25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
QT ÎMPÎYAT Cumhuriyet SPOR Hiç konuşulmamış, başarıları anlatılmamış kimsenin tanımadığı şampiyonlar var Tarihten kısa öyküler A T L E T i Z M dı üzerinde hiç konuşul- mamış, başarıları anlatıl- mamış, kimsenin tanıma- dığı bir olimpiyatçıdır Athanase San- tori. 1912'de Stokhom'e Fransa atıcı- lık ekibınin bir elemanı olarak geldi. 300 metre askeri tüfek atışında 90'ın- cı oldu. katılan 91 kişiydi... Üç pozis- yonlu tüfek atışında 84'ü ncü oldu, ka- tılan 85 kişiydi... 300 metre serbest tü- fek, üç pozisyonlu atışta 63'üncü al- du. katılan 84 kişiydi... Santori 1852 doğmmluydu ve Stokholm'e geldiği zaman 60 yaşınday- dı. 60 yaş, branşı ne olursa olsun, bir sporcu için dikkati çekecek kadar ile- ri bir yaştır. Ama Olimpiyatlar tarihin- de ondan daha yaşlılar da yarıştı. Bu nedenle yaşı da Santori'nin tarihe geç- mesi için önemli değildır. İyi ama Santori'nin sportif kanye- rinde, onu nıce on yıllar sonra anma- mız için hiç bir önemli bir eylem yok! Olmaz olur mu? Olimpiyattakı yanşma- an bıtırdiğı günün ertesinde Santori'nin Fransa'daki adresine, Stokholm'den bir telgraf geldi: "Alıcı Athanase San- tori: Olimpiyat Oyunlarına katılışınızı yürekten kutlarım. Imza: Athanase 4 Santori." Böylece "kazanmak değil, •' katılmak önemlidir" özdeyişinın unu- tulmaz kahramanı oluyordu. Athana- se Santori. En yaşlı şampiyon İsveçli Oscar Svvahn 1847 do- ğumluydu. 1908'de Londra'da ilk al- tın Madalyasını aldığı gün 60 yaşını bi- tirmiş ve 61 'inci yaşından 264 gün al- mıştı. "Running deer" tek atış, birey- sel ve "running deer" tek atış, takım Bu da en uzun güreş O zamanlar olimpiyat- ta güreş müsabakaları ye- nesiye yapılırdı. Yani taraflar- dan biri tuşlayenilmeli, ya da biri güreşi bırakıp abandone etmeliydi, güreşin tamamlanması için... 13 Temmuz 1912 günü, Stock- holm'un Olimpiyat Stadı'nda Greko- Romen 75 kilo kategorisinin yan final maçlarından biri öğleden biraz önce başlamış ve İsveçli Claes Johansan bu maçı kazanarakfinalist olmuştu. Bu güreş biraz uzun sündüğü için, ikinci ya- rı fınal öğle saatlerinde başladı. Hava sıcak, güneş yakıcıydı. Sahanın orta- sındaki mindere iki yarı finalist, Rus Çarlığı adına güreşen Estonya'lı Mar- tin Klein ile Finlandiyalı Alfred Asika- inen çıktılar. Asikainen 24, Klein 27 ya- şındaydı. Dört saat kızgın güneşin altında itişip kakışan güreşçiler her yanm sa- yarışmalarında ay- nı günde (11 Tem- muz) iki altın ma- dalyayı kazandı. Aynı kategoride çift atış'da bir bronz madalya alıyor ve 1908 oyunlarını iki altın, bir bronz ile kapatıyordu.Ogü- ne kadar bundan daha yaşlı bir Olim- piyat Şampiyonu çıkmamıştı. Ama Oscar Svvahn'ın dikkat çeken öyküsü orada bitmeyecekti. 1912'de Stokholm'da yeniden olimpik poligonda görülecek, gene aynı atış dalında bireysel ve ta- atte birkaç dakikalık dinlenme ve se- rinleme hakkına sahiptiler. Sıcağın ha- fiflediği ikindi saatlerinden sonra bu dinlenme hakkından da yoksun kaldı- lar. Toplam 11 saat, 40 dakika güreş- tiler. Pes eden Finlandiyaiı Asikainen ol- du. Öğleye doğru başlamış olan güreş gecenin geç saatlerinde brtmiş ve Es- tonyalı Klein finalist olmuştu. Klein pes etmemişti ama, ertesi gün finale çıkacak gücü da kalmamış- tı. İsveçli Claes Johanson'un karşısına çıkamadı. Böylece Johanson finali gü- reşmeden altın madalyayı aldt. Bu olay, ilgilileri uyardı ve 1912'den sonra güreş müsabakalarına zaman sınırlaması getirildi: 20 dakika... kım yarışması olarak iki altın madalya daha alacaktı. Bu ma- dalyalan aldığın- dada65yaşın- daydı. Aynı olimpiyatta, oğ- lu Alfred'in bi- rinci olduğu "tek atış" müsaba- kasında bir de 5'inciliği vardı. Hayır! Os- car Svvahnn'ın madalya serüveni burada da bitme- yecekti. 1912'den sonra savaş yüzünden olimpiyat yapılamadığı için Svvahn ma- 73 yaşında olimpiyatlara katıldı. ELVAN'IN ANTRENÖRÜ HATİPOĞLU HEDEFLERİNİAÇIKLADI • • Once Oslo sonra AtinaElvan, ülkemizi 5 bin metrede temsil etmek için hazırlıklarını sürdürüyor ancak son şampiyonada 1500 metreyi 3.58.28 ile koşması, genç atietin bu dalda da mücadele edip etmeyeceği sorularını gündeme getirdi. ELENA DEMİRYÜREK Abeyfegesse, Atina Olim- pıyat Oyunları'na adını yazdır- mayaçalışanbiratlet.Türkiye'ye madalya getirmek için elinden gelenin en iyi- sini yapmaya çalışıyor. Elvan, ülkemi- zi 5 bin metrede temsil etmek için hazırlıkla- rını sürdürüyor ancak son şampiyona- da 1500 metreyi 3.58.28 ile koşması, genç at- letin bu dalda da mücadele edip etmeyece- ği sorularını gündeme getirdi. Elvan'ı en iyi ta- nıyan isimlerden biri kuşkusuz onun antrenö- rü Ertan Hatipoğlu. Hatipoğlu, Elvan'ın olimpiyatlardaki per- formansından umutlu dahası derece alaca- ğına da inanıyor ancak olimpiyatlara zaman ol- duğunu ve daha iyisini başarmak için şans- ları olduğunu da vurgulamadan geçmiyor. Ertan Hatipoğlu, genç yıldızın performan- sını ise şöyle anlatıyor: "Olimpiyat yılında performansı en üst seviyelere taşımak istiyorduk. Ama bir de baktıkki Elvan bunlann üzerine çıkmış. Olim- piyatlardan önce Oslo'da Bergen Turnuva- sı, Istanbul'da Milletler Kupası, Roma'da Golden Come ve 2 Temmuz'da da olimpiy- at meşalesinin taşınması gibi büyük organi- zasyonlar var. 1500 metrede elde ettiği de- rece 5 bin metreci için büyük biravantaj. 10 bin metreyi de başarabileceğini düşünüyo- rum. Ama henüz ne olacağına biz de karar vermedik. Olimpiyatlan düşünmek için he- nüz erken." Oslo'da rekor gelebilir Genç atietin Oslo'da bir dünya rekoru kırmasını beklediğini ifade eden Ertan Hati- poğlu, "Elvan'ı tanıyanlarbilir. Oslo'da bir dün- ya rekoru kırarsa hiç şaşırtıcı olmayacak. Onun bu kazancı Türk atletizminin prestijini arttıracak. 1500 metrede 4 dakikanın altına inmesi ve yılın en iyi derecesini elde etme- si çok büyük birbaşan. Süreyya Ayhan 'la bir- likte madalya kürsüsüne de çıkabilir. Ama ora- sı olimpiyatlar ve her şey olabilir. Oyunlara bir çok kişi katılır ama branşlann hepsinde en fazla 10 sporcu hedefe kilitlenmiştir işte Elvan'da o 10 kişiden biri" diye konuştu. Türk halkına desteklerinden dolayı ve sağla- nılan olanaklardan dolayı teşekkür ettiğini belirten Hatipoğlu, başarı kazanmak için el- lerınden gelen tüm çabayı göstereceklerini söyledi. dalya serüvenine 1920'de devam ede- cekti. 72 yıl 264 gün yaşamış bir in- san çift atış - takım yanşmasında bir gümüş madalya alacak, tek atış - bi- reysel'de sekizinci olacaktı. Oscar Svvahn'ın olimpiyat öy- küsü daha da bitmeyecekti... Eğer 1924 te ciddi bir hastaiık geçirmesey- di... Ne var ki oğlu Alfred Svvahn 1912'denberi babasıyla birlikte olim- piyatlara katılıyor ve sayıca babası- na yakın madalyalar alıyordu ve o 1924 oyunlannda da madalyalar ala- caktı. Oscar Svvahn'ın yaşamı boyun- ca çeşitli yanşmalarda kazandığı ikibin- den fazla madalya Stokholm'de aske- ri müzededir. En uzun sürmüş Maraton Japon atleti Shizo Kanaguri ül- kesi adına maraton koşmak üzere Stockholm'e geldiği zaman 21 yaşın- da idi. İyi bir maratoncu olduğuna ina- nıyordu. Yaptığı dereceler de onun inancını kuvvetlendiriyordu. Startlafır- ladı ve iyi bir tempo tutturarak ilk grup- ta yarışı götürmeye başladı. Ancak ya- rışın yarısına geldiği zaman kendisin iyi hissetmiyordu. Hava da beklendiğin- den sıcaktı. Temposunu kaybetti. 30'un- cu kilometrede parkur, bahçeli evler arasından geçiyordu. Bir aralık yol ke- nannda ağaçlı bir bahçede birşeyîer içe- rek yarışı ızleyen insanlar gördü. Girip serinletici bir şey istemeyi düşündü ve bahçeye girdi. Çok ilgilendiler, soğuk bir meyve suyu verdiler, terini silmek için havlu getirdiler ve nazikçe evin da- ha serin olduğunu söyleyip içeri davet ettiler, şaşkınlıkla girdi. Bir rahat kana- peye oturttular. Yarışı bitirebilmek için biraz dinlenmeye razı oldu. Ve... erte- si sabah uyandı. Ondan sonra da ülkesine dön- mekten utandı, gidemedi. Ailesine de açıkça söyledi. Bir süre sonra da aile- sinin ısrarlarına dayanamadı ve ülke- sine döndü. Gençti, sporcuydu, daha uzun süre spor yapabilirdi, yaptı da... Yanşlara katıldı, dereceler aldı, umut- landı. Sekiz yıl sonra 1920'de 29 ya- şında iken Anvers'teki olimpiyatlara katılmak istedi. Oyunlardan çok kısa bir zaman önce girdiği yarışta (2.36.10) ile Japonya ve Asya rekorlarını kınnca, takıma da seçildı. Anvers'de yaptığı derece hiç de kötü olmadığı halde an- cak 16'ıncı oldu. Maraton koşmaya devam edi- yordu. 1924'de Parıs'e de geldi ama yanşı bitiremedı. Artık 33 yışına gelmiş- ti. Daha sonraki olimpiyatlara katılmak düşünden vazgeçti. Ama içini bir kurt kemiriyordu. 1912'de uyuyup kaldığı maratonu unutamıyordu. O olay Shi- zo'nun hayatının utancıydı. Günün bi- rinde kendi kendisine isyan etti. Yıllar- danberi çektiği bu büyük utanç ona ya- şama hakkı vermiyecekti: Ya harakiri, ya da... Shizo, işte oya da'yı seçti. 1967'de 76 yaşında olduğu hal- de Stokholm'e geldi. Aradı, sordu, so- ruşturdu ve 46 yıl önceki parkuru bul- du. İçeri girip uyuduğu evi buldu. Ev- dekilerden kimse o olayı anımsamı- yordu, yeniydiler. Ama ilgiyle karşıla- dılar. Yardım ettiler. Shizo Kanaguri 1912'de yarıda bıraktığı Maratonu bi- tirdi: 54 yıl, 8 ay, 6 gün, 32 dakika ve 20.3 saniye... Doğaldır ki bu resmi bir sonuç değildi. Ama Shizo'nun rahatlamasını sağladı. Shizo Kanaguri, harakiri ile değil doğal ölümle öldü. Bir kural değişimi daha 1912 Oyunları güreşte olduğu gi- bi, eskrimde de kurallan değiştirdi. Esk- rimin herdalında (epe, flöre, kılıç) ulus- lar için sporcu sınırlaması yoktu. Yani her ülke her dala istediği sayıda esk- rimci getirebilidi. Macarlar, Stokholm'de bu kuralı, alabildiğine kötüye kullana- rak bir nekor kırdılar: Kılıç' ta tam 12 Ma- car vardı. Bunlann yedisi ilk sekiz ara- sına girdi. ilk sekiz içinde tek yabancı Italyan Nedo Nadi oldu. Altın madal- yayı herkes tarafından favori kabul edi- len Jeno Fuchs almıştı. Bu müsaba- kanın beşincisi olan Italyan Nedo Na- di sonraki lik olimpiyatta 1920'de altın madalyayı alacaktı. Ne var ki Avustur- ya- Macaristan Imparatorluğu, Alman- yaveOsmanlı imparatorluğu ile birlik- te, savaş sonrası ilk olimpiyata alın- mamıştı. Zaten 1912'den alınan dersle ku- ral da değişmiş, her ülkenin her dala en çok üç eskrimci getirebileceği ku- ralı konmuştu. Daha sonraki olimpi- yatlarda da Macarlar gene en iyi esk- rimciler olarak kabul edilse bile eski hegemonyaları artık kalmamıştı. DEVAM EDECEK Yurdadön: Ağzı olan konuşuyor N E C İ L E İÇMELİ. e'ki de ilk kez bu kadar umutluyuz atletizmde. Atina olımpiyatlarında madalya bekliyoruz. Hatta Süreyya Ayhan'nın altına ulaşacağına emin gibiyiz. İşte bu süreçte Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Yurdadön'le konuştuk. Yurdadön atletizmde yaşanan ve aşılması gereken güçlüklerden bahsettı. "Bugün atletizm federasyonunun işi ulusal takıma bakmak. Kaldı ki buna bakarken yasalarla, yönetmeliklerle belihenmiş sorumlulukları var. Bunlann dışına çıkılamıyor" diyen Yurdadön, her şeyin federasyondan beklenmesinin yanlış olduğunu söyledi. Kimsenin yetki, görev ve sorumluluğunu bilmediğini anlatan Yurdadön "Valisi, belediyesi, kaymakamı, milli eğitim müdürü varken tüm sorumluluk federasyona yükleniyor. Bunun nedeni; toplumun spor kültürünün ve bilincinin yeterli olmaması. Konuşmaya gelince herkes konuşuyor. Bu noktada Türk sporu zarar görüyor. Yani ağzı olan konuşuyor" dedi. Paraşüt Kulesi gibi atıl durumda bırakılan ve tesisleşmeye uygun pek çok alan bulunduğunu anlatan Yurdadön. şöyle konuştu: "Paraşüt Kulesi'nin olduğu yeryıl sonunda atma dallannın sporculanyla doluyor. Burası atıl durumda. Bize proje yapın desinler buraya atış alanları yapalım. Dünyanın her yerinde böyle yerler belli bir çember içine alınır, etrafı çimlendihlir, bir yürüyüş parkuru yapılır. Kaldı ki bu alan her yere yakın ve arnatör kulüpler var, burada gider koşahar. Trafikten anndınlmış ve aJanın etrafı da ağaçlandınlırsa alın size doğal güzellikleri koruma, tarihi eserleh koruma. Bunlann hepsini bir arada yapmış olacağız." Beiediyeler yardım etsin Belediyelerin yalnızca futbolla ilgilendiğini ve diğer sporlara bünyelerinde yer vermek istemedini ifade eden federasyon başkanı, "Spor dalında Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bir atletizm takımı yok. EGO daha yeni kurdu. Istanbul da aynı şekilde. Dört atletleri var ama maaşlannı bile alamıyoriar. Yani spor adına ciddi ve güzel şeylerin yapıldığını söylemek mümkün değil. Büyükşehir belediyesinin atletizm takımı olmaz mı? OSTlM'e sentetik pist yapıldı, merkeze uzak olduğu için acaba orada kimler koşuyor? Çoğu zaman gidiyorum kapalı. Beiediyeler futbola ağırlık verdikleri için atletizm, çim, buz kayağı ve diğer dallan düşünmüyohar" diye konuştu. Atmalar için atılacak bir yer bulabilmek adına Kültür Bakanlığı ile yazışmalar ve telefon görüşmeleri yaptığını anlatan Yurdadön, "Anıtlar Yüksek Kurulu Paraşüt Kulesi'nin bulunduğu alana çivi çakmaya bile izin vermiyor. Ancak bu alan çimlendirilerek, ağaçlandırılarak koşu pisti de yapılarak, spor adına yararlı olacak hale getihlirse başta çekiç atmadaki sporcular rahata kavuşuhar ve daha sağlıklı ortamda çalışarak yanşmalara hazıhanıhar. Bu konunun üzerinde durulması gerektiğine inanıyorum" ded i. 9 HAZİRAN 2004 SAYI 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle