23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2006 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr AYŞEGÜL YÜKSEL SAHNEDEN YAZI ODASI SELİM İLERİ Tiyatro ustası Y uri Lyubimov Taganka Tiyatrosu’nun kurucusu ve yönetmeni olan Yuri Lyubimov aynı zamanda opera yorumlarıyla da ünlü bir sanatçı. Bir maestro... Günümüz tiyatro dünyasında ‘‘maestro’’ olarak anılan ender isimlerden biri. Bugün 88 yaşında ve 1934’te Moskova’nın ünlü MKHAT2 Stüdyosu’nda başlayan, Vakhtangov Tiyatrosu’nda devam eden sanat yaşamını aynı yoğun tempoda sürdürüyor. Şu sıralarda ‘‘Antigone’’ tragedyasını sahneye koymakla meşgul. Sürgün ve dönüş Ada... Sekiz dokuz yılın verimi, öyküler, nihayet bir kitapta topluyorum. Biri dışında, hepsinde Adalar’dan söz açmışım. Bilinçli bir seçim değil bu. Kendiliğinden... Akşit Göktürk, Ada’da, o güzel eserinde, şu soruyu sorar: ‘‘Engin denizlerde, dünyanın gürültüsünden patırtısından, gündelik tasalardan uzak, günlük güneşlik bir adada yaşamayı, çocukluğunda, gençliğinde ya da yaşlılığında gönlünden geçirmemiş, düşsel bir adanın şiiriyle büyülenmemiş insan var mıdır?’’ Çocukluğum, gençliğim gerilerde artık, çok gerilerde. Adayı, o düşsel adayı yaşlılığa adım atarken düşlüyorum... Fakat hangi ada orası? Sait Faik’ten okuduğum Burgaz mı? Sait Faik bir yandan da geleceğin endişesini kuşanmıştır. Hele ‘‘Son Kuşlar’’ öyküsünde. Çevreyi, doğayı kendi çıkarları için tahrip edenlerin, Ada’yı bir gün büsbütün yok edeceklerini söyler. Sahi, hangi ada? Oysa hiçbir zaman, geçmişte, ada tutkunu olmadım. Büyük kentlerin gürültüsünden patırtısından kaçmayı düşünmedim. Nice yıllar kalabalığı, caddeleri, sinemaları, tiyatroları, şehrin akşamını, trafiğin uğultusunu sevdim. O yüzden Nezihe Meriç’in, Oktay Akbal’ın büyük kentlerde yalnızlık öykülerini çok sevdim. Bir zamanlar Açık Deniz Kıyısında’yı okudum. Strinberg’in kederli romanı, Behçet Necatigil’in eşsiz çevirisinden; okumaya doyamazsınız! Açık deniz kıyıları, fiyortlar, yarımadalar ürküttü beni o romanda. Çocukluğumda, şimdi aklıma geldi, evet, çocukluğumda Define Adası’nı okumuştum. Nasıl da silinip gitmiş. Bir ıssız ada mıydı? İlk çarpıldığım ada romanı Deniz Feneri’ydi. Virginia Woolf’un eserini, Naciye Akseki Öncül’ün Türkçe’ye anlatım zenginlikleri armağan eden çevirisinden okumuştum. Deniz Feneri bugün de başucu kitaplarım arasında. Zaten hikâyelerde ondan söz açıyorum. Elbette Cahit Sıtkı’nın şiiri: ‘‘Robenson, halden bilir Robenson, Adan hâlâ batmadıysa eğer, Alıp götürsen beni oraya, Deniz yolu kapanmadan evvel!’’ Deniz yolu benim için çoktan kapandığından mı, bu son öykülerde, ikide birde Adalar’a sığınmışım?.. Bilge Karasu’nun ‘‘Ada’’sı dinmez yalnızlığın adasıdır. Peride Celal, ‘‘Ada’’da, yitik bir aşkı arar. Yirmi yıl önce, belki daha eskide, bir ada öyküsü yazmaya çalışmıştım: ‘‘Son Yaz Akşamı’’. Otuz sekiz metrekare çatı katında Adalar’ın dünyasını kurmaya çalışıyordum. Her yağmurda damı akar. Yazları çok sıcak, kışları hep çok soğuk. Ama otuzlarımda, umursamıyordum. Sabahları erken kalkar, büyük bir coşkuyla yazardım. Şimdi, yirmi yıl sonra, bir başka öyküde ‘‘Son Yaz Akşamı’’ndan, onun yazılış serüveninden söz açıyorum. Coşku sönmüş. Cümlelerim titrek... Ziya Osman Saba: ‘‘Enginlerdeki dalga, Sahil bilmeyen köpük’’ diyor. ‘‘Keşfedilmemiş ada, Dalından sarkan yemiş.’’ Sonra, ‘‘tozpembe’’ bir çiçek açacakmış. Benim Adalar’ım, yeniden okudum, tozpembesiz, çiçeksiz. Yılların bezginliği vuruyor sahillerine. karanlık adalar, içimdeki karanlığı söyleyen adalar. Fakat hâlâ kaçıp gitmek isteği! Alevden bir istek. Gitmek yerine, darmadağınık yazı masasının başına geçiyorum, ‘‘Ada...’’yı yazıyorum. Boğunç adım adım yaklaşıyor, sarıp sarmalıyor. Öylesine aldatıyor ki boğunç, şefkat sanırsınız... Öneriler: Kitap / Bir İmzanın Peşinden, Haluk Oral, Dünya Kitapları, 2003. Yuri Lyubimov, Sovyetler Birliği’nin halk tarafından çok sevilen, ama rejim tarafından pek kabul görmeyen dikbaşlı yönetmenlerinden biri olarak anılıyor. Yaratıcılığının yanı sıra yönetimle yaşadığı sürtüşmeler, onun sanat hayatındaki önemli satır başları. Brejnev döneminde gerginlikler iyice artıyor ve bardağı taşıran son damla, Taganka’nın rejim karşıtı genç oyuncusu ve aynı zamanda şair, besteci Vladimir Vysotsky’nin ani ölümü üzerine, Lyubimov’un, onun şiirlerinden, şarkılarından oluşan vurucu bir gösteriyi parti meclisinden gelen itirazlara karşın sahnelemesi oluyor. Bu olayın ardından, repertuvarda yer alan ‘‘Boris Godunov’’ sansürün hışmına uğruyor ve 1983’te Londra’da Lyric Hammersmith Tiyatrosu’nda Dostoyevski’nin ‘‘Suç ve Ceza’’ adlı yapıtını sahneye koyarken Sovyetler Birliği’ne dönmesi yasaklanıyor. Lyubimov, altı yıl sürgün hayatı yaşıyor ama, aynı zamanda da dünyanın en büyük operalarında, en büyük sanatçılarla çalışıyor. La Scala di Milano, Münih StaatsOper, Bonn Operası, Chicago Operası, Covent Garden Londra... ‘‘Ülkemin resmi opera temsilcisiydim’’ sözlerindeki ironi kolayca yakalanıyor. Tabii ki dünya tiyatroları da yararlanıyor bu değerli ustadan. Londra’da Almeida, Haymarket, Paris’te Odeon, Viyana’da Burg Theater, Stockholm Kraliyet Tiyatrosu bunlardan birkaçı... 1989’da vatandaşlık hakları iade edilen Lyubimov, derhal Moskova’ya dönüyor ve bıraktığı yerden bir kez da iyatro yapıtını bir senfoni orkestrasına benzeten Yuri Lyubimov, salt bir yorumcu olarak değil, bir eğitmen olarak da önemli bir isim. Genç oyuncular ve yönetmenlerle yaptığı çalışmaların yanı sıra tiyatronun 250 kişilik küçük sahnesini tamamen onların yapıtlarına ayırmış. Seyircilerle gerçekleştirdiği buluşmalar da Lyubimov’un tiyatrosunun temel hareket noktalarından birini oluşturuyor. Bugün, Taganka’da üç kuşak birlikte çalışıyor. ha başlıyor 1964’te kurmuş olduğu Taganka Tiyatrosu’nda çalışmalarına. O günden bu yana da yurtdışına reji yapmaya gitmiyor. Kaybettiği o altı yılın acısını çıkartırcasına Moskova’da soluk alıp vermekten mutlu. Ama, bugün de eleştirdiği noktaların altını çekinmeden çizdiğini söylüyor, ‘‘Tiyatronun misyonu eleştirmektir’’ diyor. Vladimir Putin ise Taganka’nın hiçbir oyununu kaçırmazmış. Putin’in tiyatro ile olan göbek bağı Moskova’da yapılan ve üç ay süren 3. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları’na verdiği inanılmaz destekten de anlaşılıyor zaten. İstanbul’da yapılacak olan 4. Tiyatro Olimpiyatları için ‘‘darısı başımıza’’ demekten başka ne söylenebilir ki? Bu arada, hatırlatmakta yarar var; Yuri Lyubimov, Tiyatro Olimpiyatları’nın kurucularından biri. Taganka ve izleyici T Taganka, bir repertuvar tiyatrosu. ‘‘Sezuan’ın İyi İnsanı,’’ ‘‘Faust,’’ ‘‘Marat ve Marki de Sade,’’ ‘‘Usta ile Margarita’’, ‘‘Yevgeni Onyegin,’’ ‘‘Medea’’, ‘‘Hamlet’’, ‘‘Tartuffe’’ Taganka’nın aylık programlarında yer alan oyunlardan sadece birkaçı. Yerleşik kadro hemen her gece bir başka oyunda oynuyor ve tabii ki hiçbiri için televizyon dizisi gibi bir lüks söz konusu değil. Kaldı ki televizyon kanallarının da dizilerle dolup taşar bir durumları yok gördüğüm kadarıyla. Ayrıca, bizde bol miktarda mevcut o garip magazin ve eğlence programlarına da rastlamadım. Tartışma, belgesel, sanat, eğitim ve haber programları ağırlıkta. Tiyatrolar ise dolu... Bir kültür ve eğitim meselesi... Bu insanların yaşamlarında tiyatronun farklı bir yeri var... Ne kar, ne tipi, ne de dondurucu soğuk; ne televizyon, ne sinema, ne ekonomik koşullar insanları alıkoymuyor tiyatronun o büyüleyici havasını koklamaktan. Bilet fiyatları 12 ile 20 YTL arasında değişiyor. Moskova’da yıllar önce de tiyatroya yoğun ilgi vardı, bugün de değişen bir şey yok. Tek değişen şey belki de ‘‘Cats’’ müzikali afişleri ile Maly veya Taganka’nın afişlerinin reklam panolarında yan yana yer alması. Bir oda 1998 yılında 10. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödü lü’nü alan Yuri Lyubimov’un çalışma odası ödüllerle dolu. Odanın duvarları ise sanki onun ve tiyatrosunun hayatını yansıtıyor. O kadar çok sanatçı ve sanat dostu gelip geçmiş ki o özel alandan... Hepsinin imzaları ve iki satır yazıları, çizimleri var duvarlarda. Çok hoş, çok duyarlı bir atmosfer... Andrei Sakharov, Dimitri Şostakoviç, Arthur Miller, Yevgeniy Yevtuşenko, Robert Wilson, Jean Vilar, Giorgio Strehler, J. L. Barraut, Robert Redford bunlardan sadece birkaçı... Vladimir Putin bir tiyatro tutkunu olarak duvardaki imzalar arasında yerini alıyor. Ben de ünlülerle sarmalanmış bir köşeye ünsüz bir dost olarak imzamı attım... İmzalar dünden bugünlere uzanıyor. Lyubimov sürgündeyken tiyatroyu yöneten önce Efros ve ardından Gubenko tarafından özenle korunmuşlar. Sanata saygı da bunu gerektirir. Yabancı ülkelerin Moskova’daki temsilcileri de Taganka’nın izleyicileri arasında yerlerini alıyorlarmış... Bizim dışımızda. Hatta, Lyubimov’un 88 yaşı onuruna verilen davete yurtiçinden, yurtdışından (Putin’den tutun Bibi Andersen’e kadar), elçiliklerden pek çok kişi katılmış... Yine bizim dışımızda. Ben hiç şaşırmadım (istisnalar kaideyi bozmaz), ama onlar bu ilgisizliğin nedenini merak etmiyor değiller. Farklı ülkeler, farklı kültürler arasında kurulacak sanat köprülerinin politika köprülerinden daha sağlam ve kalıcı olacağını kavrayacağımız günler umarım uzak değildir. Kaldı ki Yuri Lyubimov gibi çağımız tiyatro tarihine adını yazdırmış bir ustayla tanışmak, onunla iletişim kurmak ayrıca bir onurdur diye düşünüyorum kendi adıma. Yuri Lyubimov her akşam oyunu başlatıyor ve öyle terk ediyor tiyatroyu. Perde açılmadan önce salona giriyor, seyircilerle selamlaşıyor, konuşuyor. Bir süre sahneyi izliyor ve sessizce çıkıp gidiyor, ama galiba gölgesi orada kalıyor... Bir başka yazıda, ‘‘Marat ve Marki de Sade,’’ ‘‘Faust’’ ve Kafka, Beckett, Nietzsche, Joyce yapıtlarından Yuri Lyubimov’un derlediği, yorumladığı ‘‘Souffle’’ izlenimlerimi aktarmak üzere ... Devlet Tiyatroları Anadolu’ya açılıyor “81 İl’e Tiyatro Projesi” kapsamındaki yılın ilk turneleri başladı... Kültür Servisi Devlet Tiyatroları’nın başlattığı ‘81 İl’e Tiyatro Projesi’ kapsamında 2006 yılının ilk turneleri belirlendi. Van Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği, Alfonso Paso’nun yazdığı, Hale Kuntay’ın çevirdiği, Defne Yalnız’ın yönettiği ‘Kırkından Sonra’ 3 Ocak’ta Siirt’te, 5 Ocak’ta Mardin’de, 6 Ocak’ta Şırnak’ta, 17 Ocak’ta Ağrı’da, 23 Ocak’ta Muş’ta, 24 Ocak’ta Bitlis’te, 25 Ocak’ta Tatvan’da sanatseverlerle buluşacak. Oyun ‘Kırkından sonra aşk olur mu?’ sorusuna yanıt arıyor. Çehov’un yazdığı, Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Çok Yaşa Komedi’nin durakları şöyle; 3 Ocak İzmit , 4 Ocak Sakarya, 5 Ocak Düzce, 6 Ocak Bolu. 21, 22 Ocak tarihlerinde Gölcüklü sanatseverlerle buluşacak olan bir diğer oyun ‘Kaktüs Çiçeği’. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği oyunu Serpil Tamur yönetiyor. Oyun yalanlar yaşamı yönetmeye başladığı takdirde, işlerin nasıl sarpa sarabileceğini anlatıyor. ‘Anadolar’ Batı Karadeniz’de nettiği Bursa Devlet Tiyatrosu’nun ‘Peynirli Yumurta’ adlı oyunu 17 Ocak’ta Eskişehir’de, 18 Ocak’ta Kütahya’da, 19 Ocak’ta Afyon’da, 21 Ocak’ta Çanakkale’de, 23 Ocak’ta Balıkesir’de sahnelenecek. ‘Asiye Nasıl Kurtulur’ Batman’da Levent Kırca’dan eğitime destek ?V AN (AA) Sanatçı Levent Kırca, ‘‘Karanlıkta Bir Çığlık’’ filminin çekimlerini 5 gündür Van’da sürdürüyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından kız çocuklarının okullulaşmasına destek amacıyla 2003 yılında başlatılan ‘‘Haydi Kızlar Okula’’ kampanyasına bir destek de ünlü sanatçı Levent Kırca’dan geldi. Çekimlerine 5 gün önce Van’da başladığı filmde, karanlığın, cahil bir insanın içinde bulunduğu durumu, çığlığın da okumak isteyen bir kız çocuğunun diğer insanlara öncü olması adına çıkardığı sesi anlattığını söyledi. Van’da başlayan çekimlerin İstanbul’da son bulacağını belirten Kırca, Van’daki çekimlerde Çakırbey köyü, Muradiye şelalesi ve Şeytan Köprüsü’nü plato olarak seçtiklerini, buradaki çalışmalarının ardından çalışmalarını Mardin’de sürdüreceklerini belirtti. Levent Kırca, 50 kişilik bir ekiple çekimlerini sürdürdükleri filmin yönetmenliğini Oğulcan Kırca üstlendi. Alejandro Casona’nın yazdığı, Müşerref Hekimoğlu’nun çevirdiği, Tayfun Orhon’un yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Ağaçlar Ayakta Ölür’ 4 Ocak’ta Kırıkkale’de sahnelenecek. Muzaffer İzgü’nün yazdığı, Ferdi Merter’in uyarladığı, Ensar Kılıç’ın yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosu’nun ‘Anadolar’ oyunu 18, 19 Ocak’ta Zonguldaklı, 20 Ocak’ta Bartınlı, 21 Ocak’ta Karabüklü, 22 Ocak’ta Çankırılı sanatseverlerle buluşacak. Oyunda bir memurun gözüyle hayal ülkesindeki olaylar gülmece şeklinde anlatılıyor. N. Semel’in yazdığı, A. Şirin Okyayuz Yener’in çevirdiği, Kemal Başar’ın yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Gözlerin Ardındaki Çocuk’ 24 Ocak’ta Adıyaman’a, 26 Ocak’ta Kahramanmaraş’a, 28 Ocak’ta Kayseri’ye gidecek. Oyunda, down sendromlu çocuğunun doğumundan sonra yaşamı tamamen değişen, yalnızlığa itilen bir kadının, yaşamın kötü sürprizleri karşısında ne kadar güçlü kalabildiği anlatılıyor. Kurmaca yaşamlarında, yalnızlıklarını paylaşmaya çalışan iki yaşlı kadının yaşamını ele alan ‘Hadi Öldürsene Canikom’ turne kapsa ? Işıl Kasapoğlu’ nun Çehov oyunlarından derleyip yönettiği İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Çok Yaşa Komedi’ (üstte) İzmit, Sakarya, Düzce ve Bolu’da; Ferenc Karinthy’in, İpek Bilgin’in yönettiği Bursa Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Peynirli Yumurta’ (yanda) adlı oyunu Eskişehir, Kütahya, Afyon, Çanakkale ve Balıkesir’de sahnelenecek. mında sanatseverlerle buluşacak olan bir diğer oyun. Aziz Nesin’in yazdığı, Filiz Övün’ün yönettiği İzmir Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Hadi Öldürsene Canikom’ 5 Ocak’ta Isparta’ya, 6 Ocak’ta Burdur’a, 7 Ocak’ta Denizli’ye, 15 Ocak’ta Muğla’ya, 16 Ocak’ta Turgutreis’e gidecek. Oktay Arayıcı’nın yazdığı, Erdal Gülver’in yönettiği Bursa Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Nafile Dünya’ 16 Ocak’ta Yalovalı sanatseverlerce izlenebilecek. İdealist Komiser Ramazan’ın yaşamını, dönemin bugün de pek değişmeyen koşulları için de, kesitler halinde sunan oyun, güldürürken acıtıyor, toplumsal yaralarımızı büyüteç altına alıyor. Ferenc Karinthy’in yazdığı, İpek Bilgin’in yö Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nun oynadığı ve yaşadığı koşullar gereği fahişe olan genç bir kızın yaşamından alınan kesitlerden oluşan ‘Asiye Nasıl Kurtulur’, 16 Ocak’ta Batman’da, 24 Ocak’ta ise Malatya’da sahnelenecek. Vasıf Öngören’in yazdığı oyunun yönetmeni Hüseyin Avni Danyal. 23, 24 Ocak tarihlerinde Çorumlular tarafından izlenebilecek olan Sıvas Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Bir Mahalle ki’yi Münir Canar yazdı ve yönetti. Yine Çorum’da aynı tarihlerde Nilbanu Engindeniz’in yazdığı, E. Erdinç Doğan’ın yönettiği çocuk oyunu ‘Burnunu Kaybeden Palyaço’ da küçüklerle buluşacak. Aleksey Arbuzov’un yazdığı, Esen Özman’ın yönettiği Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun ‘Söz Veriyorum’ adlı oyunu 23 Ocak’ta Erzincan’da, 30 Ocak’ta Bayburt’ta izlenebilecek. 23 Ocak’ta Karaman’a, 24 Ocak’ta Niğde’ye, 25 Ocak’ta Nevşehir’e, 26 Ocak’ta Aksaray’a, 29 Ocak’ta Afyon’a, 30 Ocak’ta Uşak’a gidecek olan bir başka Erzurum Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Sevgili Doktor’un yazarı Anton ÇehovNeil Simon, yönetmeni Emre Erçil. Oyun, toplum içinde saf, sakin ve inanılmaz derecede iyi niyetli karakterinden dolayı hayatın onu ezmesiyle giderek psikolojisi bozulan İvan Cedyakov’un, hastanede hayatına son vermesinin trajikomik öyküsünü anlatıyor. Sermet Çağan’ın yazdığı,O. Coşkun Irmak’ın yönettiği Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Ayak Bacak Fabrikası’ 31 Ocak Salı günü Samsunlu sanatseverlerce izlenebilecek. Dario Fo’nun yazdığı, Mustafa Kurt’un yönettiği Adana Devlet Tiyatrosu’nun ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ oyunu ise 30 Ocak’ta Mersin’de sahnelenecek. 2005’in en kötü filmleri ? LONDRA (ANKA) Her yıl sonunda dünyanın önde gelen gazeteleri ‘‘geçen yılın en iyileri’’ni seçerken İngiliz bulvar gazeteleri ‘‘en kötüleri’’ seçmeye devam ediyor. Daily Mirror gazetesi de 2005 yılının en kötü filmi olarak David Edwards imzalı yazıda, Guy Richie’nin ‘Revolver’ filmini seçti. Gazete, filmin ‘‘kesinlikle zamanın ötesinde’’ olduğunu belirtiyor. Nicole Kidman’ın bir cadıyı canlandırdığı ‘Bewitched’, ‘sözde komedi’ olarak nitelenirken Colin Farrell’in ‘Alexander’ filmi için ‘‘Annesi rolündeki Angelia Jolie, Rus aksanıyla konuşurken Collin Farrell İrlanda aksanında ısrar etti’’ deniliyor. Robert De Niro ve Dakota Fanning’in oynadığı ‘Hide and Seek’ filmi için de ‘‘İlk 1 saati iyiydi, daha sonra kaygı verici hal almaya başladı, son 20 dakika ise yılın en hayal kırıklığı yaratan sonuydu’’ yorumu yapılıyor. BUGÜN ? ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ’nde 20.00’de İDOB’dan ‘Sihirli Flüt’. (0 212 251 56 00) CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle