16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ıstifaettı • MANİSA (Cumhuriyet)-CHP Manisa II Başkanı Dilek Dabanlıoğlu ile 8 il yönetim kurulu üyesi, görevlerinden istifa ettiler. 2 yıldır CHP Manisa İl Başkanlığı görevini yürüten Dilek Dabanlıoğlu ve 8 arkadaşının istifalannı genel merkeze gönderdikleri öğrenildi. Yöneticiler Dilek Akgün, Aslan Sinanoğlu, Zeki Yorgancı, Oruç Çete, Ayşe Yazgan, Fethiye Çamlıoğlu, Demirdi Aykıran ve Bayram Nûsket'le birlikte istifa eden Dabanlıoğlu, gerekçeleriyle ilgili gazetecilerin sorulannı yanıtsız bıraktı. Gözamndaki 39 serbest • GEBZE(AA)- Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, Dünya Kadınlar Günü'nde izinsiz gösteri yaptıklan gerekçesiyle önceki gün gözaltına alınan 39 kişi dûn savcılıkça serbest bırakıldı. Adliyeye sevk edildikten sonra savcılıkça serbest bırakılanlar arasında bulunan ve yoklama kaçağı olduğu belirlenen Mehmet Fanto ile Yılmaz Yaşçı, askerlik şubesine teslim edildi. Alacakaptan cinayeti • tstanbul Haber Servisi - Turizmci Dr. Ercüment Hakkı Alacakaptan'ı evinde boğarak öldürdüğü gerekçesiyle gözaltına alınan Hakan Açıl, ile Moldova uyruklu Tatiana Minedenova'ya olay yerinde tatbikat yaptınldı. Açıl tatbikat sırasında Alacakaptan'ı havluyla boğarak öldürdükten sonra 7 yûzük, 2 bilezik ve 1 şampanyayı alarak kaçtıklannı, para da aradıklannı, ancak bulamadıklannı söyledi. Dosyalar verilmedr • NEVŞEHİR (Cumhuriyet)- Görevini tamamlayan Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı ve FP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, yolsuzluklarla ilgili Sayıştay raporunu incelemek istediğini, ancak milletvekili olmasına karşın dosyalann kendisine verilmediğini belirtti. Nevşehir'de yerel yayın yapan Kapadokya TV'deki "Aynntr' adlı tartışma programına katılan Mehmet Elkatmış, yolsuzluklarla ilgili bazı bilgi, belge ve raporlann, devleti yönetenler tarafmdan zaman zaman hasıraltı edildiğini belirtti. Parti, kapatılma davasındaki ön savunmasmı 12 Mart günü yapacak FP'nîn ek süresibitti• Laiklik karşıtı eylemlerin odağı ve kapatılan RP'nin devamı olduğu için kapatılması istenen FP'nin savunma için istediği ek süre sona erdi. Partinin savunması, esas hakkındaki görüşünü bildirmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu'na gönderilecek. Kapatma davasında en büyûk dehHerden biri FP kongresin- deki Mücahit Erbakan yazıh sinevizyon gösterisL ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca "laik- Kk karşıü eylemlerin odağı ve kapatılan RP'nin devamı olduğu" gerekçesiyle ka- patılması istemiyle dava açılan FP, verilen 15 günlük sûrenin sona ereceği 12 Mart Pazartesi günü Anayasa Mahkemesi'nde ön savunma yapacak. FP'nin yapacağı sa- vunma, esas hakkındaki görüşünü bildir- mesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğhı'na iletilecek. Kanadoğ- lu'nun görüşünün partiye ulaşmasının ar- dından FP son savunmasını yapacak. Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kana- doğlu, Anayasa Mahkemesi'nin "dava açddıktan sonra yaşanan bir olaylaflgflioi- duğu" gerekçesiyle kanıt olarak kabul et- mediği FPkongresmdeki "Mücahit Erba- kan" yazıh sinevizyon gösterisini içeren kasete dayanarak ek iddianame hazırladı. Kanadoğlu, ıddianamede, 16 Ocak 1998 tarihinde RP'nin anayasanın 68. maddesi- nin 4. flkrasına göre "laikcumhuriyet kar- ştb eylemlerin odağı hatine gekngf gerek- çesiyle temelli kapatılmasına karar veril- diği anımsatıldı. Kanadoğlu, FP'nin Ana- yasa Mahkemesi tarafindan kapatılan RP'nin başka bir adla kurulup devamı ni- tehğinde olduğu kanısına vanldığındante- meUi kapanlmasınakararverilmesinde zo- runluluk bulunduğunu vurguladı. Iddiana- mede, bu davayla sınırlı olmak üzere ku- rucu genel başkan ve FP Bolu Milletveki- li tsmaflAlpteİtin ile kurucularkurulu üye- si, Adıyaman Milletvekili Mehmet Oz- yol'un milletvekilhklerinin düşürülmesi de istendi. Anayasa Mahkemesi, 7 Şubat'ta yaptığı toplantıda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun ek iddı- anamesini ana davayla birleştirdi. Böyle- ce mahkeme daha önce kanıt olarak kabul etmediği ve dev ekrana yansıtılan "Müca- hit Erbakan" yazısının bulunduğu kaseti kanıt olarak kabul etti. Dosya, FP'ye sa- vunmasını yapması için tebliğ edildi. 15 gün içinde savunma yapması gereken par- tinin grup başkanvekili Yasin HatSmğtu, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak ek id- dianameye karşı ön savunmayı vermek için bir aylık ek süre isteminde bulundu. FP'nin istemini karara bağlayan Yüksek Mahkeme, ön savunmasını vermesi için 15 gün ek süre tanıdı. FP'nin ön savunma- sını yapacağı bu süre, 12 Mart pazartesi günü sona eriyor. FP'nin yapacağı savunma, esas hakkın- daki görüşünü bildirmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilecek. Başsavcı Sabih Kanadoğlu'nun esas hak- kındaki görüşünün partiye ulaşmasının ar- dından FP, 15 gün içinde son savunması- nı yapacak. Tüm bu işlemlerden sonra Yar- gıtay Başsavcısı Kanadoğlu ve FP'den bir temsilci, Anayasa Mahkemesi heyeti önünde sözlü saMinma yapacak. FP lideri Recai Kutan, partisinin kapa- ühnası, kendisine de siyaset yasağı gel- mesi halinde yapacağı işe şimdiden karar verdi. Kutan, Necmettin Erbakan gibi "Konuttan parti yöneünek'' yerine, mes- lekı ve sıyasal yaşamından anılannı anla- tacağı bir kitap yazacak. ÇİZMEDEN YUKARI [email protected] MUSAKART Genel Başkan Yardımcısı Yülek: FP davası bitsin kurtulabm ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, Türkiye'nin zor günler geçirdiğini belirterek "Ekonomik bağnnsızhğmı kaybeden bir ülkenin siyasi bağunsızhğmı muhafaza etmesi mümkün değüdir" dedi. FP hakkındaki kapatma davası çerçevesinde 12 Mart'ta ek savunma vereceklerini anrmsatan Yülek, "Dava bitsin de biz de kurtulahm, miDet de kurtulsun" dedi. Yülek, FP Genel Merkezı'nde düzenlediği basm toplantısında, ekonomik krizin kamu çalışanlannı vurduğunu, memura en az yüzde 40 oranmda maaş artışı verilmesi gerektiğini söyledi. Hükümetin bir an önce istifa etmesi gerektiğini vurgulayan Yülek, "Hükümetin yerinde kahnası doğru değüdir. Bankacıhk Düzenleme ve Denetieme Kurumu Başkanı, Hazine Müsteşan ve Merkez Bankası Başkanı istifa etmiştir. Peld esas sorumlular nerede? Bir tek ldşinin değişmesiyle başan olacaksa hükümete ne gerek var" diye konuştu. Yülek, bu hükümetin alternatifinin olduğunu ileri sürdü. Yeni bakan Kemal Deniş'in 20 milyar dolar borç aramaya çıktığını vurgulayan Yülek, "Bir ülkenin eğer dış borcu ile GSMH'si aym olursa o ülkenin siyasi bağımsızhğı olmaz. Ekonomik bağımsızbğmı kaybeden bir ülkenin siyasi hağımsızhğını muhafaza etmesi mümkün değüdir" açıklamasuıı yaptı. Sivil toplum kuruluşlan resmi bir açıklama yapılmasını bekliyor 'Kayıp HADEP'lüer nerede' Istanbul Haber Servisi - HADEP Silopi tlçe Başkanı Serdar Tanış ve îlçe Sekreteri Ebubekir Deniz'in kaybolmasını incelemek için siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlan tarafindan oluşturulan heyet, "gerçeğin açddanarak sorumlulann vargüanmasını" istedi. KESK, ÎHD, Halkevleri tstanbul şubeleri, ÖDP ve HADEP îstanbul il örgütleri tarafindan oluşturulan ve Silopi'de incelemelerde bulunan heyet, tHD îstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan avukat Eren Keskin, Serdar Tanış'ın HADEP Silopi Ilçe Başkanı olmaması için Jandarma Alay KomutanlığYnca birçok kez keyfi olarak gözaltına alındığını iddia ederek Tanış'ın îçişleri Bakanlığı'na yazdığı mektupta Alay Komutanı Levent Ersöz tarafindan ölümle tehdit edildiğini ifade ettiğini belirtti. Keskin, Tanış'ın gözaltına alınışını şöyle anlattı: "25 Ocak 2001 tarihinde öğle saarJerinde Serdar Tanış, amcasının oğlu Eyüp Tanışİa birtikte silahh üç kişi tarafindan gözaltına ÎHD. yetkili makamlann, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akıbetleri hakkında açıklama yapmalannı isteyerek kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı. alınmak istenir. Tanış, arabaya binmeyeeeğini, ancak karakoldan çağnldığuıda gideceğmi söyler. Aym gün 1430 sn-alannda Tanış cep telefonundan aramr, karakola gelip ifade vermesi istenir. Tanış, yamna Ebubekir Deniz'i ahr ve bir yakınlan arabayla onlan jandarma karakohına bırakır. O andan rabaren Tanış ve Deniz'den haber alınamaz-'" Keskin, yetkili makamlann, Tanış ve Deniz'in akıbetleri hakkında açıklama yapmalannı isteyerek kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı.KESK Örgütlenme Sekreteri Hüseyin Ayyıldız ise Türkiye'nin demokrasi ve banşa ihtiyacı bulunduğunu ifade ederek emekten ve banştan yana olan herkesin kayıp olaylanna karşı bir araya gelmesi gerektiğini anlattı. Ayyıldız, "Tanış ve Deniz hayatta ise serbest bırakümak, hayatta değillerse aikleri doğru bUgilendirilmelL Gerçek açıklanmah ve sorumlular yargı önüne çıkanlmahdır" dedi. IRMIKIAYDIN ENGÎN [email protected] 2001 yılında... NATO üyesi; AB adayı, gırtlağa ka- dar borçlu; üç ay içinde iki okkalı kriz yaşamış; kişi başına düşen ulusal ge- liri 3000 dolardan bir gecede 2000 do- lara filan düşmüş; 20 yıldıryüksek enf- lasyonla yaşamış ve bunu bir yaşam alışkanlığına dönüştürmüş; uyuşturu- cu pazannda "transit ü/tenikten "üre- tici vepazartayıcı ülke"\\ğe terfi etmiş; büyük kentlerinde kaçak binalar, ya- sal binalann beş attı katına ulaşmış; ekonominin kayrt dışı bölümü, kayrt altındakileri ikiye katlamış; bankacıhk sistemi zangır zangır sallanan, kamu bankalan siyaset esnafının "avlak"\ ve sadece "avlak"\ olan; muhalefeti ve iktidan "serbestpiyasa ekonomisi'ne iman etmiş; IMF'nin kıdemli ve sürek- li müşterisi bir ülkede... Bir ulusal program! Ne dersiniz, mümkün mü? Yukandaki soruya, daha yukanda- ki fotoğrafa bakıp, olumsuzluklan art arda getirip "Yokcanım, olacakiş mi" demek mümkün. Ama bu işin de, ya- nıtın da kolayına kaçmaktır. Dahası "2001 yılı Türkiyesi'nde bir ulusal program mümkün müdür?" tartışmasını daha başlamadan bitir- mektir. Bizse tartışmayı sürdürmek, bece- rebilirsek derinleştirmek niyetindeyiz. O yüzden üç günlük bir pehlivan tef- rikasını göze aldık. Deneyelim. ••• Türkiye 1839 Gülhane Hattı Hüma- yunu'ndan bu yana yüzünü Batı'ya döndü. Kimileri bu tarihi daha da ge- rilere götürüyor; Batı ile bütünleşme çabalannın, II. Mahmut'un yeniçeri örgütlenmesini ortadan kaldırdığı 1826'lardan itibaren başladığına işa- ret ediyor. Yani Türkiye neredeyse 200 yıldır Batı toplumu ile bütünleşmek; Batı'nın degerierini toplumsal değerler olarak benimsemek; bu bağlamdan ortaya çıkan iç dirençleri bazen zorta, bazen eğitim politikalanyla aşmak çabasın- Programın 'Ulusal'ı (3) da. Osmanlı Imparatorluğu'nun yıkıntı- lan üstüne genç ve diri bir ulus-dev- let kuranlar bu çabalan daha kökten- ci, daha atak, daha devrimci bir düz- leme yükselttiler. Belli ölçülerde başan da kazandı- lar. Çünkü geçen yüzyılın başında bir ulus-devlet olmakla bir Batı toplumu- na dönüşmek hedefi birbiriyle çeliş- miyordu. Hatta uluslaşma sürecini ta- mamlamış yurttaşların oluşturduğu çağdaş devlet ile ulus-devlet bir ve aynı kavramı anlatıyordu. Ama bu, geçen yüzyılın başında böyleydi. Şimdi, 2001 yılında, yeni bir yüzyı- lın başında, küreselleşme denen ol- gu bütün dünyayı sarmışken; Avrupa Biriiği (AB) bir Avrupa Birieşik Devlet- leri'ne (ABD) evrilirken; Türkiye'nin kapısında beklediği Avrupa'da ulusal sınırlar ortadan kalkarken; Türkiye, Gümrük Birliği'ne girip "ulusal burju- va"yı güçlendirme, "ulusal serma- ye"yi destekleme politikalannı böy- lece kesin olarak reddetmişken ulu- sal kavramı ya tümden reddedilecek ya da kavram yeniden tanımlanacak. Ulus-devleti savunmak ise ister iste- mez anlamsızlaşacak. Ya da Batı ile bütünleşmek, AB'ye (iteride ABD'ye) katılma, Batı'nın siya- sal, sosyal ve kültürel degerlerini be- nimseme hedeflerinden vazgeçile- cek. Bir tür sil baştan yapılacak. Gözünüzden kaçmamıştır, yukan- da emperyalizm olgusundan söz bi- le edilmedi. Küreselleşmenin bugün için anlamının sermayenin sınır, engel tanımaksızın yerkürede dört dönebil- mesi, ama işgücünün ulusal(?) sınır- lar içine hapsedilmesi demek olduğu- na değinilmedi. AB'nin bugün "eme- ğin Avrupası" değil, "çokuluslu, hat- ta uluslar ötesi şirketlehn Avrupasr olduğunun üstünde bile durulmadı. Sadece Türkiye'nin neredeyse 200 yıldır bütünleşmek için çabaladığı Ba- tı toplumlannın, geçen yüzyılın başın- dan ne kadar uzakta ve farklı oldu- ğuna dikkat çekmekle yetinildi. ••• Uzun bayram tatili bitti bitiyor. Ke- mal Derviş Amerika'dan döndü dö- nüyor. Yeni programını 10 gün içinde tamamlayıp açıklayacak ve ağır yara- lı Türkiye ekonomisi bir kez daha uluslararası finans ve kredi pazann- da görücüye çıkacak. Hele Derviş, programını bir açıkla- sın. Ulusal olandan ne anladığını he- le bir göretim. Ondan sonra bu peh- livan tefrikasına kaldığı yerden de- vam ederiz. Bugünlük "2007 yılında ulusal bir program mümkün müdür" sorusu- nu, belli göstergeleri sergileyerek ir- delemeye çalışbk. Ortaya, özellikle "ulusallık" vurgu- suna önem veren, ulus-devleti sa- vunanlann yanıtlaması gereken soru- lar atmaya çabaladık. Galiba fena da etmedik. POIİTİKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Günaydın!.. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş çok açık konuşuyor "Türkiye'nin ekonomik bunalımı atlatabilmesi için arkasına siyasi destek almış bir ekonomik program şart..." önce Başbakan Bülent Ecevrt, ardından yar- dımcısı Mesut Yılmaz; Derviş, ABD Hazine Baka- nı Paul O'Neill ve IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fischer'le görüşürken ilginç açıklamalar yaptılar: "IMF'yeuyduk, çöktük... IMFçağdışı..." Ne derier adama, bu açıklamalardan sonra: "Günaydın beyleri" Ecevit, toplumu şaşırtmayı sürdürüyor... Olaylı MGK toplantısında ekonomik bunalımın faturasını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e çıkaran Ecevit ve ona destek veren Yılmaz, şimdi topu IMF'ye atıyor!.. Ne zaman? Kemal Derviş'in, ABD'de Hazine Bakanı Paul O'Neill ve IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fisc- her'le görüştüğü saatlerde... IMF'ye teslim olmuş bir ülkenin başbakanı ve yardımcısının; bilinen reçetelerin Güney Kore'de, Arjantin'de vb. aynen kullanıldığı, Türkiye'nin de bunu bile bile, üstelik içine sindirerek "Hasta iyi- leşecek" diye kabullendiği bir gerçek değil miydi? IMF'yi tanımak için insanın sağcı, solcu, dinci, dinsiz olmasına gerek yok!.. Siz o reçeteyi bile bile alıp "Hastayı iyileştirece- ğim" diyerek komaya sokmadınız mi? Şimdi IMF ve Dünya Bankası'nın karşısında Ke- mal Derviş bulunuyor... Siyasi iktidann umudu Derviş, daha yemin bile etmeden ayağının tozuyla döndüğü ABD'de yet- kililerie konuşuyor, onlara ulusal program tasla- ğını anlatıyor... Ama hem Ecevit hem de Yılmaz, IMF'ye saldın- yor... Derviş de diyor ki: "Siyasi destek olmazsa hiçbir şey yapamayız!" Söyler misiniz, nasıl çıkılacak işin içinden? • • • IMF politikalannın amacı neydi? Herkes biliyor ki IMF politikalan sosyal çöküşün hazırlayıcısıydı!.. Prof. Dr. Ali Güzel, Cumhuriyette bu konuyu iş- ledi... Güzel'e göre çöküşün reçeteleri şöyleydi: 1- Hükümetler, kredi borçlannın geri odenmeme- si endişesiyle, sosyal harcamalara yönelik büt- çelerinde kısrüama yapmak zorundadırlar. Bu ise beslenme, eğitim, konut ve sağlık alanında drama- tik çöküşü berabennde getıımiştir. Işsizliğin ve yok- sulluğun hızla artmasına devletlerin seyırcı kalma- sı, milyonlarca insanı açlık tehlikesiyle karşı karşı- ya bırakmıştır. llkokula giden çocuk sayısı 1979'da yüzde 55 iken 1995'te yüzde 45'e düşmüştür. 2- Yapısal uyum programlannın dış ticareti ko- şulsuz liberalleştirmeye zoıiaması, iç pazara yö- nelik üretim yapan çok sayıda küçük ve orta ölçek- li işletmenin kapanmasına yol açmıştır. Ödün ve- rilmeden uygulanan IMF reçeteleri, ülkelerin dış borç yüklerinin katlanarak artmasına neden olmuş- tur. 3- Ülkemizde de kapanan firma sayısı, 2000 yı- lında, 1999'a göre yüzde 18.5 oranmda artış gös- termemiş midir? Devletler, kendi toplumlanndan çok, kredi veren uluslararası kuruluşlara (özellikle IMF ve Dünya Bankası) hesap vermek zorunda kalmışlardır. Her geçen gün, küreselleşmenin sin- si baskısı artmakta, yurttaşların ulusal polıtıkala- nn oluşum sürecine katılımı iyice sınıriandınlmak- tadır. 4- Devlet ile toplum arasında yaşanan uçurum, demokrasinin ve insan haklannın sağlam temelle- re oturmasını güçleştirirken sosyal bütünleşme- yi de çok ciddi biçimde tehdit etmektedir. Gelir da- ğılımındaki eşitsizlikler, işsızlik ve beraberinde ge- tirdiği yoksulluk, toplumsal parçalanmayı körukle- mektedir. Birçok ülkede iç çatışmalar yoğunlaş- makta, uyum programlannın neden olduğu sos- yal çalkantılar, etnik, köktendinci ve aşın milliyet- çi akımlann yaygınlaşmasına yol açmakta ve bun- lar arasındaki silahh çatışmalara endişe verici bo- yutlar kazandırmaktadır. 5- IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ve bunlann izindeki hükümetler, uyguladıklan programların yoksulluğu gerilettığı ve demokrasiyı güçlendırdi- ği savındadırlar. Oysa, yaşanan acı gerçekler, ult- ra-liberal bir ideoloji temeline yaslanan bu prog- ramlann işsizlik, yoksulluk, ekonomik ve siyasal istikrarsızlık, sürekli kriz ve toplumsal kargaşa ile eşanlama geldiğini göstermektedir. Kural tanıma- yan piyasa ekonomisi, zengini daha zengin, yok- sulu daha yoksul yapmaktadır!.. Türkiye'de orta- ya çıkan tablo bundan daha mı pembedir? Yapı- sal uyum programlanna "insani boyut" kazandır- ma gereğini vurgulayan, sosyal adalete dayalı sürekli bir kalkınma modeli öneren BM İnsan Hak- lan Raporu, ülkemiz açısından da alınacak ders- lerle yeterti ölçüde yüklü değil midir? • • • Bilmem, siz bu görüşlere katılıyor musunuz? hikmetcetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p I a r ı Hikmet Çetinkaya ALACA BİR OFKE Aiaca Ey benim aydınlık eünleri bekleyen Türidyem!. Ey benim ölüme albş tutan halkun! Ey benim şafağın yolunu açan suskım akşamlann hüznünü yaşam biçimi sanan insanım!.. Ey benim özgürlükleri Erbakan Hoca'nın takkesinde arayan romantik aydınım1 Çağ Pazarlama A.Ş Tûrkocağı Cad Nc39/41 5û (34334)Cağaloğlu-lsîanbul Tel (212)514 0196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle