12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA İNCELEME ‘Gâvur İzmir’ nitelemesini hak etmeyen kent, tarihte ulusalcı ve uygar kimliğiyle ön plana çıkıyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Kuvayı Milliyeci İzmir ALEV COŞKUN Sezer’in Haklı Uyarıları.. Çok ve sık konuşmayı sevmeyen bir Cumhurbaşkanımız var. Bu özelliği, onun açıklamalarının daha dikkatle okunmasını gerekli kılıyor. Taşıdığı görev gereği 2005’in son günü yayımladığı yeni yıl mesajının hem boyutu hem de içeriği açısından, Sayın Sezer’in yukarıda belirttiğim özellikleri nedeniyle taşıdığı önemi vurgulamak istiyorum. Görev süresi 16 Mayıs 2007’de tamamlanacağı için Sezer’in yerine gelecek yeni cumhurbaşkanının bugünkü TBMM tarafından seçileceğinin, çoğunluk partisi yöneticilerince vurgulandığı bir sırada, Çankaya’nın 1 Ocak 2006 uyarıları, daha da anlam kazanmaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanı, yeni yıl için vatandaşlarına iyi dilekler ve gelecek için beklentilerden söz etmekle yetinmemiş; o beklentilerin başta AB üyeliği olmak üzere, hangi kavşaklarda ve siyaset üstü bir yaklaşımla toplumsal uzlaşma sağlanarak gerçekleştirilmeye çalışılmasının da kendi açısından ana başlıklarını vermiştir. Sezer’e göre, Cumhuriyetin ve kazanımlarının yaşatılması bu açıdan özel önem taşımaktadır. ‘‘Gündem yaratmak amacıyla, Cumhuriyetin temel niteliklerini çok yakından ilgilendiren sonuçsuz tartışmalara girilmemelidir.’’ Onuncu Cumhurbaşkanı, girilmemesini dilediği o sonuçsuz tartışmaları çağrıştırmak amacıyla olmalı; Atatürk’ün ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk ulusu denir’’ sözlerini anımsatmak gereğini bir kez daha duymuştur. ‘‘O ulus ki, tarihte eşi görülmemiş bir özveriyle yurdunu yabancı işgalcilerden kurtarmış, tüm devrimleri birlikte gerçekleştirmiş, Cumhuriyetin kazanımlarından birlikte yararlanmış, sevinci ve güzellikleri birlikte yaşamıştır.’’ Sezer’in bu sözlerini tek parti döneminin vatandaşlık bilgisi kitaplarında anlatılanlar ile bağlamaya kalkışan kimi sözde aydınlar ve AB eksenli politikacılar, zahmet ederek kitapçı raflarında 1 Ocak 2006 günü de en çok satan kitabın ‘‘Şu Çılgın Türkler’’ olduğunu unutmasınlar. Sezer, Türk ulusunun anayasamıza göre de bir siyasi birlik olduğunu ve o tekil devlet yapısıyla doğrudan ilişkisi bulunduğunu yeni yıl mesajında da bir kez daha vurgulayarak ‘‘ulusal kimlik bilincini yerleştirmeden tekil devlet yapısını korumanın olanaksız olduğunu’’ acaba kimler için söyleme gereğini duyuyor? Mesajında ulusçuluk anlayışına önemli bir yer ayırmak gereksinmesi de, aynı nedenlere dayanmış olmalıdır. Önüne gelenin bu alanda ahkâm kestiği bir sırada Sezer, ‘‘Anayasadaki ulusçuluk anlayışının, ırksal ve dinsel öğelere değil, gurur ve övünmede, sevinç ve tasada, hak ve ödevlerde, nimet ve külfette ortaklık ve birlikte yaşama isteği gibi değerlere dayandığını’’ hatırlatmaktadır. 1 B aşbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha önce hazırlanan konuşma metninden uzaklaşınca, muhakkak bir hata yapıyor. Avrupa’da AB liderlerine İslamda 4 kadınla evlenmenin şartlarını anlattı. Türban konusunda karar veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını beğenmeyince, İslam ulemasından söz etti. Bu kez de İzmir için ‘‘Gâvur İzmir’’ nitelemesini kullanarak ‘‘çam devirdi.’’ Oysa ulusalcı, Kuvayı Milliyeci, uygar nitelikleri İzmir’e çok yaraşıyor. ŞGALDEN ÖNCEKİ İZMİR Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Aydın ili, bugünkü İzmir, Aydın, Manisa ve Denizli illerini içine alan geniş bir alanı kapsıyordu. Merkezi İzmir olan bu büyük ile Denizli, Aydın, Manisa sancakları bağlıydı. 1914 yılına ait nüfus sayımına göre, bu ilin toplam nüfusu 1.615.000 dolaylarındaydı. Bu nüfusun: 1.250.000’i Müslüman/Türk, 300.000’i Rum, 35.000’i Yahudi, 30.000’i Ermenilerden oluşuyordu. (1) Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul’dan sonra en güçlü sanayi kuruluşları İzmir’de toplanmıştı. O dönemde, İzmir’de 5 Türk bankasına karşı 12 yabancı banka; 202 Türk işyerine karşı 213 gayrimüslim işyeri, 9 Türk avukatına karşı 27 gayrimüslim avukat; 7 Türk doktoruna karşı 88 gayrimüslim doktor vardı. Ekonomik hayat, gayrimüslimlerin, özellikle ünlü Whittal ve Girarud ailelerinin elindeydi. (2) ? M Mondoros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından henüz altı gün geçmişti ki, 6 Kasım 1918’de bir İngiliz savaş gemisi İzmir’e geldi. Gemi komutanı, valiyi ziyaret etmek için rıhtıma çıktığında, başlarında papazları, bir Rum topluluğu tarafından karşılandı. Rum dükkânları, işyerleri, evleri Yunan bayraklarıyla donatılmıştı. Rumların yaptıkları taşkınlıklar İzmir’deki yurtseverleri harekete geçirdi. ? Ulusal bağımsızlık savaşından önce, Anadolu’da 30 kongre toplanmıştı. Bu kongreler, 5 Kasım 1918 ve 8 Ekim 1920 tarihleri arasında Anadolu’nun dört bir yanında Kuvayı Milliye ruhunu canlandırmak için harekete geçti. Bu kongrelerin sekizincisi İzmir’de 1719 Mart 1919’da yapıldı. Kongre İzmir Müdafaai Hukuk Cemiyeti tarafından gerçekleştirildi. Kuşkusuz bu toplumsal ve ekonomik yapının kusuru halkın değil, Osmanlı Devleti’nindi. ONDOROS ATEŞKES ANTLAŞMASI 1918 yılının sonbaharında, 1. Dünya Savaşı’ndaki müttefiklerimiz Almanlar ve Bulgarlar barış isteyince, Osmanlı Devleti de barış istemek zorunda kaldı. Sonunda Ege Denizi’nde Limni Adası’nın Mondoros Limanı’nda 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ile İngilizler arasında silah bırakışması imzalandı. İLK SAVAŞ GEMİSİ Mondoros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından henüz altı gün geçmişti ki, 6 Kasım 1918’de bir İngiliz savaş gemisi İzmir’e geldi. 500 yıldır ilk kez bir yabancı savaş gemisi İzmir Limanı’na giriyordu. Gemi komutanı Binbaşı Dickson, valiyi ziyaret etmek için rıhtıma çıktığında, başlarında papazları, bir Rum topluluğu tarafından karşılandı. Rum dükkânları, işyerleri, evleri mavi İ 500 YIL SONRA GELEN beyaz Yunan bayraklarıyla donatılmıştı; gösteriler yapılıyordu. Aya Fotini kilisesine Yunan bayrağı törenle çekildi. Bu gösterilere engel olmak isteyen Türklerle Rumlar arasında yer yer çatışmalar çıktı. Bu olayın etkileri günlerce sürdü. O günleri anımsayıp ayırdına varabilmek için olaydan iki gün sonraki, 8 Kasım 1918 tarihli İzmir’de yayımlanan Anadolu gazetesinde Vasıf (Çınar) Bey’in yazdıklarına bir göz atalım: ‘‘... Ellerinde, göğüslerinde, kollarında birçok mavibeyazlı bayraklar taşıyan sarhoşlardan kurulu kafileler saatlerce gemiyi tavaf, papazlar da takdis etti. Sevinçlerinden denize atlayanları, küçük yük arabalarının merkeplerine, köpeklerin kuyruklarına bile Yunan bayrakları takarak zafer ilan edenlerini gördüm. Bazı evlerin önünde Yunan bayrağı... Her bakkal çırağının, her çocuğun elinde Yunan bayrağı... Sanki Türk’ün gafletini, aczini göstermek, bize bir ibret dersi vermek isteyen ilahi bir tecelli idi.’’ (3) ZMİR MÜDAFAAİ HUKUK CEMİYETİ İzmir’e gelen bir İngiliz savaş gemisi ne deniyle yerli Rumların yaptıkları taşkınlıklar, zaten uzun süredir arayış içinde olan İzmir’deki yurtseverleri harekete geçirdi, İzmir Müdafaai Hukuk Cemiyeti (İzmir Haklarını Savunma Derneği) kuruldu. Bu derneğin kurucuları Moralızade Halit Bey, kardeşi Nail Bey, Maliye Müfettişi Muvaffak Bey (Menemencioğlu), emekli Binbaşı Sami Bey, Tokatlızade Şekip Bey, Salepçizade Hacı Mithat Bey ve Albay Selahattin Bey kuruluş dilekçesini 1 Aralık 1918’de vilayete verdiler. (4) NADOLU’DA ÇOBAN ATEŞLERİ Ulusal bağımsızlık savaşından önce, Anadolu’da 30 kongre toplanmıştı. Bu kongreler 5 Kasım 1918 ile 8 Ekim 1920 tarihleri arasında çoban ateşleri gibi Anadolu’nun dört bir yanında Kuvayı Milliye ruhunu canlandırmaya başladılar. Bu çoban ateşlerinin ilk altı kongresi Kasım 1918Ocak 1919 tarihleri arasında Kars ve Ardahan’da, 7’ncisi Trabzon’da (23 Şubat 1919) ve 8’incisi İzmir’de (1719 Mart 1919) yapıldı. (5) A İ Kızım sana söyleyeyim dercesine.. İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti’nin ilk büyük kongresine katılanlar. (Fotoğraflar: Nurdoğan Taçalan’ın ‘Ege’de Kurtuluş Savaşı Başlarken’ adlı kitabından alınmıştır.) Anayasanın, ‘Türk Devleti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesi ‘Türk’ sayan kuralının birleştirici ve bütünleştirici bir ulusçuluk anlayışı olduğunu belirtirken bunun etnik kökeni, dini ne olursa olsun, yurttaşlar arasındaki eşitliğin sağlanmasını amaçladığını da vurguluyor. Öylece ‘‘çoğunluk’’ içinde bulunan çeşitli etnik kökenli yurttaşların azınlık durumuna düşmesini önleme istemine dayandığını da hatırlatmak istiyor. Yoksa, Başkan da Sevr sendromuna mı yakalanmış? Cumhurbaşkanı’nın ‘‘yeni yıl’’ mesajında Lozan Barış Antlaşması’nın kimi kurallarının tartışmaya açılması istemlerinin, anlaşılmaz ve kabul edilmez şeyler olduğunu söylüyor; bunların gündeme getirilmesine anlayışla yaklaşılmayacağını hatırlatıyor. Dış dünyadan Cumhuriyetin nitelikleri ve devletin temel kurumları ile ilgili dayanağı olmayan açıklamalar yapılmasının, kendisini başka düşüncelere götürdüğünü söyleme gereğini duyuyor. İktidar ve muhalefet liderleri arasında ‘‘üç noktalı’’ söz düellolarının yapıldığı, Erdoğan’a kahvelerin boş bırakılmayacağı haberlerinin gönderildiği bir sırada, yarınki yazımızda da başka önemli gördüğümüz bölümlerini ele almaya çalışacağımız yeni yıl mesajı için bugün söylenebilecek son söz, ‘‘İyi ki Çankaya’da Ahmet Necdet Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı var’’ olacaktır... Ya, 16 Mayıs 2006’dan sonra?.. Hakları savunan ilk büyük kongre P aris’te 1919 yılının ocak ayı başlarında İzmir’deki bu ilk Kuvayı Milliye toplanan Barış Konferansı’ndan gelen kongresi Erzurum haberler hiç de iç açıcı değildi. İzmir’in Kongresi’nden 4.5 ay, Sıvas Yunanlılara verilmesi o günün emperyalist egemen güçleri tarafından kararlaştırılmıştı, Kongresi’nden yaklaşık 6 ay bu konuyla ilgili haberler halk arasında önce toplanmıştır. İzmir günden güne yayılıyordu. Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin İşte bu kuşkulu ve tedirgin hava içinde İzmir’de İzmir Müdafaai Hukuk Cemiyeti kongresinin yayımladığı tarafından 1719 Mart tarihleri arasında büyük bildiride, “Türk milleti, bir toplantı gerçekleştirildi. tehlikelere karşı kendisini koruma Bu toplantıya Ege Bölgesi’ndeki, İzmir, Manisa, Balıkesir, Aydın, Muğla ve kararındadır” deniliyordu. Denizli’den 37 belediye başkanı, 37 müftü, her ilçeden seçilmiş iki, her sancaktan seçilmiş dört üyeden oluşan 165 delege katıldı. İzmir’deki bu ilk Kuvayı Milliye kongresi Erzurum Kongresi’nden 4.5 ay, Sıvas Kongresi’nden yaklaşık 6 ay önce toplanıyordu. Kars İslam Şurası Büyük Kongresi (30 Kasım 1918) 70 delege, Büyük Kars Kongresi (17 Ocak 1919) 131 delege, Erzurum Kongresi (23 Temmuz 1919) 56 delege, Sıvas Kongresi (4 Eylül 1919) 31 delege ile toplandığına göre, 165 delege ile toplanan İzmir Büyük Kongresi’nin anlamı ve önemi bir kez daha ortaya çıkar. Belediye başkanları, müftüler, esnaf, toprak sahibi, okumuş aydınlardan oluşan, İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti’nin yazışmalarından elde kalan 9 Nisan 1919 tarihli bildiri. tüm bölgeyi kapsayan ve kucaklayan bu ilk İzmir Kuvayı Milliye Kongresi Milli düşürülmeye’’ çalışıldığı belirtiliyor, ‘‘Türk Sinema’da üç gün çalıştı.(6) milleti tehlikelere karşı kendisini koruma Coşkun ve ateşli konuşmalardan sonra bir kararındadır’’ deniliyordu. bildiri yayımlandı. İstanbul’daki emperyalist Bu bildiride yer alan ‘‘Vatanın bütünlüğü’’ devletlerin işgal güçleri komutanlığına ve ‘‘Türk halkının milli iradesi’’ gibi kavramlar gönderilen bildiri şöyle başlıyordu: kongrenin bilincine tanıklık ediyordu. ‘‘Biz, çeşitli halk sınıflarının delegeleri, Türk Bildiride ayrıca, ekonomik konulara da halkının milli iradesine uyarak kongre halinde değiniliyor, ‘‘Türk ulusunun üretici, öteki toplandık. Oy birliğiyle kabul edilen aşağıdaki unsurların ancak müdahaleci durumda istekleri bütün insanlığın vicdanına arz ederiz.’’ bulunması yüzünden, kıyılardaki ticaret Aynı bildiride ‘‘Türk ulusunun kapılarının elden çıkmasının, Türk ırkının parçalanarak azınlıkların boyunduruğu altına ? ekonomik yönden esir duruma düşürülmesi’’ anlamına geleceği de belirtiliyordu. Bildirideki bu önemli noktalar kongrenin sınıfsal ve ulusal bilincini de yansıtıyordu. VALİ ATANIYOR Bu önemli kongrenin toplanmasında, Vali Vekili Nurettin Paşa etkin olmuş, kongrenin başkanlığına da delegelerin oylarıyla seçilmişti. (7) İzmir’de hukuku savunan kongrenin toplanması, ateşli konuşmaların yapılması ve bilinçli bir bildirinin yayımlanması, o sırada Osmanlı Devleti’nin parçalanması için paylaşım planları üzerinde uğraşan Paris Barış Konferansı’na katılan emperyalist devletleri ve o sırada Paris’te bulunan Yunan Başbakanı Venizelos’u çileden çıkarmıştı. Hemen harekete geçtiler, Vali Vekili Nurettin Paşa görevden alındı. Yerine İçişleri Bakan Vekili ve Vakıf İşleri Bakanı Kambur İzzet sanıyla anılan Ahmet İzzet Bey atandı. NGİLİZLERiN ADAMI KAMBUR İZZET İstanbul’daki padişahın kabinesinde yer alan İçişleri Bakanı Vekili İzzet Bey’in ‘‘Sarayın ve İngilizlerin aleti olmak dışında bir niteliği’’ yoktu. (8) İzmir’e atanan Vali Kambur İzzet, Paris’te oturan Kürtçü Şerif Paşa’nın amcasıydı. Mustafa Kemal’i ileride mahkum edecek Kürt Nemrut Mustafa Paşa da bu Vali İzzet Bey’in eniştesiydi. İngilizlerin adamı Kambur İzzet’in İstanbul hükümeti tarafından İzmir valiliğine atanmasının arka planında, birkaç ay sonra gerçekleşecek olan Yunanlıların İzmir’i işgaline yardımcı olmak görevi vardı. KAYNAKÇA (1) Kamil Erdeha, Milli Mücadele’de Vilayetler ve Valiler, Remzi, 1985. s. 365. (2) Nurdoğan Taçalan, Kurtuluş Savaşı Başlarken, Milliyet Yayınları, 1970, s. 42. (3) Anadolu Gazetesi, 8 Kasım 1918, Taçalan, s. 16; Erdeha, s. 374. (4) Bilge Umar, İzmir’de Yunanlıların Son Günleri, Bilgi, 1974, s. 72. (5) Bülent Tanör, KurtuluşKuruluş, Cumhuriyet Kitapları, 2002, (4. baskı) s. 62. (6) Alev Coşkun, Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu, Cumhuriyet Kitapları, (4. baskı), 2005, s. 135136. (7) Vali Vekili Sakallı Nurettin Paşa, daha sonra Ankara’ya katıldı ve Başkomutanlık Savaşı’nda 1’inci Ordu Komutanlığı yaptı. (8) Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, Cilt I, İş Kültür, s. 79. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net ULUSALCI VALİ YERİNE İŞBİRLİKÇİ Sayı: 2005/386, Tarih: 28.12.2005 GENEL KURUL İLANI Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu çoğunluklu olarak 28 OCAK 2006 CUMARTESİ günü saat 09.30’da, Esnaf Sarayı Toplantı Salonu’nda (Gazi Bulvarı Esnaf Sarayı K.7), Şeçimleri 29 OCAK 2006 PAZAR Günü 09.0017.00 saatleri arasında Şubemiz Binasında yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde, 7. Olağan Genel Kurulu 4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ günü saat 09.30’da, Esnaf Sarayı Toplantı Salonu’nda (Gazi Bulvarı Esnaf Sarayı K.7), Seçimleri 5 Şubat 2006 PAZAR Günü 09.0017.00 saatleri arasında Şubemiz binasında yapılacaktır. TMMOB Mimarlar Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Adına Başkan Süleyman BOZ GÜNDEM : Birinci Gün 1 09.3010.00 Kayıt 2 Açılış 3 Başkanlık Divanının Seçimi (1 Başkan, 2 Başkan Yardımcısı, 2 Yazman) ve Saygı Duruşu 4 Genel Kurul Açış Konuşması 5 Konuk Konuşmacılar 6 Çalışma Raporunun ve Mali Raporun Okunarak Görüşülmesi ve Karara Bağlanması 7 2006 Yılı Taslak Bütçe Görüşmeleri ve Karara Bağlanması 8 Yeni Dönem Çalışma İlkelerinin Görüşülerek Belirlenmesi 9 Şube Yönetim Kurulu, Genel Kurul Delegeleri, Şube Denetleme Kurulu, Soruşturma ve Uzlaştırma Kurulu İçin Adayların Belirlenmesi ve Tutanağa Bağlanması 10 Dilek ve Temenniler 11 Kapanış İkinci Gün 1 Seçimler Şube Yönetim Kurulu; 7 Asil ve 7 Yedek Üye’den oluşur Oda Genel Kurul Delegeleri (7 Asil, 7 yedek) Şube Denetleme Kurulu (3 asıl, aynı sayıda yedek) Soruşturma ve Uzlaştırma Kurulu (5 asıl, aynı sayıda yedek) İ SÜRECEK CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle