19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 2006 SALI 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Dünya Bankası’nın finanse ettiği proje için 7 bin dolar maaşla personel istihdamı ‘Ermeni Yasası’ Konusunda Ne Yapmak Gerek? Fransız Millet Meclisi’nde 12 Ekim’de oylanacak olan, “Ermeni soykırımı!”nı reddedenlere para ve hapis cezası verilmesini öngören yasa taslağı ile ilgili tepkiler büyüyor. Tepkilerin yalnızca, Türk kamuoyundan gelmemesi ne kadar sevindirici ise Fransa’daki Türklerin bu konuda o ülke kamuoyu üzerinde baskı oluşturacak bir lobi gücü oluşturamamaları da o kadar üzücüdür. Bir başka düşündürücü ve üzücü nokta da Türkiye’nin, demokrasiyle bağdaşmayan, böylesine aptalca bir metni yasalaştırmaya hazırlanan veya hiç değilse öyle imiş gibi görünen Fransa’ya karşı çıkarken tümüyle aynı doğrultuda olan ve Hrant Dink davası olayında görüldüğü gibi, aynı sonucu doğurması çok olası olan bir yasa maddesini kendisinin uygulamasıdır. TCY’nin 301. maddesi bugünkü şekliyle yürürlükte kaldığı sürece, Türkiye’nin bu konuda kimseye söyleyecek hiçbir şeyi olmayacağı açıktır. Yoksa insana, “tencere dibin kara, seninki benden kara” tekerlemesiyle ağzının payını verirler. Demek ki, ilk yapılacak iş TCY 301’i ceza hukukunun ilkelerine uygun biçimde yeniden yazmaktır. ??? Dünkü Sabah gazetesinde, belirtildiğine göre Sarkozy, partisinin söz konusu tasarıyı desteklemesinden vazgeçmesi için üç koşul ileri sürmüş. Bunlardan birincisi TCY 301’in kaldırılması. İkincisi soykırımı araştıracak komisyonda tarihçilerin yer almasının şart olmaktan çıkarılması. Üçüncüsü ise Ermenistan ile Türkiye sınırının açılması. Bu koşullardan birincisiyle ilgili düşüncemi yukarıda belirttim. Şimdiye kadar çoktan yapılmalıydı. Bundan sonra yapılsa bile belli ölçüde yara alınmıştır. İkinci koşula gelince; bunun içeriğini anlamak oldukça güç. Tarihi bir olayın tartışmasında, iki taraftan ve dünyanın çeşitli yerlerinden tarihçilerin bir araya gelmelerinden ve belgeler üzerinde çalışılmasından daha doğal ne olabilir ki? Bu kurula tarihçilerin katılması koşulunu çıkarınca kimleri ekleyeceğiz, ziraat mühendisleri, şehircilik uzmanları, spor eleştirmenleri veya balerinleri mi? Bu vesileyle bir noktayı aydınlığa kavuşturmak isterim: Tarihçilerden oluşacak bir komisyon, konuyu belgelere dayanarak, bilimsel olarak araştıracaktır. Bu komisyonun taraflarının aralarında anlaşarak, tarafları bağlayacak bir karara varmaları beklenmiyor. Yalnızca onların araştırmaları yayımlanarak, konunun biraz daha aydınlığa kavuşmasını sağlamaktır amaç. Soykırım olup olmadığı konusunda, bağlayıcı hukuki karar verecek olan bir uluslararası yargı merciidir, tarihçiler komisyonu değil. ??? Artık çeşitli odaklarda ikide bir ısıtılıp önümüze konulmak istenen, Ermeni soykırımı konusu ile ilgili gerçeği görmemiz gerekir. Bütün bunlar, Ermeni diyasporasının uzun erimli politikasının gereğidir. Hollanda’da, Fransa’da olduğu gibi, başka yerlerde de ortaya çıkacaktır, nitekim çıkmaktadır da. Son olaya karşı girişimlerimiz başarıya erişse bile bunu yenileri takip edecektir. Bu konuda, Fransa örneğinde yapılması gereken, bu yasa ile ilgili olarak, Fransa’ya karşı uluslararası yargı organına başvurmaktır. Böyle bir hak mevcuttur. Yapılmaması gerekense Ermeni soykırımı şantajından korkarak şu ya da bu biçimde ödünler vermektir. Türkiye Ermenistan sınırının açılması talebini de bu çerçeve içinde ele almak gerekmektedir. Unutmayalım ki Ermenistan şu anda Yukarı Karabağ’da işgalci konumunda olan, sürekli yayılmacı emeller besleyen (ki bu yayılmacı emelleri bir kısım Anadolu topraklarını da kapsıyor) bölge için tehdit teşkil eden bir ülkedir. Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye sınırları kapalıdır, bölgede tırmanan gerginlik Gürcistan sınırının da kapanması olasılığını gündeme getirmiştir. Türkiye, Ermenistan Karabağ işgalinden ve Türk toprakları üzerindeki emellerinden vazgeçmedikçe, soykırım konusunda diyasporadan daha değişik bir tutumu benimsemedikçe, Ermenistan sınırını açmamalıdır. Türkiye zayıf davranarak, soykırım iddialarının bir şantaj aracına dönüşmesine zemin hazırlamamalıdır. Sağlıkta ‘yandaşa’ dönüşüm ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanlığı’nca Dünya Bankası (DB) destekli olarak yürütülen bir proje için görevlendirilen 6 memura, kişi başı 10 bin YTL’den fazla maaş ödenecek. Söz konusu ekip arasında, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in kardeşi Metin Dinçer ile AKP Eskişehir Milletvekili Murat Mercan’ın kardeşi Serdar Mercan’ın da yer aldığı iddia edildi. Sağlık Bakanlığı ise söz konusu isimlerin kadroda yer alıp almadığına ilişkin açıklama yapmaktan kaçındı. Sağlık Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, ‘‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’’ kapsamında yer alan ‘‘Aile Hekimliği, Genel Sağlık Sigortası’’ gibi konular ? Sağlık Bakanlığı, ‘‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’’ kapsamında yer alan ‘‘Aile Hekimliği, Genel Sağlık Sigortası’’ gibi konularda teftiş yapacak ve bunlar doğrultusunda rapor hazırlayacak 6 kişi görevlendirdi. Bu kişiler için ‘‘Saha Koordinatörlüğü’’ adıyla kadro açıldı. Kadroda yer alanlara proje süresince 7 bin dolar, yani 10 bin YTL ’den fazla maaş ödenecek. Ekip içinde Başbakanlık Müsteşar’ı Dinçer ve AKP Milletvekili Mercan’ın kardeşlerinin de yer aldığı iddia edildi. da teftiş yapacak ve bunlar doğrultusunda rapor hazırlayacak 6 kişi görevlendirdi. Bu kişiler için ‘‘Saha Koordinatörlüğü’’ adıyla kadro açıldı. Kadroda yer alanlara proje süresince 7 bin dolar, yani 10 bin YTL’den fazla maaş ödenecek. Maaşlar Dünya Bankası tarafından karşılanacak. Söz konusu kadro için şimdilik yalnızca 6 kişinin görevlendirildiği ifade edilirken bunlar arasında Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in kardeşi Metin Dinçer ile AKP Kurucular Kurulu üyesi ve Eskişehir Milletvekili Murat Mercan’ın kardeşi Serdar Mercan’ın da yer aldığı öne sürüldü. İddialar arasında, başbakandan fazla ücret alacak bu kişilerin sayısının 15’e yükseltileceği de yer alıyor. Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise söz konusu 6 kişinin kim olduğunu açıklamaktan kaçınıyor. Bakanlığın, Dinçer ve Mercan’a ilişkin iddiaların doğru ya da yanlış olduğu yönünde herhangi bir bilgi vermek istememesi dikkat çekiyor. 2 soru önergesi Konu dün TBMM gündemine de taşındı. CHP Aydın Milletvekili Mesut Özakcan ve Anavatan Partisi Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yanıtlaması istemiyle verdikleri soru önergelerinde, Dünya Bankası destekli bir proje için ‘‘Saha Koordinatörlüğü’’ adı altında kadro açılıp açılmadığını sordu. Özakcan, Sağlık Bakanlığı ‘‘Saha Koordinatörlüğü’’ adı altında bir kadro açtıysa, bunun kaç kişilik olduğunu öğrenmek istedi. Özakcan, ‘‘Bu kadrolara, bugüne kadar herhangi bir atama yapıldı mı; yapıldıysa kaç kişi atandı? Bu kadrolara atanmış ya da atanacaklara 7 bin dolar (yaklaşık 10 bin YTL) maaş ödeneceği doğru mu’’ diye sordu. Amber de Akdağ’a, ‘‘Saha Koordinatörlüğü kadrosuna bu zamana kadar atandığı söylenen memurların birinin Müsteşar Ömer Dinçer’in kardeşi Metin Dinçer, bir diğerinin ise AKP Kurucular Kurulu üyesi ve Eskişehir Milletvekili Murat Mercan’ın kardeşi Serdar Mercan olduğu iddiaları doğru mu’’ sorularını yöneltti. 1985’ten bugüne değin 7 kez yasal düzenleme yapıldı ama beklenen sonuç alınamadı Af, teröre çözüm olamadı PES’TEN ZİYARETBaykal, Avrupa Sosyalist Partisi’nin (PES) Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili Yüksek Düzey Danışma Grubu Eşbaşkanları eski Finlandiya Başbakanı Paavo Lipponen ile Yunanistan’ın ana muhalefet partisi PASOK Genel Başkanı George Papandreu’yu parti genel merkezinde kabul etti. (AA) ? Terör örgütünü dağdan indirmek amacıyla 1985, 1988, 1990, 1992, 1995 ve 1999 yıllarında aflar çıkartıldı. ABD’nin telkinleriyle yaşama geçirilen ‘‘PKK’yi dağdan indirme’’ ve ‘‘barış projesi’’ olarak sunulan en son af yasası Eve Dönüş, PKK’den çok Hizbullah gibi dini motifli örgütlerin işine yaradı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP lideri Mehmet Ağar’ın PKK’ye af önerisi, aflarla ulaşılan sonuçları yeniden gündeme getirdi. 1985’ten bugüne değin teröristlere yönelik çıkarılan 7 aftan hiçbiri beklenen sonucu vermedi. Irak Devlet Bakanı Celal Talabani’nin PKK ile ‘‘ateşkes’’ görüşmeleri yapması ve örgütün de kendince ateşkes ilan etme tartışmaları sürerken DYP lideri Ağar’ın PKK’ye yönelik affı dillendirmesi, yeni arayışları alevlendirdi. Terör örgütünü dağdan indirmek amacıyla 1985, 1988, 1990, 1992, 1995 ve 1999 yıllarında aflar çıkartıldı. Son olarak da ABD’nin telkinleri doğrultusunda hazırlanan ve yasadışı örgütlerin dağ kadrosunu eritme amacını taşıyan Topluma Kazandırma Yasası, 2003 yılında yürürlüğe girdi. Öz olarak suça karışmamış terör örgütü üyelerini toplumla barıştırma hedefini taşıyan yasanın uygulanması ‘‘başarısızlık’’ örneği olarak aflar arasında yerini aldı. Yasa yürürlüğe girerken hükümet yetkilileri Kuzey Irak’tan 24002500 dolayında örgüt üyesinin güvenlik güçlerine teslim olacağını öngörüyordu. Ancak yasanın amacından farklı bir noktaya kaydığı ortaya çıktı ve Hizbullah gibi şeriatçı örgüt üyelerinin yararlanma oranları çok daha yüksek oldu. Yasadan yararlananların rakamsal dağılımına bakıldığında da cezaevinden salıverilenler, asıl hedef olan dağ kadrosundakilerin 2 katını geçmişti. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, hiçbir zaman örgütle ‘‘ateşkes’’ pazarlığı yapılamayacağını belirtirken gelecek günlerde sosyal reform programı açıklayacağını duyurdu. Paket içerisinde nelerin yer alacağı merak konusu oldu. PKK’ye yönelik af önerisi yeniden alevlenirken örgütün beklentisinin yalnızca örgüt üyeleriyle sınırlı bir af olmadığı biliniyor. Örgüt adına açıklama yapan kişi ve kuruluşlar beklentilerinin isim vermemekle birlikte Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm örgüt yöneticilerini de kapsayan bir genel af olduğunu dillendiriyor. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da Eve Dönüş’ün başarıya ulaşmadığını kabul ederken gerekçesini ‘‘Kuzey Irak’ta örgüt üyesi olup da hiç eyleme karışmamış gençler var. Ama örgüt çok muhalefet etti, örgütün içinde infazlar oldu. Bunun tartışılmasına dahi tahammül edilmedi. Çünkü bu yasadan üst düzey yöneticiler yararlanamıyordu’’ sözleriyle açıklamıştı. Kamuoyuna da yansıyan örgüt içi infazlarda Engin Sincer ismi öne çıkmıştı. Topluma Kazandırma’ya sıcak baktığı gerekçesiyle örgütün Avrupa’daki etkin isimlerinden Sincer, kurşuna dizilmişti. Baykal, PKK’nin meşrulaştırılması için düğmeye basıldığını söyledi Hükümet de kurgunun içinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, son dönemde PKK konusunda yeni bir kurgunun sahnelendiğini, hükümetin de bu kurgunun bir parçası olduğunu belirterek ‘‘PKK sorunu uluslararasılaşmaktadır’’ dedi. Baykal ayrıca, CHP’nin Türkiye’yi bölme mücadelesi götürenlerin meşrulaştırılması ve genel affa kavuşturulması doğrultusunda son zamanlarda canlandırılan çabaların bir parçası olmayacağını kaydetti. Baykal, Avrupa Sosyalist Partisi yetkililerini kabulünün ardından düzenlediği basın toplantısında, görüşmeyle ilgili bilgi verdi. Görüşmenin, Türkiye’ye yönelik beklenti ve taleplerin çok yüksek düzeyde olduğu bir dönemde gerçekleştiğini belirten Baykal, ‘‘301’inci maddeyle ilgili bekleyiş ve talep içinde gözüküyorlar. Aynı şekilde Kıbrıs’ta yeni bir sürecin başlayacağı, bu süreç içinde yeni bir inisiyatifin ortaya çıktığı görülüyor’’ diye konuştu. Gazetecilerin DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın PKK ve af konularında yaptığı açıklamaları anımsatılması üzerine, Baykal, partisinin terör örgütünün meşrulaştırılmasına yönelik hiçbir girişime destek vermeyeceğini vurguladı. İç ve dış çevrelerin yeni bir kurguyu sahnelediklerini belirten Baykal, bu çerçevede Talabani ve Amerikalı yetkililerin yer aldığını, özel temsilcilerin atandığını anımsattı. AB’den de bu kapsamda yeni talepler geldiğini belirten Baykal ‘‘PKK’nin meşrulaştırılması sürecinden geçiyoruz, bu sürecin dönüm noktası af olacaktır. Hükümet bu kurgunun içinde kendisine biçilen rolü uygulamaya devam etmektedir’’ dedi. G. Doğu’da Öcalan gerginliği asirmen?cumhuriyet.com.tr T ERÖRLE MÜCADELE DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Türkiye’nin baskıları sonucu Suriye’den çıkarılmasının yıldönümünde Güneydoğu’da birçok kentte etkinlik ve açıklamalar yapılırken güvenlik güçleri geniş önlemler aldı. Diyarbakır’da Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği üyesi yaklaşık 150 kişi dün Bağlar Postanesi’nde bir araya gelerek Öcalan’a kart gönderdi. DTP Diyarbakır Merkez İlçe Örgütü binasında da Öcalan’ın savunmasını üstlenen avukatlardan Hatice Korkut’un konuşmacı olarak katıldığı bir panel düzenlendi. Siirt’te polisler yoğun güvenlik önlemleri alırken Öcalan lehine yasa dışı yürüyüş ihbarı üzerine bazı mahalleleri önceki geceden itibaren kuşattı. Batman’da ise DTP İl Örgütü, Bahar Kültür Merkezi, Demokratik Emek Hareketi, Demokratik Halk İnisiyatifi ve GöçDer üyeleri ortak bir basın açıklaması yaptı. DTP’li yönetici Abdulhakim Şahin, Öcalan’ın öncülüğünü ABD’nin yaptığı uluslararası bir komplo ile yakalandığını öne sürdü. TSK önlemlerini güncelleştiriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) PKK’nin sözde ateşkesinin ardından gündeme gelen ‘‘genel af’’ istemlerine karşın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ‘‘Dağda tek silahlı terörist kalmayıncaya kadar mücadelemiz sürecek’’ mesajı veriyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un son dönemde ikinci kez bölgede temaslarda bulunması dikkat çekiyor. TSK, bölgedeki gelişmeleri izliyor, yapılanma ve yöntemlerini güncelliyor. TSK, ‘‘sözde ateşkes, genel af’’ ve yurtdışından gelen çeşitli telkinleri yakından izliyor. Başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt olmak üzere TSK’den art arda gerçekleştirilen ziyaretlerin, TSK’nin bölgedeki gelişmelere verdiği önemi ortaya koyduğu savunuluyor. Ziyaretler sırasında terörle mücadele yöntemleri, birliklerin yeni ihtiyaçları ve terör örgütünün mevcut durumu değerlendirildi. TSK komuta heyeti, son ateşkes ve genel af çağrılarına karşı, önceden ‘‘Dağda tek silahlı terörist kalmayıncaya kadar terörle mücadelemiz sürecektir’’ mesajını da vermişti. TSK, geçen yaz bölgedeki konuşlanma ve yapılanmasını gözden geçirmiş, terörün yoğun olarak yaşandığı ve sızmaların ağırlık kazandığı Irak sınırını tümen yapılanmasıyla korumaya karar vermişti. Göcek’in Göbün koyunda sarışın, uzun boylu genççocuk kırması delikanlı, elinde oltayla küçük bir sandala biniyordu. Lokantanın işletmecisi Muammer Önder,“Bu gencin adı aslında David, biz Tiggy diyoruz. İsviçreli bir ailenin oğlu” dedi. Muammer, Tiggy’nin babasına Joe Abi diye sesleniyor. Anneye de Monica. Biz oradayken geldiler. Muammer öykülerini anlattı: Birkaç yıl önce Tiggy, Monica ve Joe, bir tekne gezisi sırasında Göbün koyuna geliyorlar ve bir daha geri dönmek istemiyorlar. Joe, İsviçre’de büyük bir elektrik firmasının sahibiyken, iyi bir fiyatla bu kurumu satıyor ve ailecek gelip Marmaris’e yerleşiyorlar. Zamanlarının önemli bir çoğunluğunu ise Göbün’de ve Göcek’in koylarında geçiriyorlar. Tiggy, bir yıl önce kışı Marmaris’te geçirirken ortaokulu da bu kentte okuyor. Türkçe ile ilgili bir sorun yaşamadığı gibi derslerini de gayet iyi başarıyor. Bir yılı keyifle burada geçirdikten sonra Joe’nun sattığı şirket batıyor. İsviçre devleti, Joe’ya şirketi para almadan geri veriyor ve kurtarmasını istiyor. Joe da batan şirke Tiggy, Monica ve Joe Abi… ti kurtarıyor. Ancak bu nedenle ailecek kışları yeniden İsviçre’ye dönmek zorunda kalıyorlar. 10 günlük bir tatil nedeniyle yine Göbün koyundaydılar ve çok mutluydular. Tiggy, çöpleri temizliyor, gelen geçenle ahbaplık ediyordu. Çağırdım, geldi. Yüzünden mutluluğu okunuyordu. Burada olmayı çok istediğini anlattı. Arkadaşını bize tanıştırdı ve sonra yeniden sandala döndü. Gece içtiği biraların mahmurluğu geçmemişti. ??? Göcek’te buna benzer öyküleri çokça dinleyebilirsiniz. Onlarca Avrupalı aile, tek tek insanlar bölgenin cazibesine kapılmışlar, buralara yerleşmişlerdi. Göcek’in nüfusu birkaç yıl içinde 4000’den 8000’e çıkmıştı. Bu nüfus artışının en büyük nedeni yabancıların, özellikle İngilizlerin koylara olan ilgisiydi. Tabii arsa fiyatları da aynı ölçüde fırlamıştı. Göbün koyunda Muammer’le sohbetimiz sürüyor: Bu koylarda Orman İşletmesi’nin kiraya verdiği dört motemin etmesi gerekmez mi? Belki şebeke suyu yörenin doğallığını bozabilir. Ancak artezyen, sarnıç vb. gibi yöntemlerle su çıkarılamaz mı? Bu dört koyun lokantalarının işletmecisi olan yöre köylüsü ailelerin en büyük derdi, bu yerlerin ihale yoluyla başkalarının eline geçmesi... Bu korkuları nedeniyle mekânlara yatırım da yapamadıklarını söylüyorlar. Koydaki lokantalar, fiyatı her yıl yasal enflasyon oranında artırılarak daha önce burayı işleten ailelere veriliyor. Ancak her yıl sözleşme yenilendiği için, bu durum bir sonraki yıl için bir garanti içermiyor. İşte aileleri korkutan bu. Gerçekten buralarının ihale yoluyla dışarıdan insanlara verilmesi bir anda buradaki doğallığı bozar. Yüksek ihale bedellerini çıkarmak isteyen yatırımcı, buraları tahrip edebilir. ??? İşte o zaman da Göcek koylarının bir kıymeti harbiyesi kalmaz. 16 yıldır bu koy lokantalarının buranın yer la noktasından birisinin kiracısı olan Muammer, buradaki yoğunluğu şöyle anlattı: “Biz bu işletmeyi 1 Nisan’la 10 Kasım arasında açık tutuyoruz. 6 ay boyunca bu koya günde ortalama 30 tekne yanaşıyor. Biz bu kadar tekneye hizmet veriyoruz.” Bu, 5400 teknedeki insanın 6 ay boyunca lokantada ağırlanması anlamına geliyordu. Bu kadar çok tekneye, taşıma suyla hizmet vermek mümkün mü? Devletin bu noktalarda kullanma suyu li halkına verilmesi çok akıllıca bir karar olmuş. Bunun devam etmesi önemli. Koyların bir derdi de elektrik. Göbün koyundaki mahallenin imamı Murat Kül’le yolda karşılaştık. Büyük bir palamut balığı yakalamış ve iftarda yemek amacıyla evine götürüyordu. Bizi de çay içmeye davet etti. Evinin üzerinde bir pervane gördük. Bu pervane ile evinin elektrik ihtiyacını karşıladığını söyledi. Bu yöntemle bu koylar elektrik elde edemez miydi? Turizmden büyük beklentisi olan Türkiye’nin bu koylarda rüzgâr enerjisine küçük bir yatırım yapması mümkün değil miydi? Göcek koyları, Türkiye’nin birçok koyu gibi tekne turizminin önemli merkezlerinden olmuştu. Buraları korumak ve her yıl 6 ay boyunca bu koyları kullanan yüz binlerce turistin ihtiyaçlarına doğal ortamı koruyarak hizmet vermek gerekiyordu. Tabii kıyıların betonlaşmasının, koyların yağmalanmasının önlenmesi daha da önem kazanıyordu. Tiggy biz koydan ayrılırken el sallıyordu. Gelecek tatilde yine burada olacağını söylemeyi de unutmadı… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle