19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURIYET 16KASIM2004 12 EKONOM Avrupa'nın rekabet gücünü arttırmayı amaçlayan Lizbon Stratejisi'nin revizyonunda Türkiye aktif rol oynayabilir Kendirolümüzübiz belirleyelim ÖZLEM YÜZAK Türkiye'run üyeliği konusunda ikiye bölünen Avrupa Birliği, kıta- yı 2010 yıluıa kadar dünyanın en rekabetçi bölgesi haline getirmesi planlanan Lizbon Stratejisi'nde de tam bir kaos yaşıyor. Mart 2000'de imzalanan anlaş- manın üzerinden 5 yıla yakın bir süre geçmesine karşın hedeflerin tutturulamayacağının anlaşılması üzerine 25 ülkenin liderleri 2005 yılı başlannda stratejinin revizyo- nu için bir araya geleceklerini açık- ladılar. UzmanJara göre, Türkiye Lizbon Stratejisi'nin gözdengeçi- rilmesinde proaktif bir rol oynaya- rak AB içindeki kendi rolünü de biçimlendirebilir. Tabii kendi ev ödevlerini yapmak suretiyle. Küresel arenada özellikle ABD, Çin ve Japonya karşısında ciddi bir atılımı başaramayan Avrupa'nın önünde giderek yaşlanan bir nüfiıs, şirketlerin yatınmlannı giderek başka bölgelere kaydırması ve aç- maza giren sosyal güvenlik sistemi gibi demografik ve yapısal sorun- lar bulunuyor. AB süratle hem re- kabet gücünü yitiriyor, hem işgü- cü verimliliğini hem de yeni tekno- lojilen geliştirme kabiliyetini. Sonın görûş aynhklan Lizbon Stratejisi'nde tam bir uz- laşma sağlanamamasının karşısın- daki en önemli etken ise liberal po- litikalaryanlısı İngiltere, Hollanda ve yeni üye ülkeler ile daha sosyal bir yapılanma isteyen Fransa, Al- manya, Italya, Ispanya ve Yunanis- tan gibi ülkeler arasındaki görüş aynlıklan. Tabıi bu arada AB'nin Mehmet Oğutçu (OECD) Dr. Bafıadr Kaleağası (TÜSİAD): ıx vrupa sorunlarla boğuşuyor. Türkiye önümüzdeki on yılın "Avrupa Kaplanı" olma potansiyeline sahip. Tabii "evini yeniden düzenlemesi " kaydıyla... kendi içinde ulusal boyutta ve de- ğişik hızlarda bayrak yanşı da söz konusu. Örneğüı, Finlandiya, Is- veç, Irlanda, hatta Polonya daha re- kabetçi politikalan başanyla yaşa- ma geçırebiliyorlar. Türkiye aslında, Avrupa Birliği 1 ürkiye, bu alandaki boşluğun doldurulmasında önemli bir güç olabilir, ancak mtelikli işgücü yetiştirme konusunda süratle adım atması şart. içinde şu sıralarda yaşanan reka- bet gücünü arttıncı politika tartış- malannda en can alıcı ülkelerden biri. Ancak bugüne kadar bu firsa- tı değerlendirip birliğin bu zafiye- tine nasıl olumlu katkıda bulunabi- leceğine ilişkin somut bir dosya ile ortaya çıkamadı. Konu ile ilgili, Türkiye'yi yıllar- dan beri Avrupa'da başanyla tanı- tan iki değerli uzmandan görüş al- dık. OECD Üye Olmayan Ülkelerle llışkıler ve Uluslararası Küresel Yatınm Fonu Başkanı Mehmet Öğütçü'ye göre, "Türkiye önü- müzdeki 10 yıhn Avrupa Kaplanı olma potansiyeüne sahjp. Tabii, fi- ziki alrvapısmı modernleştirerek bölgesel bağlantı merkezi haüne gehnesi, bölgesel ticareti ve yaön- mı teşvik etmesi ve egitinıde daha yaraücL, sorgulayıcı ve dinamik bir reformu ortaya koynıası hatinde". Temel koşul insan sermayesine yatınm İnsan sermayesine yatınmın gü- nümüzde ülkelerin küme atlama- lannın temel koşulu olduğunu ifa- de eden Öğütçü, "Bügi iletişim tek- nolojisini, getişmiş ya da en azından yeni geüşmiş ülkelerle Türldye ara- sındaki mesafeyi kapamak için bir çıpa olarak kuİlanabiliriz. AB'nin lizbon Stratejisi'nin gözden geçi- rilmesinde bu nedente proaktif rol oynayarak aslında AB içindeki kendi rolümüzü de şekillendirebi- hnz. Unutmayaüm ki yeni genişle- me ile roDer yeniden dağrohyor. Bu işbölümünde biz de 20 yıl sonra ne- rede ofanak istediğimizin işaretieri- ni bugünden vennefiyiz" dedi. TÜSİAD'ın Brüksel temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası ıse "Türki- ye'deki dinamizm, henüz doyma- nuş ve büyük bir pazara sahip a>\- ması AB açısmdan önemli. Türki- ye birliğin rekabet gücünü artür- ması konusunda önemli bir boşlu- ğu doldurabilir. .NiteBkli işgücü ye- tiştirebiörst' yaşlanan Avrupa 'ya ni- teiiksel katkida da buhınabinr" der- ken 29 Ekün 'de Herald Tribune ga- zetesüıde yayımlanan bir yazısın- da bu konuyu gündeme getirdigini söyledi. THY'NİN ÖZELLEŞTtRlLMESt Halkaarz için 5 ayn yatınmcı grup ANKARA(AA)- Özelleştirme Idaresi Başkanhğı (ÖlB), Türk Hava Yollan'nın (THY) özelleştirilmesine ilişkin ilan verdi. Buna göre, ön talepte bulunmak isteyen yarınmcılar 17-24 Kasım tarihleri arasında almak istedikleri hisse senetlerini ön talep formu doldurmak suretiyle hiçbir bedel ödemeksizin bildirebilecekler. Ayrıca yatmmcılar yapılacak işlemler sırasında herhangi bir masraf da ödemeyecekler. 35 trilyon lira nominal değerli Türk Hava Yollan AO'nun A Grubu nama yazılı hisse senetlerinın halka arzında, beher hisse senedinin satış fiyatı, ÎMKB Toptan Satışlar Pazan'nda uygulanan esaslar çerçevesinde belirlenecek. Lot sınırlamas] yok Hisse senetlerinin halka arzına ilişkin olarak 5 ayn yatınmcı grup belirlendi. Bu yatınmcılara ön ve kesin talepte bulunmalan halinde herhangi bir lot suıırlaması getirihneyecek. Kesin talepte bulunan THY çalışanlanna satış fiyatından yüzde 4 indirim uygulanacak \ e kredi kartı ile ödeme yapmalanna imkân tamnacak. Yurtiçi bireysel yatınmcılara da satış fiyatından yüzde 3 indirim yapılacak ve kredi kaSrtı ile ödeme imkânı sağlanacak. Yurtdışında yerleşik Türk kökenli vatandaşlara ise kesin talepte bulunmalan halinde satış fiyatından yüzde 7 indirim yapılacak. Yurtiçi ve yurtdışındaki kurumsal yatmmcılar ise kesin talepte bulunmalan halinde herhangi bir indirim uygulanmaksızın peşin ödemede bulunacaklar. Kesin talepte bulunan 5 yatınmcı grubun hiçbirine taksitli ödeme imkânı sağlanmayacak. Unakıtan: Sektörün ve pazann denetimsiz kalması önemli etkenlerden biri TekePi kaçak sigara vurdu • Tekel 2000-2001 ve Samsun 216'nın sahteleri yaygınJaştı' diyen Bakan Unakıtan, pazar kaybındaki diğer önemli unsuru da 'tüketicinin sert paketleri tercih etmeye başlaması' diye açıkladı. TÜREYKÖSE ANKARA - DYP Iğ- dır Milletvekili Dursun Akdemir. Tekel'in pazar payı kaybını bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Ak- demir'in sorulannı ya- mtlayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 1992'den beri Tekel'in pazar payının sürekh ge- rilediğini, 2002 yılı sonu itibanyla pazann nere- deyse yüzde 40'mın kaybedildiğini belirte- rek şunlan söyledi: "Ahnan tedbirler so- nucu, 2002 yıh sonunda yüzde 60.93'te ahnan pa- zar payı, 2003 sonunda yüzde 56.60'ta muhafa- za edihniştir. Keza, 2004 yıhnda da bir dönem gözlenen düşüşe rağ- men, daha sonra topar- lanma sağlanmış ve pa- zar payı >üzde 53.4 dva- nnda rutuhnuşrur" Dönûşümzor Pazar payı kaybında en önemli etkenin tüke- tici eğilimlerindeki de- ğişiklikler olduğunu be- lüten Unakıtan, sert ku- tulu sigaralann daha ter- cih edilir hale geldiğini, ancak Tekel 'in bu dönü- şümü sağlamasmın kısa vadede zor oiduğunu kaydetti. Unakıtan, pa- zar payının azahnasının diğer nedenleri konu- sunda da şu değerlendir- meleri yaptı: "Sahteve kaçak sigara yoğunluğunun artmasu sektörün ve pazann de- netimsiz kalması da di- ğer bir etkendir. Rakip ürünterin pazarda kaçak olarak sabşnun vanında, Tekel 2000, Samsun 216 ve Tekel2001 ohnak üze- resahteferinin pazara su- nubnası ve ya>guüaşma- sı, pazar pavinda ciddi gerilemelere yol açmak- tadır. Tekel'in yüzde 100 hâkinı olduğu pazara, başlangıçta ithal ürün- lerîe, akabinde doğru- dan ürerici olarak önce Phika ve RJ. Reyuolds, sonraJTI, dahasonra da B.A.T. girmiş. KT&G firması ile İmperial To- baccogirme hazırhklan- na başlamışûr. Europe- an Tobacco üretim aşa- masma gelmiştir. Te- kel'in kamusal sorumlu- luk büinciyle haraket et- mesine karşıhk, rakiple- rinin yasalkoşuOara rağ- men reklam ve promos- yon başta ohnak üzere her türlü pazaıiama tek- niklerini kullanmalan da pazar payı dagıümını etkifejen önemli bir fak- tör olmuştur. • TBMMTanm Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı, Adana Milletvekili Prof. Dr. Vahit Kirişçi, yeni uygulamayla tarım ürünlerindeki spekülatiffıyat artışlarımn önüne geçileceğini, tüketicinin daha ucuza, daha kaliteli ürün alabileceğini ifade etti. anmda ürün senedi yolda ADANA (AA) - Türkiye'de tanm ürünlerinin gerçek değerinde satılmasının kapısını aralayacak "Özel Lisansh Depoculuk Yasa Tasansr, TBMM Tanm Orman ve Köyişleri Komisyonu'ndan geçtı. Komisyon Başkanı, Prof. Dr. Vahit Kirişçi, ürünlerin hasat döneminde birden pazara yığıldığını, bu nedenle oluşan arz-talep dengesinin, üreticinin ürününü gerçek değerinden satmasım önlediğini söyledi. Yasa çıktığında, üreticinin hasat ettiği ürünü hemen satmak zorunda kahnayacağun kaydeden Kirişçi şöyle konuştu: "Urününü, devtetin Hsans verdigi depoya teslim edecek olan üreticiye bir ürün senedi verilecek. Üretici ya da aracı, ürün senednü isterse bankada teminat mektubu olarak kullanabiiecek, isterse ürün borsasuıda değeriendirecek. Bu senette üriinün miktan, bholojik özeüikleri, kaütesini içeren verilerin tamamı olacak. Piyasada saüş şartlan oluştuğunda istediği zaman ürününü eünden çıkarabileeek" Altınfiyatları zirvede Uluslararası borsalarda altın fh'auan, doiar karşısında son 16 yıhn zirvesine yükseldi. Ceçen haftaki viiksetişlerin üzerine Hong Kong Borsası'nda dün de 2.60 dolar değerlenen aJtının onsu 43S.85 doiar rekor sevhesinden kapandı. Londrada bugün de 90 sent \1iksdtn altın. 438.60 dolardan saûtayor. Altın fiyatlannın en son 1988 yıhnda gördüğü 440 dolar sevi)'esme tekrar ulaşacağuıı düşünen ph'asa analistkri Endonezya ve Malezja gibi alün talebinin güçlü olduğu Müslüman ülkelerde Ramazan BavTamı nedenh.le phasakrın kapab olmasunn \ükselişin hızuu bir süreüğme yavaşlatbğuu beürtiyor. Jaguar'ın Formula 1 takımını RedBull aldı Ford kontroliindeki İngiliz otomobili Jaguarın Formula 1 takunının, Avııstunalı enerji içeceği Red BuD taranndan saün ahndığı bildirüdi. Anlaşmayla Jaguar'm Formula 1 yunşlan merkezi Milton Kevnes üssündeki 340 çahşanın işi korunacak. Red Bull ayrıca Formula 1 vanşlannda fngiliz motor üreticisi Cos^orth'un ürünlerini kullanmayı sürdürecek. Avustuıyah milyarder Dietrkh Mateschitz'in sahibi olduğu Red BulL Jaguar Fl takunının en önemli sponsorlan arasındaydL BENCE İZZETTtN ÖNDER Kapitalizmi Anlamak Bayramlar barış, mutluluk, sevgi ve dostluk < leri olarak bilinir. Niçin sevgi ve mutluluk tüm < lerde yaşanmıyorda bayram günlerine hapsedili; Yoksa insanlardoğuştan birbirine rakip, kavgat mücadeleci mi? Sanırım, Freud'un bu soruya diğı yanıt olumludur. Düalistik yöntemi öne çık« Freud'a göre, hem insan psikolojisinde, hem d« san-toplum arasında devamlı çatışma olduğunc insan özde saldırgandır, ancak toplumsal terbiye ve âdet gibi toplumsal kahplar insanın saldırganı nı frenler. Böylesi frenlerden yoksun, psikolojik lamda terbiye-dışı ınsanlar daımi saidırganlıkli yaşamlannı sürdürerek kendilerıni gerçekleştirm< çalışırlar. Ne gariptir kı bayramlar kutsansa da, b> lesi patolojik insanların yaşam sevınci daımi sal< ganlık ve mücadele üzerinde yükselir. Oysa Marks'a göre, insanın tabiatı kendi özü ü. rinde, toplumsal ilişkilerle gelişir ve şekillenir. Ü tim ilişkilerinin belirlediği toplumsal düzen içinde rey ve bireysel davranışlar, üretim ilişkileri ve "s tem nıhu"nun birsonucudur ve o doğrultuda şet lenir. Bireyleri, yardımlaşmaya değil mücadele^, paylaşmaya değil kendine saklamaya, birlıkteln değil tek başına öne çıkmaya tetikleyen bir sister de mücadele ve kavga hayat düsturu olur. Tan toplumundan sanayi toplumuna, kırsal alandi kentsel alanlara doğru evrilen toplumlarda bireys davranışların değişmesi, sabırsız asabi psikoloj yapının genelleşmesi, üretim ilişkilerinin psikoloj etkileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal davranış ve politika kalıplaı Bireysel davranışlarda farklılıklar görülmesine kaı şın, sistemik davranış kalıbı toplumun genelinde ix lirgin bir hal alır. Bu nedenle, göçebe toplumlara kaı şı yerleşik toplumlarda, kapitalıst toplumlara kan sosyalist toplumlarda, ileri kapitalist toplumlara kaı şı geri bıraktınlmış kapitalist öncesi toplumlarda top lumsal davranış ve politika kalıpları birbirinden ço farklıdır. Çok kaba bir genel hat belirleyecek olursalı feodal yapılardaki kaba kuvvet ve fiili kölelik düze ni, kapitalizme geçışle, ulus-devlet yapılan içind* sermaye hâkimiyeti ve pıyasa köleliğine dönüşmüş tür. Günümüzde tüm yeryüzüne yayılan sermayc hâkimiyeti ise bu kez de uluslann ekonomık sınırla nnı yıkarak, pıyasa köleliğinı uluslararası alanayay maktadır. Feodalist baskı ve hâkimiyeti dinsel doku ve fe- odal-pederşahi ilişkilerle perdelemeyi başararaf ekonomiyi elinde tutan kaba güç, kapitalizmin net- leşmesi aşamasında parlamenter demokrasi ve si- yasal seçiş sistemi ile pederşahi ilişkilerden demok- ratik ilişkilere geçtiğı izlenimini yaratmıştır. Burjuva- zi ile emeğin görece güç dengesi oluşturduğu ve kn zıl sistemin sermaye babalarını korkuttuğu dönem- cte de sosyal demokrasiyi uygulamaya koymuş olan kapitalizm, sıstemlerin geçiş parıltıları ile avunanla- nn gönlünde taht kurmayı başarmıştır. Merkez ser- maye hâkimiyetinın tüm yerküreye yayıldığı günü- müzde ıse başat slogan demokrasi ve demokratik- leştirmedir. Yani, herhangi bir yabancı ulusu demok- ratikleştiren sermaye de demokratik bir davranışta' bulunmuş olmaktadır! Kararı alan, uygulayan ve tüm oluşumu değerlendiren aynı merkez olduğu sürece her şey olabilir ve olan her şey doğrudur ve usulü- ne uygundur! Insanlar da umut eder ki, ABD seçim- lerinde farklı sonuç alınsın da, dünyanın yüzü gül- sün! Hayret verici bir algılama çarpıklığı! Sermayenin bilimsel faaiiyet afanl Her hareketi bir hikmet olan sermayenin bilimsel faaliyetleri kilise hâkimiyetinden kurtarması da bili- min lehine gerçekleştirilmiş cansiperane bir faaiiyet ve aşama olarak algılanmıştır. Oysa kilisenin mülk- süzleştırılmesine analojık olarak, bilimin de kilise hâ- kimiyetinden kurtarılması halkların değil, sermaye- nin çıkarı ve hâkimiyetinin pekiştirılmesi doğrultu- sunda girişilmiş bir çabadır. Ne var ki sermaye içi re- kabetin bugünkü düzeyde olmadığı ilk dönemlerde, bilimsel faaliyetlerin keşifler ve icatlar gibi ürünlerı tüm sermayelerin birbirine rakip olmadan yararlana- bileceği kamu malı gibi algılandığından, bilimsel fa- aliyetler oldukça serbest alana terk edilmişlerdir. An- cak giderek sıkışan ve birbirine rakip hale gelen ser- mayenin, bu kez bilimsel faaliyetleri kendi alt üretim üniteleri olarak görmeye ve bu alanları kapatmaya başlaması ile asıl amaç ortaya çıkmıştır. Ortadoğu bir bütün olsa idi ABD bölgeye bu ka- dar güçle ve rahatlıkla girebilır miydi! Ortadoğu bir- çok devlete(!) bölünmüş olduğundan, kaba güçle herbir devlete ayn ayn müdahale edilebilmekte, di- ğerleri de bu müdahaleye seyirci kalmaktadır. Ulus- devlet modeli, bu model içinde büyüyebilen serma- yeye yeni ufuklar açarken, ekonomik kalkınmasım yapamayan ya da yaptırılmayan toplumlan ise çağ- daş sömürü hedefi haline getirmiştir. Kurtlar sofrasında¥ayram Uluslann kabile olmaktan çıkıp devtetleşmeleri sos- yolojik bir olgudur, ama bu üst-yapının altında eko- nomi yatmaktadır. Bugüne kadar alt-yapısını yapa- mamış ve devletleşememiş olan kabilelerin kapitalist dünyada bir araya gelmeleri ve bölgelerinde müşte- rek çıkarlannı korumalan olanaklı değildir. Bu bölge- leri ve henüz bolünmemiş olan görece büyük devlet- leri de alt kimliklerin kışkırtılması ile bölmek de, aynı amaca yönelik olarak, kapitalizmin masum yüzlü ma- nevrası olarak görülmelidir. Bölünmüş bölgelere de- mokrasiyi getirmeyi vaat eden emperyalistler ise bu sözcükle, söz konusu yöreleri yeraltı ve yerüstü kay- naklan ile kendi ekonomik malvarlığı alanlanna dahil ederek, çıkar sağlamayı hedeflemekte ve bunu kas- tetmekteler. Her dönemde olduğu gibi, özellikle kü- reselleşme çağmda, ekonomi ve sınıfiar mücadele- sine karşın, demokrasi ve insan haklan sözcüğünün bu denli öne çıkanlmasının da bir hikmeti olsa gerek! Böylesi bir kurtlar sofrasında hangi gün bayram olabilir ki! Nargileyeyerli tütün Şerbetli Gıda. Türkiye'de ilk olarak nargile tütunü üretimint başladı. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kutlu. Trabzon Organize Sanayi Bölgesi'nde 800 metrekareük kapalı alana 900 milyar Urahk \aünınja kurduklan tesiste doğal aroma kullanarak muz. elma, şeftaü, nane. capuccino. çilek, ka\ıınve gül arotnah nargile tütunü ürettikJerini kavdettL Ürün numunekrini çeşitü ülkelere gönderdikkrini belirten Kutlu, Mısır, Bahreyn ve SArabistandan talep geldiğini ifade etti. Kutlu, Türkiye'de yıOık tüketimi 700 ton civannda olan ve genelde Mısır ve Crdün'den yasal olnıavan yollarla ülkeye sokulan nargile tütününe, 7 milyon dolar harcandığuıa işaret etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle