17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Imtjyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordınatorü Hikmet Çetinka>a# Yazıışlen Müduru lbra- him Yılchz 0 Sorumlu Müdiır Fik- ret tlkiz # Haber Merkezı Muduni Hakan Kara Ktıhbarat Cengiz^ıldınnı#Ekonomi ÖzleınYüzak # Kullür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir > ûcelman # Makaleler Sanıi Karaören # Düzeltme \l>dullah \ azıcı • Fotofraf Erdogan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmel Faraç # A\rupa Temsılcısı Güra> Öz Yayın Kunılu. llhao Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner. İbrahim ^ ddız. Orhan Bursalı. Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankaıa Temsılcısr Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125,Kat.4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks 4195027 • Iznur Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv. 1352S 2/3Tel4411220, Faks 4419117 •AdaoaTemsücisı: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd 119 S. No:I Kat:l, Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdürii. Üstün Akmen • Koordınatör Ahmet KorulsaD 9 Mufaasebe Bülent Yener • Idare. Hüseyin Gürer • Satış FaziletKuza MEDY\ C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Müdür CSIbia Erduran # ICoordinatör Rehı IfHman # Genel MudurYardımcısı SndaÇoban Tel 514 07 53 - 5H9580-5I384«WI,Faks 513846? Y a>ımla>an *e Basan: 'l enı Gun Haber Ajansı Basın ve Yavıncıhk A Ş Turicocagı C ad ^ 4! Cagaloğlu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 14435 Istanbul Tel (0212)51205 O5(2Ohatı Faks (O212I5H 8* 95 www.cumhunyet com tr 3OCAK2001 Imsak:5.48 Güneş: 7.22 Öğle: 12.16 Ikindi: 14.34 Akşam: 16.56 Yatsı: 18.23 Kedilerin ressamı • ANKARA(AA)- Sadece kedi resimleri yaptığı için 'Kedilerin ressamı' diye anılan Selin Işın'ın resim sergisi önceki gün Ankara'da açıldı. Kedi severlerin ilgiyle izleyeceği sergi 23 Ocak 2001 tarihine kadar gezilebilir. •Çevre kasetf • ANKARA(AA)- Çe\Te Bakanlığı, halkın çevre bılıncıni arttırmak amacıyla hazırladığı ses kasetlerini ulusal ve yerel yayın yapan 1200 radyoya gönderdi. Bakanlık, bıreylerde çevre bilincinın gelıştınlmesi, doğal tarihı \e kültürel değerlerin korunması ve duyarlı davranış değişikliğinın kazandınlmasında radyolann etkili ve yönlendıncı gücü olduğunu dıkkate alarak ses kasetleri hazırladı. Öğretmen yetiştirme • ANKARA(AA)- "Uzaktan Eğitimle tngilizce Öğretmeni Yetiştirme Projesi" uygulanmaya başladı. Projeye göre, 4 yıl sürecek programın ilk 2 yılında öğrencilerle yüz yüze eğitim gerçekleştirilecek. Yüz yüze eğitim, Eskişehir, Adana, Ankara, Diyarbakır, Erzurum, tstanbul, Izmir, Konya, Sinop ve-Trabzon'da yapılacak. Programa, 2000-Yabancı Dil Sınavı'na (YDS) girerek 110 ve daha fazla puan alan 2 bin 429 kişi kayıt yaptırdı. öğprıitini elemanları • ANKARA (AA)-Milli Eğitim Bakanlığı, ünıversitelerin öğretim elernanı ile Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezı'nin (ÖSYM) uzman personel ihtiyacının karşılanması amacıyla yurtdışına, yüksek lisans öğrenimı için öğrenci gönderecek. Öğrenciler, yurtdışına resmi-burslu statüde gıdecekler. YLSY işlemleri için başvurular, 8 Ocak Pazartesi günü başlayacak. Kapadokya bu yıl umuttu • KAYSERİ(AA)- Kapadokya bölgesinde 2001 rezervasyonlannın şımdiden yüzde 60 seviyesinde olduğu belirtildi. Kapadokya Turizm tşletmecileri Derneği (KAPTtD) Başkanı Ahmet Tok, bölge rurizmcilennin özellikle son 3-4 yılı yıllar" olarak değerlendirdiğini. kaydetti. Radyoaktif madde • tstanbul Haber Servisi - Şişli'de bir apartmanın kömürlüğünde bulunan "iyot25" adlı tıbbi maddenın, radyoaktif etkiye sahip olduğu şüphesi, korkuya yol açtı. Maddeyi inceleyen Küçükçekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi yetkılileri, 1990 yılında üretilen maddenin doku testinde kullanıldığını ve ancak özel izinle kullanılabileceğini belirttiler. ölü 'Annem ya da babam beni incittiğinde beni tamamen sıfır bir insan olarak gördüklerini hissediyorum' Çocııklarnı şkkleteyaıııtı• Popoya bir şaplak, sertçe parmak sallamak, azarlamak bile şiddet sayılıyor. Çoğu anne-babanın, "terbiye biçimi" olarak gördüğü şiddet, çocukta onanlması çok zor ruhsal yaralar açıyor. FİGENATALAY SELENBAYCAN Nergiz'e. "Annen ya da baban se- ni azarladıklan, vurduklan ya da in- rittiklerinde neler hissedersin?" dıye sormuşlar. tşte yanıtı: "Ailem beni incittiğinde beni tama- men sıfir bir insan olarak gördükle- rini ve o an büfün hakJanmın çiğnen- diğini hissediyorum' 1 . Erdoğan aym soruya "ezildiğimi''. Serpflise "Başkabirülkede,başkabir ailenin çocuğu olarakdünyaya gelmiş olmayı hayal ederim"diye yanıt ver- mış. Aslmda çocukların bu sözlerin- den sonra uzun uzun araştırma so- nuçlan vermeye, uzman görüşleri sı- raiamaya, şiddetin zararlannı anlat- maya gerek yok. Bizim, sayfalar do- lusu yazıya dökeceklerimizi onlarbir cümle hatta bir kelimeyle anlatmış- lar zaten. Ama gene de biz görevimi- zi yapalım, popoya bir şaplağın, sert- çeparmak saUamanın, azarlamanın da şiddet olduğunu bir kez daha tekrar- layahm, arada bir de olsa şiddeti 'ter- biye biçimi" olarak gören tek bir an- ne ya da babanın bile bu yazıları oku- duktan sonra çocuğuna elini kaldır- madan önce "benneyapıyonım?"di- ye kendini sorgulayacağı umuduyla, şiddetin çocuğu nasü yaraladığını bir kez daha anlatalım. Mavi Pedagojik ve Psikolojık Da- ruşma Merkezi'nden uzman pedagog Belgjn Temur, şiddet ve istismann fi- ziksel olabileceği gibi duygusal ve- ya cınsel içerik de taşıyabileceğini belirterek "Çocuklar kendi geüşim seviyeleriyie bağlantuı olarak anne- babalaruüdan veya çevrelerindeki ye- tişldnlerden aknklan tehdkn*de şiddet olarak yaşayabünier. Fiziksel olarak şiddet görmeyen bazı çocukların an- ne-babalannın kızgm ve tehdh eden tavniannı dayak olarak algılamalan da bunun göstergesidir"ded]. maddyeğ l Çeviıi .Servi*i - Seçiaı samlıklar «icaddiHİcH sonra. raki'i» Al 0 » iîe a{ffi*i fdoriannda da mikadek- ederekgalipgt'fc» ABO'ııin vvniBaşkaıu Gforge W. BOSİTHD İİTH- eşi ve eoeakfcarı kadar diğcr aile tertfcri de sma<fi, BonJarda» Nri de veğerri Laureıı Bush. 16 yaşmda olan veogreneiliklt' rnankealiği birarada yörüten Lau«n, Alman Pör Spiegddergisinm habenne göre anuasının kan filmjsırKİan dola\ı çok mutiu. ABD'uin ; eski başkanlanndan olan dedesi George ' Bush'tın döneminden Be>a/ Saray'a gitip çıkmaya ahşık olan Lauren. amcasın» buı*ada /iyaret ednek için can ahyor. Başkan Bush'un erkek kardeşi Neil Bush'ıın kıa nlan Lauren. dedesinin ba^kanlığı sıraMnda ku/enk'rivlc oluşturduğu 14 kisilik 'varamazlar çetesi"yle Be>az Saraj "ın ınerdivenleriııde koşturarak »abaannesini delirttikienni sövlü>or. \'e ekli\or: "Tabii, arnk büyüdük. Amcaıııı zharet ' ettiğunizde daha olgun daM-aııacağı/.'" Playstation 2 9 de hayal kırıkbğı Çeviri Servisi - Playstation 2 'nin piyasaya sürülmesini bekleyenler hayal kınklığına uğradı. Sony'nın Japonya'da mart ayında, ABD'de de ekım sonunda piyasaya sürdüğü Playstation 2'ye 370 dolar (yakla- şık 260 milyon lira) verenler. bek- ledikleri kalitede oyun bulama- dılar. Der Spiegel ve Newsweek der- gilerinde yer alan haberlere göre, DVD-Player, oyun oynama imkâ- nı ve internet bağlantısı olan yeni cihazm kalitesi çok iyı, ancak bu kaliteye layık o>Tjn üretilmedı. ÖzellikJe ABD ve Avrupa'da ci- hazı satışa sunmak için acele edil- di ve tasanmcılara kalitelı o>oınlar üretmeleri için yeterli zaman veril- medı. Tüketicilere göre ise eski bilgısayar oyunlanna benzeyen bu oyunlarla Sony'nın 2005 yılı için hedeflediği 100 milyon satış ade- dine ulaşması mümkün değil. Şimdiye kadar üretilen 82 soft- ware ürününün beğenilmediğini gören şırket yetkilıleri, Japonya'da- ki 3.5 mılyonluk satışın da bekle- nen satışın olmadığının ışareti ol- duğunu belirtıyorlar. Finansçılar, böy le gıderse önümüzdeki yıl mart ayına kadar kazanç hedeflerinde 200 milyon dolarlık (yaklaşık 140 tnlyon) düşuş olacağmı hesaplı- yorlar. Yetkililer de yeterli kalite- de oyun üretmeleri için yeni tasa- nmcı ekıp kurmayı hedefliyor. Playstation 2'nin de piyasayı al- tüst etmesi beklenirken Sony yet- kililen müşterilerini kaybetmemek için kollan sıvadı. Plaj station 2'ye 370 dolar verenler bekledikleri kaliteyi bulamadılar. Her hastalığa ayrı makam Müzikle tedavi GÜRKANATA ERZURUM - Geç- mişte birçok hastalığın tedavisınde kullanılan müziğin, hastahklara gö- re ayn makamlarda, gü- nün belirli saatlerinde dinletilmesi gerektiği be- ürtiliyor. Uzmanlara gö- re "rast" neşe, "reba- vi"sonsuzluk hissı, "kü- çek* hüzün ve elem, "is- fahan"kabiliyet ve gü- ven hissi, "neva" maka- mı da ferahlık venyor. "Neva" makamı kaduı hastalıklanna iyi gelir- ken, kalp hastalanna "zengûle" makamı öne- rih'yor. "Hkaz" maka- mı ise şehveti arttınyor. "Şair Tabipler" adlı kitapta, müziğin her der- de da\a olduğu ıfade edı- liyor. Türkbilginı Fara- bi'ye göre. müziğin fi- zik ve astronomi ile ıliş- kisı olduğuna dikkat çe- kilen kitapta, "rast" ma- kamının neşe, "rehavi" makamının sonsuzluk hissi, "kûçek" makamı- nın hüzün ve elem. "bü- zürk" makamının korku, "isfahan" makamının kabiliyet ve güven his- si. "neva" makamının ferahlık, "uşşak" maka- mının gülme. "zü-güle" makamının uyku, "sa- ba" makamının ku\"vet ve cesaret, "buseük" ma- kamının kuvvet, "hü- seyni" makamının rahat- lık. "hicaz'' makamının ise tevazu duygusu ver- diği açıklanıyor. e-posta : tan (a prizma. net. tr Üretimin gizli cevherleri Kadınlar interneti keşfetti NİLÜFERŞENSÖZ Samldığımn aksine ev kadınlan- nın internete çalışan kadınlardan da- ha çok ilgi gösterdilderi belirtiliyor. Türkiye Bilışim Derneği kurucu üyesi ve multimedya portalı (çok- lumedya hmanı) Intervizyon'un Ge- nel Müdürii Füsun Sarp Nebil, in- temetin ev kadınJannın çalışma ola- nağım ortaya çıkarmak için bir or- tam sağladığını vurguladı. tntervizyon'nun " www. evyeme- ğLcom", '^vvm. kadmşirkeflericom'', "www.orgurkadui.com", "ww^v^a- bahkahvesi com", *wwvi'. kristalkü- re. com", "www.superstil. com", w wwwjüperkure. com" ve "sağhk- hkadın. com" gibi kadın sitelenni bünyesinde bulundurduğunu belirten Nebil, ev yemeği ve dantellerini sat- mak isteyen ev kadnılar için proje- ler yürüttüklerini ifade etti. Nebil, ev yemeği yapıp satmak is- teyen kadınlann adresleriyle ilgili bir elektronik posta listesi yayımla- dıklaruıı söyledi Önceleri çalışan kadınlann inter- neti kullanacağı kanısıyla site kur- duklarmı, ancak sonralan ev kadın- lanndan daha çok ilgi gördüklerini belirten Nebil "Birbirleriyle haber- leşen ev kadınlanna internet önem- li bir ortam sağladı" dedi. Nebil, tt wwwJcadmşirkeâerLcom'' sitesinde ise Amerika ve Yeni Ze- landa gibi çeşitli dünya ülkelerin- deki ortağı ya da sahibi kadın olan 350 şirketin toplandığını anlatarak bu sayede kadınlann ortak iş yap- malan için platform oluşturdukla- nnı kaydetti. Temur, duygusal anlamda istismar edihniş çocuklarda, kaygı, içine ka- panma hah, depresyon, özgüven ek- sikhği, korku tepkilerinin yanı sıra sal- dırganlık ve kendine ya da çevreye zarar verici davranışlar da görülebi- leceğim vurguladı. Pedagog Belgin Temur, istismara uğrayan çocuklarda görülebilecek sorunlan şöyle özetledi: "Ağu- istismara maruz kahnış ço- culdardatipikolarakgözJenen durum donmuş gözkrle etrafi sey- retme haiidir. Ve sıkhkla kaygı bozukhığu görûlebi- ür. Aym şekilde aile için- de örneğin babanm anne- yi dövdüğü ya da istismar ertiğUuizleyen çocuklann bu şiddet tehdidini kendi- lerine dönük olarak algı- lama eğilimleri artmak- tadır. En azından bu teh- didin kendilerine yönele- bileceği korkusunu yaşa- maktadu-lar. Bu durum da benzer etkilerin olus- masmayol açabttmektedir. Şiddetin Lzlenmesi. dav- ranış kalıplaruun öğrenil- mesi prensibiyle ele ahn- dığında 'şiddeti öğren- me'ye etki edebilmekte- dir. Örneğin, çizgi fllm- lerdeki şiddet sahneleri gi- bi sosyal kabul gören eğ- lenceortamlannda şidde- tin izknmesi, çocuğun şid- deti bir başetme yolu ola- rak öğrenmesine neden olabilir." SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Hancı Sarhoş, Yolcu Sarhoş!..' ayanamayıp sormuştum: "-...Sen kaç çeşit korkabilirsin?" Yakışıklı ve iddialı 'aktör', an- lamadı: "-...Korkmanın çeşidi mi olur?" diye cevap verdi. Düşünebıliyor musunuz, ne kadar in- san varsa, o kadar çeşit korku olabileceğinin far- kında değil; sırasında, aynı insan bile, çeşit çeşit korkabilir. Provada, bir türlü başanlı olamıyordu; daha da kötüsü, yaptığı 'korku' jest ve mimikleri, 'korku'dan çok, 'hayret' ifadesiydi. Olay, kırk yıl- lık bir olay; senaryo benim, sette, reji asistanı ola- rak, rol çalıştınyorum. O yakışıklı, sonradan, Ye- şilçam'ın 'demirbaş lanndan birisi olmuştur; ama hâlâ, oyunculuk sanatının, her rolde bir başka- sı olmak anlamına geldiğini, anlamış mıdır? Doğrusu, sanmıyorum; çünkü hâlâ, her rolde, 'kendisini' oynar, -daha doğrusu- 'gösterir'. Hadi o, 'hasbelkader' sinemada diyelim; peki ya konservatuvar okumuş, yâni tiyatro 'formas- yonu'na sahip olanın; zamanla, aynı 'tipleme' kı- sırlığına düşmesine ne diyelim? 'Yeşilçam', -gü- nümüzde, özel televizyon dizileri- oyuncudan, 'karakter kompozisyonu' istemez; nasıl, filmin içeriği, herkesin önceden bildiği bir 'şablon' ise; filmin 'karakterleri' de, öyle birer 'şablon 'dur; se- yirci, çoğu zaman, hangi jesti yapacağını, hangi cevabı vereceğini bilir. Yeşilçam, tiyatro oyuncu- sunu da 'kompozisyon' zahmetinden kurtarmış; aynı 'esnaflığa' indirgemiştir. Sadri Alışık, bir ke- resinde demişti ki; "-...Her filmde, aynı replik- leri tekrarlamaktan bıktım, yahu!" Bu ortamda, dddi bir 'ofe/'yi, ancak 'ciddi' bir rejisör kurtarabilir: oyuncusundan teknik ve dra- matik kadrosuna kadar, herkesi titizlikle seçerek! Yanlış mıyım? 'Kadronun tamamı Yeşilçam...' Bu rejisör, 'prestij' iddialı bir 'dizi' çekmekle gö- revtendirilmişse; 'şablon' oyuncularta 'şab- lon'bir 'gösteri' çekemeyeceğinin, bilincinde ol- mamalı mı? Bilincinde olmalı, sahici yönetmen- lik yapmalı, bu şart!. Ne gezer! 'Baykuşlann Saltanatı'nın yönetmeni, dizinin çok gecikmiş bir tanıtım filminde, "-...Dizide, TRT'den sadece üç kişiyiz" demiştir."... Kad- ronun tamamı, Yeşilçam'dan seçildi!" Bakınız, hata nereden başlıyor. O 'kadro'Vi, masrafolma- sın diye, aksesuvan yok etmiş; giyim kuşam özel- liklerini silmiş, atmosferi oluşturacak yan unsur- lan hesaba -bilerek- katmamıştır; "-...Masanın üstünü görecek misin ağbry? Hayır mı? Öy- leyse, kahvartı aksesuvanna gerek yok!" Tecrübeli bir senarist, rejisörün rol dağıtımın- dan, onun 'kapasitesi'ni kestirebilir. Eğer, bu işi, 'tutturabildiğine'yapıyorsa. yandınız:filan,falan rolüne iyidir, çünkü feşmekânın tavsiyesidir; falan, filanı kıramayacağımız için, falan rolü- nü oynayacaktır; ondan vazgeçemeyiz, ner- deyse, 'bedava'ya oynuyon vs... 'Inandıncı' ol- mak istediğini söyleyen, rejisör, daha rol dağıtı- mında, yalntz kendisinin değil, bütün dizinin inan- dıncılıgını tehlikeye atıyor. Çünkü onun anladı- ğı 'inandıncılık', bir 'prestij' dizi'sini, 'piyasa dizileri'nin düzeyine çekmek!... Eski Yeşilçam 'şablonu'nu, 90'lar Istanbulu'nun 'hakikat'ı sanıyon senaryodaki 'gerçeği'; yaşadıklannı, -sadece spsyete dergilerini ve paparazzi prog- ramlannı izlesek bile- görebileceğimiz kişile- ri; sağından solundan kesip biçerek, bu yüz- den kuşa benzetiyor. Sonuçta, 'f/p/er'sakatlandı: rol dağıtımının ak- saması, sanat yönetmeninin şaşılacak bilgisizli- ği; 'kahramanları', kendilerinin müsveddesine dönüştürdü; mekânlann, senaryoda belirtildiği gibi seçilmeyişi, 'atmosferi' dağrttı; aynca, atla- malar ve rasgele birieştirip düz çekimler yüzün- den, film 'gerilim' ve 'entrika' ('suspence' ve ihrilter') unsurlannı hissettiremiyor. Şaşılır mı? Ha- yır: tamamı, 'hareketlikamera' ile çekilecek diye tasarlanmış, bir senaryonun çekim setinde; bir iki traveling, tek birjimmy jeep kullanılmışsa; at- mosferden de, gerilim'den de, zaten vazgeçilmiş demektir. Buna son derece pasif, varla yok ara- sı mizansen yönetimini; provasız (evet, 'provasız') çekimleri katarsanız; montaj ve dublajla, neyin ne kadar kurtanlabilecegi, elbette şüphe kaldınr: he- le, efektlere hiç aldırmaz, dublajı da 'kötü' kay- dederseniz!... önceki dizilerin çekim süresi, aylarca ('Kartal- lar... 1 yedi buçuk ay) sürerdi; 'Baykuşlann Sal- tanatı' çok kısa sürdü (iki buçuk ay); çünkü 'ko- lay, çabuk ve ucuz' çekim mantığryla; ortaya 'ka- bak ışık', 'kartpostal' görüntü; hareketsiz diz plan, bel plan vs ile, 'standart' bir seyir çıkar- ma telâşına düşülmüştü. Belkl de Istenen buydu... Ankara, -polrtikadahil- 'sanal ortam 'dayaşar; oradakiler, ülkegerçeğini, 'sandıklan've 'söy- ledikleri' sanırlar. TRT Drama Bölümü'nün, Is- tanbul'a nakli 'gereği' yıllardır tartışılır; bu defa açıkça görüldü ki, bu bir 'zanvref'tir; dizilerin ya- pım/yönetimi, Ankara'nın 'sanal've 'bürokratik' ortamından, Istanbul'un dağdağalı 'gerçeğine' düşünce, başbayağı 'Kayboluyorlar': senaryo- da, hangi semtte bulunacağı bile belirtilmiş, es- ki tarz bir konağı; ya da, bazı 'sosyete' teknele- rini, bir türlü bulamayıp; Izmit'te (evet, Izmrt'te) bir konak önerdiler; tekneler, arabalar zoriukla bulunabildi; bulduklannı da, doğru dürüst kulla- namadılar ya, o ayn bahis!. Bunda mutlaka son dakikada tepeden inen, yö- netmen değişikliğinın de etkısi olmuştur: önceki yönetmenle bir buçuk yıldır, devamlı temas ve mu- hâbere halindeydik; senaryoyu, daha iyi kavra- mtştı; daha sorumlu ve azimli birtutumla, gerçek- leştirmeye azimli görünüyordu; eski Drama Bö- lümü Başkanı'nın, 'Baykuşlann Saltanatı' pro- jesinin bütçesini 'fahiş' bularak onaylamayı- şı, görevinden alınmasına yol açtı (acaba, ne- den?); dizinin önceden belli yönetmeni, o gö- reve 'çekildi'; oysa çekimleri o yapsaydı, TRT Televizyonunun Drama BöJümü, beJki güçlü ve ba- şarılı, bir kadın yönetmen daha kazanmış ola- caktı. Kimbilir, belki de istenmeyen, buydu! Meraklısı için not: Ne hatt ettiysem, dizideki birtipi, Johann Christian Bach'ın Piyano Kon- çertosu'nu dinlemeye meraklı yazmışım; 'prestij d/z/'sini çekmekle görevli ekip, Christian Bach'ı, önce Johann Sebastian Bach zannetti, (önce- kinin babasıdır); yanlış düzeltilince, bu defa, ko- ca TRT Müzik Arşivi'nde, konçertoyu bulamadı; sonunda, çaresiz kalıp, benden istedi. Mevlid'in firaklı yeri, asıl burası: onlara gönder- diğim 'bantkaydı', nereden yapılmıştı, biliyor mu- sunuz? TRT/FM'in bir klâsik müzik yayınından! O kadar 'hancı sarhoş, yolcu sarhoş' ki, Ku- rum'un imkânlannı bile kullanamıyorlar; çünkü, 1ar- kında değiller'. httpy/www.prizma.nettr/AILHAN http://www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan Faks/0-212/2601988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle