23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ Üniversiteli gençler, günlük yaşamın sıkıntılanndan kulüpler sayesinde uzaklaşıyor Gençlere kutüp dopmgı• Üniversiteli gençler, derslerin ve günlük yaşamın sıkıntılanndan, kurduklan kulüpler sayesinde uzaklaşıyorlar. Gençler, fakültelerinde yer alan kulüplerin çatısı altında birleşerek sosyal ve kültürel etkinliklerde bulunuyorlar ONUR ŞAHİN / BİROL KELEŞ Üniversiteli gençler, derslerin ve günlük yaşamın sıkıntılarından, kur- duklan kulüpler sayesinde uzaklaşı- yorlar. Gençler, fakültelerinde yer alan kulüplerin çatısı altında birleşe- rek, sosyal ve kültürel etkinliklerde bulunuyorlar. Üniversite kulüpleri, doğa sporla- nndan satranca, siyasetten tiyatroya, meslek alanlanndan geziye, hemen her konuda çalışma yürütüyorlar. Ba- zı kulüpler, birlikler ya da federas- yonlar oluşturarak, Türkiye çapında etkinlikte bulunurken, bazılanysa birkaç üyesiyle varolmaya çalışıyor. Bran; kulüplerl Gençler, eğitim gördükleri fakülte- lerde, branş kulüpleri olarak "hu- kuk", "uetişttn". "matematik", "mü- hendisttk", "ekonomi". "işletme" gi- bi alan topluluklan kurarak, eğitim- lerinde karşüaştıklan eksiklikleri gi- dermeye çalışıyorlar. Uluslararası Hukuk Kulüpleri, her yıl, bilimsel bir rekabete üyelerini hazırlayan branş kulüpleri arasında yer alıyor. Dünya- nın tüm saygın hukuk fakültelerinin katıldığı "sanal mahkeme" yanşma- suıın, geçen yıl ABD'de düzenlenen finallerinde, Türkiye'yi Marmara Üniversitesi Uluslararası Hukuk Ku- lübü, başanyla temsil etti. Bu yılki Türkiye elemelerini ise ÎÜ Uluslara- rası Hukuk Kulübü kazandı. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Işletme Kulübü, gerek yayınlan, gerekse yö- neticilik seminerleri ve kariyer gün- leri çahşmalanyla. bu alanda iddialı kulüplerden bıri. DEÜ lşletme Kulü- bü, BÜ, HÜ, ÎÜ, MÜ ve ODTÜ iş- letme kulübü ve topluluklanrun da aralannda olduğu îşletme Kulüpleri Topluluklan Platformu'nun da kuru- cu üyesi. Platform, üniversıtelerara- sı iş kolu dayanışmasının ve bilimsel çalışmalann eşgüdümünü sağlıyor, kongreler düzenleyor. Spor kulüpleri: Üıırvershdigençktf kendfleıiııitMiıyabü^ (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Üniversiteliler, futbol, basketbol, voleybol gibi temel sporlarla, öğren- ci kulüpleri çatısı altında ilgilenme firsatı buluyor. Boğaziçi Üniversitesi (BÜ), Orta Doğu Teknik Üniversite- si (ODTÜ), Bükent Üniversite» ise buz hokeyı, Amerikan futbolu gibi sıradışı spor çalışmalanyla dikkat çe- kiyor. Marmara Üniversitesi (MÜ), Gazi Üniversitesi (GÜ) ve Akdeniz Üniversitesi (AÜ) gibi, Spor Akade- mileri ya da Beden Eğıtımi bölümle- riyle ünlü okullardakı spor kulüple- rinin üstünlüğü, yetiştirdikleri pek çok profesvonel isimle kanıtlanmış durumda. fstanbul Teknik Üniversi- tesi (ITÜ) de, 17 ayn spor branşmda yaptığı çalışmalarla spora damgası- nı vuran okullar arasında yer alıyor. Maceracı bir ruhla bır araya gelen gençler ise doğayla iç içe çalışma yü- rüten kulüplerde buluşuyorlar. Dağ- cılık ve Doğa Sporlan Kulüpleri, ad- renalini seven gençler arasındatercih edilen kulüplerin başında geliyor. Sualtı spor kulüpleri, yaz aylann- da, Kaş, Fethıye, Armutlu gibi bölge- lerde, profesyonellerin denetiminde dalış kamplan düzenliyorlar. Yamaç paraşütü Bazı üniversitelerde Türk Hava Kurumu (THK) ile etkileşim içinde çahşan tt SKil Havacıhk Kulüpleri'' bile bulunuyor. Bu kulüplerin üyele- ri, THK'nın Inönü'deki ve Etimes- gut'taki kamplanna, Ege ve Akde- niz'deki yamaç paraşütü kurslanna katılıyorlar. Planörcülük ve balon uçuşlan ise ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle, uzun süredir askıya alın- mış durumda. Slyaset lculûplerl: - _ Atatürkçü Düşünce Kulûpleri (ADK) ve Topluluklan (ADT), üni- versitelerdekı en etkın siyasi kulüp- ler. Atatürkçü Düşünce Kulübü üye- si gençler, Atatürkçü kulüplerin özel- likle gazetemiz yazan Uğur Mum- cu'nun 24 Ocak 1993'te katledilme- sinden sonra yaygınlaştığına dikkat çektiler. Kemalist akademisyenlenn ve sivil toplum kuruluşlannın deste- ği ile gehşen ADK'ler 29 Ekim 2000 tarihınde düzenlenen bir kurultayla federasyonlannı (ADKF) kurdular. ADT'ler ise üniversitelerde Ulusal Gençlik Birliği (UGB) üyesi gençle- rin ya da Aydınlanma 1923 Dergisi etrafinda çalışma yürüten öğrencile- rin siyaset yaptıklan çatıyı oluşturu- yor. "Sosvalist Kültür" adı altındaki kulüpler de, kampüslerde ideolojile- ri dogrultusunda siyasi çalışmada bu- lunan başhca yapılar arasında. Günü- müzün, yasal, siyasi öğrenci kulüp- leri ve topluluklan, ortak pek çok söylemlerine karşın büyük bir dağı- nıkhk gösteriyor. Siyasi kulüpler, da- ha çok "68 Kuşagmın" oluşturduğu Istanbul'daki Devrimci Öğrenci Bir- liğı (DÖB) ve Ankara'daki FKF (Fi- kir Kulüpleri Federasyonu)'nu kendi- lerine örnek birer yapılanma olarak görüyorlar. Sanat kulüpleri, okullann öğrenci profiline ve ekonomik gücüne göre değişmekle birlikte, üniversitelileri sanatın hemen her dalında motive ediyor. Örneğin dans kulüpleri, ağır- lıklı olarak modern dans ve flemen- ko dansı kapsamında etkinlikte bulu- nuyor. Klasik danslardan ise vals, bu kulüplerin üyesi öğrencilerin, en be- lırgin tercihleri arasmda yer ahyor. Folklorla ilgilenen öğrencilerin oluş- turduğu kulüpler ise genellikle halk- bilim kulüpleri adı altında toplanı- yor. Halkbilim kulübü üyeleri, Tür- kiye'nin yöresel kültürlerini tanıya- rak Anadolu'nun zenginliğini öğren- meyi amaç edinmişler. Üyeler, siya- si bazı etkinliklerde de bulunuyorlar. Başhca dans kulüpleri ise Bilgi, Ga- zi, Yıldız Teknik ve Boğaziçi Üni- versiteleri'nde yer alıyor. oyunlar sahnellvoriar Tiyatro kulüpleri, atöhye çalışmala- nnın ve teorik derslerin yanı sıra oyunlar sahneliyor, düzenledikleri sohbetlerde ünlü tiyatrocularla üye- lerini bir araya getiriyor. özellikle Marmara Üniversitesi Iletişim Fakül- tesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, ODTÜ, BilkentÜniver- sitesi, lstanbul Ünivesitesi, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Uludağ Üni- versitesi tiyatro kulüpleri sahneledik- leri oyunlardaki başanlanyla dikkat çekiyorlar. Sinema kulüpleri, özel- likle film gösterimleri nedeniyle ge- nelde tüm okullarda en fazla ilgi gö- ren kulüpler. Bu kulüpler, Türk ve dünya sinemasından klasikleri, pole- mik yaratmış siyasi filmleri belirli zamanlarda öğrenciye sunuyorlar. Bu kulüpler, yönetmen ve oyunculan da sık sık düzenledikleri panellere davet ediyorlar. BÜ Sinema Kulübü'nün geleneksel hale getirdiği film ise "Dünyayı Kurtaran Adam". Cûneyt Arkm'ın ünlü fılminı kampuslannda, her yıl gösterime sokan Boğazıçilıler, bastırdıklan afişlerin üzerine büyük harflerle yazmışlar: "SinemaKulübü Utançla Sunar." cenç fotoflrafçılar Fotoğrafçılık kulüplerinde, en dog- rutekniklerle fotoğraf çekmeyi, film banyosunu öğrenen üyeler, yapıtlan- nı sergiliyorlar, yanşmalar açıyorlar. Müzikkulüplerinde, her türlü enstrü- manı çalma konusunda kendilerini geliştinyorlar, oluşturduklan grup- larla konserler düzenliyorlar. Kulüp çatısı altında olmasa da, "Harami- ler", "Mor ve ÖtesP, "Athena" gibi pek çok gnıp, üyelerinin öğrencilik yıllannda kurularak profesyonelliğe adım atıyor. Edebiyat Kulüpleri üye- leri ise dergiler çıkartıyor, şiir mati- neleri ve yazarlarla söyleşiler düzen- liyor. Plastik sanatlar, resim, mima- ri, heykel konulannm da kulüpleri bulunuyor. Üniversite kulüpleri, azimli gençlerin, kendilerini ve okul- lannı geliştirebilmek için çabaladık- lan, sosyal gruplar. Ancak büyük bir bölümü, gelişmiş ülkelerdeki örnek- lerinin çok gerisinde. Bunun temel nedenleri arasında, Türkiye'nin eği- tim politikası, ekonomik sıkıntılar ve sosyal kısıtlamalar bulunuyor. Ku- lüpler, yalnızca öğrencilerin ve bazı öğretim üyelerinin kişisel özverile- riyle yaşayabiliyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan üniversitelerde, kulüp çahşmalan son derece sınırlı. Farkh (lüııyalara yolcuhıkSELENBAyCAN "_.troanoğhınun içinde bazı man- ükdışL, akıl dışı korkulan vardır. Ka- ranhktan korkar. Yeralbnda olmak- tan korkar. Yalıuz olmaktan korkar. En büyük korkulan ise; bir, karanh- ğuı içine düşmek; ild, dehlizlerde yo- lunu bulamadan dolaşıp durmaktır. Ve mağaracı dediğin adam, çdguun, kaçığın biri olduğu için bütün bu kâ- buslaria yüz yüze gelmeyi kendi ser- best seçimrvle istemektedir. lşte bu yüzden o, dağadan daha delidir.Çün- kü ka>bedeceği şe>. tehlikeye koyduğu şey akbdn-." Mağaracıhğıri rehber ki- tabı sayılan Tre\'anian'ın "Şibumi" adlı romanında mağaracılık işte bu sözİCTİe anlatılıyor. Aklını kaybetmefc 'Alallarmı kaybetmeyi' göze almış bu gençleT, 1973 yıhnda Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulü- bü (BÜMAK) bünyesinde bir araya gelmiş. llk kurulduğu yıllarda Istan- bul'dan çıkmazken, 1977 yılından iti- baren çalışmalannı, Türkiye geneline yayma karan ahnışlar. Yaptıklan iş 'deKlik' olarak nitelendirilse bile ma- ğaracılık, başanlı olabilmek için de- neyim, güç ve dayanıklılık gerektiren zor bir ış. Kulübe yeni katılanlar bile yapnklannı, "Yaşamadan anlaşılama- yacak bir şey" diyerek anlatıyorlar. Mağaracılık onlar içintt neden"ıni,aı- lelenne, çogu zaman kendilenne bile zor açıklayabildikleri bir sp_or. Kulüp Başkanı Yaman Ozakm da mağaracıhğın Türkiye'de bılinmeyen yapmak" amacıyla 1980 yılında ku- rulmuş. YTUDAK Yönetım Kurulu Üyesi Hakan Balaban dağcılığı şöyle anla- tıyor: "Bireysel bir spor. Sonunda maddi anlamda ödülü olan bir şey değil ama doğayla bütünkşmenin en etkili yoila- nndan birisi. Dağcıhğm bir spor ola- rak hedeflerinden birisi de insanm kendi kendisini disipline etmesini sağ- sunuz. Anlaülması zor bir şey" diyor. YTÜDAK'a yeni katılanlar, iki yıl- lık yoğun bir eğitim görüyorlar. Eğı- timin ilk yılında, dağcılığın ne oldu- ğu ile teknik bilgiler, ikinci yılda ise teknik konulann yanı sıra farklı nrma- nış türleri üzerinde çalışıhyor. Yıl sonlanndakulüp üyelenne uygulanan sınavlarda, belli bir yeterlilik göste- renler, büyük zirve tırmanışlanna ka- tılabıliyorlar. • Dağcılar, sporlannın son yıllarda popüler hale gelmesinden rahatsızlar. Çok tecriibeli insaniann bile hayatlannı kaybedebildiğini belirten dağcılar, bilgisizce doğaya gidenlerin sayısının artmasının kazalan fazlalaştırdığım vurguluyorlar. bir spor olduğunu, "Insanlar çoğu za- man bize 'mağara adamlan' dryorlar. Araştirma için gjttiğimiz yörelerde yerli halk da 'Burada hazıne mı var- mış' diye soruyor. Biz çok gülüyoruz, ama künse yeraltındaki zenginliğin farkında değfl" diyerek anlatıyor. Yıldız Teknik Universitesi Dağcı- hk Kulübü (YTÜDAK), "bu spora gö- nülveren üniversite öğrencüerini aynı çat ahmda buluşturmak, işe nereden başjayacağnu bUmeyenlere rehberiik lamak. Aynı zamanda doğayla baş ba- şa, arkadaşlarla eğlenceli valdt geçir- menin de iyi bir yoiu." Kulüp Başkanı Akhan Atalay da, "Sportif boyutu ön planda olsa da bu tek başına yeterii ohnuyor. tnsan Diş- kilerini geliştirmesi açısradan sosyal bir üetişim aracı ofana bmııtu var ki dağdayaşanan dosüuklar şehir içinde- kilerden çok daha farkh oluyor. Çün- kü şartlar kötüye gittikçe kaçınumaz bir sekUde derin dosüuklar kuruyor- Dağcılık, farklı zemin koşullanna göre; yüksek irtifa nrmanışı, orta ir- tifa, yapay duvar tırmanışı, donmuş şelale, buzul tırmanışlan gibi değişik bölümlere aynhyor. Bir dağcuıın bunlann hepsini hem teorik hem de uygulama anlamında bihnesi gerekiyor. Aynca diğer doğa sporlannda ol- duğu gibi zor bir uğraş. Katılanlann, zor koşullar karşısında güzel anılarla bu işi bıraktıklannı anlatan Akhan Atalay, dağcılığın pahalı bir spor ol- duğuna dikkat çekiyor. Hakan Bala- ban da "Şimdiye kadar harcadığnnız paralan bir köşeye koysaydık, pahah birersporaraba sahibiolabttirdik''di- yor. Kendlnl daflcı sananlar Görüştügümüz dağcılar, dağcılığın özelükle son yülarda popülerhale gel- mesinden ise oldukça rahatsızlar. Dağcıhğuıpopülaritesinin kullanıldı- ğını vurgulayan Akhan Atalay şunla- n söylüyor: "Dağcılık potansiyel risklerie dohı bir spor. Çok tecrübeli insanlar bile hayatlarmı kaybedebflıyoriar. Dağa- hk yapacaklann bilgi ve öngörüleri ile bu riskleri değeriendirebilmesi gere- kiyor. Ama bilgisizce doğaya gidenle- rin sayısı artükça kazalar da artıyor. Gore-tex mont giyen herkes kendini dağcı samyor." Bu sporun üniversite yıllannda yo- ğun olarak yapıldığını ve sonra da ev- lilik, iş hayatı gibi nedenlerle unutu- lup gittiğini anlatan Balaban, sözleri- ni, "Kz evlenmeyeceğiz. Gelecekte de dağcıhğa devam" diye bitiriyor. GEÇMÎŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Dışı Sizî Yakar, İçi Bid... Uzatmalı bayram tatilinin sonuna geldik. Türki- • ye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Mustafa Yûcel Hocamız sağ olsaydı bır kez daha "Ei iyd- i ekber (Büyük bayram - Arifesi cumaya rastlayan Kurban Bayramı) eyledi, biz matem eyledik" der- di. Basın çalışanlannın büyük bölümüne bayram zehir oldu. Çünkü işsiz bırakılmışlardı. Bir bölümünün ise yürekleri kıpır kıpırdı. Pazar- tesi günü yeniden çalışmaya başlayacak "Insan Kaynaklan" bölümlerinin ellerine işten çıkanlma yazılannı tutuşturmasının ya da giriş kartlannın ge- çecekleri turnikenin bağlı olduğu bilgisayardan si- linmiş olmasıyla kapı önlerinde kalıvermenin tedir- ginligini üzerierinden atamamışlardı. Bütün yaldızlı sözlereve goruntulere karşın med- yada işterin iyi gitmediği anlaşılıyor. Çünkü dağı- tım kuruluşlannın, Türkiye çapında dağıtımı yapı- lan 25 gazetenin günlük satışlannı gösteren tab- lolann dağıtılmasına da yasak geldi. Şimdi grup- lann dışında kalan gazetelerin yöneticileri, yalnız kendi gazetelerine ilişkin sayılan öğrenebiliyoriar. Nedeni kesin olarak bilinmiyor. Ancak kuşkular, yasağın, medyanın günlük satış toplamı ortalama- sının 3.5 milyonun da altına düşmüş, çoksatışlı ga- zetelerden kimilerinin büyük ölçüde okur kaybet- miş olmasından kaynaklandığı konusundayoğun- laşıyor. Her bayram, tatilcilerin yer değiştirmesine daya- lı olarak toplam okur sayısında bir azalma olur. Ki- mi gazeteler, okurlannın nerelere gittiği belli olma- dığından onlara ulaşmakta sıkıntıya düşer. Dileye- lim ki bu kez de aynı gerçekyaşanmıştır. Aksini dü- şünmek, medya çalışanlannın geleceği için daha da karanlık bir dönemi anımsatır ki, bu da zaten dibe vurmuş olan medyanın sonu demektir. • • • Medyanın yaşam kaynaklanndan en önemlisi reklamlardır. Gazeteler arasındaki çekişmenin baş nedenlennden biri de ulkedekı reklam pastasından aslan payını alma istegidir. Ama medyanın bu alanda da yeni rekoriara im- za attığı görülüyor. Reklamcılar Derneği'nin açıklamasına göre, 2000yılının reklam pastası hacmi 1.411 milyardo- lar olmuştur. Işin ilgi çekici yönunü ise bu pasta- nın 875 milyon dolariık bölümünü basın-yayın sek1 törünün verdiği ilanlann oluşturmasıdır. Bir dolar 632.330 lira üzerinden yapılan hesaplara göre ba- sın-yayın sektörü içinde de Bilgin Grubu, 138 mil- yon dolariık reklam yaparak ilk sırayı almıştır. Park Medya 66 milyonluk reklamla ikinci, Milliyet gaze- tesi de 54 milyon dolarla üçüncü olmuştur. Hemen belirtelim ki bu tutarlargerçekte sayma- ca bir sonucu yansrtmaktadır. Reklamcılar Demeği, hesaplamalanndateleviz- yonlarla gazetelerin belirli ölçütlere göre açıkla- dıklan ilan fiyatlannı esas almaktadır. Gazetelerin, kendi gaıplanna ait ilanlan para almadan yayım- lamalan olasıdır. Televizyonlar ise RTÜK'e bildirdik- leri ilan tarifeleri üzerinden yüzde 95'e kadar in- dirim yapabilmektedir. RTÜK'e verilecek pay dışın- da yayın kuruluşlannın kasalanndan para çıkma- ması, karşılıklı mahsup yoluyla reklamlann yayım- lanmış olabileceği de gözden uzak tutulmamalı- dır. Bu bilgiler, medyanın bol keseden reklam yap- tığını göstermek için değil, kendi çıkanna hiçbir ödeme yapmadan kullanabileceği parasal gücü anımsatmak için aktanlmıştır. Asıl sorun, medyanın özgünlük uğruna günde- me getimneye özen gösterdiği canının çektiği ha- berlerie hem siz izleyici-okuru hem de biz gazete- cileri yakmakta oluşudur. ••• Türk basınının duayenlennden karikatürist Nec- mi Rıza Ayça'yı dun Karikatür Müzesi'nın bahçe- sinden sonsuzluğa uğuriadık. llk karikatürü 1927 yılındaCumhuriyet'teyayım- lanan Ayça, 87 yıllık yaşamında, basına ilk girdiği günkü gibi kalmayı başaran ustalanmızdan biriy- di. Karikatürün ve resmin her dalında seçkin eser- ler vermiş, geçmişin çok ünlü mizah dergilerinde en çok sayıda kapak karikatürü yayımlanan kişi ol- muştu. Yaşına ve kıdemine karşın, alçakgönüllü, efendi, saygılı tutumu, aşınya kaçmadan ıkı dirhem bir çekirdek diye özetlenebilecek kılık kıyafeti, sa- natı yanında unutulmayacak özellikleri arasınday- dı. Aynı yıllarda gazetecilik yapmaktan onur duy- • dugum Ayça'nın bana göre bir özelliği de karika 1 - türde de olsa çizdiği bütün kadınlann güzel olma- srydı. Işıklar içinde yatsın. oerinc@cumhuriyet.com.tr. Muhalifler gundeme getirmişti Kızılay'da oloğonüstii kongre tarttşması ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Kızılay Genel Başkanlığı'nda, mahkemelik olan ola- ğanüstü kongre toplan- ması konusundaki tar- tışma sürüyor. Kızılay'da muhalifle- rin gundeme getirdiği olağanüstü kongrenin bugün yapılacağınuı duyuruhnasınnı ardın- dan dün Kızılay Genel Başkanı Ertan Gönen açıklama yaparak kongrenin 1 Nısan'da yapılacağını kaydetti. Ankara 12. Sulh Hu- kuk Mahkemesi'nin kongre yapıhnası yö- nündeki karannı temyiz ettiklerini bıldiren Gö- nen, "Olağanüstü kong- re isteyen grup, temyiz başvurumuzun ardın- danYargrtay'a müraca- at ederek davanm önce- tikligörüşülmesini talep etti. Bu talep Yargrtav 2. Hukuk Dairesi tarafin- dan reddedildi. Ancak olağanüstü kongre iste- yenler, >üksek mahke- meninkaranna rağmen hukuku çiğneyerek 10 Martta kongreye topla- ma çabalannı sürdür- düler" dedı. Ankara 1. Sulh Hu- kuk Mahkemesi'nin, yaptıklan başvuru üze- rine olağanüstü kongre için 'ihtiyati tedbir' ka- ran aldığını belirten Gönen, Kızılay Tüzü- ğü'ne görenisan ayında zaten kongreye gidile- cekken bu tarihe kısa bir süre kala olajanüs- tü kongre toplamayı an- lamsız bulduklannı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle