25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 13 EKİM 2004 ÇARŞAMB OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL ünti-AB BU SÜTUNU okıiyanlar ve aynı kalemi başka yerferde de izlemış olanlar bilir ki, genel tutum hep şu omuştur. Evet, tam üyelik haktır, istenebilin ama böyls değil. Hele, onurla oynanmasına katlanarak hıç değil. Konu bir kulübe girmek gibi de düşü- nülse, şerefinizinayaklaraltınaalındığıbirtenisya da bnç kulübüne girdiğiniz oldu mu sizin hiç? Her şeyip bir haddi vardır; alttan alınan diplomatik ça- balann bile. Ama, AB'den tam üyelik müzakere- len içm tarih koparma yolunda olup bitenler, kat- lanılabilir hadleri çoktan aşmıştır. Diplomaside şeref ve onur lafı edilmezmiş. Kim söylemişse halt etmiş. Diplomatlar ve devlet adamları arasında şerefe ve onura aldınş etme- yen çıksa da, unutmamak gerekir ki, diplomasi bir devlet ve bir ulus için yapılır. Ikisi de, bugün- kü insanlarla "kaim" olmayan, geçmişten gelip geleceğe aktarılan kavramlardır. En yorgun, ye- nik ve bitik olduğu, çaresiz ve mahkûm görün- düğügündeşahlanıpuluslaşan birhalkın kurdu- ğu bircumhuriyettir burası. Şerefi ve onuruyla oy- namak kımsenin haddi olamaz. Sosyal psikolo- ji herşeyden önemli. Dolayısıyla, AB'ye tam üyelik yolunda artık kuşkulu, tereddütlü olmanın, karşıdaki tutumla- n şurasından burasından birazcık düzeltmeye çabalamanın sınırı aşılmış ve vakti geçmiş, açık seçik ve kesin bir tavır takınmanın yeri ve zama- nı gelmiştir: O tavır, tam üyelik sevdasından vaz- geçmektir. Kimileri, "AB'lilerzaten bunu sağlamaya, Türk- leri bezdirip vazgeçirmeye çahşıyorlar, bu ta- vır ekmeklerine yağ sürer" diyecektir. Vazgeçiş, başkalarının belirleyeceği bir "özel statü"ye razı olmakdemekse, doğru. Ama, böyle bir vazgeçiş, yenı açılacak dönemin koşullannı, onlann değil bizim belirieyip müzakereye açmamız anlamına gel- melidir. Türkiye Cumhuriyeti için dıştan "statü" saptamaya kimsenin hakkı olmamalı. Olsa olsa, AB ıle Türkiye arasındakı "yeni ilişki"nm yeniden ve ortaklaşa belirlenmesi söz konusu olabilir. Bu, elbette, dış ticaretimizin yüzde 60'tan faz- lasını sürdürdüğümüz ve dost kalmamız gerekti- ğine inandığımız Avrupa'ya sırtımızı dönmek, onun- la kavgalı olmak değildir; Türkiye, Batı boyutunu içeren, ama başka boyutlan da olan politikalan yü- rütebilecek konuma sahip bir ülke. Son yıllann AB saplantısı, bir ulusal kalkınma modelini bağımsız- ca oluşturmayı örHediği gibi, bu başka boyutlann yeterince sınanmasını ve geliştirilmesini de en- gellemıştir. Ama,bututkununenkötü yanı;şimdiden,mü- zakere için tarih alırken bile cumhuriyetçi il- kelerde ve dış politikada büyük yaralar açmış ol- masıdır. AB uğruna devlet yapısında kalkışılan re- formlann yönü belli. Ekonomi, bu konuda iyı an- laşan AB ile IMF'nin dört dudağı arasında. Kıbns'ta hayli geri gidildi; Atina'yla Rumlar aralığı bekleme- den kuzu postundan çıkıp şantaja başladılar bile. Ege sorunlarında gızliden gizliye ne kadar geri adım atıldığını bilmiyoruz. Bu yaralı durumda bir de insanlanmızın onuruy- la oynanması, yaraya tuz biber ekmek ya da ha- karet eklemek değildir de nedir? Insanlık ve meslek nitelikleriyle sürekli anacağımız, hiç unutamayacağımız dostumuz Avukat KANİ EKŞİOĞLU nu Tann ışıklar içinde yatırsın. Yakınlannın acılannı yürekten paylaşınz. YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN GÜNGÖR ŞATIROĞLU Atatürk'ten Ulusal Egemenlik Dersi Günümüzde, "ulus egemenliği', 'tam bağımsızlık', 'ulusal ant' gibi varlığımız için yaşamsal kazammlanmızın modasının geçtiğini ulusumuza dayatmak isteyen dış çevrelerle, onlann işbirlikçisi, beyinleri devşirilmiş küreselleşmeci sözde aydınlan bu ulus, tarihsel sağduyusu ile dışlayacak; Atatürk'ün deyişiyle "kahredecek" ve sermaye imparatorluğunun tek dünya devleti diktatörlüğü özlemini boşa çıkaracaktır. Prof. Dr. Ahmet SALTIK Atatiirkçü Düşünce Der. Genel Başk. Yard. T ürkiye Cumhuriyeti Devleti, ülke- si ve ulusu ile bölünmez bütünlü- ğünü sonsuza dek sürdürecek. Ege- men bir ulus ve devlet olarak üs- telik. Tüm zorluk ve engellere kar- şın bunu başaracak güç ve azimdeyiz. Yüce Ata- türk de öyle buyurmadı mı? O'nun ölümlü bedeni toprak oldu ama en büyük yapıtı Tür- kiye Cumhuriyeti sonsuza dek özgür ve tam bağımsız olarakyaşayacak. Buna kararlıyız. ya- şatacağız... Ulusal egemenlığin ne anlama gel- diğini, Yüce Atatürk'ün aşağıdaki sözleriyle iyice içimize sindırelim: • îşittim ki, kimi arkadaşlar yoksulluğumu- zu bahane ederek memleketlerine geri dön- mek istiyorlarmış. Ben kımseyı zorla Milli Meclıs'e davet etmedim. Herkes karannda öz- gürdür, bunlara başkalan da katılabilir. Ben bu kutsal davaya inanmış bır ınsan sıfatı ile bura- dan bu- yere gitmemeye karar verdim. Hatta he- piniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzenni eline alır, fişeklerini göğsûne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmada- ğı'na çıkar, orada tek kurşunum kalana dek va- tanımı savunurum. Kurşunlanm bıtince de bu aciz bedenimı bayrağıma sarar. düşman kur- şunlan ile yaralanır, temiz kanımı kutsal bay- rağıma içire içıre tek başıma can venrim. Ben buna ant ıçtim! • Türkiye milli tarihinin başlangıcı 23 Ni- san'dır ve yenı bir dönüm noktasıdır. Bütün bir düşmanlık cihanına karşı ayağa kalkan Türki- ye halkınuı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni meydana getirmek hususunda gösterdiği ha- rikayı ifade eder. (Atatürk'ün S.D.V, 1922, s. 96) • Ulusal egemenlik öyle bır nurdur ki, onun karşısında zincırler erir, taç ve tahtlaryanar, mah- volur. Uluslann tutsaklığı üzerıne kurulmuş kurumlar her tarafta yıkılmaya mahkûmdur. • Yeni Türk Devleti'nin yapısal özü ulusal egemenliktir. (1 Nisan 1923) • Şimdiye dek ulusumuzun başına gelen tüm yıkımlar, kendi taüh ve yazgısını başka bi- risinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Insanlar, uluslar kendi istençlerini, kendi vıc- danlannın gereklerüıi yürütmek ve uygula- mak isterlerse, egemenliklenni kesinkes elle- rinde tutmak zorundadırlar. • Egemenlik, bağsız koşulsuz ulusundur, yüksek bilginize... (Gizli oturumda milletve- kıllerine) • Türkıye halkı bağsız koşulsuz egemenli- ğıne sahip obmuştur. Egemenlik hiçbir renkte, hiçbirbiçimde, hiçbir anlam ve yollapaylaşım kabul etmez. • Kurtuluş yolu ve yaşam ilkesi, ancak ve ancak ulusal güçlerin (Kuvayı Millıye) etkin ve ulusal istencin (milli irade) egemen kılın- masıdır. • Gerçek durumda egemenlik yalnız bır bı- çimde yaşama geçer: O da bu egemenliğin sa- hibi olan insanlann doğrudan doğruya bır ara- ya gelerek yasama, yürütme ve yargı görevle- rini doğrudan yerine getirmeieriyle olanaklı- dır.(2Aralıkl921) • Ulusal yazgıya yalnız ve ancak ulus ege- men olacaktır. Ulusu temsıl eden ulusal istenç adına sınırlı ve belirlı bir zaman için tinsel ki- şıliğinde yansıtan Millet Meclisı bile en sonun- da ulusça yenilenmek durumundadır. Asıl olan ulustur. Egemenlik onun olduğu gibi, yönetim hakkı da onundur. • TBMM Hükümeti ulusaldır; tümüyle ger- çekçıdir... Bütün programlannın hedefi şu iki ılkedır: 1. Tam bağımsızlık (Istiklâl-i tâmm): Anla- tımı Ulusal Ant'tır (Misâk-ı Millî) 2. Bağsız koşulsuz ulusal egemenlik: Bu ya- şamsal hedefın anlatımı anayasadır. • Hiç kuşku yok, devletimizin sonsuz olma- sı için, ülkemizin güçlenmesi için, ulusumu- zun gönenç ve mutluluğu için, yaşamımız, na- musumuz, şerefımız, geleceğimiz için ve bü- tün kutsallığımız ve nihayet her şeyimiz için mutlaka en kıskanç duygulanmızla, en açık uya- nıklık ve gözümüzün açıklığıyla ve tüm gücü- müzle ulusal egemenliğimizi İcoruyacak ve sa- vunacağız. • Ulusumuzun güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için devletin tümüyle ulusal bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, ıç kuruluşlanmıza tamamen uygun ve dayalı ol- ması lazımdır. • Bütün dünya bilmelidir ki. artık bu devle- tin ve ulusun başında hiçbir güç yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir güç vardır. 0 da ulu- sal egemenliktir. 0 da ulusun yüreği, vıcdanı ve varlığıdır. • Toplumda en yüksek hürriyetin, en vük- sek eşitlik ve adalerin devamlı şekilde sağlan- masıvekorunması, ancak veancak tam ve ke- sin anlamıyla milli egemenligin kurulmuş bu- lunmasına bağlıdır. • "Kayrtsız şartsız" tabinyle belırtılen ege- menliği, milletin üzerinde tutmak demek, bu egemenligin bır zerresini, sıfatı, ismi ne olur- sa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirme- mek demektır. Bununla kastettiğim manayı kolaylıkla anlayabilirsinız. (Atatürk'ün S.D. II, s. 80, 1923)' • Süngü ile silahla. kanla elde ertiğimiz za- ferden sonra, kültür, ılim. fen, ekonomi gibi alan- larda zarer kazanmak ıçın çalışacağız. Mille- ti refah ve mutluluğa götürecek bu alanlarda güvenle, başanyla yürüyebilmek ise, yalnız bir şarta bağlıdır. Bu şart bulunmazsa o alan- larda başanmız imkânsızdır. Bu şart şudur: Milletin, doğrudan doğruya kendi egemenli- ğine kendisinin sahip olmasıdır! (Atatürk'ün S.D. II. s. 135,1923) • Demokrasının ne olduğunu halka anlatmak özellıkle sizın görevınızdir. Halkçılığın ne ol- duğunu, esaslannı. neden ibaret bulunduğunu, madde madde izah etmek gereklıdir. Cumhu- nyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatın. Cumhuriyet ilkelerini sevdirin. Günümüzde, "ulus egemenliği'*, "tam ba- ğunsızlık", "ulusal ant" gibi varlığımız için yaşamsal kazanımlannuzın modasının geçti- ğini ulusumuza dayatmak isteyen dış çevreler- le, onlann işbirlikçisi, beyinleri devşirilmiş küreselleşmeci sözde aydınlan bu ulus, tarih- sel sağduyusu ile dışlayacak; Atatürk'ün de- yişiyle "kahredecek" ve sermaye imparator- luğunun tek dünya devteti diktatörlüğü özle- mini boşa çıkaracaktır. Emperyalizm ve sömür- gecilik yeryüzünden yok edilecek, dünya ulus- lan egemenliklerini kazanacaklardır. Onurlu Bir Kadın Tepkisi Ahmet BAYINDIR K amusal düzenin temel güvencesi olan Türk Ce- za Yasası'run bütünüyle değiştirilmesi girişimiyle birlik- te 'nna' da dınsel, hukuksal ve ahlaksal boyutuyla enikonu tar- tışılmaya açılmış oldu. Zinaya ilişkin dinsel kurallann açık, be- lirgin ve kesin yargılar taşıması, dine dayab siyasetyürütenlere bu konuda içterilikli laik davranma olanağı tarumıyor. Dogmatik din kurallan ile, sürekli değişen, ge- lişen ve evTİmleşen laik huİcuk ku- rallannın karşıtlığı açıktır v e bağ- daşmaz niteliklidir. Zinanın suç olarak öğelerinin ve oluşumu- nun belirlenmesi yanında, ayn- ca cezalandırma şekline ilişkin de dinsel kurallar bulunuyor. In- sanlık tarihi boyunca zinaya ve öbür cinsel suçlara uygulanan çoğu cezalarm biçim ve yöntem- leri bugün arftk acunasız, haksız ve onurkıncı saydmaktadu-. Şim- di tarihimizde yaşanmış öbyle bir olayı birlikte görelım: Şah Sultan, Yavuz Sultan Se- lim in kızıdır. Değişik belgeler- de adı farklı biçimlerde geçmek- tedir: Şahi Sultan. Devletşahî, Şehzadeşahî gibi. Şah Sultan, vezir-i âzam Lutfi Piaşa ıle evli- dir. Lutfi Paşa tarihçiliğı ve şa- irliği de olan başanlı ve güçlü bir devlet adamıdır. Lutfi Paşa Ar- navut asıllı olup katı yürekli ve sert mizaçlı bir insandır. Rodos kuşatmasuıa. Viyana ve Irak se- ferlerine, Italya'ya yapılan de- niz çıkarmalanna doğrudan ka- ülmış ve büyük yararlıklar gös- termiştir. Seçkin ve deneyimli devlet adamı Lutfi Pasa, bir gün bir fa- hişeyi kadmlut organnıdan ame- lıyatla cezalându"dı. Şah Sultan bu cezaya çok üzüldü ve koca- sını uyardı. Lutfi Paşa bu uyan- ya kızarak hançeriyle eşinin üze- rine yürüdü. Saray görev lıleri Paşa'yı yaka paça ederek dışan attılar. Kanunî Sultan Süle> man, kız kardeşine yönelik bu olaydan sonra Lutfi Paşa'yı azlettı. Şah Sultan da izinle boşanma talebin- de bulundu. Boşandıktan sonra da Şah Sultan bu daha e\ lenme- di. Yaşamının bundan sonrakı dönemini ve senetıni, yoksul- lara ve kimsesizlere yardımcı olacak hayır kurumlanna v akfe- derek geçirdi. PENCERE Cumhuriyet Strateji Eki Neymiş?•• Cumhuriyet yaklaşık dört aydan beri bir yeni el yayımlamaya başladı: "Strateji" Denebilir ki: - Aklınız mı yok sizin?.. Evet, aklımızyok!.. Politikadan daha öte bir geniş ufka yayılan ve de- rinleşen zihinsel çabanın gelecek zamanı kavrama yeteneğini bir gazetenin ekinde sınamak akıl kârı mı?.. Medyanın cife çamurunda bataklaştığı birzaman- da siz şu Cumhuriyet'in yaptığına bakın!.. Ancak son sayısıyla vardığı düzeyde "Cumhu- riyet Strateji", şu kavanoz dipli dünyada olan bi- tenlere onu anlamak isteyenler için deniz feneri... Bir strateji dergisinin gazeteyle basılıp ülke ça- pında yayılması, insanımızın dünya ölçeğinde bi- linçlenmesi açısından büyük atılımdır; Batı med- yasında bu örneğin bireşi olduğunu sanmıyorum. • Pekı, Strateji'nin son sayısında ne var ne yok?.. En başta: Çini.. Şimdi burunlar kıvnlacak: - Aman canım, dünyanın öteki ucunda uyuyan devden bize ne hayır gelir?.. Bizim çağanozlar böyledir; hem 'küreselleşme' dendi mi mangalda kül bırakmazlar; hem ABD-AB dışında küreselleşmeyi izlemeye ve anlamaya ya- naşmazlar; pek yakında OrtaAsya ile Ortadoğu ku- caklaştığında sakın Çin komşumuz olmasın!.. ABD küresel egemen değil mi?.. Peki, Çin ne haltediyor?.. • Cumhuriyet Strateji'yi kanştınrken Harvard Üni- versitesı'nden Doç. Dr. Mustafa Kibaroğlu'nun il- gınç bır yazısına rastlıyorsunuz: "Kuzeylrak: Iran tehdidi karşısında ön cephehat- tı" Allah Allah!.. Neymiş ön cephe?.. Okuyalım: "...artık bir nükleer güç olan Pakistan'ın da Ak- deniz'e ulaşabilecek balistik füzelere sahip olma- sı ve ülkenin giderek Afganistan'daki Taliban re- jimine sahip biryapıya ilehemesi, Israil'in üzerin- de en çok durduğu kaygı haline gelmiştir." Yok daha neler!.. Peki, geçenlerde gazetelerde bir sürü haber oku- muştuk, israil neden Kuzey Irak'a sarkmıştı, "Kürt Yahudiler" dalgası niçin çıkarılmıştı?.. Türkrye'de islamcı iktidarının yükselişi Israil'in canını mı sıkıyordu?.. Strateji denen meret ilginç bir kafa çalışması is- ter: bana göre yaptığımız iş tam 'Cumhuriyet'lik' bir girişimdir; hiçbir gazetede olmasa da Ata- türk'ün kurduğu gazeteye düşünmenin hertürü ya- kışıyor. • Ancak bu haftaki 'Cumhuriyet Strateji'de Ci- hangir Dumanlı yazısına şöyle bir başlık atmış: "ABD'nin Ikinci Soğuk Savaşı" Küreselleşme sürecinin Ikinci Soğuk Savaş'a dönüştüğünü söyleyen [Xımanlı, bu görüşü kimi kay- naklara dayandınyor; ama, bunun neresi 'Soğuk Savaş"?.. Soğuk Savaş'ta silahlar patlamaz, insan öldürül- mez... Oysa bugün Ortadoğu mezbahaya dönüştü... Göz göre göre çoluk çocuğa da kıyıyoriar... Beko'dan Temmuz fiyatlarıyla ön ödemeli kampanya! •• 9<ı*ntJXIniM dilcnenU No-Frost buzdolabı 636 milyon Çamaşır makinesi 456 milyon Buiaşık makinesi 390 milyon Turbo fırm 378 milyon Elektrikli süpürge 88 milyon TL'den başlayan fiyatlarla, Ocak teslimi ön ödemeli kampanyada sizin oluyor. Bekc ızrre:merkezi timmMJLtl+M • • • v, oeko com tr İLAN TC KARS1.ASLÎYE HUKL1K MAHKEMESİ'NDEN Sayı:2004'15 Davacılar Murat Tanm, Hülya Ta- nm ve Banş Çan- tay vekilı tarafın- dan davalı Erhan Sezer aleyhlerine açmış olduğu ma- nevi tazminat dava- sının yapılan açık yargılaması sırasm- da verilen ara kara- n gereğince; Davacılardan Ba- nş Çantay'a vekili- nin vekillikten çe- kildiğıne ilişkin tebligat ve duruş- ma günü tüm ara- malara rağmen teb- liğ edilemedığin- den dolayı ılanen tebliğine karar ve- rildiğinden, adı ge- çen davacı Barış Çantay'm vekilinin mahkememizin 06.02.2004 tarihli celsesinde vekilli- ğinden çekildiğinin bılinmesı davaya karşı diyeceklenni duruşmanın atılı b u l u n d u ğ u 24.1 1.2004 günü saat: 11.00'e kadar mahkememizin 2004 15 esas sayılı dosyasına bildir- mesi veya duruş- mada hazır bulun- ması ya da kendini vekille temsil ettir- mesi aksi takdirde yargılamaya yoklu- gunda devam olu- narak karar verile- ceği ilanen tebliğ olunur. 27.09.2004 Basın: 44822
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle