19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 6 KASIM 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEFİNE-I TERAKKİ TURHAN SELÇUK İS-TANB*JX EFENDİS İ ABEİİLCA2T3SAZ' IN HAHİrJL-ADE MACERALAEI KISIM BÎRDEN Diasporanın sözde soykınm dayatmalanndan rahatsız olan ülke, Türkiye ile daha iyi ilişkiler istiyor Ennenistanözgürleşiyor küreselleşm» nedeniyle birçok ülkede gelir dağılımının eskisinden kötüye grttiğini söyledi. Sosyalist Enternasvonel 'Laiklik olmadan demokrasi olmaz' Haber Merkezi - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) iie üyelik müzakerelerine başlamak amacıyla uygun koşullan yarattığını ancak gelir dağılımındaki bozukluk, yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomiden kaynaklanan ciddi sorunlann devam ettiğini söyledi. Baykal, Müslüman bir ülkede laiklik olmadan demokrasinin yerleşemeyeceğini belirtti. Baykal, Güney Afrika'nın Johannesburg kenti'nde dün başlayan ve bugün de k. v T u v « devam edecek olan P- Kuzey iraK ta 5 Sosyalist Enternasyonal bın PKK üyesi Genel Kurulu'nda bulunuyor. Terör Sosyalist Enternasyonal örgütleriyle Başkan Yardımcısı sonımakadar olarak bir konuşma mücadele sözü y a p t 1 ' Tü^y 6 ' 1 ™ mucaaeıe sozu AR,ye ü y e l ı k s ü r e c i n e veren ABD, d e değinen Baykal, terörist gruplan "Genel olarak etkisiz kılmak için demokratikleşme hirbir şey sürecinde Müslüman yapmıyor. ülkder açısuıdan laiklik J r çokonemubır unsurdur. Bizim kanımızca bir Müslüman ülkede laiklik olmadan demokrasinin yerleşmesi mümkün değüdir. Biz laikliği Cumburiyetimizin ilk yıllanndan iribaren anayasal sistemimizin tenıel direklerinden biri haline getirdik." diye komıştu. ABD ovalıyor Irak'taki gelişmeleri de değerlendiren Baykal, terör ürgütü PKK üyesi 5 bin teröristın hâlâ Kuzey Irak'ta yaşadığına dikkat çekerek dünyadaki bütün terör örgütleriyle sonuna kadar mücadele etmeye söz veren ABD'nin bu terörist gruplan etkisiz kılmak için hiçbir şey yapmadığını söyledi. • "Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye: Uzlaşma Arayışlan" konulu toplantıda sarfedilen sözler ilginç: "Türkiye bize bir jestyapıp sımrlan açsa, Hişkilerimiz normalleşse diasporamn (Ermenistan dışındaki ülkelerdeyaşayan Ermeni toplumlan) da bizim üzerimizdeki etkisi azalacak." LEYLA TAVŞANOĞLU GUDAURt / GÜRCtSTAN - "Ennenis- tan'mgündemininüstsıralanndaarüksoy- kuım yok. Türkiye bize bir jest yapıp suur- lan açsa, ilişkikrimiz normalleşse diaspo- ramn (Ermenistan dışındaki ülkelerde ya- şayan Ermeni toplumlan) da bizim üzeri- mizdeki etkisi azalacak." Bu sözler, geçen hafta katıldığım "Er- menistan, Azerbaycan, Türkiye: Uzlaşma ArayTşlan" konu başlıklı toplantıda Erme- ni katılımcılar tarafından telaffuz ediliyor. Bunlan duyunca şaşkmlıktan agzım bir kanş açık kalıyor. Toplantının hemen ar- dmdan Ermenistan Cumhurbaşkanı Ro- bert Koçaryan'ın, sözde soykınmın artık gündemlerinin üst maddelerini işgal etme- diği gerekçesiyle bu yıl ilk kez bütçeye sözde soykınm için ödenek konmadığı söz- lerini duyunca da gelişmeler kafamda net- leşmeye başlıyor. CüNDEM MADDESİ DEĞİL Alman Hür Demokrat Partisi'ne bağlı Friedrich Naumann Vakfı. Erivan ve Ba- kû basın kulüplerinin ortaklaşa düzenledik- leri bu toplantı. Gürcistan'ın başkenti Tif- lis'in 120 km. uzağındaki Gudauri kış spor- lan merkezinde gerçekleşiyor. Ermeni tarafının tebliğlerinden çıkardı- ğım ilginç sonuçlar şunlar: # Bizim için 'soylanm' önemli bir gün- dem maddesi olmaktan çıktı. # Diasporadaki kimilerinin önayak ol- malanyla Batı ülkeleri parlamentolann- dan geçen 'soylanm' kararlan Ermenistan tarafını ciddi olarak rahatsız ediyor. # Ermenistan, yıllardır diasporamn gön- derdiği parasal desteklere el açtı. Ama ar- tık kendi ayaklannın üzerinde durma za- manı. Türkıye'nin birjesti diaspora ipote- ğini üzerimizden kaldırabilir. # Ermenistan kendi topraklanndaki Rus askeri varhğından da rahatsız. Bir an önce NATO savunması altına gırmek hedefine kilıtlenmış görünüyor. Burada da Türki- ye'nin yardımı hayati anlam taşıyor. # Türkıye'nin AB'ye tam üyeliği ola- sılıklan Ermenistan için de AB'ye günün birinde sınırdaş olma beklentisi nedeniy- le bir umut kapısı. # Ülke. Güney Kafkasya'da dört bir yandan kuşatılmış, dışa açılacak kapısı ol- Ermenistan Cumhurbaş- kanı Robert Koçaryan, sözde soykın- mın artık gün- demlerinin üst maddelerini işgal etmedi- ğini ve bu yıl ilk kez bütçe- ye sözde soy- kınm için ödenek kon- madığını söy- lemişti. mayan bir konumda. Türkiye sınır kapıla- rım açtığı zaman rahat bir soluk alacak. # Türkiye'nin toprak bütünlüğünün ta- nınmaması gibi bir durum söz konusu de- ğil. Eğer Türkiye kendi tarafından bir jest yapıp diplomarik ilişkı kurma yolunda adım atarsa bunu tartışmak bile anlamsız hale ge- lecek. AZERİLER VE CÜRCÜLER Yanı görünen o ki Ankara 17 Aralık'ta AB patronlarından bir müzakere tarihi aln-sa kuzeydoğudaki bu komşusuyla olan meselesi bir ölçüde giderilme yoluna gi- rebilecek. Azeri ve Gürcü tarafina gelince... Zaten Azerbaycan'la Türkiye'nin geleneksel bir dostluk ve kardeşlik deneyimi var. Ancak onlar da Ankara'nin AB'den müzakere ta- rihi almasını dört gözle bekliyorlar. Günün birinde .AB'ye üye olup zenginleşmek is- tiyorlar ya... Sanki tarih almak kesin üye- liğe damga vurmakmış gibi... Bu gerçeği onlara hatırlattığımda, "Olsun. Yine de önemli bir adım. Kaç yü sonra olursa olsun, ama Türkive sonunda AB üvesi olacak va" diyorlar. Gürcü tarafinda da farklı bir duy- gu yok. Şevardnadze'nin gidip Saakaşvi- B'nin iktidan ele geçirmesine de "muthıbir devrim". "gül devrimi" olarak bakıyorlar. Bizden hemen uyan: "Şunadevrimdeme- >in. Binyorsunuz, devrimler hep karşıdev- rimkri beraberinde getirmiştir." Azeri tarafı atılıyor: "Zaten SaakaşviK yönetimine karşı homurdanmalar başla- dı bile. Yolsuzluklarla mücadele edecekle- rini söylediler; hiçbir şey yapmadıklan gi- bi eski düzeni de kendi çıkarlanna kulla- nıyorlar." ESKİ TAS ESKİ HAMAM Iyi de nasıl olur? Hani her şey güllük gülistanlık oluyordu Gürcistan'da? Anla- şılan isimler değişmiş, ama dunım eski tas, eskihamam... Gördüğüm o ki Güney Kafkasya insanı şeffaf demokrasi. ekonomik gelişme. dış dünyaya daha fazla açılım istiyor. Ama de- mokrasi geleneğinin çok yeni olması ve kendi ayaklan üzerinde durma bilincinin yeni yeni gelişmesi. onlara daha çok firın ekmek yedirecek. ENTERNET / MEHMETSUCU mehmet(2 cumhuriyet.com.tr Onlar bizde badem bıyıklılar. ABD'de ise şa- tin bakışlılar. Bizde hafta sonlan TV ekranlanna çıktıklann- da kareli gömlek giyip kravat takmıyorlar. ABD'de se belki kareli gömlek giymiyorlar ama blucin jiyip kravat takmıyorlar. Bizde cuma günleri camiye gitmeyi, ramazan- Ja yoksul evlerine gazetecilerle gidip şov yap- nayı seviyorlar. ABD'de ise pazar günleri beys- jol oynarken, kiliseye giderken gazetecileri /anlannda taşıyorlar. Bizde sıkıştıkları zaman buyurgan ve azarta- /ıcı oluyorlarve hiç bilmedikleri işleri uzmanla- ina öğretmeye kalkıyorlar. ABD'de ise sıkıştık- an zaman azarlayıcı olmanın yanı sıra saldır- janlaşıyorlar. Bizde Ortadoğu ve eski Sovyet cumhuriyet- erine ilişkin egemenlik hesapları yapıyorlar. \BD'de ise tüm dünyaya egemen olma hesap- an yapıyortar. Bizde ağızlarından dini unsurlar eksik olmu- /or. ABD'de ise ne kadar muhafazakâr olduk- Badem Bıyıklı Neo-conlar lannı sık sık dile getiriyorlar. Bizde sık sık nükleer enerjinin gerekliliğini di- le getiriyorlar. ABD'de ise çevre koruma anlaş- malannın gelişmenin önündeki engel olduğu- nu söylüyorlar. Bizde kendileri sık sık ne kadar iyi Müslüman olduklannı dile getirip, Avrupa'daki Hıristiyan De- mokratlarla kol kola dolaşıyorlar. ABD'de ise so- fu bir Evangelism'den söz edip şeriatçı Müslü- man ülkelerie müttefik oluyorlar. Bizde IMF ve Dünya Bankası'na teslim olu- yorlar. ABD'de ise kendilerini iktidarataşıyan ser- maye gruplannın her istediğini yapıyorlar. Bizde kendilerineyeni muhafazakâriar diyor- lar. ABD'de ise Neo-con diyorlar. Chiviyazılan Yayınevi'nin Nermesis Kitaplı- ğı'ndan çıkan Yeni Muhafazakâriar - Ameri- ka'nın Kara Kitabı, bu insanlan ve ideolojileri- nin temelini anlatıyor. Merdan Yanardağ'ın edi- törlüğünü yaptığı kitapta muhafazakârlık akımı- nın Leo Strauss, Albert Wohlsstetter, Alan Bloom ve Irving Kristol gibi kurucu babaları mercek altına alınıyor. Bizim Neo-con'larımızı da mercek altına alan kitap, AKP'yi Islamcı hareketin Türkiye'deki uzantısı olarak VVashington'da tasarlanmış ve Ankara'da yürürlüğe konulmuş politik bir pro- je olarak tanımlıyor. Islami yönelimli, taşralı muhafazakâr yeni or- ta sınıflara ve yine aynı yönelime sahip fakat or- ta ölçekli olma sınırlarını aşan Anadolu serma- yesine dayanan AKP yönetimi, ABD emperya- lizmi ile Batı'nın küresel siyasetlerinden aldığı güçle, ülkede sınırlı bir islamizasyonu gerçek- leştirebileceğini düşünüyor. Her zaman olduğu gibi önce ABD'de kendi- ni gösteren, ardından da Türkiye'de su üzeri- ne çıkan yeni muhafazakâriar, hemen herkesin bildiği ve izlediği gibi aslında demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ama demok- rasiyi kendi amaçlan için araç olarak kullanma- yı iyi bilen bir akım. Kitabın arka kapağındaki açıklama belki de çok şeyi birden özetliyor: "Yeni muhafazakârlık, özgürakla vebilimsel bilgiye karşı bir saldırıdır; bu özelliğiyle bir tür 'ortaçağa dönüş' ideolojisi olarak değerlendi- rilmelidir. Neo-con akımın burjuva demokrasi- sini bile reddeden seçkinci ve faşizan özünün kendi kaynaklanndan yola çıkılarak sergilenme- si, başlı başına bilimsel birdeğer taşımaktadır. Yeni muhafazakâriarın Aydınlanma ve moder- nizme yönelik tarihsel ve kategorik bakımdan gerici eleştirilerini karşılamak ve bu hareket ile post-modernistler ve neo-liberaller arasında- ki ideolojik akrabalık ilişkisini saptamak, hem entelektüel düzeyde hem de siyasalyeni bir açı- lım sunmaktadır. Dolayısıyla bu açılım, Aydın- lanma ve moderniteyi aşmaya yönelik devrim- ci eleştirinin olanaklanna da işaçet etmektedir." DUZYAZI ORHAN BİRGtT Chirac'tan Bayram Armağam! Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, dün Marsil- ya'da De Gaulle'cü Hareket üyesi bin kadar genç önünde Türkiye'nin niçin AB üyesi olması gerek- tiğini savunuyor. Bu savunma sırasında Jacqu- es'ın söylediklerinin birtümcesi, Fransa Demok- rasi Birtiği Genel Başkanı Bayrou'nun da belirt- tiği gibi "yepyeni bir tarih yorumu" olacak kadar ilginç. İlginç ve önemli. Çünkü Chirac Türkiye'nin de Avrupa Biriiği üyesi olmasını isterken "Hepi- miz Bizans'ın çocuklanyız" diyor. Roma Antlaşması'nı Papa Heykeli önünde im- zaladığı için tabanından gelen eleştirileri göğüs- lemeye çalışan Erdoğan-Gül çifti için bundan daha mükemmel bir Ramazan Bayramı kutlama- sı mı olur? Erdoğan'a başbakanlıkyolunu açan Siirt konuş- masında okuduğu o manzume, Selçuk Sultanı Al- parslan'ın ağzından Bizans Kralı Romen Diyo- jen'e meydan okuyuşu anlatmıyor muydu? Kaderin Tayyip Bey'e yaptığına bakınız. AB'nin anahtannı elinde tutan Fransa'nın Cumhurbaşka- nı, Airbus satışından sonra az biraz yumuşamış olarak Türkiye için destek kampanyasına başlar- ken militan Hıristiyanlara hoşgörü için bizim de Bizans çocuklan olduğumuzu muştuluyor. Chirac'ın tarih bilgisi mi kıt, yoksa kendi vatan- daşlarını ikna için mi bu tür bir konuşma yapma gereğini duyuyor? Onu bilmek sadece güç değil, adeta olanaksız da. Ama yukanda da naklertiğim gibi, UDF'nin genel başkanı François Bayrou, Cumhurbaşkanı'na bu sözlerinden ötürü eleştiri yağdırmış. "Chirac, yurttaşlar Avrupa'sını değil, diplomatların Avrupa'sını savunuyor" demiş. Haberi sıcağı sıcağına veren internet sitelerin- den "Hürriyetim"de de okurlar hemen tepkileri- ni koymuşlardı. Dün öğlen saatlerinde Hür Do- ğan imzasını kullanan birizleyici, "Ben kendi adı- ma Bizans çocuklan yakıştırmasını kabul etmi- yorum" diye bir e-posta göndermişti. Arif Ali Kursun adlı bir başka internet izleyicisi de "Biz Bizans 'ın çocuklan değiliz ama, neyazık ki bu ül- kede böyle düşünen vatanseveher var" diyordu. Fransa Cumhurbaşkanı'nın dünkü konuşması- nın çok su götüreceği anlaşılıyor. Şu rastlantıya bakar mısınız? Yeni kimlik: Bizanslılık Chirac, ülkesinin ikinci büyük kenti Marsilya'da Türklerie akrabalık bağlarını pekiştirmek amacıy- la Bizans köprüsü kurmak gibi yeni bir tarih yoru- munu yerleştirmek isterken, Rauf Denktaş da KKTC'nin 21. kuruluş yıldönümü törenlerinde göz- yaşlannı tutamadan bir veda konuşması yaptı. Denktaş gelecek seçimlerde cumhurbaşkanlı- ğına aday olmayacağı için mi halkına veda edi- yor? Yoksa, Erdoğan ile Talat ikilisinin 24 Nisan referandumunda AB lobisinin dağıttığı vaatler ve menfaatlara kanan Kıbnslı TünXlerin evet oylany- la mı Kuzey Kıbns'taki Türk Cumhuriyeti'nin yaş kütüğüne bundan böyle yeni dönüm çivilerinin ça- kılmasına gerek kalmayacağı için mi gözyaşları- nı akıtarak tarihsel vasiyet niteliğindeki sözlerini kayıtlara geçirtiyor? Madem biz de Bizans çocu- ğuymuşuz, Kıbnslı RumlarlaTürklere bundan da- ha güzel bir kardeşlik armağam mı olur? Adada iki devlet de neyin nesi ki? Herkes dilediği yoru- mu yapmakta özgürdür. Tıpkı AKP lideri veyandaşlan gibi. Onlar 24 Ni- san referandumunda Annan planına evet diyen Kıbrıs Türklerinin hak ettiklerini Avrupa'dan ala- mayışlannı hâlâ anlayamayanlan oynayarak ken- dilerini mi, yoksa bizi mi kandırmak niyetindeler? Bayramda politika yantatilde. Acaba ne yazsam diye düşünürken Fransa Cumhurbaşkanı'nın Mar- silya'da De Gaulle Hareketi'nin genç üyelerine yaptığı ifşaat niteliğindeki yorum sözler yardımı- ma yetişti. 'Bizans çocuğu' kimliğini büyük dostu Chi- rac'tan bir 'bayram armağam' olarak alan Baş- bakanımızın ve cümle AKP'li dostlanmızın yeni AB kimliklerineyazdırılacakolan bu Bizanslı hemşe- rilik tanıtımının 'hayırlara vesile olmasını' Cenabı Allah'tan niyaz ederim. Faks: 0 216 302 82 08 obirgrt« e-kolay.net Sarıgül, ihraca rest çekti 'Siyasi linç kampanyası y tstanbul Ha- ber Servisi - Cumhuriyet Halk Parti- si'nın (CHP) MerkezYöne- tim Kurulu ta- rafindan kesin ihraç istemiy- le ve tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül, şahsı- na yönelik başlatılan siyasi linç kampanya- sının canlı rutulmak is- tendiğini belirterek hakkında rüşvetle ilgi- li olarak resmi makam- lann bir iddiası, soruş- turma veya kovuştur- ması bulunmadığını vurguladı. Mustafa Sangül yap- tığı yazılı açıklamada, "fçerisinde adımın hiç- bir şekilde geçmediği ancak adli makamlara intikal etmiş iddialar baz annarak haznia- nan rapor. basma sızdı- nlarak şahsı- ma yönelik başlaülansiya- silmç kampan- yası canhtutul- makistenrvür" dedi. CHPiçe- risindeki bazı yöneticilerin, Disiplin Kuru- lu kovuşturması aşa- masında, "hazırnk so- ruşturmasnun gizifliği'' ilkesini çiğnediğini be- lirten Sangül. "Bazıyö- netkiler, disiplin kuru- lunun dosyalan içeri- sindeki bazı olay ve bel- geleri basuıa sızdırma yolunu seçerek Disip- lin Kurulu üyelerini baskı altına almak ve kamuo>ıuıu hakkımda olumsuz etkilemek amacındadır" görüşü- ne yer verdi. Mustafa Sangül, ad- li soruşturma konusu yapılan olayın, sanık ya da zanlısı değil, şi- kâyetçisi olduğunu söy- ledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle