13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Esbjörn Svensson Üçlüsü’nün konserinde büyük ustadan derlenmiş nefis yorumlar sunuldu 15 NEDİM GÜRSEL ’İN 40. YILI Monk Ankara’da ve her yerde ERHAN KARAESMEN Ankara sosyopolitik oluşumların ve gelişmelerin iplerinin çekildiği yer olmaya devam ediyor. İstanbul’un Türk sosyopolitik yaşamına gittikçe daha fazla ağırlık koymasına karşın karar mekanizmalarının hâlâ Ankara mekânlarında oluşabildiği bir gerçek. Ayrıca, koca ülkenin başkenti ve Atatürk Türkiyesi’nin simge beldesi. Ancak Ankara, Atatürk dönemlerinin coşkulu toplumsal dönüşümcülüğü içinde kendisine verilmiş olan sosyokültürel öncülük görevini, üzülerek gözleniyor, artık eskisi gibi etkin biçimde sırtlayıp götüremiyor. Orkestral müzik, opera ve tiyatro alanındaki çağdaş gelişmelere on yıllar boyunca mekân oluşturmuş, onlarla kucaklaşmış Ankara’nın kültür binaları ve yerleri İstanbul’un epeyce gölgesinde kalmış olmanın burukluğunu sergiliyor. Thelonious Monk’a saygı Kökten Ankaralı olmamakla birlikte Orta Doğu Teknik Üniversitesi ilişkisiyle gelip sonra politik etkinlikler ve üst kamu görevleri çerçevesinde bağlanıp kaldığımız bu kentin sosyokültürel planda parlak bir birincilikten soluk bir ikinciliğe geçişini izlemekten açıkçası hiç zevk alamıyoruz. Başka bir yazıda, belki de başka bir platformda, daha derinde tartışılması gereken bu gözlemlere karşın Ankara’da da sayısı az, ama kaliteli bazı etkinliklerin yer aldığı kesin. İstanbul ile birlikte Ankara’da da duraklayan E.S.T. (Esbjörn Svensson Trio) grubunun konserinde elektronik katkıları da kapsayan çağdaş klasik müzik atmosferinin klasik ve modern cazın üstün unsurlarıyla kesiştiği ve oynaştığı bir yerlerde dolaşıldı. Bu grubun son yıllarda art arda gelen uluslararası ödüllerle de desteklenmiş saygınlığı göz önünde tutulduğunda, olağanın çok dışında bir konser dinleyeceğimiz açıkçası belliydi. Geçen yüzyıl başının izlenimci müzik dünyasının esintileri ve izleri Svensson’un müzik ve daha özelde piyano yaklaşımında belli bir yer tutuyor. Bunun yanı sıra teknolojik ağırlıklı, ama ince beğenili çok yenilikçi katkılarla desteklen onk müziği, daha doğrusu o müziğin karşılık geldiği beste, düzenleme ve yorum yaratıcılığı anlayışı, Monk’un artık hayatta olmadığı 80’li yıllar boyunca ve hatta biraz sonrasında epeyce gölgede kaldı. Ancak, bazı çok özel meraklılar ve öncelikle çağdaş klasik müzikcaz karşılıklı girişimlerinin yakından izleyicisi olanlar Monk müziğine ayrıcalıklı ve değişik bir yer vermeyi sürdürdüler. Son dönemlerdeyse bu müzik, günümüz düzenleyicilerinin ve yorumcularının entelektüel yaklaşıma ağırlık veren bir bölümü için, yeniden çok aranır oldu. mişlik, bu müziğe günümüzün çağdaş soluğunu da katıyor. Klasik entelektüel cazın tortularıyla da buluşunca günümüz müziğinin çok özgün ürünlerinin yer aldığı seslendirmelere ve yorumlamalara ulaşılıyor. Svensson kendisiyle yapılagelmiş söyleşilerde alışılmış anlamda bir caz müzisyeni olmadığını, ancak caza içinden duyumsamayla ve derin saygıyla yaklaştığını dile getirmiştir. Bu derin saygının bir ürünü olarak bir dönemler cazının hak ettiği kadar üne kavuşmasa bile gerçek meraklılarından büyük hayranlık toplamış çok değişik ve çok özgün bir ustası Thelonious Monk’a göndermeler yapabiliyor. Ankara’daki konserinde de Monk ustadan derlenmiş ve hafifçe sterilize edilmiş nefis yorumlar sunuldu. Klasik müzik caz bireşimi M Çağdaş klasik müzikle caz arasında anlamlı gidiş gelişlerin ve bireşimlerin peşindeki gencecik bir bestecipiyanist Kaan Bıyıkoğlu da bir süre öncenin 4. Uluslararası Anka ra Caz Festivali etkinliği çerçevesindeki konserinde yine Monk ustadan hoş bir seçkinin seslendirmesini yapmıştı. Yazının başlığında yer alan Monk Ankara’da çağrışımı buralardan kaynaklanıyor. ‘‘Monk her yerde’’ kavramına gelince, yaklaşılması zor kişiliği (ketum ve az konuşan bir uyuşturucu müptelası) ile ve 1960’lar çağdaş müzikcaz karşılıklı etkileşim arayışındaki aşırı entelektüel, soyutçu düzenlemeleriyle Monk müzik tarihinde hafifçe loş alanlarda bir yerlerde takılıp kaldı. Amerikan sosyokültürel yaşamının kuruluğu içinde doyumsuzluk ve keyifsizlik arası duygularla dolanan çok önemli bazı müzisyenlerin Paris’i mekân tutmaya başladığı ya da en azından çok sık durakladığı dönemlerde, bu satırların yazarının Miles Davis ve Thelonious Monk gibi iki efsaneyi etten kemikten tanıma ve her ikisi de pek fazla geveze olmayan bu büyük adamlarla sınırlı sözcüklerle de olsa konuşma fırsatı olmuştu. Nazının geçtiği bir entelektüel gece kulübünde, fonda, sürekliye yakın olarak Monk müziği çalınması yolunda telkinleri olmuş ve belli ölçüde başarıya ulaşmaktan da büyük kıvanç duymuştu. Duygusal ve bu nostaljik anılarla da desteklenmiş bu çok özel Monk merakının 2005 sonbaharı Ankarası’nda yeniden böylesine depreşmesi derin zevk verici bir unsur oluşturdu. Monk müziği, daha doğrusu o müziğin karşılık geldiği beste, düzenleme ve yorum yaratıcılığı anlayışı, Monk’un artık hayatta da olmadığı 80’li yıllar boyunca ve hatta biraz sonrasında epeyce gölgede kaldı. Yukarıda da değinildiği gibi, bazı çok özel meraklılar ve öncelikle çağdaş klasik müzikcaz karşılıklı girişimlerinin yakından izleyicisi olanlar Monk müziğine ayrıcalıklı ve değişik bir yer vermeye devam ettiler. Son dönemlerde ise bu müzik günümüz düzenleyicilerinin ve yorumcularının entelektüel yaklaşıma ağırlık veren bir bölümü için, yeniden çok aranır oldu. Otuz küsur yıl önce sahip olduğu referans değerini yeniden kazanmaya başladı. Monk ve Davis ustaların anılarına saygıyla. FransaTürkiye arasında bir yaşam Kültür Servisi Nedim Gürsel’in edebiyata adım attığı günden bu yana geçen kırk yılını değerlendirmek ve kutlamak için Fransa’dan sonra Türkiye’de de bir dizi etkinlik düzenleniyor. Doğan Kitapçılık, İstanbul Üniversitesi ve Fransız Kültür Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği etkinliklere yurtiçi ve yurtdışından bilim ve yazın dünyasından önemli adlar katılarak Nedim Gürsel üzerine tartışacaklar. 4 Ocak’ta saat 18.30’da Jeune Afrique Gazetesi’nden gazeteci yazar Josephine Dedet ve Seuil Yayınevi Yabancı Yazın Sorumlusu Annie Morvan’ın katılacağı söyleşiyle başlayacak etkinlik, 5 Ocak’ta İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde ‘‘Yazarlığının 40. Yılında Tüm Yönleriyle Nedim Gürsel’’ konulu panelle sürecek. Saat 09.30’da başlayacak, Nedret Öztokat’ın başkanlığındaki panelde, Tanju İnal ‘Nedim Gürsel: Düşlerin, İmgelerin, Tarihin Buluştuğu Kentler’, Bahriye Çeri ‘Bir Edebiyat Eleştirmeni Olarak Nedim Gürsel’, Seza Yılancıoğlu ‘Nedim Gürsel’in Egosantrikleri’, Kamil Özcivelek ve Ali Tilbe ‘Nedim Gürsel ile Sağ Salim Kavuşsak’ başlıklı konular üzerine konuşacaklar. Doğan Hızlan’ın başkanlığındaki ikinci oturumda ise, Selim İleri, Gül İrepoğlu, Enis Batur, Hale Seval, Semih Gümüş konuşacaklar. İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde saat 19.00’da başlayacak etkinliğe Arras Üniversitesi’nden çevirmen Esther Heboyan, Jeune Afrique Gazetesi’nden Josephine Dedet ve Seuil’den Annie Morvan katılacak. Etkinlik Mavi Kum Kitabevi’nde yapılacak söyleşiyle sona erecek. Düzağaç’ın yeni albümü çıktı ? Kültür Servisi Feridun Düzağaç, iki yıllık aradan sonra beşinci stüdyo albümünü yeni yılın ilk günlerinde yayımlıyor. ‘Bir Devam Filmi/Siyah Beyaz Türkçe Dublaj’ adlı albümde 11 yeni şarkı yer alıyor. Üç farklı stüdyoda kaydedilen albümün yapımcılığını Feridun Düzağaç, Cengiz Köroğlu, Tolga Çebi ve Sunay Özgür yaptı. Tüm söz ve müziklerde ise Feridun Düzağaç’ın imzası var. Feridun Düzağaç’ın yeni albümünün fotoğraf çekimleri Çanakkale’de, aynı zamanda 18 Mart Üniversitesi Fotoğraf Bölümü Öğretim Görevlisi olan fotoğraf sanatçısı Aykan Özener tarafından gerçekleştirildi. Fotoğraflarda, şarkıların sözlerinden yola çıkılarak hepsinin öyküleri anlatılıyor. Pasaj Müzik etiketiyle çıkan albüm yarın müzikseverlerle buluşuyor. Bugün İTÜ Maçka Mustafa Kemal Amfisi’nde Paraguay’da düzenlenen 1. Uluslararası Mizah Yarışması’dan Zil, şal ve gülün dansı Kültür Servisi Dünyaca ünlü Flamenco dansçısı ‘Carmen Cervantes’ Pamela eşliğinde Flamenko of Pera topluluğu yeni yılın ilk gösterisini bugün saat 20.00’de İTÜ Mustafa Kemal Amfisi Maçka Konser Salonu’nda gerçekleştirecek. Ilgaz Benekay yönetimindeki Pera Flamenko Gitar Topluluğu da yapacağı canlı gösteriyle geceye renk katacak. Endülüs’ün büyülü dansı Flamenko’yu İspanya’dan Türkiye’ye taşıyarak bir ilke imza atan Pera Güzel Sanatlar, 4 yıl süren, haftada iki günlük eğitim programıyla, hem profesyonel dansçı ya da eğitmen olmayı hedefleyen, hem de tutkusunu hobi düzeyinde sürdürmek isteyen dans severleri bir araya getiriyor. Pera Güzel Sanatlar, ilk önce Meksikalı Flamenko ustası Viridiana Ramirez Rodriguez, ardından da büyük ustalar Carlos Robles, Jose Reina Gomez, Michael Schuldtz, Jose Canset Ramirez, Sandra Sobrino, Beatriz Romero, Carmen Cervantes’i Türkiye’ye getirdi. Bu programı başarıyla tamamlayarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı kurs bitirme belgesini alan pek çok Flamenko öğrencisi profesyonel olarak çalışmalarını dansçı öğretmen olarak yürütüyor. Pera ayrıca, Flamenko dans ve Flamenko kültürü tanıtımları için her yıl temmuz ayında 3 haftalık İspanya turları da düzenleyerek bu dansa gönül verenleri Endülüs’te konuk etmeyi planlıyor. (0 212 245 30 08) Erdoğan Başol ve Enver Malkoç’a ödül Kültür Servisi Paraguay’ın Brezilya sınırında bulunan kenti Paraguaçu’da bu yıl ilki düzenlenen ‘‘1. Uluslararası Mizah Yarışması’’nın (1 Salao de Humor de Paraguaçu Palista) Uluslararası Bölümü’nde Enver Malkoç konulu (Ekoturizm), Erdoğan Başol ise serbest konulu karikatürü ile mansiyona değer görüldü.Yarışmada serbest konulu karikatürde Rodrigo de Oliveira Maia, konulu karikatürde Marcio Leite da Silva, eleştirel karikatürde Eduardo dos Reis Evangelista, bant karikatürde Valmir Americo Orlandelli birinci oldu. Yarışmada ödül kazanan yapıtları sanatseverler 15 Şubat tarihine kadar izleme olanağı bulacak. (www.estanciaparaguacu.sp.gov.br/salaohumor/p remiados) Sanat yazarı Hamit Kınaytürk öldü ? İSTANBUL (AA) Gazetecisanat yazarı Hamit Kınaytürk, tedavi gördüğü Özel Çapa Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi Hamit Kınaytürk’ün cenazesi, çarşamba günü Teşvikiye Camii’nde öğle vakti kılınacak namazın ardından Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Mesleğe 1958 yılında Akşam gazetesinde başlayan Kınaytürk, Dünya, Milliyet, Yeni Gazete, Journal d’Orient ve Hayat’ta çalıştı. Kınaytürk, 28 yıldan beri Sanat Çevresi dergisini yayınlıyordu. rh+ sanat’tan Picasso’ya bakış YARIN AKŞAM SAAT 20.00’DE Kamerunlu vokalist Akbank’ta Kültür Servisi Antik Sanat Eserleri Tic. Ltd. Şirketi’nce yayımlanan aylık plastik sanatlar dergisi rh+ sanat dergisinin bu sayısında dosya Sabancı Müzesi’ndeki Picasso Sergisi ve bu çerçevede belirlenmiş konulardaki yazılardan oluşuyor. Dergi okurları için, genel yayın yönetmeni Tevfik İhtiyar, Adnan Çoker, Semra Germaner ve Bedri Baykam ile söyleşiyor. Ele aldıkları konu Picasso sergisinden sanatçının popülerliğine geniş bir alana uzanıyor. Elif Dastarlı’nın ‘Ne Peygamber Ne Soytarı’ başlıklı yazısı, Picasso sergisini gezenlerle yapılmış kısa söyleşilerin de yer aldığı dosyanın en ilgi çekici bölümlerinden biri Nurullah Berk’in ‘Picasso ve Üslup’ adlı yazısı. ‘Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı’ yazısı John Berger imzalı. Hasip Akgül’ün yazısı ‘Kaftan Kim?’ başlıklı. Nilgün Yüksel de ‘evet Osmanlı’ yazısını kaleme almış. Dergideki ilgi çekici yazılardan ‘Daaa Daaa Y’art’ da Şenol Yorozlu imzalı. Vecdi Sayar, ‘Sanatçının Bir Yurttaş Olarak Portresi’; Mehmet Ergüven, ‘Hermes’i Çalmak’ yazılarıyla katılıyorlar bu sayıya. Derginin bu sayısındaki ‘Duvardaki Kalpler, Kalplerdeki Köprü’ başlıklı albüm bölümünde Burhan Doğançay tanıtılıyor. Münire Yurdayüksel de ‘Brüksel Bozar’da Rus Avangard Sanatı’ konusunu ele alıyor dergi okurları için. (www. rhsanat.com.tr) Kültür Servisi Kamerunlu virtüöz vokalist Gino Sitson yarın akşam saat 20.00’de Akbank Sanat’ta müzikseverlerle buluşacak. Konserde Sitson’a piyanoda Helio Alves, davulda Willard Benjamin Dyson Jr., basta Lonnie Luvell Plaxico eşlik edecek. New York’ta yaşayan Gino Sitson, caz vokali geleneğine geleneksel Afrika polifonik tekniklerini ekleyen tek vokalist. Paris’te yaşadığı yıllarda müzik akademilerine ve Sorbonne Üniversitesi yabancı diller ve etno müzikoloji bölümlerine devam eden sanatçı, 4 oktavlık büyülü bir sese sahip. Siston’un tasarıları caz, gospel, blues ve geleneksel Afrika müziğini birleştiriyor. Vücudunu bir vurmalı çalgı gibi kullanan Sitson bunu müthiş vokal tekniğiyle birleştirdiğinde ortaya çok özgün bir müzik çıkıyor. İlk albümü ‘Vocal Deliria’nın yayımlanmasından sonra vokal AfroCaz topluluğuyla Fransa’yı dolaşan sanatçının inanılmaz vokal tekniği Fransa’da pek çok önemli reklam filminde ve CD kaydında yer almasını sağladı. 2000 yılında New York’a yerleşen sanatçı, Washington Smithsonian Museum, Philadelphia Museum of Art, New York Lincoln Center, Brooklyn Museum of Art gibi pek çok önemli merkezde konserler verdi. (0 212 252 35 00) Alpay’ın yapıtları New York’ta ? Kültür Servisi Genç sanatçı Gülay Alpay kişisel sergisiyle 10 Ocak’a dek New York Broadway Gallery’de. ‘Gezici sergi’ niteliğini taşıyan sergi, daha sonra Çin, İspanya, İtalya’nın da aralarında olduğu bazı ülkelerde sanatseverlerle buluşacak. Sanatçının sergisinin küratörlüğünü Abraham Lubelski yapmış. Alpay, bu sergisinde ipek üzerine ipek boyası ve karışık teknik çalışmalarına yer veriyor. Bunlar, sanatçının balina sesleri ve yaşamlarından esinlenerek oluşturduğu yapıtlar. Sanatçı, sergiden elde edilecek gelirin yarısını ‘Balinaları Kurtarma ve Koruma Kuruluşu’na bağışlayacak. (www.gulayalpay.com) ‘BU BENİM İÇİN BÜYÜK ONUR’ Uygur’a ‘Şinasi Barutçu’ ödülü ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Fotoğraf sanatçısı Dr. Haluk Uygur, merkezi İstanbul’da bulunan Fotogen tarafından ödüllendirildi. Türkiye’de çağdaş fotoğraf sanatının gelişmesinde büyük katkısı olan Şinasi Barutçu anısına verilen ödülü kazanan Uygur, ‘‘Bu benim için büyük onur’’ dedi. Türkiye’de fotoğraf sanatçılarına verilen ödüllerin içinde önemli yeri olan Şinasi Barutçu Ödülü’nün bundan sonraki çalışmaları için teşvik olacağını vurgulayan Uygur, ‘‘Gö rüntülediğimiz fotoğrafların böyle ödüllerle onurlandırılması bizi daha fazla çalışmaya, daha fazla üretmeye teşvik ediyor. İnsanın emeğinin karşılığını alması kadar güzel bir şey yok’’ dedi. Uygur, Şinasi Barutçu Ödülü’nün 3 yıl art arda başarılı bulunan fotoğrafçılara verildiğini anımsatırken Adanalı fotoğrafçılardan Emine Denizer’in de iki yıldır başarılı bulunduğunu ve gelecek yıl düzenlenecek yarışmanın adayları arasında yer aldığını söyledi. ‘Duvara Karşı’, Wall Street’te ? Kültür Servisi ABD’nin önde gelen ekonomifinans gazetesi Wall Street Journal, ‘‘Duvara Karşı’’yı ‘‘Yılın En İyi 10 Filmi’’ arasında saydı. ‘‘İzleyiciyi donduran bir film’’ olarak nitelediği filmin hem bir aşk filmi, hem de iki kültür arasında kalan ve Almanya’da aşağılanan Türk göçmenlerin öyküsü olduğunu anlatan gazete, Birol Ünel’in, kayda değer bir oyuncu olduğunu yazdı ve Sibel Kekilli’yi de övdü. Eleştirmen Joe Morgenstern, ‘‘Bu filmi ilginçlik olsun diye seçmedim. Film, zengin ve sürükleyici. Aynı zamanda sosyal konuları da kapsayan bir dram olarak, ABD’de hiç görmediğimiz bir sinema türünü yansıtıyor’’ dedi. Kanada’nın önde gelen yayın grubu CanWest tarafından yayımlanan Montreal Gazette de ‘‘Duvara Karşı’’yı yılın övgüye değer filmleri arasında saydı. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle