Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 13 EKİM 2004 ÇARŞAMB
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
ünti-AB
BU SÜTUNU okıiyanlar ve aynı kalemi başka
yerferde de izlemış olanlar bilir ki, genel tutum hep
şu omuştur. Evet, tam üyelik haktır, istenebilin ama
böyls değil. Hele, onurla oynanmasına katlanarak
hıç değil. Konu bir kulübe girmek gibi de düşü-
nülse, şerefinizinayaklaraltınaalındığıbirtenisya
da bnç kulübüne girdiğiniz oldu mu sizin hiç? Her
şeyip bir haddi vardır; alttan alınan diplomatik ça-
balann bile. Ama, AB'den tam üyelik müzakere-
len içm tarih koparma yolunda olup bitenler, kat-
lanılabilir hadleri çoktan aşmıştır.
Diplomaside şeref ve onur lafı edilmezmiş. Kim
söylemişse halt etmiş. Diplomatlar ve devlet
adamları arasında şerefe ve onura aldınş etme-
yen çıksa da, unutmamak gerekir ki, diplomasi
bir devlet ve bir ulus için yapılır. Ikisi de, bugün-
kü insanlarla "kaim" olmayan, geçmişten gelip
geleceğe aktarılan kavramlardır. En yorgun, ye-
nik ve bitik olduğu, çaresiz ve mahkûm görün-
düğügündeşahlanıpuluslaşan birhalkın kurdu-
ğu bircumhuriyettir burası. Şerefi ve onuruyla oy-
namak kımsenin haddi olamaz. Sosyal psikolo-
ji herşeyden önemli.
Dolayısıyla, AB'ye tam üyelik yolunda artık
kuşkulu, tereddütlü olmanın, karşıdaki tutumla-
n şurasından burasından birazcık düzeltmeye
çabalamanın sınırı aşılmış ve vakti geçmiş, açık
seçik ve kesin bir tavır takınmanın yeri ve zama-
nı gelmiştir: O tavır, tam üyelik sevdasından vaz-
geçmektir.
Kimileri, "AB'lilerzaten bunu sağlamaya, Türk-
leri bezdirip vazgeçirmeye çahşıyorlar, bu ta-
vır ekmeklerine yağ sürer" diyecektir. Vazgeçiş,
başkalarının belirleyeceği bir "özel statü"ye razı
olmakdemekse, doğru. Ama, böyle bir vazgeçiş,
yenı açılacak dönemin koşullannı, onlann değil
bizim belirieyip müzakereye açmamız anlamına gel-
melidir. Türkiye Cumhuriyeti için dıştan "statü"
saptamaya kimsenin hakkı olmamalı. Olsa olsa,
AB ıle Türkiye arasındakı "yeni ilişki"nm yeniden
ve ortaklaşa belirlenmesi söz konusu olabilir.
Bu, elbette, dış ticaretimizin yüzde 60'tan faz-
lasını sürdürdüğümüz ve dost kalmamız gerekti-
ğine inandığımız Avrupa'ya sırtımızı dönmek, onun-
la kavgalı olmak değildir; Türkiye, Batı boyutunu
içeren, ama başka boyutlan da olan politikalan yü-
rütebilecek konuma sahip bir ülke. Son yıllann AB
saplantısı, bir ulusal kalkınma modelini bağımsız-
ca oluşturmayı örHediği gibi, bu başka boyutlann
yeterince sınanmasını ve geliştirilmesini de en-
gellemıştir.
Ama,bututkununenkötü yanı;şimdiden,mü-
zakere için tarih alırken bile cumhuriyetçi il-
kelerde ve dış politikada büyük yaralar açmış ol-
masıdır. AB uğruna devlet yapısında kalkışılan re-
formlann yönü belli. Ekonomi, bu konuda iyı an-
laşan AB ile IMF'nin dört dudağı arasında. Kıbns'ta
hayli geri gidildi; Atina'yla Rumlar aralığı bekleme-
den kuzu postundan çıkıp şantaja başladılar bile.
Ege sorunlarında gızliden gizliye ne kadar geri
adım atıldığını bilmiyoruz.
Bu yaralı durumda bir de insanlanmızın onuruy-
la oynanması, yaraya tuz biber ekmek ya da ha-
karet eklemek değildir de nedir?
Insanlık ve meslek nitelikleriyle sürekli
anacağımız, hiç unutamayacağımız dostumuz
Avukat
KANİ EKŞİOĞLU nu
Tann ışıklar içinde yatırsın.
Yakınlannın acılannı yürekten paylaşınz.
YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN
GÜNGÖR ŞATIROĞLU
Atatürk'ten Ulusal Egemenlik Dersi
Günümüzde, "ulus egemenliği', 'tam bağımsızlık', 'ulusal ant' gibi
varlığımız için yaşamsal kazammlanmızın modasının geçtiğini ulusumuza
dayatmak isteyen dış çevrelerle, onlann işbirlikçisi, beyinleri devşirilmiş
küreselleşmeci sözde aydınlan bu ulus, tarihsel sağduyusu ile dışlayacak;
Atatürk'ün deyişiyle "kahredecek" ve sermaye imparatorluğunun tek dünya
devleti diktatörlüğü özlemini boşa çıkaracaktır.
Prof. Dr. Ahmet SALTIK Atatiirkçü Düşünce Der. Genel Başk. Yard.
T
ürkiye Cumhuriyeti Devleti, ülke-
si ve ulusu ile bölünmez bütünlü-
ğünü sonsuza dek sürdürecek. Ege-
men bir ulus ve devlet olarak üs-
telik. Tüm zorluk ve engellere kar-
şın bunu başaracak güç ve azimdeyiz. Yüce Ata-
türk de öyle buyurmadı mı? O'nun ölümlü
bedeni toprak oldu ama en büyük yapıtı Tür-
kiye Cumhuriyeti sonsuza dek özgür ve tam
bağımsız olarakyaşayacak. Buna kararlıyız. ya-
şatacağız... Ulusal egemenlığin ne anlama gel-
diğini, Yüce Atatürk'ün aşağıdaki sözleriyle
iyice içimize sindırelim:
• îşittim ki, kimi arkadaşlar yoksulluğumu-
zu bahane ederek memleketlerine geri dön-
mek istiyorlarmış. Ben kımseyı zorla Milli
Meclıs'e davet etmedim. Herkes karannda öz-
gürdür, bunlara başkalan da katılabilir. Ben bu
kutsal davaya inanmış bır ınsan sıfatı ile bura-
dan bu- yere gitmemeye karar verdim. Hatta he-
piniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal
mavzenni eline alır, fişeklerini göğsûne dizer,
bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmada-
ğı'na çıkar, orada tek kurşunum kalana dek va-
tanımı savunurum. Kurşunlanm bıtince de bu
aciz bedenimı bayrağıma sarar. düşman kur-
şunlan ile yaralanır, temiz kanımı kutsal bay-
rağıma içire içıre tek başıma can venrim. Ben
buna ant ıçtim!
• Türkiye milli tarihinin başlangıcı 23 Ni-
san'dır ve yenı bir dönüm noktasıdır. Bütün bir
düşmanlık cihanına karşı ayağa kalkan Türki-
ye halkınuı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni
meydana getirmek hususunda gösterdiği ha-
rikayı ifade eder. (Atatürk'ün S.D.V, 1922, s.
96)
• Ulusal egemenlik öyle bır nurdur ki, onun
karşısında zincırler erir, taç ve tahtlaryanar, mah-
volur. Uluslann tutsaklığı üzerıne kurulmuş
kurumlar her tarafta yıkılmaya mahkûmdur.
• Yeni Türk Devleti'nin yapısal özü ulusal
egemenliktir. (1 Nisan 1923)
• Şimdiye dek ulusumuzun başına gelen
tüm yıkımlar, kendi taüh ve yazgısını başka bi-
risinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.
Insanlar, uluslar kendi istençlerini, kendi vıc-
danlannın gereklerüıi yürütmek ve uygula-
mak isterlerse, egemenliklenni kesinkes elle-
rinde tutmak zorundadırlar.
• Egemenlik, bağsız koşulsuz ulusundur,
yüksek bilginize... (Gizli oturumda milletve-
kıllerine)
• Türkıye halkı bağsız koşulsuz egemenli-
ğıne sahip obmuştur. Egemenlik hiçbir renkte,
hiçbirbiçimde, hiçbir anlam ve yollapaylaşım
kabul etmez.
• Kurtuluş yolu ve yaşam ilkesi, ancak ve
ancak ulusal güçlerin (Kuvayı Millıye) etkin
ve ulusal istencin (milli irade) egemen kılın-
masıdır.
• Gerçek durumda egemenlik yalnız bır bı-
çimde yaşama geçer: O da bu egemenliğin sa-
hibi olan insanlann doğrudan doğruya bır ara-
ya gelerek yasama, yürütme ve yargı görevle-
rini doğrudan yerine getirmeieriyle olanaklı-
dır.(2Aralıkl921)
• Ulusal yazgıya yalnız ve ancak ulus ege-
men olacaktır. Ulusu temsıl eden ulusal istenç
adına sınırlı ve belirlı bir zaman için tinsel ki-
şıliğinde yansıtan Millet Meclisı bile en sonun-
da ulusça yenilenmek durumundadır. Asıl olan
ulustur. Egemenlik onun olduğu gibi, yönetim
hakkı da onundur.
• TBMM Hükümeti ulusaldır; tümüyle ger-
çekçıdir... Bütün programlannın hedefi şu iki
ılkedır:
1. Tam bağımsızlık (Istiklâl-i tâmm): Anla-
tımı Ulusal Ant'tır (Misâk-ı Millî)
2. Bağsız koşulsuz ulusal egemenlik: Bu ya-
şamsal hedefın anlatımı anayasadır.
• Hiç kuşku yok, devletimizin sonsuz olma-
sı için, ülkemizin güçlenmesi için, ulusumu-
zun gönenç ve mutluluğu için, yaşamımız, na-
musumuz, şerefımız, geleceğimiz için ve bü-
tün kutsallığımız ve nihayet her şeyimiz için
mutlaka en kıskanç duygulanmızla, en açık uya-
nıklık ve gözümüzün açıklığıyla ve tüm gücü-
müzle ulusal egemenliğimizi İcoruyacak ve sa-
vunacağız.
• Ulusumuzun güçlü, mutlu ve güvenlik
içinde yaşayabilmesi için devletin tümüyle
ulusal bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, ıç
kuruluşlanmıza tamamen uygun ve dayalı ol-
ması lazımdır.
• Bütün dünya bilmelidir ki. artık bu devle-
tin ve ulusun başında hiçbir güç yoktur, hiçbir
makam yoktur. Yalnız bir güç vardır. 0 da ulu-
sal egemenliktir. 0 da ulusun yüreği, vıcdanı
ve varlığıdır.
• Toplumda en yüksek hürriyetin, en vük-
sek eşitlik ve adalerin devamlı şekilde sağlan-
masıvekorunması, ancak veancak tam ve ke-
sin anlamıyla milli egemenligin kurulmuş bu-
lunmasına bağlıdır.
• "Kayrtsız şartsız" tabinyle belırtılen ege-
menliği, milletin üzerinde tutmak demek, bu
egemenligin bır zerresini, sıfatı, ismi ne olur-
sa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirme-
mek demektır. Bununla kastettiğim manayı
kolaylıkla anlayabilirsinız. (Atatürk'ün S.D.
II, s. 80, 1923)'
• Süngü ile silahla. kanla elde ertiğimiz za-
ferden sonra, kültür, ılim. fen, ekonomi gibi alan-
larda zarer kazanmak ıçın çalışacağız. Mille-
ti refah ve mutluluğa götürecek bu alanlarda
güvenle, başanyla yürüyebilmek ise, yalnız
bir şarta bağlıdır. Bu şart bulunmazsa o alan-
larda başanmız imkânsızdır. Bu şart şudur:
Milletin, doğrudan doğruya kendi egemenli-
ğine kendisinin sahip olmasıdır! (Atatürk'ün
S.D. II. s. 135,1923)
• Demokrasının ne olduğunu halka anlatmak
özellıkle sizın görevınızdir. Halkçılığın ne ol-
duğunu, esaslannı. neden ibaret bulunduğunu,
madde madde izah etmek gereklıdir. Cumhu-
nyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatın.
Cumhuriyet ilkelerini sevdirin.
Günümüzde, "ulus egemenliği'*, "tam ba-
ğunsızlık", "ulusal ant" gibi varlığımız için
yaşamsal kazanımlannuzın modasının geçti-
ğini ulusumuza dayatmak isteyen dış çevreler-
le, onlann işbirlikçisi, beyinleri devşirilmiş
küreselleşmeci sözde aydınlan bu ulus, tarih-
sel sağduyusu ile dışlayacak; Atatürk'ün de-
yişiyle "kahredecek" ve sermaye imparator-
luğunun tek dünya devteti diktatörlüğü özle-
mini boşa çıkaracaktır. Emperyalizm ve sömür-
gecilik yeryüzünden yok edilecek, dünya ulus-
lan egemenliklerini kazanacaklardır.
Onurlu Bir Kadın Tepkisi
Ahmet BAYINDIR
K
amusal düzenin temel
güvencesi olan Türk Ce-
za Yasası'run bütünüyle
değiştirilmesi girişimiyle birlik-
te 'nna' da dınsel, hukuksal ve
ahlaksal boyutuyla enikonu tar-
tışılmaya açılmış oldu. Zinaya
ilişkin dinsel kurallann açık, be-
lirgin ve kesin yargılar taşıması,
dine dayab siyasetyürütenlere bu
konuda içterilikli laik davranma
olanağı tarumıyor. Dogmatik din
kurallan ile, sürekli değişen, ge-
lişen ve evTİmleşen laik huİcuk ku-
rallannın karşıtlığı açıktır v e bağ-
daşmaz niteliklidir. Zinanın suç
olarak öğelerinin ve oluşumu-
nun belirlenmesi yanında, ayn-
ca cezalandırma şekline ilişkin
de dinsel kurallar bulunuyor. In-
sanlık tarihi boyunca zinaya ve
öbür cinsel suçlara uygulanan
çoğu cezalarm biçim ve yöntem-
leri bugün arftk acunasız, haksız
ve onurkıncı saydmaktadu-. Şim-
di tarihimizde yaşanmış öbyle
bir olayı birlikte görelım:
Şah Sultan, Yavuz Sultan Se-
lim in kızıdır. Değişik belgeler-
de adı farklı biçimlerde geçmek-
tedir: Şahi Sultan. Devletşahî,
Şehzadeşahî gibi. Şah Sultan,
vezir-i âzam Lutfi Piaşa ıle evli-
dir. Lutfi Paşa tarihçiliğı ve şa-
irliği de olan başanlı ve güçlü bir
devlet adamıdır. Lutfi Paşa Ar-
navut asıllı olup katı yürekli ve
sert mizaçlı bir insandır. Rodos
kuşatmasuıa. Viyana ve Irak se-
ferlerine, Italya'ya yapılan de-
niz çıkarmalanna doğrudan ka-
ülmış ve büyük yararlıklar gös-
termiştir.
Seçkin ve deneyimli devlet
adamı Lutfi Pasa, bir gün bir fa-
hişeyi kadmlut organnıdan ame-
lıyatla cezalându"dı. Şah Sultan
bu cezaya çok üzüldü ve koca-
sını uyardı. Lutfi Paşa bu uyan-
ya kızarak hançeriyle eşinin üze-
rine yürüdü. Saray görev lıleri
Paşa'yı yaka paça ederek dışan
attılar.
Kanunî Sultan Süle> man, kız
kardeşine yönelik bu olaydan
sonra Lutfi Paşa'yı azlettı. Şah
Sultan da izinle boşanma talebin-
de bulundu. Boşandıktan sonra
da Şah Sultan bu daha e\ lenme-
di. Yaşamının bundan sonrakı
dönemini ve senetıni, yoksul-
lara ve kimsesizlere yardımcı
olacak hayır kurumlanna v akfe-
derek geçirdi.
PENCERE
Cumhuriyet Strateji
Eki Neymiş?••
Cumhuriyet yaklaşık dört aydan beri bir yeni el
yayımlamaya başladı:
"Strateji"
Denebilir ki:
- Aklınız mı yok sizin?..
Evet, aklımızyok!..
Politikadan daha öte bir geniş ufka yayılan ve de-
rinleşen zihinsel çabanın gelecek zamanı kavrama
yeteneğini bir gazetenin ekinde sınamak akıl kârı
mı?..
Medyanın cife çamurunda bataklaştığı birzaman-
da siz şu Cumhuriyet'in yaptığına bakın!..
Ancak son sayısıyla vardığı düzeyde "Cumhu-
riyet Strateji", şu kavanoz dipli dünyada olan bi-
tenlere onu anlamak isteyenler için deniz feneri...
Bir strateji dergisinin gazeteyle basılıp ülke ça-
pında yayılması, insanımızın dünya ölçeğinde bi-
linçlenmesi açısından büyük atılımdır; Batı med-
yasında bu örneğin bireşi olduğunu sanmıyorum.
•
Pekı, Strateji'nin son sayısında ne var ne yok?..
En başta: Çini..
Şimdi burunlar kıvnlacak:
- Aman canım, dünyanın öteki ucunda uyuyan
devden bize ne hayır gelir?..
Bizim çağanozlar böyledir; hem 'küreselleşme'
dendi mi mangalda kül bırakmazlar; hem ABD-AB
dışında küreselleşmeyi izlemeye ve anlamaya ya-
naşmazlar; pek yakında OrtaAsya ile Ortadoğu ku-
caklaştığında sakın Çin komşumuz olmasın!..
ABD küresel egemen değil mi?..
Peki, Çin ne haltediyor?..
•
Cumhuriyet Strateji'yi kanştınrken Harvard Üni-
versitesı'nden Doç. Dr. Mustafa Kibaroğlu'nun il-
gınç bır yazısına rastlıyorsunuz:
"Kuzeylrak: Iran tehdidi karşısında ön cephehat-
tı"
Allah Allah!..
Neymiş ön cephe?..
Okuyalım:
"...artık bir nükleer güç olan Pakistan'ın da Ak-
deniz'e ulaşabilecek balistik füzelere sahip olma-
sı ve ülkenin giderek Afganistan'daki Taliban re-
jimine sahip biryapıya ilehemesi, Israil'in üzerin-
de en çok durduğu kaygı haline gelmiştir."
Yok daha neler!..
Peki, geçenlerde gazetelerde bir sürü haber oku-
muştuk, israil neden Kuzey Irak'a sarkmıştı, "Kürt
Yahudiler" dalgası niçin çıkarılmıştı?..
Türkrye'de islamcı iktidarının yükselişi Israil'in
canını mı sıkıyordu?..
Strateji denen meret ilginç bir kafa çalışması is-
ter: bana göre yaptığımız iş tam 'Cumhuriyet'lik'
bir girişimdir; hiçbir gazetede olmasa da Ata-
türk'ün kurduğu gazeteye düşünmenin hertürü ya-
kışıyor.
•
Ancak bu haftaki 'Cumhuriyet Strateji'de Ci-
hangir Dumanlı yazısına şöyle bir başlık atmış:
"ABD'nin Ikinci Soğuk Savaşı"
Küreselleşme sürecinin Ikinci Soğuk Savaş'a
dönüştüğünü söyleyen [Xımanlı, bu görüşü kimi kay-
naklara dayandınyor; ama, bunun neresi 'Soğuk
Savaş"?..
Soğuk Savaş'ta silahlar patlamaz, insan öldürül-
mez...
Oysa bugün Ortadoğu mezbahaya dönüştü...
Göz göre göre çoluk çocuğa da kıyıyoriar...
Beko'dan Temmuz fiyatlarıyla
ön ödemeli kampanya! ••
9<ı*ntJXIniM
dilcnenU
No-Frost buzdolabı 636 milyon
Çamaşır makinesi 456 milyon
Buiaşık makinesi 390 milyon
Turbo fırm 378 milyon
Elektrikli süpürge 88 milyon TL'den
başlayan fiyatlarla, Ocak teslimi
ön ödemeli kampanyada sizin oluyor.
Bekc ızrre:merkezi timmMJLtl+M • • • v, oeko com tr
İLAN
TC
KARS1.ASLÎYE
HUKL1K
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı:2004'15
Davacılar Murat
Tanm, Hülya Ta-
nm ve Banş Çan-
tay vekilı tarafın-
dan davalı Erhan
Sezer aleyhlerine
açmış olduğu ma-
nevi tazminat dava-
sının yapılan açık
yargılaması sırasm-
da verilen ara kara-
n gereğince;
Davacılardan Ba-
nş Çantay'a vekili-
nin vekillikten çe-
kildiğıne ilişkin
tebligat ve duruş-
ma günü tüm ara-
malara rağmen teb-
liğ edilemedığin-
den dolayı ılanen
tebliğine karar ve-
rildiğinden, adı ge-
çen davacı Barış
Çantay'm vekilinin
mahkememizin
06.02.2004 tarihli
celsesinde vekilli-
ğinden çekildiğinin
bılinmesı davaya
karşı diyeceklenni
duruşmanın atılı
b u l u n d u ğ u
24.1 1.2004 günü
saat: 11.00'e kadar
mahkememizin
2004 15 esas sayılı
dosyasına bildir-
mesi veya duruş-
mada hazır bulun-
ması ya da kendini
vekille temsil ettir-
mesi aksi takdirde
yargılamaya yoklu-
gunda devam olu-
narak karar verile-
ceği ilanen tebliğ
olunur. 27.09.2004
Basın: 44822