Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 MART 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ıstifaettı
• MANİSA
(Cumhuriyet)-CHP
Manisa II Başkanı
Dilek Dabanlıoğlu ile 8
il yönetim kurulu üyesi,
görevlerinden istifa
ettiler. 2 yıldır CHP
Manisa İl Başkanlığı
görevini yürüten Dilek
Dabanlıoğlu ve 8
arkadaşının istifalannı
genel merkeze
gönderdikleri öğrenildi.
Yöneticiler Dilek
Akgün, Aslan
Sinanoğlu, Zeki
Yorgancı, Oruç Çete,
Ayşe Yazgan, Fethiye
Çamlıoğlu, Demirdi
Aykıran ve Bayram
Nûsket'le birlikte istifa
eden Dabanlıoğlu,
gerekçeleriyle ilgili
gazetecilerin sorulannı
yanıtsız bıraktı.
Gözamndaki 39
serbest
• GEBZE(AA)-
Kocaeli'nin Gebze
ilçesinde, Dünya
Kadınlar Günü'nde
izinsiz gösteri yaptıklan
gerekçesiyle önceki gün
gözaltına alınan 39 kişi
dûn savcılıkça serbest
bırakıldı. Adliyeye sevk
edildikten sonra
savcılıkça serbest
bırakılanlar arasında
bulunan ve yoklama
kaçağı olduğu
belirlenen Mehmet
Fanto ile Yılmaz Yaşçı,
askerlik şubesine teslim
edildi.
Alacakaptan
cinayeti
• tstanbul Haber
Servisi - Turizmci Dr.
Ercüment Hakkı
Alacakaptan'ı evinde
boğarak öldürdüğü
gerekçesiyle gözaltına
alınan Hakan Açıl, ile
Moldova uyruklu
Tatiana Minedenova'ya
olay yerinde tatbikat
yaptınldı. Açıl tatbikat
sırasında Alacakaptan'ı
havluyla boğarak
öldürdükten sonra 7
yûzük, 2 bilezik ve 1
şampanyayı alarak
kaçtıklannı, para da
aradıklannı, ancak
bulamadıklannı
söyledi.
Dosyalar
verilmedr
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet)-
Görevini tamamlayan
Susurluk Araştırma
Komisyonu Başkanı ve
FP Nevşehir
Milletvekili Mehmet
Elkatmış, yolsuzluklarla
ilgili Sayıştay raporunu
incelemek istediğini,
ancak milletvekili
olmasına karşın
dosyalann kendisine
verilmediğini belirtti.
Nevşehir'de yerel yayın
yapan Kapadokya
TV'deki "Aynntr' adlı
tartışma programına
katılan Mehmet
Elkatmış, yolsuzluklarla
ilgili bazı bilgi, belge ve
raporlann, devleti
yönetenler tarafmdan
zaman zaman hasıraltı
edildiğini belirtti.
Parti, kapatılma davasındaki ön savunmasmı 12 Mart günü yapacak
FP'nîn ek süresibitti• Laiklik karşıtı eylemlerin odağı ve kapatılan RP'nin devamı
olduğu için kapatılması istenen FP'nin savunma için istediği ek süre
sona erdi. Partinin savunması, esas hakkındaki görüşünü bildirmesi
için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu'na gönderilecek.
Kapatma davasında en büyûk
dehHerden biri FP kongresin-
deki Mücahit Erbakan yazıh
sinevizyon gösterisL
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca "laik-
Kk karşıü eylemlerin odağı ve kapatılan
RP'nin devamı olduğu" gerekçesiyle ka-
patılması istemiyle dava açılan FP, verilen
15 günlük sûrenin sona ereceği 12 Mart
Pazartesi günü Anayasa Mahkemesi'nde
ön savunma yapacak. FP'nin yapacağı sa-
vunma, esas hakkındaki görüşünü bildir-
mesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Sabih Kanadoğhı'na iletilecek. Kanadoğ-
lu'nun görüşünün partiye ulaşmasının ar-
dından FP son savunmasını yapacak. Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kana-
doğlu, Anayasa Mahkemesi'nin "dava
açddıktan sonra yaşanan bir olaylaflgflioi-
duğu" gerekçesiyle kanıt olarak kabul et-
mediği FPkongresmdeki "Mücahit Erba-
kan" yazıh sinevizyon gösterisini içeren
kasete dayanarak ek iddianame hazırladı.
Kanadoğlu, ıddianamede, 16 Ocak 1998
tarihinde RP'nin anayasanın 68. maddesi-
nin 4. flkrasına göre "laikcumhuriyet kar-
ştb eylemlerin odağı hatine gekngf gerek-
çesiyle temelli kapatılmasına karar veril-
diği anımsatıldı. Kanadoğlu, FP'nin Ana-
yasa Mahkemesi tarafindan kapatılan
RP'nin başka bir adla kurulup devamı ni-
tehğinde olduğu kanısına vanldığındante-
meUi kapanlmasınakararverilmesinde zo-
runluluk bulunduğunu vurguladı. Iddiana-
mede, bu davayla sınırlı olmak üzere ku-
rucu genel başkan ve FP Bolu Milletveki-
li tsmaflAlpteİtin ile kurucularkurulu üye-
si, Adıyaman Milletvekili Mehmet Oz-
yol'un milletvekilhklerinin düşürülmesi de
istendi. Anayasa Mahkemesi, 7 Şubat'ta
yaptığı toplantıda, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun ek iddı-
anamesini ana davayla birleştirdi. Böyle-
ce mahkeme daha önce kanıt olarak kabul
etmediği ve dev ekrana yansıtılan "Müca-
hit Erbakan" yazısının bulunduğu kaseti
kanıt olarak kabul etti. Dosya, FP'ye sa-
vunmasını yapması için tebliğ edildi. 15
gün içinde savunma yapması gereken par-
tinin grup başkanvekili Yasin HatSmğtu,
Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak ek id-
dianameye karşı ön savunmayı vermek
için bir aylık ek süre isteminde bulundu.
FP'nin istemini karara bağlayan Yüksek
Mahkeme, ön savunmasını vermesi için
15 gün ek süre tanıdı. FP'nin ön savunma-
sını yapacağı bu süre, 12 Mart pazartesi
günü sona eriyor.
FP'nin yapacağı savunma, esas hakkın-
daki görüşünü bildirmesi için Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilecek.
Başsavcı Sabih Kanadoğlu'nun esas hak-
kındaki görüşünün partiye ulaşmasının ar-
dından FP, 15 gün içinde son savunması-
nı yapacak. Tüm bu işlemlerden sonra Yar-
gıtay Başsavcısı Kanadoğlu ve FP'den bir
temsilci, Anayasa Mahkemesi heyeti
önünde sözlü saMinma yapacak.
FP lideri Recai Kutan, partisinin kapa-
ühnası, kendisine de siyaset yasağı gel-
mesi halinde yapacağı işe şimdiden karar
verdi. Kutan, Necmettin Erbakan gibi
"Konuttan parti yöneünek'' yerine, mes-
lekı ve sıyasal yaşamından anılannı anla-
tacağı bir kitap yazacak.
ÇİZMEDEN YUKARI m.kart@superonline.com.tr MUSAKART
Genel Başkan Yardımcısı Yülek:
FP davası bitsin
kurtulabm
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel
Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, Türkiye'nin
zor günler geçirdiğini belirterek "Ekonomik
bağnnsızhğmı kaybeden bir ülkenin siyasi
bağunsızhğmı muhafaza etmesi mümkün
değüdir" dedi. FP hakkındaki kapatma davası
çerçevesinde 12 Mart'ta ek savunma
vereceklerini anrmsatan Yülek, "Dava bitsin de
biz de kurtulahm, miDet de kurtulsun" dedi.
Yülek, FP Genel Merkezı'nde düzenlediği
basm toplantısında, ekonomik krizin kamu
çalışanlannı vurduğunu, memura en az yüzde
40 oranmda maaş artışı verilmesi gerektiğini
söyledi. Hükümetin bir an önce istifa etmesi
gerektiğini vurgulayan Yülek, "Hükümetin
yerinde kahnası doğru değüdir. Bankacıhk
Düzenleme ve Denetieme Kurumu Başkanı,
Hazine Müsteşan ve Merkez Bankası Başkanı
istifa etmiştir. Peld esas sorumlular nerede? Bir
tek ldşinin değişmesiyle başan olacaksa
hükümete ne gerek var" diye konuştu.
Yülek, bu hükümetin alternatifinin olduğunu
ileri sürdü. Yeni bakan Kemal Deniş'in 20
milyar dolar borç aramaya çıktığını vurgulayan
Yülek, "Bir ülkenin eğer dış borcu ile GSMH'si
aym olursa o ülkenin siyasi bağımsızhğı olmaz.
Ekonomik bağımsızbğmı kaybeden bir ülkenin
siyasi hağımsızhğını muhafaza etmesi mümkün
değüdir" açıklamasuıı yaptı.
Sivil toplum kuruluşlan resmi bir açıklama yapılmasını bekliyor
'Kayıp HADEP'lüer nerede'
Istanbul Haber Servisi -
HADEP Silopi tlçe Başkanı
Serdar Tanış ve îlçe
Sekreteri Ebubekir Deniz'in
kaybolmasını incelemek için
siyasi partiler ve sivil toplum
kuruluşlan tarafindan
oluşturulan heyet, "gerçeğin
açddanarak sorumlulann
vargüanmasını" istedi.
KESK, ÎHD, Halkevleri
tstanbul şubeleri,
ÖDP ve HADEP
îstanbul il örgütleri
tarafindan
oluşturulan ve
Silopi'de
incelemelerde
bulunan heyet, tHD îstanbul
Şubesi'nde basın toplantısı
düzenledi. Toplantıda
konuşan avukat Eren Keskin,
Serdar Tanış'ın HADEP
Silopi Ilçe Başkanı olmaması
için Jandarma Alay
KomutanlığYnca birçok kez
keyfi olarak gözaltına
alındığını iddia ederek
Tanış'ın îçişleri Bakanlığı'na
yazdığı mektupta Alay
Komutanı Levent Ersöz
tarafindan ölümle tehdit
edildiğini ifade ettiğini
belirtti. Keskin, Tanış'ın
gözaltına alınışını şöyle
anlattı: "25 Ocak 2001
tarihinde öğle saarJerinde
Serdar Tanış, amcasının oğlu
Eyüp Tanışİa birtikte silahh
üç kişi tarafindan gözaltına
ÎHD. yetkili makamlann, Serdar Tanış ve
Ebubekir Deniz'in akıbetleri hakkında
açıklama yapmalannı isteyerek
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi
gerektiğini vurguladı.
alınmak istenir. Tanış,
arabaya binmeyeeeğini,
ancak karakoldan
çağnldığuıda gideceğmi
söyler. Aym gün 1430
sn-alannda Tanış cep
telefonundan aramr,
karakola gelip ifade vermesi
istenir. Tanış, yamna
Ebubekir Deniz'i ahr ve bir
yakınlan arabayla onlan
jandarma karakohına
bırakır. O andan rabaren
Tanış ve Deniz'den haber
alınamaz-'"
Keskin, yetkili makamlann,
Tanış ve Deniz'in akıbetleri
hakkında açıklama
yapmalannı isteyerek
kamuoyunun doğru
bilgilendirilmesi gerektiğini
vurguladı.KESK Örgütlenme
Sekreteri Hüseyin
Ayyıldız ise
Türkiye'nin
demokrasi ve banşa
ihtiyacı
bulunduğunu ifade
ederek emekten ve
banştan yana olan herkesin
kayıp olaylanna karşı bir
araya gelmesi gerektiğini
anlattı. Ayyıldız, "Tanış ve
Deniz hayatta ise serbest
bırakümak, hayatta
değillerse aikleri doğru
bUgilendirilmelL Gerçek
açıklanmah ve sorumlular
yargı önüne çıkanlmahdır"
dedi.
IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin@doruk.net.tr
2001 yılında...
NATO üyesi; AB adayı, gırtlağa ka-
dar borçlu; üç ay içinde iki okkalı kriz
yaşamış; kişi başına düşen ulusal ge-
liri 3000 dolardan bir gecede 2000 do-
lara filan düşmüş; 20 yıldıryüksek enf-
lasyonla yaşamış ve bunu bir yaşam
alışkanlığına dönüştürmüş; uyuşturu-
cu pazannda "transit ü/tenikten "üre-
tici vepazartayıcı ülke"\\ğe terfi etmiş;
büyük kentlerinde kaçak binalar, ya-
sal binalann beş attı katına ulaşmış;
ekonominin kayrt dışı bölümü, kayrt
altındakileri ikiye katlamış; bankacıhk
sistemi zangır zangır sallanan, kamu
bankalan siyaset esnafının "avlak"\ ve
sadece "avlak"\ olan; muhalefeti ve
iktidan "serbestpiyasa ekonomisi'ne
iman etmiş; IMF'nin kıdemli ve sürek-
li müşterisi bir ülkede...
Bir ulusal program!
Ne dersiniz, mümkün mü?
Yukandaki soruya, daha yukanda-
ki fotoğrafa bakıp, olumsuzluklan art
arda getirip "Yokcanım, olacakiş mi"
demek mümkün. Ama bu işin de, ya-
nıtın da kolayına kaçmaktır.
Dahası "2001 yılı Türkiyesi'nde bir
ulusal program mümkün müdür?"
tartışmasını daha başlamadan bitir-
mektir.
Bizse tartışmayı sürdürmek, bece-
rebilirsek derinleştirmek niyetindeyiz.
O yüzden üç günlük bir pehlivan tef-
rikasını göze aldık.
Deneyelim.
•••
Türkiye 1839 Gülhane Hattı Hüma-
yunu'ndan bu yana yüzünü Batı'ya
döndü. Kimileri bu tarihi daha da ge-
rilere götürüyor; Batı ile bütünleşme
çabalannın, II. Mahmut'un yeniçeri
örgütlenmesini ortadan kaldırdığı
1826'lardan itibaren başladığına işa-
ret ediyor.
Yani Türkiye neredeyse 200 yıldır
Batı toplumu ile bütünleşmek; Batı'nın
degerierini toplumsal değerler olarak
benimsemek; bu bağlamdan ortaya
çıkan iç dirençleri bazen zorta, bazen
eğitim politikalanyla aşmak çabasın-
Programın 'Ulusal'ı (3)
da.
Osmanlı Imparatorluğu'nun yıkıntı-
lan üstüne genç ve diri bir ulus-dev-
let kuranlar bu çabalan daha kökten-
ci, daha atak, daha devrimci bir düz-
leme yükselttiler.
Belli ölçülerde başan da kazandı-
lar.
Çünkü geçen yüzyılın başında bir
ulus-devlet olmakla bir Batı toplumu-
na dönüşmek hedefi birbiriyle çeliş-
miyordu. Hatta uluslaşma sürecini ta-
mamlamış yurttaşların oluşturduğu
çağdaş devlet ile ulus-devlet bir ve
aynı kavramı anlatıyordu.
Ama bu, geçen yüzyılın başında
böyleydi.
Şimdi, 2001 yılında, yeni bir yüzyı-
lın başında, küreselleşme denen ol-
gu bütün dünyayı sarmışken; Avrupa
Biriiği (AB) bir Avrupa Birieşik Devlet-
leri'ne (ABD) evrilirken; Türkiye'nin
kapısında beklediği Avrupa'da ulusal
sınırlar ortadan kalkarken; Türkiye,
Gümrük Birliği'ne girip "ulusal burju-
va"yı güçlendirme, "ulusal serma-
ye"yi destekleme politikalannı böy-
lece kesin olarak reddetmişken ulu-
sal kavramı ya tümden reddedilecek
ya da kavram yeniden tanımlanacak.
Ulus-devleti savunmak ise ister iste-
mez anlamsızlaşacak.
Ya da Batı ile bütünleşmek, AB'ye
(iteride ABD'ye) katılma, Batı'nın siya-
sal, sosyal ve kültürel degerlerini be-
nimseme hedeflerinden vazgeçile-
cek. Bir tür sil baştan yapılacak.
Gözünüzden kaçmamıştır, yukan-
da emperyalizm olgusundan söz bi-
le edilmedi. Küreselleşmenin bugün
için anlamının sermayenin sınır, engel
tanımaksızın yerkürede dört dönebil-
mesi, ama işgücünün ulusal(?) sınır-
lar içine hapsedilmesi demek olduğu-
na değinilmedi. AB'nin bugün "eme-
ğin Avrupası" değil, "çokuluslu, hat-
ta uluslar ötesi şirketlehn Avrupasr
olduğunun üstünde bile durulmadı.
Sadece Türkiye'nin neredeyse 200
yıldır bütünleşmek için çabaladığı Ba-
tı toplumlannın, geçen yüzyılın başın-
dan ne kadar uzakta ve farklı oldu-
ğuna dikkat çekmekle yetinildi.
•••
Uzun bayram tatili bitti bitiyor. Ke-
mal Derviş Amerika'dan döndü dö-
nüyor. Yeni programını 10 gün içinde
tamamlayıp açıklayacak ve ağır yara-
lı Türkiye ekonomisi bir kez daha
uluslararası finans ve kredi pazann-
da görücüye çıkacak.
Hele Derviş, programını bir açıkla-
sın. Ulusal olandan ne anladığını he-
le bir göretim. Ondan sonra bu peh-
livan tefrikasına kaldığı yerden de-
vam ederiz.
Bugünlük "2007 yılında ulusal bir
program mümkün müdür" sorusu-
nu, belli göstergeleri sergileyerek ir-
delemeye çalışbk.
Ortaya, özellikle "ulusallık" vurgu-
suna önem veren, ulus-devleti sa-
vunanlann yanıtlaması gereken soru-
lar atmaya çabaladık.
Galiba fena da etmedik.
POIİTİKA GÜNLÜĞÜ
HtKMET ÇETtNKAYA
Günaydın!..
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal
Derviş çok açık konuşuyor
"Türkiye'nin ekonomik bunalımı atlatabilmesi
için arkasına siyasi destek almış bir ekonomik
program şart..."
önce Başbakan Bülent Ecevrt, ardından yar-
dımcısı Mesut Yılmaz; Derviş, ABD Hazine Baka-
nı Paul O'Neill ve IMF Başkan Yardımcısı Stanley
Fischer'le görüşürken ilginç açıklamalar yaptılar:
"IMF'yeuyduk, çöktük... IMFçağdışı..."
Ne derier adama, bu açıklamalardan sonra:
"Günaydın beyleri"
Ecevit, toplumu şaşırtmayı sürdürüyor...
Olaylı MGK toplantısında ekonomik bunalımın
faturasını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e
çıkaran Ecevit ve ona destek veren Yılmaz, şimdi
topu IMF'ye atıyor!..
Ne zaman?
Kemal Derviş'in, ABD'de Hazine Bakanı Paul
O'Neill ve IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fisc-
her'le görüştüğü saatlerde...
IMF'ye teslim olmuş bir ülkenin başbakanı ve
yardımcısının; bilinen reçetelerin Güney Kore'de,
Arjantin'de vb. aynen kullanıldığı, Türkiye'nin de
bunu bile bile, üstelik içine sindirerek "Hasta iyi-
leşecek" diye kabullendiği bir gerçek değil miydi?
IMF'yi tanımak için insanın sağcı, solcu, dinci,
dinsiz olmasına gerek yok!..
Siz o reçeteyi bile bile alıp "Hastayı iyileştirece-
ğim" diyerek komaya sokmadınız mi?
Şimdi IMF ve Dünya Bankası'nın karşısında Ke-
mal Derviş bulunuyor...
Siyasi iktidann umudu Derviş, daha yemin bile
etmeden ayağının tozuyla döndüğü ABD'de yet-
kililerie konuşuyor, onlara ulusal program tasla-
ğını anlatıyor...
Ama hem Ecevit hem de Yılmaz, IMF'ye saldın-
yor...
Derviş de diyor ki:
"Siyasi destek olmazsa hiçbir şey yapamayız!"
Söyler misiniz, nasıl çıkılacak işin içinden?
• • •
IMF politikalannın amacı neydi?
Herkes biliyor ki IMF politikalan sosyal çöküşün
hazırlayıcısıydı!..
Prof. Dr. Ali Güzel, Cumhuriyette bu konuyu iş-
ledi...
Güzel'e göre çöküşün reçeteleri şöyleydi:
1- Hükümetler, kredi borçlannın geri odenmeme-
si endişesiyle, sosyal harcamalara yönelik büt-
çelerinde kısrüama yapmak zorundadırlar. Bu ise
beslenme, eğitim, konut ve sağlık alanında drama-
tik çöküşü berabennde getıımiştir. Işsizliğin ve yok-
sulluğun hızla artmasına devletlerin seyırcı kalma-
sı, milyonlarca insanı açlık tehlikesiyle karşı karşı-
ya bırakmıştır. llkokula giden çocuk sayısı 1979'da
yüzde 55 iken 1995'te yüzde 45'e düşmüştür.
2- Yapısal uyum programlannın dış ticareti ko-
şulsuz liberalleştirmeye zoıiaması, iç pazara yö-
nelik üretim yapan çok sayıda küçük ve orta ölçek-
li işletmenin kapanmasına yol açmıştır. Ödün ve-
rilmeden uygulanan IMF reçeteleri, ülkelerin dış
borç yüklerinin katlanarak artmasına neden olmuş-
tur.
3- Ülkemizde de kapanan firma sayısı, 2000 yı-
lında, 1999'a göre yüzde 18.5 oranmda artış gös-
termemiş midir? Devletler, kendi toplumlanndan
çok, kredi veren uluslararası kuruluşlara (özellikle
IMF ve Dünya Bankası) hesap vermek zorunda
kalmışlardır. Her geçen gün, küreselleşmenin sin-
si baskısı artmakta, yurttaşların ulusal polıtıkala-
nn oluşum sürecine katılımı iyice sınıriandınlmak-
tadır.
4- Devlet ile toplum arasında yaşanan uçurum,
demokrasinin ve insan haklannın sağlam temelle-
re oturmasını güçleştirirken sosyal bütünleşme-
yi de çok ciddi biçimde tehdit etmektedir. Gelir da-
ğılımındaki eşitsizlikler, işsızlik ve beraberinde ge-
tirdiği yoksulluk, toplumsal parçalanmayı körukle-
mektedir. Birçok ülkede iç çatışmalar yoğunlaş-
makta, uyum programlannın neden olduğu sos-
yal çalkantılar, etnik, köktendinci ve aşın milliyet-
çi akımlann yaygınlaşmasına yol açmakta ve bun-
lar arasındaki silahh çatışmalara endişe verici bo-
yutlar kazandırmaktadır.
5- IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ve bunlann
izindeki hükümetler, uyguladıklan programların
yoksulluğu gerilettığı ve demokrasiyı güçlendırdi-
ği savındadırlar. Oysa, yaşanan acı gerçekler, ult-
ra-liberal bir ideoloji temeline yaslanan bu prog-
ramlann işsizlik, yoksulluk, ekonomik ve siyasal
istikrarsızlık, sürekli kriz ve toplumsal kargaşa ile
eşanlama geldiğini göstermektedir. Kural tanıma-
yan piyasa ekonomisi, zengini daha zengin, yok-
sulu daha yoksul yapmaktadır!.. Türkiye'de orta-
ya çıkan tablo bundan daha mı pembedir? Yapı-
sal uyum programlanna "insani boyut" kazandır-
ma gereğini vurgulayan, sosyal adalete dayalı
sürekli bir kalkınma modeli öneren BM İnsan Hak-
lan Raporu, ülkemiz açısından da alınacak ders-
lerle yeterti ölçüde yüklü değil midir?
• • •
Bilmem, siz bu görüşlere katılıyor musunuz?
hikmetcetinkaya(a cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k ı t a p I a r ı
Hikmet Çetinkaya
ALACA BİR OFKE
Aiaca
Ey benim aydınlık eünleri bekleyen Türidyem!.
Ey benim ölüme albş tutan halkun!
Ey benim şafağın yolunu açan suskım akşamlann hüznünü
yaşam biçimi sanan insanım!..
Ey benim özgürlükleri Erbakan Hoca'nın takkesinde arayan
romantik aydınım1
Çağ Pazarlama A.Ş Tûrkocağı Cad Nc39/41
5û (34334)Cağaloğlu-lsîanbul Tel (212)514 0196