Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtjyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç
9 Genel Yayın Koordınatorü Hikmet
Çetinka>a# Yazıışlen Müduru lbra-
him Yılchz 0 Sorumlu Müdiır Fik-
ret tlkiz # Haber Merkezı Muduni
Hakan Kara
Ktıhbarat Cengiz^ıldınnı#Ekonomi ÖzleınYüzak
# Kullür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir
> ûcelman # Makaleler Sanıi Karaören # Düzeltme
\l>dullah \ azıcı • Fotofraf Erdogan Köseoğlu •
Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmel
Faraç # A\rupa Temsılcısı Güra> Öz
Yayın Kunılu. llhao Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkaya. Şükran
Soner. İbrahim ^ ddız. Orhan
Bursalı. Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankaıa Temsılcısr Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No
125,Kat.4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks
4195027 • Iznur Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv.
1352S 2/3Tel4411220, Faks 4419117 •AdaoaTemsücisı:
Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd 119 S. No:I Kat:l, Tel 363
12 11, Faks 363 12 15
Müessese Müdürii. Üstün
Akmen • Koordınatör
Ahmet KorulsaD 9
Mufaasebe Bülent Yener
• Idare. Hüseyin Gürer
• Satış FaziletKuza
MEDY\ C: • Yönetım Kunılu
Başkanı - Genel Müdür CSIbia
Erduran # ICoordinatör Rehı
IfHman # Genel MudurYardımcısı
SndaÇoban Tel 514 07 53 -
5H9580-5I384«WI,Faks 513846?
Y a>ımla>an *e Basan: 'l enı Gun Haber Ajansı Basın ve Yavıncıhk A Ş
Turicocagı C ad ^ 4! Cagaloğlu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 14435 Istanbul
Tel (0212)51205 O5(2Ohatı
Faks (O212I5H 8* 95 www.cumhunyet com tr 3OCAK2001 Imsak:5.48 Güneş: 7.22 Öğle: 12.16 Ikindi: 14.34 Akşam: 16.56 Yatsı: 18.23
Kedilerin
ressamı
• ANKARA(AA)-
Sadece kedi resimleri
yaptığı için 'Kedilerin
ressamı' diye anılan
Selin Işın'ın resim sergisi
önceki gün Ankara'da
açıldı. Kedi severlerin
ilgiyle izleyeceği sergi 23
Ocak 2001 tarihine kadar
gezilebilir.
•Çevre kasetf
• ANKARA(AA)-
Çe\Te Bakanlığı, halkın
çevre bılıncıni arttırmak
amacıyla hazırladığı ses
kasetlerini ulusal ve yerel
yayın yapan 1200
radyoya gönderdi.
Bakanlık, bıreylerde
çevre bilincinın
gelıştınlmesi, doğal tarihı
\e kültürel değerlerin
korunması ve duyarlı
davranış değişikliğinın
kazandınlmasında
radyolann etkili ve
yönlendıncı gücü
olduğunu dıkkate alarak
ses kasetleri hazırladı.
Öğretmen
yetiştirme
• ANKARA(AA)-
"Uzaktan Eğitimle
tngilizce Öğretmeni
Yetiştirme Projesi"
uygulanmaya başladı.
Projeye göre, 4 yıl
sürecek programın ilk 2
yılında öğrencilerle yüz
yüze eğitim
gerçekleştirilecek. Yüz
yüze eğitim, Eskişehir,
Adana, Ankara,
Diyarbakır, Erzurum,
tstanbul, Izmir, Konya,
Sinop ve-Trabzon'da
yapılacak. Programa,
2000-Yabancı Dil
Sınavı'na (YDS) girerek
110 ve daha fazla puan
alan 2 bin 429 kişi kayıt
yaptırdı.
öğprıitini
elemanları
• ANKARA (AA)-Milli
Eğitim Bakanlığı,
ünıversitelerin öğretim
elernanı ile Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme
Merkezı'nin (ÖSYM)
uzman personel
ihtiyacının karşılanması
amacıyla yurtdışına,
yüksek lisans öğrenimı
için öğrenci gönderecek.
Öğrenciler, yurtdışına
resmi-burslu statüde
gıdecekler. YLSY
işlemleri için başvurular,
8 Ocak Pazartesi günü
başlayacak.
Kapadokya bu yıl
umuttu
• KAYSERİ(AA)-
Kapadokya bölgesinde
2001 rezervasyonlannın
şımdiden yüzde 60
seviyesinde olduğu
belirtildi. Kapadokya
Turizm tşletmecileri
Derneği (KAPTtD)
Başkanı Ahmet Tok,
bölge rurizmcilennin
özellikle son 3-4 yılı
yıllar" olarak
değerlendirdiğini.
kaydetti.
Radyoaktif
madde
• tstanbul Haber Servisi
- Şişli'de bir apartmanın
kömürlüğünde bulunan
"iyot25" adlı tıbbi
maddenın, radyoaktif
etkiye sahip olduğu
şüphesi, korkuya yol açtı.
Maddeyi inceleyen
Küçükçekmece Nükleer
Araştırma ve Eğitim
Merkezi yetkılileri, 1990
yılında üretilen maddenin
doku testinde
kullanıldığını ve ancak
özel izinle
kullanılabileceğini
belirttiler.
ölü
'Annem ya da babam beni incittiğinde beni tamamen sıfır bir insan olarak gördüklerini hissediyorum'
Çocııklarnı şkkleteyaıııtı• Popoya bir şaplak,
sertçe parmak
sallamak, azarlamak
bile şiddet sayılıyor.
Çoğu anne-babanın,
"terbiye biçimi"
olarak gördüğü şiddet,
çocukta onanlması
çok zor ruhsal
yaralar açıyor.
FİGENATALAY
SELENBAYCAN
Nergiz'e. "Annen ya da baban se-
ni azarladıklan, vurduklan ya da in-
rittiklerinde neler hissedersin?" dıye
sormuşlar. tşte yanıtı:
"Ailem beni incittiğinde beni tama-
men sıfir bir insan olarak gördükle-
rini ve o an büfün hakJanmın çiğnen-
diğini hissediyorum'
1
.
Erdoğan aym soruya "ezildiğimi''.
Serpflise "Başkabirülkede,başkabir
ailenin çocuğu olarakdünyaya gelmiş
olmayı hayal ederim"diye yanıt ver-
mış. Aslmda çocukların bu sözlerin-
den sonra uzun uzun araştırma so-
nuçlan vermeye, uzman görüşleri sı-
raiamaya, şiddetin zararlannı anlat-
maya gerek yok. Bizim, sayfalar do-
lusu yazıya dökeceklerimizi onlarbir
cümle hatta bir kelimeyle anlatmış-
lar zaten. Ama gene de biz görevimi-
zi yapalım, popoya bir şaplağın, sert-
çeparmak saUamanın, azarlamanın da
şiddet olduğunu bir kez daha tekrar-
layahm, arada bir de olsa şiddeti 'ter-
biye biçimi" olarak gören tek bir an-
ne ya da babanın bile bu yazıları oku-
duktan sonra çocuğuna elini kaldır-
madan önce "benneyapıyonım?"di-
ye kendini sorgulayacağı umuduyla,
şiddetin çocuğu nasü yaraladığını bir
kez daha anlatalım.
Mavi Pedagojik ve Psikolojık Da-
ruşma Merkezi'nden uzman pedagog
Belgjn Temur, şiddet ve istismann fi-
ziksel olabileceği gibi duygusal ve-
ya cınsel içerik de taşıyabileceğini
belirterek "Çocuklar kendi geüşim
seviyeleriyie bağlantuı olarak anne-
babalaruüdan veya çevrelerindeki ye-
tişldnlerden aknklan tehdkn*de şiddet
olarak yaşayabünier. Fiziksel olarak
şiddet görmeyen bazı çocukların an-
ne-babalannın kızgm ve tehdh eden
tavniannı dayak olarak algılamalan
da bunun göstergesidir"ded].
maddyeğ
l Çeviıi .Servi*i - Seçiaı samlıklar
«icaddiHİcH sonra. raki'i» Al 0 » iîe a{ffi*i
fdoriannda da mikadek- ederekgalipgt'fc»
ABO'ııin vvniBaşkaıu Gforge W. BOSİTHD
İİTH- eşi ve eoeakfcarı kadar diğcr aile tertfcri
de sma<fi, BonJarda» Nri de veğerri Laureıı
Bush. 16 yaşmda olan veogreneiliklt'
rnankealiği birarada yörüten Lau«n, Alman
Pör Spiegddergisinm habenne göre anuasının
kan filmjsırKİan dola\ı çok mutiu. ABD'uin
; eski başkanlanndan olan dedesi George
' Bush'tın döneminden Be>a/ Saray'a gitip
çıkmaya ahşık olan Lauren. amcasın» buı*ada
/iyaret ednek için can ahyor. Başkan Bush'un
erkek kardeşi Neil Bush'ıın kıa nlan Lauren.
dedesinin ba^kanlığı sıraMnda ku/enk'rivlc
oluşturduğu 14 kisilik 'varamazlar çetesi"yle
Be>az Saraj "ın ınerdivenleriııde koşturarak
»abaannesini delirttikienni sövlü>or. \'e ekli\or:
"Tabii, arnk büyüdük. Amcaıııı zharet
' ettiğunizde daha olgun daM-aııacağı/.'"
Playstation 2
9
de hayal kırıkbğı
Çeviri Servisi - Playstation 2 'nin
piyasaya sürülmesini bekleyenler
hayal kınklığına uğradı. Sony'nın
Japonya'da mart ayında, ABD'de de
ekım sonunda piyasaya sürdüğü
Playstation 2'ye 370 dolar (yakla-
şık 260 milyon lira) verenler. bek-
ledikleri kalitede oyun bulama-
dılar.
Der Spiegel ve Newsweek der-
gilerinde yer alan haberlere göre,
DVD-Player, oyun oynama imkâ-
nı ve internet bağlantısı olan yeni
cihazm kalitesi çok iyı, ancak bu
kaliteye layık o>Tjn üretilmedı.
ÖzellikJe ABD ve Avrupa'da ci-
hazı satışa sunmak için acele edil-
di ve tasanmcılara kalitelı o>oınlar
üretmeleri için yeterli zaman veril-
medı. Tüketicilere göre ise eski
bilgısayar oyunlanna benzeyen bu
oyunlarla Sony'nın 2005 yılı için
hedeflediği 100 milyon satış ade-
dine ulaşması mümkün değil.
Şimdiye kadar üretilen 82 soft-
ware ürününün beğenilmediğini
gören şırket yetkilıleri, Japonya'da-
ki 3.5 mılyonluk satışın da bekle-
nen satışın olmadığının ışareti ol-
duğunu belirtıyorlar. Finansçılar,
böy le gıderse önümüzdeki yıl mart
ayına kadar kazanç hedeflerinde
200 milyon dolarlık (yaklaşık 140
tnlyon) düşuş olacağmı hesaplı-
yorlar. Yetkililer de yeterli kalite-
de oyun üretmeleri için yeni tasa-
nmcı ekıp kurmayı hedefliyor.
Playstation 2'nin de piyasayı al-
tüst etmesi beklenirken Sony yet-
kililen müşterilerini kaybetmemek
için kollan sıvadı.
Plaj station 2'ye 370 dolar verenler bekledikleri kaliteyi bulamadılar.
Her hastalığa ayrı makam
Müzikle tedavi
GÜRKANATA
ERZURUM - Geç-
mişte birçok hastalığın
tedavisınde kullanılan
müziğin, hastahklara gö-
re ayn makamlarda, gü-
nün belirli saatlerinde
dinletilmesi gerektiği be-
ürtiliyor. Uzmanlara gö-
re "rast" neşe, "reba-
vi"sonsuzluk hissı, "kü-
çek* hüzün ve elem, "is-
fahan"kabiliyet ve gü-
ven hissi, "neva" maka-
mı da ferahlık venyor.
"Neva" makamı kaduı
hastalıklanna iyi gelir-
ken, kalp hastalanna
"zengûle" makamı öne-
rih'yor. "Hkaz" maka-
mı ise şehveti arttınyor.
"Şair Tabipler" adlı
kitapta, müziğin her der-
de da\a olduğu ıfade edı-
liyor. Türkbilginı Fara-
bi'ye göre. müziğin fi-
zik ve astronomi ile ıliş-
kisı olduğuna dikkat çe-
kilen kitapta, "rast" ma-
kamının neşe, "rehavi"
makamının sonsuzluk
hissi, "kûçek" makamı-
nın hüzün ve elem. "bü-
zürk" makamının korku,
"isfahan" makamının
kabiliyet ve güven his-
si. "neva" makamının
ferahlık, "uşşak" maka-
mının gülme. "zü-güle"
makamının uyku, "sa-
ba" makamının ku\"vet
ve cesaret, "buseük" ma-
kamının kuvvet, "hü-
seyni" makamının rahat-
lık. "hicaz'' makamının
ise tevazu duygusu ver-
diği açıklanıyor.
e-posta : tan (a prizma. net. tr
Üretimin gizli cevherleri
Kadınlar interneti keşfetti
NİLÜFERŞENSÖZ
Samldığımn aksine ev kadınlan-
nın internete çalışan kadınlardan da-
ha çok ilgi gösterdilderi belirtiliyor.
Türkiye Bilışim Derneği kurucu
üyesi ve multimedya portalı (çok-
lumedya hmanı) Intervizyon'un Ge-
nel Müdürii Füsun Sarp Nebil, in-
temetin ev kadınJannın çalışma ola-
nağım ortaya çıkarmak için bir or-
tam sağladığını vurguladı.
tntervizyon'nun " www. evyeme-
ğLcom", '^vvm. kadmşirkeflericom'',
"www.orgurkadui.com", "ww^v^a-
bahkahvesi com", *wwvi'. kristalkü-
re. com", "www.superstil. com",
w
wwwjüperkure. com" ve "sağhk-
hkadın. com" gibi kadın sitelenni
bünyesinde bulundurduğunu belirten
Nebil, ev yemeği ve dantellerini sat-
mak isteyen ev kadnılar için proje-
ler yürüttüklerini ifade etti.
Nebil, ev yemeği yapıp satmak is-
teyen kadınlann adresleriyle ilgili
bir elektronik posta listesi yayımla-
dıklaruıı söyledi
Önceleri çalışan kadınlann inter-
neti kullanacağı kanısıyla site kur-
duklarmı, ancak sonralan ev kadın-
lanndan daha çok ilgi gördüklerini
belirten Nebil "Birbirleriyle haber-
leşen ev kadınlanna internet önem-
li bir ortam sağladı" dedi.
Nebil,
tt
wwwJcadmşirkeâerLcom''
sitesinde ise Amerika ve Yeni Ze-
landa gibi çeşitli dünya ülkelerin-
deki ortağı ya da sahibi kadın olan
350 şirketin toplandığını anlatarak
bu sayede kadınlann ortak iş yap-
malan için platform oluşturdukla-
nnı kaydetti.
Temur, duygusal anlamda istismar
edihniş çocuklarda, kaygı, içine ka-
panma hah, depresyon, özgüven ek-
sikhği, korku tepkilerinin yanı sıra sal-
dırganlık ve kendine ya da çevreye
zarar verici davranışlar da görülebi-
leceğim vurguladı.
Pedagog Belgin Temur, istismara
uğrayan çocuklarda görülebilecek
sorunlan şöyle özetledi:
"Ağu- istismara maruz kahnış ço-
culdardatipikolarakgözJenen durum
donmuş gözkrle etrafi sey-
retme haiidir. Ve sıkhkla
kaygı bozukhığu görûlebi-
ür. Aym şekilde aile için-
de örneğin babanm anne-
yi dövdüğü ya da istismar
ertiğUuizleyen çocuklann
bu şiddet tehdidini kendi-
lerine dönük olarak algı-
lama eğilimleri artmak-
tadır. En azından bu teh-
didin kendilerine yönele-
bileceği korkusunu yaşa-
maktadu-lar. Bu durum
da benzer etkilerin olus-
masmayol açabttmektedir.
Şiddetin Lzlenmesi. dav-
ranış kalıplaruun öğrenil-
mesi prensibiyle ele ahn-
dığında 'şiddeti öğren-
me'ye etki edebilmekte-
dir. Örneğin, çizgi fllm-
lerdeki şiddet sahneleri gi-
bi sosyal kabul gören eğ-
lenceortamlannda şidde-
tin izknmesi, çocuğun şid-
deti bir başetme yolu ola-
rak öğrenmesine neden
olabilir."
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Hancı Sarhoş, Yolcu Sarhoş!..'
ayanamayıp sormuştum: "-...Sen kaç çeşit
korkabilirsin?" Yakışıklı ve iddialı 'aktör', an-
lamadı: "-...Korkmanın çeşidi mi olur?" diye
cevap verdi. Düşünebıliyor musunuz, ne kadar in-
san varsa, o kadar çeşit korku olabileceğinin far-
kında değil; sırasında, aynı insan bile, çeşit çeşit
korkabilir. Provada, bir türlü başanlı olamıyordu;
daha da kötüsü, yaptığı 'korku' jest ve mimikleri,
'korku'dan çok, 'hayret' ifadesiydi. Olay, kırk yıl-
lık bir olay; senaryo benim, sette, reji asistanı ola-
rak, rol çalıştınyorum. O yakışıklı, sonradan, Ye-
şilçam'ın 'demirbaş lanndan birisi olmuştur; ama
hâlâ, oyunculuk sanatının, her rolde bir başka-
sı olmak anlamına geldiğini, anlamış mıdır?
Doğrusu, sanmıyorum; çünkü hâlâ, her rolde,
'kendisini' oynar, -daha doğrusu- 'gösterir'.
Hadi o, 'hasbelkader' sinemada diyelim; peki
ya konservatuvar okumuş, yâni tiyatro 'formas-
yonu'na sahip olanın; zamanla, aynı 'tipleme' kı-
sırlığına düşmesine ne diyelim? 'Yeşilçam', -gü-
nümüzde, özel televizyon dizileri- oyuncudan,
'karakter kompozisyonu' istemez; nasıl, filmin
içeriği, herkesin önceden bildiği bir 'şablon' ise;
filmin 'karakterleri' de, öyle birer 'şablon 'dur; se-
yirci, çoğu zaman, hangi jesti yapacağını, hangi
cevabı vereceğini bilir. Yeşilçam, tiyatro oyuncu-
sunu da 'kompozisyon' zahmetinden kurtarmış;
aynı 'esnaflığa' indirgemiştir. Sadri Alışık, bir ke-
resinde demişti ki; "-...Her filmde, aynı replik-
leri tekrarlamaktan bıktım, yahu!"
Bu ortamda, dddi bir 'ofe/'yi, ancak 'ciddi' bir
rejisör kurtarabilir: oyuncusundan teknik ve dra-
matik kadrosuna kadar, herkesi titizlikle seçerek!
Yanlış mıyım?
'Kadronun tamamı Yeşilçam...'
Bu rejisör, 'prestij' iddialı bir 'dizi' çekmekle gö-
revtendirilmişse; 'şablon' oyuncularta 'şab-
lon'bir 'gösteri' çekemeyeceğinin, bilincinde ol-
mamalı mı? Bilincinde olmalı, sahici yönetmen-
lik yapmalı, bu şart!. Ne gezer!
'Baykuşlann Saltanatı'nın yönetmeni, dizinin
çok gecikmiş bir tanıtım filminde, "-...Dizide,
TRT'den sadece üç kişiyiz" demiştir."... Kad-
ronun tamamı, Yeşilçam'dan seçildi!" Bakınız,
hata nereden başlıyor. O 'kadro'Vi, masrafolma-
sın diye, aksesuvan yok etmiş; giyim kuşam özel-
liklerini silmiş, atmosferi oluşturacak yan unsur-
lan hesaba -bilerek- katmamıştır; "-...Masanın
üstünü görecek misin ağbry? Hayır mı? Öy-
leyse, kahvartı aksesuvanna gerek yok!"
Tecrübeli bir senarist, rejisörün rol dağıtımın-
dan, onun 'kapasitesi'ni kestirebilir. Eğer, bu işi,
'tutturabildiğine'yapıyorsa. yandınız:filan,falan
rolüne iyidir, çünkü feşmekânın tavsiyesidir;
falan, filanı kıramayacağımız için, falan rolü-
nü oynayacaktır; ondan vazgeçemeyiz, ner-
deyse, 'bedava'ya oynuyon vs... 'Inandıncı' ol-
mak istediğini söyleyen, rejisör, daha rol dağıtı-
mında, yalntz kendisinin değil, bütün dizinin inan-
dıncılıgını tehlikeye atıyor. Çünkü onun anladı-
ğı 'inandıncılık', bir 'prestij' dizi'sini, 'piyasa
dizileri'nin düzeyine çekmek!... Eski Yeşilçam
'şablonu'nu, 90'lar Istanbulu'nun 'hakikat'ı
sanıyon senaryodaki 'gerçeği'; yaşadıklannı,
-sadece spsyete dergilerini ve paparazzi prog-
ramlannı izlesek bile- görebileceğimiz kişile-
ri; sağından solundan kesip biçerek, bu yüz-
den kuşa benzetiyor.
Sonuçta, 'f/p/er'sakatlandı: rol dağıtımının ak-
saması, sanat yönetmeninin şaşılacak bilgisizli-
ği; 'kahramanları', kendilerinin müsveddesine
dönüştürdü; mekânlann, senaryoda belirtildiği
gibi seçilmeyişi, 'atmosferi' dağrttı; aynca, atla-
malar ve rasgele birieştirip düz çekimler yüzün-
den, film 'gerilim' ve 'entrika' ('suspence' ve
ihrilter') unsurlannı hissettiremiyor. Şaşılır mı? Ha-
yır: tamamı, 'hareketlikamera' ile çekilecek diye
tasarlanmış, bir senaryonun çekim setinde; bir iki
traveling, tek birjimmy jeep kullanılmışsa; at-
mosferden de, gerilim'den de, zaten vazgeçilmiş
demektir. Buna son derece pasif, varla yok ara-
sı mizansen yönetimini; provasız (evet, 'provasız')
çekimleri katarsanız; montaj ve dublajla, neyin ne
kadar kurtanlabilecegi, elbette şüphe kaldınr: he-
le, efektlere hiç aldırmaz, dublajı da 'kötü' kay-
dederseniz!...
önceki dizilerin çekim süresi, aylarca ('Kartal-
lar...
1
yedi buçuk ay) sürerdi; 'Baykuşlann Sal-
tanatı' çok kısa sürdü (iki buçuk ay); çünkü 'ko-
lay, çabuk ve ucuz' çekim mantığryla; ortaya 'ka-
bak ışık', 'kartpostal' görüntü; hareketsiz diz
plan, bel plan vs ile, 'standart' bir seyir çıkar-
ma telâşına düşülmüştü.
Belkl de Istenen buydu...
Ankara, -polrtikadahil- 'sanal ortam 'dayaşar;
oradakiler, ülkegerçeğini, 'sandıklan've 'söy-
ledikleri' sanırlar. TRT Drama Bölümü'nün, Is-
tanbul'a nakli 'gereği' yıllardır tartışılır; bu defa
açıkça görüldü ki, bu bir 'zanvref'tir; dizilerin ya-
pım/yönetimi, Ankara'nın 'sanal've 'bürokratik'
ortamından, Istanbul'un dağdağalı 'gerçeğine'
düşünce, başbayağı 'Kayboluyorlar': senaryo-
da, hangi semtte bulunacağı bile belirtilmiş, es-
ki tarz bir konağı; ya da, bazı 'sosyete' teknele-
rini, bir türlü bulamayıp; Izmit'te (evet, Izmrt'te)
bir konak önerdiler; tekneler, arabalar zoriukla
bulunabildi; bulduklannı da, doğru dürüst kulla-
namadılar ya, o ayn bahis!.
Bunda mutlaka son dakikada tepeden inen, yö-
netmen değişikliğinın de etkısi olmuştur: önceki
yönetmenle bir buçuk yıldır, devamlı temas ve mu-
hâbere halindeydik; senaryoyu, daha iyi kavra-
mtştı; daha sorumlu ve azimli birtutumla, gerçek-
leştirmeye azimli görünüyordu; eski Drama Bö-
lümü Başkanı'nın, 'Baykuşlann Saltanatı' pro-
jesinin bütçesini 'fahiş' bularak onaylamayı-
şı, görevinden alınmasına yol açtı (acaba, ne-
den?); dizinin önceden belli yönetmeni, o gö-
reve 'çekildi'; oysa çekimleri o yapsaydı, TRT
Televizyonunun Drama BöJümü, beJki güçlü ve ba-
şarılı, bir kadın yönetmen daha kazanmış ola-
caktı.
Kimbilir, belki de istenmeyen, buydu!
Meraklısı için not: Ne hatt ettiysem, dizideki
birtipi, Johann Christian Bach'ın Piyano Kon-
çertosu'nu dinlemeye meraklı yazmışım; 'prestij
d/z/'sini çekmekle görevli ekip, Christian Bach'ı,
önce Johann Sebastian Bach zannetti, (önce-
kinin babasıdır); yanlış düzeltilince, bu defa, ko-
ca TRT Müzik Arşivi'nde, konçertoyu bulamadı;
sonunda, çaresiz kalıp, benden istedi.
Mevlid'in firaklı yeri, asıl burası: onlara gönder-
diğim 'bantkaydı', nereden yapılmıştı, biliyor mu-
sunuz? TRT/FM'in bir klâsik müzik yayınından!
O kadar 'hancı sarhoş, yolcu sarhoş' ki, Ku-
rum'un imkânlannı bile kullanamıyorlar; çünkü, 1ar-
kında değiller'.
httpy/www.prizma.nettr/AILHAN
http://www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan
Faks/0-212/2601988