17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye'de çalışanların hepsi en az lise mezunu, hatta bazılan yükseköğrenim yapmışlar Moldova-Türkiye vııııut hatb• Ev işlerinde çalışan Moldovalı kadınlar ayda ortalama 300 dolar kadar kazanıyor. Turist vizesiyle gelip vize sûresini aşınca ceza ödedikleri için bu parayı çıkarmadan ülkelerine dönünce zarar ediyorlar. Cezayı çıkarmak için de en azından 8-9 ay hiç ülkelerine gitmeden çalışmalan gerekiyor. MUTLU DEMİRKAN Onlar Türkiye'de kimi za- man 'Nataşa' gözüyle görüle- rek taciz edildiler, kimi zaman da çalışma izinleri olmadığı için polis larafından 'rahatsız' edildiler. Kimi, çalışkan ve eğitimli olduklan için onlan özellikle 'arar' oldu, kimi ge- nelde 'güzeT olduklan için. Sovyet Sosyalist Cumhuri- yetler Birliği'nin dağümasının ardından büyük bir ekonomik bunalıma sûrûklenen ve hâlâ düze çıkmayı başaramayan ûl- kelerden biri olan Moldo- va'dan Türkiye'ye çahşmak için gelen kadüılann sayısı hız- la artıyor. Türkiye'de çalışan Moldovalı kadmlann hepsi en K u z e y l i k o m ş u l a r ı m ı z ı n u m u t k a p ı s ı T ü r k i y e En büyük sorunlan vize YEŞÎMGCL Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan gelen kadmlar, ekmeklerini Türkiye'de kazanmaya çahşıyorlar, ancak onlar için en büyük sorun vize. Ermenistan'dan gelen SSr Vut, tıp fa- kültesi mezunu olduğunu, ancak ülkesın- deki insanlardapara, Türkiye'de ise yeter- h Türkçesi olmadığı için doktorluk mes- leğini yapamadığını belirtiyor. Sirkeci'de serdiği naylonun üzerinde parfüm satan Vart, "2 evün var, aacak param olmadığı için SBcemden getirdiğün parfümkri sa- öyornm'' diyor. Kumkapı'da 11 arkada- şıyla birlikte 3 odaiı bir evde oturduğunu anlatan Vart şöyle devam ediyor: a Bizim en büyük sonınumuzvize. 1 ay- hk vize alıyoruz. ancak süre dolduktan sonra ülkemize dönflp yeni vize çıkarma- mız ve okşun paraa çok maliyettl Süre- miz dotunca polis geBp bizigörürüyor. Bir kez, 24 saat nezarethanede, 4 gûn de Ya- bancüar Şubesi'nde bekletildik. Ardın- dan bizi bir otobüsle Tıflisc kadar götü- rüp bıraktüar. Yanımda param yoktu ve Ennenistan'a çok zor koşullarda girtim. Yaşam koşuilanmız çok ağu-." Annesınin Van, babasının ise Muş'tan Ermenistan'a göç ettiğini anlatan Vart, Türk vatandaşhğı için başvurduğunu, an- cak umutsuz olduğunu belirtiyor. Gürcistan'dan gelen Manema Koçaçi ise kardeşinin Hindistan ve Çin'dengetir- diği elbise, etek ve ceketleri satmaya ça- hşıyor. Beyazıt'ta bir otelde kaldığını, 2 yüdır Türkiye'ye gelip gittiğinı anlatan Koçaçi, "Ulkemde ekonomi çokkötfi du- rumda. Kocam öldü ve bir oğlum üniver- sitede, ekonomi bölümünde okuyor. Ka- zandığun parayia oğluma'şeker, yağ, un' gibi gıdaiar göndermek istedim, ancak otobfis hatfannda sonın oJduğu için gön- deremedim" diyor. Türkiye'yi çok sevdiğini belirten Ko- çaçi, Vart gibi vatandaşlık içinde başvu- ruda bulunmasuıa karşın o da umutsuz olduğunu vurguluyor. az lise mezunu, hatta bazılan yüksek eğitimli. Son yıllarda başta îstanbul 'piyasasında' olmak üzere gi- derek daha aranan elemanlar haline geldiler. Dürüst, eğitim- li ve güvenilir olmalan tercih nedeni. Hepsi de 'eHeri yüzle- ri temiz' ve genelde 'son dere- ce dürüst' insanlar. Sokakta her an polise yakalanma kor- kusuyla dolaşsalar da başka çareleri olmadığı için Türki- ye'ye gelmeye devam ediyor- lar. Moldova, 4.4 milyon nüfu- sa sahip küçük bir ülke. Eko- nomisi daha çok tanma ve u- fak çapta tekstil ve makine en- düstrisine dayalı. Ulusal geliri 10 milyar dolar, yani Türki- ye'nin yaklaşık 40'ta biri. Eko- nomisi, ürettiğini satamadığı için küçülme eğiliminde. Bu nedenle halk para kazanamı- yor. Rusya ve Ukrayna'da ol- duğu gibi bazen fabrikalar ma- aşları üretilen ürünle ödüyor. Ama tabii bu yaşamın devamı için yeterli değil. Bu nedenle Moldova çok sayıda yurttaşını dışanya çalışmaya gönderiyor. Nüfusta son yıllarda göriilen gerilemenin nedeni de bu. Moldova nüfusunun yüzde 4'ü bir Türk kolu olan Gaga- vuzlar. Moldova'da yaşayan 180 bin kadar Gagavuz, Türk- çe konuşuyor. Dil avantajlan nedeniyle Türkiye'ye daha ra- hat uyum sağlıyorlar. Ancak diğer Moldovahlann da dil ko- nusunda fazla sorunlan olmu- yor. Türkçeyi kolay öğreniyor- lar. Hepsi Moldova diline çok benzeyen Romenceyi ve Sov- yet döneminde okullarda öğ- retilen Rusçayı da biliyorlar. Çahşma izni sorunu Çalışma izni almak kolay ol- madığı için pek çoğu evlerde çahşıp işlere yardım ederek pa- ra kazanıyor. Bu nedenle daha çok kadmlar geliyor Türki- ye'ye çahşmak için. Aralann- da lise öğretmenleri, hemşire- ler bile var. Kazandıklan para- yı ailelerine gönderiyorlar. Ev işlerinde çalışan Moldovalı ka- dınlar ayda ortalama 300 dolar kadar kazanıyor, yani 200 mil- yon Türk Lirası. Kalacak yere para ödemek istemedikleri için yatılı hizmetlerde çalışıyorlar. Turist vizesiyle gelip vize sü- resini aşmca ceza ödedikleri için bu parayı çıkarmadan ül- kelerine dönünce zarar ediyor- lar. Cezayı çıkarmak için de en azından 8-9 ay hiç ülkelerine gitmeden çalışmalan gereki- yor. ALIŞVERİŞtN PÜF NOKTALARI Tüketicilere akıllı satın alma kitabı^ „Türkiye Tüketicileri Konuna ve Eğitim Vakfı, tüketicinin tercihini ve olanaklannı en doğru şekilde kullanması amacıyla "Akıllı Satın Alma Sanatı" adlı bir kitap yayımladı. Kitapta, alışverişe çıkmadan önce yapılan plana uyulması, sorunlan kısa sürede gideren markalann tercih edilmesi isteniyor. Îstanbul Haber Servisi - odaya başvurubnası ge- Büyük ahşveriş merkezle- rinin artması, tüketimin pompalanması toplumlar- da tüketim çılgını bir ke- sim yarattı. İnsanlar ister giyun olsun ister gıda, ço- ğu kere ihtiyaçlan olup ol- madığına bakmadan sade- ce tüketiyor. Rekabetin ya- ratuğı sihirli kelime indi- rim' de bu tüketimi körük- leyen en önemli unsurlar- dan birisi. Türkiye Tüketicileri Koruma ve Eğitim Vakfi tüketicinin tercihini ve olanaklannı en doğru şe- kilde kullanması amacıyla "Akıllı Satın Alma Sanao" adlı bir kitap yayımladı. Tüketici haklannın da anımsatıldığı kitapta, be- yazeşya, giyim, gıda ve te- mizlik maddeleriyle ılgili bilgiler veriliyor. Önce zorunlu olanı Alışveriş öncesinde zo- runlu ihtiyaçlara gereken paranuı aynlması gerekti- ği belirtilen kitapta, iyi bir piyasa araştırmasınm öne- mi de vurgulanıyor. Kitap- ta, alışverişe çıkmadan ön- ce yapılan plana uyulması, sorunlan kısa sürede gide- ren markalar ve işletmele- rin tercih edilmesi isteni- yor. Peki bir sorunla karşı- laşırsanız? Kitabın bu ko- nudaki önerilerinden bazı- lan şöyle: "4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkmda Ka- nun'a göre, tüketici ayıpü mal ve hizmetfcri, 15 gün içinde geri verip mah de- ğiştirebüir ya da bedelini alabilir. Kapıdan, posta ve katoktgyoluyla yapılan sa- oslarda da hiçbir gerekçe göstermeden 7 gün içinde cayma bildirimi ile mal ia- de edilebOir. Böyle bir du- rumda yapdacak ilk iş ma- lın alındığı yere başvur- mak oiacaknr. Sonuç ab- namazsa, 175 No'lu tüketi- ci hatüna başvurulabün-." Akıllı alışveriş kitabın- da hekim, avukat, kuru te- mizlemeci gibi özel hiz- metlerden oluşan sorun- larda ilgili dernek veya rektiği belirtiliyor. Kitapta yer alan bazı alanlar ise şöyle: dda ahrken: Açıkta sa- tılan, yırtık, ezik gıdalar almmamalıdır. Üreticisi belli olmayan gıdalar tü- ketihnemelidir. Sebze ve meyve alırken yapraklan- nın yeşil ve diriliğini kay- betmemiş ohnasma dikkat edilmeli; domates, patlı- can ve yeşil biberin doğal renk ve şeklinde olmasına bakümalıdır. Kuru gıdalar bez torbalarda, rutubetsiz, güneşsiz ve serin yerlerde saklanmalıdır. Ekktronik cihazlar : Dayanıklı tüketim mah alırken tüm modeller ve markalar incelenmeli, ihti- yaca en uygun olanı seçil- melidir. Firmanın yaygın ve etkin bir servis ağı olup olmadığı kontrol edilmeli, TSE ve garanti belgesi ol- mayanlar alınmamalıdır. Temiztik ürünleri: Sağ- lıklı bir cilt için günde en az 1.5 litre su içilmesi öne- riliyor. Koruyucu ürünler ve kozmetiklerde cildin özelliğine dikkat edilmesi gerekiyor. Temizlik amaç- lı ahnan ürünler ise kişi te- mizliğinde kullanılmama- lı. Alman ürünlerin çevTe- ye daha az zarar vermesi için geri dönüşüm olan pa- ketler tercih edilmeli. Giyim eşyaa: Kesin bir karar verilmeden önce ma- ğazalar dolaşılarak kalite, fiyat araştırması yapılma- h. Alınan eşyamutlaka de- nenmelidir, kumaşm ba- kmı ve temizlik yöntemle- ri öğrenilmelidir. Otomobil ahrken: Oto- mobil test edilmelidir. Performansa dikkat edil- meli, frenin gücüne bakıl- malıdn-. Gösterge tablosu kolay okunabilmeli, direk- siyon simidi görüş açısını engellememelidir. Frenler ABS olmalı, tekerleklerin kaygan yollarda kilitlenip kilitlenmediği test edirnıe- lidir. Lastiklerde de eşit aşmmanm sağlanması için 10-15 bin kilometrede bir, yerleri değiştirilmelidir. Kadmlar arükmeydanlarda, caddeterde ^portacıhk yaparak para karanmava çahşıyor. Isportaa kadınlann yay 15 8e 75 araanda değişiyor. İşportaya 'kadın'eü değdi ÖZLEMGÜVEMLİ Kadmlar artık mey- danlarda, sokaklarda, caddelerde çiçek, yem, Milli Piyango bileti, si- mit satarak işportacılık yapıyor. Yaşlan 15 ile 75 arasmda değişen işporta- cı kadmlar, gelecekten beklentilerinin olmadığı- m belirterek "Kurduğu- mnz tüm hayaller suya düştü.Oyüzdenartıkha- yal kurmuyonız'' diyor- lar. Ayfer, Dudu, Zeüha, Fatma, Havva, her gün Beyazıt Meydanı'ndaki güvercinler için yem sa- üyorlar. Ayfer 16 yaşm- da ve okuma yazma bil- miyor. 8 yıldır yem sattı- ğını söyleyen Ayfer, ^Okuyabflsejdim doktor olmak isterdim" diyor. Ayfer 'in annesi Zeüha Demirci de Beyazıt • Işportacı kadınlar hayal kurmuyorlar, çünkü kurduklan hiçbir hayalin gerçekleşmediğini söylüyorlar. 16 yaşındaki Ayfer yem satarak para kazanmaya çahşıyor ve okuma bilmiyor. Ayfer, "Okuyabilseydim doktor olmak isterdim" diyor. Meydam'nda yem sata- rak ailesinin geçimini sağlamaya çahşıyor. Ze- liha, eşi çalışmadığı için 9 yıldır bu işi yaptığını belirterek en büyük ha- yalini, "Ev kadmı ohıp çocuklannun başmdaol- mak ve 'çalışan' eşime yemek yapmak" diye açıklıyor. Dudu Dayanık da ço- cuklan evlenip gittiği için 65 yaşmda çahşmak zorunda kaldığmı söylü- yor. 75 yaşındaki Havva Karakiraz ise 10 yıldır yem sattığmı belirterek "Biz buraya Bulgaris- tan'dan göçtük. Orada kendimiz için çahşır, rençberMkyapardık. Bu- raya geBnce değişik işler- de çahştun. 2 çocuğum evlenip gkfince de çahş- mak benim için zorunlu- luk oldu" diyor. Eminönü'nün Simitçi Güzeli Tüğba Toksöz, Emınö- nü Meydam'nda 2 yıldu" simit sattyor. îlkokul me- zunu olan 15 yaşındaki Tuğba, hayal kurmadığı- m çünkü "kurduğn ha- yaBerinbep su>^ düştü- ğünü" söylüyor. Tuğba, 6 kardeşinden 3'ünün okuduğunu anlatarak u tnsanm içinde okuma tsteğiotmah. Ama ben hiç okumak istemedim" di- yor. Babası da simitçilik yapan Tuğba, 5-6 ay son- ra simitçiliği bırakacağı- nı beurterek, artık büyü- düğünü ve ablası evlene- ceği için de evde annesi- ne yardımcı olması ge- rektiğini söylüyor. Müş- terilerinin "Simitçi Gü- zeH" diye hitap ettiği Tuğba, sabahm erken sa- atlerinden akşam saatle- rine kadar çahşarak ka- zandığı parayı da ailesi- ne verdiğini belirtiyor. Beyoğhı'ntın şans melekleri tlke Nur, çocukken hep şapka takabileceği bir meslek sahibi ohnak istediğini söylüyor. *Po- üsük, hostesfik, hemşire- lik gibi şapka takacağım işier yapmak Ktemiştim, ama hiç MilB Piyango bi- teti satmayı düşünme- miştim'' dıyen tlke, yap- tığı işin toplumsal bir misyonu olduğunu düşü- nüyor. 27 yaşındaki tlke, 5 yıldır Millı Piyango bi- leti sattığmı ve son bir yüdır da işinden "sogu- duğunu" ifade ediyor. "Kendimi burada bir 'asker' gibi hisssediyo- rum. Bürün gün biçbir bekfiyorum" diye anla- tah tlke, başlangıçta in- sanlara yararh olduğu için işini severek yapü- ğını beürtiyor. Ticaret li- sesi mezunu olan tlke, her gün tstiklal Cadde- si'nde insanlara şans da- ğıtıyor ama yetkililerin kendilerine yeteri kadar sahip çıkmamasından şi- kâyet ediyor. DUZYAZI ORHAN BÎRGÎT Düğmenin Üstündeki Parmak... Sayın Başbakan, uzun süreden beri kendi üzerin- de hazırtanan senaryonun adını koymak gereğini duy- muş olmalı ki, yılın ilk günü beş gazetenin temsilcile- ri ile yaptığı söyleşide, "Hükümetten ayrılmayı dü- şünmüyorum" diyor ve ekliyor "Beni bazı kimseler kovatamak istiyor." Ecevtt'in bu sözlerini, Türkiye'den çok uzakta her- hangi bir Batı ülkesinde, bizde olup bitenlerefazla aşi- na olmayan bir siyaset bilimciye okutursanız, size ilk sorusu, işbaşındaki hükümetin pariamentoda birgü- venoyu tehlikesi ile karşı karşıya mı kaldığı yolunda olacaktır. Kendisine, tam aksine Ecevit hükümetinin daha geçen yılın son günlerinde, ülkenin 2001 yılı bütçesi dolayısıyla parlamenter anlamda ve ezici bir biçimde güvenoyu aldığı yanıtını verirsiniz. Hatta, Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nde muhalefeti temsil eden parti- lerdeki dağınıklığı, o arada ana muhalefet partisi FP'nin neredeyse ikiye bölünmüş olduğunu da ekler- siniz. Hatta daha dün, FP Genel Başkanı Kutan'ın "Ecevit'in görevden gitmesini gerektiren şartlann ol- madığını" anımsattığını da anlatırsınız. "O zaman, Başbakanınızın görevden aynlması ile ilgili söylentiler de nereden çıktı" diye sorar yabancı siyaset bilimcisi size. Sanki dünyanın başka ülkelerinde, 75 yaşmda po- litikacı yokmuş; ya da tıpkı bürokratlar gibi seçilmiş- ler için de bir yaş tavanı konulması zorunlu imişçesi- ne, Bülent Ecevit'in kimi zaman yaşı, kimi zaman da her biri uzaktan sezgi ile konulan teşhislere göre -Al- lah korusun- onulmaz rahatsızlıklannı içeren yazıla- nn, haberlerin bizim medyamızın başlıca konulan ara- sında olduğunu el âleme nasıl anlatabilirsiniz ki? Üstelik bu tür uzaktan teşhis yapan meslektaşlann hemen çoğu, Başbakan'la aynı kuşağın insanlan ola- rak, uzun bir süre hani bundan elli yıl öncesinin Türk köyiüsüne yakıştınldığı tarzda, eşini bir hekime para- van arkasından muayene ettirip teşhis koydurtmak is- teyenlere bile taş çıkartmaktadır. Bu teşhislerin, haber değerini yitirmesınden sonra, bu kez Ecevit'in hem de 2001 yılının nisan ayında başbakanlık görevini bırakacağını yazıp çizenleıie, kendisinin evine dönmesini önerenler ya da bir süre DSP'nin genel başkanlığını elinde tutacağı tahminini yapanlann yanşmalannı, hatta yerini kime bırakaca- ğı yolundaki yorum tahminler de süsledi. Türkiye'nin Suriye ya da Irak'tan "o kadarcık farkı olması"n\ doğal karşılamak için, parti sistemlerimizi tam beğenmesek de, hiçbirisinin birer BAAS düze- ninde olmadığını, yani liderin kendisinden sonraki başkanı belırleyemeyeceğinı unutmamalıyız. Ama bizim, hemen sadece bizde olan asıl kötü özelliğimiz, başbakanlan yirmi yıl öncesindeki darbe- lere fazlası ile özenen postmodem sistemlerle kimi iş ve ekonomi çevrelerinin gönderme heveslerinin ade- ta dört bir yanımızı kaplamış olmasıdır. Bunlar, Bülent Ecevit'in dediği gibi salt faiz ve enf- lasyon lobisi midir? önceki günkü Cumhuriyet'te ar- kadısımız Yakup Karabuz'un verdiği bir haber, Tür- kiye Işçi Sendikalan Konfederasyonu'nun yaptırdığı biraraştırmanın üstündeki perdeyi açıyordu. Işveren- lerimiz ücretlerin düşürülmesinı, hafta tatilinin kaldı- nlmasını, çalışma saatlerinin arttınlmasını istiyorlarmış. Hükümetin İş Güvencesı Yasa Tasansı'na bir karşı atak hazırlığı içinde olduğu anlaşılan bu çevrenin, el- bette daha çok sanayi ağırlıklı kesimi temsil ettiği an- laşılıyor. Aynı kesimin, özellikle özelleştirme seferber- Itğinde gözlerine kestirdikterini, batan gemının malla- n hesabı envanterierine geçiıme iştihalannın hangi boyutlara vardığını öğrenmek için THY ile ilgili satış koşullan karşısında nasıl ateş püskürdüklenni bilmi- yor muyuz? Koalisyonun ikinci ortağı MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün partisinin grup toplantısında, "hükümetin sarsıntıya neden olan mali krizi ve onun peşi s/ra gelen acımasız ve sorumsuz eleştirileri hak etmediğini" söylüyordu. Benzer bir savunmayı üçüncü ortağın da üstlenip üstlenmeyeceği, hete öyle bir görevi gönültü olarak yapıp yapmayacağını bugün toplanacak yeni yılın iik liderler zirvesinden sonra göreceğiz. Ama çoğumu- zun hafızasında, hükümetin ekonomi politikasının Anavatan Partisi'nde beğenilmediği, hatta bu politi- kayı üstlenen bakanlıklann kendılenne verilmesinin i- isteneceği yönünde geçen yılın son haftalannda ya- zılan ve yalanlanmayan haberier tazeliğini koruyor. Başbakan, tam bir kadercilik ile -Allah izın verdiği takdirde- yani sağlığını koruduğu sürece daha yapa- cağı işler olduğu için görevini bırakmayacağını söy- leyip kimi kursaklardaki hevesleri noktalamış oldu. Diyelim ki, Ecevit gerçekten nisan ayı senaryosu- nun vizyona girmesiyle ilgili siyaset falcılannın tahmin- lerine bir süre daha sessiz izleyicilik yapmış olsaydı. Bundan kim ne kazanır, kim ne yitirirdi? İster borsaya, isterlersefaiz lobisine egemen olsun- lar.. istikrar, hepimizden önce asıl onlar için önemli. Hem de yaşamsal ölçütlerde. Faks:0212-677 07 62 E-mail:obirgit(g e-kolay rtet .J Universite öğrencileri hâlâ cinci hocalara gidiyor Universite öğrencileri de sorunlanna çözüm için hâlâ "cinci hocalara" gidiyor. Cinci bocalardan Muhammet Aksak, "Müşterilerim arasmda çok sayıda universite öğrencisi bulunuyor. Bu gençlerin birçoğunun en önemli merala, dersleri ile ilgOL Aynca ünrversheden mezunolup olamayacağını sonıyoriar. Ben de kendilerini raharJatacak konuşmalar yapıyor, eğer üzerkrinde sihir varsa veya psikolojik sorunlar içindelerse, bu durumlardan kurtuhnalan için gerekli yollan öğretiyorum. Burada rahatiayan gençlerin çoğunun derslerinde başanh olduğunu bitt^orum" dedL (GURKAN ATA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle