Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 16KASIM2004
12 EKONOM
Avrupa'nın rekabet gücünü arttırmayı amaçlayan Lizbon Stratejisi'nin revizyonunda Türkiye aktif rol oynayabilir
Kendirolümüzübiz belirleyelim
ÖZLEM YÜZAK
Türkiye'run üyeliği konusunda
ikiye bölünen Avrupa Birliği, kıta-
yı 2010 yıluıa kadar dünyanın en
rekabetçi bölgesi haline getirmesi
planlanan Lizbon Stratejisi'nde de
tam bir kaos yaşıyor.
Mart 2000'de imzalanan anlaş-
manın üzerinden 5 yıla yakın bir
süre geçmesine karşın hedeflerin
tutturulamayacağının anlaşılması
üzerine 25 ülkenin liderleri 2005
yılı başlannda stratejinin revizyo-
nu için bir araya geleceklerini açık-
ladılar. UzmanJara göre, Türkiye
Lizbon Stratejisi'nin gözdengeçi-
rilmesinde proaktif bir rol oynaya-
rak AB içindeki kendi rolünü de
biçimlendirebilir. Tabii kendi ev
ödevlerini yapmak suretiyle.
Küresel arenada özellikle ABD,
Çin ve Japonya karşısında ciddi bir
atılımı başaramayan Avrupa'nın
önünde giderek yaşlanan bir nüfiıs,
şirketlerin yatınmlannı giderek
başka bölgelere kaydırması ve aç-
maza giren sosyal güvenlik sistemi
gibi demografik ve yapısal sorun-
lar bulunuyor. AB süratle hem re-
kabet gücünü yitiriyor, hem işgü-
cü verimliliğini hem de yeni tekno-
lojilen geliştirme kabiliyetini.
Sonın görûş aynhklan
Lizbon Stratejisi'nde tam bir uz-
laşma sağlanamamasının karşısın-
daki en önemli etken ise liberal po-
litikalaryanlısı İngiltere, Hollanda
ve yeni üye ülkeler ile daha sosyal
bir yapılanma isteyen Fransa, Al-
manya, Italya, Ispanya ve Yunanis-
tan gibi ülkeler arasındaki görüş
aynlıklan. Tabıi bu arada AB'nin
Mehmet Oğutçu
(OECD)
Dr. Bafıadr Kaleağası
(TÜSİAD):
ıx vrupa sorunlarla
boğuşuyor. Türkiye
önümüzdeki on yılın
"Avrupa Kaplanı" olma
potansiyeline sahip. Tabii
"evini yeniden
düzenlemesi " kaydıyla...
kendi içinde ulusal boyutta ve de-
ğişik hızlarda bayrak yanşı da söz
konusu. Örneğüı, Finlandiya, Is-
veç, Irlanda, hatta Polonya daha re-
kabetçi politikalan başanyla yaşa-
ma geçırebiliyorlar.
Türkiye aslında, Avrupa Birliği
1 ürkiye, bu alandaki
boşluğun
doldurulmasında önemli
bir güç olabilir, ancak
mtelikli işgücü yetiştirme
konusunda süratle adım
atması şart.
içinde şu sıralarda yaşanan reka-
bet gücünü arttıncı politika tartış-
malannda en can alıcı ülkelerden
biri. Ancak bugüne kadar bu firsa-
tı değerlendirip birliğin bu zafiye-
tine nasıl olumlu katkıda bulunabi-
leceğine ilişkin somut bir dosya ile
ortaya çıkamadı.
Konu ile ilgili, Türkiye'yi yıllar-
dan beri Avrupa'da başanyla tanı-
tan iki değerli uzmandan görüş al-
dık.
OECD Üye Olmayan Ülkelerle
llışkıler ve Uluslararası Küresel
Yatınm Fonu Başkanı Mehmet
Öğütçü'ye göre, "Türkiye önü-
müzdeki 10 yıhn Avrupa Kaplanı
olma potansiyeüne sahjp. Tabii, fi-
ziki alrvapısmı modernleştirerek
bölgesel bağlantı merkezi haüne
gehnesi, bölgesel ticareti ve yaön-
mı teşvik etmesi ve egitinıde daha
yaraücL, sorgulayıcı ve dinamik bir
reformu ortaya koynıası hatinde".
Temel koşul insan
sermayesine yatınm
İnsan sermayesine yatınmın gü-
nümüzde ülkelerin küme atlama-
lannın temel koşulu olduğunu ifa-
de eden Öğütçü, "Bügi iletişim tek-
nolojisini, getişmiş ya da en azından
yeni geüşmiş ülkelerle Türldye ara-
sındaki mesafeyi kapamak için bir
çıpa olarak kuİlanabiliriz. AB'nin
lizbon Stratejisi'nin gözden geçi-
rilmesinde bu nedente proaktif rol
oynayarak aslında AB içindeki
kendi rolümüzü de şekillendirebi-
hnz. Unutmayaüm ki yeni genişle-
me ile roDer yeniden dağrohyor. Bu
işbölümünde biz de 20 yıl sonra ne-
rede ofanak istediğimizin işaretieri-
ni bugünden vennefiyiz" dedi.
TÜSİAD'ın Brüksel temsilcisi
Dr. Bahadır Kaleağası ıse "Türki-
ye'deki dinamizm, henüz doyma-
nuş ve büyük bir pazara sahip a>\-
ması AB açısmdan önemli. Türki-
ye birliğin rekabet gücünü artür-
ması konusunda önemli bir boşlu-
ğu doldurabilir. .NiteBkli işgücü ye-
tiştirebiörst' yaşlanan Avrupa 'ya ni-
teiiksel katkida da buhınabinr" der-
ken 29 Ekün 'de Herald Tribune ga-
zetesüıde yayımlanan bir yazısın-
da bu konuyu gündeme getirdigini
söyledi.
THY'NİN ÖZELLEŞTtRlLMESt
Halkaarz
için 5 ayn
yatınmcı grup
ANKARA(AA)-
Özelleştirme Idaresi
Başkanhğı (ÖlB), Türk
Hava Yollan'nın (THY)
özelleştirilmesine ilişkin
ilan verdi. Buna göre, ön
talepte bulunmak isteyen yarınmcılar
17-24 Kasım tarihleri arasında almak
istedikleri hisse senetlerini ön talep
formu doldurmak suretiyle hiçbir
bedel ödemeksizin bildirebilecekler.
Ayrıca yatmmcılar yapılacak
işlemler sırasında herhangi bir
masraf da ödemeyecekler. 35 trilyon
lira nominal değerli Türk Hava
Yollan AO'nun A Grubu nama yazılı
hisse senetlerinın halka arzında,
beher hisse senedinin satış fiyatı,
ÎMKB Toptan Satışlar Pazan'nda
uygulanan esaslar çerçevesinde
belirlenecek.
Lot sınırlamas] yok
Hisse senetlerinin halka arzına ilişkin
olarak 5 ayn yatınmcı grup
belirlendi. Bu yatınmcılara ön ve
kesin talepte bulunmalan halinde
herhangi bir lot suıırlaması
getirihneyecek. Kesin talepte
bulunan THY çalışanlanna satış
fiyatından yüzde 4 indirim
uygulanacak \ e kredi kartı ile ödeme
yapmalanna imkân tamnacak.
Yurtiçi bireysel yatınmcılara da satış
fiyatından yüzde 3 indirim yapılacak
ve kredi kaSrtı ile ödeme imkânı
sağlanacak. Yurtdışında yerleşik
Türk kökenli vatandaşlara ise kesin
talepte bulunmalan halinde satış
fiyatından yüzde 7 indirim
yapılacak. Yurtiçi ve yurtdışındaki
kurumsal yatmmcılar ise kesin
talepte bulunmalan halinde herhangi
bir indirim uygulanmaksızın peşin
ödemede bulunacaklar. Kesin talepte
bulunan 5 yatınmcı grubun hiçbirine
taksitli ödeme imkânı
sağlanmayacak.
Unakıtan: Sektörün ve pazann denetimsiz kalması önemli etkenlerden biri
TekePi kaçak sigara vurdu
• Tekel 2000-2001 ve Samsun 216'nın
sahteleri yaygınJaştı' diyen Bakan
Unakıtan, pazar kaybındaki diğer önemli
unsuru da 'tüketicinin sert paketleri
tercih etmeye başlaması' diye açıkladı.
TÜREYKÖSE
ANKARA - DYP Iğ-
dır Milletvekili Dursun
Akdemir. Tekel'in pazar
payı kaybını bir soru
önergesiyle TBMM
gündemine taşıdı. Ak-
demir'in sorulannı ya-
mtlayan Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan,
1992'den beri Tekel'in
pazar payının sürekh ge-
rilediğini, 2002 yılı sonu
itibanyla pazann nere-
deyse yüzde 40'mın
kaybedildiğini belirte-
rek şunlan söyledi:
"Ahnan tedbirler so-
nucu, 2002 yıh sonunda
yüzde 60.93'te ahnan pa-
zar payı, 2003 sonunda
yüzde 56.60'ta muhafa-
za edihniştir. Keza, 2004
yıhnda da bir dönem
gözlenen düşüşe rağ-
men, daha sonra topar-
lanma sağlanmış ve pa-
zar payı >üzde 53.4 dva-
nnda rutuhnuşrur"
Dönûşümzor
Pazar payı kaybında
en önemli etkenin tüke-
tici eğilimlerindeki de-
ğişiklikler olduğunu be-
lüten Unakıtan, sert ku-
tulu sigaralann daha ter-
cih edilir hale geldiğini,
ancak Tekel 'in bu dönü-
şümü sağlamasmın kısa
vadede zor oiduğunu
kaydetti. Unakıtan, pa-
zar payının azahnasının
diğer nedenleri konu-
sunda da şu değerlendir-
meleri yaptı:
"Sahteve kaçak sigara
yoğunluğunun artmasu
sektörün ve pazann de-
netimsiz kalması da di-
ğer bir etkendir. Rakip
ürünterin pazarda kaçak
olarak sabşnun vanında,
Tekel 2000, Samsun 216
ve Tekel2001 ohnak üze-
resahteferinin pazara su-
nubnası ve ya>guüaşma-
sı, pazar pavinda ciddi
gerilemelere yol açmak-
tadır. Tekel'in yüzde 100
hâkinı olduğu pazara,
başlangıçta ithal ürün-
lerîe, akabinde doğru-
dan ürerici olarak önce
Phika ve RJ. Reyuolds,
sonraJTI, dahasonra da
B.A.T. girmiş. KT&G
firması ile İmperial To-
baccogirme hazırhklan-
na başlamışûr. Europe-
an Tobacco üretim aşa-
masma gelmiştir. Te-
kel'in kamusal sorumlu-
luk büinciyle haraket et-
mesine karşıhk, rakiple-
rinin yasalkoşuOara rağ-
men reklam ve promos-
yon başta ohnak üzere
her türlü pazaıiama tek-
niklerini kullanmalan
da pazar payı dagıümını
etkifejen önemli bir fak-
tör olmuştur.
• TBMMTanm
Orman ve
Köyişleri
Komisyonu
Başkanı, Adana
Milletvekili Prof.
Dr. Vahit
Kirişçi, yeni
uygulamayla
tarım
ürünlerindeki
spekülatiffıyat
artışlarımn
önüne
geçileceğini,
tüketicinin daha
ucuza, daha
kaliteli ürün
alabileceğini
ifade etti.
anmda ürün senedi yolda
ADANA (AA) - Türkiye'de tanm
ürünlerinin gerçek değerinde
satılmasının kapısını aralayacak "Özel
Lisansh Depoculuk Yasa Tasansr,
TBMM Tanm Orman ve Köyişleri
Komisyonu'ndan geçtı. Komisyon
Başkanı, Prof. Dr. Vahit Kirişçi,
ürünlerin hasat döneminde birden
pazara yığıldığını, bu nedenle oluşan
arz-talep dengesinin, üreticinin ürününü
gerçek değerinden satmasım önlediğini
söyledi. Yasa çıktığında, üreticinin hasat
ettiği ürünü hemen satmak zorunda
kahnayacağun kaydeden Kirişçi şöyle
konuştu: "Urününü, devtetin Hsans
verdigi depoya teslim edecek olan
üreticiye bir ürün senedi verilecek.
Üretici ya da aracı, ürün senednü isterse
bankada teminat mektubu olarak
kullanabiiecek, isterse ürün
borsasuıda değeriendirecek. Bu senette
üriinün miktan, bholojik özeüikleri,
kaütesini içeren verilerin tamamı olacak.
Piyasada saüş şartlan oluştuğunda
istediği zaman ürününü eünden
çıkarabileeek"
Altınfiyatları zirvede
Uluslararası borsalarda altın fh'auan, doiar karşısında
son 16 yıhn zirvesine yükseldi. Ceçen haftaki
viiksetişlerin üzerine Hong Kong Borsası'nda dün de
2.60 dolar değerlenen aJtının onsu 43S.85 doiar rekor
sevhesinden kapandı. Londrada bugün de 90 sent
\1iksdtn altın. 438.60 dolardan saûtayor. Altın
fiyatlannın en son 1988 yıhnda gördüğü 440 dolar
sevi)'esme tekrar ulaşacağuıı düşünen ph'asa analistkri
Endonezya ve Malezja gibi alün talebinin güçlü olduğu
Müslüman ülkelerde Ramazan BavTamı nedenh.le
phasakrın kapab olmasunn \ükselişin hızuu bir
süreüğme yavaşlatbğuu beürtiyor.
Jaguar'ın Formula 1
takımını RedBull aldı
Ford kontroliindeki İngiliz otomobili Jaguarın Formula
1 takunının, Avııstunalı enerji içeceği Red BuD
taranndan saün ahndığı bildirüdi. Anlaşmayla Jaguar'm
Formula 1 yunşlan merkezi Milton Kevnes üssündeki
340 çahşanın işi korunacak. Red Bull ayrıca Formula 1
vanşlannda fngiliz motor üreticisi Cos^orth'un
ürünlerini kullanmayı sürdürecek. Avustuıyah milyarder
Dietrkh Mateschitz'in sahibi olduğu Red BulL
Jaguar Fl takunının en önemli sponsorlan arasındaydL
BENCE
İZZETTtN ÖNDER
Kapitalizmi Anlamak
Bayramlar barış, mutluluk, sevgi ve dostluk <
leri olarak bilinir. Niçin sevgi ve mutluluk tüm <
lerde yaşanmıyorda bayram günlerine hapsedili;
Yoksa insanlardoğuştan birbirine rakip, kavgat
mücadeleci mi? Sanırım, Freud'un bu soruya
diğı yanıt olumludur. Düalistik yöntemi öne çık«
Freud'a göre, hem insan psikolojisinde, hem d«
san-toplum arasında devamlı çatışma olduğunc
insan özde saldırgandır, ancak toplumsal terbiye
ve âdet gibi toplumsal kahplar insanın saldırganı
nı frenler. Böylesi frenlerden yoksun, psikolojik
lamda terbiye-dışı ınsanlar daımi saidırganlıkli
yaşamlannı sürdürerek kendilerıni gerçekleştirm<
çalışırlar. Ne gariptir kı bayramlar kutsansa da, b>
lesi patolojik insanların yaşam sevınci daımi sal<
ganlık ve mücadele üzerinde yükselir.
Oysa Marks'a göre, insanın tabiatı kendi özü ü.
rinde, toplumsal ilişkilerle gelişir ve şekillenir. Ü
tim ilişkilerinin belirlediği toplumsal düzen içinde
rey ve bireysel davranışlar, üretim ilişkileri ve "s
tem nıhu"nun birsonucudur ve o doğrultuda şet
lenir. Bireyleri, yardımlaşmaya değil mücadele^,
paylaşmaya değil kendine saklamaya, birlıkteln
değil tek başına öne çıkmaya tetikleyen bir sister
de mücadele ve kavga hayat düsturu olur. Tan
toplumundan sanayi toplumuna, kırsal alandi
kentsel alanlara doğru evrilen toplumlarda bireys
davranışların değişmesi, sabırsız asabi psikoloj
yapının genelleşmesi, üretim ilişkilerinin psikoloj
etkileri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Toplumsal davranış ve politika kalıplaı
Bireysel davranışlarda farklılıklar görülmesine kaı
şın, sistemik davranış kalıbı toplumun genelinde ix
lirgin bir hal alır. Bu nedenle, göçebe toplumlara kaı
şı yerleşik toplumlarda, kapitalıst toplumlara kan
sosyalist toplumlarda, ileri kapitalist toplumlara kaı
şı geri bıraktınlmış kapitalist öncesi toplumlarda top
lumsal davranış ve politika kalıpları birbirinden ço
farklıdır. Çok kaba bir genel hat belirleyecek olursalı
feodal yapılardaki kaba kuvvet ve fiili kölelik düze
ni, kapitalizme geçışle, ulus-devlet yapılan içind*
sermaye hâkimiyeti ve pıyasa köleliğine dönüşmüş
tür. Günümüzde tüm yeryüzüne yayılan sermayc
hâkimiyeti ise bu kez de uluslann ekonomık sınırla
nnı yıkarak, pıyasa köleliğinı uluslararası alanayay
maktadır.
Feodalist baskı ve hâkimiyeti dinsel doku ve fe-
odal-pederşahi ilişkilerle perdelemeyi başararaf
ekonomiyi elinde tutan kaba güç, kapitalizmin net-
leşmesi aşamasında parlamenter demokrasi ve si-
yasal seçiş sistemi ile pederşahi ilişkilerden demok-
ratik ilişkilere geçtiğı izlenimini yaratmıştır. Burjuva-
zi ile emeğin görece güç dengesi oluşturduğu ve kn
zıl sistemin sermaye babalarını korkuttuğu dönem-
cte de sosyal demokrasiyi uygulamaya koymuş olan
kapitalizm, sıstemlerin geçiş parıltıları ile avunanla-
nn gönlünde taht kurmayı başarmıştır. Merkez ser-
maye hâkimiyetinın tüm yerküreye yayıldığı günü-
müzde ıse başat slogan demokrasi ve demokratik-
leştirmedir. Yani, herhangi bir yabancı ulusu demok-
ratikleştiren sermaye de demokratik bir davranışta'
bulunmuş olmaktadır! Kararı alan, uygulayan ve tüm
oluşumu değerlendiren aynı merkez olduğu sürece
her şey olabilir ve olan her şey doğrudur ve usulü-
ne uygundur! Insanlar da umut eder ki, ABD seçim-
lerinde farklı sonuç alınsın da, dünyanın yüzü gül-
sün! Hayret verici bir algılama çarpıklığı!
Sermayenin bilimsel faaiiyet afanl
Her hareketi bir hikmet olan sermayenin bilimsel
faaliyetleri kilise hâkimiyetinden kurtarması da bili-
min lehine gerçekleştirilmiş cansiperane bir faaiiyet
ve aşama olarak algılanmıştır. Oysa kilisenin mülk-
süzleştırılmesine analojık olarak, bilimin de kilise hâ-
kimiyetinden kurtarılması halkların değil, sermaye-
nin çıkarı ve hâkimiyetinin pekiştirılmesi doğrultu-
sunda girişilmiş bir çabadır. Ne var ki sermaye içi re-
kabetin bugünkü düzeyde olmadığı ilk dönemlerde,
bilimsel faaliyetlerin keşifler ve icatlar gibi ürünlerı
tüm sermayelerin birbirine rakip olmadan yararlana-
bileceği kamu malı gibi algılandığından, bilimsel fa-
aliyetler oldukça serbest alana terk edilmişlerdir. An-
cak giderek sıkışan ve birbirine rakip hale gelen ser-
mayenin, bu kez bilimsel faaliyetleri kendi alt üretim
üniteleri olarak görmeye ve bu alanları kapatmaya
başlaması ile asıl amaç ortaya çıkmıştır.
Ortadoğu bir bütün olsa idi ABD bölgeye bu ka-
dar güçle ve rahatlıkla girebilır miydi! Ortadoğu bir-
çok devlete(!) bölünmüş olduğundan, kaba güçle
herbir devlete ayn ayn müdahale edilebilmekte, di-
ğerleri de bu müdahaleye seyirci kalmaktadır. Ulus-
devlet modeli, bu model içinde büyüyebilen serma-
yeye yeni ufuklar açarken, ekonomik kalkınmasım
yapamayan ya da yaptırılmayan toplumlan ise çağ-
daş sömürü hedefi haline getirmiştir.
Kurtlar sofrasında¥ayram
Uluslann kabile olmaktan çıkıp devtetleşmeleri sos-
yolojik bir olgudur, ama bu üst-yapının altında eko-
nomi yatmaktadır. Bugüne kadar alt-yapısını yapa-
mamış ve devletleşememiş olan kabilelerin kapitalist
dünyada bir araya gelmeleri ve bölgelerinde müşte-
rek çıkarlannı korumalan olanaklı değildir. Bu bölge-
leri ve henüz bolünmemiş olan görece büyük devlet-
leri de alt kimliklerin kışkırtılması ile bölmek de, aynı
amaca yönelik olarak, kapitalizmin masum yüzlü ma-
nevrası olarak görülmelidir. Bölünmüş bölgelere de-
mokrasiyi getirmeyi vaat eden emperyalistler ise bu
sözcükle, söz konusu yöreleri yeraltı ve yerüstü kay-
naklan ile kendi ekonomik malvarlığı alanlanna dahil
ederek, çıkar sağlamayı hedeflemekte ve bunu kas-
tetmekteler. Her dönemde olduğu gibi, özellikle kü-
reselleşme çağmda, ekonomi ve sınıfiar mücadele-
sine karşın, demokrasi ve insan haklan sözcüğünün
bu denli öne çıkanlmasının da bir hikmeti olsa gerek!
Böylesi bir kurtlar sofrasında hangi gün bayram
olabilir ki!
Nargileyeyerli tütün
Şerbetli Gıda. Türkiye'de ilk olarak nargile tütunü
üretimint başladı. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi
Mustafa Kutlu. Trabzon Organize Sanayi Bölgesi'nde 800
metrekareük kapalı alana 900 milyar Urahk \aünınja
kurduklan tesiste doğal aroma kullanarak muz. elma,
şeftaü, nane. capuccino. çilek, ka\ıınve gül arotnah
nargile tütunü ürettikJerini kavdettL Ürün numunekrini
çeşitü ülkelere gönderdikkrini belirten Kutlu, Mısır,
Bahreyn ve SArabistandan talep geldiğini ifade etti. Kutlu,
Türkiye'de yıOık tüketimi 700 ton civannda olan ve genelde
Mısır ve Crdün'den yasal olnıavan yollarla ülkeye sokulan
nargile tütününe, 7 milyon dolar harcandığuıa işaret etti.