15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART2001 CUMARTESİ CUMHURİYET ~ SAYI EKONOM/[email protected] u ŞİRKETLERDEN • DIESEL ilkbahar- yaz kampanyasında dünya haritasuu başaşağı çevirip, merkeze Afiika krtasını yerieştirdi Kataloğunda, dfinyanın merkea Afrika oisaydı temasını işleyen Diesd, gerçek dünyanın çılgnıbğma ve dengcsizligine farkb bir balaşveyorum getirmeyi araaçlryor. • PROFlLO AJışveriş Merkezi, dünya markalannın yer aldıgı magazalannın dışında, farkJı dekor ve tarzlanyla ziyaretçilere değişik seçenekler sunan kafelerle alışveriş ortamına eglence kaünaya çaJışıyor. Alışveriş Merkezi'ndeki Amazon Cafe, ekvatorik bir mekânda günün yorgunlugundan sıynlmanızı sağJıyor. • ESCADAflkbahar- yaz koleksivonu, zengin işlemeler ve nakışlaıia romantizmin geri dönüşünü yansıtıyor. Yeni koleksiyon,Escada kadınına Akdeniz çekiciJiği katmaya çahşıyor. • MARKOM LEO BURNETT GRUBU, Tûrkiye'de ilk kez "entegre iletişim" aianında hizmet kalitesini belgeledi, Det Norske Veritas tarafından veriJen ISO 9001 KaJite Yönetim Sistem beigesini aldı. • MOTHERCARE ilkbahar koleksiyonu, bebekler, 1-8 yaş arasj çocukJar ve anne adaylan için rahaf ve eğienceti bir yaz olanağı sunmayı amaçhyor. Kız bebekler için hazırfanan çiçek desenl/ tulumlar, erkek bebekler kjncekederve şapkalar uzerine ekîenen ûrbflargdze çarpryor. I LEVI'S Engineered ;ans, bu sezon miliklerle doJu. >rm, fonksiyon ve ımaş kombinasyonu zahnarak hazırJanan leksiyon 2001 S>ahar-yazında farkJj inmeyi sevenlere enekfer sunuyor. »ELPAK VLU'mın «Bir subedava" panvasımart . Ja da devam ediyor. 'ticifer dort adet JanSeJpak ıraüçadetfiyaa >riar. ABD'li ekonomist Daniel Rodrik, IMF ve Dünya Bankası'nın politikalannı eleştirdi Sonm, kajjiüdisf düzende• ABD, IMF ve Dünya Bankası politikalarmın kendi içinde tutarlı oJduğunu söyleyen Daniel Rodrik, asıJ sorunun kapitalist ekonomide yattığını, IMF'nin Türkiye reçeteJerinin de yanlış olduğunu söyledi. METEKLZIK ~ VtYANA-Uluslarara- sı bir toplantı için geçen hafta Udinese'de bulu- nan global ekonomi kar- şıtı Amerikalı Harvard ekonomisti Daniel Rodrik, \Vashington patentli neoliberaJ po- litikalan yerden yere vurdu. Rodrik, Türki- ye'deki son ekonomik krizle ilgili olarak "IMF'nin reçetesi birçok AvTupa ülkesi için geçerti ola- bilirdi ama Türkiye için degîr dedi. Rodrik, kapitalist sistem içinde IMF, Dünya Bankası ve ABD kaynaklı re- çetelerin dogru oldugunu, ancak asıl sorunun kapitalizmin kendinde oldu- gunu vurguladı. IMF reçetelerinin bütçenin disipline edilmesi, açık malipazar, serbest pazar ve güvenceli Özel mülkiyet hak- kına dayandıgına işaret eden Rodrik, gelişmiş ülkeler için yapılan reçetele- rin yoksul ve gelişmekte olan ülkeler için uygulanamaz oldugunu söyledi. Reçeteteryıtamgetiriyor "Washington'da oturanlar,gelişme için sadece bir yoJ okhığunu sanırlar. Onlann aklı hâlâ GüneyKore, Tay- van ve Çia uygulamalannda. 60 ve 70'b'yıOarda bu ülkeler,Bao'dan tek- noloji kopyaefmişlerdi ama bugünkü ekonomikdûzendeopotötikalannhiç- biri uygulanamaz, VVashington'uı tavsiyelerine gözü kapaiı uyanlar, tembel bir öğretmenin öğrencüeri gjh bidirier'' dedi. Rodrik, gelişmekte olan ülkeler için yapılan reçetelerin bir Batı standardı yakalamayı hedefledigini ancak bu- nun özellikle saglık ve egitim aianında o ülke için yıkımsal bir bedel olustur- duguna dikkat çekerek "Fakir bir ülke, mafi uz- manmıyetiştinnetiyoksa öğretmen mi?Ödsi biıük- te çok zor. tktidaıiardald mali obgarşi de zayıf. Bu durumdaBaü tarafindan gelen baskıiaıia öğret- menlerden vazgeçiyorlar. Diğer reformlar uygula- nanajyor dedi. 'DTO rûya âfeminde' Sözlerine Dünya Ticaret Örgütü'nü (DTÖ) de eleş- tirerek devam eden Dani- el Rodrik, bu konudaki yaklaşımlannı şöyle dile getirdi: "Dönya Tîcaret Örgûrü rüya âleminde. Serbest ö- caretiegelişmenin sag«naragın> sanı- yor. Gelişmekte olan ülkeler GATT ilişkisi içindedaha iyi bir çizgideydi, oysald DTÖ ile tam tersi durum olu- şuyor. Patentnakiaruun saklıkalma- sı vepatentkonunasma bayatiönem veriyor görûnen DTÖ, gelişmekte olan ülkelerin sendikasız veya çocuk işçi çaaşbnnalan hiç önemü değfl. Çünkü ulusiararasttekeOerinistekle- ri beürJe>id oluyor." Bir milyonu aşfcın tlcari araç sürücüsü, I$verenin primler konusunda sorumlu davranmasını bekffyor ŞoförlersosyalgüvenceistiyorGÖZDE AKGÜNGÖR Sosyal güvencesi olmayan şoförler, bu güvenceyi sağlama sorumluluğunun işverene ait oldugunu belirterek, sıgorta '""< , primlerinin ödenmesini istiyorlar. Araç sahipleri ise şoforlerin, pnmlerini kendilerinin Ödemesi gerektığini söyleyerek sorumluluğu, çalışana yüklüyor. Ticari Araç Çalışanlan Yardımiaşma ve Dayanışma Dernegi (Şof-Der) Genel Baskanı İmdatPapuç, taksi • Ticari Araç ÇalışanJan Yardımiaşma ve Dayanışma Dernegi GeneJ Başkanı Imdat Papuç, taksi ve minibüs gibi ticari araçlarda çalışan 1 milyonun üzerinde şoför için, sosyaJ haklan düzenleyen J^psamlı bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu diJe getirdi. ve minibüs gibi ticari araçlarda çalışan 1 milyonun üzerinde şofor için, sosyal haklan düzenJeyen kapsamlı bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi. Papuç, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odası (TESK) Başkanı Derviş Gûnday'ın da TBMM Trafik Araştırma Komisyonu'na bir süre önce sunduğu raporda, "joförierin sosyal güvencesinin işveren insafina bıraktbnaması, sjgorta dunununun sürekb' denedenmesi ve gerekirse sorumlu olan isvereoin cezalandmlması n . * gerektiğınden söz ettiğini, ancak dürüst davranmadığını ifade etti. Bu konuda Çalışma Bakanı YaşarOkuyan'la görüşmelerinin üzerinden bir yıl geçtiğini anlatan Papuç, "Bildirimiişverenin yapması gereldyor, SSK de böyle oldugunu söylüyor. EndonezyatiaayaUıborsaTürk halkınm Tahtakale'de görmeje altşık oiduğu bu resmi olmayan döviz abşverişi görüntüsü, Endonezyalilann da son gûnJerde sık sık karşılaşöğı bir tabk). Ekonomismi IMF reçeteferinden ve siyaset göndemini de çalkantılardan birröriö kurtaramayan Endonezya'nın para birimi rupi, dofar karpsmda en dösük değerine ulaşû. I dolar=l0 bin rupi suuruu asan kurun, siyasi istikrar sağianamazsa daha da gmleyecegi ifack-edilıyor.(AA) Tüm bunlara karşm, bir adım aülnuyor" diyerek, yasa için Meclis'e, denetim için de SSK'ye önemli bir görev düştügünü ifade etti. Şoforlerin, çalışma izni için esnaf odalanna kayıt '_ -m- yaptırmak zorunda "^ * 1 " >f *' oldugunu belirten Papuç, araç sahiplerinin, tam da bu gerekçeyle sorumluluktan sıynldıklannı söyledi. Papuç, şoforlerin yevmiye karşılıgı çalışnklanndan esnaf sayılmadıklannı, dolayısıyla Bağ-Kur'a prim ödemelerinin anlamsız oldugunu vurgularken Istanbul Şoförler Esnaf Odası Başkanı Abduüah Suahyâreldj, "Tek şoffir çahşörryonız, biz işveren sayılmayız, prim ödememiz gerekmiyor. Ama şoför küçük esnarar, yine de Bağ- Kur'a prim yaörmıyor" diye konuştu. Şofor ve araç sahibi arasındaki ilişkiyi düzenleyen 507 sayılı yasanın "karou yaran" ilkesi dogrultusunda şekillendigini belirten Papuç, u Ya kamu yaran kavramı sorguianman ya da bu kavramuı getirdiği sorumiuluklara uygun davranılmah" dedi. Şoforlerin sosyal güvence dışında, iş güvencesi de aradıgını dile getiren Papuç, iş saati başta otoıak üzere çalışma koşullannın bütünlüklü ve etkin biryasal düzenlemeye ihtiyaç duydugunu vurguladı. Gıda sektörü de durgunluk yaşıyorNe kriz dönemlerinde ne de piyasa- nın düzenli olarak işlediği dönemler- de gıda sektöründe yüksek oranlı iniş çıkışlaryaşanmıyor. Sektörkasımkri- zinin ardından belki de en çabuk to- parlanan sektör oldu. Son krizde işlet- me sermayesi zayıf, kâr marjlan dü- şûk olan gıda şirketleri zor duruma düştü. Özellikle perakendecilerin, fa- izierin yükselmesi sonucu, vadeli al- dıklan mallann paralannı ürericilere ödememeleri ise bazı firmalan ke- penk kapatmaya kadar götürebilir. Sezginler Gıda Genel Müdürü Sez- gjd Eimas, özellikJe kriz dönemlerin- de gıda sektöründe faaliyet gösteren fifmalann iyi bir strateji izlemeleri gerektigini ifade etti. Sektörde izle- nebilecek iki yol olduğuna dikkat çe- kfli Ehnas,ya mallara hemen zam ya- pıîacagını ve bunun tüketiciye yansı- tıöcagını ya da eldeki mallann hemen s^ışmın saglanıp alacaklann likidite- SektöreJ ArayışJar • Gıda ürünİerine oİan talep her dönemde sektörö canJı tutuyor. Ancak şubat krizinden sonra mal hareketleri durdu, fîrmaJar ödeme güçlügu çekiyorlar. ye çevrilecegini belirtti. Ehnas,gıda sektörünün yüksek enf- lasyonlu ortamda faaliyetlerini sür- dünneye alışık oldugunu ifade ede- rek "Bizimsektörümüzenflasyonu se- ver,parakazanmasunideofeaişineya- rar. Ama bu uzun dönemü ve sağfakb bir çözüm değil" diye konuştu. İstihdam azalabifar Sektörün yine dekrizlerden etkilen- digini ve bunu önlemek amacıyla iş- ten çıkarmalara gidebilecegini ifade eden Ehnas, "Biz Sezginler olarak ^~ ten çıkarma yapmanıakta direniyo- nız, ancakyine de kadrolanmızı göz- dengeçireceğiz,la$meniştençıkarma- laryaşanabüır'' dedi. Tamek Gıda Pazarlama Müdürü FikretYıidıncı ise kasım ayından be- ri durgunlugun yaşandıgını, buna rag- men bütçelenni oturtmaya cahştıkla- nnı belirtti. Yıldmcı, maliyet artışla- n yüzünden bu aydan itibaren bütçe- ierini revize ettiklerini, kendi ürettik- leri lüks tüketim grubu diye adlandı- nlan ketçap, mayonez, ithal gazozla- nn satışlannda azalma oldugunu söy- ledi. Insanlann satın alma gücü düş- tükçe, sadece temel gıdaya yöneldik- lerini ifade eden Yıidıncı, üretim düş- tükçe sektörde istihdamın da azalaca- gını vurguladı. Tavukçularzaten dertii Tavukçuluk sektöründe faaliyet gösteren Banvit Şirketi'nin genel müdürü V'uralGörenerde, tavukçuluk sektöründe krizden önce de kriz ol- duguna dikkat çekti. Fazla üretimden kaynaklanan sorunlanmn var ol- duguna işaret eden Görener, bundan çok olumsuz etkilendiklerim belirtti. Görener, son yaşanan krizde ise daha da yara aldıklannı, çünkü yurtdışın- dan soya ve mısın ithal ettiklerini, dövizin deger artışı ile bu durumun üstesinden nasıl geleceklerini düşün- meye başladıklaruıı kaydetti. ŞUKRAN SONER TüpşuylaPerbîz İlk kez duymuyoruz, ama küreselleşmenin dünya ölçeğtndeki kimi sonuçlannı, Dünya Bankası'nın yoksulluğun azattılması ve ekonomi yönetiminden sorumlu başkan yardımcısı Kemal Derviş in ağzın- dan duymanın anlamı farklı. Derviş, yakın dostlan ekonomi uzmanlannın NTV'dekj üçlü söyleşilerine konuk olarak katıldığı önceki geceki programda, dünyayı tehdit eden yoksullaşmanın boyutlannı an- lattı.. Rakamlarta bir kez daha içinizi karartmamak için sonucu akta/makla yetineyım. Dünyadaki bütün ge- lişmekte olan ve yoksul ülkeler, çok büyük bir hızla yoksullaşmaya, insanca yaşam ölçülerinin a/tında düzeyiere inmeyedevam ediyorlar. Türkiye'nin zen- gin ülkelerin çok gerisinde kalan milli geliri bile bu öiçülere göreçok yüksek kalmakta. Bize ömek gös- terilen, özelteştirme, sanayıleşme mucizelerini(!) ger- çekleştifen, sistemin zoriadığt, devtetiküçüftmebaş- ta, IMrl Dünya Bankası reçeteterinden gelen ne ka- dardikte varsa yerine getiren ülketerin hepsi de kriz- lerden başlannı kaldıramıyor. Gerçek ücretler, gelirierte halklan hızla yoksulla- şan, paralannın değerieri çok büyük oranlarda dü- şen, işsizlikte patlama yaşayan dünyanın yoksul gü- neyinde, şu aşamada gelişme gösteren sadece Çin ve Hindistan var. Onlarda da ekonomik büyüme ya- şanırken, kitlelerin çoğunluğu için büyük biryoksul- laşma, gelir dagılımı bozulması var. Mucizeleryaratan ekonominin en pariak ömekle- rinden, zenginler grubunda olması gereken Japon- ya'nın bile başı krizden kurtulamıyor. Gelişmenin mücize ülkeleri Tayland, Güney Kore, Anantin, En- donezya, birkrizden sıynlmaya çalışırken, daha be- terine yakalanıyoriar... Politikacı Başbakan Ecevrt, Kemal Derviş'in yo- rum yapmadan çizdiği tabloyu, bizi ilgilendiren bo- yutu ile yorumluyor "IMF, işlevleribakımından ça- ğın gerisinde kaldı. Genel tutumu ile bize de stkın- tılar çektirdi" diyor. "Cumhurt>aşkant'nın Anayasa'yı önüne atması- na, azarlamasınakatlanamayıp ten\ ettiğiMGKtop- lantısını kamuoyuna açıklaması ile başlayan krize kadarIMFnin her dediğini uygulayarakcanımızıya- kan hükümetin başı, en ûst derecede sonımlusu değil miydi?", "Iktidarlannın öncelikle geçirdiğiya- salann kaçı IMF talimatlan ile hazırlanmıştı ?", "Hû- kûmetlerinin gûn/ök icraatlannda bile Türkiye'ye yerieşmiş Cottarelli'nin sözünün dışına çıktıklan olabiliyor muydu?"., gibi kolay sorularia da kafanı- zı şişirmenin bir yaran yok. "Altematifsizım" diyerek çamura oturmuş üçlü koalisyon, besbelli bürokrat düzeyinde degişikfikter- le, karaya oturttuklan devlet gemisinın hesabını ver- memek niyetindeler. Nasılsa hesap sorabitecek mu- ha/efet, parlamento dışında örgütlü demokrasi güç- leri, kamuoyu, halk yığınlan yok. Bizler en fazJası ile kaybettikJerimiz için homur homur homurdanmayı bi/iyoruz. Bari IMF'nin çöken programına sırtını döndüğü- nü söyfeyen ve Dünya Bankası'ndan Kemal Der- viş'i, süperbakan yeticisi ileekonomidümeninin ba- . Şina geçiren Ecevit Hükümeti'nin, bundan sonrası için, kulağa çok hoşgelen "ulusa/ff)" sözcüğü ife ta- nımlanan yeni programla ne yapmaya çalıştığına bakalım. Daha program açıklanmadı. Ama açıklandıktan sonra zaten iş işten geçmiş olacak. Kemal Derviş'in direksiyonun başına oturduğu, hükümetin tam des- teğı olmadan açıklanamayacak programın hazırla- nışı, aşamalan, olmazsa o/maz olarak Derviş'in açık- (adıklan, basına yansıyanlar, "Adı konmadan, daha doğrusu milietçe aptal yerine konularak daha ağır bir IMF, Dünya Bankası patentli acı reçete uygula- ması ile karşı karştya kalacağız" kaygısı ile paniğe kapılmamız için yetiyor da artıyor bile. Anayasal anlamda bileyüzde ellisınden fazlasının yabancılara venlmesi sakıncalı Telekom'u, eskisin- den çok daha uygun koşu/larda çogunluk hisseler- le yabancılara satarak işe başlamayı düşünen Ke- mal Derviş'in öncelikleri arasında, elimizde kalmış son değerti kamu işletmelerinin hızla elden çıkanl- mastvar. Sayın Derviş saklanamayacak birolguolarak yok- sul güneyin giderek artan boyutlarda yoksullaşmak- ta oldugunu, zengin kuzeyle farkın durmadan büy- düğünü kabul ediyor. Ama özelleştirmeferde muci- ze(î)yaratan, çok kısa birdönem için buralardan ge- len paralarfa borçlannı da kapatan Anantin'in yeni krizlerie neden çok daha ağır bıçimde vurulduğuna cteginmiyor. Belki ekonomi uzmanı dostlan sorma- dılar. Ama bu ülkenin insanlannın bu sorunun yanı- tını bilmeye haklan var. Evet, Sayın Ecevrt Hükümeti'nin hiç degilse "IMF çağtngerisinde" dedikten sonra, neden ona boyun egip Türkiye'yi bu duruma düşürdüklerinin hesabı- nın verilmesini daha sonraya bıraksak da en azın- dan yeni programlannın, ne kadar bağımsız(O oldu- ğuna ilişkin inandıncı açıklamalarda bulunmalan gerekmiyor rnu? Şu ana kadar saydıklan öncekilerin kopyası.. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtiyor. [email protected] Ekonomiye krizi getiren tabfo Kısa vadelidışborç rekomdoğrukoştu ANKARA(ANKA)- Türkiye'nin kısa vade- li dış borç stoku, uygu- lanan kur politikasuun etkisiyle 2000 yıluıda rekora koştu. 5.4 mil- yar dolar büyüyen dış borç stoku 28.4 rnilyar dolara kadar tırmana- rak ülkenin ulusiarara- sı rezervlerinin yüzde 9O'ı gibi tehlikeli bir noktaya yaklaştı. Merkez Bankası ve- rilerinegöre, kısa vade- li dış borçlar 2000 yılı sonunda28 milyar 907 milyon dolar düzeyin- degerçekleşti. 1999so- nuna göre 5 milyar 435 milyon dolarhk artışa işaret eden kısa vadeli dış borçlardakı bu ge- lişme, krizlerde temel bir rol oynadı. Döviz kurunun ön- ceden ilan edilen oran- larda artmasına dayah kur sistemi özellikie bankalanndöviz kredi- si kuJIanmalannı cazip hale getirdi. Bankalar 2000 yılında dövizkre- diJerini geçenyıl 4 mil- yar 696 milyon dolar arttırdılar. Bu büyüme sistemin kınlganlıgını arttırdı ve bankalarka- sım ve şubat kriz- lerinde dövize çok bü- yük talepgösterdiler ve istikrarprogramını sür- dürülemez bir konuma getirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle