Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Yancıoğlu
Adana'da
• ADANA (Cumtauriyet
Bürosu) - Merkez Valisi
Recep Yazıcıoğlu, Pir
Sultan Abdal Kültür
Demeği'nce düzenlenen
bır konferansa katılmak
için Adana'ya geldi.
Söylemleriyle katıldığı
her toplantıda ilgi odağı
olan eski Erzincan Valisi
Yazıcıoğlu. bugün saat
13.00'teTeksif
Sendikası'nda yapılacak
"Kültürler Arası
Yakınlaşma ve
Demokrasi" konulu
konferansa katılacak.
Orhan Kemal
Öykü Yarışması
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Seyhan Belediye
BaşkanlığYnca
düzenlenen "Orhan
Kemal Öykü Yanşması"
sonuçlandı. Adana'da
kültür ve sanata katkı
amacıyla düzenlenen
yanşmaya yurtiçi ve
dışmdan 123 yanşmacının
230 öykü ile katıldığını ve
bunun çok sevindirici
olduğunu belirten
Belediye Başkanı Yıldıray
Ankan, jürinin Fikret
Otyam, Tank Dursun
Kakınç, Burhan Günel,
Öner Yağcı ve Zafer
Doruk'tan oluştuğıınu
belirtti. Adanalı yazar
Turan Altıntaş'a 'Onur',
Kıbns'ta şehit edilen
gazeteci Kutlu Adalı adına
kurulan ve halen
başkanlığını yaptığı vakıf
adına yanşmaya katılan
'lltay AdaU'ya''Banş'
ödülleri verildi. Yanşmada
Gülseren Engin birinci,
Murat Tuncel ikinci,
Engin Çetinbağ ise
üçüncü oldu. Ödüller
önümüzdeki hafta
düzenlenecek törenle
verilecek.
Prof. Orbey
cinayeti
• ANKARA(AA)-
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı, ABD'de
yaşayan ve tatil için
Türkiye'de bulunduğu
sırada Prof. Hasan
Orbey'in öldürülmesiyle
ilgili olarak gözaltına
alınan Ali Vurgun
hakkında "kasten adam
öldürme, hırsızlığa
teşebbüs ve ruhsatsız silah
kullanma" suçlanndan 38
yıla kadar ağır hapis
cezası istemiyle dava açtı.
Savcı Adil Kubat,
iddianamede Haymana
Emniyet Müdürlüğü'ne
yapılan bir ihbar üzerine,
ruhsatsız silah ve polis
kimliğiyle yakalanan Ali
Vurgun'un, emniyette,
daha önce gerçekleştirdiği
hırsızlık olaylannı ve
Orbey cinayetini itiraf
ettiğini belirtti.
iddianamede Vurgun'un
olay yerinde tatbikat
yapılırken avukatının
yanında "olayı nasıl
gerçekleştirdiğini en ince
aynntısına kadar
anlattığı" kaydedildi.
Yurt çocukları
• ADAıNA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adana
Yetiştirme Yurdu
Mezunlan Sosyal
Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği
Başkanı Osman Yıldız,
yetiştirme yurtlarında
bannan ve 18 yaşını
doldurduklan için yasa
gereği ilişkileri kesüen
gençlere iş verihnesini
istedi. Yıldız, "Bu
sahipsiz evlatlanmızı
geleceklerini düşünerek
eğitiyoruz. Ancak yasa
gereği 18 yaşını
doldurduklannda bizimle
ilişkileri kesiliyor. Bizim
iş sağlama olanağımız
kısıtlı. Devlet bu
kardeşlerimize devlet
dairelerinde öncelik
tarumaya çalışsa da yeterli
olmuyor" dedi.
KanserintedaviyöntemleriA meliyatla tümör çıkarılsa bi-
/• le,kanserhücresininçoğalma
. / A potansiyelinin çokyüksek ol-
rnası nedeni ile, vücutta kalan bir
kanser hücresinden bile tekrar tümör
oluşabilmektedir. Bu nedenle kan-
serin, ameliyattan sonra, ilaçla ya da
ışın tedavisi ile tedavi edilmesi gerek-
mektedir. Kanser tadavisinde uygu-
lanan kemoterapide kullanılan ilaç-
lar, hücrelerin DNA'sının yapısına
girerek hücreyi öldürmektedir. Bu
ilaçlar, bundan önceki bölümde sö-
zü edilen ve DNA'nın yapıtaşı olan
ve baş harfleri A, T, G, C ile başla-
yan kimyasal maddelenn bir benzer-
leridir.
Ancak bu ilaçlannyapısı DNA'nın
yapıtaşı olan moleküllerden küçük
birer değişikliğe sahip olduğundan,
DNA'nın içine girmesine rağmen,
DNA'nın yapıtaşı olan A, T, C, G gi-
bi fonksiyon gösteremediklerinden,
hücre ölmektedir. Hücrelerçoğalma-
ya başlamadan önce DNA'lannın bir
kopyasını yapmakta, daha sonra hüc-
re iki yavru hücreye bölündüğünde,
her iki hücreye eşit miktarda ve ay-
nı DNA'nın gitmesi sağlanmaktadır.
DNA'sının kopyasuıı çıkarmakta olan
hücre, kemoterapötik ilaçlan, kendi
yapı taşlan olan A, T, C, G'den ayırt
edemediği için DNA'sını çoğaltmak
için kullanmaktadır. Yine daha önce-
ki bölümlerde söz edildiği gibi, kan-
ser hücreleri çok hızlı çoğaldığın-
dan, DNA'lannın da çok sık olarak
birer kopyasını yapmaktadır ve bu
nedenle kemoterapi ilaçlannın hüc-
re içine girerek DNA'ya girmeleri de
sağlanmaktadır.
Kemoterapi İlaçlan
Bir başka tür kemoterapi ilaçlan ise
hücreyi çoğalırken bölünme aşama-
sında durdurmaktadır. Tıpkı zamanı
durdurmak gibi bir etki göstererek
hücrenin ne önceki ne de sonraki ha-
line dönmesi mümkün olamamakta-
dır. Yani hücre tam anlamı ile felç ol-
maktadır. Bu etki, hücrenin bölünme-
sinin bir evresi olan ve "metafaz"
adı verilen aşamada görülmektedir.
Bu ilaçlar, sadece bu aşamadakı hüc-
reye etki etmektedir ve kanser hüc-
resi de çok hızlı çoğaldığından, ge-
nelde çoğunhığu bu metafaz aşama-
sında bulunmaktadır. Ancak bütün
bunlann yanında, vücutta kanser dı-
şındaki hücrelerde de yaşamın de-
vamı için (hücrelerin eskimesi, do-
ku hasan gibi) normal bir düzeyde ço-
ğalma bulunduğundan, bu normal
hücreler de bu ilaçlardan aynı şekil-
de etkilenmektedir. Kemoterapi ile te-
davıde görülen yan etkilerin büyük
çoğunluğu, bu normal hücrelerin de
etkılenmesı sonucunda oluşmakta-
dır. Bunun dışında görülen yan etki-
ler, verilen bu ilaçlardan sonra vücut-
ta yoğun hücre ölümü yaşandığın-
dan, bu öhnüş hücrelerin yarattığı
olumsuz etkilerdir.
Bunun dışında, hemen hemen her
türlü tedavide kullanılan ilaçlarda ol-
duğu gibi, ilaçlar vücuttan atılma-
dan önce, vücut tarafından daha kü-
çük parçalara aynlırlar ve bu parça-
lanma sonucu ortaya çıkan yeni mad-
delerin vücutta yaptığı etkiler de, ke-
mopterapideki yan etkilerden biri-
dır.
Immünoterapl
Bugün kanser tedavisinde kulla-
nılan kemoterapi ve ışın tedavisinin
yan etkileri nedeni ile, kanseri immü-
noterapi ile tedavi etme yönündekı ça-
lışmalar hızla sürmektedir. Bu çalış-
malann bir kısmı kanserde baskılan-
mış bağışıkhk sıstemı üzerindeki bas-
kıyı kaldırmak, bir kısmı ise bağışık-
lık sisteminin silahlannı ilaç olarak
kullanmak yönündedır. Aşağıda kı-
saca söz edilecek bu tedavi yöntem-
lerinin, hemen hiçbirinin sorunlan
bugün için tam olarak çözülemediği
için, şu anda kullanılan kemoterapi
ve ışın tedavisine alternatif hale ge-
lememiştir. Bugün bu tedavilerin bir
kısmı, ya kemoterapi ve ışın tedavi-
si ile birlikte verilmekte, ya da öbür
tedavilerden sonuç alınamamış has-
talara uygulanmaktadır.
Yan etkilerinin henüz giderileme-
miş olması, hücre ile tedavinın her
hasta için özel hücre üretimi gerek-
tirmesi. bunun için etnek yoğun ça-
lışmaya gereksinim duyulması, bu
nedenle de fabrikasyona gidileme-
mesi, bu yüzden de işlerin bizzat uz-
man emeği ile yürüyor olması, uzman
sayısının azlığı ve terapi için verilen
hücrelerin istenen hedefe tam ulaşa-
maması gibi sorunlar, immünotera-
pinin bugünkü sorunlandır. Ancak
sorunlan gidermek için üzerlerinde
yoğun çalışmalar yapılmaktadır ve ça-
hşmalar umut vericidir.
Slhlrll silahlar
Bağışıklık sisteminin önemli si-
lahlanndan olan ve antikor adı veri-
len maddeler, Y harfi şeklinde mo-
NK hücresi
Tümör hücresi
EL-2 | 3-5 gun
Tümör \
% LAK hücresi Tümör hücresi
IL-2
Katil hücrelerte tedavide
bugün LAK hücresi adı
verilen hücreler
kuüamlmaktadır. Bu
yöntemde hastadan kan
ahnmakta ve bu kan
hücreleri, immün
sistemin en önemli silahı
olan IL-2 ile
laboratuvarda hem
sayıca çoğaltılmakta hem
de IL-2 'nin onlan katil
hücre haline getirmesi
sağlanmaktadır. Katil
hücreye dönüşen
hücreler ise hastamn
kanında bulunan NK adı
verilen hücrelerdir
("naturel küler"; doğal
öldürücü hücreler). Bu
hücrelerin ashnda
vücutta da tümör
hücresini öldürmesi
gerekirken bunu çeşitli
nedenlerle
başaramamakta ve
şekilde görüldüğü gibi
tümör hücresini
öldürememektedir.
Bunlar IL-2 ile
laboratuvarda 3-5 gün
uyanldığında tümör
hücresini öldürecek hale
gelmektedir. Bu hücreler
daha sonra hastaya IL-2
ile birlikte verildiğinde,
özeüikle böbrek, cilt ve
akciğer kanserinde çok
iyi sonuçlar
alınmaktadır. IL-2 tek
başına hastaya
verildiğinde tümörü
öldürmesi için çok
yüksek dozda
kuüanılması
gerektiğinden bu dozda
çokfazlayan etki ortaya
çıkmaktadır. O nedenle
bu yöntem gelistirilmistir.
(Clinical
Immunology 'den
alınmıştır. Editörler: J.
Brostoff, G.K Scadding,
D. Male, I.M. Roitt.
Yayımcı: Gotver Medical
PubUshing, London,
New York, 1991).
leküllerdir. Bunlar bağışıklık sıstemi
tarafından, mikroplarla oluşan has-
talıklarda yapılan maddelerdir. Bun-
lar daha önceki bölümde sözü edilen,
immün sistemin interlökin ve sito-
kmadı verilen silahlanndan farkhdır-
lar.
MHcroba karşı antikor
Yine yukanda söz edüdiği gibi
öbür süahlar hedefe yönelik olmayıp
tüm vücudu etkilerken, antikorlar he-
defe yönelik, sadece o hedefi vura-
bilen maddelerdir ve hedeflenen mik-
roba, Y harfinin çatal kısmı ile ya-
pışmakta ve Y harfinin sapı boşluk-
ta kalmaktadır. Hastahklara karşı ya-
pılan aşılarda da vücut, bu aşıda kul-
lanılan mikroba karşı antikor üretir
ve antikor üretme yeteneğine sahip
hücre vücutta yıllarca canlı kalır ve
o mikrop tekrar vücuda girdiğinde ba-
ğışıklık sistemi artık onu tanıdığın-
dan hemen bu antikorlan ile mikro-
dır. Bunun dışında bu antikorlar, la-
boratuvarlarda fare hücrelerine yap-
tınldığından ve vücut bu fare antiko-
runu yabancı kabul ettiğinden, bağı-
şıklık sistemi buna reaksiyon ver-
mektedir.
Bu sorunu çözmek için de araştı-
ncılar bu Y şeklindeki molekülü tam
çatal kısmından kesip sapını atarak,
atılan kısmın yerine, insan antikoru-
nu sapından yapıştırarak, yeni anti-
kor oluşturma çalışmalannı sürdür-
mektedir. Bütün bunlann ötesınde, te-
davi için kullanılan antikor miktan çok
yüksek olduğundan, bu kadar çok
antikorun vücuttan temızlenmesi de
sorun oluşturmaktadır.
Yine de tüm bu sorunlanna karşın
bu antikorlar, kanserli hücreyi değil
ama lösemi tedavisi için uygulanan
kemik iliği nakillerinde, nakledilen
üiktekı vücuda reaksiyon verebilecek
T hücrelerini öldürmek için kulla-
nılmaktadır.
Bu antikorlarla tedavi denemele-
karşı antikor yapılıp hastaya verildi-
ğinde, antikor bu moleküle bağlan-
makta ve büyüme faktörünün bağlan-
masını engelleyerek hücrenin içine
girmesi de engellenmektedir, sonuç-
ta kanser hücresinin büyümesi dur-
duruhnaktadır.
Katil hücrelerle
Immünoterapl
LAKtedavisi(LymphokmeActiva-
ted Killer CeU tedavisi): Bu tedavi
yöntemi ilk kez bır cerrah olan Pro-
fesör Rosenberg tarafından bulun-
muştur ve bazı kanser türlerinde umut
verici sonuçlar alınmıştır. Profesör
Rosenberg, Amerika'da kliniğinde
bu tedavi yöntemini bazı kanser tür-
lerine hâlâ uygulamaktadır. Bu yön-
temde hastadan kan ahnmakta ve bu
kandakı akyuvarlar (bunlar bağışık-
lık sisteminin hücreleridir) laboratu-
var koşullannda çoğalhhp katil hüc-
reler haline getirilmektedir.
Bazı kemoterapi
ilaçian ise hücreyi
dsrdıırDiflktadır.
Tmlazamaru
durdurmak gibi bir
etki göstererek
hucrenin ne öoceki
ne de sonraki haline
dönmesi mümkün
oUmamaktadır.
bu öldürmektedir.
Bugün difteri, tetanos, boğmaca,
çocuk felci, sanlık virüsü ve daha
pek çok aşılamadaki mekanizma bu-
dur. Bu nedenle kanser hücresine kar-
şı da laboratuvarlarda böyle antikor-
laryapılarak bu antikorlarla tedavi de-
nemeleri bulunmaktadır. Kanser hüc-
resine karşı laboratuvarda üretilen
bu antikorlar vücuda verildiğinde,
kanser hücresine yapışarak hücrenin
içine girmektedir.
Tedavi denemelerl
Bu antikorlann sapına zehir bağ-
layarak, ya da radyoaktif madde bağ-
layarak yapılan tedavi denemeleri
bulunmaktadır. Böylece hücrenin içi-
ne giren antikor, hücreyi, sapına bağ-
lı zehir ya da radyoaktif madde ile öl-
dürmektedir.
Ancak kanser hücresi böylece öl-
dükten sonra, içindeki zehirli mad-
de ortalığa saçıldığından, vücuttaki
diğer dokular da bundan etkilenmek-
tedir. Bu sorunu gidermek için üze-
rinde yoğun çahşmalar yapümakta-
nnın bır başka yöntemi ise. bu sapı
kesilmiş antikorun kesilen kısmına,
yine sapı kesilmiş ve çatal kısmı ile
vücuttaki bağışıklık sisteminin öl-
dürücü hücresine yapışan bir antiko-
ru ekleyerek, yeni birmolekül geliş-
tırme yönündedir. Böylece geliştın-
len bu antikor. bir taraftan kanser
hücresine bağlanmakta, öbür taraftan
öldürücü hücreye bağlanarak, kanser
hücresi ile öldürücü hücrenin çok sı-
kı temas etmesini ve kanserli hücre-
nin öldürülmesini sağlamaktadır.
Bazı kanser türlerinde, DNA'daki
değişiklik sonucu, kanserli hücrenin
aşın büyümesine neden olan ve bü-
yüme faktörü adı verilen madde üre-
tilmektedir. Bu madde kanser hücre-
sınin aşın çoğalmasına neden olmak-
tadır.
Büyüme faktörü
Bu büyüme faktörü, kanser hücre-
sinin içine, hücrenin yüzeyindeki bir
moleküle bağlanarak girmektedir.
Büyüme faktörünün, kanserli hücre
yüzeyinde bağlandığı bu moleküle
Bu amaçla, hücreler laboratuvar-
da üretilirken, üredikleri ortama ba-
ğışıklık sisteminin en önemli silah-
lanndan olan IL-2 (interlökin-2) ek-
lenmektedir. Hücreler üç gün bu şe-
kilde uyanldıktan sonra bu hücreler,
katil hücre haline dönüşmektedir.
Daha sonra bu hücreler hastaya da-
mardan kan verir gibi geri verilmek-
te ve bu hücreler kanser hücrelerine
saldırarak onlan öldürmektedir.
Umut verlcl sonuçlar
Ancak bu tedavi yönteminde, has-
taya geri verilen hücreler, kan hüc-
releri olduklan için kanda dolaşma-
lan gerekirken, bilinmeyen bir ne-
denle, böbrek, akciğer gibi belü or-
ganlara yerleşmektedirler. Onlann
bu özeUiİderi böbrek, akciğer ve özel-
hkle deri kanserlerinde umut verici
sonuçlar ahnmasına neden olmuştur.
TIL teda\isi (Tumor Infiltrating
Lymphcytes tedavisi): Ameliyatla tü-
mör çıkanldıktan sonra, tümörün et-
rafına yerleşmiş bulunan bağışıklık
sisteminin hücrelerinden, T hücre-
leri (TTL) tümörden aynlarak ahnmak-
ta ve bu hücreler yukanda anlatılan
yöntemle laboratuvarda IL-2 ile ak-
tive edilerek çoğaltılmaktadır. LAK
tedavisindeki yöntemde, kan hücre-
leri ile tedavi yapıldığından, hastadan
birkaç torba kan almak mümkündür.
Çünkü tedavi edici etki için çok sa-
yıda hücreye gereksinim vardır. TIL
tedavisinde ise tümörün çevresinden
elde edilen hücre sayısı çok az oldu-
ğundan, bu hücrelerin tedavi edici
sayıya gelebilmeleri için aylarca la-
boratuvar koşullannda çoğaltıhna-
lan gerekmektedir, bu da bu yönte-
min en büyük güçlüğüdür.
Ashnda tümörün çevresinde bu-
lunup da tümörü yok edemeyen bu
bağışıklık sistemi hücrelerinin, la-
boratuvar koşullannda bağışıkhk sis-
teminin silahlan ile uyanldıktan son-
ra tümörü öldürmeleri, kanserde ba-
ğışıklık sisteminin yetersızliğinın en
güzel kanıtıdır. Oysa immün sistemi
iyi çalışan bir kişide bu hücrelerin hiç
KANSER-3-
Doc. Dr. Ş â k r ı n Sahin
TT,,^ anser
^ y tedavisinde
JL JL. kullanılan
kemoterapi ve ışın
tedavisinin yan
etkileri nedeni ile,
kanseri
immünoterapi ile
tedavi etme
yönündeki
çahşmalar hızla
sürmektedir. Bu
çahşmaların bir
kısmı kanserde
baskılanmış
bağışıklık sistemi
üzerindeki baskıyı
kaldırmak, bir kısmı
ise bağışıklık
sisteminin silahlannı
ilaç olarak
kullanmak
yönündedir.
bir müdahaleye gerek kahnaksızın
tümörü yok etmesi gerekmektedir.
TIL ile tedavide, hücrelerin aylar-
ca laboratuvar koşullannda çoğaltı-
lıp geri verihnesinden sonra, bazen
bu hücrelertekrar tümör çevresine git-
memektedir.
Hem LAK, hem de TIL ile teda-
vide, bu işin uzmanlannca hücrele-
rin üretim ve öbür işlemlerinin yapıl-
ması gerekmektedir. Sonuçta yuka-
nda sayılan sorunlann yanında, hüc-
re üretiminin kapsamı da göz önüne
alındığında, çok sayıda uzmanın bu
işle uğraşması gerekmektedir. Tür-
kiye'de olduğu gibi, dünyada da ye-
ni bir bilim alanı olan immünoloji
konusundayetişmiş uzman sayısı ol-
dukça azdır. Aynca her immünoloji
uzmanı da, aynca hücre ile çalışma
konusunda uzman değildir.
Böyle olunca, Türkiye'de bu konu-
da bir elin on parmağı değil, bir elin
beş parmağından daha az sayıda, hüc-
re konusunda deneyimli immünolo-
ji uzmanı bulunmaktadır.
SÜRECEK
Coley
ctkisi
azı bilım adamlan.
tümörün büyüklüğünün,
bağışıkhk sisteminin onu
yok etme kapasıtesinin üstüne
çıktığı için bağışıklık sisteminin
çaresiz kaldığını iddia etse de,
tümörün bu büyüklüğe
gelinceye kadar bağışıklık
sistemi tarafından yok
edilmemiş olması. bağışıkhk
sisteminin yetersizliğini
düşündürmektedir. Bunun yanı
sıra kanserde. immün sistemüı
tamamen çökmüş olmadığı,
ancak tümörü \ok etme
kapasitesinin yetersız olduğu,
yani baslalannıış olduğu
düşünülmektedir. Yüz yıl önce
profesör \Vilnam Coley
tarafından da fark edilen bu
durum. bugün Coley etkisi
olarak bilınen yaklaşımm da
temelini oluşturmaktadır.
Profesör Coley, öldürülmüş ya
da parçalanmış bakterileri,
bugün hastahklara karşı
aşılamada kullanılan yöntemde
olduğu gibi, hastalara enjekte
ettiğinde ya da bakteriyel
hastahk geçırmış kişilerde,
tümörde genleme olduğunu
göstermiştir ("tumor
regresskMi"; tümörün tamamen
yok edilmesı değil büyümesinin
yavaşlaması). Bugün de
alternatif kanser tedavisi olarak
adlandınlan ve "Kanseri aşı ile
yok edryonız" ya da "Kansere
karşı aşjlama ile konıma
sağbyoruz" biçiminde açıklanan
yöntemler, Coley ettdsine benzer
etki yararmaya yönelik
yaklaşımlardır. Burada temel
felsefe. tümör karşısında pasif
bir tutum izleyen bağışıklık
sistemini. öldürülmüş
baktenlerle uyararak aktif hale
getirmek ve aktif hale gelen
bağışıklık sisteminin immÖB
sistemin silahlan olarak
adlandınlan maddeleri
üretmesıni sağlayarak, bu
silahlann kanser hücresini de
hedef almasını sağlamaktır.
Ancak, bu silahlann sadece
kanser ve mikroplan hedef alan
silahlar gibi yanhş anlaşılnıalara
meydan \ermemek için
silahlann etki
mekanizmalanndan kısaca söz
etmek gerekmektedir.
Baflısıklık slsteml
Bağışıklık sistemi: kanda, lenf
bezlerinde ve dalakta bulunan
akyuvarlardan oluşmaktadır. Bu
hücreler kendi içinde 9 ana
gruba aynlırlar (T hücresi, B
hücresi, monosit-makrofaj,
nötrofıl, eozinofıl, bazolfil,
doğal öldürücü hücre (NK
hücresi). dentntik hücre. plazma
hücresi gıbı) ve fonksiyonlanna
göre de başka alt gruplara da
aynlmışlardır. Her birinin
fonksiyonu bırbınnden farklı
olmakla birlikte. birbirlerinin
fonksiyonunu tamamlarlar ve
etkilerler. Bu nedenle birinde
oluşan bir bozukluk tüm
bağışıklık sisteminin
fonksiyonunun bozulmasına
neden olmaktadır. Aslında, bu
hücrelerin ürettikleri silahlardan
günlük yaşamımızda bizler
sıkhkla etkilenmekteyiz.
Yetişkin yaşa gelmiş de herhangi
bir nedenle ateşi çıkmamış
insan. hemen neredeyse yok
gibidir. lşte insanda ateşin
çıkmasına neden olan maddeler,
bağışıklık sisteminin yaptığı
TNF ve IL-1 adı verilen
maddelerdır. Bağışıkhk
sisteminin ürettiği bu maddeler,
yanı silahlar, hastahk nedeni
olan bakteri, mantar ya da
virüslen öldürmek amacı ile
yapıhnaktadır, ancak bu
maddeler aynı zamanda
vücudun kendi hücrelenni de
etkileyerek kişuıın ateşinin
çıkmasına, vücudunda halsızlık
hissetmesine neden olmaktadır.
Bu nedenle, kanserde alternatif
tedavi olarak bugün ortaya atılan
yaklaşım da bağışıklık sistemini
işte böyle aktif hale getirmek
amacı ile vücuda bakteri enjekte
ederek immün sistemi aktive
etmeye yönehktir. Son günlerde
tartışma konusu olan,
Lrvingston tıp merkezinde
uygulandığı iddia edilen ve
"•Kanserin nedeni bulundu ve
tek tedavi budur" gibi tanıtımı
yapılan da böyle bir
uygulamadır. Livinsgton'da bir
bakteri türü olduğu iddia edilen,
progenitorcriptocidies'in, böyle
bir amaçla hastalara enjekte
edildiği iddia edılmektedir.