27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Istihbarattaki 'koordinasyon' ve 'taktik' sorunu, bombalı saldınlann ardından yeniden gündemde Operasyonu vurantarüşmaMEHMETFARAÇ Istanbul'daki intihar saldınlannın ardandan şüphesiz tartışmalann odağı- nı istihbaratkonusu oluşturuyor. "Ko- onfinasyon bozuktuğu mu, zaafmı?»" Terörle mücadelede giderilemeyecek büyük sorunlara yol açabilecek bu ko- nuyu alevlendıren önemli sorunlar da yaşanıyor. Istanbul'daki katliam soruş- turmasını "kflitieyen'', faillerle ilgisi olmadığı belirtilen Suriye'deki 22 ki- şiye yönelik gözaltılar... Bir taraftan da jandarmanın eylemlerden 3 ay ön- ce Bingöl Emniyeti'ni uyardığı iddi- ası gündeme bomba gibi düşüyor!.. Istanbul' un göbeğinde bir hafta için- de 4 ayn grubun çeşitli hedefleri ce- henneme çevirmesinin yarattığı şok sürerken, herkes halen şu soruyu so- • îstanbul'da bombalar patlarken yurttaşler en çok "Devlet neden haber alamadı" sorusuna odaklandı. Tartışmalar sürerken koordinasyonsuzluk Suriye'deki operasyonu kilitledi. Jandarmanın "Olaylardan önce uyardık" iddiası ise konuyu alevlendirdi. ruyor: "Devletinnasdhaberiohnadı?-'' Ashnda olayı çözmeye çahşanlar bu- nun yanıtını kendilerince veriyor: "El Kaide'nin dünyadald hiçfoir eytemi bu kadar hizfa ayrtınlahla Sonra şöyle bir yaklaşım öne çıka- nlıyor. "Devletin terörtemücaddekon- septi değişmeİL tstanbuTu cehenneme çevirenler, 15 Kasun'dan önce terörist Bu değerlendirmenin kökeninde, geçmişte BeyitEl Imam (îmamlar Bir- liği) gibi terör eylemlerine bulaşmayan örgüt militanlannın devletin takibi dı- şında tutulması yaöyor. "Yani izlen- meyen insanlar ber an her şeyi yapabi- Hr!_" deniliyor. Örneğin, failler hare- ketleri sürekli izlenen Hizbullahçılarol- saydı eylemlerin belki önlenebileceği söyleniyor... Istihbarat tartışılırken da- ha çok ulusal kurumlarla sınırlandın- lan "stratejikistihbaratn ve polise vur- gu yapılan "taktik" yani "suç istihba- raü" sorgulanıyor. Bu sorgulama MGK'de da dillendirilen koordinas- yon merkezi kurulması düşüncesini geri plana itiyor. "Çünkü" deniliyor: u Bügi arşrvieoecekse bir yerde top- lanır. Oysa istihbarann anında sentez edümesi gerekir. Kimse bu sırada ha- vuza istihbarat akrtmaz!.. Herkes ken- di işini kendisi göriir. Stratejik istihba- ratta takip vapıhr. Evtemrinin bazj uv- gulamalan büyük bahk gelecek diye görmezden gefinebflir. Oysa taktik is- tihbaratta. birine tokat vuran kişiye anında müdahale gereknf Aslında bu saptamalar yapılırken, stratejik istihbarat konusu eleştirinin or- tasına oturtuluyor. Taktik istihbarat ko- nusuna ise "4 lşte failkri saptadık, baa- laruu yakaladık" anlamı yükleniyor. Bu arada emniyet içinde, "CIA, MOSSAD gibi ilgili kuruJuşlann bom- balama alaylanndan daha önce bilgj- YÖK denkliklerini tanımıyor Göderşeriatçı üniversitelerde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Istanbul'daki bombaJı saldınlara adı kanşan Idşilerin Suriye'de eğirim gördüklerinin ortaya çıkması, gözleri şeriatçı üniversitelere çevirdi. YÖK, diplomatik ilişkilerde yumuşama yaşanmasına karşuı Suriye'deki hiçbir üniversitenin denkliğini tanımıyor. AKP ise geçen yıl şeriatçı El-Ezher Oniversitesi'ne diploma denkliği tanınması girişiminde bulunmuştu. YÖK'ün tanımadığı üniversiteler; Mısır, Türkmenistan, Gürcistan, Suriye ve Bangladeş'te yoğunlaşıyor. YÖK, bugüne kadar şeriat eğitimi veren Mısır'daki El-Ezher, Türkrnenistan'da bulunan Uluslararası Türkmen Türk Üniversitesi, Gürcistan'daki Kivemo Kartli Bağımsız Üniversitesi, Tiflis Asya-Afrika Enstitüsü, Suriye'deki Teşrin Üniversitesi, Azerbaycan'daki Tefekkür Üniversitesi ve Bangladeş Ulusal Üniversitesi mezunlannın "denklik " başvurulannı reddediyor. Bir YÖK yetkilisi, Suriye'nin geçmiş yılîarda özelikJe Hatay'da bulunan yurttaşlan kendi • Terörist saldınlarla bağlantılı olanlann Suriye'de öğrenim görraüş olmalan, yıllarcür tartışüan 'şeriatçı üniversitelerin tanınması' konusunu gündeme getirdi. Ancak diplomatik ilişkilerde yumuşama yaşanmış olmasma karşın YÖK, Suriye'deki ûniversitelerden mezun olanlann diplomalannm denkliklerini tanımıyor. üniversitelerinde eğitim görmeye teşvik ettiğini vurguladı. Yetkili, "Burada amaç dinset eğitimden geçirmekti. Suriyeifler özeüikle üp eğitiini üzerinde voğunlaşıyorlardı. Zaten, dünyanın hiçbir yerinde başka bir ünhersiteden ahnan ap dipkraıası, yetertik suıavından geçirümeden kabul edilmez. Biz amaçlannı fark edince Suriye'deki hiçbir ünrversiteye denklik verilmeınesi karannı aknk" dedı. YÖKyetkilileri, özellikle Refahyol döneminde, denkliklerinin "tanınacağT gerekçesiyle şeriatçı üniversitelere binlerce öğrencinin gönderildiğini, ancak bu sayının son yılîarda düşüşe geçtiğini kaydettiler. AKP'nin tek başına iktidara gehnesiyle şeriatçı üniversitelerde okuyan Türk öğrenciler "denkBk" için yeniden umutlanmışlardı. AKP'nin geçen yıl aralık ayında hazırladığı 2. uyum paketinde "öğrend af&" da yer ahyordu. Komisyonda, AKP'liler, son terör olaylanyla yeniden gündeme gelen şeriatçı üniversitelerle ilgili bir girişimde de bulunmuşlardı. AKP'liler, "Mısır'da eğitim veren El-Ezher İ nrversitesi'nden ahnan, ancak YÖK tarafindan denklik verihneyen diplomalar geçeıü okun" önensı getirmişlerdi. YÖK Denklik Komisyonu'nda görev yapan öğretim üyeleri ise "Böyle bir şey söz konusu büe olamaz" görûşünü bildirmişlerdi. Bunun üzerine AKP'nin girişimi sonuçsuz kahnıştı. AKP Mersüı Milletvekili Mustafa Eyiceoğhı da El-Ezher'den mezun olduğunu açıklamıştı. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN lerinin obnadığı''na iJişkin elde edilen yazılardan da söz ediliyor. lyi nrvet amaL Bombalann sisine bulaşan soruştur- mada kimilerince "zaaf", kimilerince "koordinasyonsuznık" kimilerince de "iç çeldjıne'' olarak öne çıkanlan tar- tışmalar, şüphesiz manipülasyona da açık bulunuyor. Ancak güvenlik birim- lerinin intihar eylemleriyle ilgili so- ruşturmada "tiditi mesafe" kaydettiği anlaşıhyor. Olayın planlayıcılanndan bir bölümünün Cilvegözü Kapısı 'ndan Suriye'ye kaçöğı kesinlik kazanıyor. Bir bölümünün de kaçmış gibi işlem yap- üğı tahmin ediliyor. Sonuçta bu ülke- deki gruplara yönelik 10 gün öncesin- den itibaren bir operasyon hazırlıö ya- pılıyor. Ancak emniyete göre, "btan- bul'daki olaylarla ilgisi olmavan" 22 kişiye yönelik gözaltı, bu ya- şamsal operasyonu "biönçü ol- masa da sabote edjyor" Firarile- rin isimlerinin açıklanması "bü- yük hata" olarak yorumlanıyor. Emniyetin tepesinde, girişimler *iyi niyedi'' diye yorumlanması- na karşın, gözaltılann asıl faille- re ulaşmayı engellediğı vurgula- nıyor. Suriye operasyonunun " İ B " çıkma ihtimalinin devlete karşı güvensizük yaratacağından endi- şe de duyuluyor. Jandarma uyardı mı?_ Madalyonun diğer yönündeki bir tartışma ise daha yaşamsal bir konu olarak öne çıkıyor. Jandar- ma, intihar eylemlerinden 3 ay ön- ce, El Kaide bağlantısmdan kuş- kulandığı bazı gruplarla ilgili Bingöl Emniyeti'ni yazıyla uyar- dı mı?.. Dünkü Cumhurij'et'e göre "bombaheyieınlerekanşan- lann adlan da behrtilerek emni- yete rapor yaztkhğı'' ardanlıyor. Bingöl Emniyet Müdürü Ad- nan Kaçaroğhı ise tartışma yara- tabilecek bu iddialarla ilgili şun- lan söylüyor: "Öyle bir yaa ha- tnianuyonınu. Evrakgöstermek gerek!.. tspat etsinler!^ Hizbul- lah'uı camiyapdanmalamiailgi- Kzamanzamanbflgflergetir.Bui)- lar genel uyanlardır, özde indiri- lemez... Kaldı ki, böyle bir >azı varsa Bakanhğunız ihmaK oian- lan bulur. Burada o zaman vic- dan sorunu da ortaya çıkarL" Devletin tepesinde, MGK'de, hükümette tartışılan, yurttaşnı kafasını kanştıran "istihbaratta- ki sorunlar"ın bir an önce gide- rihnesi, bu örneklerin yarattığı tahribatla daha önem kazamyor. 'El Kaide örgütünü durdurmak için çalışma yapılmıyor, işbirliği yetersiz' VL, üyelerini suçladı• Birleşmiş Milletler'in hazırladığı raporda, El Kaide'nin bilgi akışı sağlamalanmDış Haberler Servisi - Birleşmiş Milletler (BM), üye ülkeleri, Usame bin Ladin e bağlı El Kaide'yi durdurma konusunda çalışmamak ve işbirliğine gitmemekle suçladı. BM tarafindan yayımlanan bir raporda, El Kaide'nin biyolojik veya kimyasal saldın düzenlemesinin önündeki tek engelin yalnızca teknik yetersizlik olduğu vurgulandı. El Kaide'nin ideolojisinin yayıhnaya devam ettiği kaydedilen rapora göre, örgütün mali kaynaklan da hâlâ kontrol altına almabihniş değil. BM uzmanlannm hazırladığı raporda, üye ülkelerin, El Kaide'nin hücrelerini ortadan kaldırmada kaynaklannın büyük bölümünün ortaya çıkanlamadığı belirtilerek "Örgüt, vakıflar, bağış yapanlar ve uyuşturucu ticareti de dahil suç teşkil edecek yollardan para toplamaya devam ediyor" denildi. da yeterince çalışmadddan vurgulandı. Metinde şöyle denildi: "El Kaide'nin kaynaklannın büyük bölümü hâlâ ortaya çıkanlmadı veya dondundmadL Orgüt, vakıflar, bağış yapanlar ve uyuşturucu ticareti de dahil suç teşkil edecek yollardan para toplamaya devam ediyor." Raporu hazırlayan BM'ye bağlı izleme komitesi, üye ülkelerin, El Kaide ve ona bağlı alt gruplann faaliyetlerini nasıl kısıtladıklanna ilişkın gönüllü olarak umduklannı, ancak yamızca yanya yakın ülkenin işbirliği yapüğını bildirdi. Komite, sağlanan bilginin niteliğinin bile sorgulandığına dikkat çekerken BM Güvenlik Konseyi'nden ülkeleri daha fazla işbirliğine zorlayacak bir tasan çıkarmasmı istedi. İzleme komitesinin başmda bulunan Mkhae) Chandler, biyolojik bir saldınrun çok yakın bir zamanda ohnayacağına inandığım, ancak örgütün bunu yapmak istediğine dair birçok işaret bulunduğunu vurguladı. Chandler, "Orgöt, malzemeden çok teknik uzmanhk anyor, malzemeler her yerde var" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Şu gerçeği hepimiz görüyoruz: Is- lam dünyasında uzunca bir zaman- dır terör üretiliyor. Türkiye'de birçok insan "Müslümanlık terör üretmez" diyor. Toplumumuzun çok ezici bir çoğunluğu Islam dininin bir hoşgörü dini olduğunu düşünüyor. Böyle dü- şündüğü için de Istanbul'daki son bombalama eylemlerini nefretle kar- şılıyor. Çoğunluk böyle düşünüyor ama, bu vahşi eylemleri yapanlar dahil, bir- çok Islamcı ise, şkJdet eylemlerine ka- tılıp masum insanlann canına kıyıyor. Bu bombalan atarken, kendisini de ölüme götürecek eylemlere girişir- ken bunu dini inançlannı adınayapı- yor. Radikal Islamcı yayınlan, benim gibi Başbakan Tayyip Erdoğan da görüyor, Islamcı yazarlar da. Orada, din adına ölmek ve öldürmek o ka- dar kutsal bir şekilde dile getiriliyor ki. Alıntılar da çoğu zaman kutsal kaynaklardan. Bu Islam dünyasının dramı. Aynca, Islam Dünyası ve Terör şu gerçeği görelim, Islam tarihi bir yanıyla bakıldığı zaman siyasi cina- yetlertarihi olarak dagörülebilir. Haz- reti ömer, Hazreti Ösman, Hazreti Ali, Hazreti Ali'nin oğullan Hasan ve Hüseyin siyasi cinayetlerde yaşam- lannı yitirmediler mi? Üstelik bu cina- yetlere girişenlerin hemen hepsi de bu cinayetleri din adına işlediklerini iddia etmediler mi? Tarihi olarak kendisine öldürmeyi re- ferans almak isteyenler de çokça ör- nek bulabilirler. Dört halifesinden üçünü siyasi ci- nayetlerde yitirmiş bir dinin tarihini isteyen bu amaçlanna uygun bir şe- kilde okuyabilir. ••• Günümüze gelirsek, kendisini Islam- cı diye tanımlayan kişi ve örgütler arasında şiddeti, öldürmeyi savunan çok geniş bir topluluk bulunuyor. Bun- lar Islam dünyasının acı gerçeği. Bu acı gerçeği, önce bir gerçek olarak görüp kabul edeceğiz. Bunu böyle gönnek, geniş Islam dünyasını töh- met altında bırakır mı? Hayır bırak- maz. Ancak bu dünyada var olan bir tehlikeye görmeyi sağlar. Bu tehlike- yi göreceğiz ki, tedbirimizi de ona göre alalım. Islam dünyasındaki fanatizmi kö- rükleyen bazı ciddi birikimlerolduğu- nu da görmeliyiz. Başka dinlerin men- suplanna karşı düşmanlık ne yazık ki, Islam dünyasında yaygın bir şekilde propaganda edilir. Yahudi düşmanlığı daha düne ka- dar bütün Islamcı yayın organlarının temel malzemelerinden birisiydi. Bu konuda epeyce bir mesafe alındığı- nı görüyoruz, ancak hâlâ buralarda Yahudi düşmanlığını körükleyen ge- lenekler varlığını bir ölçüde sürdürü- yor. Aynı şekilde Hıristiyanlığa karşı da önemli önyargılar ve düşmanlık- lar çok yaygın. Islam dünyasında yay- gın olan kitaplan, dergileri okuyunca bunlarla yüz yüze geliyoruz. Adalet Bakanı Çiçek'in şu sözleri de bu gerçeği dile getirmiyor mu: "Buna karşı Islam dünyasının en ev- vel tavtr koyması lazım. Islama ina- nan insanlar kendi dinlerini bu töh- metten kurtarmak mecburiyetinde- dirier. Aksi halde diniaslından bilme- yenler, Islam eşittir terörya da Islam eşittir vahşet gibi algılamaya gider- ler... Böyle bir dunımda bunun so- rumlusu bugünkü Islam dünyası dur." Islam dünyası, bence belki de yıl- lann ihmal edilmiş birsorununu şim- di büyük bir tehlike olarak yaşıyor. "Cihat" sözcüğü Islam dünyasında çok uluortada kullanılmadı mı? Mü- cahitlik, kendisine benzemeyen her- kese bir düşmanlık olarak gelişirken, birileri, terılikeyi görmek yerine bun- dan siyasi rant elde etmeyi tercih et- ti. Bazı yazarlar, "Bakın Hıristiyan dünyasında da terör var. ABD'de din adına ne cinayetler işlenmedi mi?" diyerek durumu idare etmeye çalışı- yorlar. Israil'in acımasızlığını örnek olarak gösteriyoriar. Bütün bunlar, bizim acı gerçeğimizi değiştinmez. Sonuçta bu ülkenin çocuklan, din adına hepimi- zi hedef alan korkunç cinayetler işli- yorlar. Beş vakit namaz kılıyorlar, sü- rekli Kuran okuyortar. Aldıkları eğitim onlan bir şekilde teröre doğru yön- lendiriyor. Islam dünyası bu terörle her alan- da hesaplaşmak zorunda. Bu hesap- laşmayı yaparken geçmişte bu terö- rü kışkırtan hatalan da ciddi olarak eleştirmek zorunda. ıslam dünyası tehlikeli ve zor bir dönemden geçiyor. GLOBALpOLtTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU (mparatorluk Projesi Ne Durumda?(l) Radikal Islamcı örgütlerin Istanbul'daki terör eylemlerinden sonra, Türkiye'de "terorizme kar- şı küresel savaşın yeni bir cephesinin" açıldığı açık- landı. Türkiye'yi yönetenler bu söylemi hemen benimseyip kendilerini "terörle küresel savaşın" kucağına atmaya karar verdiler; böylece de ülke- nin geleceğini ABD'nin imparatorluk projesine endekslemiş oldular. Bu proje ABD'nin planladı- ğı gibi giderse onunla işbirliği içinde olanlann da ödüllendirileceği varsayılıyor. Bu varsayımdaki doğruluk payını şimdilik bir kenara bırakıp proje- nin, şu günlerde ne durumda olduğuna bir baka- lım. Başarının göstergeleri Proje eğer başanyla ilerliyorsa, Afganistan'ın ve Irak'ın işgali, hem ABD ve müttefîklerini hem de ABD'de bu projenin dümenindeoturanlan, as- keri, diplomatik ve kültürel etkileri açısından güç- lendiriyor olması gerekir. Acaba gerçekten öyle mi? Afganistan tam anlamıyla bir bataklık. Taliban toparlandı ve yeniden savaşmaya başladı. Afyon ekimi yeniden başladı, ABD Kâbil dışında dene- tim kuramadı. Diğer bir deyişle "yeniden inşa sü- recinin" bir yere gittiği yok. Ama bunlar dünya- nın gözlerinden uzak tutuluyor. Bir bilançosunu çıkaracak olsak, durumu betimleyebilmek için çok fazla aynntı aktarmamız gerekecek. Bu yüz- den, en iyisi biz, "gelişme raporumuzda", Bush ve Blair efendilerin artık "terörle küresel sava- şın odak noktası" olduğunu söyledikleri Irak'ın üzerinde yoğunlaşalım. 'Bumerang' etkisi İmparatorluk projesi, 11 Eylül sonrasında, "fe- rorizme karşı küresel savaş" ilanıyla başlatıldı. Arkasından Afganistan ve Irak hamleleri geldi. Bu gelişmelerin "terörist saldınlara", terörist örgüt- lerin varlığına bir son vermesi beklenmez mi, pro- jenin başansı açısından, akıtılan kanlann haklı çı- kanlması için? Aksine, sürecin bir "bumerang"gi- bi dönüp, sürece yol açtığı ileri sürülen etkenleri güçlendirdiği görülüyor. Beyaz Saray'ın açıklamalanna göre El Kaide li- derlerinin önemli bir kısmı öldürüldü ya da yaka- landı ya da kaçmaktan eylem yapacak halde de- ğiller. Yîne Beyaz Saray'a göre 100 ülkede 3400 "terörist" zanlısı tutuklandı ve 200 milyon dolar- dan fazla paraya el konuldu. Ancak, Bush'un Irak savaşının resmen bittiği- ni açıkladığı tarih olan 1 Mayıs'tan bu yana Irak'ta- ki günlük direnişin dışında, Müslüman intihar ey- lemcilerinin bombalı saldınlannda, mayıs ayında Riyad da 35, Kazablanka'da 45, ağustosta Ca- karta'da 10, Bağdat'ta (BM saldınsı) 22, ekim- de Bağdat'ta (Kızıl Haç saldınsı^ 12, kasımda yi- ne Riyad'da 30, Nasıriye'de (Italyanlara yöne- lik) 26, kasımda Istanbulda'ki dört saldırıda 50, toplam olarak da 227 kişi yaşamını yitirdi, binler- ce insan yaralandı, sakat kaldı. Diğer bir deyişle "teröreylemlerinde" bir azalma değil yayılma var. Beyaz Saray, CIA ve Pentagon'da üst düzey- lerde görev yapmış çeşitli uzmanlar iki tür geliş- meye dikkat çekiyoriar. Birincisi, Kongre Tero- rizm Araştırma Servisi'nde görevli Kenneth Kaz- man'a göre, El Kaide çeşitli ülkelerde yerel grup- çuklar kurarak yayılıyor. Buna ek olarak çeşitli ül- kelerde El Kaide'nin ideolojisinden, mitolojisinden ve başanlanndan etkilenen, El Kaide'nin amaç- iannı benimseyen küçük bağımsız grupçuklar olu- şuyor. Ikincisi El Kaide daha önce hiç var olma- dığı bölgelere sızmaya başlıyor. Iskoçya St. And- rews Üniversitesi'nde terorizmle mücadele uz- manı Magnus Ranstrop. kısa süre önce Latin Amerika'da yaptığı bir gezide Arjantin, Brezilya, Paraguay sınııiannın kesiştiği, "devletsiz" bölge- de Müslüman militanlann yeni kamplar kurduğu- nu, eğitim yaptığını, mali kaynaklannı ve silah- lannı sakladıklannı saptadığını aktanyor. Beyaz Saray eski görevlilerinden Daniel Benjamin ve Steve Simon da "The Age of Sacred Terror" kitabında, Kafkaslar'daki ve Filipinler'deki kamp- lardan söz ediyorlar. Bin Ladin ve Zevahiri gibi en üst düzey liderier de hâlâ serbest. ABD'de üst düzey istihbarat görevlilerine göre "El Kaide ör- gütü hâlâ emir komuta zincihni, ana yapısını ve 11 Eylül tipi saldırılar örgütleme kapasitesini koruyor" (USA TODAY 29/11). Geçen ay, Rums- feld'in basına sızan bir notu da savaşın başanlı olamadığını itiraf etmiyor muydu? Pazartesiye Irak savaşını, diplomasi, demokrasi cephelerini ve neoconlannyönetim içindeki konumunu değer- lendirerek devam ediyoruz... Irtica çiftliği kurmustu Akfırat davasmda şeyhe tahliye İstanbul Haber Ser- \isi- Tuzla'nnı .\kfirat beldesinde 'irticaifeaB- yederde buhınduklan" iddiasıyla yargılanan 28 sanıktan tutuklu olan YaşarYıhnaz'ın daara- lannda bulunduğu 3'ü tahliye oldu. îstanbul 5 No'lu DGM'deki duruşmaya, tutuklu sanıklar Yaşar Yılmaz, Mustafa Şey- hoğlu ve Harun Ersin katıldı. Davanın 25 tu- tuksuz sanığı ise duruş- maya gelmedi. Duruş- mada söz alan tutuklu sanıklar, tahliyelerini ve beraatlerini talep et- tiler. Görüşü sorulan DGM Cumhuriyet Sav- cısı Ahmet Kelebek de, sanıklann tahliye edil- melerini ve esas hak- kındaki görûşünü ha- zırlamak üzere dava dosyasının kendisine verihnesini istedi. Tu- tuklu kaldıklan süreyi dikkate alarak Yaşar Yılmaz, Mustafa Şey- hoğlu ve Harun Er- sin'in tahliyelerini ka- rarlaştıran mahkeme heyeti, dosyanın da esas hakkındaki görûşünü hazırlaması için cum- huriyet savcısına veril- mesine karar verdi. Iddianamede, sahte şeyh Yaşar Yıbnaz'ın bir kadınla imam ni- kâhlı yaşadığı ve res- mi nikâhlı bir de eşi ol- duğu anlatılıyor. Yaşar Yılmaz'ın, "çı- kar amaçh suç örgütü kurmak", "Fatma Şa- hin adh kadmm ırzına geçmek" ve "Mustafa Beşer'i dağa kaldır- mak" suçlanndan 15 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle