Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-18 KASIM 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
s
jj
3
s
DYP
biıieşirse ne olur?
At kulağma an
konarl
Bektronik posta: denizsom@ctflnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212J12 44 97
- Aleviler, azınlık
ifadesini reddetmiş...
"AB veni bir azaınlık buluri"
HayalBaşbakan, J,
kameralann önünde
kendisine verilen
otobüs maketi yerine
gerçeğini istemişti ya,
CHP Milletvekili
Feridun Baloğlu'nun
bu konudaki soru
önergesine Devlet
Bakanı Mehmet Ali
Şahin'in verdiği yanıta
göre meğer böyle bir
olay yokmuş...
Dua
Mehmet Ali Kılınç:
Tarım Bakanı lütfen bir
daha bayram
arifesinde yağmur
duasına çıkmasın.
Bayramda Antalya,
su altında kaldı."
Y
ıllar önce Doğu Anadolu'da gezerken, yolum
Muş'a düşmüştü. Akşam yemeğinde Kürt kö-
kenli Muşlularla biriikteydim. Sofrada şarap
' vardı. Söz bir ara Muş şarabına geldi. Muş'ta
kaliteli şaraplar üretildiğini öğrenince şaşırmıştım. Me-
ğer eskiden Ermeniier üretirmiş. Yamaçlardaki bağlar-
dan söz ettiler. Ermeniier Muş'tan aynldıktan sonra bağ-
cılık yapılmadığını ve dolayısıyla şarap üretilmediğini
anlattılar. Muş şarabının tadı düşlerde kalmıştı.
Söz şaraptan açılınca sofradaki sohbetin konusu Er-
menilere geldi. Bu kez düş değil gerçekler söz konu-
suydu. Birinci Dünya Savaşı'nın başında Çarlık Rus-
ya'sının desteğini alan Ermeni komitacıların, Muş'ta
yaptıkları katliamlan anlattılar.
Ermeni komitacılar, özellikle köylerde, Kürt ya daTürk,
Müslüman halkı camilerde toplamışlar, önce ateş aça-
rak sonra camiyi ateşe vererek insanlan öldürmüşler-
di.
Topluca öldürülen insanlann çoğu kadın, yaşlı erkek
Muş'tan Felluce'ye
ve çocuktu. Savunmasız köylerin yetişkin erkekleri Ye-
men'den Çanakkale'ye cephedeydi.
Camilerin çoğu ahşap olduğu için, insanlar kelime-
nin tam anlamıyla cayır cayır yanmıştı.
Sonrasında, Rus Çarı tarih sahnesinden düşünce Er-
meni komitacılar da cascavlak ortada kalmıştı.
Birileri ne zaman "Ermeni soykırımı" dese aklıma Er-
menilerin Muş'ta içinde insanlarla ateşe verdiği cami-
ler gelirdi; buna şimdi Irak'ın Felluce kenti eklendi.
Irak'ı işgal eden Amerikan askerleri camiye giriyor. As-
kerlerden biri yerde yatan yaralı Iraklının başına tek el
ateş edip öldürüyor.
Caminin duvarına bir öbek kan sıçnyor.
Hastanelerin, mabetlerin ve insanlığın ortak değeri
olan kültür varlıklarının savaşın dışında kalması gere-
kirken Amerikalılar, postallarıyla tüm değerleri çiğniyor.
Dünyanın gözü önünde hastaneler bombalanıyor,
müzeler yağmalanıyor, camilerde yaralılar katlediliyor.
Camideki cinayeti izlerken insanın aklına Sultanah-
met Camisi'ne ayakkabılanyla girmek isteyen Amerika-
lı bir turist senaryosu geliyor. Adam, "Bizim geleneği-
mizde camiye postalla girmek var" dese ne diyeceksi-
niz!
Bu sorunun yanıtını Amerika tarafından Amerika'da
beslenmekte olan salya, sümük ve gözyaşlanyla ünlü
malum "hoca efendi" vermeli!
Amerikan emperyalizmi savaşı bile çığınndan çıkar-
dı, kural tanımaz aşağılık bir cinayete dönüştürdü. Se-
ri katiller, pervasızca insanlık suçu işliyor.
Muş'tan Felluce'ye...
Amerika'dan Fransa'ya emperyalizmin, Ermeni
soykırımı iddiasına desteği şimdi daha iyi anlaşılı-
yor... Bugünkü gibi örtmeye alıştıklan pislikortaya çık-
masın diye!
Talim
Murat Biricik:
"Ramazan bitti. Iftar
çadıriarı kaldınldı. Çadır
tftarcılan yine açlığa
talim edecek. Hem de
on bir ay."
AbesAkif Kökçe: "Yüzde 25
oy oranı ile azınlıkta
kalacak bir partinin tek
başına iktidar olabildiği
_ bir ülkede; azınlık
^A haklarını tartışmak
1P abesle iştigal etmek
T demektir."
SESStZSEDASIZ(l) Tüpkiyelilere yeni kimlik: Bizanslı
Fransa'da kaynatılan yeni bir tartış-
manın içindeyiz... Ayse Meral. pişmiş
aşa su katıyor: "Atatürk'ün 'Ne mut-
lu Türküm diyene' sözünde benliğimi-
zi bulduğumuz Türk kimliğinden rahat-
sız olan, kimlik bunalımı yaşayarak, ken-
dilerine kimlik arayışına çıkan, Türk olma-
yı içine sindiremeyip Türkiyelilik' kimliği
yaratma çabasındakilerin imdadına
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac 'Hepi-
miz Bizans çocuklarıyız' diyerek yetişti.
llahi Chirac, biz de Türküm' demekten
ısraria kaçınanlar acaba kimin çocukları
diye düşünüyorduk? Sen çok yaşa emi,
hemen merakımızı giderdin onlara da bir
kimlik bulmuş oldun, sanırım bunalım-
dan çıkmışlardır. Üzerlerinden büyük bir
yük kalkmıştır. Tabii ki Bizanslı gibi dü-
şünüp, Bizans'ın çıkariarına çalışırken,
Türk adıyla yaşamaları zordu. Bu zorluk-
tan sayende kurtulmuş oldular.
Biz de artık kimin, kimin çocuğu oldu-
ğunu daha açık ve seçik bir şekilde öğ-
renmişolduk. BuncaTürkdüşmanlığı,
aslına, tarihine, kültürüne, diline, geç-
mişine küfür ve inkârcılık başka bir şe-
kilde olamazdı herhalde.
Şimdi bir mesele daha ortaya çıkabi-
lir. Bunca yıl sonra Türk değil de Bizans-
lı olduğunu anlayanlar hemen Bizanslı
kimliğini kabul etmeyehazırolabilirama,
doğduğundan beri atalarından Bizanslı
olanlar, bakalım onlan birinci sınıf, yani
kendileriyle eşdeğer Bizanslı sayabile-
cekler mi? Hiç sanmıyorum, ancak Bi-
zans'ın zencileri olurlar. Bunada razıysa-
lar ne yapalım, kendi düşen ağlamaz."
Yüksek Yerilim Hattı
Hepimiz Atatürk'ü anladığımızda
ülkemiz de Atatürkiye olacak!
erdincutku > yahoo.com
BilimseUik, Laiklik
ve Atatürk
t. GÜRŞEN KAFKAS
Atatürkçü düşünce, bilim-
sellik ve laiklik kavramlarıy-
la evrenselleşmiştir. Bilim-
sellik ve laiklik Atatürk dev-
riminin bir sentezi ve ulusal
çağdaşlaşmanın da anlatım
biçimidir. Hiçbir dogmaya
bağlı kalmadan diyalektik
yapıda bilgi üretme sürecine
bilim diyoruz. Toplumsal ge-
lişim, değişim ve olgular bi-
limle açıklanabildiği gibi, uy-
garlıklardaki tüm yenileşme-
lere de bilimle ulaşılabilir. Bi-
lim, uluslararası nitelikleriyle
evrenselliği çağrıştırır. Ata-
türk'ün "Hayatta en hakiki
yol gösterici ilimdir" özdeyi-
şi, bilimin insan yaşamında-
ki gerçek yol göstericiliğini
açıklar. Atatürk, Nutuk'unda
ve söylevlerinin birçoğunda
bilim ve akılcı davranıştan
söz eder ve bunlardan ke-
sinlikle ödün vermediği gö-
rülmektedir.
"Ben manevi miras olarak
hiçbir ayet, dogma, don-
muş, kalıplaşmış kural bı-
rakmıyorum. Benim mane-
vi mirasım bilim ve akıldır"
söylemiyle bilimi, çağdaş
uygarlığı, gelişmeyi ve ay-
dınlanmayı çağrıştırır. Ata-
türkçü düşünce, bilimin gü-
cüne inanmak, bilimsel ol-
mak demektir.
Atatürk'ü anlamak, onun
için ağlamakla değil, Atatürk
ilke ve devrimlerinin temel
taşlan olan özellikle bilim ve
laikliği kavramak, anlamak
demektir. Cumhuriyet geç-
mişin "ümmetçi" yaşamın-
dan "ulus" kavramına ge-
çişte. sağlanan bireyin öz-
gü' ve uygar bir yaşamı sür-
dü
r
mesidir. Bilimselliğin ve
laikliğin anlaşılması, kültürü-
mûzün yeni baştan kurul-
ması, ulusal boyutta yeni-
den yapılanmaya gidilmesi,
aydınlık yolda ilerlemesidir
şedinde açıklanabilir. Dev-
rimlerle birçok güçlüklerin,
dcgmaların, alışkanlıkların
oluşturduğu engeller bir bir
aşlmış, bugünlere ulaşılmış-
tır Cumhuriyetin kuruluşu-
nın 81. yılında da içte ve
dı?ta, aydınlık yolda ilerleyi-
şinizin önüne geçmek iste-
yenler olduğu görülmekte-
d'r. Toplumu geriletici, alda-
tKi, çağdışı ve uygar düşün-
ceye tepkili olmaya yönelt-
nreye çalışanlar başarılı ola-
rrayacaklardır.
Türkiye Cumhuriyeti Dev-
lei olarak, ulusal varlığımızı
kjruyabilmek, bilimde, sa-
nıtta, eğitimde ve kültürde
ilrlemekleolacaktır. "Cum-
hıriyetin temeli kültürdür"
s>ylemi ile Atatürk ortaça-
Qn dine bürünmüşlüğü ye-
rhe akıl ve düşüncenin şef-
frflığınıkültürle aşmayı öne-
r/or. "Düşlerim eğitimle
çşrçekleşecek" özdeyişiyle
«s bireylerin ve toplumun
cehaletten (bilgisizlikten)
kurtarılması gerektiğine de-
ğiniliyor. Ulus varlığını oluş-
turan tüm kurumlarımız laik
ve bilimsel olmalıdır. örne-
ğin, Türkçemiz laiktir. Türk-
çeyi sevmek, geliştirmek
gerekmektedir. Dil, toplum
bireylerinin aralarında ko-
nuşma, anlaşma, düşünce
ve duygulannı aktarma ara-
cıdır. Toplumsal kurumlar-
dan biri olan etik değerler de
(ahlak) laiktir. Etik değerler,
toplumda, bireyler arasında-
ki ilişkileri düzenleyen kural-
lardır. Kurum olarak devlet
de, toplumun dünya ile ilgili
sorunlarını düzenler. Bu ör-
neklerçoğaltılabilir. Atatürk,
bireyi özgür düşünceye,
toplumu, aydın, gelişkin ve
uygar olmaya yöneltmek
amacıyla 1923'ten 1938 yı-
lına kadar geçen on beş yıl-
lık süreçte biteviye yenileş-
me çalışmalarında bulun-
muştur. Çağdaş uygarlıkyo-
lunda ilerlemek söylemi Ata-
türk'ün tuttuğu meşalenin
ışığıdır. "Cumhuriyet er-
demliliktir" özdeyişi ile "Asıl
uğraşmak zorunda bulun-
duğumuz şey, yüksek er-
demle dünya birinciliğini
tutmaktır" söylemi, bir düş
olmaktan çıkarılmalıdır. AB
yolunda ilerlediğimiz bu sü-
reçte, toplumsal varhğımız
aydınlanma, çağdaşlaşma
ve eğitimle gelişkin yerini
bulmalıdır.
Atatürk devrimlerinin
amacı, Türk toplumunu her
yönüyle insanca yaşamaya,
gelişmeye ve yenileşmeye
doğru ilerletmektir. Batı uy-
garlığının yaratma gücün-
den yararlanmak ve bilime,
laikliğe uygun ilerleyişi sağ-
lamak temel hedef olmalıdır.
Bu kavramlar Atatürk dev-
rimlerinin evrensel değerle-
rini içeriyor.
Atatürk devrimleriyle sko-
lastik düşüncenin tensel ve
tinsel zincirleri koparılmış,
yedi yüz yıllık teokratik yapı
yerine, laik, demokratik bir
ulus devlet ortaya çıkarıl-
mıştır. Işte Atatürk'ün Türk
ulusunca sevilmesi, sayıl-
ması ve ona olan sevginin
kalıcılığı ve bağlılığı bu
önemli kazanımlaria olmuş-
tur. Bugünün Türkiyesi'nde
Atatürk'ün bilimsel ve laik
düşünün gerçekleşmesi,
ulusal kalkınmamız ve ay-
dınlık yolda ilerlememizle
gerçekleşecektir. Bu düşün-
celerin mimarı Atatürk'e
saygı, onun devrimlerinin
kavranması ve sindirilmesiy-
le olabilecektir. llkeleri, dev-
rimleri yol haritamızdır. Ulus-
ça eserlerini korumak ve ya-
şatmak da görevimizdir.
Onu, her zaman sevgi ve
saygıyla anıyoruz. O, Anıt-
kabir'de ulus devletinin sı-
cak sevgisiyle sonsuza ka-
dar kucaklanacaktır.
KİM KİME DUM DÜMA BEHİÇAK behicak <ı turk.net
ÇÎZGtLÎK KÂMİL MASARİCI kamilmasaraci/ı mynet.com
J ' '
J
HARBl SEMIH POROY semihporoy(fi yahoo.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MVSTAFA BÎLGİN hayatepik a mynet.com
"MEDENIYETLER SAVA$I"
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18Kasun tcww.nuuntaz-artican.com
KOÇOK MOZART PARIS'TE..
8UŞÛN, BA&A L£OPoU> MOZAKT, KIZI VEOS-
LJJVLA PARİŞ'e UtAÇTI. MAÜIA ANNA(i£) VE W0lP-
GAU6C7)USTVN YABADIUÇU ÇOCUKLAfZDl VE İLK
tAÜZJK DERSLSRİMİ, MÜZİKÇİ OLAN &ABALAKIM-
Mkl ALMIŞLARDlAVZUPA'DA KoNSER
TURU YAPAH MOZAertAR UER Y££O£
İLGİ TOPLUYO&IARDI. PARİS'TE, XV.
LOUtS'M'NSARAVINPA VEfZDİKcERİ
KOUSER ŞAŞKfML/K /AHArMrçri--
BiR AM, KBAUN MÜZİSYEN OLAN
KIZLARI DA SİR ŞARKI SÖyLEMİf-
LER \/B VI/OLfGAUG ONLARA KIAV-
SENLE EŞÜK ETM/fTİ. iMANILMAyA-
CAK OLAN, OAHA ÖMCE BU ŞARJCIYI
Ml'C OUYMAMIÇ OLMASIVO/!.
WMEDENÎAZIZ EFENOİ
183S'TB BCI6UH, BESTECİ MEDEMÎ;
AZiZEPeNOİ,S3 yAffA/OA İSTANBUL'
ÖLDÜ. MEPİUE'DE DCĞAAUf OL-
DUĞUNDAN 'MEDEUT'ADl VEeJLE/4
A2İZ EFEUPl, SES/A//AJ GÜ2ELU& NE-
euiyıs_osMAuu SABAY/NA AUKI-
MIŞ, ES/TiM VE Ö6REUİM GÖG-
UÜfTV. TAM8UR,UVVE PİYAN0
ÇALAN AZİZ. EFENPt'NİN DİM
YAPlTLARl DlSlNDA, 4O &*&># DA
Û2EL ŞARJCISI SULUNMAKTADIR.
/Ç7E, OMLABPAAJ 8İRİ :
' KE£EM EYLE, M£S7WE KlL SİR NİGÂH
ÇARÂS İÇ SÜzülSÜN O ÇSŞM-İ SMH "
DÜZ ÇİZGİ
tMT ZtLELt
Türkiye Nasıl
Sömürgeleşti?
Türkiye son 20 yılda ne kadar borç ödedi?
Ankara Tıcaret Odası (ATO), hazıriadığı "Bütçe
Raporu"nda Türkiye'nin son 20 yılını mercek altı-
na almış ve ödediğimiz borç miktannı dolar cin-
sinden ortaya çıkarmış:
- Tam, 1 trilyon 236 milyar dolar!
Inanılmaz değil mi? Ben size çok daha inanıl-
maz, bir o kadar da acıklı ve de yürek dağlayan
bölümünü henüz söylemedim; şimdi sıkı durun, A-
TO raporu diyor ki;
- Türkiye son 20 yılda, 185 milyar dolan anapa-
raya, 71.5 milyar dolan da faize olmak üzere top-
lam 257 milyar dolar dış borç ödemesi yaptı.
- Aynı süreçte ödenen iç borç tutarı ise yaklaşık
1 trilyon dolar!!!
Evet, 20 yılda dışanya ödenen borcun neredey-
se dört katı kadar, şu andaki iç ve dış borç topla-
mı olan 300 milyar dolann da yine dört katı kadar
para iç borç ödemesine gitmiş!
Peki, bu 20 yıl içinde yatınma ne kadar para ay-
nlmış? Yalnızca 75.3 milyar dolar! Yani iç borca ay-
rılan paranın 15'te biri!
Biliyorsunuz, iç borç 1984 yılında Özal iktidany-
la birlikte başladı. Katlanarak sürdürüldü. Devlet
başı sıkıştıkça yüksek faizli ve garantili devlet tah-
villeriyle para topladı. Kimden topladı? Vergi ver-
meyenden, yani kayıt dışı para sahiplerinden, ka-
ra paracılardan, sıcak para tacirlerinden... Yani
vergi toplayamayan, kara parayı engelleyemeyen,
kayıt dışı ekonomiyi önleyemeyen devlet, bir de bu
kesimlere borçlanıp üstüne para ödedi!
Tabii, yine özal'ın dâhiyane buluşu olan "sıcak
para" nın uluslararası sahiplerini de unutmayalım.
Türkiye 20 yılda bu üç kesime tam 1 trilyon dolar
kaptırdı! Bu zavallı ülkenin yönetici kadrolan 2000-
2004 yıllan arasında tam 513 milyar dolar iç borç-
lanma ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu da kırdıü
ATO'yu yürekten kutluyorum; Türkiye'nin 20 yılda
nasıl iflas noktasına getirildiğini, nasıl köleleştiril-
diğini pek güzel özetlemiş.
- Demek ki, Yüce Divan'a daha çok iş düşecekü!
Nasıl Islam Cumhuriyeti olunur?
Çok basit! Isterseniz birkaç örnek verelim:
- Cumhuriyet'in Millet Meclisi'nin başkanı yalnız-
ca dini bayramlarda değil, her türden dini günler-
de de mesaj yayımlamaya başlar...
- Cumhuriyet'in iktidar milletvekili, Meclis'in lo-
kantasında misafirieriyle birlikte ilahiler okumaya
başlar. "Neyapıyorsunuz" diye soran muhalif mil-
letvekilinin de üzerine yürür...
- Cumhuriyet'in Diyanet Işleri Başkanlığı'na bağ-
lı imam, 10 Kasım günü saat 09.05'te tam siren-
ler çalarken minareye çıkıp sala vermeye başlar...
- Cumhuriyet'in birtakım "aydın") da hiç utanıp
sıkılmadan "artık ne darbe ne de şeriat tehlikesi
kaldı" diye fetva verir...
Ne kadar kolay değil mi?!
Israil'in GAP senaryosu
Nokta dergisini çıkardığımız sıralarda bir gün
Yazıişleri Müdürü Uygar Eremektar odama gel-
di. Elindeki kâğıtlan sallayıp, "Abi büyük iş, yal-
nız bir sorun var" dedi. Büyük iş, Israil'in GAP
yöresinde büyük çapta toprak satın aldığına dair
istihbarat raportarıydı. Muhabir arkadaşımız Ha-
san Taşkın, dudak uçuklatacak bu raporu ele ge-
çirmişti. Sorun ise, bu raporun istihbarat raporu ol-
duğunu söyleyemeyecek olmamızdı. Hasan'ı Ur-
fa'ya gönderdik. Çok başanlı bir çalışmayla yöre-
deki durumla ilgili çarpıcı bilgileri ele geçirdi. İstih-
barat raporu yerine, "bir s/v// toplum örgütü
araştırması" diyerek haberi kapağataşıdık.
GAP kapağı müthiş ses getirdi. Hasan her ger-
çek gazetecinin yakalamak için çırpınacağı bir bü-
yük habere imza atmayı başarmıştı. Aylar sonra
önümde duran kitap bana bir kez daha o günlerin
heyecanını yaşattı. Hasan Taşkın, bu haberi yeni
bilgilerie destekleyerek kitaplaştırmıştı. Üstelik is-
tihbarat sözcüğüne konan yasak da kalkmıştı
- istihbarat raporlannda Israil'in GAPsenar-
yosu
Türkiye üzerine hangi oyunların oynandığını,
hangi senaryolann yazıldığını görmek istiyorsanız
Ozan Yayıncılık'tan çıkan bu kitabı mutlaka oku-
yun. Kalemine sağlık Hasan kardeşim.
E-posta: umitzileli a ttnetnet.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Atış tali-
minde hedef
tahtasını bile
vuramama. 2/
Toprak, kum
ve saman ele-
meye yarayan
iri delikli kal-
bur... Gözleri
görmeyen. 3/
Akira Kuro-
sava'nın bir 9
fılmi... Beyaz
ya da pembe renkli çi-
çekler açan bir süs
bitkisi. 4/ Utanç duy-
ma... Yaşlı, koca, ihti-
yar...Birnota. 5/Ak-
la gelen, içe doğan
düşünce. 6/ Ölçüp
biçmek. 7/ Şımank-
hk... Yelpazebiçimin- 8
de bir deniz yumu- 9
şakçası. 8/Yapılan iş, eylem... Geminin çektiği su-
yu göstermek için baş ve kıç bodoslamalan üzerine
konulan işaretler. 9/ Kâğıtlan bir arada tutmaya ya-
rayan çengel... Yaz yağmuru.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ înce ve yassı elmas. 2/ Tarlalarda saban ve pul-
lukla açılan su yolu... "Fakat" anlamında kullanı-
lan bağlaç. 3/ Nâzun Hikmet'uı soyadı... Bir kuru-
luşun simgesi sayılan ve yakaya takılan küçük nes-
ne. 4/ Güzel sanat... Bir tarikat ya da sanatın kuru-
cusu... Lantan elementinin simgesi. 5/ŞeyhBedred-
din'in Tanrı, evren ve insan hakkındaki görüşlerini
içeren yapıtı. 6/Toprağı kazıp siper yapmak. 7/Cil-
ve... Kirni kuşlann başında bulunan tepelik. 8/ îs-
hal... Güzel çiçekli bir süs bitkisi. 9/Mersin yakın-
lannda kurulu petrol antım tesisi... Kusma.