Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2004 SALI
8
Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Y 18 Sinop Y 18 Adana Y 26
Edırne Y 14 Samsun Y 21
Kocaelı Y 19 Trabzon Y 20
Çanakkale "Y 17 Giresun Y 20
Izmir 20 Ankara Y 17
Manisa ~Y 18 Eskişehır Y 16
Aydın *Y 19 Konya Y 17
Denızlı 17 Sıvas Y 15
Zonguldak "Y 17 Antalya Y 21 Kars
Mersin
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Siirt
Hakkâri
Van
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
25
17
19
16
17
13
13
Y 10
Butun bolgelenmız
çok bulırtlu ve sağanak
yağışJı geçecek. Yağış-
lar Doğu Anadolu'nun
guneyı ıle Guneydoğu
Anadolu'nun kuzeyınde
yeryeretkılıoiacak Ha-
va sıcaklığı tum yurtta
bıraz azalacak. Ruzgâr
kuzey ve doğu yönler-
den hafif, ara sıra orta
yurdun kuzeybatı ke-
sımlennde yer yef kuv-
vetlı olarak esecek
DIŞ MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Münih
K
K
B
Y
Y
B
Y
Y
Y
2
4
4
14
12
10
12
8
4
Berlin Y 9 Moskova
Budapeşte B 10 Aşkabat
Madrid B 15 Astana
Vıyana B
Belgrad Y 10 Bakû
Sofya
Roma B 15 Tiflis
Atina Y 19 Kahıre
Zürih B 5 Şam
~^\ Parçalı bulutlu Sısli r
"
v
\ Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmuriu <£_J3Kariı GoK gunjttulu
G U N C E L CÜIVEYT ARCAYLREK
• Baştarafı 1. Sayfada
günleryaşıyor Güncel açıklamalar doğrudan Tür-
kiye'yi. doğal olarak KKTC'yi ilgilendiriyor ve ki-
mi olasılıklar giderek güçleniyor.
AB üyesi Güney Kıbrıs'ın 17 Aralık'ta veto et-
mesi olasılığı kimi çevrelerde kuşku yaratıyor.
Son bir ikî açıklama, kaygıları bir ölçüde orta-
dan kaldıracak içerikte.
Güney Kıbns Rum lideri Papadopulos Atina
gazetelerinden birine verdiği son demeçte; "Tür-
kiye 'nin mûzakerelere başlamasının ardından Kıb-
ns Cumhuriy&ti'ni tanımaktan başka çaresi olma-
dığını" söyledi.
Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu son demecin-
de diplomatik bir dille "işe Türkiye'yi veto etmek-
le başlamadıkiannı" söyledi.
Türkiye ile diyaloğun 17 Aralık'tan önce başla-
masını istiyor.
Bir başka açıklamayı not edelim: RTE, bir sü-
re önceki kısa demecinde, Papadopulos'un ken-
disine vetoyu kullanmayacaklarını söylediğini
açıkladı.
• • •
Ne var ki, Güney Kıbns müzakerelerin başlama-
sından hemen sonra Türkiye'yi kimi koşulları ka-
bule zorlayabîlir.
öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımasını, ak-
si halde müzakereleri askıya aldıracağını öne sür-
mesi uzak bir olasılık değil.
Sonra Türk askerinin çekilmesi, Türkiye'den gi-
den göçmenlerin Türkiye'ye geri dönmeleri... öne
sürecekleri diğer koşullar.
Nitekim Papadopulos baklayı ağzından çıkar-
dı; veto hakkını kullanmayacak ama, "AB üyeliği
kesin olmayan Türkiye'nin mûzakerelere başla-
masıyla birlikte Kıbns'ta çözüme zorianacağını"
söyledi.
Vetoyu önlerneye yönelik çalışmalart yansıtan
başka haberlere de rastlanıyor. Rumlar tarih al-
mamızla ilgili b>irformül geliştirdi:
17 Aralık'taki zirvede müzakereleri başlatacak
kararda, "Türkiye ile Güney Kıbns arasındaki iliş-
kilerin, müzakerelerin başlayacağı tarihe kadar ve-
ya müzakereler süresinde düzeltilmesi gerektiği-
ni" ifade eden bir paragrafın yer alması istenili-
yor.
• • •
Yunan Başbakanı Karamanlis geçen hafta Lef-
koşa'da Papadopulos'la 17 Aralık'ta uygulama-
ları olası "müşterek" stratejiyi görüştü.
Bu görüşmede Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile
Atina hükümeti müzakere tarihini veto etmeme-
yi kararlaştırmış olabilir. Ancak; Nur Batur gibı
Atina'da Türk- Yunan ilişkilerinin hemen her saf-
hasını dikkatle izleyen bir gazetecinin Lefko-
şa'dan bildirdiği haberler, Güney Kıbrıs ile Atina
hükümetinin iki aşamalı bir karar aldıklarını gös-
teriyor.
17 Aralık'ta veto etmeyecekler. Ama:
Karamanlis'in Lefkoşa'da söylediğine göre;
"AB üyesi olmak isteyen Türkiye, bu yolda yüküm-
lülüklerini yerine getirmelidir".
Rum ve Yunan tarafından gelen bu açıklama-
lara, (Vatan gazetesinin dün yazdığına göre) AB
Komisyonu'nun genişleme direktörü Fabrizio
Barbaso'nun şu cümlelerini ekleyelim:
"Kıbrıs'ın tanınması konusunun (17 Aralık'tan)
daha önceden çözülmesini bekliyorum. Biraday
ülkenin AB ile müzakereleri, birliğin 25 ülkesinden
birini tanımadan yürütebileceğini düşünmek zor."
AB'den Lefkoşa'ya uzanan çizgide oluşan tab-
lonun gösterdiği işaretler; veto yok, ama mûza-
kerelere Kıbns'ı tanımak koşuluyla başlamak di-
ye özetlenebilir!
Bizimkilerne yapar? Bu hükümetin 17 Aralık'ta
tarih almaktan başka hiçbir derdi, sorunu yok.
Tarih alsınlar, müzakere başlasın... Kıbrıs Cumhu-
riyeti'ni tanırlar!
CHP mesajlara tepki gösterdi
CamilerAKP y
nin
gösteri alanı oldu
• Baştarafı 1. Sayfada
Ramazan boyunca,
şimdi de bayram siire-
since devam eden bom-
balamalar ve her gün
aldığımız onlarca ölüm
haberleri bizleri derin
üzüntüvc boğmakta-
dır" dedı. ABD'yi üstü
örtülü olarak eleştiren
Erdoğan, "tnamyorum
ki bu asırda bunun da-
ha farklı çıkış yolları
bulunmahdır. olmalı-
dır. Küresel banşı işle-
diğimiz, küresel barışı
adeta her konuşmamı-
zın başhğı haline getir-
diğimiz bu dünyada si-
yaseti yönlendiren, si-
yasete yeni yeni elbise
biçenlerin bu noktada
daha hassas davran-
maları gerekirdi diye
düşünüyorum" dedi.
Irak'ta ölenlerin ço-
cuk, kadın ve yetışmiş
insanlar olduğunu da be-
lırten Erdoğan, Irak'ın
demokrasi)e kavuşması
temennisüıde bulundu.
Annç ve Gül ise bayram
namazlarını Ankara Ko-
catepe Camiı'nde kıldı-
lar. Bayram namazlann-
dan sonra yaptıklan
açıklamalarda Filistin ve
Irak vurgusu yapan
Annç ve Gül, Felluce'de
yaşananlara işaret ede-
rek banş ıstedi. Fellu-
ce'deki olaylan "katü-
am" olarak niteleyen
Annç şu mesajı verdi:
"Irak'taki masum
Müslümanlann da ba-
nş ve huzura kavuşma-
larını dUiyoram. Fellu-
ce'de meydana gelen
bombalar hedef gözet-
meksizin yapılan, ma-
alesef katliama dönü-
şen olaylar yüreğimizi
dağlamaktadır. Bay-
ram vesilesiyle diliyo-
ruz ki Irak ve Filistin
olmak üzere tüm Müs-
lümanlar huzura ka-
vuşsunlar."
CHP MYK üyesi
Mustafa Özyürek Baş-
bakan Erdoğan, TBMM
Başkanı Annç ve Dışiş-
leri Bakanı Gül'e tepki
gösterdi. Bayramlann
kutsal günler olduğuna
işaret eden Özyürek,
"Özellikle bayram na-
mazı çıkışı demeç ver-
mek, siyaset yapmak,
bayramın kutsaüığıyla
bağdaşmaz. Bayram
namazlarını bir siyasi
gösteriye dönüştürmek
de İslamiyet açısından
uygun değüdir"dedı.
Chirac, Türkiye'ninAB üyeliğine destek verirken Bizans tarihine gönderme yaptı
'Bizans'ın çocuklarıyız'Haber Merkezi - Fransa Cum-
hurbaşkanı Jacques Chirac,
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB)
üyeliğine destek vermek için Bi-
zans tarihine gönderme yaptı.
Chirac, "hepimiz Bizans'ın ço-
cuklarıyız" sözleriyle Türki-
ye'nin Avrupa dışında olmadığı-
nı söyledi.
Marsilya kentinde öğrencilerin
katıldığı bir konferansta konuşan
Chirac, Avrupa'mn coğrafı ola-
rak sınırlanması fîkrine karşı çı-
kan Chirac, "TürklerinAvrupa-
lı olmadığını söylemenin anla-
mı yok, aynca biliyorsumız ki
hepimiz Bizans'ın çocukları-
yız" diye konuşru. Türkiye'nin
AB'ye üyeliğinin Avrupa için
olağanüstü bir şans olacağmı be-
lirten Chirac, bunun için Türki-
ye'nin, Avrupa'mn temel değer-
leri olan banş, demokrasi ve in-
san haklanna uymasının şart ol-
duğunu vurguladı. Türkiye kar-
şıtı ginşimlerde bulunan ve Fran-
sa Demokrasi Birliği Genel Baş-
kanı François Bayrou ise Chi-
rac'ın sözlerini, "yepyeni bir ta-
rih yorumu" olarak niteleyerek
eleştirdi. Bayrou, Chırac"ı "yurt-
taşlar Avrupa'sını değil, diplo-
matların Avrupa'sını savun-
makla" suçladı. Ba>Tou, Bizans
tarihinin Türkiye'nin Avrupalılı-
ğım göstermediğini, gerçeğin bu-
nun tam tersi olduğunu savundu.
Üyellk 2015te'
AB dönem başkanı Hollan-
da'nm Dışişlen Bakanı Ben Bot,
AB üyesi ülkelerin Türkiye ile
mûzakerelere 2005'te başlanma-
sına karar vermesi ve Anka-
ra'nın kriterlere uyması halinde,
Türkiye'nin 20l5'te AB'ye gi-
rebileceğini söyledi. Basın top-
lantısı düzenleyen Bot, Türki-
ye'nin koşullara uyması halinde
20l5'te AB'ye girmesinin ger-
çekçi olup olmadığı yönündeki
soruya "Evet" yanıtmı verdi.
Bot, AB ülkelerinin Türkiye ile
üyelik müzakerelerinin başla-
ması konusundaki tutumlannı
incelediklerini belirtti.
Türkiye'nin yaşanan sorunlara çözüm getirmek yerine tartışmadan öteye gidemediği belirtildi
Yıllar boyunca sadece konuştuk
EVRİM KAYA
" Demokrasiyi sindirmekten-
se, başkaları istiyor diye de-
mokratik, sosy al, hak ve hukuk
devleti olmayı benimsedik".
"Tam laik olmaktansa, laik gi-
bi görünmeyi tercih ettik" .
Eskişehir Osmangazi Üniver-
sitesi Teknoloji Eğitim Uygula-
ma ve Araştırma Merkezi (TE-
KAM) Müdürü Prof. Dr. Muam-
mer Kaya'mn 1990-2004 yıllan
arasında ulusal, yerel ve intemet
basın- yayın kuruluşlanndaki
binlerce haberi ve köşe yazarla-
nnın makalelenni inceleyerek
hazırladığı araştırma, Türki-
ye'nin politikadan eğitime, sağ-
lıktan enerjiye değin hemen her
alanda yaşanan sorunlar üzerin-
de "tartışmaktan" öteye gide-
mediğini ortaya koydu. Araştır-
mayı "Ne Dedik" ve "Ne Yap-
tık" başlıklan altında, "Türkiye
tablosu" çıkarmak hedefiyle
yaptığım belirten Prof. Dr. Kaya,
"Son 14 yıldır maalesef sadece
konuşmuşuz" dedi. Araştırma-
da, öne çıkan bazı "dedik" ve
"yaptık" lar şöyle:
Ne dedik. neler yaptnr
• Demokrasi dedik, muhalefe-
te tahammül edemedik.
• Katılımcılık dedik, yandaşla-
nn katılımını arttırdık.
• Üretici olalım dedik, tüketi-
ci olduk.
• Gerçekçi olalım dedik, duy-
gusal olduk.
• Olaylan analiz edip çözmek-
tense kaderciliğı seçtik.
• Özeleştiriyi bilmediğimız gi-
bi, eleştirilmeyi de se\Tnedik.
• Çalışmaktansa, kolay para
kazanmayı sevdik.
• Açıklık ve şerTaflığın yenne,
önce sadece ben ve kapalılığı ter-
cih ettik.
• Kurumsallaşma yerine, sis-
temsizliği benimsedik.
• Dünyaya açılıp küreselleşme
yerine, yerelliği tercih ettik.
• Adıl paylaşım dedik, 14 mil-
yon kişiyi yetersiz beslenme ve
fakirlikten kurtaramadık.
• Siyaseti proje ve hizmet üret-
mek yerine, güç elde etme ve ka-
ralama için yaptık.
TJsı-. stlrmMjm **1r » ««• Nevşehir'de bir süredir ekmek fiyatlarında yaşanan re-
LJCllZ CKltlCK IÇliî*** kabet yurttaşa yaradı. 200 gram ekmeğin fıyatını 200
bin liradan 125 bin liraya indiren büfelerin önünde
ıızun kuyruklar oluştu. Ucuz ekmek alabilmek için mücadele eden yurttaşlar dakikalarca kuy-
rukta beklemek zorunda kaldı. Büfe sahipleri günde 1-2 bin ekmek satarken bayramla birlik-
te bn rakamı 5 bine çıkarmayı hedeflediklerini söylediler. (Fotoğraf: SELAHATTtN ŞAHÎN)
• Tüketiciyi bılınçlendirmek
yerine, alırken gözünü açsaydık
dedik.
• Kayıtlı üretim yerine, ucuz
diye merdiven altı üretimi tercih
ettik.
• Cehaletin giderilmesi yerine
504 cezaevi yaptık.
• Kayıtlı ekonomik düzen ye-
rine, kayıt dışı ekonomi, kara ve
sıcak paraya bel bağladık.
Fırsatçıları koruduk
• Kayırma, kadrolaşmayı sa-
vunup, iş yapacak insanlar yeri-
ne firsatçılan koruduk.
• Öğrencilere öğrenmeyi öğre-
telim dedik, bilgi depolamaya ça-
lıştık.
• Olmayan hammadde, pahalı
enerji, jniiksek vergiyle dünya ile
rekabete kalktık, sınıfta kaldık.
• Sigaradan vergi toplayacağız
diye, her gün 300 kişinin ölümü
ve milyonlarca insanın hastalan-
masuıa seyirci kaldık.
• Üniversitelerde bilgi, bilim,
teknoloji üretme yerine, tercüme
bilime, tesis satın almaya mah-
kûm olduk.
• Çalışanla çalışmayanı, başa-
nlı ile başansızı ve üretenle tüke-
teni ayırmak yerine çalışanın işı-
ni, çalışmayanın maaşuu artn-ciık.
• Yerli insanımızın malımızın
kıymetini bilip değer vermekten-
se yabancı malı baş tacı ettik.
• 8.5 milyon engelliyı görmez-
likten gelmeyelim dedik, onlan
kaderine terk ettik.
• Istihdam sorununu çözmek-
tense, kayıt dışı istihdarru arttıra-
rak çözmeyi düşündük.
• Eğitimli'eğitimsız gençlere
iş yaratmaktansa, terör, kapkaç,
gasptan şikâyet ettik.
• Gençler, geleceğimizin temi-
natıdır dedik, her çocuğun 2500
dolar borçla doğmasına göz yum-
duk.
• Niteliksizleri baş tacı ettik,
beyin takunımızı kaybettik.
• Geçmişten ders almadık,
unuttuk, bizden sonrakilerin geç-
mişten ders almasım bekledik.
• Gelirimiz az dedik, lüks tü-
ketimimizden asla vazgeçmedik.
• Kamuda eleman sıkıntısı var
dedik, kamu çalışanlanmn onda
birini sadece amire hizmete tah-
sıs ettik.
• Yabancı yatınm gelmiyor,
kaçıyor dedik, rüşvet, yolsuzluk
ve bürokrasiden vazgeçemedik
yok edemedik.
İ azaltamadık
• Büyüyoruz dedik, halknı re-
fah ve işsizliğini azaltamadık.
• Ülkede yüzde 11 ışsizlik var
dedik, 1 milyondan fazla kaçak
işçi ithal ettik.
• Eğitim, sağlık ve hukuk
önemli dedik, bütçeden bunlara
en az pay ayıran ülkeler liginden
aynlamadıİc.
• Trafik terörü dedik, yollar ve
sürücü eğitimine gereken önemi
tam veremedik.
• Deprem geliyor dedik, Allah
korusun yazısı astık.
• Kadın haklan dedik, kadın
dövmede dünya birincisi olduk.
• Sorunlan teşhis ettik ama, te-
davide yol alamadık.
• Sivil toplum örgütleri önem-
li dedik, çoğunu kaale abnadık.
• Gençlik iyi eğitim görmeli
dedik, gençleri popcuiuğa, top-
culuğa özendirdik.
Öğretim üyelerinin yalnızca yüzde 4'lük kesiminin hükümete güvendiği ortaya çıktı
Üniversite AKP'ye güvenmiyor• Baştarafı 1. Sayfada
yüzde 22'lik kesim de köktendin-
ci alamlann güçlenmesinden en-
dişe duyuyor. Gazi Üniversitesi
öğretim görevlisi Prof. Dr. Ça-
ğatay Özdemir başkanlığındaki
bir eİcip, 1 Ekim 2003 ile 15 Ekim
2004 tarihleri arasında 11 'i vakıf
olmak üzere 69 üniversiteden
toplam 3 bin 392 öğretim elema-
nı üzerinde anket yaptı.
Öğretim elemanlannın gele-
cekten umutlu olmadığını ortaya
koyan araştırmada, sosyal güven-
lik sistemine yönelik kaygı da üst
sırada yer aldı. Araştırmada, hü-
kümet en az güvenilen kurum
olurken, öğretim elemanlan
AB'yi de güvenilir bulmadı.
Araştınnadan ortaya çıkan bul-
gular şöyle:
• Yüzde 71'i, çocuklan varsa
ya da olduğunda onun geleceği
ile ilgili olarak ciddi düzeyde en-
dişeye sahip. -
•Yüzde 37'si çocuklannın ge-
lecekteki eğitimi konusunda da
endişe yaşıyor. Bu endişeyi sıra-
sıyla işsızlik (yüzde 29), ahlak
(yüzde 15), sosyal güvenJik (yüz-
de 13)veaynmcılık(yüzde4)ız-
liyor.
t/ Orduya güven yüzde 45.
TBMM'ye güven yüzde 17, hu-
kuk sistemine güven yüzde 15,
Avrupa Birliğı'ne güven yüzde 6,
hükümete güven yüzde 4.
• Yüzde 28'i, Türkiye'de bir
kişinin ekonomik ve sosyal sevi-
yesini arttırabilmek için siyasi ve
bürokratik açıdan güçlü yakınla-
nnın olması gerektiğini, yüzde
27'si çalışkan ve girişimci olma-
sı gerektiğini, yüzde 22 si menfa-
at gruplanyla ilişkisinin bulun-
ması gerektiğini, yüzde 11 'i ise
iyi bir üniversite eğitimi alması
gerektiğini düşünüyor.
•Yüzde 34'ü, Türkiye'nin ge-
lecekte karşılaşabileceği en
önemli sorun olarak ulusal kim-
liğin zayıflamasını, yüzde 22'si
köktendinci alamlann güçlenme-
sini, yüzde 12'si yıkıcı alamlann
kuvvetlenmesini, yüzde 11 'i ba-
ğımsızlığın kısıtlanmasını, yüz-
de 6'sı yerli yatınmcılann güç
kaybetmesini, yüzde 3'ü tanm
kesiminin zayıflaması ve dinsel
değerlerin zayıflamasıru görüyor.
• Yüzde 72'si sosyolojık açı-
dan kendini orta sınıfa ait görü-
yor. Yüzde 24'ü üst, yüzde 3'ü
ise alt sınıfa ait olarak algılıyor.
• En çokgıda (yüzde 39), eği-
tim (yüzde 20) ve kiraya (yüzde
18) harcama yapıyorlar.
•Yüzde 72'si sinemaya gitme-
yi seviyor, sadece yüzde 1 'i ope-
ra/'bale izliyor.
• Ayda akademik kıtap dışuı-
da kitap okumayanlann oranı
yüzde 16. Ayda ortalama bir-iki
kitap okuyanlann oranı ise yüz-
de 72. Okuyanlar genellikle ro-
man (yüzde 31) ve güncel (yüz-
de 16) kıtaplan tercih ediyor.
• Beşte ıkısinin (yüzde 40) ya-
bancı dil sorunu var.
• Ücret düşüklüğünü (yüzde
48), çalışma koşullannın olum-
suzluğunu (yüzde 20) ve yüksel-
me zorluklanm (yüzde 20) yaşa-
dıklan en önemli sorunlar olarak
görüyorlar.
• Yüzde 4'ü öğretim elema-
nı olmaktan memnun değil.
• Yüzde 49'u, Türkiye için en
uygun üniversite sisteminin
"tam özerk üniversite" olduğu-
na inanıyor. Mevcut yapıyı savu-
nanlann oram ise sadece yüzde 5.
• Babalan çoğunlukla (yüzde
33) ılkokul mezunu. Bunu, sıra-
sıyla, lise ve lisans mezunlan
(yüzde 17), lisansüstü eğitim
alanlar (yüzde 8) izliyor.
• Büyük çoğunluğu kendi aile
yapılanna benzer olarak iki ve tek
çocuklu: yüzde 52.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
yola çıkmıştım...
Feribotta Avrupa'mn değişik ülkelerinde çalışan
Faslı işçiler var. Bizim gurbetçiler gibi memleketle-
rine dönüyorlar. Gençler durup durup saçlannı tarı-
yor. Çocuklarda çığlık... Aile reisleri ayrı yerde. Gü-
verteye çıkmak cesaret ister, Akdenız'in Atlas Ok-
yanusu'na açıldığı boğaz nasıl rüzgârlı... İki yakayı
da görebildiğım bir an tutuna tutuna çıktım. Bir ya-
nımda Avrupa, bir yanımda Afrika. Her yıl binden
fazla Faslı, Cebelitank'ı çürük teknelerle kaçak yol-
lardan geçip Avrupa yakasına ulaşmaya çalışırken
ölüyormuş.
ölüm ve umut boğazı...
Fas tarafında Tanca Limanı'na vardığımda akşam
olmak üzereydi. Burası "gezginlerprensi" Ibn Ba-
tuta'nın doğum yeri. Alı Baba Restoran'da Abdul-
lah adlı Hollanda'da çalışan bir Faslıyla yemek ye-
dik. Türk olduğumu söyleyince, çok iyi ve çok kötü
Türk arkadaşlarının olduğunu söyleyip ekledi:
- Her Türk, Türk değildir!
Gece trenle, çuval ve paketlerin insanların 2-3 ka-
tı olduğu vagonlarda Casablanca'nın yolunu tut-
tum. Gün ağarırken Casablanca...
Casablanca, Ispanyolca beyaz ev anlamına geli-
yor. Kim geldiyse adını değiştirmemiş. Araplar da
beyaz evin Arapçasını koymuş:
Darü'l Beyza.
Gızdır gızdır yeh!
Casablanca filminin başlıcamekânlarından Rick-
'in Ban'nın bulunduğu yerotel olmuş. Ama bann ay-
nısını otelin içine yapmışlar. Girişinde de filmin baş-
rol oyuncuları Ingrid Bergman ve Humprey Bo-
gart'ın etrafı ışıklandırılmış resimleri var. Hemen al-
tında da filmin ruhunu anlatan tümce:
"Aşk ve savaş kural tanımaz."
Gündüz barı baştan başa dolaştım. Her taraf fil-
min afişleriyle dolu. Mekân aynı filmdeki gibi. Giri-
şin solunda piyano. Her akşam filmin müzikleri ça-
lınıyormuş. Başlangıçta filmin 1942 yıiının birpazar-
tesi günü gösterime girmiş olması nedeniyle sade-
ce hafta başında film müziği varmış. Tutunca, her
akşam demişler.
Akşam giderek renklendi bar. Piyanist defalarca
filmin unutulmaz parçası "As time goes by"\ çaldı.
Her yeni gelen istiyor.
Piyanist bir saat kadar sonra ara verdi. Amerikan
barda oturuyorum. Yanımdan geçerken gezgin ce-
sareti deyip durdurdum. Ingilizce derdimi anlattım:
- Türkiye'den geldim. Gazeteciyim. Bıraz sohbet
edebilir miyiz?
Donuk donuk yüzüme baktı. Ellerini yana açtı.
Türkçe, aynen şöyle seslendi:
"Memlekette hallar nasıl!"
Aman Tannm... Siz, Türk... Yani Türkçe... Aynı ton-
da yanıtladı:
"He ya... Adanalryım..."
Aklıma ilk, hep "Adanalı" diye çağırdığımız Ne-
bil Özgentürk geldi. Casablanca'da bir Adanalı...
Yanıma oturdu. Herkes bize bakıyor. Benim
önemli biri olduğumu sandılar. Garsonların hizmeti
değişti. Adı, Sıraç Korun. Küçük yaşta Adana'dan
ayrılmış. Beyrut'a gitmiş. Bir Fransız aileden piya-
no derslerı almış. Sordum:
- Casablanca filminin müziklerini her gece çalıyor-
sun. Nasıl bir duygu?
Adanalı yanıtladı:
"He ya, gızdır gızdır yeh..."
Sıraç Korun, dünyanın dört bir yanını dolaşmış.
Buraya yeşillik diye gelmiş ama, "heryerdaş, dop-
rak" diyor. Hangi dillerde şarkı söylediğini sorunca
yanıtı şu oldu:
"15 dilde gece yapanm. Bilimum yurap dilleri.
Doç, Hollandez, Felemenk ney, midilez (Ortadoğu)
dilleri, gerisiniaklıma gelince söylerim..."
Sonbet güzeldi ama, Sıraç'ın piyanonun başına
geçmesi gerekiyordu. İlk şarkısı şu oldu:
"Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini
Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara
Bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı
Dizlerinin yerine dayasaydım taşlara..."
Turistler şaşkın, bu şarkı filmin neresindeydi?..
Bense mest, bir dikişte bira bardağının dibini bul-
dum...
ankcum(a cumhuriyet.com.tr
17 bin Suriyeli konuk edilecek
Sırnrda bayram
buluşmaları
Yurt Haberleri Ser-
visi - Türkiye ve Suri-
ye'de yaşayan akrabalar
bayram sayesinde bir
kez daha sınır kapılann-
da bir araya geldiler.
İskenderun muhabiri-
miz Akın Bodur'un bil-
dırdiğine göre, iki gün-
lük bayramlaşma süre-
since 17 bin Suriyeli Ha-
tay'da konuk edilecek.
Dün sabah saat
07.00'den itibaren Suri-
ye'nin Lazkiye kentin-
deki El Hava Sınır Kapı-
sı'ndan geçen Suriyeli-
ler, Hatay'ın Reyhanlı il-
çesindeki Cilvegözü Sı-
mr Kapısı'nda bekleyen
akrabalanyla hasret gi-
derdiler. Hatay Valisi
Abdülkadir Sarı baş-
kanlığındaki heyet, Cil-
vegözü'nde Idlip Valisi
HüseyinAlielHaddar,
Güvenlik Komutanı Ge-
neral Fuat Sultan ve
Harim Kaymakamı Al-
bay Talal Merzuk'u tö-
renle karşıladı. İki heyet
birlikte davul-zurna eşli-
ğinde halay çekti.
Sınırdaki buluşmalar
ilginç yaşam öykulerini
de ortaya çıkardı. Ha-
tay'da yaşayan ve 25 yıl
önce Suriye'ye gelin gi-
den kız kardeşini karşı-
lamak için sabahın erken
saatlerinde Cilvegözü
Sınır Kapısı'nnı yolunu
tutan Şengül Bostan,
Suriye'den gelen otobüs-
lerin hemen tamamma
koştu. Kız kardeşiyle
uzun bir bekleyiş sonra-
sı kucaklaşan Şengül,
duygulu anlar yaşadı.
Suriyeli Abdülrezzak
Çelik ise l yaşındayken
aynldığı Hatay'a 50 yıl
sonra ilk kez adım attı.
Nusaybin'den Suriye'ye
geçen 5 bin 500 kişiden
biri olan Fatma Aslan'ı
Suriye'nin Haseki ilinde
ağabeyi Sait Hüseyin
karşıladı. Aslan "Nu-
saybin'de aileler kızla-
rıiçin başbk parası is-
tiyor. Bu nedenle Suri-
ye'den kız isteyece-
ğim" diyekonuştu.