28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2004 SALI 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Y 18 Sinop Y 18 Adana Y 26 Edırne Y 14 Samsun Y 21 Kocaelı Y 19 Trabzon Y 20 Çanakkale "Y 17 Giresun Y 20 Izmir 20 Ankara Y 17 Manisa ~Y 18 Eskişehır Y 16 Aydın *Y 19 Konya Y 17 Denızlı 17 Sıvas Y 15 Zonguldak "Y 17 Antalya Y 21 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkâri Van Y Y Y Y Y Y Y 25 17 19 16 17 13 13 Y 10 Butun bolgelenmız çok bulırtlu ve sağanak yağışJı geçecek. Yağış- lar Doğu Anadolu'nun guneyı ıle Guneydoğu Anadolu'nun kuzeyınde yeryeretkılıoiacak Ha- va sıcaklığı tum yurtta bıraz azalacak. Ruzgâr kuzey ve doğu yönler- den hafif, ara sıra orta yurdun kuzeybatı ke- sımlennde yer yef kuv- vetlı olarak esecek DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K K B Y Y B Y Y Y 2 4 4 14 12 10 12 8 4 Berlin Y 9 Moskova Budapeşte B 10 Aşkabat Madrid B 15 Astana Vıyana B Belgrad Y 10 Bakû Sofya Roma B 15 Tiflis Atina Y 19 Kahıre Zürih B 5 Şam ~^\ Parçalı bulutlu Sısli r " v \ Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmuriu <£_J3Kariı GoK gunjttulu G U N C E L CÜIVEYT ARCAYLREK • Baştarafı 1. Sayfada günleryaşıyor Güncel açıklamalar doğrudan Tür- kiye'yi. doğal olarak KKTC'yi ilgilendiriyor ve ki- mi olasılıklar giderek güçleniyor. AB üyesi Güney Kıbrıs'ın 17 Aralık'ta veto et- mesi olasılığı kimi çevrelerde kuşku yaratıyor. Son bir ikî açıklama, kaygıları bir ölçüde orta- dan kaldıracak içerikte. Güney Kıbns Rum lideri Papadopulos Atina gazetelerinden birine verdiği son demeçte; "Tür- kiye 'nin mûzakerelere başlamasının ardından Kıb- ns Cumhuriy&ti'ni tanımaktan başka çaresi olma- dığını" söyledi. Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu son demecin- de diplomatik bir dille "işe Türkiye'yi veto etmek- le başlamadıkiannı" söyledi. Türkiye ile diyaloğun 17 Aralık'tan önce başla- masını istiyor. Bir başka açıklamayı not edelim: RTE, bir sü- re önceki kısa demecinde, Papadopulos'un ken- disine vetoyu kullanmayacaklarını söylediğini açıkladı. • • • Ne var ki, Güney Kıbns müzakerelerin başlama- sından hemen sonra Türkiye'yi kimi koşulları ka- bule zorlayabîlir. öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımasını, ak- si halde müzakereleri askıya aldıracağını öne sür- mesi uzak bir olasılık değil. Sonra Türk askerinin çekilmesi, Türkiye'den gi- den göçmenlerin Türkiye'ye geri dönmeleri... öne sürecekleri diğer koşullar. Nitekim Papadopulos baklayı ağzından çıkar- dı; veto hakkını kullanmayacak ama, "AB üyeliği kesin olmayan Türkiye'nin mûzakerelere başla- masıyla birlikte Kıbns'ta çözüme zorianacağını" söyledi. Vetoyu önlerneye yönelik çalışmalart yansıtan başka haberlere de rastlanıyor. Rumlar tarih al- mamızla ilgili b>irformül geliştirdi: 17 Aralık'taki zirvede müzakereleri başlatacak kararda, "Türkiye ile Güney Kıbns arasındaki iliş- kilerin, müzakerelerin başlayacağı tarihe kadar ve- ya müzakereler süresinde düzeltilmesi gerektiği- ni" ifade eden bir paragrafın yer alması istenili- yor. • • • Yunan Başbakanı Karamanlis geçen hafta Lef- koşa'da Papadopulos'la 17 Aralık'ta uygulama- ları olası "müşterek" stratejiyi görüştü. Bu görüşmede Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Atina hükümeti müzakere tarihini veto etmeme- yi kararlaştırmış olabilir. Ancak; Nur Batur gibı Atina'da Türk- Yunan ilişkilerinin hemen her saf- hasını dikkatle izleyen bir gazetecinin Lefko- şa'dan bildirdiği haberler, Güney Kıbrıs ile Atina hükümetinin iki aşamalı bir karar aldıklarını gös- teriyor. 17 Aralık'ta veto etmeyecekler. Ama: Karamanlis'in Lefkoşa'da söylediğine göre; "AB üyesi olmak isteyen Türkiye, bu yolda yüküm- lülüklerini yerine getirmelidir". Rum ve Yunan tarafından gelen bu açıklama- lara, (Vatan gazetesinin dün yazdığına göre) AB Komisyonu'nun genişleme direktörü Fabrizio Barbaso'nun şu cümlelerini ekleyelim: "Kıbrıs'ın tanınması konusunun (17 Aralık'tan) daha önceden çözülmesini bekliyorum. Biraday ülkenin AB ile müzakereleri, birliğin 25 ülkesinden birini tanımadan yürütebileceğini düşünmek zor." AB'den Lefkoşa'ya uzanan çizgide oluşan tab- lonun gösterdiği işaretler; veto yok, ama mûza- kerelere Kıbns'ı tanımak koşuluyla başlamak di- ye özetlenebilir! Bizimkilerne yapar? Bu hükümetin 17 Aralık'ta tarih almaktan başka hiçbir derdi, sorunu yok. Tarih alsınlar, müzakere başlasın... Kıbrıs Cumhu- riyeti'ni tanırlar! CHP mesajlara tepki gösterdi CamilerAKP y nin gösteri alanı oldu • Baştarafı 1. Sayfada Ramazan boyunca, şimdi de bayram siire- since devam eden bom- balamalar ve her gün aldığımız onlarca ölüm haberleri bizleri derin üzüntüvc boğmakta- dır" dedı. ABD'yi üstü örtülü olarak eleştiren Erdoğan, "tnamyorum ki bu asırda bunun da- ha farklı çıkış yolları bulunmahdır. olmalı- dır. Küresel banşı işle- diğimiz, küresel barışı adeta her konuşmamı- zın başhğı haline getir- diğimiz bu dünyada si- yaseti yönlendiren, si- yasete yeni yeni elbise biçenlerin bu noktada daha hassas davran- maları gerekirdi diye düşünüyorum" dedi. Irak'ta ölenlerin ço- cuk, kadın ve yetışmiş insanlar olduğunu da be- lırten Erdoğan, Irak'ın demokrasi)e kavuşması temennisüıde bulundu. Annç ve Gül ise bayram namazlarını Ankara Ko- catepe Camiı'nde kıldı- lar. Bayram namazlann- dan sonra yaptıklan açıklamalarda Filistin ve Irak vurgusu yapan Annç ve Gül, Felluce'de yaşananlara işaret ede- rek banş ıstedi. Fellu- ce'deki olaylan "katü- am" olarak niteleyen Annç şu mesajı verdi: "Irak'taki masum Müslümanlann da ba- nş ve huzura kavuşma- larını dUiyoram. Fellu- ce'de meydana gelen bombalar hedef gözet- meksizin yapılan, ma- alesef katliama dönü- şen olaylar yüreğimizi dağlamaktadır. Bay- ram vesilesiyle diliyo- ruz ki Irak ve Filistin olmak üzere tüm Müs- lümanlar huzura ka- vuşsunlar." CHP MYK üyesi Mustafa Özyürek Baş- bakan Erdoğan, TBMM Başkanı Annç ve Dışiş- leri Bakanı Gül'e tepki gösterdi. Bayramlann kutsal günler olduğuna işaret eden Özyürek, "Özellikle bayram na- mazı çıkışı demeç ver- mek, siyaset yapmak, bayramın kutsaüığıyla bağdaşmaz. Bayram namazlarını bir siyasi gösteriye dönüştürmek de İslamiyet açısından uygun değüdir"dedı. Chirac, Türkiye'ninAB üyeliğine destek verirken Bizans tarihine gönderme yaptı 'Bizans'ın çocuklarıyız'Haber Merkezi - Fransa Cum- hurbaşkanı Jacques Chirac, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine destek vermek için Bi- zans tarihine gönderme yaptı. Chirac, "hepimiz Bizans'ın ço- cuklarıyız" sözleriyle Türki- ye'nin Avrupa dışında olmadığı- nı söyledi. Marsilya kentinde öğrencilerin katıldığı bir konferansta konuşan Chirac, Avrupa'mn coğrafı ola- rak sınırlanması fîkrine karşı çı- kan Chirac, "TürklerinAvrupa- lı olmadığını söylemenin anla- mı yok, aynca biliyorsumız ki hepimiz Bizans'ın çocukları- yız" diye konuşru. Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin Avrupa için olağanüstü bir şans olacağmı be- lirten Chirac, bunun için Türki- ye'nin, Avrupa'mn temel değer- leri olan banş, demokrasi ve in- san haklanna uymasının şart ol- duğunu vurguladı. Türkiye kar- şıtı ginşimlerde bulunan ve Fran- sa Demokrasi Birliği Genel Baş- kanı François Bayrou ise Chi- rac'ın sözlerini, "yepyeni bir ta- rih yorumu" olarak niteleyerek eleştirdi. Bayrou, Chırac"ı "yurt- taşlar Avrupa'sını değil, diplo- matların Avrupa'sını savun- makla" suçladı. Ba>Tou, Bizans tarihinin Türkiye'nin Avrupalılı- ğım göstermediğini, gerçeğin bu- nun tam tersi olduğunu savundu. Üyellk 2015te' AB dönem başkanı Hollan- da'nm Dışişlen Bakanı Ben Bot, AB üyesi ülkelerin Türkiye ile mûzakerelere 2005'te başlanma- sına karar vermesi ve Anka- ra'nın kriterlere uyması halinde, Türkiye'nin 20l5'te AB'ye gi- rebileceğini söyledi. Basın top- lantısı düzenleyen Bot, Türki- ye'nin koşullara uyması halinde 20l5'te AB'ye girmesinin ger- çekçi olup olmadığı yönündeki soruya "Evet" yanıtmı verdi. Bot, AB ülkelerinin Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başla- ması konusundaki tutumlannı incelediklerini belirtti. Türkiye'nin yaşanan sorunlara çözüm getirmek yerine tartışmadan öteye gidemediği belirtildi Yıllar boyunca sadece konuştuk EVRİM KAYA " Demokrasiyi sindirmekten- se, başkaları istiyor diye de- mokratik, sosy al, hak ve hukuk devleti olmayı benimsedik". "Tam laik olmaktansa, laik gi- bi görünmeyi tercih ettik" . Eskişehir Osmangazi Üniver- sitesi Teknoloji Eğitim Uygula- ma ve Araştırma Merkezi (TE- KAM) Müdürü Prof. Dr. Muam- mer Kaya'mn 1990-2004 yıllan arasında ulusal, yerel ve intemet basın- yayın kuruluşlanndaki binlerce haberi ve köşe yazarla- nnın makalelenni inceleyerek hazırladığı araştırma, Türki- ye'nin politikadan eğitime, sağ- lıktan enerjiye değin hemen her alanda yaşanan sorunlar üzerin- de "tartışmaktan" öteye gide- mediğini ortaya koydu. Araştır- mayı "Ne Dedik" ve "Ne Yap- tık" başlıklan altında, "Türkiye tablosu" çıkarmak hedefiyle yaptığım belirten Prof. Dr. Kaya, "Son 14 yıldır maalesef sadece konuşmuşuz" dedi. Araştırma- da, öne çıkan bazı "dedik" ve "yaptık" lar şöyle: Ne dedik. neler yaptnr • Demokrasi dedik, muhalefe- te tahammül edemedik. • Katılımcılık dedik, yandaşla- nn katılımını arttırdık. • Üretici olalım dedik, tüketi- ci olduk. • Gerçekçi olalım dedik, duy- gusal olduk. • Olaylan analiz edip çözmek- tense kaderciliğı seçtik. • Özeleştiriyi bilmediğimız gi- bi, eleştirilmeyi de se\Tnedik. • Çalışmaktansa, kolay para kazanmayı sevdik. • Açıklık ve şerTaflığın yenne, önce sadece ben ve kapalılığı ter- cih ettik. • Kurumsallaşma yerine, sis- temsizliği benimsedik. • Dünyaya açılıp küreselleşme yerine, yerelliği tercih ettik. • Adıl paylaşım dedik, 14 mil- yon kişiyi yetersiz beslenme ve fakirlikten kurtaramadık. • Siyaseti proje ve hizmet üret- mek yerine, güç elde etme ve ka- ralama için yaptık. TJsı-. stlrmMjm **1r » ««• Nevşehir'de bir süredir ekmek fiyatlarında yaşanan re- LJCllZ CKltlCK IÇliî*** kabet yurttaşa yaradı. 200 gram ekmeğin fıyatını 200 bin liradan 125 bin liraya indiren büfelerin önünde ıızun kuyruklar oluştu. Ucuz ekmek alabilmek için mücadele eden yurttaşlar dakikalarca kuy- rukta beklemek zorunda kaldı. Büfe sahipleri günde 1-2 bin ekmek satarken bayramla birlik- te bn rakamı 5 bine çıkarmayı hedeflediklerini söylediler. (Fotoğraf: SELAHATTtN ŞAHÎN) • Tüketiciyi bılınçlendirmek yerine, alırken gözünü açsaydık dedik. • Kayıtlı üretim yerine, ucuz diye merdiven altı üretimi tercih ettik. • Cehaletin giderilmesi yerine 504 cezaevi yaptık. • Kayıtlı ekonomik düzen ye- rine, kayıt dışı ekonomi, kara ve sıcak paraya bel bağladık. Fırsatçıları koruduk • Kayırma, kadrolaşmayı sa- vunup, iş yapacak insanlar yeri- ne firsatçılan koruduk. • Öğrencilere öğrenmeyi öğre- telim dedik, bilgi depolamaya ça- lıştık. • Olmayan hammadde, pahalı enerji, jniiksek vergiyle dünya ile rekabete kalktık, sınıfta kaldık. • Sigaradan vergi toplayacağız diye, her gün 300 kişinin ölümü ve milyonlarca insanın hastalan- masuıa seyirci kaldık. • Üniversitelerde bilgi, bilim, teknoloji üretme yerine, tercüme bilime, tesis satın almaya mah- kûm olduk. • Çalışanla çalışmayanı, başa- nlı ile başansızı ve üretenle tüke- teni ayırmak yerine çalışanın işı- ni, çalışmayanın maaşuu artn-ciık. • Yerli insanımızın malımızın kıymetini bilip değer vermekten- se yabancı malı baş tacı ettik. • 8.5 milyon engelliyı görmez- likten gelmeyelim dedik, onlan kaderine terk ettik. • Istihdam sorununu çözmek- tense, kayıt dışı istihdarru arttıra- rak çözmeyi düşündük. • Eğitimli'eğitimsız gençlere iş yaratmaktansa, terör, kapkaç, gasptan şikâyet ettik. • Gençler, geleceğimizin temi- natıdır dedik, her çocuğun 2500 dolar borçla doğmasına göz yum- duk. • Niteliksizleri baş tacı ettik, beyin takunımızı kaybettik. • Geçmişten ders almadık, unuttuk, bizden sonrakilerin geç- mişten ders almasım bekledik. • Gelirimiz az dedik, lüks tü- ketimimizden asla vazgeçmedik. • Kamuda eleman sıkıntısı var dedik, kamu çalışanlanmn onda birini sadece amire hizmete tah- sıs ettik. • Yabancı yatınm gelmiyor, kaçıyor dedik, rüşvet, yolsuzluk ve bürokrasiden vazgeçemedik yok edemedik. İ azaltamadık • Büyüyoruz dedik, halknı re- fah ve işsizliğini azaltamadık. • Ülkede yüzde 11 ışsizlik var dedik, 1 milyondan fazla kaçak işçi ithal ettik. • Eğitim, sağlık ve hukuk önemli dedik, bütçeden bunlara en az pay ayıran ülkeler liginden aynlamadıİc. • Trafik terörü dedik, yollar ve sürücü eğitimine gereken önemi tam veremedik. • Deprem geliyor dedik, Allah korusun yazısı astık. • Kadın haklan dedik, kadın dövmede dünya birincisi olduk. • Sorunlan teşhis ettik ama, te- davide yol alamadık. • Sivil toplum örgütleri önem- li dedik, çoğunu kaale abnadık. • Gençlik iyi eğitim görmeli dedik, gençleri popcuiuğa, top- culuğa özendirdik. Öğretim üyelerinin yalnızca yüzde 4'lük kesiminin hükümete güvendiği ortaya çıktı Üniversite AKP'ye güvenmiyor• Baştarafı 1. Sayfada yüzde 22'lik kesim de köktendin- ci alamlann güçlenmesinden en- dişe duyuyor. Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ça- ğatay Özdemir başkanlığındaki bir eİcip, 1 Ekim 2003 ile 15 Ekim 2004 tarihleri arasında 11 'i vakıf olmak üzere 69 üniversiteden toplam 3 bin 392 öğretim elema- nı üzerinde anket yaptı. Öğretim elemanlannın gele- cekten umutlu olmadığını ortaya koyan araştırmada, sosyal güven- lik sistemine yönelik kaygı da üst sırada yer aldı. Araştırmada, hü- kümet en az güvenilen kurum olurken, öğretim elemanlan AB'yi de güvenilir bulmadı. Araştınnadan ortaya çıkan bul- gular şöyle: • Yüzde 71'i, çocuklan varsa ya da olduğunda onun geleceği ile ilgili olarak ciddi düzeyde en- dişeye sahip. - •Yüzde 37'si çocuklannın ge- lecekteki eğitimi konusunda da endişe yaşıyor. Bu endişeyi sıra- sıyla işsızlik (yüzde 29), ahlak (yüzde 15), sosyal güvenJik (yüz- de 13)veaynmcılık(yüzde4)ız- liyor. t/ Orduya güven yüzde 45. TBMM'ye güven yüzde 17, hu- kuk sistemine güven yüzde 15, Avrupa Birliğı'ne güven yüzde 6, hükümete güven yüzde 4. • Yüzde 28'i, Türkiye'de bir kişinin ekonomik ve sosyal sevi- yesini arttırabilmek için siyasi ve bürokratik açıdan güçlü yakınla- nnın olması gerektiğini, yüzde 27'si çalışkan ve girişimci olma- sı gerektiğini, yüzde 22 si menfa- at gruplanyla ilişkisinin bulun- ması gerektiğini, yüzde 11 'i ise iyi bir üniversite eğitimi alması gerektiğini düşünüyor. •Yüzde 34'ü, Türkiye'nin ge- lecekte karşılaşabileceği en önemli sorun olarak ulusal kim- liğin zayıflamasını, yüzde 22'si köktendinci alamlann güçlenme- sini, yüzde 12'si yıkıcı alamlann kuvvetlenmesini, yüzde 11 'i ba- ğımsızlığın kısıtlanmasını, yüz- de 6'sı yerli yatınmcılann güç kaybetmesini, yüzde 3'ü tanm kesiminin zayıflaması ve dinsel değerlerin zayıflamasıru görüyor. • Yüzde 72'si sosyolojık açı- dan kendini orta sınıfa ait görü- yor. Yüzde 24'ü üst, yüzde 3'ü ise alt sınıfa ait olarak algılıyor. • En çokgıda (yüzde 39), eği- tim (yüzde 20) ve kiraya (yüzde 18) harcama yapıyorlar. •Yüzde 72'si sinemaya gitme- yi seviyor, sadece yüzde 1 'i ope- ra/'bale izliyor. • Ayda akademik kıtap dışuı- da kitap okumayanlann oranı yüzde 16. Ayda ortalama bir-iki kitap okuyanlann oranı ise yüz- de 72. Okuyanlar genellikle ro- man (yüzde 31) ve güncel (yüz- de 16) kıtaplan tercih ediyor. • Beşte ıkısinin (yüzde 40) ya- bancı dil sorunu var. • Ücret düşüklüğünü (yüzde 48), çalışma koşullannın olum- suzluğunu (yüzde 20) ve yüksel- me zorluklanm (yüzde 20) yaşa- dıklan en önemli sorunlar olarak görüyorlar. • Yüzde 4'ü öğretim elema- nı olmaktan memnun değil. • Yüzde 49'u, Türkiye için en uygun üniversite sisteminin "tam özerk üniversite" olduğu- na inanıyor. Mevcut yapıyı savu- nanlann oram ise sadece yüzde 5. • Babalan çoğunlukla (yüzde 33) ılkokul mezunu. Bunu, sıra- sıyla, lise ve lisans mezunlan (yüzde 17), lisansüstü eğitim alanlar (yüzde 8) izliyor. • Büyük çoğunluğu kendi aile yapılanna benzer olarak iki ve tek çocuklu: yüzde 52. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada yola çıkmıştım... Feribotta Avrupa'mn değişik ülkelerinde çalışan Faslı işçiler var. Bizim gurbetçiler gibi memleketle- rine dönüyorlar. Gençler durup durup saçlannı tarı- yor. Çocuklarda çığlık... Aile reisleri ayrı yerde. Gü- verteye çıkmak cesaret ister, Akdenız'in Atlas Ok- yanusu'na açıldığı boğaz nasıl rüzgârlı... İki yakayı da görebildiğım bir an tutuna tutuna çıktım. Bir ya- nımda Avrupa, bir yanımda Afrika. Her yıl binden fazla Faslı, Cebelitank'ı çürük teknelerle kaçak yol- lardan geçip Avrupa yakasına ulaşmaya çalışırken ölüyormuş. ölüm ve umut boğazı... Fas tarafında Tanca Limanı'na vardığımda akşam olmak üzereydi. Burası "gezginlerprensi" Ibn Ba- tuta'nın doğum yeri. Alı Baba Restoran'da Abdul- lah adlı Hollanda'da çalışan bir Faslıyla yemek ye- dik. Türk olduğumu söyleyince, çok iyi ve çok kötü Türk arkadaşlarının olduğunu söyleyip ekledi: - Her Türk, Türk değildir! Gece trenle, çuval ve paketlerin insanların 2-3 ka- tı olduğu vagonlarda Casablanca'nın yolunu tut- tum. Gün ağarırken Casablanca... Casablanca, Ispanyolca beyaz ev anlamına geli- yor. Kim geldiyse adını değiştirmemiş. Araplar da beyaz evin Arapçasını koymuş: Darü'l Beyza. Gızdır gızdır yeh! Casablanca filminin başlıcamekânlarından Rick- 'in Ban'nın bulunduğu yerotel olmuş. Ama bann ay- nısını otelin içine yapmışlar. Girişinde de filmin baş- rol oyuncuları Ingrid Bergman ve Humprey Bo- gart'ın etrafı ışıklandırılmış resimleri var. Hemen al- tında da filmin ruhunu anlatan tümce: "Aşk ve savaş kural tanımaz." Gündüz barı baştan başa dolaştım. Her taraf fil- min afişleriyle dolu. Mekân aynı filmdeki gibi. Giri- şin solunda piyano. Her akşam filmin müzikleri ça- lınıyormuş. Başlangıçta filmin 1942 yıiının birpazar- tesi günü gösterime girmiş olması nedeniyle sade- ce hafta başında film müziği varmış. Tutunca, her akşam demişler. Akşam giderek renklendi bar. Piyanist defalarca filmin unutulmaz parçası "As time goes by"\ çaldı. Her yeni gelen istiyor. Piyanist bir saat kadar sonra ara verdi. Amerikan barda oturuyorum. Yanımdan geçerken gezgin ce- sareti deyip durdurdum. Ingilizce derdimi anlattım: - Türkiye'den geldim. Gazeteciyim. Bıraz sohbet edebilir miyiz? Donuk donuk yüzüme baktı. Ellerini yana açtı. Türkçe, aynen şöyle seslendi: "Memlekette hallar nasıl!" Aman Tannm... Siz, Türk... Yani Türkçe... Aynı ton- da yanıtladı: "He ya... Adanalryım..." Aklıma ilk, hep "Adanalı" diye çağırdığımız Ne- bil Özgentürk geldi. Casablanca'da bir Adanalı... Yanıma oturdu. Herkes bize bakıyor. Benim önemli biri olduğumu sandılar. Garsonların hizmeti değişti. Adı, Sıraç Korun. Küçük yaşta Adana'dan ayrılmış. Beyrut'a gitmiş. Bir Fransız aileden piya- no derslerı almış. Sordum: - Casablanca filminin müziklerini her gece çalıyor- sun. Nasıl bir duygu? Adanalı yanıtladı: "He ya, gızdır gızdır yeh..." Sıraç Korun, dünyanın dört bir yanını dolaşmış. Buraya yeşillik diye gelmiş ama, "heryerdaş, dop- rak" diyor. Hangi dillerde şarkı söylediğini sorunca yanıtı şu oldu: "15 dilde gece yapanm. Bilimum yurap dilleri. Doç, Hollandez, Felemenk ney, midilez (Ortadoğu) dilleri, gerisiniaklıma gelince söylerim..." Sonbet güzeldi ama, Sıraç'ın piyanonun başına geçmesi gerekiyordu. İlk şarkısı şu oldu: "Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara Bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı Dizlerinin yerine dayasaydım taşlara..." Turistler şaşkın, bu şarkı filmin neresindeydi?.. Bense mest, bir dikişte bira bardağının dibini bul- dum... ankcum(a cumhuriyet.com.tr 17 bin Suriyeli konuk edilecek Sırnrda bayram buluşmaları Yurt Haberleri Ser- visi - Türkiye ve Suri- ye'de yaşayan akrabalar bayram sayesinde bir kez daha sınır kapılann- da bir araya geldiler. İskenderun muhabiri- miz Akın Bodur'un bil- dırdiğine göre, iki gün- lük bayramlaşma süre- since 17 bin Suriyeli Ha- tay'da konuk edilecek. Dün sabah saat 07.00'den itibaren Suri- ye'nin Lazkiye kentin- deki El Hava Sınır Kapı- sı'ndan geçen Suriyeli- ler, Hatay'ın Reyhanlı il- çesindeki Cilvegözü Sı- mr Kapısı'nda bekleyen akrabalanyla hasret gi- derdiler. Hatay Valisi Abdülkadir Sarı baş- kanlığındaki heyet, Cil- vegözü'nde Idlip Valisi HüseyinAlielHaddar, Güvenlik Komutanı Ge- neral Fuat Sultan ve Harim Kaymakamı Al- bay Talal Merzuk'u tö- renle karşıladı. İki heyet birlikte davul-zurna eşli- ğinde halay çekti. Sınırdaki buluşmalar ilginç yaşam öykulerini de ortaya çıkardı. Ha- tay'da yaşayan ve 25 yıl önce Suriye'ye gelin gi- den kız kardeşini karşı- lamak için sabahın erken saatlerinde Cilvegözü Sınır Kapısı'nnı yolunu tutan Şengül Bostan, Suriye'den gelen otobüs- lerin hemen tamamma koştu. Kız kardeşiyle uzun bir bekleyiş sonra- sı kucaklaşan Şengül, duygulu anlar yaşadı. Suriyeli Abdülrezzak Çelik ise l yaşındayken aynldığı Hatay'a 50 yıl sonra ilk kez adım attı. Nusaybin'den Suriye'ye geçen 5 bin 500 kişiden biri olan Fatma Aslan'ı Suriye'nin Haseki ilinde ağabeyi Sait Hüseyin karşıladı. Aslan "Nu- saybin'de aileler kızla- rıiçin başbk parası is- tiyor. Bu nedenle Suri- ye'den kız isteyece- ğim" diyekonuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle