27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2006 SALI 12 EKONOMİ EPDK BaşkanıYusuf Günay’dan 5.5 milyar dolarlık kâr aktarımına ilginç değerlendirme: BENCE İZZETTİN ÖNDER İyi ya, ne güzel işte! MURAT KIŞLALI Yusuf Günay Bugün Bayram Bayram günü ciddi konulardan biraz uzaklaşıp günlük konulara girmeyi amaçlayarak yazıya başladım ve acaba hoş olarak nelerden bahsedebilirim diye çok düşündüm. Sizlerle paylaşacağım konuların sizleri ne kadar huzura kavuşturacağını kestiremiyorum, ama şenlikli toplumsal yaşamımızda maalesef, başka konu bulamadım. İşte toplumsal yaşantımızdan bir demet. Günün konusu kuş gribi tam bir komediye dönüştü. Hükümetin itiraf etmekten çekindiği salgın şimdilik kanatlılar âleminde seyretmekle birlikte, fırsat buldukça insanlar âlemine de geçmektedir. Nasıl geçmesin ki, görevli itlaf ekibinin yanında koşan, hayvanların yakalanmasında yardımını esirgemeyen fedakâr halkın, özellikle de çocukların azimli gayretleri karşısında salgın başka türlü davranabilir mi! Kimsenin bu durumu engelleme çabası görülmediğine göre, halkımızın salgına karşı özel korunma silahları var demektir! İtlaf ekibinin hayvanlara uyguladığı yöntem ise mükemmel! Böyle bir yöntem, ancak kâmil insanlar topluluğuna yakışır! Hayvanlar, gördükleri muamele yerine kuş gribi nedeniyle huzur içinde ölmeyi tercih edebilir. Onlar hayvan, hayvan aklı işte bu kadardır! Hitler’in Nazi kamplarında bir gün tutsakları toplayıp grubu ikiye bölerek, bir bölümünü bir tarafa, diğerini de başka tarafa göndereceklerini söylemişler. Tutsakların kurtulacakları duygusuyla yaşadıkları sevinç, grubu bölme işleminin dikey değil, yatay yapılacağını duymaları sonucunda sönmüş. 31 Aralık 2005 Cumartesi günü, öğleden sonra bir bankanın bankamatiğinden para çektim. Arkada sıra olduğundan (Darwin bizdeki sıraya girme terbiyesini de incelemesine almış olsa idi, evrimi tamamlayamamış toplumları da kavrayarak, teorisini mükemmelleştirebilirdi!) paraları cebime koydum ve eve geldim. Evde bir de baktım ki tüm paralar eski, yani yaklaşık olarak 10 saat sonra tedavülden kalkacak olan paralar. Bankanın 444’lü numarasını aradım, durumu anlattım. Bu durumdan şubenin sorumlu olduğunu söylediler ve nöbetçi olan bir merkez şubeye yönlendirmeye çalıştılar. Özür dileme ve sorunu çözme yerine, akıl vermeye meraklıyızdır ya! Pazartesi günü, şubeye gittim, saygılı bir vatandaş olarak sıra numarası aldım ve bankoya gidip durumu sorumluya anlattığımda, ilgili kişi, gayet sinirli bir tavırla, cumartesi günü eski banknotların tedavülde olduğunu söyledi. Bir banka görevlisinin tavrı! Bunun üzerine, üst düzeyli bir sorumluya gittiğimde, bu kişi daha anlayışlı davrandı(!) ve derhal aşağıya telefon ederek aynen şu komutu verdi: ‘‘Bankamatiğe koyduğumuz eski paralardan hoca çekmiş, kendisini size gönderiyorum, paraları değiştirin!’’ Teşekkür ettim ve parayı değiştirdim. Bu işi bir devlet bankası yapmış olsa idi, özelleştirme tellalları kim bilir bunu nasıl dile dolardı! Belki bir özür her şeyi hallederdi. Ama, şöyle bir düşünelim, lütfen! Şimdiye dek karşılaştığımız olaylarda ya da uğradığımız haksızlıklarda size hiç özür dileyen oldu mu? Özür dilemeyi bırakalım, yaptığı yanlışlıktan dolayı üzüldüğünü belirten ya da hiç değilse, yaptığının yanlış ya da haksızlık olduğunu kabul eden oldu mu! AB’ye girersek, belki, kafamıza vura vura, özür dilemeyi bize öğretirler, diye düşünenler de vardır! Hiç değilse, böylece AB yandaşlarının da toplumdan özür dileme ufku gelişmiş olur! Bir başka toplumsal manzarayı da kar tatilleri oluşturmaktadır. Geçen ay içinde, meteorolojinin azizliği ile, günlük güneşlik bir pazartesi günü kar tatili yaşadık. Meteorolojinin yanlış tahminini eleştirmek için, tahmin yöntemini ve bu alandaki teknoloji düzeyini bilmek gerektiğinden, ben o konuya girmeyeceğim. Ancak, İstanbul gibi bir kentte, kar ne denli yoğun yağarsa yağsın, doğal afete dönüşmediği sürece, okulların kapatılması belediyenin hizmet düzeyinin yetersizliğini göstermez mi! Ama, biz konuya hiç bu açıdan yaklaşmıyoruz da, iftar çadırı saçmalığına sevinmemiz gibi, çocuklar gibi kar tatiline de seviniyoruz. Bir türlü büyüyemeyen toplumlar, ancak kendilerine layık iktidarlara sahip olurlar! Evvelki gün meydana gelen akıl almaz trafik kazasında, Irak direnişçilerinin olası bir canlı bomba eyleminde yaşamını yitirebilecek insan sayısında ölüm gerçekleşti. Bakalım, bayram sonunda bilanço ne olacak! Soyut düşünemeyen toplumlarda öğrenme süreci galiba ancak deneyden sonra gerçekleşiyor. Trafik kazalarının önlenememesinin bir nedeni de, öyle anlaşılıyor ki, kaza geçirenlerin ve öğrenme sürecini yaşayanların topraklanması sonucunda bilginin toplumsallaşamamasıdır. Görüntü karelerini burada keselim. Zaten, böyle bir toplumda sadece bir tane Aziz Nesin’in çıkmış olması da başlı başına bir mucize! Her günü bayram olan toplumumuza, iyi bayramlar! ANKARA Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Yusuf Günay, kamunun su kullanım hakkının lisanslanarak hidroelektrik (HES) santralların yapımı için özel sektöre devredilmesini ve bu süreçte özel sektöre 500 milyon dolarlık yatırımda 6 milyar dolarlık gelir sağlama olanağı tanınmasını ‘‘İyi ya, ne güzel işte’’ sözleriyle değerlendirdi. Devletin sudan elektrik üretme gibi bir görevi olmadığını savunan Günay, HES ihalelerinde bu kârlılığa göre gelir elde edil ? EPDK Başkanı Yusuf Günay, özel sektöre hidroelektrik santralı yapması için devredilen 7 projede, özel sektörün 500 milyon dolarlık yatırıma karşın 6 milyar dolar gelir elde edecek olmasını ‘‘İyi ya, ne güzel işte’’ diye değerlendirdi. Günay ‘‘Biz ihaleleri kâr amaçlı yapmıyoruz, seçim amaçlı yapıyoruz’’ derken ‘‘devletin sudan elektrik üretme gibi bir görevi olmadığını’’ savundu. memesini de ‘‘Biz bu ihaleleri kâr amaçlı planlamadık’’ diye açıkladı. EPDK Başkanı Yusuf Günay, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: Devletin su kaynaklarının kullanım hakkını ihalelerle özel sektöre devrediyorsunuz... Günay: Türkiye hidroelektrik (suyla yapılan elektrik üretimi) potansiyelinin sadece yüzde 35’lik kısmını kullanıyor. Bunu geliştirmek için şu ana kadar bin mega vat (MW) kurulu güce sahip santralın ihalesine çıkıldı. Bugünkü elektrik fiyatlarıyla bu yatırımların çok kârlı olduğu ortaya çıkıyor. İhalelerde aldığınız bedeller bu kârlılığı karşılıyor mu? Biz bu ihaleleri kâr amaçlı planlamadık, kârlılığı yansıtmıyor. Sadece aynı şartlardaki firmalar arasında objektif bir seçim yapabilmek için açık arttırma kullanılıyor. Kaldı ki özel sektör kâr ederse devlet de vergi alacaktır. 450 MW gücündeki ilk 7 proje 47 trilyon liraya ihale edilmiş. İhale bedeliyle birlikte 500 milyon dolarlık yatırım yapacak olan özel sektör, üretime geçtikten sonra senede yaklaşık 1.5 milyar kws elektrik üretecek ve bunu 49 yıl boyunca satacak. Ortalama 8 centlik fiyattan, 500 milyon dolarlık yatırım için 6 milyar dolar gelir elde edecekler. Çok ciddi bir kâr... İyi ya, ne güzel işte... Sonuçta bu devletin özel sektöre ciddi bir kâr aktarımı... Olabilir mi? Nereden? Bu devletin kaynağı, devlet yapmış olsaydı bu kârı devlet elde edecekti. Hayır devletin değil milletin kaynağı. İhaleler herkese açık. (İhalelere katılabilmek için yüksek maddi güç ve teknik yeterlilik gerekiyor) Şu an ilave 24 bin MW’lik üretim imkânı var. Buyrun alın diyoruz. Devlet yapsaydı, 6 milyar dolar kazanılacak para 80 yıldır denize akı yor. Ama bu siyasi tercihten dolayı, oraya kaynak aktarılmadığından. Bu kadar büyük kârlılık varken niçin kullanım yılından indirim yaparak ihaleye çıkmadınız da sabit yılla açık arttırma yolunu tercih ettiniz? Bu iş devlete ait bir iş değil, burayı geri almayacağız. Mülkiyet devlete ait olmayacak, sonunda kendisine ait olacak. Devletten aldığı sadece su kullanım hakkı. Öbür türlüsü devlet açısından daha kârlı olmaz mıydı? İhalede çıkacak süre sonunda devlete geri verecek olsalardı? Geri verecek bir yer yok ki. Barajı... Kime verecek? Devlete. Niye verecek? Kârlılık devlete kalsın diye. Devletin elektrik üretmek gibi bir görevi yok. YA H YA A R I K A N : Doğalgaz haberlerinden rahatsız olan yönetim yüzde 20’lik zammı yalanlamadı İstanbullular kent vergisi ödeyemez Ekonomi Servisi İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, toplam verginin yüzde 43’ünü ödeyen İstanbulluların, bir de kent kullanım vergisi ödeyemeyeceğini söyledi. Arıkan, 34 plakalı araç sahiplerinin her yıl ödediği bazı harçları yatırırken ödemesi düşünülen vergiye ilişkin, ‘‘Bu bir şaka değilse, derhal vazgeçilmeli’’ dedi. Arıkan, ‘‘Çarpık kentleşme, beceriksiz yönetim ve plansız yatırımların sonucunda kenti cehenneme çeviren trafikten de İstanbullular sorumlu tutulmaktadır. Kent kullanım vergisini başka şekilde değerlendirmek mümkün değildir. Bu, İstanbullulara yapılacak haksızlığın katmerlisidir. İstanbullular kümesteki kaz olmaktan artık bıkmıştır’’ diye konuştu. BOTAŞ’ta konuşma yasağı ? BOTAŞ Genel Müdür Vekili Çiftçi, yayımladığı bir sirkülerle, kurum genelinde basın ile konuşmayı ‘kendi iznine’ bağladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BOTAŞ Genel Müdür Vekili Rıza Çiftçi, doğalgaz fiyatlarına yönelik çıkan haberler nedeniyle BOTAŞ personeline ‘‘konuşma yasağı’’ getirdi. Genel Müdür Vekili Çiftçi’nin tüm teşkilata dağıttığı sirkülerde, ‘‘son dönemde basın ve medya kuruluşlarında BOTAŞ kaynaklı bilgilere dayanılarak yazıldığı iddia edilen ve gerçek dışılık içeren veya kamuoyunu yanlış bilgilendiren haber ve yazılara rastlanıldığı’’na dikkat çekildikten sonra şu ifadelere yer verildi: ‘‘Kuruluşumuz Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği’ne göre, personelimizin herhangi bir basınyayın veya medya kuruluşuna sözlü veya yazılı bilgi ve demeç verebileceği, ancak bunun genel müdürlük iznine bağlı olduğu belirtilmektedir.’’ Bu arada doğalgaz üretiminin gelecek yıllarda yapılan anlaşmalara bağlı olarak yılda 25 milyar metreküpten 40 milyar metreküpün üstüne çıkacağı ve 2006 yılında BOTAŞ’ın doğalgaza yapacağı zammın yüzde 20’yi bulacağı yönündeki haberler yalanlanmadı. Cumhuriyet’e bilgi veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Doç. Sami Demirbilek, ‘‘BOTAŞ, kendi finansmanından sorumlu olan ve dengelerini gözeten bir kuruluştur. Bu yönde yapması gerekli planlamaları yapacaktır’’ dedi. Geçen yıl kasım ayında yüzde 5 oranlı geçmiş dengelere dönük bir zam yapıldığını anımsatan Demirbilek, ‘‘BOTAŞ, finansman dengelerini gözeterek zarar etmemesi için gerekli kararlarını alacaktır’’ dedi. Doğalgazda yaşanan fiyat tartışmaları nedeniyle Rusya eleştirilirken bir yandan da yeni boru hatları döşeniyor. Putin yüksek fiyatta kararlı AYKUT KÜÇÜKKAYA Pınar Süt Genel Müdürü Akyol. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2006’nın ilk günlerinde Ukrayna’yla yaşanan krizden bir ay önce bin metreküp doğalgazı Batı Avrupa’ya ‘‘255 dolardan’’ satacağını açıkladığı ortaya çıktı. Krizle birlikte Türkiye’nin de 260 dolardan gaz alması kamuoyunda tartışma yaratırken ülkesindeki bir ekonomi forumunda doğalgaz fiyatını ve nedenlerini açıklayan Putin’in, ülkesinin bu fiyattan geri adım atmayacağı mesajını vermesi ise dik ? Rusya Devlet Başkanı, Batı Avrupa’ya satacağı gazın fiyatından geri adım atmayacağını krizden bir ay önce söylemiş. kat çekiyor. Putin’in 8 Aralık 2005’te NovoOgaryovo’da düzenlenen ekonomi forumunda doğalgaz üzerine yaptığı konuşma Türkiye’nin de bağımlı olduğu Moskova’nın belirlediği fiyatlar konusundaki kararlı tutumunu gösteriyor. Konuşmasından 2006 başındaki bir günlük krizi öngördüğü anlaşılan Putin’in, Ukrayna ve Batı Avrupa’ya gaz satışıyla ilgili pazarlıkların yeni başlamadığını, 2005 Mart ayından bu yana bu ülkelerle görüşüldüğünü söylemesi dikkat çekiyor. Ukrayna’nın kendi gaz üretiminin ortalama 18 milyon metreküp olduğunu ve bu miktarın Ukrayna’nın kendi ev tüketimlerini tamamen karşıladığının altını çizen Putin, ‘‘Ukraynalı meslektaşlarımız kendi iç pazarları için istediği fiyatı belirlemekte elbette ki özgürdür. Bu onların özlük hakkıdır’’ diye konuşuyor. Aynı durumun Rusya için de geçerli olduğunu söyleyen Putin, konuşmasına şöyle devam ediyor: ‘‘2006’nın ilk çeyreğinde bizim Batı Avrupalı tüketicilerimiz Rusya gazının bin metreküpünü 255 dolardan satın alacaklar. Eğer Ukrayna’nın şu anda ödediği 50 doları hesaba katarak düşünürsek fark açıktır. Bu durumda bizim sattığımız ucuz gaz Rus bütçesinden Ukrayna bütçesine 1 milyar dolar bağış gibi. Bu rakam Rus ekonomisi için ağır bir yüktür. Bunu düzeltmek için elimizden geleni yapıyoruz.’’ Sütte rekabet kaliteyi yükseltti İSTANBUL (AA) Pınar Süt Genel Müdürü Ergun Akyol, süt ve sütlü ürünler pazarında rekabet artışından memnuniyet duyduklarını belirterek ‘‘Sektörde işini bilen kurumların olması, seviyeyi yükseltti’’ dedi. Akyol, Türkiye’de üretilen sütün ancak yüzde 35’inin kayıt altına alınabildiğine dikkat çekerek AB ile müzakerelerde bu konuda büyük sıkıntılar yaşanacağını savundu. Halkın ambalajlı süt konusunda bilinçlenmeye başladığını ifade eden Ergun, 2005 yılında kayıtlı süt pazarının yüzde 1214 oranında büyüme gösterdiğini söyledi. Akyol, daha sonra şunları belirtti: ‘‘AB uyum çalışmaları çerçevesinde süt kalitesini arttırmak için eğitim çalışmasına başladık. 35 bin üreticiye verdiğimiz eğitimle sütün kalitesinde son 23 yılda büyük bir yükselme gördük.’’ TÜRKLER 2.7 MİLYAR DOLARLA EN ÇOK RUSYA’DA İŞ ALDILAR LPG’nin fiyatı yüzde 8.3, kurşunsuz benzinin fiyatı 4 YKr arttı Müteahhitlerin dünya çıkarması ANKARA (AA) Türk müteahhitleri geçen yıl, yurtdışında en fazla işi 2.7 milyar dolarla Rusya Federasyonu’nda üstlenirken Irak’ta 1.5 milyar dolarlık, Birleşik Arap Emirlikleri’nde de (BAE) 1 milyar dolarlık iş aldı. Alınan işler, küçük projelerden büyük ve teknoloji ağırlıklı projelere doğru ilerlerken sektör, petrol fiyatlarının yükselmesi paralelinde petrol zengini ülkelerde iş olanaklarında artma eğiliminin devamını bekliyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan ve Türk Müteahhitler Birliği’nden alınan bilgilere göre, Umman’da 952.5 milyon dolarlık iş üstlenen Türk müteahhitleri, Libya’da da 674.8 milyon dolarlık iş üstlendi. 2005 yılında milyon, Türk Cumhuriyetleri’nde 759.5 milyon, Asya ülkelerinde 442.1 milyon, Avrupa ülkelerinde 47.9 milyon ve diğer ülkelerde de 38.2 milyon dolar olmak üzere toplam 9.3 milyar dolarlık iş alındı. Sektörde üstlenilen işlerde endüstriyel tesisler, yol, köprü, tünel, petrokimya tesisleri ve havaalanları gibi yüksek düzeyde uzmanlaşma, proje yönetimi becerisi ve ileri teknoloji gerektiren proje türlerinin ağırlığı arttı. Konut projelerinin yurtdışı işler içerisinde geçmişte birinci sırada olan ağırlığının ise büyük ölçüde azaldığı gözlendi. Ulaşıma bayram zammı Ekonomi Servisi Bayram tatili boyunca köprü ve otoyallardan ücretsiz yararlanmaya hazırlanan yurttaş, LPG ve kurşunsuz benzine yapılan zamla hayal kırıklığına uğradı. Tüpgaz olarak bilinen LPG’nin rafineri çıkış fiyatları artırıldı. Söz konusu artış çıplak rafineri fiyatında yüzde 8.37, vergili rafineri çıkışında ise yüzde 4.63 oldu. Buna göre, tüplü LPG, sanayide kullanılan LPG ve ısınma amaçlı LPG’nin vergili rafineri çıkış fiyatı tonda 1.7 YTL’ye, otogazda 2 YTL’ye yükseldi. Aynı şekilde tüplü, sahirlere göre değişen kurşunsuz benzin pompa fiyatlarındaki artış, 6 Ocak’tan geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Yeni ayarlamayla Ankara’da 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 2,61 YTL, 98 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı da 2,84 YTL’ye yükseldi. 98 oktan kurşunsuz benzin fiyatları da Ankara, İzmir ve İstanbul’da 2,80 ile 2,85 YTL arasında değişiyor. Bu arada 6 numaralı fuel oil’in rafineri çıkış fiyatlarına da bugünden geçerli zam yapıldı. Söz konusu artış, çıplak rafineri fiyatında yüzde 5,28, vergili fiyatta ise yüzde 3,29’u buluyor. proje üstlenilen bölgeler incelendiğinde, Ortadoğu ülkelerinde 4.3 milyar, Bağımsız Devletler Topluluğu’nda 3.6 milyar, Afrika ülkelerinde 949.2 nayi ve ısınma amaçlı propanın vergili rafineri çıkışı da tonda 1.8 YTL’ye yükselirken, tüplü, sanayi ve ısınma amaçlı bütanın rafineri çıkış fiyatı da tonda 1.7 YTL olarak belirlendi. Kurşunsuz benzin türlerinin rafineri çıkış fiyatındaki ayarlama da, pompa fiyatlarına litrede 4 YKr’lik zam olarak yansıdı. Şirketler ve şe CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle