24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Şecaat OSMANUCANIN ünlü sözlerini yazıda kullanmaya kalk- sanız, nerdeyse küçük bir sözlük eklemek gerekecek sütu- na. 0 bakımdan, bugünkü konuya uygun düşen o ünlü sö- zü, aynen değil de, "mealen" aktarmak belki daha doğru olur Kıptinin yüreklisi, "şecaat"îni, yani yiğitliğini anlatırken hırsızlığından söz edip övünürmüş. Şu günlerde söz konusu olan yiğitlik ya da, daha başka biranlatımla, "manfef'Glafkos Kleıides'in, Güney Kıbns'ın bir önceki cumhurbaşkanının. Insan, böyle bir sözü koskoca bir devlet başkanıyfa ilgili olarak kullanırken sıkılıyor biraz. 0 kişi, artık görev başında bulunmasa ve "hasım" taraftan olsa da. Ama söz o kadar uygun düşüyor ki, kullanmadan edemi- yorsunuz. ^ i m d i , marifetin ne olduğunu Klerides'in ağzından dinle- wyelim. Mahi gazetesine geçen gün verdiği demeçte Av- rupa Birliğı hedefine ulaşabilmiş olmaiannın nedenlerini an- latırken diyor ki Klerides: "llkneden Yunanhükümetinin ça- basıdır, Yunan Meclisi'nin Kıbns üye olmadan genişleme- yi onaylamayacağı karandır. Ancak bu yeterli değil: Bunu biz, müzakerelerdehiçbırseyikabuletmeyerek, hiçbirödûn vermeden vebaşansızlığı Türk tarafına aitgösterecek dav- ranışta bulunarak tamamlamalıydık. Elen tarafının bu ma- zerete sahip olabilmesi için, müzakerelerin Türktarafının uz- laşmazlığı nedeniyle ilertemediğini göstermemizgerekirdi. Bunu başarabilmeniz için AB üyelenni tam olarak bilgilen- direcektemaslara sahip oimalısınızki, Birteşmiş MilletlerGe~ nel Sekreten de aynı şeyi söylemek zorunda kalsın." Hazret, son başkanlık seçiminde kendisini yenmiş olan Papadopulos'a göre ne kadar "marifetii" bir "devlet ada- mı" olduğunu göstermek isterken, uzlaşmazlığı Türk tara- fının üstüne yıkmakta ve "uzlaşıcı" olma sıfatını çalmakta başanlı oluşunu o kadar iyî anlatiyor ki, "Epes doğrusu'öe- mernek elde değil. O irr| di, bizim tarafta "aynı marifetisiz de gösterseydiniz" Odiyenlerçıkacaktır. Üstelik, bunlar, Denktaş, "Bizuzlaş- rhakiçin açılım üstüne açılımyapıyoruz; Avrupa Biriiğiinan- mıyor, Genel Sekreter de onlann söylediklerine uyuyor" dediği zaman hiç aldınş etmeyen, kafalanndaki "uzlaşmaz tarafbizimkidir" inancını kör değneği beller gibi belleyenler oJacaktır. Kısacası, bütün süreç boyunca Türk tarafının en büyük handikapı, kendi arkasında olması ve herkesten çok ken- disine inanması gerekenlerin, tam tersine, sanki Papand- reu'lu Yunanistan'ın ve Karen Fogg'lu Avrupa'nın paralı as- kerieriymiş gibi davranmalan olmuştur. Böytesineters birhavada müzakere edentem dünyayı inan- dırmakta ve kendilerinden yana çekmekte başanlı olmalan mümkün müydü? Saracoğlu Stadı'nın korkunç seyirci uğul- tusu önünde mücadele veren güçlü Beşiktaş bile yenebile- ceği bir Fenerbahçe'yle beraber kaldığına şükretmedi mi? Teröre Davetiye Çıkaranlar... Terörle mücadele, bilgi, cesaret ve deneyim işidir. Istanbul'da Hizbullah terör örgütüne karşı operasyonlan yapıp, bu örgüte en büyük darbeyi indiren polis şefi, bazı cevreleri rahatsız etmiş olacak ki AKP iktidan zamanmda pasif göreve alındı ve ekibi darmadağın edildi. Vural SAVAŞ Yargıtay Onursal C Başsavcısı C arlos dahil en ünlü teröristlerin avukatlığını da yaptığı için te- röristleri çok yakından tanıyan JacqııesYfergesşöyle diyor tt Bir gerifla grubu i*e bir devfetara- sndaJd savaşın, eDerde bejaz eküvenkr ve İn- san Haklan BOdirisi'yk yapıbnasnu bekle- mek, ne ikhüzhiKik!-" Hannah Aront'un dediği gibi: "Dehşetin muaak surette hüküm sürdüğüyerde,her şe> ve berkes susmaya mahkûmduıf AdoifHHkr de korku ve menfaat ile bütün halklann teslimiyete yöneltilebileceğinı id- dia ediyor ve şöyle diyordu: "Terör, en kuv- vctii siyasi sflahtn- ve ben bazı aptal burjuva- lan şok durumuna sokuyor diye ondan mah- rum olamam." Bunu Herman Rauscning, "Hifler Bana DedT adlı kitabında belgele- mektedir. Führer'lekonuşarıöbürbiryazar olan Hanstongel de Hitler'in şu sözlerini nakledi- yor: "Demokrasüer, daima böyte saJdınlar karştsmda yaprian bakmundan acizkaJacak- lardır;zirasavunmakiçin kendOerininde oto- riter birrepmkurmabngerekmekteda? (Prof. Dr. YıhnazAltıığ,ÎÜHFM, 1986-1987, s. 47) Bu nedenle, terör eylemlerinı engellemek için istihbarat toplamak, yasal düzenlemeler yapmak devletin başhca görevlerinden biri- dir ve demokratik düzen başka türlü ayakta tutulamaz. Ülkemizde ise son üç yılda milletvekili se- çiJip parlamentoya giren tüm mılletveldlleri; güdümlü medyanın da desteğiyle "demokra- tfldeşme","çağdaşlaşma","Avrupa BirtiğTne uyum yasahn" gibi parlak etiketlere sanp, halkırruzın ve aydınlanmızın çoğunun beynı- ni yıkayarak birgazete makalesinde, ancak bir lasmını açıklayabileceğim, en önemliJeri dün- yanın hiçbir demokratik ulkesinin mevzuatı- na girmemiş ve girmeyecek olan yasa ve ana- yasa değişiklıkleri yaparak, terörle mücade- Iernizi olanaksız duruma getirmişlerdir. Şöy- le ki: 1. Prof. Dr. Feridun Yenisey tarafindan Yargıtay C. Başsavcılığı için hazırlanan 11.6.1999 tarihli raporda da belirtildiği gibi: "Haberleşmenin dmlenmesi,suç önces ön- leme dinlemesi ve suç sonrasnda yapdan adH dinlemeoimak iizere ikrveaynhr.Onİeme din- temesi, gerdoVmerikan hukukunda vegerek- seAJman hukukunda hâkbn karan olmadan vapdabilen ve bütün tetefonkn kapsgyabüen genel bir dinlemedir. ABD'de başkana, devie- tin biriik ve bütünliiğönü, cebir ve diğer hu- kuka a>kın yöntemleıie bozmava yönefik ya- km ve mevcut bir tehlike olan haflerde, nâkbn karan olmadan teiefon dinktme \etkisj verfl- rniştir. ÖnJeme dinJemesi Alman hukukunda da kabul edilmiştir.(G-10 kanunu).Demokra- tik hukuk devietini tehditedenbir tebüke mev- cut bulunduğu haDerde. bazı devlet organla- nna (Verfassun geschutzbehörden des Bundes und derLander,dasAmt fürden mütarischen AbschmiHbenstundderBunderaschricht-en- dienst) telefonlan dinleme ve bunian kaydet- me >etkia ile mekrup ve posta gi2İuıği fle ko- runan gönderileri inceleme yeddsi vcrflmiş- tiıf Almanya'da, G-10 Kanunu uyanncahâkim karan olmadan telefonlan dinlenen ve yazış- malan açılan, ıkisi hâkim beş hukukçunun Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne başvu- rusu üzenne, adı geçen mahkeme şu karan ver- miştır: "Demokratik toptunüar, günümüzde çok softstike bir casushık ve terorizm tehdkli altmdadır. Dotoyısyla deviet, bu gibi tehüke- lereetkin bir şekjkie karşı koyabflmek için giz- li izfeme ve gözetim yöntemieri u> r gula>abflir- len" Vane Packart u Elektronik Dİktatörtüğü" adlı eserinde şöyle diyor: "Bugün mihoniar- ca Amerikah, elekmmik gözlerin, eJektronik kulaklann,gEİiseska>Tta>grtlarnuno}uştur- duğu bir aünosferle çevTİB bir ortamda >a$a- maktadır." Ergin V ıkfazoğhı, bu konuda şu bilgileri ve- riyor (4.6.2001 tarihlı Cumhuriyet gazetesi): U ABD öndert^inde kurubnuş ve tüm uhısla- nn efektronik iJetişimJeri de dahiL özeJ kişfle- rm\adaticarikTiruhışlanniJetişirnJeriniizJe- ym 'küreser bir casushık ağı söz konusudur. Bud«kıılak'ECHELOVdrvvadlandınlmış- tir." AbduDah Öcalan'ın bu sayede ızJenmesi sağlanmış ve gittiği yerler saptanabilmiştir. Önieme dirüemesi Bizde de hâkim karan olmadan önleme din- lemesi başanyla yapılmış ve 1 )Çflkr, Kenan Evren ve DogânGüreş'e suikast, 2) Adana Or- duevi'ne bomba aulması eylemi, 3)Alanya Pla- jı'na bomba atılması, 4) Istanbul Aksaray Metro fstasyonu'na sabotaj, 5) Antah/a'daki turistik tesislerin bombaJanması, 6) Hizbul- lah'ın 30 olayının aydınJatılması, 7) Yahudi valandaşlara ait işyerlerine yapılacak sabo- tajlar ve benzeri pek çok olay önceden haber alınarak önJenebilmişrir (Sabahattin Onki- bar.TelekulakmPerdeArkası'', 9.6.1999 ta- rihli Türkiye gazetesi). 3 Ekim 2001 gün ve 4709/7 sayılı yasa ile anayasarruzın 22 maddesi şu şekılde değiş- tınlmıştır: "_ Hâkim karan ohnadıkça; yine bu sebepterebağholarakgecikmesüıdesakm- ca bulunan haDerde de kanunla yetküi kum- mış merciin yazui emri bulunmadıkça haber- leşme engeflenemez ve gjzhüğine doknnula- maz, Yeddh' mercün karan yirmi dört saat içmde görevli hâkimin onayına sunulur." Isrisnalann uygulanacağı kamu kurum ve kuruiuşlan kanunla belırlenmediğinden, ön- leme dînlemesi ülkemizde yasal olarak ola- naksız hale gelmiştir. ÖnJeme dinJemesi ya- pılacak şahıslar Türkiye'nin çeşıtli yerlerin- dedir ve binlerce hâkim, savcı ve bu kararla- ra imza atacak zabıt kâtibi var. Önleme din- lemesi için hâkim karan alacağız diye, terö- ristlere ilişkin yapılan ihbarlar, güvenlik bi- rimlerinin topladığı bilgiler ayn ayn yerler- de, yıllarca ve binlerce hâkim, savcı ve zabıt kâtibinin bulunduğu yerlere gidip gelecek, gizli kalacak ve bu şekilde terörle, örgütlü suçlarla, hortumcularla mücadele edilecek. Buna inanmak için insanın dünyayı ve ülke- mizi hiç tanımamış olması gerekir. (Devanu yann) HediyeCeirden kaç aylık * hediye seçerseniz bir o kadar ay da bizden hediye!* ç •, \ ' UMIUflLfllfi TURKCEİL CAL1SIY0R TÜRKİYE KAZANIYOR 1 Rüştü Onur'u Andık... V- M JKAMMMTAj RIMNMZİKOOMS HEEvrasP HEDnramz 5 f Omeğin 24.000 puannz var. Bu puanla 6 ay yerine şimdı 12 ay boyunca ayda 45 dakitta konuşma alabilirsiniz. İsterseniz bîrden fazla hedfye de secebSrsiniz. tOsamesaila Pütti yaan. 2222yeyoMayn. Puanm aebms getejng>uan«ıcııiı<jıeıııııeki losamf t^ofcara* uc<tWe«ıd»*r). HecSye sipanfi içn, HEDfYE jsdMi* uo^aflK ov«un. aoç^ynK ım^peran luMhaıu yazm. 2222"ye ftMafmt. luricceVden gelen onay ım j Tjnııloı w r a . he<%*nu» gûte gûtekuMmri www.turfccatcom.tr*den İntamet 9rtwı*Bden. Süper Sareniri kufanarak hem puartrMBÖğr^nn hen de hedyenoö sîponş Turkoeli cjara tanîan S » en pafen noktaya geSn, puanma d^env n f x -3 • / i ifr :-T 10. yıfımız şerefine... ' Milyonlarca dakika, milyonlarca kısamesa] hediye! TURKCELL HedîyeCELL * ^ - ^»*K\r******3^- y«ff^ rekli şair RüştüOnur'u olü- münıin 61. yılmda Dev- rek'te içten sevgiyle andık. Kimi şairler vardır, şiirleriy- le yaşamlan ıç ıçedir. Bir başka deyışle, hep kendi- lenni, kendi yaşamlannı, yaşadığı şehirlen ve kendi msanlannı anlatırlar "Ben ökem be anaağun/ Nem var ki sana kalacak/ Ceketimi kasap alacak/Par- dösümü bakkal/ Borcuma mahsubeoJ Ya aşklanm/ Ya şürlerim n'olacak. Ya sen elegünekarşı/ Nasıl ba- kacaksm insan yüzüne Hü- lasa anactğımJ Ne ambar- da danni/' Ne evde karun var7Çıplak doğurdun beni/ Çıplak gideceğun_" Yıllar önce Zonguldak'ta yaşamış olan şairimiz yaşa- dığı dönemde birkaç yazar ve şairin dışında kimse ta- nımamış; yaşamını yalnız- lığa adamış henüz 22 ya- şmda bu dünyadan göçüp gıtmış. 1920'deDevrek'tedoğan Rüştü Onur, çok genç yaş- ta vereme yakalanmış, bu hastalığı bir türlü yeneme- miş. Bu süreçte Onur, Zon- guldak ve Heybeliada has- tanelerinde kalır. Hastane- de tifo tedavisi görmekte olan Mediha Sessfaadh bir kızla tanışır ve nişanlanır. Bunun üzerine 1942 son- bahannda Istanbul'a yerle- şir. Nişanlısı tifodan kur- tulduktan sonra çok zayıf düşer ve 12 Kasım 1942 'de ölür. Bu ölüm Onur'u iyı- ce sarsmışnr Nitekim Onur dal Aralıkl942'yi2Ara- lık 1942 'ye bağlayan gece, Beşiktaş'ta Şair Leyla So- kağı 'nda ciğerlerinden faz- la kan gelmesiyle boğula- rakölür: Rüştü Onur, alçak gönül- lü bir yasam sürmüş şapka- sınınaltmda Çok genç yaş- ta hastalığa yakalanmış ol- ması, şiırlerinde sık sık ölümden söz etmesıne ne- den olmuştur. Şıırlerinde geçen "Ben kendi halimde yaşanm/ Şapkamın altın- da" dizeleri hepunızın bel- leğinde yer etmıştır Çare- sizliğın getirdıği kaderci- lik bu; biraz da isyankâr... Behçet Necatigfl, onu ne de güzel anlahyor şu güzel şiirinde: "Bir şair yaşamıştı Zon- guidak'ta Adı Rüştü Onur'du Böseydi hatuianacağuu Öhımünden sonra Memnun ohırdu." İbrahimTIĞ Gazetecı-Şair PENCERE Medyamızın Hali Yüpekler Acısı... Başkentteki bir toplantıda gazeteciler Genelkur- may Başkanı Hilmi Özkök'e sormuşlar: '- Islâmi terörkonusunda Başbakan RTE'nin de- ğeriendirmesine ne diyorsunuz?.." özkök'ün yanıtı açık: "- Istanbul'daki saldınlar dini motifli olaylardır; Müslümanlann yaptıklan ortadadır. Ancak geç- mişte Protestan ve Katoliklerin de bunu yaptıkia- nnı biliyoruz. Burada asıl dikkat çekilmesi gereken nokta şudur: Din ve siyaset iki kimyevi madde gi- bidir. Bunlar buluşunca, bir araya gelince, siyasi hedeftere din üzerinden ulaşılmaya çalışılınca, di- nin tüm güzelliklerinin gidip yerine vahşetin gel- diğini görüyomz. Buolaylarbizelaiksistemin, se- küler devletin erdemini ve değerini bir kez daha gösteriyor." Genelkurmay Başkanı'nın açıklaması hem önem- li, hem saydam, hem de son terör olayları üzerine açılan sıcak tartışmaya yönelik... Cumhuriyet bu haberi doğal olarak manşetten verdi... * Merak bu ya, "öteki gazeteler Genelkurmay Başkanı'nın sözlerini kamuoyuna nasıl duyurdu- lar" diye gözucuyla bir araştırma yaptım.. önce dinci gazetelere baktım.. Haberi göremedim.. Doğaldı.. Sonra sözüm ona laik sayılan gazeteleri elden geçirdim.. Hiçbirinin manşetinde yok.. Birinci sayfalarda da yok.. Bir gazete birinci sayfada küçük başhkla tek sü- tun üzerine haberi koymuş... Kimileri iç sayfalarda görünmez yeriere yerieş- tirmişler... Medyayı kınayalım mı?.. Hayır.. Çünkü bu hastalık yapısal!.. • Iş dünyasıyla medya yapısal bir bütünleşmeye girdi; piyasada bir büyük holdingin yaşaması ve ge- lişmesi -bızim ülkede- siyasal iktidann turnikesin- den geçmesine bağlı... Iktidar sözcüğü de hükümetle vurgulanıyor... Daha önceki koalisyonlar döneminde medya da- ha özgürdü; hükümefteki ortaklarla oynayabiliyor- du; kendine yakın saydığı bir iktidar partisiyle işle- rinigörebiliyordu... AKP iktidara tek başına oturunca iş değişti... Medya RTE'ye şirin görünmek zorunda... Bu nedenle Başbakan'ın Islami teröre ilişkin söz- lerini manşete çıkanp Genelkurmay Başkanı'nın ay- nı konuya ilişkin açıklamasını görmezlikten gel- mek, medyamızda AKP iktidanndan bu yana ge- çerii kuraldır. • Peki, bu sorun nasıl çözülür?.. Birkaç yol var.. AKP gücünü yitirip çöktüğü zaman medya de- ğişir... Ya da daha doğru bir yöntem söz konusu olabi- lir; ülkemizin girişimcilerini, patronlannı, işadamla- nnı, holding babalannı Ankara'da Hükümet kapı- sına bağlayan yasa, kural ve koşullardeğiştirilir, hu- kuka bağlanır, demokratikleştirilir... En iyisi medyanın haber ve fikir özgüriüğünü kı- sıtlayıp engelleyen yapısal konuşlanmasının degiş- mesidir; ama, buna el atıldığı zaman da kıyamet kopar... CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ ARALIK AYI ETKİNLİKLERİ (1) "Ayın Tiyatro Oyunları" Tuncer CÜCENOĞLU île Söyleşi (5 Aralık 2003 Cuma Saat: 18.00) Yer Cumhuriyet Kitap Kulübü Istiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2 Beyoğlu/İSTANBUL Bu bir Koop-C ortaklarla ilişkiler kolu etkinliğidir. Ücretsiz ve herkese açıktır. Kafeterya/nc Pazar dahıl hergun saat; 10 00 Akşam 21 00 arası açıktır CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ ARALIK AYI ETKİNLİKLERİ (2) Ayın Kitap Eleştirisi "Sen Vatan Haini misin Baba?" üzerine söyleşi ve kitap imzası Denîz KAVUKÇUOĞLU (9 Aralık 2003 Salı Saat: 18.00) Yer Cumhuriyet Kitap Kulübü Istiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2 Beyoğlu/İSTANBUL Bu bir Koop-C ortaklarla ilişkiler kolu etkinliğidir. Ücretsiz ve herkese açıktır. Kafeteryamız Pazar dahıl her gun saat 10.00 Akşam 21 00 arası açıktır CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ ARALIK AYI ETKİNLİKLERİ (3) Cumartesi Söyleşileri "Kurtuluş Savaşında Yerel Erkler" Dr. Alev COŞKUN (6 Aralık 2003 Saat: 15.00) Kitap İmzası: Alev COŞKUN Yer Cumhuriyet Kitap Kulübü Istiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2 Beyoğlu/İSTANBUL Etkinlikler Koop-C tarafindan düzenlenmektedir. Ücretsiz ve herkese açıktır. Kafeteryamız Pazar dahıl her gun saat 10 00 Akşam 21 00 arası açıktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle