulunu tiyatro eleştirmenlerinin oluşturduğu ödül, eleştirmenlerin gerekçeli kararlarını açıklaması nedeniyle, Türkiye’nin tek şeffaf tiyatro ödülü sayılıyor. Tiyatro Ödülleri 2006 gerekçeli kararları, Tiyatro… Tiyatro… Dergisi Ocak 2006 sayısında yayımlanacak. Tiyatro… Tiyatro… Dergisi Yayın Kurulu’nun belirlediği, Teşekkür Plaketi ise bu yıl Mitos Boyut Yayınevi sahibi Yılmaz Öğüt’e, ödül töreni gecesi sunulacak. DAYLAR... Tiyatro Ödülleri 2006 adayları ise şöyle: Yılın yapımı Aymazoğlu ile Kundakçılar / Dostlar Tiyatrosu, Danton’un Ölümü / İBŞT, Gece Mevsimi / Kent Oyuncuları, Trainspotting / Semaver Kumpanya, Uyarca / İDT; yılın yönetmeni Hüseyin Köroğlu / Saygılı Yosma / İBŞT, Işıl Kasapoğlu / Trainspotting / Semaver Kumpanya, Murat Daltaban / Aşk ve Anlayış / DOT, Orhan Alkaya / Savaş ve Kadın / İBŞT, Şakir Gürzumar / Uyarca / İDT, Roberto Guili / Danton’un Ölümü / İBŞT; yılın kadın oyuncusu Ayşen İnci / Tek Kişilik Düet / İDT, Bennu Yıldırımlar / Saygılı Yosma / İBŞT, Esra Bezen Bilgin / Küller Küllere ile Bir de Yolluk / Akbank Sanat Yeni Kuşak Tiyatro, Müge Akyamaç / İhtiras Tramvayı / İBŞT, Tilbe Saran / Nathalie / AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu, Yıldız Kenter / Gece Mevsimi / Kent Oyuncuları, Zuhal Olcay / Nathalie / AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu; yılın erkek oyuncusu Engin Alkan / Danton’un Ölümü / İBŞT, Erdal Beşikçioğlu / Aşk ve Anlayış / DOT, Köksal Engür / Ördek Muhabbetleri / Akbank Sanat Prodüksiyon Tiyatrosu, Murat Daltaban / Donmuş / DOT, Selçuk Yöntem / Gece Mevsimi / Kent Oyuncuları, Tansu Biçer / Trainspotting / Semaver Kumpanya, Zafer Diper / Özkıyım / Bizim Tiyatro; yılın çevirmeni Aslı Mertan / Sansürcü / DOT, Cengiz Bozkurt / Kumarbazın Seçimi / Kent Oyuncuları, Hüseyin Mevsim / Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü / Oyun Atölyesi, Lale Eren / Tek Kişilik Düet / İDT, Zeynep Avcı / Ördek Muhabbetleri / Akbank Sanat Prodüksiyon Tiyatrosu; yılın yerli oyun yazarı Haldun Dormen / Kantocu / İBŞT, Melisa Gürpınar / Zaman Adında Bir Kadın / Tiyatro Ayna, Tuncer Cücenoğlu / Dosya / İBŞT; yılın sahne tasarımcısı Barış Dinçel / Gece Mevsimi / Kent Oyuncuları ve Saygılı Yosma / İBŞT, Cem Yılmazer / Trainspotting / Semaver Kumpanya, Claude Leon / Tol / Tiyatro Oyunevi; yılın giysi tasarımcısı Ayçın Tar / Günün Adamı / Bakırköy Belediye Tiyatroları, Canan Göknil / Nathalie / AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu, Duygu Türkekul / Ferhat ile Şirin / İBŞT, Osman Şengezer / Zaman Adında Bir Kadın / Tiyatro Ayna, Serpil Tezcan / Ölümsüzler / İDT, Türkân Kafadar / Bağdat Hatun / İBŞT; yılın ışık tasarımcısı Cem Yılmazer / Trainspotting / Semaver Kumpanya, Kemal Yiğitcan / DonmuşAşk ve Anlayış / DOT, Yakup Çartık / Küller Küllere ve Bir de Yolluk / Akbank Sanat Yeni Kuşak Tiyatro ve Uyarca / İDT, Yüksel Aymaz / Tol / Tiyatro Oyunevi; yılın oyun müziği Baba Zula / Trainspotting / Semaver Kumpanya, Selim Atakan / Bağdat Hatun / İBŞT, Serpil Günseli / Kantocu / İBŞT, Tolga Çebi / Aşk ve Anlayış / DOT. A P S Meşrutiyet’ten günümüze... Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu, Haldun Taner’in en önemli oyunlarından ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ı bugün ve yarın akşam saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşturacak. 19 Aralık akşamı saat 20.00’de aynı yerde galasının yapılacağı oyun, 21 ve 22 Aralık akşamı da saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Meşrutiyet’ten günümüze yakın tarihimizi gözler önüne seren oyunu Zeliha Berksoy sahneye koyuyor. Dans koreografisi Nil Berkan ve Nur Berkan’a, müziği Cem İdiz’e, kostümü Gizem Betil’e, dekoru Ersin Kutluhan ve Fırat Çete’ye, ışığı Yakup Çartık’a ait olan oyunda Beyti Engin, Tolga Gülcüler, Selin Zafertepe, Nilay Erdönmez, Bedir Bedir, İpek Gülbir, Erkan Kolçak Köstendil, Ercan Reşat Demir, Tuba Karabey, Berk Yaygın, Sefa Tantoğlu, Gün Koper, Ali Barışık, Umut Beşkırma, Direnç Dedeoğlu rol alıyor. Yaşamları boyunca yolları hep kesişecek olan iki çocukluk arkadaşı: Örnek öğrenci, uysal delikanlı, gönüllü asker, model vatandaş Vicdani ile günün adamı olmaya aday, iş bitirici, köşe dönücü Efruz... Haldun Taner, bu iki karakterin kimi zaman acıklı kimi zaman gülünç yaşam hikâyeleri aracılığıyla 31 Mart Vakası’ndan 1960’ların sonlarına kadar uzanan bir zaman diliminde ülkemizin toplumsal değişimini zaman zaman kahkahalarla güldüren, ama temelde düşündüren bir biçimde gözler önüne seriyor. Fatih Erkoç yeniden Jazz Center’da ? Kültür Servisi Fatih Erkoç, yoğun istek üzerine 141516 Aralık tarihlerinde yeniden İstanbul Jazz Center’da sahneye çıkacak. 1950’lerin ve 60’ların unutulmaz caz şarkılarını yorumlayacak olan şarkıcıya Selçuk Sun Trio eşlik edecek. Enstrümanlarla ilk tanışması, ut sanatçısı olan babası Hasan Erkoç’un kendisine bir keman hediye etmesiyle gerçekleşen Fatih Erkoç, on iki yaşında İstanbul Belediye Konservatuvarı’na girdi. Konservatuvarda eğitimini sürdürürken İstanbul Gelişim Orkestrası’yla çalışmaya başlayan Erkoç, ardından İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda, Erol Pekcan Orkestrası’nda ve 11 yıl yaşadığı Norveç’teki çeşitli orkestralarda trombon, flüt, gitar, bas gitar, keman, saksofon, trompet ve ut gibi enstrümanlarıyla sahne aldı. 1986 yılında döndüğü Türkiye’de, Kuşadası’nda düzenlenen 1. Altın Güvercin Şarkı Yarışması’nda söz, müzik, düzenleme ve yorumu kendisine ait olan ‘Yol Verin A Dostlar’, 1989 yılında da ‘Sen ve Ben’ adlı şarkılarıyla birinci oldu. Yurtdışında çeşitli festivallerde Türkiye’yi temsil eden Erkoç’un ‘Ellerim Bomboş’, ‘Sana Deliyim’, ‘Penceremden Gökyüzüne’ gibi pek çok solo albümü bulunuyor. (0212 327 50 50) Haldun Taner’in en önemli oyunlarından, Zeliha Berksoy’un yönettiği ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’da Beyti Engin rol alıyor. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle