Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Türkiye'de çalışanların hepsi en az lise mezunu, hatta bazılan yükseköğrenim yapmışlar
Moldova-Türkiye vııııut hatb• Ev işlerinde çalışan
Moldovalı kadınlar ayda
ortalama 300 dolar kadar
kazanıyor. Turist
vizesiyle gelip vize
sûresini aşınca ceza
ödedikleri için bu parayı
çıkarmadan ülkelerine
dönünce zarar ediyorlar.
Cezayı çıkarmak için de
en azından 8-9 ay hiç
ülkelerine gitmeden
çalışmalan gerekiyor.
MUTLU DEMİRKAN
Onlar Türkiye'de kimi za-
man 'Nataşa' gözüyle görüle-
rek taciz edildiler, kimi zaman
da çalışma izinleri olmadığı
için polis larafından 'rahatsız'
edildiler. Kimi, çalışkan ve
eğitimli olduklan için onlan
özellikle 'arar' oldu, kimi ge-
nelde 'güzeT olduklan için.
Sovyet Sosyalist Cumhuri-
yetler Birliği'nin dağümasının
ardından büyük bir ekonomik
bunalıma sûrûklenen ve hâlâ
düze çıkmayı başaramayan ûl-
kelerden biri olan Moldo-
va'dan Türkiye'ye çahşmak
için gelen kadüılann sayısı hız-
la artıyor. Türkiye'de çalışan
Moldovalı kadmlann hepsi en
K u z e y l i k o m ş u l a r ı m ı z ı n u m u t k a p ı s ı T ü r k i y e
En büyük sorunlan vize
YEŞÎMGCL
Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan
gelen kadmlar, ekmeklerini Türkiye'de
kazanmaya çahşıyorlar, ancak onlar için
en büyük sorun vize.
Ermenistan'dan gelen SSr Vut, tıp fa-
kültesi mezunu olduğunu, ancak ülkesın-
deki insanlardapara, Türkiye'de ise yeter-
h Türkçesi olmadığı için doktorluk mes-
leğini yapamadığını belirtiyor. Sirkeci'de
serdiği naylonun üzerinde parfüm satan
Vart, "2 evün var, aacak param olmadığı
için SBcemden getirdiğün parfümkri sa-
öyornm'' diyor. Kumkapı'da 11 arkada-
şıyla birlikte 3 odaiı bir evde oturduğunu
anlatan Vart şöyle devam ediyor:
a
Bizim en büyük sonınumuzvize. 1 ay-
hk vize alıyoruz. ancak süre dolduktan
sonra ülkemize dönflp yeni vize çıkarma-
mız ve okşun paraa çok maliyettl Süre-
miz dotunca polis geBp bizigörürüyor. Bir
kez, 24 saat nezarethanede, 4 gûn de Ya-
bancüar Şubesi'nde bekletildik. Ardın-
dan bizi bir otobüsle Tıflisc kadar götü-
rüp bıraktüar. Yanımda param yoktu ve
Ennenistan'a çok zor koşullarda girtim.
Yaşam koşuilanmız çok ağu-."
Annesınin Van, babasının ise Muş'tan
Ermenistan'a göç ettiğini anlatan Vart,
Türk vatandaşhğı için başvurduğunu, an-
cak umutsuz olduğunu belirtiyor.
Gürcistan'dan gelen Manema Koçaçi
ise kardeşinin Hindistan ve Çin'dengetir-
diği elbise, etek ve ceketleri satmaya ça-
hşıyor. Beyazıt'ta bir otelde kaldığını, 2
yüdır Türkiye'ye gelip gittiğinı anlatan
Koçaçi, "Ulkemde ekonomi çokkötfi du-
rumda. Kocam öldü ve bir oğlum üniver-
sitede, ekonomi bölümünde okuyor. Ka-
zandığun parayia oğluma'şeker, yağ, un'
gibi gıdaiar göndermek istedim, ancak
otobfis hatfannda sonın oJduğu için gön-
deremedim" diyor.
Türkiye'yi çok sevdiğini belirten Ko-
çaçi, Vart gibi vatandaşlık içinde başvu-
ruda bulunmasuıa karşın o da umutsuz
olduğunu vurguluyor.
az lise mezunu, hatta bazılan
yüksek eğitimli.
Son yıllarda başta îstanbul
'piyasasında' olmak üzere gi-
derek daha aranan elemanlar
haline geldiler. Dürüst, eğitim-
li ve güvenilir olmalan tercih
nedeni. Hepsi de 'eHeri yüzle-
ri temiz' ve genelde 'son dere-
ce dürüst' insanlar. Sokakta
her an polise yakalanma kor-
kusuyla dolaşsalar da başka
çareleri olmadığı için Türki-
ye'ye gelmeye devam ediyor-
lar. Moldova, 4.4 milyon nüfu-
sa sahip küçük bir ülke. Eko-
nomisi daha çok tanma ve u-
fak çapta tekstil ve makine en-
düstrisine dayalı. Ulusal geliri
10 milyar dolar, yani Türki-
ye'nin yaklaşık 40'ta biri. Eko-
nomisi, ürettiğini satamadığı
için küçülme eğiliminde. Bu
nedenle halk para kazanamı-
yor. Rusya ve Ukrayna'da ol-
duğu gibi bazen fabrikalar ma-
aşları üretilen ürünle ödüyor.
Ama tabii bu yaşamın devamı
için yeterli değil. Bu nedenle
Moldova çok sayıda yurttaşını
dışanya çalışmaya gönderiyor.
Nüfusta son yıllarda göriilen
gerilemenin nedeni de bu.
Moldova nüfusunun yüzde
4'ü bir Türk kolu olan Gaga-
vuzlar. Moldova'da yaşayan
180 bin kadar Gagavuz, Türk-
çe konuşuyor. Dil avantajlan
nedeniyle Türkiye'ye daha ra-
hat uyum sağlıyorlar. Ancak
diğer Moldovahlann da dil ko-
nusunda fazla sorunlan olmu-
yor. Türkçeyi kolay öğreniyor-
lar. Hepsi Moldova diline çok
benzeyen Romenceyi ve Sov-
yet döneminde okullarda öğ-
retilen Rusçayı da biliyorlar.
Çahşma izni sorunu
Çalışma izni almak kolay ol-
madığı için pek çoğu evlerde
çahşıp işlere yardım ederek pa-
ra kazanıyor. Bu nedenle daha
çok kadmlar geliyor Türki-
ye'ye çahşmak için. Aralann-
da lise öğretmenleri, hemşire-
ler bile var. Kazandıklan para-
yı ailelerine gönderiyorlar. Ev
işlerinde çalışan Moldovalı ka-
dınlar ayda ortalama 300 dolar
kadar kazanıyor, yani 200 mil-
yon Türk Lirası. Kalacak yere
para ödemek istemedikleri için
yatılı hizmetlerde çalışıyorlar.
Turist vizesiyle gelip vize sü-
resini aşmca ceza ödedikleri
için bu parayı çıkarmadan ül-
kelerine dönünce zarar ediyor-
lar. Cezayı çıkarmak için de en
azından 8-9 ay hiç ülkelerine
gitmeden çalışmalan gereki-
yor.
ALIŞVERİŞtN PÜF NOKTALARI
Tüketicilere
akıllı satın
alma kitabı^ „Türkiye Tüketicileri Konuna ve Eğitim
Vakfı, tüketicinin tercihini ve olanaklannı en
doğru şekilde kullanması amacıyla "Akıllı
Satın Alma Sanatı" adlı bir kitap yayımladı.
Kitapta, alışverişe çıkmadan önce yapılan
plana uyulması, sorunlan kısa sürede
gideren markalann tercih edilmesi isteniyor.
Îstanbul Haber Servisi - odaya başvurubnası ge-
Büyük ahşveriş merkezle-
rinin artması, tüketimin
pompalanması toplumlar-
da tüketim çılgını bir ke-
sim yarattı. İnsanlar ister
giyun olsun ister gıda, ço-
ğu kere ihtiyaçlan olup ol-
madığına bakmadan sade-
ce tüketiyor. Rekabetin ya-
ratuğı sihirli kelime indi-
rim' de bu tüketimi körük-
leyen en önemli unsurlar-
dan birisi.
Türkiye Tüketicileri
Koruma ve Eğitim Vakfi
tüketicinin tercihini ve
olanaklannı en doğru şe-
kilde kullanması amacıyla
"Akıllı Satın Alma Sanao"
adlı bir kitap yayımladı.
Tüketici haklannın da
anımsatıldığı kitapta, be-
yazeşya, giyim, gıda ve te-
mizlik maddeleriyle ılgili
bilgiler veriliyor.
Önce zorunlu olanı
Alışveriş öncesinde zo-
runlu ihtiyaçlara gereken
paranuı aynlması gerekti-
ği belirtilen kitapta, iyi bir
piyasa araştırmasınm öne-
mi de vurgulanıyor. Kitap-
ta, alışverişe çıkmadan ön-
ce yapılan plana uyulması,
sorunlan kısa sürede gide-
ren markalar ve işletmele-
rin tercih edilmesi isteni-
yor. Peki bir sorunla karşı-
laşırsanız? Kitabın bu ko-
nudaki önerilerinden bazı-
lan şöyle:
"4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkmda Ka-
nun'a göre, tüketici ayıpü
mal ve hizmetfcri, 15 gün
içinde geri verip mah de-
ğiştirebüir ya da bedelini
alabilir. Kapıdan, posta ve
katoktgyoluyla yapılan sa-
oslarda da hiçbir gerekçe
göstermeden 7 gün içinde
cayma bildirimi ile mal ia-
de edilebOir. Böyle bir du-
rumda yapdacak ilk iş ma-
lın alındığı yere başvur-
mak oiacaknr. Sonuç ab-
namazsa, 175 No'lu tüketi-
ci hatüna başvurulabün-."
Akıllı alışveriş kitabın-
da hekim, avukat, kuru te-
mizlemeci gibi özel hiz-
metlerden oluşan sorun-
larda ilgili dernek veya
rektiği belirtiliyor. Kitapta
yer alan bazı alanlar ise
şöyle:
dda ahrken: Açıkta sa-
tılan, yırtık, ezik gıdalar
almmamalıdır. Üreticisi
belli olmayan gıdalar tü-
ketihnemelidir. Sebze ve
meyve alırken yapraklan-
nın yeşil ve diriliğini kay-
betmemiş ohnasma dikkat
edilmeli; domates, patlı-
can ve yeşil biberin doğal
renk ve şeklinde olmasına
bakümalıdır. Kuru gıdalar
bez torbalarda, rutubetsiz,
güneşsiz ve serin yerlerde
saklanmalıdır.
Ekktronik cihazlar :
Dayanıklı tüketim mah
alırken tüm modeller ve
markalar incelenmeli, ihti-
yaca en uygun olanı seçil-
melidir. Firmanın yaygın
ve etkin bir servis ağı olup
olmadığı kontrol edilmeli,
TSE ve garanti belgesi ol-
mayanlar alınmamalıdır.
Temiztik ürünleri: Sağ-
lıklı bir cilt için günde en
az 1.5 litre su içilmesi öne-
riliyor. Koruyucu ürünler
ve kozmetiklerde cildin
özelliğine dikkat edilmesi
gerekiyor. Temizlik amaç-
lı ahnan ürünler ise kişi te-
mizliğinde kullanılmama-
lı. Alman ürünlerin çevTe-
ye daha az zarar vermesi
için geri dönüşüm olan pa-
ketler tercih edilmeli.
Giyim eşyaa: Kesin bir
karar verilmeden önce ma-
ğazalar dolaşılarak kalite,
fiyat araştırması yapılma-
h. Alınan eşyamutlaka de-
nenmelidir, kumaşm ba-
kmı ve temizlik yöntemle-
ri öğrenilmelidir.
Otomobil ahrken: Oto-
mobil test edilmelidir.
Performansa dikkat edil-
meli, frenin gücüne bakıl-
malıdn-. Gösterge tablosu
kolay okunabilmeli, direk-
siyon simidi görüş açısını
engellememelidir. Frenler
ABS olmalı, tekerleklerin
kaygan yollarda kilitlenip
kilitlenmediği test edirnıe-
lidir. Lastiklerde de eşit
aşmmanm sağlanması için
10-15 bin kilometrede bir,
yerleri değiştirilmelidir.
Kadmlar arükmeydanlarda, caddeterde ^portacıhk yaparak para karanmava çahşıyor. Isportaa kadınlann yay 15 8e 75 araanda değişiyor.
İşportaya 'kadın'eü değdi
ÖZLEMGÜVEMLİ
Kadmlar artık mey-
danlarda, sokaklarda,
caddelerde çiçek, yem,
Milli Piyango bileti, si-
mit satarak işportacılık
yapıyor. Yaşlan 15 ile 75
arasmda değişen işporta-
cı kadmlar, gelecekten
beklentilerinin olmadığı-
m belirterek "Kurduğu-
mnz tüm hayaller suya
düştü.Oyüzdenartıkha-
yal kurmuyonız'' diyor-
lar.
Ayfer, Dudu, Zeüha,
Fatma, Havva, her gün
Beyazıt Meydanı'ndaki
güvercinler için yem sa-
üyorlar. Ayfer 16 yaşm-
da ve okuma yazma bil-
miyor. 8 yıldır yem sattı-
ğını söyleyen Ayfer,
^Okuyabflsejdim doktor
olmak isterdim" diyor.
Ayfer 'in annesi Zeüha
Demirci de Beyazıt
• Işportacı kadınlar hayal kurmuyorlar, çünkü kurduklan hiçbir
hayalin gerçekleşmediğini söylüyorlar. 16 yaşındaki Ayfer yem
satarak para kazanmaya çahşıyor ve okuma bilmiyor. Ayfer,
"Okuyabilseydim doktor olmak isterdim" diyor.
Meydam'nda yem sata-
rak ailesinin geçimini
sağlamaya çahşıyor. Ze-
liha, eşi çalışmadığı için
9 yıldır bu işi yaptığını
belirterek en büyük ha-
yalini, "Ev kadmı ohıp
çocuklannun başmdaol-
mak ve 'çalışan' eşime
yemek yapmak" diye
açıklıyor.
Dudu Dayanık da ço-
cuklan evlenip gittiği
için 65 yaşmda çahşmak
zorunda kaldığmı söylü-
yor. 75 yaşındaki Havva
Karakiraz ise 10 yıldır
yem sattığmı belirterek
"Biz buraya Bulgaris-
tan'dan göçtük. Orada
kendimiz için çahşır,
rençberMkyapardık. Bu-
raya geBnce değişik işler-
de çahştun. 2 çocuğum
evlenip gkfince de çahş-
mak benim için zorunlu-
luk oldu" diyor.
Eminönü'nün
Simitçi Güzeli
Tüğba Toksöz, Emınö-
nü Meydam'nda 2 yıldu"
simit sattyor. îlkokul me-
zunu olan 15 yaşındaki
Tuğba, hayal kurmadığı-
m çünkü "kurduğn ha-
yaBerinbep su>^ düştü-
ğünü" söylüyor. Tuğba,
6 kardeşinden 3'ünün
okuduğunu anlatarak
u
tnsanm içinde okuma
tsteğiotmah. Ama ben hiç
okumak istemedim" di-
yor. Babası da simitçilik
yapan Tuğba, 5-6 ay son-
ra simitçiliği bırakacağı-
nı beurterek, artık büyü-
düğünü ve ablası evlene-
ceği için de evde annesi-
ne yardımcı olması ge-
rektiğini söylüyor. Müş-
terilerinin "Simitçi Gü-
zeH" diye hitap ettiği
Tuğba, sabahm erken sa-
atlerinden akşam saatle-
rine kadar çahşarak ka-
zandığı parayı da ailesi-
ne verdiğini belirtiyor.
Beyoğhı'ntın şans
melekleri
tlke Nur, çocukken
hep şapka takabileceği
bir meslek sahibi ohnak
istediğini söylüyor. *Po-
üsük, hostesfik, hemşire-
lik gibi şapka takacağım
işier yapmak Ktemiştim,
ama hiç MilB Piyango bi-
teti satmayı düşünme-
miştim'' dıyen tlke, yap-
tığı işin toplumsal bir
misyonu olduğunu düşü-
nüyor. 27 yaşındaki tlke,
5 yıldır Millı Piyango bi-
leti sattığmı ve son bir
yüdır da işinden "sogu-
duğunu" ifade ediyor.
"Kendimi burada bir
'asker' gibi hisssediyo-
rum. Bürün gün biçbir
bekfiyorum" diye anla-
tah tlke, başlangıçta in-
sanlara yararh olduğu
için işini severek yapü-
ğını beürtiyor. Ticaret li-
sesi mezunu olan tlke,
her gün tstiklal Cadde-
si'nde insanlara şans da-
ğıtıyor ama yetkililerin
kendilerine yeteri kadar
sahip çıkmamasından şi-
kâyet ediyor.
DUZYAZI
ORHAN BÎRGÎT
Düğmenin Üstündeki
Parmak...
Sayın Başbakan, uzun süreden beri kendi üzerin-
de hazırtanan senaryonun adını koymak gereğini duy-
muş olmalı ki, yılın ilk günü beş gazetenin temsilcile-
ri ile yaptığı söyleşide, "Hükümetten ayrılmayı dü-
şünmüyorum" diyor ve ekliyor
"Beni bazı kimseler kovatamak istiyor."
Ecevtt'in bu sözlerini, Türkiye'den çok uzakta her-
hangi bir Batı ülkesinde, bizde olup bitenlerefazla aşi-
na olmayan bir siyaset bilimciye okutursanız, size ilk
sorusu, işbaşındaki hükümetin pariamentoda birgü-
venoyu tehlikesi ile karşı karşıya mı kaldığı yolunda
olacaktır.
Kendisine, tam aksine Ecevit hükümetinin daha
geçen yılın son günlerinde, ülkenin 2001 yılı bütçesi
dolayısıyla parlamenter anlamda ve ezici bir biçimde
güvenoyu aldığı yanıtını verirsiniz. Hatta, Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi'nde muhalefeti temsil eden parti-
lerdeki dağınıklığı, o arada ana muhalefet partisi
FP'nin neredeyse ikiye bölünmüş olduğunu da ekler-
siniz. Hatta daha dün, FP Genel Başkanı Kutan'ın
"Ecevit'in görevden gitmesini gerektiren şartlann ol-
madığını" anımsattığını da anlatırsınız.
"O zaman, Başbakanınızın görevden aynlması ile
ilgili söylentiler de nereden çıktı" diye sorar yabancı
siyaset bilimcisi size.
Sanki dünyanın başka ülkelerinde, 75 yaşmda po-
litikacı yokmuş; ya da tıpkı bürokratlar gibi seçilmiş-
ler için de bir yaş tavanı konulması zorunlu imişçesi-
ne, Bülent Ecevit'in kimi zaman yaşı, kimi zaman da
her biri uzaktan sezgi ile konulan teşhislere göre -Al-
lah korusun- onulmaz rahatsızlıklannı içeren yazıla-
nn, haberlerin bizim medyamızın başlıca konulan ara-
sında olduğunu el âleme nasıl anlatabilirsiniz ki?
Üstelik bu tür uzaktan teşhis yapan meslektaşlann
hemen çoğu, Başbakan'la aynı kuşağın insanlan ola-
rak, uzun bir süre hani bundan elli yıl öncesinin Türk
köyiüsüne yakıştınldığı tarzda, eşini bir hekime para-
van arkasından muayene ettirip teşhis koydurtmak is-
teyenlere bile taş çıkartmaktadır.
Bu teşhislerin, haber değerini yitirmesınden sonra,
bu kez Ecevit'in hem de 2001 yılının nisan ayında
başbakanlık görevini bırakacağını yazıp çizenleıie,
kendisinin evine dönmesini önerenler ya da bir süre
DSP'nin genel başkanlığını elinde tutacağı tahminini
yapanlann yanşmalannı, hatta yerini kime bırakaca-
ğı yolundaki yorum tahminler de süsledi.
Türkiye'nin Suriye ya da Irak'tan "o kadarcık farkı
olması"n\ doğal karşılamak için, parti sistemlerimizi
tam beğenmesek de, hiçbirisinin birer BAAS düze-
ninde olmadığını, yani liderin kendisinden sonraki
başkanı belırleyemeyeceğinı unutmamalıyız.
Ama bizim, hemen sadece bizde olan asıl kötü
özelliğimiz, başbakanlan yirmi yıl öncesindeki darbe-
lere fazlası ile özenen postmodem sistemlerle kimi iş
ve ekonomi çevrelerinin gönderme heveslerinin ade-
ta dört bir yanımızı kaplamış olmasıdır.
Bunlar, Bülent Ecevit'in dediği gibi salt faiz ve enf-
lasyon lobisi midir? önceki günkü Cumhuriyet'te ar-
kadısımız Yakup Karabuz'un verdiği bir haber, Tür-
kiye Işçi Sendikalan Konfederasyonu'nun yaptırdığı
biraraştırmanın üstündeki perdeyi açıyordu. Işveren-
lerimiz ücretlerin düşürülmesinı, hafta tatilinin kaldı-
nlmasını, çalışma saatlerinin arttınlmasını istiyorlarmış.
Hükümetin İş Güvencesı Yasa Tasansı'na bir karşı
atak hazırlığı içinde olduğu anlaşılan bu çevrenin, el-
bette daha çok sanayi ağırlıklı kesimi temsil ettiği an-
laşılıyor. Aynı kesimin, özellikle özelleştirme seferber-
Itğinde gözlerine kestirdikterini, batan gemının malla-
n hesabı envanterierine geçiıme iştihalannın hangi
boyutlara vardığını öğrenmek için THY ile ilgili satış
koşullan karşısında nasıl ateş püskürdüklenni bilmi-
yor muyuz?
Koalisyonun ikinci ortağı MHP'nin Genel Başkanı
Devlet Bahçeli dün partisinin grup toplantısında,
"hükümetin sarsıntıya neden olan mali krizi ve onun
peşi s/ra gelen acımasız ve sorumsuz eleştirileri hak
etmediğini" söylüyordu.
Benzer bir savunmayı üçüncü ortağın da üstlenip
üstlenmeyeceği, hete öyle bir görevi gönültü olarak
yapıp yapmayacağını bugün toplanacak yeni yılın iik
liderler zirvesinden sonra göreceğiz. Ama çoğumu-
zun hafızasında, hükümetin ekonomi politikasının
Anavatan Partisi'nde beğenilmediği, hatta bu politi-
kayı üstlenen bakanlıklann kendılenne verilmesinin i-
isteneceği yönünde geçen yılın son haftalannda ya-
zılan ve yalanlanmayan haberier tazeliğini koruyor.
Başbakan, tam bir kadercilik ile -Allah izın verdiği
takdirde- yani sağlığını koruduğu sürece daha yapa-
cağı işler olduğu için görevini bırakmayacağını söy-
leyip kimi kursaklardaki hevesleri noktalamış oldu.
Diyelim ki, Ecevit gerçekten nisan ayı senaryosu-
nun vizyona girmesiyle ilgili siyaset falcılannın tahmin-
lerine bir süre daha sessiz izleyicilik yapmış olsaydı.
Bundan kim ne kazanır, kim ne yitirirdi?
İster borsaya, isterlersefaiz lobisine egemen olsun-
lar.. istikrar, hepimizden önce asıl onlar için önemli.
Hem de yaşamsal ölçütlerde.
Faks:0212-677 07 62
E-mail:obirgit(g e-kolay rtet
.J
Universite öğrencileri
hâlâ cinci hocalara gidiyor
Universite öğrencileri
de sorunlanna çözüm
için hâlâ "cinci
hocalara" gidiyor. Cinci
bocalardan Muhammet
Aksak, "Müşterilerim
arasmda çok sayıda
universite öğrencisi
bulunuyor. Bu gençlerin
birçoğunun en önemli
merala, dersleri ile ilgOL
Aynca ünrversheden
mezunolup
olamayacağını
sonıyoriar. Ben de
kendilerini
raharJatacak
konuşmalar yapıyor,
eğer üzerkrinde sihir
varsa veya psikolojik
sorunlar içindelerse, bu
durumlardan
kurtuhnalan için
gerekli yollan
öğretiyorum. Burada
rahatiayan gençlerin
çoğunun derslerinde
başanh olduğunu
bitt^orum" dedL
(GURKAN ATA)