09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Çiftçiyi doyuramayan mahsul, tüketicinin cebini yaktı. Aslan payı aracıya kaldı Komisyoncunun saadet zinciri ? Üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar fiyat havuçta yüzde 212, limonda yüzde 195, bulgurda yüzde 189, biberde ise yüzde 173 arttı. En az 5 aracıdan geçerek sofradaki yerini alan domateste ise çiftçi 20 kuruşa ancak satabilirken tüketicinin cebinden ortalama 1 YTL ’ye çıkıyor. NECDET ÇALIŞKAN Bir Bardak Suda.. Kuş gribini, alınacak önlemleri hafife almak gibi bir kastım yok, ama doğrusu durumumuz ‘‘denizden kurtulup bir bardak suda boğulma’’ atasözümüze uygun düşüyor. Nereden bakarsanız bakın, dünyayı sarsan kuş gribi tehdidi yeni bir gelişme değil. Uzmanlar ve önlem almakla sorumlu devlet adına hükümet için ortada sürpriz, önlemi alınamayacak hiçbir yeni durum yok. Nasıl ki bizden birçok katı radyasyon bulutu alan ülkeler Çernobil’den en az zararla sıyrılmanın yolunu, bilinen, gereken önlemleri alarak sağladılarsa.. Türkiye olarak biz çok küçük kirlilik yaratan bir bulutçukla, önlem almayarak çok büyük zararlar görme durumuna düştüysek.. Kuş gribinde de benzer bir kötü sınav veriliyor. Nedensonuç ilişkisi olarak olayların gelişme boyutlarına bakılırsa, olsa olsa ancak bu kadar ağır zarar verilebilir.. Kuş gribine yakalanmış üç kuşun ölüsünü bulup yetkililere teslim edenin eldiveninin ortalıkta kalmasından üç çocuğunun hastalığa yakalanması becerisini göstermek bize özgü bir durum. Ya da hastalığa yakalanmış tavuğun kesilip yenilmesi sürecinde ailenin bütün çocuklarının hastalığa yakalanması, üçünün ölmesi acı sonucuna varmak.. Halkımızın ekonomik, sosyal, kültürel koşulları, yoksullaşma, yoksunlaşmanın yarattığı davranış kalıpları ortada. Başını duvarlara çarpmadan, gözü ile görmediği tehdidi algılamıyor.. Bize bir şey olmaz ağabey.. yaklaşımı içinde, bile bile, radyasyonlu, ihraçtan geri dönmüş, elinde kalmış fındığını çocuğuna yediren, bir şey olmadığına da inanan insan gerçeğimiz ortada. Küçük ekonomik çıkar hesapları adına bu aymazlığı kullanan siyasilerimiz, insan sağlığına zarar vermekten çekinmeyen siyasi kültür, Özalizm, radyasyon bulutunu halkından saklayarak önlem aldırmamıştı. Çayda ayıplı durumu ortaya çıktığında da yine aynı küçük siyasi hesaplarla, bu kez üçü bir arada, Evren, Özal, Özemreradyasyonlu çayı içerek halka gösteri yapmışlardı. Halkımız da afiyetle radyasyonlu çayları tepkisiz içmeyi sürdürmüş, ancak işin ciddiyeti ortaya çıktığında bu kez abartılı panikle, içtiği radyasyonlu çayın, bölgesine gömülmesine izin vermemeye çalışmıştı. Çok daha ciddi, evrensel ve ülkeye dönük insan sağlığı zararı, ekonomik boyutları olan kuş gribinde de aynı suçlar zincirinin işlenmesi bir kader mi? Dünya panikle, havadan uçuşuna duvar örülemeyen göçmen kuşların hareketi ile gelebilecek hastalığı izliyor. Türkiye göç yollarının odak ülkelerinden biri. Sonbahar göçünden yaşadığımız, bir de bedeli ağır yaşanmış deneyimimiz var. İçinde bulunduğumuz mevsime doğru Türkiye’de yerleşme ağırlıklı bir göç dalgasının daha olduğu biliniyor. Avlanma yasağı ancak yeni büyük salgın dalgasından sonra akla geliyor.. Efendim, ilgili bakanlıklar, hastalık getirebilecek kuşların, evcil hayvanların açığa bırakılmamasına, tehdide ilişkin uyarı kararları almışlarmış.. Siz duymuş muydunuz? Köylümüzün yoksulluğu, gelenekleri, yaşam biçimi ortada. Gücünün elverdiğince evcil hayvanı, tabii kümes hayvanlarını da besler ve en ucuza gelmesi için çevreye yayar. Aksine örnek yokken ve bulaşmanın en kolay, tehlikeli boyutu bu iken hükümetimiz kitleleri uyarmak için can havli ile çok ciddi önlemler almak zorunda değil miydi? Özeli, TRT’si, tüm medyayı siyasal propaganda için istedikleri gibi kullanabilirlerken bu kadar yaşamsal bir konuda, kampanya halinde uyarılar gerekmiyor muydu? Şimdi belki de en az hasta kuş gelmişken, yayılma rizki en azken, en çok hastalığın bulaştığı ülkeleden daha çok zarara, hele de insan, çocuk canına, çok büyük sayılarla kümes hayvanının, hem de ilkel, insanlık dışı koşullarda katline yol açan sonucun hesabını kimler verecek? Erdoğan hükümetinin uzmanlık anlamında en sorumlu görevlisi, salgın ortaya çıkmışken işi bırakıp hacca gidebiliyor. Durum ortaya çıktığında da görevinden istifa ettiği bildiriliyor. Kuş gribinin saklanması aşamasında bir an için kötü niyet olmadığını kabul edelim. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu Dünya Sağlık Örgütü, yabancı medya haberleri ne yazık ki çok net özetliyorlar.. Önlem almada çok ciddi gecikmeler, yetersizlikler söz konusu. Siyasi kadrolaşma uğruna, uzmanlık kadrolarını talan etmiş bir siyasi iktidarın icraatları, Sağlık Bakanlığı ve ilgili, sorumlu bakanlıkların tümünde çok kötü, yanlış, sorumsuz, yetersiz.. uygulamalar zinciri ile karşı karşıyayız. Kitlelere anında ulaşabilecek medya olanakları yokmuş gibi, halkın bilgilendirilmesinde camilerde hutbe okunmasını çözüm olarak düşünmek, olsa olsa insanın, aklın sorumluluğundaki önlem almayı Allah’a havale etmek olabilir. Cumhuriyet tarihi, devrimlerine, laikliğe karşın ülkemizi temsil eden siyasi iradenin kimliği bu mu olmalıydı? Bu tabloyu, ekonomik, sosyal, siyasal, toplumsal birikimimizle gerçekten hak ediyor muyuz? 20 KURUŞ TARLA (Kumluca) İLÇE HALİ (Kumluca) İL HALİ (Antalya) Tarladaki ürün sofranın da üreticinin de tadını kaçırıyor. Üretici ile tüketici fiyatı arasındaki makas giderek açılırken en az 5 elden geçerek tüketiciye ulaşan tarımsal ürünlerin toptan ve perakende fiyatları arasındaki fark da yüzde 200’leri aştı. Geçen ay üreticinin 25 YKr’den elinden çıkardığı havuç, tüketiciye ulaşıncaya kadar yüzde 200’ün üzerinde artarak 80 YKr’ye dayandı. Tarladan 20 YKr’ye alınan domatesin fiyatı da 1 YTL’yi buldu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Aylık Yurtiçi Tarımsal Ürün Fiyatları verilerine göre 2005 yılının Aralık ayında, üreticinin elinden çıktıktan sonra tüketiciye ulaşıncaya kadar fi DOMATESİN TAT KAÇIRAN YOLCULUĞU SEMT PAZARI İL HALİ (İstanbul) İLÇE HALİ (B.Paşa) 1 YTL yatı en fazla artan 5 tarımsal ürün, havuç (yüzde 212), limon (yüzde 195), pilavlık bulgur (yüzde 189), sivri biber (yüzde 173) ve portakal (yüzde 166) oldu. Bu dönemde, mandalina, portakal, üzüm, elma, ıspanak, taze fasulye, sofralık domates ve kuru incir de üreticinin elinden çıktıktan sonra fiyatı yüzde 100’ün üzerinde artan diğer tarımsal ürünler oldu. Aynı dönemde üreticiden satın alındıktan sonra fiyatı en az artış gösteren tarım ürünlerinin başında ise rafine mısırözü yağı (yüzde 27), ekmek (yüzde 28), toz şeker (yüzde 28), mısır (yüzde 30) ve pastörize tereyağı (yüzde 34) geldi. Üreticinin, tüketicinin ödediği fiyatın ortalama yüzde 20’sini ancak alabildiğine dikkat çeken Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, Haller Yasası’nın yeniden ele alınması gerektiğinin altını çizerek ‘‘Üretici ürününün değerini alamıyor. Tüketici de pahalıya alıyor. Bu Türkiye’nin temel sorunu’’ dedi. Tüketicilerin daha ucuza yiyebileceğinin farkında olmadığına dikkat çeken TZD Başkanı Yetkin, sofraların tadını kaçıran tarımsal ürünlerindeki fiyat artışlarını şu örnekle açıkladı: Üretici 200 bin liraya mahsulünü Antalya’nın Kumluca İlçe Hali’ne satıyor. İlçe halindeki domates yüzde 1520 arasında değişen oranda bir fiyat artışıyla Antalya İl Hali’ne geliyor. Antalya İl Hali’nde de ortalama yüzde 20 fiyatı artan domates Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerin hallerine ulaşıyor. Söz konusu büyük şehirlerin il hallerinden ilçe hallerine de fiyatı ‘‘zamlanarak’’ çıkan ürün, pazar ve market gibi son satış noktasında da fiyatının şişirilmesiyle tüketicilerin karşısına 1 milyon lira olarak çıkıyor. DENİMDER Başkanı Özbek, otomotivdeki teşviklerin kendilerine de verilmesini istedi Türk kotu Avrupa’yı fethetti Avrupa’ya taneyle nar GÜRSU KUNT ? DENİMDER Başkanı Nedim Özbek, ihracattaki paylarının yüzde 28’e yükseldiğini, en fazla ihracatın Almanya’ya yapıldığını söyledi. Ekonomi Servisi Denim Sanayicileri Derneği (DENİMDER) Başkanı Nedim Özbek, 2005 yılı dokuma konfeksiyon ihracatı içinde denim (jean) pantolon payının yüzde 28’e yükseldiğini belirterek, otomotivdeki teşviklerin kendilerine verilmesi halinde ihracat rakamını üçe katlayacaklarını söyledi. Özbek, yaptığı açıklamada ‘‘80’li yıllarda Türk sosyetesinin alışverişe gittiği Milano’da şimdi herkesin Türk kotu giydiğini’’ ifade ederek, 2005 yılında 1.5 milyar dolarlık kot pantolon ihraç eden Türkiye’nin, 284 milyon dolarlık ihracatla yine en çok Almanya’ya mal sattığını belirtti. 2005 yılı için koydukları 2.8 milyar dolarlık toplam ANTALYA Yaş sebze ve meyve ihracatında önemli yere sahip olan Antalya, ihraç ürünlerinde çeşitliliği arttırmanın yollarını arıyor. İhracatçı Tefik Tekin ise tanelenmiş nar ve dilimlenmiş narenciyeye yönelik ilk ihracatını geçen günlerde Avrupa’ya yaptı. Ürünler, özel kaplarında, kaşıklarıyla birlikte ihraç ediliyor. Tekin, nar taneleme makinesini İsrail’den getirdiğini belirtti. Dilimlenmiş narenciyeler ve tanelenmiş narların, katkı maddesi kullanılmaksızın ambalajlandığına dikkat çeken Tekin, en büyük sıkıntılarının uçak kargoyla nakliye olduğunu söyledi. Tanelenmiş ve dilimlenmiş meyvelerin, içerdiği asitli şeker nedeniyle, kısa bir raf ömrüne sahip olduğunu belirten Tekin, ‘‘Söz konusu ürünlerin 16 gün ömrü olmasına rağmen biz risk almamak için etiketlere 10 günlük raf ömrü bilgisini yazıyoruz’’ dedi. İhracatın ilk olarak Hollanda’ya yapıldığını, diğer Avrupa ülkelerinden de talepler olduğunu söyleyen Tekin, doğranmış soğan, rendelenmiş sarmısak, karışık meyve salatasını da aynı şekilde katkı maddesi eklemeden ambalajlayarak ihraç edeceklerini söyledi. Tekin, ‘‘Üç bölüme ayrılmış bir tabak içinde beyaz peynir, karpuz ve kavun ihracatı da yapacağız’’ dedi. denim ihracatı hedeflerine ulaştıklarını, ancak denim üreticisinin kâr etmeden büyük fedakârlıklarla çalıştığı nı kaydeden Özbek, hükümetten, girdi maliyetlerinin düşürülmesini istedi. 2006 yılında toplam de nim ihracatı hedeflerinin 3 milyar doları aşmak olduğunu kaydeden Özbek, bir araştırmaya göre dünyada günde 2 milyar insanın jean giydiğini, bu pastadan Türkiye’nin en iyi payı alması gerektiğini bildirdi. Yabancılar 1 milyar dolar götürdü ? Yabancı sermayeli şirketlerin yurtdışına yaptıkları kâr transferleri 2005’te 1 milyar 100 milyon dolar civarında. ANKARA (ANKA) Türkiye’de yabancı sermayeli şirketlerin yabancı ortaklarının yurtdışına yaptıkları kâr transferleri 2004 yılında olduğu gibi 2005 yılında da 1 milyar doları aştı ve son üç yılda yapılan kâr transferi, 19932002 yıllarını kapsayan 10 yıllık dönemdeki transfer kadar bir büyüklük oluşturdu. Merkez Bankası’nın verilerine göre yabancı sermayeli şirketlerin yabancı ortakları, geçen yılın ilk 11 aylık döneminde yurtdışına toplam 1 milyar 26 milyon dolarlık kâr transferi yaptı. Bu tutarın yılın tümünde ise 1 milyar 100 milyon dolar civarında gerçekleştiği tahmin ediliyor. 2002 yılına kadar yabancı yatırımcılar Türkiye’den yılda ortalama 300 milyon dolar düzeyinde bir kâr transferi yapıyordu. Hem yabancı sermayeli şirketlerin sayısındaki artış hem Türkiye’deki şirketlerin kârlılığındaki yükseliş, hem de YTL’deki değerlenme 2003 yılından itibaren yabancıların yaptığı kâr transferlerini önemli bir büyüklüğe çıkardı. [email protected] S E K T Ö R Y Ü Z D E 4 5 DA R A L D I Saraylı, Dünya Genç Lideri Ekonomi Servisi Dünya Ekonomik Forumu tarafından oluşturulan Genç Küresel Liderler Forumu, Avrupa Genç İşadamları Konfederasyonu ve Türkiye Genç İşadamları Derneği Başkanı Murat Saraylı’yı 2006 Dünya Genç Lideri olarak isimlendirdi. Saraylı, bu yıl Avrupa’dan seçilen 44 kişiden biri olarak 410 liderin yer aldığı foruma katıldı. Saraylı’nın bu yıl katıldığı toplulukta 90 ülkeden, Google’ın kurucuları Larry Page ve Sergey Brin, Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili, Mittal Çelik Finansal Grup Başkanı Aditya Mittal gibi liderler var. Çiçekçilerden teneke çelenk tepkisi ANTALYA (Cumhuriyet) Çiçek Tanıtım Grubu Oluşumu; Vakıf Yasa Tasarısı’nın TBMM’de tartışmaya açıldığı bugünlerde ortak bir basın bildirisi yayımlayarak, bağış karşılığı çelenk hizmetiyle haksız rekabete neden olan vakıflardaki bu uygulamaya son verilmesini istedi. Ortak yayımlanan bildiride, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Soruları Cevaplama Komisyonu’nun, ‘‘Cenazeye çelenk göndermek israftır, israf ise haramdır’’ görüşleri de hatırlatılarak ‘‘Talihsiz beyanatlar yerine doğru çözümler beklemekteyiz’’ denildi. Sektörün iç piyasada, yüzde 45’lik bir daralma yaşadığına işaret edildi. ALBARAKA TÜRK HALKA AÇILIYOR Albaraka Türk Katılım Bankası AŞ Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz, bu yıl şirketin hisselerinin bir bölümünü halka açacaklarını bildirdi. 2005 yılını özkaynak ve aktif kârlılık açısından sektör ortalamalarının üzerinde bitirmeyi öngördüklerini belirten Büyükdeniz, şöyle devam etti: ‘‘2006 içinde şirketimizin bir kısmını, sermaye artışı yoluyla halka açacağız. Şu anda ana grubumuz Albaraka Grubu, Bahreyn ve Dubai’de halka açılma işlemlerini tamamlıyor. Bizden de belli çalışmalar istediler. Onu yapıyoruz. ’’ HALKBANK SAHAYA İNİYOR Pamukbank ile gerçekleştirilen birleşmeyle ilgili problemlerin çözülmesinin ardından Halkbank ‘‘sahaya iniyor’’. Halk Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, ‘‘Birleşmeyle ilgili problemlerin çözülmesinin ardından, 6. aydan sonra piyasaya çıkmaya başladık’’ dedi. Aydın, bankanın mali yapısının gayet sağlıklı olduğunu, geçen yıl aktif olarak fazla büyümediklerini, ancak verimlilik ve güçlü mali yapı üzerine odaklandıklarını söyledi. Pamukbank ile birleşmenin, getirisinin yanında götürüsü de olduğunu belirten Aydın, geçen yılı bankanın ‘‘mutfağında’’ geçirerek bütünleşmeyi sağladıklarını vurguladı. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle