Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 2004 ÇARŞAMB/
HABERLER
'Yargımn eli kolu bağlı' diyen Bakanlık, tartışmalanrun odağrndaki Yalçrnkaya dosyasmı sonuçlandırmadı
3 aydabitmeyen soruşturmaANKARA (CumhuriyetBürosu) -
İçışleri Bakanı AbdülkadirAksu, Se-
datPefcer'ın gözaltına ahndıktan son-
ra serbest bırakılması ve daha sonra
tekrar tutuklama karan çıkanlarak
yakalanması konusunda kimsenin
kimseyi suçlamaması gereknğini söy-
ledi. "Yarguıın eH kolu bağh" diyen
Cemil Çiçekin başında bulunduğu
Adalet BakanJığı Teftış Kurulu'nun.
tartışmalann odağındaki Ercan Yal-
çınkaya soruşturmasını hâlâ sonuç-
landırmaması dikkat çekti. Yargıtay
Cumhunyet Başsavcısı NuriOk, Yal-
çınkaya'nın Sedat Peker'i aracı yap-
masının mantığını anlayamadığını
söyledi.
Sedat Peker'in önce yakalanıp son-
ra bırakılması ve yeni bağlantılanna
ilişkin tartışmalar sürüyor. İçışleri
• Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun, tartışmalann odağındaki Ercan Yalçınkaya
soruşturmasını hâlâ sonuçlandırmaması dikkat çekti. Organize suç örgütleri ile
mücadelede herkese ve her kesime görev düştüğünü vurgulayan îçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu, kimsenin kimseyi suçlamaması gerektiğini kaydetti.
Bakanı Abdülkadir Aksu. organize
suç örgütleri ile mücadeledejandar-
ma, polis ve yargının aynlmaz bir
bütünün önenilı unsurlan olduğunu
söyledi. Aksu, şöyle konuştu:
"Türkiye bir hukuk devletidir, her
şey hukuki knrallar çerçevesinde ce-
reyan etmektedir. Nitekim güvenük
güçlerimiz bu mücadeleyi 4422 sa>>
hyasada belirtilen usul ve esaslar çer-
çevesinde, hep yargı Ue birlikte de-
ğerli savcılanmızm nezareti ve koor-
dinasyonunda yürütmüştür. Bugüne
kadar yapılan tüm operasyoniar, bu
işin başından itibaren projenin uygu-
lamakaran, tekniktakip,ddfflerin top-
lanmasL, operasyona başlanması ve
zanhlann toplanması hep değeıü sa\ -
cılanmızın emirve tafimaâan doğrui-
tusunda yapılmakta ve onlann tale-
biyle de hâkimkre ve mahkemelere
intikal ettrrihnektedir."
Organize suç örgütleriyle müca-
delenın yalnızjandarma, polis. hâkim
ve savcırun sorunu olmadığıru \~ur-
gulayan Aksu, "Herkesin ve her ke-
simin bu önemli mücadelede güven-
lik güçlerine ve yargıya yardımcı ol-
ması lazundır. Güvenük güçlerimiz,
yasa gereği savcılanmızın nezaretin-
de çok önemli projeler başlatülar ve
mücadelede çok önemli adımlar aül-
dı" diye konuştu.
Mlf-yargı eksenli tartışmaların
odağında yer alan Yargıtay Genel
Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınka-
ya"nın adı bu kez de Sedat Peker'e
yönelik operasyona kanştı.
Yalçınkaya'nın Adalet Bakanlığı
kadrosunda olması nedeniyle soruş-
turması Teftiş Kurulu tarafından yü-
rütülüyor. MlT-yargı eksenli tartış-
malann ortaya çıkmasırun üzerin-
den yaklaşık 3 ay geçmesine karşın
Ercan Yalçınkaya soruştunnasında
bugüne değin somut bir sonuç çık-
madı. Ercan Yalçınkaya ise hakkın-
daki ıddialarla ilgıli olarak susmayı
tercih ediyor. Çıçek'in "eK kohı bağ-
lı" dediği yargının en üst noktası
Yargıtay birinci başkanı Eraslan Öz-
kaya ile ilgıli ön soruşturmayı ta-
mamJamasına karşın Adalet Bakan-
lığı'nda henüz sonuç alınamaması
dikkat çekti.
Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı
Nuri Ole yazılanlann ne kadannın
doğru olduğunu bu aşamada bileme-
diğıni belirterek Ercan Yalçınkaya'nın
Peker"ı kurtulmak için aracı koyma-
sının mantığını anlamayamadığuıı
söyledi.
Kelebek operasyonu
Koşa koşa
teslim oldular
ALPERTURGUT
Kamuoyunu günlerdir meşgul eden "Kelebek"
operasyonu genişleyerek surüyor. Istanbul
polisi dün de ikisı kamu görevlısi 6 kişiyi
gözaltına aldı. "Silahh çete"nin lıderi Sedat
Peker'in gıyabi turuklama karanyla aranan
adamlanndan üçü daha teslim oldu. Gözaltına
ahnmamak için "koşarak" adliye binasına
giraıek ve savcıya teslim olmak isteyen üç kişi
cezaevine gönderilirken iki avukat yaklaşık bir
haftadır firarda...
Kelebek operasyonunun
ardından ülke
gündemine oturan
karanlık ve kirli ilişkiler
ağı. Genelkurmay
Başkanlığı, Emniyet
Genel Müdüriüğü,
Hâkim ve Savcılar
Y'üksek Kurulu ve
Sermaye Piyasası
Kurulu'nu harekete
geçirdı. Devlet
kurumJan adı geçenler
hakkuıda inceleme
başlatırken idari
soruşturmalar tüm
hızıyla sürüyor.
Yargıtay Genel Sekreteri
Ercan Yalçmkaya ile
u
özel kınnızı hattT
kullanan Peker'in adamı
Varis Bayraın Küçük'ün
yaptığı telefon
konuşmasının,
operasyon kapsamında
polisin dinlemesine
takıldığı öne sürüldü.
Yalçmkaya'nın ülkücü
mafya babası Alaattin
Çakıcı'yla da ilişkili
olduğu iddia edilmiştı.
Operasyon kapsarrunda
hakJannda gıyabi
turuklama karan olan Hakan Oztürk, Ali Şahin
Gürman ve AB Bin Kalkan da savcılığa teslim
oldu. Özrürk ve Gürman Beşiktaş'taki Istanbul
Adliyesi'ne gözaltına alınmamak için koşarak
girmeye çalıştı. Kelebek operasyonunu
genişleten Istanbul polisi, Şişli Cumhuriyet
Başsavcılığı zabit kâtibı Funda Şerif Ören ve
Istanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi kâtibi Murat
Köşnek'ın de aralannda bulunduğu 6 kişiyi
gözaltına aldı. Kâtiplerin, Şile'ye kaçınlarak
dövülen teksrilci Yusuf Altayın adli kayıtlanna
ulaşarak avukatlar aracılığıyla Sedat Peker'e
ilettikleri ve bunun karşılığında para aldıklan
iddia ediliyor. Öte yandan Bayrampaşa'dan
nakledilen Sedat Peker ve avukatı Çağatay
Özdemir Kandıra F Tıpi Cezaevi'ne konuldu.
• Sedat Peker'in
liderliğindeki
çeteye karşı
başlatılan
Kelebek
operasyonunu
genişleten
îstanbul polisi,
2 kamu
görevlisinin de
aralannda
bulunduğu 6
kişiyi gözaltma
aldı.
Baykal, mafya patronu Peker'in teslim olup skandala son verdiğini söyledi
4
Işler kontrolden çıkıyor'
Baykal, 'mafyanın olağanüstü etkilerinin hukuk, yasa saygısı olan insanlan üzdügünü' söyledi (AA)
Danıştay'dangedken karar
YusufBozkurt Ozal'ın cami bahçesine gömülmesine
ilişkin 2001 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti
ANKARA(Cumhuri)«t Bü-
rosu)- Danıştay, YiısufBozkurt
Ozal'uı Süleymaniye Camisı
haziresine derhine ilişkin Ba-
kanlar Kurulu karannı iptal et-
ti. Kararda. Özal'a ayncahk ya-
pılmasını gerektirecek hıçbir
olağanüstii halüı bulunmadığı
\-urgulandi. .
Avukat Tezcan Ça-
kır'ın, Yusuf Bozkurt
Özal'ın Süleymaniye
Camii haziresine def-
nine ilişkin 9 Ocak
2001 tarihli Bakanlar
Kurulu karannın iptali
istemiyle açtığı dava
sonuçlandı. Danıştay
10. Dairesi, söz konu-
su Bakanlar Kurulu ka-
rannı oybirliği ile iptal
etti. Kararda, hazirelerin; ca-
mi, mescit, tekke gibi dinsel
yapılann yaru başında yer alan
ve etrafi duvar ya da parmak-
üklarla çevrilı mezarlıklar oldu-
ğu belirtildi. Bakanlar Kuru-
lu'na, türbe kurmak. cami ha-
ziresine defin izni vermek yo-
lunda yetki veren bir yasa hük-
mü bulunmadığı vurgulanan
kararda, anayasanm 153. mad-
desi ile "devTÜnjasafl" olarak
nitelendirilen ve 1930 yıluıda
yürürlüğe konulan Tekke ve Za-
viyelerle Türbelerin Seddine
ve Türbedarlıklar ile Bir Takım
Unvanlann Men ve llgasına Da-
• Başbakanlık karan temyiz
ederse, temyiz istemini
Daruştay İdari Dava
Daireleri Genel Kurulu
görüşecek. Yusuf Bozkurt
Ozal'uı cenazesi, 12 Ocak
200I'de Bakanlar Kurulu
karanyla Süleymaniye Camii
haziresine gömülrnüştü.
ir Yasa'yla o tarihe kadar mev-
cut türbelerin ortadan kaldınl-
dığı, bunlan yeniden kuranlar
hakkında da para ve hapis ce-
zalan öngörüldüğü belirtildi.
Kararda, belediyece belirlenen
mezarlıktan başka yerlere ölü
gömülmesinin yasaklandığı,
1593 sayılı Umumi Hıfzıssıh-
ha Yasası'yla da aynı ilkenin
getirildiğı belirtildi. Kararda,
anayasanın "Hıçbirkişrye,aüe-
ye. zümreye veya suufa imtiyaz
tanınamaz" hükmü de anım-
sahldı. Ba^bakanluc, karan tem-
yiz ederse. temyiz istemini Da-
nıştay İdari Dava Daireleri Ge-
nel Kurulu görüşe-
cek. Yusuf Bozkurt
Özal'ın cenazesi, 12
Ocak 2001'de Ba-
kanlar Kurulu kara-
nyla Süleymaniye
Camii haziresine gö-
mülmüştü. Yusuf
Bozkurt Özal'ın me-
zarınm bulunduğu
yerde, Kanuni Sul-
tan Süleyman ve
Hfirrem Sultan'ın
türbelerinin yanı sıra YusufBoz-
kurt Özal'ın annesi Hafize Ozal,
Nakşibendi tarikatı liderlerin-
den Muhammed Zait Kot-
ku'nun mezarlan da yer alıyor.
Hafize Özal'ın Süleymaniye
Camii haziresine denii de Ba-
kanlar Kurulu karan ile ger-
çekleştirilmişti.
• CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal karanlık
güçlerin bazen yargıyı,
bazen de emniyeti etkisi
altına aldığmı
vurgulayarak "Hükümet
ağlaşıyor, yakınıyor.
Acz içindeler" dedi.
ANKAR4 (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP lideri Deniz
Baykai, "Kelebek"
operasyonu kapsamındaki
son gelişmelerin yargı ve
emniyet kurumlanna olan
güvenin biraz daha
sarsılmasma neden
olduğunu söyledi. Baykal,
u
Karanhk güçlerin bazen
yargıyı, bazen emniyeti daha
çok etkisi altına aldığuıa
tanık oluvoruz. Aranan
mafŞ a patronu tesnm oluyor
da bu skandala son veriyor.
Hükümet sadece ağlaşıyor,
yakınryor" dedi. CHP lideri
grup konuşmasmda Sedat
Peker operasyonunda
yaşanan gelişmelere dikkat
çekerek şunlan söyledi:
".Aranan kişi kendi
iradesiyle teslim olup bu
skandala son wrme gereğnû
duyuyor. Devlete ayıp oluyor,
diye teslim oluyor. Hükümet
ağlaşıyor, vakınıyor. Acz
içindeler. lşler şirazesinden
çıkmışOr. Van'da emniyet
basıhyor. Çok acı olaylar
\aşanryor. tşler hızla
kontrolden çıkrvor. Kanayan
bu yara oluk oluk kanamaya
başlamjşür." Baykal,
konuşmasmda ekonomik
durumla ilgili
değerlendirmeler de yaptı.
Ekonominin 5 yıldu- yoğun
bakımda olduğunu
vurgulayan Baykal,
"Türkiye önfimüzdekj 3 yıb
da yoğun bakımda geçirsin
diye LMF ile müzakereler
yapıbyor. lutun ehmizi
bağlaym, bizi ipotek arana
ahn diye EVIF'ye
başvuruluyor" dedi. Baykal,
"Manipülasyonlara karşm
cari açığuı kritikeşiği
aştığını, iktidann
rakamlardan kaçmaya
başjadığuu" söyledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalisiar@cumhurryet.com.tr
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile
Konrad Adenauer Vakfı'nın ortakla-
şa düzenlediği "Meslek Içi Eğitim
Seminerleri"n\n 32'ndsine katılmak
amacıylaMersin'deyiz. Mersin Gaze-
teciler Cemiyeti'nin ev sahipliğini yap-
tığı seminerde mesleğin çeşitli so-
runlarını tartışacağız. Bu benim ka-
tıldığım ilkseminer. Bizim söyieyecek-
lerimiz yeni şeyler değil. Mesleğin bil-
dik sorunlan.
Ancak yerel gazeteciliğin sorunla-
nyla, buradaki ifadeyle Istanbul mer-
kezli "yaygın medya"n\n sorunlan bi-
re bir örtüşmüyor. Tabii ki çok ben-
zerlikler söz konusu, ancak farklılık-
lar da var. Aralarda sohbet ettiğimiz
gazeteci arkadaşlar, birçok sorunu
arkası arkasına dile getirdiler. Dikkat
çektikleri bazı noktaları aktarmak is-
tiyorum: San basın kartı sahiplerine
yapılan telefon indiriminin kalkması,
yerel gazeteleri çok etkilemiş. Zaten
kısıtlı olanaklara sahip olan gazete-
ler ve gazeteciler, bu nedenle daha
da zor duruma düşmüşler. Istanbul
Mersin'de Gazetecilerle...
merkezli medyanın yerel büro tem-
silcilerinin çok küçük ücretler alma-
lan, buradaki gazetecileri varlıklannı
sürdürebilmek bir ikinci işte çalışma-
ya mecbur hale getirmiş. Tabii ikinci
bir işte çalışmak, onun gazetecilik
mesleğini yaparken önüne engeller
çıkarılmasına neden oluyor. Beledi-
ye ya da bir devlet kurumunda çalış-
ması, onun bu kurumfarla ilgili objek-
trf haber yapmasını engelliyor.
Tarsuslu gazeteci meslektaşlarım
bir ilginç noktaya daha işaret ettiler.
Kentte, düzenli çıkan ve resmi ilan hak-
kına sahip günlük üç gazete olduğu-
nu söylediler. Ancak seçim gibi, bay-
ram ve yılbaşı gibi özel günlerde çok
sayıda gazetenin sırf ilan almak için
o günlere mahsus olarak çıkarıldığı-
nı ve bunun düzenli çıkan gazetele-
re darbe vurduğunu anlartılar. Tarsus
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Meh-
met Geçim, "Bunun bir çaresi yok
mu, ikigünlüğüne gazete çıkanp ilan-
ları toplayan ve gazetecilikle hiçbiril-
gisi olmayan bu insanlara nasıl dur
diyebiliriz?" sözleriyle dertlerini ifade
ediyordu.
• • •
Mersin'i yeni haliyle keşfetmeye
çalışıyorum. Kaldığımız otel, eskiden
bizim plaj olarak bildiğimiz Pozcu
semtindeymiş. Pozcu, güzel bir kum-
salı olan Mersin'in dışında bir yerdi.
Şimdi şehrin orta yeri haline gelmiş.
Mersin aşın yapılaşma nedeniyle dev
bir kent haline dönüşmüş.
Tabii düzensiz yapıiaşma güzelim
kumsalları, portakal bahçelerini yok
etmiş. Şimdi doldurulmuş sahillerde
yeniden yeşil alan yaratmaya çalışı-
lıyor. Tabii daha da acı olanı, bu ya-
pılaşma 80 kilometrelik Mersin-Silif-
ke hattı boyunca aralıksız sürüyor.
Yapacak bir şey yok. Bizim kent kur-
ma, kent geliştirme gibi bir kavrayı-
şımız sanınm hiç olmayacak.
Fakat yine de Mersin'in büyük ve
önemli bir şehir olduğu gerçeğini gö-
zardı etmemek gerekiyor. 700 bine ya-
kın nüfusu, bölgenin denize açılan
kapısı olmasıyla gelişiyor ve büyüyor.
Yaşam canlı ve hareketli. Deniz yine
de Mersin'i bütün yapılanlara rağ-
men cazip hale getiriyor.
l!k geldiğim akşam Tarsus Ameri-
kan Koleji'nde birgrupla buluştuk. Te-
sadüfen onlar pazartesileri buluşuyor-
larmış, denk geldi.
Ortaokuldan sınıf arkadaşım Dok-
tor Asım Güngör gelip beni otelden
aldı. Biranda geçmiş günlere yolcu-
luğa çıktık. Akar Burduroğlu benden
bir sınıf öndeydi, okulun iyi kısa me-
safe koşuculanndandı. Genç milli ta-
kımdadakoşmuştu. Akar, hâlâ genç
ve sağlam haliyle rakısını yudumlu-
yordu.
Edebiyat öğretmenimiz Haydar
Göfer'in kulağını çınlattık. Haydar
öğretmen 80 yaşını çoktan geçmiş-
ti, Tarsus'ta yaşıyordu. Onu fırsat bu-
lursam ziyaret etmek istiyorum. Hay-
dar öğretmenin Tarsus'ta öğretmen-
liğe başlaması da güzel bir öyküdür.
Istanbul'da genç bir edebiyat öğret-
meniyken (sanınm yıl 1945) Cumhu-
riyet gazetesinde çıkan bir ilan dik-
katini çekiyor. İlan, Tarsus Amerikan
Koleji'nin edebiyat öğretmeni aradı-
ğını bildiren bir ilan. Hemen atlayıpTar-
sus'a gidiyor. Yüzlerce öğrenci yetiş-
tiriyor, buradan emekli oluyor ve o
gün bugündürtam 60 yıldırTarsus'ta
yaşıyor.
Mersin ve Tarsus benim için bir an-
lamdageleceğeyolculuk. Bizden ön-
ceki kuşak yavaş yavaş tanh oluyor.
Benim kuşağımdan arkadaşlanmın
bir kısmı bile yok artık. Mersin ve Tar-
sus'a gazeteci olarak çok emeği geç-
miş ilkokuldan sınıf arkadaşım Peya-
mi Safa Maracı'yı birkaç yıl önce yi-
tırmiştik. Onu sevgiyle anarak bu ya-
zıyı noktalamak istiyorum.
GLOBALpOLtTtKÜLTLTl
ERGİN YILDIZOĞLU
AvnupaBîrliğiveTüpkîye
(a la Derrida)
Jacques Derrida geçen cuma günü öldü. Sanat ve
siyaset teorileri alanında, 60'lardan bu yana derin iz-
ler bırakmıştı. Ondan çok şey öğrendik. Ben anısına
bir methiye yazmak yerine, Türkiye'nin Avrupa Birliği
üyeliği sürecinde şimdi oluşan "kargaşaya", onun ge-
liştirdiği "yapı çözümcü" metin okuma yöntemiyle yak-
laşmaya çalışarak borcumu ödemeyi deneyeceğim.
'Yapı çözümcülük'
Bu kavram, Saussure'ün, sözcüklerin anlamlannın,
dilin dışındaki bir nesneyle (belirtenin-belirtilenle) de-
ğil, dilin içindeki diğersözcüklerle olan ilişkilerinden kay-
naklandığını söyleyen teorisinden kaynaklandı. Derri-
da, bu teoriden hareketle, bir sözcüğün anlamı, ancak
bir dığeri ile olan ilişkisinden kaynaklanıyorsa, "anla-
mın"sürekl\ ertelenerek istikrannı kaybedeceği sonu-
cuna ulaştı. Derrida'nın bu saptaması aslında, dış dün-
yanın olmadığını, bilinemeyeceğini değil, insanın dışın-
daki dünyayla ancak dil (semboller sistemi) aracılığıy-
la ilişki kurabildiğini, onu ancak bir dil ile ifade edebil-
diğini, bu Ifadenin de kaçınılmaz olarak istikrarsızlık-
lartaşıyacağını söylüyordu. "Yapı çözümcüyöntem",
bir metni, onu istikrarlı kılan 'çimentoyu' sökerek, is-
tikrarlı görünebilmek için "bastırdığı" anlamı ortaya
çıkararak okumaya çalışır. Ama Derrida'nın savlan da
istikrannı koruyamadı (quelle ironü), çoğu kez, dış dün-
yanın bilinemeyeceği, evrensel değerlerin olmadığı,
hakikatin (ve tabii ki ahlakın) kışiden kişiye değişece-
ği biçiminde yorumlandı. Böylece eleştirel bir silah ola-
rak doğan "yapı çözümcü" yöntem, banal bir rölati-
vizme, postmodernizme kaynak oluşturdu.
Ben şimdi AB üyeliği konusuna. "yapı çözümcü' yön-
temin 'radikal çekirdeğini' koruyabilmek için, Bakh-
tin'den dilin içindesürmekte olan sınıfmücadelesinin,
konuşanların ve konuşmanın sosyal bağlamının, an-
lamı iletişime olanak sağlayacak biçimde sabitleştir-
diği savını, Lacan'dan da 'Reel' (bir sembolik siste-
min tutarlığını koruyabilmek için dışında bıraktığı şey)
ve "kapitone noktası" (sembolik sıstemı oluşturan
göstergelerden biri egemen hale gelerek, diğerierinin
anlamlannı sabitleştirir- kapitone bir yorgandaki düğ-
menın kumaşı sabrtleştirmesi gibi) kavramlannı ödünç
alarak, bu kavramlan basitleştirdiğimi, birçarpılmaya-
ratabileceğimi unutmadan, hoşgörünüze de sığına-
rak, geçeceğim.
Sorun Türkiye (mi?)
Türkiye'nin AB'ye üye olma olasılığı, gerçekten ufuk-
ta belinnce, kıyamet koptu. önce "Çok fınn ekmekyi-
yeceksiniz, her dediğimizi yapacaksınız, ama yine de
garanti değil" diyen bir kapris, arkasından Almanya'yla
Fransa'da iktidar ve muhalefet partilerinin içinde saf-
laşmalara yol açan, "referandum yapalım, imza top-
layalım, halka soralım vb."... adeta histerili bir panik.
Sakın sorun Türkiye'nin üyeliğe hazırolup olmamasın-
dan değil de, Fransız ve Alman yönetici elitinin, üyeli-
ğe hazır bir Türkiye ile karşılaşınca, kendi projelerinin
olanaksızlığının ayırdına varmanın acısını duymuş ol-
malanndan kaynaklanmasın?
Almanya-Fransa ekseni için AB projesinin, üyelerin
siyasi/ekonomik kaynaklannı bir araya getirmesiyle
oluşacak sinerjiyi kullanarak, ABD'nin ve yükselmek-
te olan Çin'in yanında üçüncü bir hegemonya odağı
olabilecek bir siyasi biriiğe açılması gerekiyor. Birçok
ulustan, kültürden oluşan "Avrupa" halklannın bu pro-
jenin arkasındaki, Almanya-Fransa hegemonyasını
benimsemesi için de projenin emperyalist çekirdeği-
nin, demokrasi, çokkültürfülük, Avrupalılık gibi (fante-
zilerle) gızlenmesi gerekiyor. Türkiye'nin üyeliği "ger-
çekten" gündeme gelince, işte bu gizleme işlemtni bo-
zan bir "gerçek" etkisi yaptı.
Şimdi, bir an için her şeyin yolunda gittiğini, Türki-
ye'nin 2020 yılındaAB'ye üye olduğunu düşünelim. Bu
noktaya gelindiğine/gelebilmek için, şunlardan biri
çoktan olup bitmiş olmalıdır. Ya bugünkü Avrupa ana-
yasası hâlâ geçerlidir. Türkiye'nin Almanya'dan daha
kalabalık bir ülke olarak Avrupa Pariamentosu'na gir-
mesine, Almanya, Fransa gibi ülkelerdeki Türklerin ve
Müslümanlann oylannı da yedeğe alarak, büyük biryön-
lendirici güç kazanması olasılığına kimsenin itirazı yok-
tur. Almanya-Fransa ekseninin hegemonyasına daya-
nan federalist proje çoktan ölmüş, ABD ve Ingilte-
re'nin sevinç göryaşlarıyla toprağa verilmiştir. Ya da
Avrupa, artık Almanya - Fransa ekseninin egemenliğı
altında federal bir siyasi yapının kurulmasına olanak
sağlayacak, Türkiye gibi ülkeleri edilgen konumda tu-
tacak, yeni biranayasaya sahiptir. Sizce bunlardan han-
gisi olanaklı?
Gördüğünüz gibi sorun Türkiye'den değil, Fransa-
Almanya hegemonyası altında bir siyasal blok yarat-
ma projesinin (özellikle mayıs genişlemesinden son-
ra) olanaksızlığının ortaya çıkmasından kaynaklanıyor.
Ekonomik birlik süreci, böyte bir siyasi birlik için olmaz-
sa olmaz bir 'Avrupa Geisti (ruhunu) oluşturamadı. Dün
sembolik sistem içinde Yahudilerle doldurulmaya ça-
lışılmışolan 'boşluğa', bugün "TüMeri" koymaçaba-
sı da bu sorunu çözmez.
Mahkeme karanyla toplanacak
Kızılay yeniden
kongreye gidiyor
ANK4RA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Kızılay
yeniden olağanüstii
kongreye gidiyor. Kı-
zılay Genel Müdürlü-
ğü'nden 1 lOdelegenin
açtığı dava sonucu ve-
rilen mahkeme karan
uyannca üç kişilik bir
heyet kongreyi topla-
yacak. Kızılay Genel
Başkanı Talat Yılmaz,
karara uyacaklarını
söyledi.
Kızılay Genel Baş-
kanlığı'ndan 110 dele-
genin açtığı dava sonu-
cu Ankara 9. Sulh Hu-
kuk Mahkemesi, üç ki-
şilik bir heyeti, olağa-
nüstii kongreyi topla-
makla görevlendirdi.
Kararda, Kızılay Genel
Başkanhğı'ndan 110
delegenin, yeni bir ola-
ğanüstü kongre yapıl-
ması talebiyle genel
merkeze dilekçe verdi-
ği, ancak dilekçelerinin
kabul edilmediği gerek-
çesiyle mahkemece 3
kişinin görevlendiril-
mesini istedikleri belir-
tildi. Kararda, Türkiye
Kızılay Derneği Tüzü-
ğü'nün 88. maddesi ve
Dernekler Yasası'nın
20'3. maddelerine göre,
genel kurulu olağanüstü
toplantıya çağırmak ve
gereklerini yapmak üze-
re dernek üyelerinden 3
kişilik heyetin görevlen-
dirildiği bildirildi,
Kızılay Genel Baş-
kanı Yılmaz, Ankara 9.
Sulh Hukuk Mahkeme-
si karanyla üç kişilik
bir heyetin olağanüstü
kongreyi toplamakla
görevlendirildiğini kay-
detti.